POLİTİKA B. Hitlerin nutkunun akisleri Günün en mühim hâdiselerinden biri Hitlerin Avusturya ve Südet arazisinin iltihakı ile Büyük Almanya Meclisi ismini alan Rayhştağda söy lediği nutuktur. Almanya genişliyerek seksen milyonluk bir devlet olduk. tan sonra devlet şefinin Mecliste söyliyeceği nutkun Avrupayı yeniden çal. kalandıracak sözleri ihtiva edeceği ve bahusus yeni Almanyanın yeni bü. yük emel ve taleplerini ifade edeceği bekleniyordu. B. Mitler milli sosyalistlerin 933 de iş başına geldikleri zamandanberi elde ettikleri muvaffakiyetleri saymış ve demokrasiyi mutlak devlet otori- tesine dayanan Almanyada ve müttefiki olan diğer memleketlerdeki rejim- lerle mukayese etmiş ve lâkin âti hakkında dünyayı heyecan ve endişeye düşürecek taleplerde bulunmamıştır. Almanyanın yegâne istediği iki milyon kilometre murabbamda olup vi üç milyon nüfusu ihtiva eden eski müstemlekelerinin iadesinden ibaret kalmıştır. Almanyanın deniz aşırı yerlerinin kendisine teslim edilmesi düşünöesi bü yerlerin aslan payını elinde bulunduran İngiltere ile Fransa tarafından başta şiddetli muhalefetle karşılaşmış iken zaman geçtikçe Almanyanın hu ihtiyacı tabii görülmeğe başladığından Hitlerin müstemlekelerinin ia- desinde ayak reyeceğini ilân eylemesi bu defa fena karşılanmamıştır. Almanya ınüstemlekelerini alamadığı takdirde hadden fazla hariçte müs. temlekesi bulunan küçük devletleri ve bahusus Japonyanın yanı başında elli milyon nüfuslu ve gayet zengin müstemlekesi bulunan Hollandayı sıkış. arması ihtimali bulunduğundan B. Hitlerin talebi bir derece sükünetbahş bir tesir yapmıştır. Bu senenin en büyük vakınsı Almanyanın müstemleke isteği meselesi olacaktır. "yollardaki karı Bütün dünya belediyeleri yollara biriken karları çarçabuk toplayıp or- tadan kaldırmak için çare düşünür. ler. Bu iş için makineler, süpürgeler, arabalar icad edildi. Paris belediyesi bu sene başka bir usul tuttu. Yollarda karları tuzla eritiyor. Yığın halinde kara karıştı. rılan Kolrür dö Sodyom erimeğe baş- lar. Sıfırdan aşağı derecede bir kilo- gram kara 16 gram tuz katılır ve yo- nasıl eritmeli ? ? Zurulursa karlar derhal erir. Hararet derecesinin düşüklüğüne göre kara karıştırılacak tuz miktarı artar, Sıfırdan aşağı sekiz derecede on | safrimetre kar yağacak olursa Paris belediyesi yollara 12,009 ton tuz ser- rektörlüğü depolarına bu miktar tu- zu doldurmuştur. Hapishaneden jandarma karakoluna ve... Yugoslav tebaasından yirmi beş yaşlarında Jozef Peterka Vernen ci- vârında haydutluk yapmak cürmiyle yakayı ele verdi, Iaon hapishanesine © atıldı. Geçen hafta mahkeme huzuruna çıkacaktı. O günün gecesi höcresinin demirlerini kesti ve tedarik ettiği iki yatak çarşafını ucuca bâğlıyarak ken- dini aşağı sarkıtdı. Ayağı toprağa deyen Peterka ken- dini jandarma okarâkolunun avlu- sunda buldu ve daha nefes alamadan bir ses işitti: — Kim 0... Peterka koşmağa başladı. Bir kap- lan çevikliği ile avlunun demir par- maklıklarını aştı... Jandarmalar ss ne düştüler. Bu kovalamaya halk da iştirak etti, kaçanı Şalandiri orma- nında kuşattılar, Peterka her ne pahasına olursa olsun kaçıp kurtulmağı gözüne al- mıştı. Kendini Serre nehrine attı ve gözden kayboldu. Adamm meçhul kıyılardan birine çıkıp savuşabildi mi, yoksa boğulup öldü mü?... Bunu tesbit edemediler. Fransız sefaretinde müsamere Fransız sefiri B. Massİgli ve refikası tarafından Fransız sefaretinde bir Müsamere verildiğini yazmıştık. Müsamere çok parlak olmuştur. Yukarıdaki resimde müsamereden iki köşe görünüyor. | muş, derhal yolculuktan a aya Gemiler yapılmazdan evvel modelleri yapılarak muhtelif bakımdan tecrübe ediliyor Gemilerin ve per- vane ve emsali baş- Luca âletlerinin mü. kavemetini ; tecrü- be - için““muhtelif memleketlerde hu- susi tecrübe havuzları vardır. Bunla rın sayisi geçen söne otuzu buldu. Bu havuzların çoğunda gemilerin küçük nümunesi yapılıp tecrübe edilir. Bu minyatür gemi Okyanuslarda seyrü- sefer ediyor gibi şiddetli suni dalgala- ra ve rüzgürlara tâbi tutulur. Bu tecrübelere göre asıl gemide ta- dilât yapılır. Meselâ bir zırhlının beş yahud on metre uzunluğunda bir mo- deli yapılır. Model parafindendir. Hu« susi bir eğe makinesi ile geminin ma- lüm hatları çizilir. Bu suretle gemis nin sü kesimi ve mal mahreci tayin edilir. Daha sonra model denkleme ha- Yuzu denilen yerde yükletilir. Su kesi- mi haltı ve mai mahreci bir milimet- renin onda biri derecesinde sıhhat ile İ tayin edilir. Sonra model bir vagon içiride sabah- tan akşama kadar 350 metre uzunlu- ğundâki kanal içinde ileri geri çekilir, En nihayet makinesi kuvvetinin şerai- tine göre geminin iktisap edeceği sü- rati ve gemi teknesinin en ziyade mu- | kavemet edecek bir şekil alması ve per. yanelerinin en uygun bir kalıba gir- mesi için binlerce defa ölçü alınır. Bu tecrübeleri yapmak için modelin pervanesini işletmek üzere içine kü- çük bir elektrik motörü yerleştirilir. Çok defa ayni geminin muhtelif mo. delleri yapılır. Her yeri ayrı ayrı ölçü- lüp tecrübe edildikten sonra yekdiğe- rine mukayese edilir ve bu suretle han. gi şekilde yapılacak geminin en ziya- de mukavemet edeceği tayin edilir. Gemi teknesinin üzerine dalgaların yaptığı tesirler . fotoğraf ile ölçülür. Bu müşahedelere göre geminin şekli Izmirde bir hırsız şebekesi Koyun tüccarı B. Hüsnünün 1140 lirasını aşıranlar yakalandılar İzmir (Akşam) Burada dört kişilik bir hırsız şebekesi meydana çi- karılmıştır. İzmirde kurban hayva- nı salarak eline geçen (1140) lira ile memleketi olan Uluborluya dönmek üzere Kemer istasyonundan trene binen koyun tüccarı Ahmed oğlu B. Hüsnünün, cebinde cüzdanı içindeki parası ve resmi vesikalar, cüzdanile beraber çalınmıştır. B. Hüsnü trene binerken iki kişinin kendisine çarptığını görmüş, İrene yerleştiği vakit cüzdanmı yoklayın- ca paraların ortada olmadığını anla» vazgeçerek karakola koşmuştur. 'Taharri daire sinde sabıkalıların fotografileri ken- disine gösterilince B. Hüsnü, trene bindiği sırada kendisine çarpan iki kişiyi tanımış, bu suretle hursızlığı yapanlar tesbit edildikten sonra on- ları da bulmak kolay olmuştur. | mevcuddur: Valence - sur - Baise, bigeois gibi cla şehri, İspanyada da Valencla de | Alcantara On kadar araştırma memuru, Ha- | san ve babası tesbit ettikleri hırsızları, Tepecikte Dudu adında bir kadının evinde bu muşlardır, Sivil memurları karşısın- da gören Hasan kendisinde ve bir mendile sanlı olan paraları hemen babasına vermeğe teşebbüs etmiş, bu suretle koyun tüccarının paraları 38 lira eksik olmak Üzere elde edilmiş- tir. Hüseyin ve oğlu Hasan, kumar oynadıklarını, 38 lirayı kaybettikleri- ni söylemişlerdir. Zabıtaca evde araştırma yapıırkan bir odada bir senedenberi İzmir za- bitasının aradığı halde bulamadığı sabıkalı İzzet adıda bir de hirsiz ya- kalanmıştır. İzzet, yanındaki Nagand tabâncasına davranmışsa da polisler, Hüseyin olduklarını | Vapur inşası çok ince ve nazik bir sanat halini almıştır. Eskiden, plânları hazırlandıktan sonra, bir vapurun inşa- sına derhal başlanırdı. Şimdi bundan evvel birçok ted- kikler yapılmaktadır. üzerinde son tadilât yapılır. Bundan sonra model tecrübe vagonundan in- dirilir ve kendi başına yürür. Modeli yürüten pervanelerin devir sayısı ve it me kuvveti ölçülür. Daha sonra mödel manevra havuzuna sokulur. Burada dümeninin en münasip şekilde olma- sını tayin için tecrübeler yapılır. Da- ha sonra suni fırtına ve rüzgâr daire- sine ithal edilir. Burada model en ha» fif rüzgârdan en şiddetli fırtınaya ka- dar muhtelif suni rüzgârlara maruz bırakılır. Bir gemi denizde iken * tesa- düf edebileceği her tütü hava tebed- 'düllerini burada görmektedir. Modelin üzerinde bu tecrübeler ya- pilirken yeni yapı üzerinde de buna gö re tadilât yapılır. Gemi bittikten son- ra suya İndirilmezden ve sefere çıka- rilmâazdan evvel bu suni rüzgâr daire. sinde elde edilen tecrübelerin neticeles rine göre yeniden ölçülür alınır. Geminin suda iken yapilan tecrü- beleri hesaplara uygun düşmedikçe vapurun seyrüsefer kabiliyeli hakkın. âa kati bir hüküm verilemez. Gemi inşaatında fevkalâde ehem- miyeti olan bu tecrübe müesseseleri. nin en büyüğü 1913 senesinde inşası- na başlanıp 1915 senesinde ikmal edi- len Hamburgtaki gemi inşaatı tecrü- be müessesesi namındaki tesisattır. Bu müessesenin büyük ehemmiyeti var. dır, Buna bahri tezgâhların tezgâhı adı verilmiştir. Çünkü dünyanın birçok yerinde tecrübe müessesesi olmadığın- dan birçok tezgühlar yapacakları ge- milerin nümunelerini Hamburgta tec- rübe ettirmekte ve burada elde edilen neticelere göre in- şaata başlamaktı- dırlar, Bu müessese nin en mühim vazifesi su cer& yanlarmın gemi teknesi ve per vanesi üzerinde yaptığı mihanik tesir ve tazyiki tayin etmektir. Hamburgtaki tecrübe müessesesinin şimal-denizi sahilinde Kukshafende daha hususi tecrübe ve tedkiklere mah sus bir şubesi vardır. Bu şube müessese geminin su altı kısmına musallat olan midye ve emsali bahri hayvanat ve ne- batat işleri ile meşguldür. Bu gibi hay- van ve nebatları geminin teknesindeki yalnız boyaları değil kaplamalarını ve hattâ omurgalarını tahrip ederler. Karinesi temizlenmiyen vapurlar ekseriya sürâtinin yüzde otuz beşini kaybeder. Kukshafen müessesesi han- gi madenlerin nebati ve hayvani me- vaddın tekneye yapışmasına ve burada büyümesine mâni olduğunu ve hangi boyaların midye ve emsali deniz hay- yanlarının barınmalarına meydan ver. mediğini tedkik ve tecrübe etmekte- dir. Bu iş kolay değildir. Gemilerin kari. nelerine müsallat olan midye ve em- sali hayvan ve nebatların 130 türlü ol- duğu tesbit edilmiştir. Bunlara kar. şı alınacak müessir tedbirleri sıhhat üzere tayin etınek için yüz otuz hay- van ve nebattan her birinin hayatı in- ceden inceye tedkik edilmek icap 2di- yor. Müessesede şimdiye kadar yam- lan tecrüblerin umumi neticesi çok bü- yüktür. Çünkü gemilerin mükâveme- tini azaltmak suretile kuvvel muharri- keden yüzde 30 tasarruf temin edilmiş. tir. Yani ayni sürati temin için yüz- de otuz nisbetinde daha az kömür ya- hud petrol sarfedilmektedir. Bahri in- şaat çok ince ve derin bir ilim ve sanat halini almış bulunuyor. — F. GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ İspanyol harbinde tayyare bombalarının yeni hedefi: Valentia şehri arselon düştükten sonra, Fran- kistlerin Velansiyayı (obaşlıca mühim hedef tuttukları ve havadan bombardıman ettikleri yor. Bu şehrin ispanyolca ismi «Valen- tin» fransızca «Valence> yazılır, Ayni İsimdeki vilâyetin merkezidir. Tarihte bu adda, bir krallık vardı. Fransada «Valence, eyaleti ve Fran- sızların «Valence, isimli bir kuman- danları vardır, İçine «Valence» keli- | mesi giren diğer bazı ismi Valence haslar d'Agenais, Valence d'Al- ve Valencia del Ventose şehir ve kasabaları vardır. Keza, Va- lencia diye, taranmış yünden bir ku- maş movcuddur. Valentia, münbilliğile meşhur olan Huerta de Valenlia ovasının ortasın- da, Akdenizden bir fersah ötededir. Ova, gayet mükemmel bir su terti- batile sulanır. Şehir, 250,000 nüfuslu- dur. Bir üniversitesi, ipek ve porselen fabrikaları olan oValentia, şarap, portakal, pirinç ihraç eder, İklimi fevkalâde mülâyimdir; nadiren faz- ilaca sıcak yapar. kıpırdamasına bile meydan vermeden tabancasını elinden (almışlardır, İz- zet evvelec İki defa yakalanmış, bir defa Urla, bir defa da İzmirin Narlr dere jandarma karakollarından kâç- mışta Urla, Seferihisar, Menemen, Foça kazalarında (6) köyde (10) evi soy- muş ve eşyalarını mechul bir yere haber verili | Venezuellada bir Valen- | Valentia, evvelce Edefani'lerin era- zisine dahilken Kartaca'lılar sonra Roma'ılar tarafından zabtedilmiş, Pompee, şehri harab etmiştir. Şehir, Vizigot'ların hücumuna kadar ken- | dini yeniden topladı. Sekizinci asırda Arabların eline geçti. 1094 de, Cid, burasını alarak ölü- müne yani 1099 a kadar hükmünde tuttu. Karısı Chimene, çok geçmeden şehri terk mecburiyetinde kaldı. Va- lencia, böylece yine müslümanların eline düştü. 1238 de Aragon kralı birinci Jame burasını aldı. Katolik kralları idaresinde, Valentla, bir Hi- divlik (vice - rol'lık) halinde kaldı. On sekizinci asırdaki muharebeler- de Hidivlik Avusturya tarafını tuttu- ğu için kendisinden bütün imtiyaz- ları alındı. 1808 de Fransızlara karşı isyan etti. 1812 de Napolyonun mare- şalı Suchet tarafından zabtedilip 1813 e kadar muhafaza edildi. Valencia tasi, 1874 de İspanya kralı on ikinci Alfonsa verilmişti. Bu memleket o zamandanberi İspanyol tamamiyeti içindeydi. Valentia eyaletinin 10751 kilomet- re mesahası, bir milyona yakın nüfu- su vardır. Erazisinin büyük kısmı dağlıktır. amanasa, EA KOAAUNNA BANDA ENAN tü. Çaldığı eşyaların hepsi de Dudunun evinde bulunmuştur. Dudunun bir hırsız şebekesine yatak- lık ettiği anlaşıldığından dört suçlu, haklarında tanzim edilen evrakla ad- liyeye verilmişlerdir. Koyun tüccarı B. Hüsnü de 38 lira noksanile parala- ona karuşmus, büyük bir sevinç için- de memleketine dönmüştür,