> 3 Şubat 1939 ——— KRM AKŞAMDAN AKŞAMA Şöhret vurguncuları Bu bayram, pek tanınmiş bir yük- sek münevverimizin ziyaretine git tim, Kendisi, Garpfan, Şarktan ele ne geçerse okur. Yeni çıkan mecmina ve kitapları da kaçırmaz. — Nasıl buluyorsunuz o neşriyatı? » dedim. — Neşriyat... - diye istifhamla me züme baktı. - Hangisinden yorsunuz? Neşriyatın iki oan otur, Biri tahriri, öteki şifahi... — Yani radyo ile... Öyle mi? — Gerçi oda şifahi. (Fakat benim söylediğim başka. Sultan Hamid zamannda, o vilâyet aşırı uzaklarda bulunan sevgililer, türkü çıkarmak ve bunlara yine türkü ile cevâb vermek sâyesinde konuşurlar miş. Hattâ o zamammn nüktedan bir valisi: «Yahu bu şarkılar, bizim tel- graflardan daha çabuk menziline va- rıyor!» demiş... Şifahi neşriyatın biri bu... Öteki de şiirler... Yahya Kemalin eserleri, basılmalarına ihtiyaç ok maksızın kulaktan kulağa yayılıyor... Fakat bir de, acayiplikleri noktasın- dan hatırda tutulup tekrarlananlar var... Okuyayım sana bir tanesi Okudu; «Gözlerim sözlerim nerede? m aldı götürdü, Satamailon getirdi Gözlerim Gözlerim nerede?...» Şaştım: Bu da neymiş?.. dir. Arkası? Bu kadar. — Baştarafı vardır öyleyse... — Hayır, hayır... Böyle başlıyor, le bitiyor... Garibi şu ki, beğeni- liyor da. Şairin parayla tutulmuş meddahları değil, tanınmış bir mü- nekkidimiz takdir ediyor... Ben, doğ- rusu, okudum, tekrarladım, bir daha, bir daha tekrarladım... Ve «Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi!» diye münasmı, aradım, bulamadım... Derken kendi kendime tecssüfe baş- «Ey hazret!.. o İhtiyarladın, ! Vaktile muallim Naci Ede biyatı Cedide'den nasıl zevk duymaz- sa sen de tıpkı onun gibi bunlardan boşlanmıyorsun galiba... (o Âdettir: Kudema yenileri beğenmez.. Müs- takbel nesiller bunları zevkle okuya- cak... Sana da: (Anlamamış bunak!) diye şaşacaklar...» Üstada: — Üzülmeyin... Bu endişeleriniz varit değil! - dedim. — Nedir öyleyse?... izah etmeli? — Yaktile garp memleketlerinde hir sanat müzesini o gezmiştim. Âlâ tablolar devam ediyor, ediyor. Sonra cereyanlar dekadanlaşıyor. Neticede de o zamana göre yepyeni bir sanat; «Keman» isimli bir tablo... Bir mw- kavvamn üzerine tutkalla bir kaç tel kadın saçı, yapıştırıp bir kaç kübik helezon ve nısıf daire yapmış. lar... İşte bu kemanmış.. «Nasıl olur?» diye Sordum. «Nasıl izah edi- lir bu? Niçin müzeye koydunuz?» de dim. «Bir zihniyetin ifadesidir. - de diler, - Bu mektebin -müntesipleri herşeyi red ve inkür edenlerdir... Nehy €de ede buna varmışlar...» İşte, üsta- dım, ben de - bu okuduğunuz man- Züme midir, şiir midir neyse - onu Bunları nasıl | da hamurunu açık pencereli ŞEHİR HABERLERİ Ucuz ekmek Yeni tecrübe bugünlerde bir Kedi a yapılacak Fakir halkın kın geçinmesini kolaylaş- tırmak üzere ikinci nevi ucuz bir ek. mek için yapılan son tecrübe muvaf. fakiyetle neticelenmediği için o yeni bir tecrübe yapılmasına karar veril mişti, Tecrübe, bugünlerde münasip bir fınnda yapılacaktır. Tecrübe ekmeği yüzde yirmi mısır, yüzde seksen yü- muşak buğday unundan mürekkep bir balite olacaktır. Geçen seferki tecrübede ekmeğin arzu edildiği derecede kabarmaması bir yerde bırakıldıktan sofra fırma veril. mesinden ileri geldiği iddia edilmek. tedir. Bu sefe: tecrübede bu gibi, hatalara imkân verilmiyecektir. Tecrübe muvaffakiyete neticelendi- ği lakdirde bu ikinci nevi ekmeğin 7,5 kuruşa satılması mümkün olâcak- tır. Gıdasının mühim bir kısmını ek- mekten alan fakir halk da bundan is- tifade edebilecekti, Tünel şirketi 175 bin liraya satın alındı İstanbul ve Kadıköy hava gazı şirketlerile müzakereler devam ediyor Tünel şirketinin mübayaası hakkın- da Nafia Vekili B. Ali Çetinkayann riyasetinde başlayan müzükcreler pa- zartesi günü netleelenmiştir. Şirketin bilcümle imtiyaz hakları- nın, Tünel ve tesisatının mağazala- rında mevcut malzemenin, büyük Metro hanı ve diğer gayri menkulle- rinin yüz yetmiş beş bin 'Türk lirası bedelle mübayaasında iki taraf mu- tabık kalmıştır. Tünel işletme me. murları lehine tesis edilmiş olan te- svün sandıkları mevcutları mahfuz tutulmuştur. İstanbul ve Kadıköy hava gazı şir- ketlerinin satın alınması müzakerele- rine devam edilmektedir. EEE EE ŞEYE EEE EEE EEE EEE EAA AREA) türemiştir. Sürekli, sebatkâr, kılıkırk yarar bir sây ile değil de, bir kata“ kulli çevirerek vurgun vurmak, işle. rini yoluna koymak, servetlere ulaş- mak istiyorlar... Bu tarz sanat eser- leri de onların üslübundadır.. Bir meninin şöhret Yereli yap- mak!... i rai onu beğenen münekkit? — Ayni şey... Olurüp koskoca bir çalışma eserini tahlil, tenkit edece ğine sadece o «Beğendim bü manzu- meyil» der.. Herkes hayrette kalır... Üzerine dikkati celbetmiş oluür.. redesin ey €ki zamanın sanat mü- nekkidi?... Sen ki zalim bir valinin hapse sokmasını hiçe sayarak: «Gel! Ey jandarma... - diye haykırmışsın. - Paşanın kafiyesi yine aksüdı.; At be- ri zindana...» Ir, . Vurgunculukla her sahada müca- dele gerek! Sanat sahasmda da!.. Şikâyetler Modadaki çocuk bah- çesi yalnız çocuklara mahsus kalmalıdır Kadıköyünde Modada bir ço- cuk bahçesi vardır. Lâkin buya- nin ancaük adı çocuk bahçesidir. Zira çocuklukla aldkasını çoktan kesmiş koca koca adamlar, ya- şana başını almış mektebli genç- ler, esasen ufak olan bu yeri işgal etmektedirler. Geçen gün refikam çocuğumu- zu alip bü bahçeye gitti. Gülmesi le dönmesi bir oldu. «Ne oldu?» dedim. Oradaki koca bebeklerin hal ve hareketlerinden daha fa3- la duramadığını söyledi. Sırf, herkesin öilesine, karde- şine göz dikmek için, çocuk bah- çesine, sokulan bu gibi bir takım adamların buraya girmeleri menedilemez mi? Y. Mühendis RF. CEVABIMIZ: Parklar herkes için serbesttir, Lâkin çocuk bahçeleri çocuklara mahsus olmak lâzım gelir. Nile- kim Gülhanede de bu maksadla ayrılan kısma, ancak miayyen da bahçesi hakkında yapılan bu şikâyete dikkati celbederiz, intihab hazırlıkları Kaymakamlar bayramda defterlerin tanzimi işile meşgul oldular Yeniden yapılacak (o intihabattan sonra Büyük Millet Meclisinin 3 ni- sanda toplanmasına Karaf verildiğini yazmıştık. Hükümetçe verilen emre göre mem- leketin her tarafında intihap hazır- Tıkları için defterlerin tanzimine 10 şubatta başlanacaktır. Defterlerin tanzim şekli hakkında vilâyetlen ta- mat alan haza kaymakamları bay- ram günleri de bu işlerle meşgül ol- muşlardır. Defterlerin mümkün oldu- ğu kadar hatasız yapılmasına ve ir» tihap ötmek hakkını haiz bütün va- tandaşların isimlerini ihtiya etme- sine bilhassa dikkat edilecektir. Kavgacıları ayırmak isterken yaralandı Kumkapıda Nişanca civatında Kir- kor ve Davld adlarında iki kişidün alacak meselesinden kavgaya tutuş- muşlar, biribirlerine hücum etmişler- dir, O sırada yanlarında bulunan Setrak adında biri kayganın büyü- memesi için aralarına girerek kavga» cılârı âyırmak istemiştir. Hiddetten gözleri kararan Davit bu müdahaleden büsbütün sinirlenerek Kirkoru bırakmış ve bıçağını çekip Setrakı ağır surette yaralamıştır. Va» kayı haber alan polisler yetişerek Davidi yakslami ilik yapı isterken yaralanan Setrak n kaldırmışlardır. David adliyeye teslim edilmiştir. (Üniversite meydanı Marmara denizini i görecek şekilde bir saha açılacak Beyarıtta İnkılâp müzesi önündeki kırtasiyeci dükkânlarının istimlâki için verilen (menafli umumiye) ka- rarının bügünlerde hükümetçe tasdik edilerek belediyeye gönderilmesi bek- leniyor. Şehircilik mütehassısı B. Prostun tanzim ettiği plâna göre Beyazıttaki üniversite meydanı Marmarayı göre- bilecek bir şekilde açılacaktır. Dük. kânların buradan kaldırılması bu plânın tatbiki için ilk adım olacak- tır, i Dükkânlar kalktıktan sonra Beya- | zıttan Aksaraya doğru inen tramvay caddesi de genişletilecek ve Beayzıtta Mitat paşa caddesinin önünü kapa- yan binalar da kaldırılacaktır. Fakat bu sahanın açılmasına başlayabilmek için Eminönü istimlâk sahasının iki | numaralı haritasına dahil olan bina- imlâkinin tamamlanması lâ zımdır, Sıtma ile mücadele devam ediyor Heyetler Selimiye ile Pendik! arası ve Florya havalisinde çalışıyorlar Sıhhiye Vekâleti sıtma mücadele heyeti, Vekâlet tarafından tesbit edi. len saha dahilinde sivrisinek imhası ve sürfelerinin tamamile izalesi için mesaisine devam etmektedir. Mücadele sahası Selimiyeden Pen- diğe kadar Anadolu yakasının Mar- mara havzasına teşmil edildiği gibi Bozhane köyü yakınlarında Riva de. resi civarında da mücadele yapılmak- tadır. Diğer taraftan Rumeli cihetinde Florya, Küçükçekmece, Kalikratyada da mücadeleye başlanmıştır. Anadolu yakasında yapılan mücadele iyi neti- ce vermiştir. Bundan başka vilâyetin bazı mınta- kalarında bulunan bataklıklar da he- men kurutulacaktır. Bu sayede İs, tanbulda sıtma vukuatı pek yakın za- mânlarda tamamile bitmiş olacaktır. Sıhhiye Vekâleti, mücadele faaliye- tini vilâyetin diğer kısımlarına teş- | mil etmemektedir. Halbuki bir vakit. ler sivrisinekten eser kalmayan Şişli, Nişantaşı civarı son zamanlarda sivri sinek na maruz kalmıştır. Shhiye Vekâletinin mücadele taş. kilâtını bu mıntakalara da sevket- mesi İstanbulun sihhatı bakımından çok faydalı neticeler verecektir. Bir kız hamamda düştü, ağır! yaralandı Balıklı Rum hastanesinde hasta- bakıcılık yapan Teodora adında bir kız dün Sirkecide bir hamamda yıkâ- nırken düşmüş, başından tehlikeli surette yaralanmıştır. Teodora bay- gın bir halde hastaneye kaldırılımış- tır. ISTANBUL HAYATI i Bu havaya güvenme hal Bayramdan bir gün evvel kıraat- hanede oturuyorduk. Köşe pencere- sinden süzülüp bir ilkbahar ılıklığıyla ensemi ukşayan güneşe döndüm, mi- rıldandım: — Oh, ne güzel hava! Adetâ bahar, Muhatıbım sol elile siyah, çenber sakalmı sıvazlıyarak sağ elinin Şşö- hadet parmağımı kıvnp masanm mermerine tak tak vurdu: — Tü, tü, tü... Süs, nazar değme sin. Önümüzde cüce şubat, kahbe mart var, Sigarasını derin derin çektikten sonra gülümsiyerek ilâve eti: — Şubat hakkında sana bir hikâye anlatacağım: Vaktile padişahın biri şubat içinde bir gün ava çıkmış, Pükat yarı yolda şiddetli bir fırtına başlamış, padişah geriye dönmeğe mecbur kalmış, Bir müdet sonra sa- raya giren padişah dehal miineccim- başıyı çağırıp emir vermiş: «Senenin içinde böyle melün bir ay bulunma- sını istemem. Gelecek yıl takvim ya parken şubat ayımı ortadan kaldıra- caksın!» Müneceimbaşı boyun eğip çıkmış, Ertesi yıl takvim çıkmea. pa ahp göz gezdirirken birde ne görsün? Aylar arasında şubat yine yerinde değil mi? Son derece gazebe gelen hakan hemen * ef çırpıp cellâdbaşıyı çağırmış: «Tez ol! Emri şahanemi ye rine getürmiyen hain müneccimba- şın boynunu vur!» Cellâd derhal müneceimbaşıyı yakalayıp idam ye- rine sürüklemiş, Yolda giderken müneccimlaşı: «Padişaha iki kelimelik maruzatım var. Müsaade ediniz, kendisine sözü- mü söyleyeyim de ondan sonra kafa- mu kesiniz.» diye yalvarmış. O zama- »ın âdeti vechile idam mahkümunun bu son arzusu yerine getirilmiş. Mü- neccimhası huzura girer girmez pa- dişah haykırmış: «Bire habis! Sene- nin içinden şubat ayını çıkaracaksın deyu sana emretmedim mi?» Münec- cimbaşı, padişahım ayaklarma kapa- narak cevap vermiş: «Fermanı şahane. niz önünde boynum kıldan incedir. Emri hümayununuzu yerine getir. mek için çok uğraştım. Şubatı orta- dan kaldırmak için, senenin diğer aylarına birer, ikişer gün taksim et- tim. Velâkin, o, öyle müfsit, kahbe bir aydır ki, bir parçası dahi karışsa öteki oyları da berbad edecek. Bak- tım ki. şubat ortadan kalkacak am ma, onun fesad karıştırdığı diğer on bir aya mütemadiyen padişalımız üzülecek, Böyle yapmaktansa bir ay üzüntüye katlamp fesadı, cüce şu. balı yine bir araya toplamayı daha muvafık buldum.» Zeki müneccimbaşının bu izahatı padişahm gazebini teskin etmiş ve kendisi de affedilmiş. Sigarasını tazeledi, garip bir te bessümle devam etti: — Anladım ya azizim? Şimdi ha- vayı İyi görüpte aldanmamali! Önü- müzde müfsit, cüce şubat var. Martı da unutma ha!... Malümya, mart ka- pıdan baktırır, kazma, kürek yaktı rır. Dün penceremin camlarını kırbaç“ Yayan rüzgârın keskin ıslıklarını din- Myerek bu yazıyı yazarken kendi kendime: — İhtiyar dostumun yerden göğe kadar hakkı varmış. Dedim. Cüce şubut kendini gös- ro izah ediyorum: «Razı insanlar «VA - Nü) Bay Amca Belediyede EE terdi. Cemal Refik amaaa maa A — Yeni relsimizin gayretine bakı- İş inada bindi galiba bay Amca... ös istanbul hala ya bu temizlik devesini güdecek... Ya bu temizlik diyarından gide- ... Baksana sokakları kirletmekten | vazgeçmiyenler için tükürük hokka- ları bile konacakl... B. A. — Bence insanları yere tü- kürmekten yalnız birşey menedebi- Miri, — B. A. Yerleri avna sihi narlat.