Bu sene berabe dik, Mevsim li lar onu sinema ar lerdi, Çok neşeli, h sip bir delikanlı idi O günü vapurda etrafımı seyredi- , Bence bir gezintide en bü- de budur. Kalaba- lik bir trende, kalabalık bir vapurda, kalabalık bir tramvayda büyük bir zevkle seyredilecek o kadar çok şey vardır ki, Bir aralık tâ ileride oturan genç bir kadınla bir adam gözüme ilişti. Kadın oldukça güzeldi. Kendisini da- ima görürüm. Oldukça hafif ruhlu, macera arayan bir kadındı. Erkek tam önun karşısına oturmuştu. Eli yüzü düzgün bir delikanlı idi. Gözle- dudakları aktı. Dum daki genç adam garasım içmeğe & musun? diye sordum. iâ& görmedi görüyo; den ona ilerideki kadın işaret ettim. Yusuf keki bi: - Aman, dedi yorum. ğa Bana da —W Kalktım. T Merledi. Benim a gösterdiğim genç kadının tam karşısında, delikanlının iki kişinin oturabile- r yer vardı. Yus anım nızdaki deli kanlı s su mıştı. Çünkü Yusuf hemen göz lerini karşıdaki genç kadına dikmişti. San- ki enbire âşık olmuş, ö , bit- miş gibi bir vâziyet almıştı. genç kadın da şimdi gözleri. eki delikanlıdan Yusufa dikmiş ü Yusuf fevkalâde yakışı idi, Vakıa öbür delikanlı da çirkin de- ğildi amma Yusufun yanında sönük kalıyordu. Yusuf kadının karşısına oturma» dan evvel tanımadığımız delikanlı gençliği, elinin yüzünün düzgünlüğü ile kurulup duruyordu. Fakst Yusuf yanına oturunca onun yanında silik bir insan oluvermişti. Zaten macera arayan genç kadın şimdi Yusufa dik dik bakıyordu. Sigarasının dumanla. rmı ona doğru üflemeğe başlamıştı, Öteki biçare çocuk bu ızara karşısında sinirlendi. Kalktı, gitti. Bu esnada vapurumuz Adaya gel mişti. Hep birden indik. Genç kadın Yusufu, davet eden bakışlarla, süzdü ve güldü. Öteki delikanlı ortadan kay- bolmuştu. Yusuf genç kadının bakışlarına ar- tık aldırış etmiyordu. Kadın başka bir yola saptı, arkasına dönüp bir kere daha Yusufa baktı. Halbuki biz öbür sokağa saptık, Yusufa da vail genç adam ne ka Bu senin yaptı, bozuculuğu..» n büyük zev klere dikkat ettin mi dar değişirler! Hele gençler âdet. reketlerine birer artist hali v Tavırlar başkalaşır, Sonra karşısın- rine ümid ve. rici bir bakışla baktı mı? O zaman da güzelliklerine emin olurlar. Onlara beğenerek bakan kadın! Ja artık kendi Aşk başlangıçları Fakat erkeklerin halle , kırıp dükü: nü? Hemen harekete ım? Bu da benim Böyle tabirile ekşi Bundan son! halde gördüm. Çocuğun bütün zevki aşk bozucu- lüğu etmekti. Herkeste bir çeşit mu- ziplik vardır. Bunun muzipliği de te böyle idi. Kendisine birkaç tim. Her görü; iş kere nasihat et- — Canim böyle şeylerle uğraşma.. İki kişi birbirlerile meşgul olurken sen niçin araya giriyorsun? diyordum. Fakat dinliyen kim? Tasavvur ede bu ne büyük zevktir. langıçlarını bakışlarile 2sin, > diyordu, Böyle aşk be: bir ley i seya- y sufa »nte çıkıyordu. hatine çıkmıştı rastladım. O da sey Bu tesadüfe pek memnun oldu. Bana Azizim, diyordu, ben işeti talihli bir adamım. İstanbulda çe uma giden bir ecnebi kadın v Galibe bir artist.. Adeta ona uzaktan tutgundum. kat şimdiye kadar bir fırsatını bulup plığı ilerletememiştim. Şimdi n Fa Yusuf tel. diye fı şti. Yusuf da adınla ayni kal - İşte sıldai arlımana bin- Yusuf kadının etrafında pervaneler gibi dönüyordu. Genç kadın da ona pek alıcı gözle bakıyordu. Yusuf be- na yavaşca: İşler çok yolunda gidiyor!.. de- Fakat bu esnada bizim kompartı. girdi, Yeni kek gi özeli inin bir şaheseri idi. Ona dünyanın en güzel erkeklerin. den biri denilebilirdi. O kadar Ki Yu- suf bile onun yanında gölgede kal- mıştı. Yeni yolcu yerine yerleştikten son- 4 kompartımandaki genç kadın pek alıcı gözle, pek candan bakmağa baş- Jamıştı. Kadın da artık gözlerini Yu- suftan ona dikmişti, Biraz sonra ara- larında müthiş bir ahbaplık başlaya- cağı anlaşılıyordu. Yusuf fena sinirlendi: İstersen başka bir elim!... dedi, Eşyamızı başka bir kompartımana taşırken Yusuf: — Saygısız herif!... du. Ben döndüm: — Ne kızıyorsun canım?.. Aşk baş- langıçlarında bir kadın baygın ve manalı bakışlarile karşısındaki erke. ği süzerken araya girmek ve kadının bakışlarını öteki erkekten kendi üze- Bü hakiki bir aşktan le değil mi? Bu Yusufa bir ders oldu adetinden vazgeçti... Hikmet Feridun Es kompartıma- diye söyleniyor. ve eski | 20 Kw. 20 Kw 18105 Kes, 9465 Kes ANKARA RADYOSU Pazartesi 16/1 Gür, B yuşma (doktorun Klâsik prog peşreyi Bir âfeti meh peyket , 3 - Iri - Pençegâr 4 - Tlri - Se gâh ağır semai ahur yü- rük 6 - B. Üller - Ney taksimi 7 zzet - Segâh şarkı - Doldur , 8 - Dede - Mahur ül adlı bülbülüm, 9 - Sadull r şarkı - Hiram el gül icazkâr şarkı - Aldı beni iki Hicaskâr şarkı - Göynü 12 - Vecihe - Kanun taksi sema vk eden R. Fersan, K.N, 8 Üfler, R. Kam, 203: aberleri ziant bor gı (fig Odu müziği): Piyano Orhan Borar, Vi 1 Van Beethoven bo ası (fiat), 215: ve dans plökları) Soldan sağa: 1 — Nnr msıfa Asillik - Mahrem. - Notâ, nmuş şey - Tokat sattığı - Filistinle da bir dağ İskambil birlisi, allarda bir sınıf - Tersi Mısır oymanan top oyunu - «Lı gelirse bir nevi mabi- ur » Yakacak ağaç yuva otur - Sahib. Az weak - Kanuna karşı gelen bir mış kömür - Tersi isim olur. Galle « Eşsiz kalmış insan. Sahib - Beceriksiz tembel. Yerde sürünen zehirli hayvan Çok deği Şark hudu sayı bi# dağ - Bir Geçen bulmadamızın halli Soldan sağa: 1 — Günde Nuş, 2— Az, Anele, 3 — Reştan, , Ba, Ök, 5 — Biakbeten, İta, Da, 7 — Eken, Teel, & — 9 — Elem, İri, 10 — Kanal, Yukarıdan aşağı: 1 — Garibsemek, 2 Tanmeden, 4 — Döşek, Ne 6 — Ganbet, Zi, 7—U Şen, Emi, 9 — Ulnönder, 10 — Eşk, Aleni. ii RADYOLIN ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız andır - Ampul mu- | TARİHİ Yazan: İSKENDER F. Keyük gözdesini aldı. Nöbetçilerle birlikte karargi döndü. V şamda; harem Ç: o ak- n itibaren rafınduki nöbetçilerin 5âj tırdı. Ayının eşi gelmesin diye avci- li emirler verdi, bir kaç bü hayvanın de eşini bu- up > öldürdüler; İmil kıyılarında kız kaçıranlar O gece İmil çobanlarından biri gol prensine şu meraklı hikâyeyi an- Jattı; — İmil ayıları, genç ve güzel dınları mlarımı- m kulube karmayız. kadınların $ Oğuz han d naklamıştı rından Gök le bir çadırda yatıyor kâyeyi bana dedem s han ogece avdan geç Güklay da hanın yanımda imiş. Gi tayın kızı çadırda yalnızmış. Bak sı gecikince kiz çadırın çıkmış. babasını Ş denbire tıpkı Sunguya olduğu gibi, bir ayı kendisine yaklaşarak belin- den kucaklayıp kaçırmağa başlamış değilmiş. der. yılmış, fazla baj nce bir acı Se: nöbet irmak boyuna ki amma, bir şey görememi: kesilmiş Ayı, Göktayın güzel kızını epeyce uzaklara götürmüş ve inino sok tan sonra geniş bir nefes almış Kızın #inma kar sürerek Göktay avdan rünce kızını çadır- da bulamamış.. merak mış, taramış. Oğuz düşmüş. O zamana ka larm genç kadınlı olduklarını bilmiy ım kızını günlerce aramışlar.. lama Bir gün Oğuz han Moğolların €s- ki sihirbazlarından birini bulmuş ve bu sihirbazın yardımi ayı ininde yaşadığını öğrenmi di gün sonra kızı inde yalnız bul- muşlar.. ayı yiyecek tedarikine miş imiş. Kızı karargüha getirdik- ten sonra, ayıya da pusular kurul muş.. yolu — Fa kat, ayı bunlara görünmeden İnine gitmiş.. sevgilisinin 1 anla- mış Hayvan bu amma; onun da yüre- ğine insan kızının ateşi girmiş. İnin- de yalnız iyamıyacağını anlamış, Tekrar yola çıkmış. Kenarda kakıl- miş ucu siv bir kazık görmüş Kendini bu kazığa saplıyarak bar saklarım dışarıya döküp intihar et- miş. Bu, masal değil, bir hakikattir. İmil çocukları bu ayılardan çok kor- karlar ve büyüyüp evlenince karıla- rının izini ayılardan korumağa ve saklamağa (çalışırlar. o Buralardaki ayılar genç ve güzel kadınları erkek- lerden çok severler, oğul! Kararını iyi sakla. Yaz gelinceye kadar onla- rı birer birer ayılara kaptırır ve gü- nün birinde kadınsız kalırsın!» Keyük çol hikâyeyi din- leyince, Sunguyu ve diğer Kadınları çadırdan dışarı çıkarmadı, Mo- Yıldızlarla konuşan kadın İmil kıyılarında kışlayan Moğol Ordusu burada yiyecek tedarikinde büyük zorlukl: du. Yaban avları yapılmadığı günler açlık teh- likesi başgösteriyordu. Ordunun av- cıları bereket versin ki, avdan hiç bir akşam boş dönmüyorlardı. Keyük, yaz mevsimini dört gö bekliyordu. Moğol prensi bir gün gözdesile ko- nuşurken sordu: « Seni kaçıran ayıyı öldürme dik, acaba o da çobanın anlattığı gi- bi intihar mı edecekti? — Buradaki ayılar çok duygulu. eşi varken, insan oğluna gözdikiyor. Onu vurmasaydınız, kimbilir, belki SERTELLİ önüne TURAKINA ROMAN Tefrika No, 29 mmm İPetro, Moğol prensinin gözdesine tutulmuştu: “Kolumu çözdüler ama şimdi de kalbimi bağladılar!,, diyordu gelecekti. Rusça şarkı sesi duyuluyor- de çadırın içine kadar a uzaktan bir adamın lak kabarttı: kim,.? Sungu güldü — Petro. Şu herifi ayı kapsa da kurtul- Buradaki ayılar ağzının tadını biliyorlar.. merak etmeyin. ona bir şey olmaz. — Prenses Olgadan hâlâ bir cevab gelmedi. Prens Vasilofu Karakuru- ma götürenler geri döndüler. Rusya- ya giden atlılar neden gelmedi aca- ba.? Sungu önüne ba k ce di: vab ver. la konuş- sakınınız! için dün- — Dün gece «Ak yıldız tum. Bana: «Petrodan dedi, Bunu size nbire hiddetlendi çıktın? O gündenberi çadırımın açtığım bir delikten yıl- dızı i arıyor ve onunla bu suretle konuşuyorum . Petro Kaç lamış. İş istiyormuş. sizi kıym ğa kalmış. Keyük hiddetle y Vay hain dürüp te ki onun. Ben kanımı kolay Kolay ayağına dökmem. Sungu susmuştu. Keyük perde nöbetçisine bağırdı: —Petroyu ayıp buraya geti- riniz Keyük, göz hapsi altında yaşıyan Petronun nin tarafından yardım ğini anlamak istiyordu. O, ka- ini hazır , elbet bir el inden fırladı: Demek beni öl- vardı Keyük bu gizli el ak isti- * Akşam... Ortalık henüz kârarma- Petroyu çadırnından yakalayıp Mo- ğol prensinin huzuruna götürdüler. Petro çadırda hâlâ kolları bağlı yatıyordu. Rus generali bir kaç kere, Keyüke: «Beni ordunu; ınız, SİZe 'bir tutsak gibi hizmet edeyim. Vasilof be- ni iğfal etti. Ben kötü ruhlu bir adam değilim, Beni affediniz.. sizin kulunuz olayım!» Diye haber gündermiiş, fakat Ke- yük bu sözlere kapılmamıştı Keyük bu adama nasil inanabilir. di ki, Petronun Rusyaya gönderdiği mektuba henüz cevab gelmemişti Keyük - prenses Olga gölmeden - Petronun sözlerine güvenip onu bir hayvan seyisi bile yapamazdı İşte Petro. Keyükün sözlerine ge- ne aynı cevabları veriyor — Beni Moğol ordusunda çalıştı rınız. Size faydalı olmazsam boynu- mu vurunuz! Diyordu. Keyük sordu len buradan kaçmak muşsun. Hayvanmı bile 8ın. Doğru mu? Petro yere diz çöktü; Ben aklımı oynatmadım ısanın burada kü ineği) ne bile hük: geçmez. Ben çadırdan bir yere çık- uyorum. Hayvan hazırlamak için bir sihirbaz olmalıyım Petronun bu sözü de skla yakın- dı. Keyük düşündü. Bu adam betçilerin muhafazası altında bulu- ruyordu. Kolları bağlı iken, hayvan bir tusa bile tutamazdı ik, o gün ilk defa Petronun gözlerinin içine dikkatle baktı. Bu adamı çok merd bir Rus askerine ben- ziyordu. Acaba Moğol ordusuna alın- sa, Moğollara sadık Kalabilir miydi? (Arkası var) istiyor- yazırlamış- El nö-