26 Kânunuevvel 1938 YAŞ w BA — yi Otomobil «İlustratins un kırk şu kadar sene- Jik nüshalarına göz gezdirirken «Sa- battier»nin boyalı bir resmine kayret- Je bakakaldım; siz de benimle beraber seyredebilirsiniz: Ortada otomobil olmasına güçlükle ihtimal vereceğiniz dört tekerlekli, üs- tü açık bir yüksek araba duruyor, Ama tekerleklerin bildiğimiz ve unut. mağa başladığımız atlı araba teker- Jeklerinden farkı yok... Fenerleri de öyle: Hani kupa arabalarının içine müm konulan dört köşe, siyah boyalı ve yaylı fenerleri vardı; yanından sürmesi çekilir, kibritle yakilırdı, ori- lardan... Dört çocuk, iki kadın, bir er- kek grupu, kimi içinde, kimi dışında, kimi oturmuş, kimi ayakta, bir hazır- lik halindeler. Hepsi de kürkler giy- mişler, kenarlı taşçı gözlükleri, kalın eldivenler takmışlar; boyunlarında atkılar, dizlerinde ve ellerinde batta- niyeler... Hatta kadınların ve kız ço- cukların şapkaları, ihtiyat. olarak bi- rer tülle sıkıca sarılmış. * Yüzlerinde bir telâş, mühim bir iş görenlere mâh- sus heyecan okunuyor. Ne oluyor? Nereye, kutuplara mi gidecekler? Ren geyiği avına mı çiki- hyor? Bu bir devriilem seyahatine mi başlangıçtır? Hayır! ©, 1895 senesinde bir milyoner âi- lenin akşam gezintisi hazırlığıdır. Sa- atle yirmi kilometre süratle gidecek olan otomobilin hasıl edeceği rüzgâr akıntısından kendilerini muhafaza için işte bu tedbirleri almışlar, sıkıca giymişlerdiri Komik şey! Eski (Servetifünun) da da, şimdi pekâlâ hatırlıyorum, böyle alelâcaip bir kaç araba resmi çıkmıştı; altında: «Buharla işliyen nevicad atsız araba- lar» gibi bir şeyler yazılıydı. Bunlar 1889 modeli olmalıydı, zira daha © zaman atsız arabalar buhar kuvvetile yürürdü, Motörlülerinin icadı, daha doğrusu istimal! bu tarihten sonra- dır, .. İstanbulda ilk otomobili biz Fener- bahçesinde gördük, İhlamur ile Kalamış arasında Bağ- dallı bir Zehirzade ailesi otururdu; hurma kralı mi idi, ne idi; işte bu gengin Iraklının Fenerbahçesine de- vam eden genç kızları, günün birin. de - Meşrutiyetten evveldi - piyasa yerine o atsız arabâlardan birine bi- nip geldiler, vi Konak arabalarının azametli, fikir- $iz, şımarık atları vuku bulan ve ha- yatlarına taallük eden bu ihtilâli - on altıncı Louis gibi - anlayamadılar, Hatta onun kadar da göremediler, Hiç olmazsa Louis Paristeki halk ayaklanması kendisine yatağında ha» ber verildiği zaman gözlerini uğuşlur rarak vezirinden: — Ne? Bir isyan mı? Diye sormuştu. Vezir: — Hayır, haşmetmeap, demişti, bir Ahtilâi! Arabamdaki yağız beygirlerden Zehirzade ailesinin içine kurulduğu Atsiz arabaya baktıktan sonra başını bana doğru çevirip: - Bu ne? Bizi hiçe saymak mı? Diye soruverse idi ben Fransa krâ- ının veziri kadar kiyaset gösterip de: — Hayır, çanınıza ot tıkamak! Diyemiyecektim. Aklım, yarın, öbür gün pabuçlarının dama atılacağına (daha doğrusu, bir gün nallarının an- cak apartıman kapılarına nazarlık olarak asılacağına) yalmazdı. Ben atı galiba Buffonun yüzlerce yıl evvel yazdığı meşhur medhiyeye kapılarak «insanın en asil fethidir!» sanmakta bunun değişmiyeceğine inanmakta idim. Ah, zaten bu yanlış bilgiler, bu Tüzumsuzca inanışlar, bayat edebiyat ve tarih dresleri ve sözleri değil midir ki bizleri inkılâplara karşı sert kafalı bırakıyor! imparator oGaligula sevkili atına bir saray yaptırmıştı, ara sıra onu Sof- rasına, karşısına alır, altın suyuna batmış arpasını kendi elile verirdi; bu at «Şeyhülmeşayih» de tayin edil. mişti; az daha, deli hükümdar katle- dilmese idi «Konsüln de seçilecekti! At ne kiymelli, ne paha biçilmez bir mahlük, bir vasıta idi, İngiltere kralı Richard (kaçıncı Ri. chard? Birincisi olmadığını biliyorum ama...) bir muharebe esnasında yâr yan kalıp ölü düşeceğini anlayınca, kaçabilmek için: «— Aman bana bir at! Tahtım; ta- cım bir ata feda! Diye haykırmıştı. İyi hatırlamıyo- rum arna, galiba, bulamamıştı, İşte biz atı böyle öğrenmiştik. Sade sİngiliz tarihindeki o bulunamayan at değil, bazan hayat muharebesi esna- sında, bahtsız kral gibi bizim de bu- Yamadığımız at resimli İngiliz lirası da, mübarek mahlükün kıymetine miyar idi. (Son asrın, en fena, münasebetsiz icadı kâğd paradır; halırımızda: ol- sun!7 bedi Tek, tük derken İstanbulda otomo- bil artmağı başladı. Ve-acalbi siyasi bir ehemmiyet de aldı: Mahmud Şevket paşanın kırmı- / zı boyalı hantal otomobili muhalifler gözünde gteş bedenli, şimşek gözlü, koşan ve uçan bir ejderha kesilmişti. (Cem) kolleksiyanlarında bu oto- mobilin alaylı epeyce resmi, benim de haylice zermmim vardır. Sonunda oto- mobilde ilk politik cinayet işlendi: Zavallı paşayı onun içinde Beyazıtta vurdular. (Kırmızı ve kanlı otomobil Askeri müzede İmiş. Bana beş yıl Anadolu sürgünlüğüne mal olduğu için, içimden, gidip görmek arzusu gelmiyor). Otomobil bir müddet daha siyasi tesirini mubafaza etti: Zira her ne- zaret için birer tane satın alınmıştı; nazır oldun mu otomobili oldun da demekti, Muhalif mebuslar hasedle- rinden ve ehali itiyadsızlıktan bunu bir türlü hazmedemiyor, ananecilik henüz gevşememiş olduğundan (İtti- had ve Terakki nin halk çocuğu na- zırlarına atsiz arabasız bir türlü ya- raşlıramıyordu. , Otomobile binmek için nazır olma- ğa göz atanlar çoktu. Bir kısmı bin- di, muradına erdi. Bir kısmı ise olo- mobile bineyim derken sehpa iskemle- sine çıktı veya zindan kerevetine oturdu. Bu kazazedöleri de otomobilin ica- dındanberi ölen veya sakat kalan bi- çareler listesine zammetmelidir, Bir Amerikan istatistiğine göre at- sız arabaların şimdiye kadar ezdiği adamleğın yekünu umumi harpteki telefattan fazla imiş. İstatistiğe pek de inananlardan değilim; fakat ak- ımca şöyle bir hesap yapıyorum: Ta- nıdıklarımdan kaç kişi harpte öldü, kaç kişi otomobil altında can verdi? İstatistik haklı çıkıyor. sex Bir zamanlar Osmanlı politikacıla- rının içine kurulup Babıâli yokuşunu çıkmak için ipe gelmeği göze aldıkları bu nakil vasıtası şimdi ne mevkle düşmüştür? Anadoluda eşeği olan bir köylü kıs. kanılır, parmakla gösterilir mi? Bugün otomobil de, çoğu meömleketlerde' A- nadollunun eşeği yerine inmiştir, her kesin malı olmuştur. Anırtısı daha sık, çiftesi daha pek, netameli bir fen eşeği! Biz, henüz hased devrinden çıkmadık, «Otomo- bili var!» derken bazı seslerde bir yı- Jan ıslığı, bazı dudaklarda bir akrep bükülüşü sezilmektedir. Yukarıda merkebe benzettiğim oto- mobil, hakikaten, merkep kadar sahi- bine aza mal olan, zahmetsiz, belâsız, boğaz tokluğuna bir esir değildir. O. nun «Viz» diye kayıp gidişine, gelin gibi duruşuna, sapasağlam, cakalı ha. line bakmayınız; maroken yaylı kol- tuklarına can atmayınız. Dışarıda, herkesin içinde uygun, geçimli, sıhhatte, melek huylu görü- nen hanımefendi gibi yerine, garajına dönünce ne belâlı, zahmetli, masraflı, titiz, çürük, çalçene olduğu meydana çıkar, Biz, geliniz, şimdilik bekâr kalalım; sokaklar taksi dolu... Müşteri kollu. yor; bunlarla nefsimizi körletelim, otomobili olmayanlardan da henüz yergi alınmıyor, (Arkası var) | umumisi vekili sfatile açış nutkunu | söyliyecektir. İki asbaşkan ve alti sek- | | terliğin tezkeresi okunacaktır. Bu tez- eder? Büyük Kurultay bugün İKurultayın fevkalâde toplantısı münasebetile Cümhuriyet Halk Ankarada toplanıyor (Baştarafı 1 nci sahifede) Bu mevzu etrafında birçok mebus- ların ve delegelerin söz almaları bek- lenmektedir, Yarın toplanacak fev- kalâde kurultay ruznamesinin en mü- him maddelerinden biri de umumi idare heyetinin intihabıdır. Bu inti- hapta mevcud âzalar üzerinde geniş mikyasta değişiklikler yapılacağı tah- min edilmektedir. İdare heyeti âzaları tamamen yeniden seçilecek Ankara 25 (A.A) Bilindiği üzere Cümhuriyet Halk Partisinin büyük kurultayı fevkalâde toplantısını ya- rını saat 10 da Büyük Millet Meclisi salonunda yapacaktır, Kurultay, yok- lama ile başlıyacak, bunu müteakib Başvekil B. Celâl Bayar Partinin reisi reter intihabından sonra genel sekre. kere, nizamname tadiline âid olup ku- rultayın toplantısını icab ettiren ge- nel başkan seçimine ve nizamname tadiline dair esbabı mucibeyi ihtiva edecektir. Bundan sonra, rüznamede bir tüzük komisyonu intihabi ve ko- | misyon lâyihasının müzakere ve Kas | rara bağlanması ile genyörkurul in- | tihabı vardır. Bu seçim, hâlen münhal bulunan birkaç âzalığa inhisar etmiyecek, di- Zerleri de istifa etmek suretile nizam. nameye tevfikan on altı âza yeniden intihab olunacaktır. | Haber aldığımıza göre yeni seçile- cek reisi umumi mühim bir nutuk irad edecektir. Kurultay, öğleden evvel ve sonra yapacağı iki celse ile mesaisini bitire- cektir. Kongrenir. müzaneratı ve reisi umu) misinin beklenen mühim nutukları Ankara radyosu ile neşrolunacaktır, Akşama doğru kurultay üyelerine bir çay ziyafeti verilecektir. Yeni reisi umumi de bu ziysfeti huzurlarile $6- reflendireceklerdir. Birinci köy ve Ziraat kalkınma kongresi (Baş tarajt 1 nci sahijede) Bundan başka salı gününün | Atatürkün Ankaraya oteşrif et- tikleri uğurlu günün yıl dönümüne | rastlamakta olmasını da nazara ala- rak yüksek ziraat fakülteleri talebe- si Atatürkün Ankaraya geldikleri Ana tesadüf eden tam sâat 15,30 da Ulus meydanındaki âbide önünde te- zahürat yapacaklar ve müteakiben şehrimizdeki bütün âbidelere kongre, Vekâlet ve fakülte adına çelenk koya- caklardır. Salı gecesi talebe tarafın- dan fener alayı yapılacaktır. Salı sabahı Ziraat (OVekâletinin bundan sonra aylık olarak ve «Ulak» yani köylü postası adile neşredeceği gazete de kongre gazetesi olarak in- tişara, başlıyacak ve kongre âzasını alâkadar eden bütün tafsilâtı ihtiva edecektir, Köylü âza için yüksek ziraat fakük tesinde 100 yataklı bir yer hazırlan» mıştır. Kongrenin açılış merasimi ve Ulus meydanındaki tezahürat filme alına- caktır. Masrafları kendilerine aid olmak üzere 300 den fazla köylü kongreye iştirâik etmek istemektedir. Yersizlik ve maddi imkânsızlık yüzünden bu taleblerin ancak iki yüzü kabul edi- Jebilecektir. B. Roosevelt (Baş tarafı 1 inci sahifeğe) dünü ilân eden beyannameyi kabul et- miştir. Bu beyanname, Amerika mil- letlerinin sarsılmaz sulh arzularını ve din ve irk farkı gözetmeksizin meşrü- iyete taraftar olduklarını teyid eder, Amerika kıtasının tesanüdü, hak prensipine dayanıyor ve bu hakları tehdid edebilecek her hangi ecnebi müdahalesi aleyhine matuf bulunu- yor. Bu beyanname, böyle bir müdahale karşısında Amerika Cümhuriyetleri- nin tesanüd ve birlik ezimlerini Hân artisini partisinin Kurulduğu gündenberi memlekete büyük hizmetler eden ve kudretli Tür- kiye Cümhuriyetinin içtimsi, siyasi ve iktisadi bütünlüğünün temininde başlıca âmil olan Cümhuriyet Halk Partisinin temelleri, bundan 19 sene evvel Atatürk, valanı kurtarmak için bütün bir milleti tek maksad etrafın- da toplıyarak «Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk cemiyeti. ni teşkil ettiği zaman atılmıştı. Sonradan Halk Partisi adını alan Müdafasi Hukuk cemiyetinin o Z78- man bir tek gayesi vardı: Düşmanı yurddan atarak milletin hakiki istik- Jâlini kazanmak. Bu umumi gaye etrafından birleşen Müdafaat Hukuk teşkilâtı milletin biz- zal kendini idare etmesi ve milletin ancak kendi benliğine ve kuvvetine dayanması lüzumunu en büyük haki- kat olarak ileri sürmüştü, Türkiye Bü- yük Millet Meclisi bu temel üstüne kuruldü. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükü- meti adı altında kanunlaştırılan halk idaresi, henüz adı konmamış Cümhu- riyet idaresinden başka bir şey değil. di, Vaziyet bu şekli alınca, Partimizin anası olan Müdafaai Hükuk teşkilâtı, vatanın kurtarılması maksadı yanın- da, hakikatte iki büyük siyasi prensibe, Cümhuriyet ve Milliyet esaslarına da- yanan tam bir parti olmuştu. Başkumandan Atatürk, Dumlupt nar meydan muharebesile millete va- dettiği gibi, düşmanı, vatanın harimi ismetinde boğduktan ve vatan kur- tulduktan sonra pek evvelden tasmim etmiş olduğu kuvvetli, tecanüslü bir siyasi partinin teşkili vakti geldiğine karar verdi. Halk Partisi adı ile bir parti kuracağını ilân etti, Faydalı sa- yılacak fikir ve mütalâaların bildiri mesini vatandaşlardan rica etti ve bu mevzuda milletin doğrudan doğruya kendisile temasa gelmek için, memle- ket içinde büyük bir seyahate çıktı. Seyahat esnasında halk ile yapılan İ umumi konuşmalardan, İzmittekinde (18 kânunusani 1923) Büyük Şef, ku- rTacağı partinin «bütün millet ferdle- İ rinin fikir ve emellerinin hülâsası ola- cağını» söylemiş, Balıkesirdekinde de (7 şubat 1923) halkın, parti hakkın- da sordukları suallere, verdikleri ce- vapta: «Milletin siyasi partilerin çarpışma» sından çok canı yanmış olduğunu» işaret ettikten sonra, «Başka memle- ketlerde partilerin sınıf menfaatlerini muhafaza için kurulduğunu ve bizde güya ayrı ayrı sınıflar varmış gibi te- essüs eden partiler yüzünden malüm olan acıklı neticelere şahid olduğumu» su ve halbuki Halk Partisi dediğimiz zaman, bunun içinde vatandaşların bir kısmı değil, bütün miletin dahil olacağını söylemiştir, Atatürk, gerek kafası, gerek elile işliyen bütün millet efradının meşga- Jelerini ayrı ayrı tedkik ederek, netice- de «muhtelif meslekler erbabının men #aatlerinin yekdiğerile imtizaç halin- de olduğunu, bunları sınıflara ayır. mak imkânı bulunmadığını ve hepsi- nin halktan ibaret olduğunu» tebariz ettirmiştir. İşte bu izahattan sonra diri Dahiliye ve Sıhhiye Vekilleri Büyük tarihçeesi Partimizin Halkçılık şiarı da aydınla» talmış oldu. Atatürk, birçok temaslara fırsat ves ren bu seyahatten avdetinde Halk Par. tisi nizamnamesile meşgul olmuştu. Yeni Parti nlzamnamesi, o zaman, he- nüz intihap edilmiş olan ikinci Büyük Millet Meclisinin Parti kongresi yeri- ne geçen Parti mebusları toplanmala- rında münakaşa edilerek bu toplantı- ların sonuncusunun tarihi olan 9 €y- lâl 1923 te kabul olunmuş ve kati şek- Yini almıştır. Bu nizamnamenin ibtiva ettiği ana fikirler tahil edilecek olursa, daha o zamandan Cümhuriyet ve Milliyet esaslarile beraber Medeni kanun, ce miyette kadının vaziyeti, şapka, yeni "Türk harfleri, Türkün öz diline kavuş- ması, medreselerin, Şer'i mahkemele- rin ve tekkelerin kaldırılması, milleti idare edecek kanunlarımızı ve müesso- selerimizi köhne ve çürümüş Zihni- yetlerin - ve müesseselerin tahakkü- münden kurtaracak ilim, fen ve tec- rübeye istinad ettirmek, lâiklik ve halkçılık gibi yeni inkılâp fikirlerini de ifade eder. Bütün bu yeni fikirlerle diriltici, yaşatıcı ve yükseltici esaslar üstünde Halk Partisi kurulurken, diğer taraf- tan da İsmet İnönü Lozan zaferini (24 temmuz 1923) kazanmış, şerefi haklarına sahip, kapitülâsyonsuz ve tam müstakil yeni Türkiye devleti doğmuş bulunuyordu. Bunu 29 teşrinievvel 1923 te Cüm- huriyetin ilânı takip etti. 19 teşrinisa- ni 1924 tarihindeki bir grup toplantı- sında Partinin adına yeni devletin adı olan Cümhuriyet kelimesi eklendi ve 'Halk Partisi, esastaki prensipleri mu- hafaza ederek Cümhuriyet Halk Par- tisi oldu. Bundan sonra tafsilâtını Evvelki nüshalarımızda yazdığımız Parti ku- rTultayları akdedilerek Partinin prog- ramı tesbit edildi. Üçüncü kurultay- da Devletçilik ve İrikılâpçılık vasıfları da Partinin ana vasıfları arasına girdi, Böylece Cümhuriyet Halk Partisi 19 senelik devamlı faaliyeti ile, her gün yeni inkişaflara mazhar olarak verimli çalışmalarına devam etmek tedir, Bir sarhoş mahkemeye verildi Celâl isminde biri, son derece sar- hoş bir halde Beyoğlunda dolaşırken zabıtaca yaklanmış ve mahkemeye ve- rilmiştir. Sekteden ölüm Üsküdarda Bürhaniyede oturan Ha» san isminde biri, civarda bir kahvede otururken düşüp ölmüştür. Hasanın kalb sektesinden öldüğü tesbit edil miş, cesed ailesine teslim olunmuştur. Atanın resimlerini seyrederlerken