Her akşam üstü adeti idi. Çıkar, göyle bir dolaşırdı. O günü de öyle yaptı. Bastonunu eline aldı, sokağa Bü gezintiler İbrahimin en büyük sevki idi, Ağır ağ la koyulur, etra- fı, camekânları, gelip geçen insanları seyrede ede yürürdü, Yolda yastladı- ğı insanların yüzlerinden manal çıkarmağa kalkar, içinden onlar ha kında hükümler verirdi Meselâ karısının . arkasından sük- lüm püklüm y en ui adam gördü mü? İçinden: Bu mutlaka kıhbık bir adamdır, Sonra bu zatı udığı meşhur kılıb mukayese ederdi. Kendi kendine Acaba bu adam bizim İzzet'ten de daha kılıbık mı dü. o günü yine böyle etrafı « yi kaldırımın biraz ile- ç bir adamla genç bir ka” erkek n yürüyordu, Za- an genç adam, kadının ya- ona birşeyler söylü- kadın bunlardan delikanlıya arak yoluna devam edi- İbrahim içinden: — Dünyada ne saygısı Yar... dedi, şu delikanlı, dna musallat olmuş, miyor, Fakat kadının yüz verdiği yok... Be adam, sana yüz vermiyen bir kadının peşine, hemde böyle inadla düşr ar mı? Tâkin genç ad dın yetleri gittikçe mağa başlamıştı. Kadın, arkas takibinden kurtulmak kaldırıma geçti. B , dırım değiştirdi Yine kadını takibe başladı. Zaman zaman kadının ta sokuluyor, ona birşeyler Şu genç ka peşini bırak- vazi» işık dandı a öteki inu de kar herifi... diye mmi- kaldırımdı p merak Idırıma kovalamaca oy I Xi ka etmişti. Kendisi onların arkasından yü- ık delikanlının tek- Tar kadına sokulduğunu gördü, Bu sefer genç kadin hldde tle di manası nedir? diye Ti IŞİ. İbrahim delikanlının: — Bir daki onların yâ an geçer- Bir dakika beni dinle... dediğini işitti. Fakat genç kadın, delikanlının bu sözlerine kati- yen ehemmiyet vermiyerek ilerledi, İbrahim içinden bu yılışık adama fena halde kızmağa başlamıştı. Elin- den gelse şu herife güzel bir ders ve- rTecekti, Böyle kendi halinde bir ka- dına musallat olmanın ne demek ök- duğunu öğretecekti. Şimdi genç kadın adımlarını sık- Jaştırmıştı. Delikanlı da onun arka- sından adeta koşuyor gibi idi. İbra- him bu işe büsbütün merak sarmıştı. O da delikanlı ile kadının arkasın- dan ilerlemeğe başladı. Şişli tramvay istasyonuna yaklaş- tıkları zaman delikanlı, seyyar bir çiçekçiye doğru ilerledi. Çiçekçiden bir demet çiçek aldı. Parasını verdi. Lâkin genç adam çiçeği alıncıya kadar kadın Hürriyet âbidesine giden tenha sokağa sapmıştı. Şimdi deli- kanlı ona yetişmek için adam akıllı koşuyordu. İbrahim de bu takibin ne k için adım- larıni sıklaştırdı. Üçü de Hürriyet âbidesine giden yorlardı.. Delikanlı, genç na yaklaştı. Gülümsiyerek çiçeği uzattı Lâkin kadın yine hiddetli bii tavırla a ın elini itti, Çiçek düştü. Yolun tenhalığını gören genç kadın dahe yüksekçe bir sesle: Peşimden gelme, diyorum, ne rezalet... Çekil... diyordu. Artık İbrahim iyiden iyiye sinir- İsnmieti Ru cene kadını, su sokak bu | çapkınmdan kurtarmak istiyordu. Hiddetli bir tavırla yılışık delikanlıya: — Hişt bana baksanıza... dedi, insanda biraz utanma olması lâzım... Nedir bu sizin yılışıklığınız? Bu b rabat bıraksanıza... Şimdi delikanlı da hiddetle dön- Ibrahime: — Sana ne?... dedi İbrahim de artık büsbütün çileden çıktı: — Bana mine? Banamı ne? Utanmıyor musun sen be adam? Bir kadın bu kadar rahatsız edili mi? İşle o zaman hiç ümid edilmedik birşey oldu. Genç kadın delikanlının yanıma yaklaştı. hiddetinden ateş püskürecek bir halde İbrahime dön- dü: — Evet dedi, size ne oluyor?... Siz bizim kâhyamız mısınız? Bize ne Orsunuz? İbrahim şaşalamıştı: — Fakat efendim... Şey... Kadın ayni hiddetle yanımdaki de- Hkanlının koluna girerek; — Dünyada ne utanmaz adamlar var değil mi kocacığım? Biz karı koca kavga ederiz, birbirimize darılırız, biribirimize bağırır oçağırırız. Sonrs da barışırız... Kimin bize ne demeğe hakkı olabilir? Bir karı - koca kav gasınma kar en büyük nezaket” sizliktir ne İerbiyesiz adamlar . deği. Onlar sanki aralarında birşey geçmemiş gibi - ilerlerken İb- rahim arkalarından hayran hayran baka kalmış Hikmet Feridun Es BULMACAMIZ - Haksız olarak. Meşhur bir sinema Yemek - Müstahkem mevki. Gebe - Raci, Komşu bir devlet - Tite Avuç içi - Meskenler, Kıyı - Kırmızı, Başına «H» gelirse lâtif olur - zira bir ölçüdür - Sonuna gelire kalın kereste olur - Güzel sanat Gizli kapaklı Ölüden kalan esya - Bir okunuşu. Geçen bulmacamızın halli harfin Saldan sağa : 1 — Malâyani, 3 — Eziyet, Az, 3 Olta, Şal, 5 — Fsrar, adiye, 7 — Şan, Kota, 8 — 9 — Hasır, Er, 10 — İk, 1 — Mermerşahi, 2 — Âza, Alak,3 — Likorinos, 4 — Ayılan, Müh, $ — Ye, Trak, Ru, 6 — Atma, Dok, 7 — Çırsi yan, 9 — Adale, Cer, 10 — İzale, Şa. karışık konser ve şark Sant 21 de Berlin 21,20 sen Mozart'in as'ın ikinci & (3110 - 2140) ekârların piyano kor 21,10 hafif musiki — Viyana (21,10 - 21,40) | hafif musiki ve 2140 Yu: n musiki yano konseri ve 2140 Florans (2130 - 22,15) operet parçaları — Milâno 21,15 keman konseri Sofya: Alda operasına devam — Sottens 21 or- kestra konseri — Varşova 2145 e kadar konsere devam Saat 22de Senfonik konsere devam — Breslav - 1) gen musiki — Danzig 120 şu dans — Deutsehlands 22 bando muzikası — Kolonya: Saat 21 de- ki programa devam — Lelpzig 22,10 halk şarkıları ve klâsik eserler — Münih 23 or- kesira konseri ve Brahms'ın piyano kon- sertosu — Ştuttgart 22 dans musikisi Viyana 22,20 hafıf mustki — Athinne (22 - 2430) Veber'in hütz operası Belgrad 12 şarkı — Bükreş 2219 hafif (22,15 - 1005) Yen- Fiorans 22 karışık Londrm (Reg.) karışık musiki — Roma 22 Puccini'nin (Turandot) operası — Var- ova (22 - 2230) Chopin konsei silya, Lille ve Toulouse P. ( (Berliaz) un operası — Mo: Paris (Eiffel) (o 2230 akşamı Bordı Bouffons) isimli Brahms'in neşriya' musikisi Berli; Fre (22,15 - 28, Saat 23 de Berlin ve Breslav 2330 şen musiki Deutsehlandı 12330 - 23,45) küçük gece konseri (viyolönsel ve piyano) — Diğer Alman istasyonları Viyanadan naklen (2330 - 1 — Athlone Weber'in Bükreş odan naklen konser — in oratorio'suns de vam -- Florans: Karışık musikiye devam Kopenhag 2330 ork e solist kon Fi — Milâno 2330 piyano konseri — Sof- ya (2330 . 24) dans musikisi — Varşova 23 orkestra ve keman konseri — Marsilya, P,; (Berlior) un opera- MontpelMer öperasına Droitwieh (Eiffel): Bordenux HM den istasyonları devam itibaren sat bire programlarına Droltur! Hendel'in oratario'sünz devam (saat bi- re kadar) — Berlin (1 - 4) gese musiki- si — Yrankfurt ve Ştatigart (1 - 3) gece Saat Alman konseri ma a — aa 4 Fatih Halkerinden: 1 piyano, viyolonsel, solfoj far teşkil almak isti. Evimizde: eti kurulacağından bu heyetle yer almak istiyenler karo dersleri, D 1400 kuruş 7700 kuruş 70 1450 400 150 Posta IWihadına dahli olmıyan ecnebi memleketler: Seneliği 3600, altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Şevval $ — Kasım 23 8. İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E. 12317 220 720 9458 1200 1ğ3i Va. 520 1041203 1428 1642 1819 İdarehane: Babılli civarı Acımusluk sokak No, 13 RADYOLIN ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız Bükreş 21,10 pi- | | İ | DİŞİ KORSAN Tarihı Deniz Romanı —.. Yazan: İskender F. Sertel Tefrika No, 187 J Periklis, imparatorun her işe karışmasından, herşeye burun sokmasındân memnun değildi — Yangın nerede? Adam güldü: — Hangi yangın?... — Budala! Gökyüzünü saran ate. şi görmüyor musun? Melik bin Nasir müsbet bir alamadı Bir başka sokağa saplı. Yol ütsünde oynaşan bir kaç ço- Cuğa rasladı: — Yangın nerede çocuklar? Çocuklar hayretle korsanın yüzü- ne baktılar; Hangi yangın... Ve gülüştüler. Korsan hiddetle sordu: — Gökyüzündeki ateşi görmüyor musunuz? Memleket alevler içinde yanıyor. Siz nasıl oluyor da sokakta oyun oynuyorsunu? Pencerelerden bir kaç baş uzandı. Söylendiler: .— Zavallı adamın bir şeyden ha- beri yok. İmparatorun Arablara ver- diği cevabı duymamış İçlerinden biri sabredemedi. Seslendi: cevab gece gündüz içip sızan bir denizciye benziyorsun! Bu derin uykudan yeni mi uyandın? evet.. şehi dildiği gündenberi sızmı yatıyordum. Şimdi g Gökyüzünü alevler şaşırdım. Allah ş nâ.. yangın nered kuzum, yangın fa lan yok! Arablar imparatordan şeh- rin teslimini iş Mihail de onlara ateşle cevab 'di. Eski im- paratorlar da Arablara böyle ateşle menfi cevab vermişlerdi. Mihall bu ananeyi Arablara hatırlattı. Anladın gökyüzüne kaldı Va bu ateş nedir? Diye sordu. Ayni adam cevab verdi: — İpodrom meydanında bin bir çuval ot yaktılar. Bunun alevleri derhal gökyüzünü sardı. İşte bu, Arablara imparatorun cevabıdır. Arablâr bundan bir şey anlıya- acklar mı? — Arabların yanında bunun mâ- nasını bilen adamlar vardır, Onlar «Dişi korsan: a elbette bunun mâ- nasmı söyliyecekler. Venedikli An- k iyi bilir bu eski âdeti... bin Nasir: «Acaba benimle alay mı edi diyerek, büyük bir şaşkınlık ii sendeliyordu. Biraz daha ileriledi, Sokaktan sokağa, caddeden cadde- ye, semtten semte ti... Her yeri dolaştı. Şehirde yangın yoktu. Her- mi söbzleri söylüyordu ona Ve nihayet İpodrom meydanına gel- mişti. Bu meydanda büyük bir kalaba- lık gördü. Meydanda yakılan ateş küllenmek üzere idi. Ot yığınlarını i tutuşturmuşlardı. Kızıl rtalık ağarmadan gökyü- plamıştı, Hava çok sakindi. ım mavi kubbesi kırmızı bir örtü ile sarılmış ydi. Kızıl alev- ler yekpare bir bulut halinde gök» yüzünde duruyor ve dağılmıyordu. İpodromda biriken halk arasında her kafadan bir ses çıkıyordu Melik bin Nasir bu konuşmaları dinledi: «— Arablar, kuduracaklar!» «— Yanık oldu şu otlara. Korsan- lara cevab vermek için, hayvanları. mızın altı aylık yiyeceğini bir anda yakıp kül ettik. «— Andigoninin kocası bu işte de muzaffer oldu. Şu herif, yaman bir körükçü imiş, Günün birinde impa- ratoru. çıldırtacak. Bugün otlarımızı yaktıran bu adam, yarın da evleri- mizi ateşletirse hiç mile «— İmparator şimdi güzel (Fida)- sile bu kızl alev karşısında, İlâh'la- rın içmediği şarabları içerek eğleni- yor...» Uzun sakallı bir adam, bu son süzü sö; menfi cevab &lınca ve perişan kılıklı Viyen deli. eline toplu bir para kanlının üzerine atıldı: «— Sen. o kahbenin çıktığından emin mii Delikanlı cevab verdi: *— Budala! Bu kadar güzel akılı bir kadın uzun müddet 2 danda kalabilir mi? O, taş mahzen- lerden çıkıp imparatorun koynuna gireli bir ay oluyor. » İhtiyar bir kenara çekildi. Nefesi daraldı. Ve bir ölünün konuşmasına ben- ziyen korkunç bir sesle homurdandı: «— Mihâilip Bizansa girdiği gün- denberi mahzen bekçiliği yapan oğ- Tamu bu Kadın öldürdü. Gökyüzün- de Allah varsa, Fida oğlumun intikamını alsın.» zindandan an Melik bin Nasir İpodromda ! duymuş, neler öğrenmişti. — Demek Ki Hacer Bizartlıları sıkıştırdı... Şehrin teslimini b veriyor. ve şimdi sevgilisil karşısın- da şarab ii Hacerin, benim dönmemi beklemeden bu işe t büs etmesinin sebebi nedir? Arabistandan yeni yardım; ler mi geldi? Eğer Hu dan aynlan (Haccac) ile “anlaşmış olsaydı, o müthiş deniz kartalı şim- diye kadar “bu surları çoktan aşıp girmişti şehre, Korsan söylenerek yürümeğe başlad Melik bin Nasir ğunu vadetmişti. Fakat dar zalim ve gaddar bir hassa zabi- tinin elinden bu çocuğ il kur tarabilecekti? Elevira saraya girince imparator Mihailin, Elvirada zü olduğu muhakkaktı. Fakat, Rivi- ranın eâsını Mihail öldürtmemiş- ti. Son günlerde en! n bu haki- kati sarayda bir kaç kişiden başka kimse bilmiyordu. Halkın imparator aleyhindeki galeyanı edip duruyordu. Elvira sara; yord ler , donanma iye doğru devam yda el üstünde tutulu- un sevebi- lin bun- aca meşgul olacağını, men işlerini ihmal edeceğini umu: Pe run her e bummu- mnun de- klis, Perikli vete mii büyük lokmalâr | Jan bir adam | devlet işleri- le alâkadar olunca, Periklisin İşi bozulmuştu. Bilhassa Arabların mu- hasarasından sonra hemen hemen geçmemiş üş- ide fırsatını bu- gi- biydi Periklis Elvira ile bir akşam sarayda güzel ılaştı. Ona büyük ser- çiflikler vadederek, impa- vucunun içine almasını söyledi a kıskançlığını tah- rik etmeyi de ihmal etmedi: — İmparator seni çok seviyor, de- di, fakat sarayda onun bir çok göz- deleri vardır. Bu kadınlar seni kor. karım ki çabuk yere vurmasınlar. Bivira çekindi: — İmparatoru avucumun içine al- mak için ne mümkünse yapacağım. Fakat, rakibelerimin kuracağı tu- zaklara düşmemek için ne yvapnfa- lıyım? Diye sordu. Periklis, saraya yeni giren bu gü- zel kadına yol gösterdi: — İmparatoru her gece çok içki ile sızdırmağa çalış. Bu suretle onu başka kadnların koynunda yatmak- tan kurtarmış olursun! Sarayda gündüzleri hiç bir tehlike yoktur. Ben andayım. Geceleri Ki kadınlarla vakit geçirmekten kurtarırsan, imparato- run a zamanda gözüne girtrsin! Belki bu suretle günün birinde im- paratoriçe bile olabilirsin! (Arkası var) impara