POLİTİKA Avrupada Yahudi aleyhtarlığı niçin gittikçe genişliyor? Almanyada başlayan yahudi aleyhtarlığı İtalya tarafından da benimsen- di. Sonra, merkezi Avrupanm hemen bütün devletlerinde gittikçe artan bir rağbet buldu, Nihayet şimdi Almanyada yeniden şiddetlendi. Buna, nazari ve zahiri sebepler gösteriliyor. Nazari sebep: Ari ırkın üs- tünlüğü; ve Yahudilerin mensup olduğu Semit ırkın, Arilere karışmasına mâni olmak... En son zahiri sebep de, Almanyanın Paris sefaretindeki bir kâ- tibin on altı yaşında bir Yahudi genci tarafından milli bir intikam hissile öl dürülmesi... Antisemitizmin, yani Yahudi ırkı aleyhtarlığının Almanyada tekrar alevlenmesine sebep bu cinayettir. Musevi malları müsadere olu: yor, yağma ediliyor, Yahudiler büyük ticaret işlerinde, fabrikalarda, küçük sanatlerde çalışmaktan da menolunuyor diye haberler geliyor. Fakat elbette ki, sadece bir «kan cinsi» meselesi, yahud çocuk yaşta bir delikanlının tek başına işlediği cinayet, yüz binlerce insan aleyhinde böyle muazzam bir içtimai harekete sebep olamaz. Bahusus bunun sade Almanya- da değil de, bütün orta ve şarki Avrupada birden başlayıp revaç bulması şaya- nı dikkattir. Bu düşmanlığın asıl sebebini, daha derinlerde, iktısadi köklerde aramalı. Almanyada, antisemitizmin zuhurundaki ilk iktisadi sebep şimdiye kadar izah edilmiştir: Yahudiler adeden az olmakla beraber, kârlı işlerin çoğunu ele geçirmişlerdi. Hitler rejimi bunu önlemekle dahilde pek çok kimselere menfaat göstermiş, taraftarlar kazanmış oldu. Lâkin bu yüzden de diğer memleketlerde vaziyete hâkim beynelmilel Yahudi teşkilâtının çıkardığı ik- tisadi müşkülâtla karşılaştı. Son senelerde Ni: İnkayetleri önünde, rans ve İngiltere orta ve şarki Avrupadaki hiikümran- ıklarından, Almanya hesabına bilmecburiye vaz geçmiş mevkidedirler, Bu sa- yede Almanya, kıtanın küçük devletlerile en geniş münasebatı tesis ediyor. Daha da edecek, Böylece, o memleketler, iğerlerile alâkaları kopuyor, gev- şiyor. İşte, bu da, antisemidizm halini alıyor: Her yerde milli sermayedar- lar, yeni vaziyet dolay ile iktisadi imkânlarını kaybeden Yahudiler aleyhine bir cereyan uyandırabiliyorlar ve kendileri onların yerine geçerek iktısadi münasebetleri Almanya ile tesis ediyorlar. Orta ve şari Avrupadaki şamil musevi bir cümlede hütüsa edilebilir: Küçük devletlerin liberal devletlerle düşmanlığının izahı şöylece iktisadi rabıtalarını kopararak, ticaret bakımından Almanya ile bağlanmaları... İşin felsefi ve içlimai tarafı süstür. Tasarruf defterleri nasıl kaybolur sonra 8 yi 16 gün içinde bulu- İngilterede tasarruf sandıklarını postaneler idare etmektedir. Posta tasarruf (sandıklarının müşterileri şimdi on bir milyona baliğ olmuştur. | Bu müşterilerden bir çoğu her sene defterini kaybeder, Geçen sene tam 5500 kişi defterini kaybetmiştir. Bu defterleri bulmak ve bulunama- dığı takdirde yenisini vermek üzere Posta nezareti (kayıp posta tasarruf defterleri) ismi altında müstakil bir şube açmağa mecbur olmuştur. Bu şubenin zeki ve tecrübeli me- murları defterini kaybettiğini söy- liyen müşteriye evvelâ defterini bul- mak için yardım ederler. Defterin unutulması mümkün olan otomobil, otobüs, şimendifer ve istasyon gibi yerlerde araştırmalar yaparlar. Bu suretle kaybolan defterlerden beşte üçü sahibinin müracaatından i nur. Kaybolan defterler hakkında yapılan soruşturmalarda garip sah- nelere tesadüf edilmektedir. Meselâ defterini kaybeden ihtiyar bir cen- tilmen demiştir ki: «Köpeğim açgöz- lüdür, Ne bulursa yer. Bir gün çalış- ma odama girmiş ve masa üzerinde bulduğu tasarruf sandığı deflerini yeyip yulmuştur. Tabit köpeğimi öl dürüp karnından defteri çıkıramaz- dım İhtiyar bir kadın da defterini nasıl kaybettiğini şöyle hikâye etmiştir: «Hava soğuk idi. Lokantada yemek yemek için sokağa çıktım. Defteri düşürürüm diye, sobanm içine sak- lamıştım. Eve döndüğüm zaman s0. Zuğun şiddetinden aâlelâcele sobayı tutuşturdum. Odunlarla beraber def- terin de yandığı sonra aklıma geldi.» Az fakat öz... Batı Avrupada son senelere kadar uzup söz söylemek moda idi. Bu mo- da artık iflâs etti, Büyük ve küçük devle, adamları, politikacılar ksa söz söyhüiyorlar. Her sene Londra şehremini resmi bir ziyafet verir, Bu ziyafette Başve- kil saatlerce konuşurdu. Artık Baş- vekile ın saatlik müddet tayin edlimiştir. Çambörleyn yeryüzünün sayılı ha- tiplerindendir, Bir kalktımıydı saaf- lerce konuşur. Bu sene şehremininin ziyafetinde 18 dakikalık bir nutuk söyledi. İngiltere Hariciye Nazırı lord Ha- Wfaks ds'sefirleri kabul ettiği günü sözünü beş daklkada bitirdi. Sefirle. rin en kıdemlisi olan Brezilya sefiri de altı dakikalık bir Dutükla muka- bele etmiştir. İngiltere hâkimlerinin yıllık top- lantısında Adliye Nazırının nutuk söylemesi şarttır, Bu seneki toplantı- da Adliye Nazırnın nutku bir daki- Bundan sonra nutuklar dakika ve saniye ile ölçülecek, Kokunun resmi çekilir mi? Londrada İngiliz Fotoğrafçılık ser- gisi açıldı. Bu sergide teşhir edilen re- simler arasında iki resim var ki, gören- ler durup hayretle bakıyorlar, sonrü soruyorlar: — Bu nedir? Gördükleri, yere yapılmış bağ ile buluilar arasında kalmış bir balon manzarasdır, daha doğrusu balona benzer bir şeyin manzarası. Suale şu cevap veriliyor: — Zambak kokusunun resmi, Ve Kabi? | Kokunun resmi çekilir mi?... Paris- te fotoğrafçılık yapan bay Berinten- bah çekmiş işte. Koku intişar ederken bazı maddeler de beraber intişar etmektedir. Bu maddeler hususi bir höcrede biriktiril. dikten sonra fotoğrafını almak kabil” oluyormuş, Kdâfuru ile zambak koku- sunun intişar eden maddelerini bir araya toplayıp bir araya resimlerini çekmişler. Hususi höcrede biriken kokunun ağırlığını da tartmak müm- Kanserle mücadele haftası münasebetile Pariste büyük Beşeriyeti kemi- ren müthiş âfet- lerden biri olan kanser hastalığı- na okârşı mede- ni memleketlerde devamlı bir mücadele açılmış, bu mü- cadeleyi idare için de «Kanserle mü- cadele beynelmilel birliği; teşekkülü de kurulmuştur. Bu birliğe dahil olan ve 52 milleti temsil eden 92 organizas- yon, beşeriyetin en müthiş düşmanı olan kansere karşı mücadele ediyor. Kanser âfetinin her sene iki m insanı müthiş ıztıraplardan sonra öl dürdüğü düşünülürse, bu mücadele- nin ne kadar yerinde olduğu anlaşı- lır. Kanserle mücadele beynelmilel birliğinin en bellibaşlı ga; biri, henüz neden ileri g miyen kanser hakkında kat yapmakla beraber, beşi müthiş hastayğa karşı ikaz etmek, mücadele ve tedavi çarelerini öğret- mektir, Birlik kurulalı & ğu halde, kanse n ıcak üç sene oldü- kında sekiz cild kitap neşr kanserden mütevel- Hd ölümleri tesbit için beynelmilel bir Istatistik komisyonu kurmuş, 1936 da Brükselde bir kongre toplatmış, tü- mörlerin tasnifi için bir komisyon teş- kil etmiş, tümör lerin teşhisi için ya- kında yedi 7 rinde tabedilecek olan bir atlas vücude getirmiş Kanserle mücadele beynelmicl bir- liği, kanserle mücadele hakkında fen- ni araştırmalarla meşgul olmak için beynelmilel bir sandık kurmağı, kan- | Iktisadi meseleler Çorap standardizasyonu | Emiş, İktisad Vekâleti çorap i mek maksadile, çorab standardi nu nizamnamesi yapmıştır. Bu nizâm: | name aylardanberi tatbik edilmekte- dir. Fakat halk, çorap alırken, stan- dardizasyon nizamnümesinin farkında değildir. Hâlâ mağaza tezgâhtarları, suni ipekten olan bir çorabı «ipek» di- ye satmaktadırlar, Halbuki standardi- zasyon nizamnamesi mucibince, her çorabın üzerinde, nevi hakkında izahat vardır. Biz, bu yazımızda, çorap müşterisi bayanlarına çorap kolaylık olmak üze- riyoruz. Stadardizasyon nizamnamesi mucibince her çorabın Üzerinde bir damga vardır. Bu dam- ga, «Benberg» diye bir kelimeye tesa- düf ederseniz. Bu çorabın birinci de- | vecede suni ipekten yapılmış çorap ol. duğunu meydana çıkarır. Maamafih damganın, yanında! »rde, «K> kelimesi vardır. Bu kelimenin yanında, «15 rakamı da çorabin kalitesini ifa- de eder İ alan baylara | reşuizahatı v İkinci derecede pek «Gönterı- dir, Bir çorabın üzerinde «Gönter» ke- itmesi bulunursa; bunun #kinci dere- cede suni ipekten yapıldığı anlaşılma. lıdır. Viskoz üçüncü derecede suni ipektir, Eğer bu nevi çorabın üzerinde «K. 2.» diye bir işaret varsa bu, çorabın en aşağı suni ipeğin ikinci kalitesi ol- duğunu anlatır. İşte kadınların giyer» ken yırttıkları çorablar, ekseriyetle bu evsafı haiz çoraplardır. Bütün bu iza hattan sonra mağaza tezgâhtarlarının yemin ederek, «halis ipektir» diye söy- lediklerine inanmazsınız. Maamfih halis ipekten yapılan ço- raplar da vardır. Bunların üzerinde de «İpeku diye bir kelime vardır. Hasılı halkın aldanmaması için, çorapların üzerinde damgalar vardır. Fakat bir. çok kimseler Benberg, Gönter, Viskoz kelimelerinin suni ipek olduğunun far- kında değildir. Bu mevzuu kesmek için, şu sözü de ilâve etmek lâzım: İster Benberg ol- mühim nutuklar söylendi ser hakkında başarılan mesainin tev- hidini ve müşterek mücadele ve me- sal plânları tertibini, kanserle mücü- dele esasları ve fenni araştırmalar ile meşgul olmak üzere dalmi bir müca- dele merkezi tesis etmeği de tedkik etmektedir, Birlik, kanserle mücadeleyi canlan- dırmak üzere, 23-30 teşrinisaniye ka- dar devam etmek üzere, Kanserle bey- nelmilel mücadele haftasını da ihdas etmiş ve bütün medeni milletleri bu haftaya iştirake davet eylemiştir. Bu davete icabet eden 42 millete mensup 200 küsur üniversite ve aka- deminin delegeleri, dünyanın dört kö- şesinden Parise gitmişlerdir Pariste, Kanserle mücadele haftası münasebetile, bütün dünya milletle- rine mensup 1000 âlimin iştirakile Sorbon üniversite: onunda yapı- lan içtimada kanser mücadelesinde pek müessir bir rol oynıyan radyo- mun, elekiron! n, şuaların, Hertz mevcelerinin keşfi kutlanmış ve bu içtima da Fransız OCümhurreisi Lebrun bizzat aç ır. Bu münase- betle radyomu 1898 senesinde keşfet- miş olan Plerre Curie ile refikası ba- yan Marie Curie'nin namları, beşeri- yetin velinimeti sıfatile hürmetle anıl- muştur. Kanserie mücadele haftası esnasın- toplantı yapıldı Sorbondaki toplantıda bütün dünya milletlerine mensup 1000 âlim bulundu. Fransız Cümhurreisi toplantıyı açtı, da, birçok ilmi kon- feranslar tertib edik miş vebu könfe- ranslarda kanserle mücadele sahasın- da yapılan keşfiyab birer birer tâdad edilmiş, büyük ehem- miyetleri de tebarüz ettirilmiş, kan- serle mücadele ederken terki hayat eden ilim ve fon kurbanlarının aziz hatıraları hürmetle yadedilmiştir. Fransa Posta Nezareti, radyonun keşfinin kırkıncı yildönümü münase- betile, Curis posta pullarını çıkarmış ve bu pulların hasılatını kanserle mü- cadele masraflarına tahsis etmiştir. Hondras, Küba, Guatemala, Mona- ko, Paraguay ve diğer memleketler hatıra pulları çıkarruşlardır. Lâciverk renkte olan bu pullar, pul meraklılari arasında şimdiye kadar misli görük memiş bir rağbet kazanmıştır. lele beynelmilej haf- tini tebarüz ettirmek için, Ki fi Cürle ile zevcösi- nin resimleri bulunan gümüş ve brons madalyalarla kurtpostallar da bastı- rılmıştır. Ka mücadele beynelmilel bir- liğinin resmi organı olan Acta mec- mecmuası 1939 senesi başında kanser» le mücadele haftasında yapılan ilmi ve fenni içlimaların notlarını neşrö döcektir, Bu nüshada en meşhur kan- ser mütehassıslarının da yazıları bu- Junacaktır, Parise gelen dünya âlimleri, Curie ile refikasının mezarlarını da ziyareğ etmişlerdir. tasının ehem Fazla mı, değil mi? me vilâyet meclisinde bir istimlâk , etrafında hararetli münakaşalar oldu Meclis 936 senesi tedkiki hesab mazbatasının müzakeresine başladı Umumi vilâyet meclisi dün ikinci reis vekili B, Tevfiğin reisliği altın- da toplanmıştır. Nişantaşı kız ensti- | tüsü ittihaz edilmek üzere Said pa- | şa veresesine aid kongklarla arsala- rın istimlâkine dair mülkiye encü- meni mazbatası okunarak münakaşa | edilmiştir. Mazbatada mal sahipi nin encümene müracant ederek O vara aiğ müsaid yerler olduğu için kendi mallarının istimlâkinden sar- fınazar edilmesini istedikleri ve met- remurabbama konulan 12 lira kıy- meti pek az bulduklarını ileri sür- dükleri, bunun üzerine ön taraftaki İ encümence artık tedkike arsaların metresinin 22 liraya çıkarı- | larak evvelce konulan 38 bin liranın 55 bin liraya iblâğ edildiğini kayde- diliyordu. Mazbüta mecliste hararetli müna- kaşalara sebebiyet verdi. Âzadan B. Fuad Fazlı, istimlâk için verilen men- faati umumiye kararının binaya de- gil, maksad için verildiğini başka bir yer aramakta mahzur olmadığını söyledi. B, Halil Hilmi fiatin 12 lira- dan 22 liraya çıkarılmasına itiraz ett, Encümen namına B. Mustafa Aşkın dedi ki: — Taksmden Maçkaya kadar satıl- mamış bir karış arsa kalmamıştır. Bu sahada tramvay caddesinde, 12, 15, hattâ 22 liraya arsa bulmak kar bil değildir. Biz buradaki arsalarin 25, 30 liraya satıldığını gördük.» Kitapçı Halid Yaşar, geçen sene Maarif Vekâleti namına bu konağın satın alınması için verese İle temas ettiğini, sor zamanlarda satış neti- cesinde ifraz edilen kısım da dahil olduğu halde 65 bin lira istendiğini li mütebakisi için 55 bin ilâve etti, Ekrem Tur, Refik Ahmed, Sırrı Enver de âynı fikri teyid etii- ler. Hamdi Rasim söz alarak dedi ki: — Bizim burada roölümüz fazla takdir edilmiştir, edilmemiştir demek değildir. Mesele mala değeri nisbe- inde para verilmesini temindir. Bir tramvay caddesinde bulunan bütün Arsaların aynı fiatte bulunduğunu iddia edemeyiz. Cephe genişliği, de- rinlik ve diğer evsafı da nazarı dik- kate almak:lâzımdır. Binaenaleyh encümence yeniden tedkiki icabeder. Encümen namına B. Mehmed Ali, lüzum gö» rülen bir nokta olmadığını söyledi. Âzadan B. Abdülkadir Ziya encüme- nin istinad ettiği noktaların tafsili için işin yeniden encümene gönderil» mesini teklif etti ve bu teklif kabul edildi. Bundan sonra radyo antenleri için mülkiye encümeninin mazbatası okundu. Encümen «radyoların mem- leket dahilinde tamimi hükümetçe birçok noktai nazardan matlüp ve mültezem ( bulunduğundan» Nafla, Dahiliye ve Maarif Vekâletlerinin mütalâaları alırmak üzere yeni bir talimafname yapılmasını teklif eği- yordu. Meclis bu teklifi kabul ettik- ten sonra 936 senesi tedkiki hesab mazbalasının müzakeresine başlar mıştır, 3 ayda bir tekrar edilen Daimi fotograf müsabakamıza ait tafsilât 15 inci ş