NANA AKŞAM ISTANBUL MUHAREBELERİ . Bizans fatihi Türklerin e ni ruhunu gösteren sahifeler Lâmartin 1859 senesinde yazıyor: “Fatih, mozayiklerin bozul- maması, yalnız üzerlerine kireç sürülmesi emrini verdi. Bir gün Ayasofya kubbesinin akibetinde bir değişiklik olabileceğini söyledi,, Ve mozayikler, gene Türklerin idaresi altında medeniyetin gözleri önünde açıldılar Bu yazımla, Fa- tihin (oİstanbulu zaptına dair seri- ” gibi, rat da manen, addeten hazır- 29 Mayıs Salı günü sabahı, müteakib hü- neticesinde, feth ve İm- katledil. disile birlikte, bi. tün azim ve irade mahvolmuştu. Türkler, bir an içinde bütün sur hattı içine dolu şuverdiler, bütün gediklerden taştı- lar ve bütün kapılardan içeri daldı- | lar | Şehir öyle büyüktü ve kendileri için eli gündenberi çarpışanlara kar- şı Greklerin alçakça lâkaydisi öyle süfliydi ki, galiblerin ilk kolları At- meydanına ve Viaherne sarayına varmışlar, buralarını yağmaya bile başlamışlardı. Halbuki bu sıralarda, Ayasofya ve Marmara taraflarında Türklerin istilâsı ve Kostantinin ölü- mü duyulmamıştı Ancak Yeniçerilerin sokaklarda koşması, kapıları kırması, çelik &i- lâhların çatışması, ateş edilmesi, vur- malar, öldürmeler ve evlere girmeler Üzerine, pek çokları, İmparatorluğun sukutunu öğrendiler. Surlardaki çarpışmanın mühlik bir şekil aldığını vaktile öğrenenler ise, evlerinden kanlarile, ihtiyarla- rile, bakirâlerile, hazinelerile çıkarak, sürüler gibi Ayasofyanın rahiplerle, ve manaslırlardan kaçan rahibelerle de dolu olan muazzam binası içine Anane, herkese buranın bir yer olduğu üşüştüler, tecavüzden masun kanaatini vermişti, Yüz binden fazla insan, koca ma. | bedin üst dehlizlerine, ve damına ka dar her yerini hıncahınç doldurdu Bazıları, bir merhamet ve aileleri için galibin huşunetinde biraz itidal | uyanacağını umuyorlardı. Ekseriyet ise, ahmakça bir safiyete kapılarak, halk arasında doğan bir rivayete İna- narak, düşman Almeydanı sütunla- Yını geçer geçmez bir melek çıkaca- ve hepsini de mahvedeceğini sa- rıyorlardı. Türkler Ayasofyanın tunç kapıla- rmı baltalarile kırarak, onlara millet- lerin ancak vatanperverlik surile mahfuz kalabileceklerini öğrettiler İ am , iş işten geçtikten sonra.. , Korkudan titriyen bu silâhsız ka- | a nı manzarası, İkinci Mehme- erlerini âciz bir hale soktu. 'uttukları esirlerin ve elde ettik. | leri malların kendilerine aid olacağı | o sabah Sultan tarafından tekrar | vadedildiği için ve zengin Greklerin | fidyesini almak ümidile heveslendik- | lerinden, serveti ve güzelliği kana tercih ettiler. Ayasofyanın taşlarını girletmedi. Bizanslılar, Türklerin İstanbula girişlerini tasvir eden meşhur tablolardan biri muzaffer askerlerin 'kelepçelerine el- lerini kendiliklerinden uzattılar. Türk- ler, atlarının dizginlerile ve iplerile insanların bileklerini bağladılar. Ka- dınları ve kızları da kemerlerile ve örtülerle biribirlerine (o raptettiler. Hepsini, ikişer ikişer, pazara götürü- len hayvanlar gibi, sıraya dizdiler. İhtiyarları ve çocukları, rahipleri ve süpürgecile: atörleri ve esirleri, genç asilieri ve manastırların saf ba- kirelerini hep bi Vak'anüris Franzeş şöyle der: «O saf bakireler ki, güneş ışığını ancak manastırların parmaklığı ar- kasından görürlerdi. Dini müessesele- rin haşin nizamı babalarına bile bak- mağa müsaade etmezdi...» Rus Kardinalı olup muhasara es- nasında muharebe eden ve sonra da | hatıralarını yazan İzidor, kırmızı | Kardinal şapkasını bir cesedin ya. | rına bırakmış; böylelikle, Türkleri, muharebede öldüğüne kani etmişti. er bu cesedin başını kesip, Kar. ik şapkasile dolaştırdılar. Hal | bizzat İzidor, bir esir elbisesi a2 bir fiatle bir Türkmene satı- | çoban gibi kullanıldı. Sonra Romaya gitti. i buki, giydi, arak kaçıp Padişahın askerlerine vadettiği yağ- ma. sekiz saat devam edip ne müstev- lilerin hırsını, ne de koskoca bir im- paratorluk esnasında biriktirilen ser- | veti tüketti. Yalnız hususi evlerde | bulunan altının mikderı dört milyon duka imiş. Altın, gümüş, elmas, İnci, vazo ve sarayların, mabedlerin tezyinatı he- sab edilemez bir yekün teşkil edi- yordu...» Lâmartin bu gibi kurunu vüsta harplerinde zaruri olan tahribatı da anlatır. Fakat Ayafosyanın camie tahvilini tasvir ederken şu satırları | yazar; l «İkinci Mehmedin mimarları, kub- | benin tablolarını teşkil eden renkli cam mozayiklerini sökmeğe başlar dıkları vakit, Fatih, okuduğu lâtin- ce ve farsça tarihlerin derslerinden ibret almış gibi: -- Durunuzi - diye emir yerdi, - mozayikleri bir kireç tabakasile sıva- yınız, kâfidir. Böylelikle, müminlerin hisleri rencide olmaz. Lâkin, bu kub- benin tezyinatını bozmayınız. Bir gün bu kubbenin akibetinde bir de- Zişiklik olmıyacağını kim (söyliyebi- ir Bu sözler 1453 senesini yor. Bu sözleri nakleden kitap 1859 se- nesinde yazılmıştır. söyleni Bügün, müze haline gelen Ayas yada mozayikler, yine Türklerin ida- resi âllında be: medeniyetinin göz- leri önünde ilim at aşkiyle, mü- bını me eden B. Nah Gele vakalarını tü yolda bi £rir, hakkımızda bu bahse kadar ızhar ettiği efkâr ve hissiyatı garezkâranesini bu fasılda artık taşı- rıyor. Bu suretle müverrihlikte his- siyatı şahsiyesine hâkim olmak esası ilmisine âciz olduğunu isbat ediyor. Türklük aleyhinde toplanmış vesai- ki ayni kuvvetle tarihi vesikalarla red ve cerh etmek mütehassıs ve mü- tetebbi' müverrihlerimize düşen ilmi bir vazifedir.» İstanbulun bütün silüetini Türk asarile süsliyen koskoca bir medeni- yete, bütün gözler şahiddir. Lâmar- tin, Notaras gibi Bizans ekâbirinin evvelâ iltifata, teveccüle mazhar olmuşken sonradan birdenbire gaza- ba uğramalarını, Türkler üzerine bir ehli salib celbetmek için ittifak etme- lerile izah eder: «Diğer muasır müelli ların sralarında bulunan Notaras'ın ve öldürülen öbür Rum asilzadelerinin, Fatih aleyhine bir ehli sabib gönderilmesi için Avrupa- larla gizlice anlaştıklarını tasdik ederler. Demek Mehmed, onları sar- hoşlukla öldürtmemiş. Onlar kendi- lerine civanmerdlik gösteren bir ga- libe Karşı fesad kurmuşlar ve nan- körlük göstermişler.» Ayni Fransız edibi, bay M. Nahidin arzu ettiği şehilde lehimizde delâil yürüterek Fatihin asarını sayar, dö- ker: «Eyüpten başka on bir mabed da- ha bina etti ki, en ehemmiyellişi Fa- tih camidir. Bunun etrafında kur- duğu sekiz yüksek mektepte ilâhi- yat, hukuk, felsefe, şiir unurdu. Umuma dersler verilen salonların üstünde muallimler ve talebe için üc- retsiz olarak höcreler tahsis edildi. Fakirler için bir imaret yapıldı. Bir tımarhane, bir hastane, garibler için bir kervansaray, bir umumi kütüp- hane, insanlar ve hayvanlar için umumi sarnıç, halk için sıcak ha- mamlar, müminler için seryili bir kabristan ihdas olundu ki, hepside Fatih camlini sarar. in son Bu Abideleri ihtiva eden ve sanat süslenen, dine, zekâya ve halkın se- | n bu tesi- | faletini önlemeğe vakfedi sat, Vatikanla boy öl hissini vermektedir.» şmek istiyor Fatihin askeri şaheserini tetviç eden bu medeni asarını da böyle zik- rederek, Lâmartin, hem, bunca ifti- ralara karşı koyuyor; hem de haklı, insaflı bir müverrih olarak kendini gösteriyor. Türklerin şerefli Türklere, Lâmar. tininki Lâmartine alddir, YÜRÜK ÇELEBİ tereti- | e nm “NE j Almanye-.kraynfe bir hareket hazırlıyor S Bir fransız gazetesi: Itoplıyarak münasib zamanı bekliyel Paris 4 — Paris gazeteleri Viyana- kkında makale. Epok gazetesi yazıyor: «Çekoslovakya, dikenli yolunun son merhalesini katetmiştir. “Tesis edilen yeni nizamın neticelerini gör memek kabil değildir. Fakat bu dün- | yada hiçbir şey ebedi değildir. Al | manya Versay ve başka yerlerde ku. rulan binaları yıkmak saatini ga- bırla beklemiştir. Biz de kuvvetleri- mizi toplayarak kendi saatimizi bek- liyelim. Bu sene başlayan "büyük par. ti henüz tamamile oynanmamışlar. Bu mıntakadaki bayati Alman ve Italya menfaatler arüz etmeme, imkân yoktur. Pöti Jurnal gazetesi yazıyor. «Yeni değişiklikler ne zaman vü- kubulacak? Hitlerin bütün Ukrayna- da, yani Çekoslovak Ukraynasında, Polonya Ukraynasında, Rus Ukrüyna- sında geniş bir £ hareketi vücu- getirmek içir rik ocakları h altık sa ek belki doğru olur, noklasının teşkil etme- tahrikâtın Karpatlar Ukraynasının si mu htemei dir. Çin milletinin Atatürke hayranlığı Bir Çin heyeti Ankarada tedkiklerde bulunuvci Ankara 4 (Te Jefonla) — Yakın şark memleket- lerile kültürel mü- nasâbetlerde bu- lunmak maksa- dile Çinden şeh- rimize gelen bir heyet, üç dört gündür, burada bulunmaktadır . Bu heyetin & sının beşi de Çi Müslümanlar dan münevver gençlerdir. Heye- tin riyasetinde lâleddin Vanşinşan bundan on sene önce İstanbul Darül- fününu edebiyat şubesinden mezun olmuş ve memleketinde teşrii meclis âzalığı ve bir takım kültür cemiyet- leri reisliği gibi mühim mevkiler ih- raz etmiş olan B. Celâleddin Vanzin- şan bulunmaktadır. Türkçeyi gayet iyi konuşan ve Türkiyeyi ikinci vatanı suyan bu zat, on ay evvel Çinden ayrıldıklarını Hindistan, İran, Mısır ve Arabistanı dolaşarak Ankaraya geldiklerini söy- leğikten sonra demiştir ki: «Büyük Şefiniz Atatürkü, biz Çinli- ler bütün şarkın da Büyük Önderi sayıyoruz. Bütün mücagdeleleriniz, inkılâplraınız Çinde derin bir alâka ile takip edilmiştir.» B. Celâleddin Türkiyede kısa zaman içinde çok büyük terakkiler müşah de ettiğini ve Çinin Türkiyeden ala- cağı büyük dersler olduğunu söyle- miştir. Posta ittihadına dahli olmıyan ecnebi memleketler: Seneliği 3800, altı aylığı 1900, ilç aylığı 1009 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. Ramazan 1? — Ruzuhuzır 184 B. İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsıj| BR. 1183 137 658 941 1209 133 Va. 485 6301158 1449 1701 1831 İdarehane: Babıâli civarı Acımusluk sokak No. 13 Heyet reisi B. Ce-| “Kuvvetle Berlinden Jurnal riliyor: Berlin hükümeti! berri « bütün hedeflerine fardığı! silâhları tahdit etmek i 4 ve İngiltere ile müs. saisine üzete her fırsattan İ, hali tiyecektir.Bu müzaküy; bir da iştirak edeceği kadar kuvvet ler. Almanyı Fransanın 3 altı bin tayyare/ çıkarmak dır. idi xos kuvvetlerindi dilmemekledir. Bazı Alman naatine göre İtalyanın Sovyet Rusyanın kuvvetlerile tik bir şekilde tevazün cü Polonya Ukra linde tah- | ler yapılmıştır. Takril yalı nasyonalist talebe ratiflerinin, İ teplerinin camlarını Yugoslav a dün Bükre (Baş tarafı 1 inci sal i ! *wal Karolun Londrayı İ den evvel yapılacak olan bu mü) zannedildiğine göre, iki için pek büyük bir ehemmiyi olacaktır, Polonya mahafili ne Varşova 4 A AŞ) Havas rın muhar. Sonrairiyor: Yu naibi nvebelibereket* | bir hâdise olma! hane büyük end togikosu Adan,» bığiiye müracaob. zareti Adana vi manyanın bu arazinin irk b dan Romanyaya aid olan s dair taleblerde bulunması icab © ğini yazmaktadır. Muhafazakârların oOOrganı «Czas, gazetesi ise Macaristan na konferansının kendisine araziyi işgal eder etmez Polon Macar diplomatlarının Karpatla Rusyası hakkında enerjik bir i büsde bulunacaklarını Move dir. Ki Romanya gazeteleri, vaziyet hakkında ma Bükreş 4 — Romanyeğ”! &i İtalya ile Almanyanın b“ rını bilhassa yeni Çek - PJe söyle- du Çekoslovakya ile F9j ilc tehdid da doğrudan doğruya LÂŞA düşüş diği cihetle memni aka mışlardır. nlar h ası oldi mahveder baş Bu mütalealar e te şayan olan; Teğ?i. alama, yazısıdır. Bu' gazete, Macaristaiz Viyana kow'eransından milliyet barile kendisine hukukan Ma den daha fazla a fazla şey aldığını 'y yor) Bursanın ir” öğ (Baş tarafı 1 nci 8 ie B, Prost, Belediye reisin. nüfusu, kış yaz kesafet “5 muhtelif bakımlardan vaziyi kında izahat almış, bilh; Ş nin banyo mevsiminde şö“ dar misafir ge an vDün- Kendisine fp kaçtığına hâ- birlikte, komisy bir genç KIZ, bir * imar raporu ve; değil ya. Büyük ta ve plânları tin içine düşen, yanda birkaç &r kuş bu atma- dik edilmiş Gi nasıl kurtula- mak caddelerin, kendisine » Söylendiğ! ta KağaTağık rin sây; edild tinin di. Yoldağ #. * - Miey söylemek is Allah yara» eksiltmesi we, U. Müdü