15 inci yılı kutlarken... Aznerikada 54 senedenberi için için yanan kömür madenleri var Amerikada Ohio kömür madenlerinde çıkan yangın şim- diye kadar 50 milyon dolar zarara sebep olmuştur. Yan- gını söndürmek için alınan tedbirer hiç bir netice verme- miştir. Yangın bir şehrin temelleri altıma kadar gelmiş, birçok arazi harap olmuştur, Yangının ilerlemesine mâ- ni olmak için müthiş kalın bir duvar çekilmektedir. Atatürk, daha 1927 de eski tarihi sileceğiz, yepyeni bir tarihle cihana göğüs gereceğiz, dedi. Dediğini yaptı. 1932 denberi yepyeni bir tarihle cihana göğüs geren bir milletiz. Bir millet ki, vicdanına sahip, Mürriyetine sahip, fikrine, dimağına sahip, hududlarma, vatanına sahip, sözüne, hâkimiyeti- ne sanhip... Bir kelime ile söyliyeyim: Benliğimize sahibiz. Gülhane hattı hü- mayunile frenk mukallidiiğine kal kanlar kölelik payesini bir an aşama- dılar, Bugün büyük devletler Türkün dört el ile dostluğuna sarılıyorlar, dört gözle dostluğunu bekliyorlar. Avrupa müsbet ilimler peşinde iler- Terken, Osmanlılar kavuk sallıyarak yerlerinde saydılar, İspanya karala- rından Hind sularına kadar uzanan Osmanlı imparatorluğu, göbekleri kesilirken vezir rütbesini alan, daha beşiklerinde pırlantalı nişan takan- larin idaresinde nasıl olsa çökecekti! Onlar istediler, ki imparatorluğun çö- küntüsü altında bütün millet ezilsin. 1918 Osmanlı imparatorluğunun, Türe kün alnma vurduğu kara damgadır. 1918 de imzalanan Mondros mütare- kesi Türke nefes almak hakkını bile vermiyordu. Dört sene Türk, havası- nı bağrındaki inandan, gıdasını da- marlarındaki kandan alarak yaşadı. Hattı hümayun köleliği ile değil, mili misak ülküsile ortaya atıldı. Bu inan ve bu ülkü ile cihana pes dedirtti, 1922 de Mudanya mütarekesi imza- landı. 1922, Türkün alnından Osmanlı imparatorluğunun vurmuş olduğu kara damgayı silen tarihtir. Mondrosu imzalıyanlar 15 mayıs 1919 da İzmiri düşmana teslim ettiler. Dört gün son- ra Atatürk, Samsuna âyak baslı, Ana yurdun geçidlerinde düşman süngüsü parıldar, ana yurdun topraklarında düşman mahmuzları şakırdarken «O» 23 temmuzda Erzurum, 4 eylülde Si- vas kongresini topladı. 16 mart 1920 de padişah İstanbulu satarken, 22 ni- san 1920 de «O» Büyük Millet Mecli- sini açtı. Hiçbir milleti, istiklâlini ka- zanmak için canını dişine takarak di- dinen biçbir milleti, içinden böyle vur- mamışlardır. 1920 kahbeliğini. hiçbir tarih kaydetmemiştir. 11 mayıs 1920 de İstanbul hükümeti fetva çıkardı. Onu ve milleti ölüme mahküm etti. İçimiz düşman, dışınız o düşmandı. Padişah -fetvasından sekiz ay sonra birinci İnönünde cenge girdik. Bu ta- rihten iki ay sonra ikinci İnönünde 'Türk, sesini cihana duyurdu. Sakarya meydan savaşı Türk istiklâline yol açtı. Dumlupınarda «O» nun cihan tarihine geçen kumandasını aldık: «Ordular ilk hedefiniz Akdeniz!» Ve İzmir bizim oldu, İstanbul bizim ol- du, Türkiye bizim oldu. O günlerden bugüne kadar geçen Rünler 'Türk azminin, Türk celâdeti- nin, Türk kudretinin, Türk inanmın, 'Türk varlığının muhassalâsıdır. — Dünü düşün, bugünü daha iyi Anlarsın! ben gafleti daha ilkten başla- dı, bir aşiretten bir devlet kurmakla öğündüller. Türk milleti aşiretten doğmadı, Türk, büyük millettir. Yet- İniş iki düvelin bayrağını toprükların- dan, kalelerinden söküp atmasını bi- len millet, elbette ki büyük millettir. Büyük harpten mağlüp çıkan bir mil- letin, istiklâlini tam olarak yeniden “line alması, bir aşiret nesli olmadığı- ma en büyük delildir. Türk, tarihten €vrelee vardı, tarihin en yaman ye- ag gene var; varız ve var olaca- " Cümhuriyetenberti buraya Ftan- MZ geldi, İngiliz geldi, Alman, İtalyan, Avustralyalı geldi. Amerika geldi, Danimarkalı geldi, İsveçli, Norveçli geldi, Çinli, Sovyet Rusyah, Ja- Ponyalı geldi. Geldi oğlu geldi. Bu- üne kadar, cihan matbuatında 'Tür- e Cümhuriyetine dairyazılanların emen hepsini okudum diyebilirim. Nasil, ki Tanzimattan evvel ve sonra 1 da bilirim. Ne diyorlardı? Pek te iyi kavramadım; bir zamanlar iktan mağrıba kadar uzanan bir Devleti Osmaniye, bir Memaliki Mah- tüsei Şahane varmış... Varmış diyo- um, çünkü bu bir masalmış, n Ben, kendimi bildim bileli cihan dil- inde bir Osmanlı devleti muazza- i— duymadım. Paylaşılmak istenen Şarkla, güneşinin doğuş ve batışı edilen, Boğazının berrak suları, nuru senn edilen bir İs- il okudum, Osmanlı devleti mu- azzaması kadınları muamma diye mo- Tak edilen, çakşırı gülünç diye hoşa giden, haremlerile alay edilen, kanun- ları hiçe sayılan bir diyardı. Evet, Ms- maliki Mahrusei Şahane, böyle bir 0i- ke olmuştu. Hududları, cihan efkârı umümiyesinde İstanbul sınırları ve surları arasında sıkışıp kalmıştı. İstan- buldan çıktınız mı, can çekişen hasta Adamla karşılaşırdınız. Şarktan gar- be uzanan Osmanlı devleti cihan ef- kârı umumiyesinde Piyer Toti'nin avucu kadar bir yerdi, Ne ikinci Mahmudun Yeniçeri ısla» hatı, ne Tanzimatın hattı hümayunu, ne Mitaf paşanın dahili hürriyet kav- galari işe yaradı. Dünya gözünde Os. manli devleti diye bir şey yoktu. Yal- nız merak edilecek şeyler vardı: — Kaç karı alırlar? Kaç odalıkları vardir? Üst tarafı yabancılar için lâfü gü- zaftı. Artık iş meydana çıktı ya, Os- manlı devletini idare edenler için de Üst yanı lâfü güzafmış... İç bade güzel sev var ise akli şuurun Dünya var imiş ya ki yok olmuş ng umurun... Bade içerim, güzel de severim, Fa- kat aklım ve şüurum olduğu için dün- ya vardır ve bu dünyada ben de varım derim ve bu en büyük umurlarımdan bitidir. Dünyayı umurlamayıp çubuk tüttürenleri gördük, Çubuklarının lüleleri ülkelerine kundak oldu, On- ların tüten harabeleri üstünde bu- gün bizim kurduğumuz fabrika haca- Yarından, lokomotiflerimizden buram buram duman püskürüyor. Bugün memlekete ayak basan cc- nebi artık ne haremlerimizle meşgul oluyor, nede en güzel gün batışı nere- den seyredilir? diyor. İnkalâbımızın ruhunu kavramak için zihin yoruyor. İçtimat hayatta kadın ve erkek bir «bütün» vücüde getirir. Kadınsız bir sösyete tasavvur edebilir misiniz? Bu, ancak yamyamlar sosyetesi olur. An- cak yamyamlarda kadın, insan yerine kanmaz, Şimdi sorarım size: Kadınti, değil yüzünü açma, sesini duyurmak, nefes-almak hakkını güç vermiş olan “devirlerin ne farkı vardı? Yeryüzünde kadına haklarını verdik, diye göğüs kabartanlarla bizi | Cümhuriyet başabaş etti. Birçok ileri gitmiş mi lerde kadınlar haklarını kazanabilmek asırlarca uğtaştı- lar. Türk Cümhuriyet rejimi ise, or ların bu haklarmı hemen teslim etti. Bunun için birçokları bizdeki kadın inkılâbını havsalalarına sığdıramıyor» | lar, Birçoklarının kadını daha henüz | hakkımızı isteriz, diye bağırmaktay- ken, 'Türk kadını Büyük Millet Mecli- si kürsüsünde Söz söylüyor. Elinizi vicdanınıza koyup düşününüz. Koca- sının bir tek: «Boşsun!s sözile artık evinin, barkının yıkılmıyacağını, ço- cuklarından kocasının keyfi iradesile ayrılamıyacağını bilen kadın düşün- sün... Erkek düşünsün, düşünelim, ki kadın artık esir değil, hayat arka- daşımızdır. Çocuklarımızı düşündüre- lim, çünkü artık onların yarının bü- yükleri olduğunu öğrendik. Türk inkalâbı cihan değer bir in- kılâptır. Bunun İçindir, ki toprağımı- za ayak basar basmaz soruyorlar: — Demiryollarınız nerelere kadar vardı? — Vapurlarınıza kömürü ken- diniz veriyormuşsunuz öyle mi? — Enyserideki #abrikarız bitti mi? — Dışandan hiç buğday almıyor- muşsunuz? — Camı, kâğıdı, iğen ile ipliği de kendiniz mi yapacaksınız? Bunları soranlar, alacakları ceva- bın: «Evets olacağını biliyorlar ve beklemeden, Boğazın havasını alma- ğa, Marmaranın mehtabın: seyretme. ğe lüzum görmeden Ankaraya can atıyorlar, Artık masa başında paylaşılacak ne bir Osmanlı ülkesi var, ne de İs- tanbul mehtabından ilham alarak hasta adama yazılacak mersiye... İç ve dış siyasetinden örnek alınacak; milletinin ülküstine imrenilecek bir Türkiye Cümhuriyeti var, Atatürk, 23 nisan 1920 de Büyük Millet Meclisini açtı. «İrade Büyük Meclisindir> dedi, 20 ikincikânu 1921 de Büyük Millet Meclisi bugünkü me- sud rejimin #emel taşmı attı. Bütün âleme va etti: «Egemenlii ulusun- dur!... 5 a 1921 de EN savaşının amele tarafından mı yakıldığını, yok- sa kendiliğinden mi ateş aldığını bu- gün kimse artık hatırlayamıyor. Ha- kikat olan bireşy varsa, oradaki kö- mür madenlerinin 54 senedenberi yanmakta devam etmesidir. Ateş ya- vaş yavaş ilerliyerek muhtelif kolla- ra ayrılmıştır. Şimdiye kadar yanan, kül olan kömürlerin kıymeti milyon» lara baliğ oluyor. Yangını söndüre- bilmek için sarfedilen milyonlar da hesaba katılacak olursa, zararın de- recesi anlaşılır, Fakat bugüne kadar alman söndürme tedbirleri hiç bir s6- mere vermemiştir. Mühendisler koca bir dereyi ateş kuyularının içine akıt- mışlarsa da kömür damarları yine sönmemiştir. Bunun üzerine yer al- tında kalın çimento duvarları tesis edilmiş, fakat bu tedbirin de beyhu- de olduğu görülmüştür. Şimdi Amerikalılar Ohio cehenne- mini söndürmek için yeni tedbirler almaktadırlar. Çünkü bugüne kadar 50 milyon dolar kıymetinde kömü- rün kül olduğunu gördükten sonra hiç olmazsa bundan sonraki zayıatın önüne geçmek istiyorlar. Yoksa ya- kında Hocking kömür muntakasına da sirayet edecektir, Hocking Ameri- kan kömür istihsalâtının yüzde onu- BU temin ettiği için bundan sonraki zayıat milyonlarca dolara değil, mil- yarlarca dolara çıkacaktır. Onun: içindir ki Amerikada emsali görülmemiş olan bu yangını söndür- 15 nci yıl merasimi Çekilen resimlerden mürek- yapılacak Cümhuriyetin on beşinci yıldönü- mü münasebetile şehrimizde yapılan merasim ve bilhassa gece tenviratı belediye tarafından bir fotoğrafçıya çektirilmiştir. Bu foloğraflar, beledi- ye mecmuasında neşredileceği gibi bunlardan birer albüm de yapılacak- tır. Bu albümün teksir edilerek bas- tarılması ihtimali de vardır. Diğer taraftan Cümhuriyet bayra- mında Topkapı sarayının elektrik tertibatile bir mehtap şeklinde aydın- tılması, büyük muvaffakiyet. olarak telakki edilmektedir. Topkapı sarayı gibi diğer tarihi binaların da bu şe kilde tenvir edilmesi ve bu aydınla- tılma usulünün milli bayramlarda tekrar ettirilmesi düşünülmektedir. başımda ve önünde döğüştü. Neticeyi söylemeğe lüzum yok. Siz rahat rahat | yazdıklarımı okuyorsunuz, ben rahat rahat yazıyorum, Hür memleket ha- vasını ciğerletimize sindire sindire dolaşıyoruz. Kapımızdaki bayrak bi- zim bayrağımız, köşedeki polis bizim polisimizdir. Sabahları kulaklarınıza borazan sesleri mi geliyor? Yollarda çizme ve mahmuz şıkırtıları mı duyu- yorsunu? Sevinçle haykıralım: Düş- man değil, Türk ordusudur!... 29 birinciteşrin 1923 te Cümhuriyet ilân edildi, Bugün istediğimiz gibi ko- nuşüyorsak, sesimiz gür, nefesimiz rahat çıkıyorsa, candan gelen bir ne- $6 ile kahkahalar savuruyorsak, bu 389 ve bu keyfi Cümhuriyete borçlu- yuz. Ata'mızın 10 uncu yılı kutlarken söylediği bir sözü daima tekrarlıya- <Türk milleti; akıp giden her on senede Büyük millet bayramını daha büyük şerefle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı dilerim. Ne mek için yeniden milyonlar sarfina karar vermiştir. Yangın yalnız yer altındaki kömürleri mahvetmekle kal- miyor, ayni zamanda yer yüzündeki binaları da tehlikeye koyuyor. Mese- lâ bazı yerlerde kuyulardan buhar çıktığı görülüyor. Yerin altındaki yan» gın kuyulara yaklaşınca kuyu suları kaynamağa başlıyor. Halk bunu gö- rünoe evi barkı bırakıp kaçmağa mec- Bur oluyor. 80 bin dolar sarfiyle in- şa edilen bir mektep binasında oku» makta olan çocuklar birdenbire çıkan şiğdetli harsretten dolayı mektepte oturamıyacak bir Male geliyorlar. Yapılan ledkikat neticesinde Ohio yangınından ayrılan bir kolun mek- tep binasına 6 metreye kadar yaklaş- tığı anlaşılıyor. Bunun üzerine mek» tebin tahliyesine mecburiyet hasıl oluyor, Straitsville şehrinde bir çok evler temelinden yanmağa başliyor. Yangın şehrin ana caddesine siyaret etmek üzere bulunuyor. Şehir haricinde yüzlerce hektar orman ve çiflik arazisi harap olmuş- tur, O mıntaka duman ve kurum bu- lutlarile örtülüdür. Mühendisler: «Şimdi yanmakta olan kömürün kurtarılmasına imkân yoktur.» diyorlar, Fakat henüz yan- mıyan kömürü kurtarmak için ne yapmak lâzım? Şimi bunun için yeni usullere müracaat ediliyor. Bu usul- lerden biri yangının ilerlemesine mâni olmak için yer altından bir duvar ŞEREF mür damarı alelacele işlenerek kaldırı- Kyor ve hasıl olan boşluk sulu çamur- Ja dolduruluyor. Kömür şayed derin- lerde bulunuyorsa, derin kuyular Ka- giıyor ve bu kuyular da sulu çamur- Ja dolduruluyor. Bu ameliyatı yazmak kolay, fakat tatbik etmek pek zor bir iştir. Tesis edilen bü yangın duvarlarının ancak ölçüleri göz önüne getirildiği takdir- de atlatılması lâzım gelen teknik z0P- Hakların büyüklüğü anlaşılabilir. Bu duvarlardan birinin yangına karşı müessir olması İçin 1000 metre kadar uzatılması icab etmiştir. Fakat bu duvarın en büyüğü değildir. Diğer biri 1350 metre uzundur. Hocking kö- müir madenlerini korumak için vücü- da getirilen sed ise 1700 metre ola- caktır. Plümmer tepesindeki maden kuyusunda yapılan ameliyat drama- lik bir manzara arzediyor. Ateşe kar- şı alınan tedbirleri ilerletmek “için orada gece ve gündüz çalışılıyor. Yan- gm 16 metreye kadar yaklaşmıştır. Amele yangının hararetini hissetme- ğe başlamıştır. Yukarıda verdiğimiz izahat Ohioda yer altında yanmakta olân müthiş kö- mür yangınının azametini tarife kâfi değlidir. Yangını söndürmeğe çalışan başmühendis diyor ki: «Şayed tesis ettiğimiz sedlerde muvaflak olabilir- sek bugün ateş halinde bulunan kö- mür damarlarının tamamen sönme- SI için aradan 150 hattâ 200 sene geç- mesi lâzımgelecektir, KiTABI Mektep talebelerinin Cümhuriyet ve Atatürk hakkında düşünceleri Cümhuriyetin on beşinci yıldönü. münde Türk çocuğunun ve Türk gencinin, Cümhuriyet ve onu kuran Büyük Şefimiz Atatürk için duyup düşündüklerini bir araya toplamak üzere Cümhuriyet Halk Partisi, Kül tür Bakanlığile temasta bulunarak, ilk, orta ve öğretmen okullarile sa- nat, ticaret, ecnebi ve ekalliyet okul- ları, Wise ve kız enstitüleri talebesi arasında bir yazı müsabakası açmıştı. Müsabakaya işttrak eden gençleri- mizin yazıları önce mekteblerinde, sonra vilâyet merkezlerinde teşkil edilen komisyonlarda tedkik edil miştir, Ankarada toplanan büyük seçim komisyonuna ilk okullardan 620, or- ta okullardan 295, sivil ve askeri li- selerden 145, öğretmen okulların- dan 40, hususi Yiselerden 40, Türk ekalliyet orta okullarından 5, Türk ekalliyet Tiselerinden 5, yabancı orta okullardan 15, yabâncı liselerden 15 talebenin yazısı gönderilmiştir. Ko- misyon bunların arasından 51 yazt- yı seçmiş ve bunlar «Şeref Kilabu adlı bir Kitabda toplanarak neşre- dilmiştir. Yazıları neşredilen talebe- Ter ve yazdıkları yazıların isimleri şunlardır: Büyük Alam, Rahmi Dönmez, Zile, Sakarya okulu, 8.5; Türk çocuğu- na, M. Zeki Akın, o Malazgirt okulu 8. 5; Ulu Önderime, İzet Çakır, Abana okulu 8. 5; Atamızın Yolunda, Ya- vuz Tuğcuoğlu, Kütahya Merkez okulu B. 5; Atamız, Nadire Mumcuoğlu, Erzin- can, Sakarya okulu 8. 5; "Türk Gençliği ve Atatürk Rejim!, Sengül Yazıcıoğlu, Gi- Fesun, Necatibey okulu No. 459; Atatürk ve Cümhuriyet, Erdal Sağmanlı, Erzurum, İsmetpaşa okulu S. 5; Gençiiklen Atatür- ko, Kâzm Ökmen, Savur okulu 8.5; Atama Saygım, Şükran Sambayrakdar, Giresun Necatibey okulu 8. 5; Devrim ve Atatürk, Osman Özyurd, Yalvaç, Alemdar Tu 8. 5; Atatürke Karşı Duygumuz, A Terean; Heykelin karşısında, Leman Çi- çekdağ, Kırşehir orta okulu 8. $; Atatfirk, Mehmed Babaoğlu, Maraş orta okulu 2 Atatürk, Ali Kapıcı, Van orta okulu 8. 1; Atatürk, Nuriye Konar, Uşak orta okulu 8. 1; Atatürke Saygı, Melek Özden, Gümüşhane orta okulu 5. 2; Atatürk, İb- rabim Oral, Ünye orta okulu 8. 2; Ulu Alam, Şenni Birdal, Zonguldak orta oku- Wa 8.3; Ulu Atam. İ. Pünd, Zonguldak orta okulu 8. 1; Cümhuriyet, Kebire Ya- rımbıyık, Giresun orta okulu 5, 3; Cüm- Huriyet, İsmai! Saraçoğlu, Uşak orta oku- Iu 8. 3; Atatürk ve Cümhuriyet, Kümll Eryılmaz, Uşak orta okulu 8, 3; Atatürk ve Cümhuriyet, Belma Urgenç, Uşak or- ta okulu 8. 1; Cümlvuriyetin on beşinel yıldönmü için, Cevdet Aydın, Siird orta okulu &.3; Biz Neyiz? Pak Tuğsuz, Bar- tın orta okulu 8.2; Cümhuriyetin on be- şinci yıldönümü, Lütfi Mosa, Giresun or- ta okulu 8. 3; Önümüz ve Öncümüz, Yu- suf Çam, Ünye orta okulu 8. 3; Gençliğin Atatürke bağlılığı, Kema tuna, orta okulu 8. 3; Babam, Hocam ve Ben, Celâl Alkış, Manisa, Necatibey okulu No. 17; On beş yılda Türk Gücü, Tarık Orhan, Bayburt orta okulu 8. 3; Atütürke, Yusuf Öner, Kastamonu Sanat okulu 8. 5; Doğan Güneş, Hüseyin Nec- mi Demirmen, Bursa Sanat okulu & 5; Alatürkün Emaneti, Tevfik Pişkin, Sam- sun Tecim okulu 8.3; Onun Destanı, M. Özdemir Agat, Trabzon lisesi; Cümhuriyet, Mahir Abdumlu, Kütahya li- sesi ikinci devre 8. 1; Atatürk, Ahmed Çetintaş, Afyon lisesi 8. 4; Kemaliem, Halil Bengi, Denizli lisesi 5. 4; Atatürk ve Cümhuriyet, Remzi Kaygulu; O gün, Cemal Ar, Kütahya Hsesi birinci devre 8. 3; On beş yıl, Çetin Güney, Kütahya lise- si birinci devre 8. 7; Alamızın Adsız Ne- #erleriyiz, Taceddin Altuğ, İzmir erkek li- sesi 8. 3; Gençliğin Sesi, Sadık Deniz, Kuleli askeri Hsesi 8. 9 K 4; Ulu Atam, Rezun Tektaş, Balikesir lisesi birinci dev- Te B.1; Ulu Önder, Şehriban Arslan; GCümhüriyet Ye onun kurucusuna niçin bağlıyız? Füruzan, Ankara kız lisesi 8. 3; Ben Bir Güneşsin ki., $. B, Muazsez On- gen, Erenköy kız lisesi B. 6; İnan, Pethi Altuğ, Balıkesir Necatibey öğretmen oku- Tu 8, 3; On beş yıldan Arkaya Bir Bakış, Vakohi Baatşiyan, Eseyan kız orta okulu son #emf; Güneşler Güneşi Atam, Hayri koleji orta