Telrika SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur No. 229 Divanı harbin yeni kararları - Dörtyolda bir sarnoşün sebeb olduğu vaka Asat bey bizzat gerek; Dörtyol. | da, gerek merkezde ahalinin önüne ge- | çerek ve nasihatlerde bulunarak vaka. | yı yatışırmağa cansiparane çalışmış | tır. Vakayı evvelce keşt.ye ihbar eyle- | mesi bir cürüm olmak şöyle dursun kendisinin dirayet ve haşafetine delil olacak ahvaldendir; lâzım olan tedbir. derin ittihazını aylarca evwşi mercile- rine bildirdiği halde oralarca bu yolda icap eden teşebbüslerde bulunulmama- Sı vakanın zuhuruna sebep olmuştur. 'Bu sebeple mumalleyhin geraetine ka- rar verildi.) zı Adana divanı harbi de vaka müseb- biblerinden sayılan güzeteci İhsan Fik. ri, Bağdadizade Abdülkadir, Boşnak Salih efendileri serbes bırakmıştı. Divanı harplerin bu yoldaki hüküm- leri ve icraatı siyasi mahfillerce taraf- girliğin delilleri olarak gösteriliyor, 'Ermenilerce şiddetli şikâyelleri celbe- diyordu. Nihayet İhsan Fikri, Abdülkadir, Boşnak Salih efendilerle Adana vali maiyet memuru olup İtidal gazetesin- de makaleler neşretmiş olan İsmail Safa efendi ve Adana valisi Cevad, ku- mandan Mustafa Remzi paşalar hak- larında takibat yapılmasına ve beraet eden Cebelibereket mutasarrıfı Asaf beyin hakkındaki hüküm keenlemye- kün addedilerek Adana divanı harbin- ce yeniden muhakeme edilmesine vü. kelâ meclisince karar verilerek tanzim olunan mazbata üzerine irade istihsal olundu. Verdiği idam hükümleri icra edil mekte olduğu sırâda divanı harbin hü- kümlerine hükümetin bu suretle mü- dahalesi ve mebuslardan bir zatın ga zetede divanı harb hükümlerini hatalı bulmak yolundaki beyanatı üzerine Adana divanı barbi azaları ve tahkik heyetlerine memur olanlar istifa etti- ler. Hassaten Asaf bey hakkında veril. miş hükmün bozulmak istenilmesi iti- Tazı çelbediyordu; Vükelâ heyeti kara- rında israr etmekte idi, Nihayet hak- kında yeni deliller bulunmuş gibi Asaf beyin Adanadâ yeniden muhakemesi yoluna gidildi. Divanı hârb heyetinin vazifelerinde devamları epey güçlükle temin edilebildi. 20 lerimuz 1325 — 2 dğuslas 1009 tarihinde iğtişaştan dolayı Adana mer- kezinde ve bütün Adana “vilâyetinde 618 müslim ve 77 gayri müslim mev- ku! bulunuyordu. Memurlardan, ahâ- Miden işte zimdah! bulundukları anla. şılanlar muhtelif derecelerde mahkü- miyetlere uğ'ramışlardı. Bu meyanda Adana polis müdürü Kadri bey üç se- ne Burseda ikamete memur edildi. Meclisi idare azasından Boşnak Salih efendi 66 mahkümiyetten kurtulama» dı. Ermenilerden beşi, avukat Çalyan Karabet, Bızdikyan Zakarya ve kar- deşi Dikran, belediye sandık emini İsai, doktor Recepyan İngiliz konsolos» hanesine ütica eylemişlerdi. Bunlar divanı harpçe vakadan evvel! Mersin, Ayas, Karataş iskelelerinden mavzer, martin, manliher vesair silâhlar celb ve ithal, aşağı kilise ile mektep arasında gizlice açtırdıkları lâğımda « dinamit, kumbara, bomba imal ettirmekle, ithal eyledikleri silâhları tevzi edip Adana Mtilâlinin mürettipleri olmakla ve Bızdikyan Zakarya refiklerile vaka- nın birinci çarşamba günü sabahleyin Saat dört ile dört buçuk arasında -cza- ni, evinin damından ilk silâmı atmış olmakla, vaka esnasında beşi de ma- #halleler arasından müsellelan dolaş- makla, şuna, buna para tevzi etmiş bulunmakla müttehim idiler, Divanı harp elde edilmiş mektuplarla vesi- kaların, elli memeli ve üzerleri kapsul- “İu bomba ile sair eşyanın) Bunlar aley- “hinde şehadette bulunâl' yirmiden Yazla Ermeninin ifadelerini teyid ey- “lediği kanaatinde bulunuyordu: İngiltere hükümeti bunlarin itham edildikleri cinayetlerin nevi ve mahi- yeti hakkında malümat aldıktan son- Ta beşinin de divanı harbe teslimlerine razı olmuştu; bu adamlar 23 haziran- da nefislerini divanı harbe teslim ede- Tek kanun hükmüne riza gösterdiler. Bununla divanı harb yüzünden İngiliz hükümeti ile bir mesele zuhurunun önüne geçildi. İngilizlerin dehaletlerini kabul ettik. leri adamları teslim etmeleri ne mü- him bir mesele olduğunu herkes tak- dir eder, Bunda Kastamonu mebusu Yusuf K.:mal bey ile İngiliz konsolosu srasın- da cari olan hüsnümünasebet ve sa- mimiyetin çok büyük tesiri olmuştur. Adana divanı harbi ilk defa mayıs | içinde biri jandarma olmak üzere İş- lâmdan 9 ve Ermehilerden alti kişiyi hükmen idam ettirdi. 24 haziran 7 tem- müz tarihine kadar müslümanlardan bir mahküm daha sehpaya çekildi. Er- meni patrikhanesi Ermenilerin mahkü- miyetini Balâli nezdinde protesto et- mişti, Divanı harb meselede zimedhal gör- düklerine muhtelif derecelerde cezalar hükmetti. Bu arada piskopos Muşig dahi gıyaben idama mahküm oldu. Teftiş heyeti azasından Faik bey Tas- viri Efkâr gazetesine verdiği beyanat ta vali Cevad bey hakkında şöyle di- yor: (Biz nereye gitmşi isek derhal telg- rafhaneleri bağteten basarak tekmil muhabere evrakını alıyor, birer, birer tedkik ediyorduk. Cevad beyin Adana- da iğtişaş zuhur ettiği cihetle müteyak- kizane davranılması ve rediflerin silâh altına alınması gibi resmi birkaç telg- rafları bulunmuştur. Bunların heye- can tevlid ettiği söylendise de bu telg- rafnamelerde (Ermenilere taarruz edi- niz) veya (İslâmları muhafaza eyleyi- niz) gibi bir nusurun lehinde, diğeri- nin aleyhinde katiyyen bir iş'ar ve işa- ret yoktur. Bunlar sırf tedabiri tayak- kuziyede bulunmağa davetten ibaret tirler. Başka şifreli, telmihli veya hu- susi bir emir ve iş'arı bulunmadı.) Evvelce divanı harb vali Cevad be- yin devlet hizmetinde kullanılmamak üzere tekaüd edilmesine, Mustafa Rem-| zi paşanın rütbesinin ref'ile askerlik- ten İhracına, Abdülkadir, Salih, İhsan Fikri efendiler gibilerin de kürekten başlamak üzere muhtelif cezalarla mahkümiyetlerine karar vermişti. Fa» kat Vükelü heyeti tarafeyn teşkil olun- madığı hakkındaki iddiaları nazarı dikkate alarak bu mahkümiyetleri usule muvafık bulmamış kararların usulüne ircamı istemişti, Adana divanı harbi nihayet Adana valisi Cevad beyin suikasd niyeti görül. men'e muvaffak olamadığı anlaşıldığın- hasebile hâdisenin zuhur ye sirayetini mene muvaffak olamadığı anlaşıldığın. dan bu cihetin muhaffif sebep addile altı sene müddetle devlet hizmetinden tardına ve bundan sonra idari hizmet- lerde kullanılmamasına, Mustafa Rem- zi paşanın üç ay hapsile Adanada ika- met ettirilmemesine, İhsan Fikri eferi. dinin hükümetçe münasip görülecek bir yerde iki sene müddetle nefyine ve Adanada gazete heşretmemesine, vilâ- yet maiyet memuru İsmail Safa efen- dinin bir ay hapsine, Bağdadizade Ab- dülkadir efendinin beraetine ve ancak mütegallibeden olmakla meşhur olmar sına mebni iki sene Hicazda ikametine hükmetti, Evvelce beraet hükmü almış olan Ce- belibereket mutasarrıfı Asaf bey yeni. den muhakemeye davet edilince; (Hakkımda lâyetegayyir bir beraet hükmü vardır. Tekrar muhakeme edil. mekliğim kanuna tamâmen mugayir. dir.) Diye bir lâyiha verdi; bunun üzeri- ne divanı hârb heyeti muhakemenin iadesine imkân göremedi. Fakat Cemal beyin valiliği ve Meh- med Ali beyin kumandanlığı esnasında Adanaya gelen üçüncü divanı harp Avrupaya gitmiş olan Asaf bey hakkın. da gıyaben şü mahkümiyet kararını : — al 30 Teşrinievvel 938 Ankara: 9,15: Anons - muhtelif Jisanlaria -, İs- tiklâl maşrı, 930; Halk bankası mevzulu konferans ebanka tarafından», 945: Mü- gik, 10: Kızılay kurumu çalışmaları mey- zulu konferans skurum tarafından», 10,15: Müzik «plâk», 11: İmparatolku ve Cüm- huriyet gümrükleri mevzulu konferans «Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti tarafın- dan: 11,15: Müzik eoperet seleksiyon — piâke, 1130: Köy kalkınmasında ziraat mevzülu koriferansı 4Zirant Vekâleti (a- rafından», 1145; Müzik oplâk., 13: Bele- diyeler bankası mevzulu konefrans «ban- ka tarafından», 12,15: Müzik - şarkılar âplâk., 13: Haberler, 1330: Sümerbank mevzulu konferans «banka tarafındanı, 1345: Müzik - karışık program «pik», 1430: G, H. P.nin ulusal eğitim progra- mı «Kültür Bakanlığı tarafından», 1445: azar günü İ ahalk türküleri, şarkılar - plâk», 18: Mül- kiyet mevzulu konferans, 15,15: Müzik-gü- zel sesler «plâke, 1530: Gaz maskeleri mev- sulu Konferans «MEM. Vekületi tarafından, 15,45: Radyo evi ve Etimesğut istasyonu- nun açılış töreni, Anons açılış törenini bekleyiş, 18: Açılış töreni, 18: Müzik efan- farı, 18,15: Nüfus işlerinin ehemmiyeti mevzilu konferans «Dahiliye Vekâleti Anrafından., 1830: Müzik «dans, 19: Denizbank mevzulu Konferans «banka ta- rafından., 19,18: Haberler ve arapça söy- Jev, 1930: Müzik «saz eserleri, semai ve şarkılar, 20: Türk harf inkılâbı mevzulu konferans «Kültür Bakanlığı tarafından», 20,15: Müzik «Türk müziğinden seçilmiş par- çalar» pâk, 2030: Mili bankacılık ve tasar- Tuf işleri mevzulu konferans «İktisad Ve- kâleti tarafından», m e 20,50: Kaçakçılık ve Zal a konferans «Gümrük ve İnhisarlar Vekâ- deli tarafından», 21: Bayan Mağda Tag- İlyefero konseri: 1 - Mozart - sonale. «Re majör» Bah - Boskoff konserto - do majör», 2 - Sehurmann «Carneval op. 9s, 3 - Reynaldo Hahn «sonatines, Prancis Toulenza» o Pastovelle, B Toccala. 4 - Abeniz Bevilla «Nompovr «Bahçede genç kızlar»; de falla «dause dela vie brerös, Bayan M. Tağliafero ve konseri hakkın- dn izahat «Mesud Cemil tarafından», 23: Cümhuriyetin köy ve ziraat politikası mevzulu konferans «Ziraat Vekâleti ta- rafından,, 23,15: Müsik aplâks, 23: Cüm- huriyet devrinde içtimai muavenet mü- esseşelerinin inkişafı mevzulu konferans «Sıhhat ve İçtimsi Muavenet Vekâleti ta- rafından», 73,45: Müzik, 2350: İstatisti- Bin derlet teşkilâtındaki ehemmiyeti ve psikolojik Inkişafımızdaki mevkii mevzü- Iu konferans «İstatistik umum müdürlü- gü tarafındanı, 24: Habrler ve İstikiğl 3 — Tartı âleti - Elemeklen emir, gelirse bir nevi çalgı olur - Akıl 8 — Orman hayvanlarının hükümdarı - Üzüm ağacı. 9 — Yorgunluk - Tekerlekli nakil va- Soldan sağa: 1 « Çeribaşı, 2 < Azamet, Süd, 3 — De, 4 — İhanet, 5 — Adnan, Baba, 6 — Çit, 7 Av, Abani,8 — Rağbet, Dİ, 9 — Yele, 10 w Kemen- çe, Em. Yukarıdan aşağı! Apartıman sahipleir De Ölme ğe hemen iyi kiracı bulmak «Akşamı KÜÇÜK İLANLARI'ndan isti DİŞİ KORSAN Tarihi Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli 'Tefrika No. 160 80 Teşrinievvel 1938 Hacerin dedesi belindeki hançerin gökten geldiğini söylemişti. Bu mucizeye bütün kabile efradı inanıyordul Sekizinci Mihailin İznikten Bizan- sa geldiği tarihten tamam elli yil önce. Çölde yaşayan Hamdani kabi- lesinin ilk reisi Mehmed Şahtur adın- da gayet korkak bir adam vardı, Ha- cerin dedesi olan bu Kabile reisinin korkaklığı Arabistanda dilden dile yayılınca, diğer Arap kabileleri, Ham- daniler üzerine bir akın yapmak ve onların obalarını, yerlerini işgal et- mek istediler, Hamdani kabilesi efradı uzun yıl- lardanberi hiç bir kabile ile çarpış- madan huzur ve refah içinde yaşa- mıştı. Yurdları mamür, bahçeleri cen- net gibi güzel, erzak anbarları ağzına kadar dolu idi. Hamdaniler büyük bir varlık için- de yaşarken sefahata dalmışlardı. İlerigelenlerin evlerinde üçer, beşer kadın vardı, Reisin sekiz karısından başka otuza yakın gözdesi, diğer ka- bile reislerini kıskandıracak kadar güzel kadınlardı. Bir gün Mehmed Şahtur'un mu- hafızlanı: : — Yurdumuza baskın yapacaklar. rahatımızı bozacaklar. gözünüzü açınız! Dediler ve düşman kabilelerin ya kında birleşik kuvvetlerle Hamdani- ler üzarine akaçaklarını söylediler, Mehmed Şahtur bu sözlere kulak vermemişti. — Benim yaşayışıma gözdiken ve kıskanan bir takım sefil ve baldırı çıplaklar beni rahatsız etmek İçin, bu yalanları uyduruyorlar. Dedi, gözlerini ve kulaklarını ha- riçten gelen haberlere ve hadiselere karşı kapadı. O artık hiç bir şey duymuyor, duymak istemiyordu. Fakat, bir akşam, kabilenin etraf- taki bahçelerini bir takım atlıların surdığı haberi karşısında oŞahtur, gözlerini ve kulaklarını mec bur oldu. Şimdi ne yapacaktı? Düş- man kabilelere karşı ihtiyatlı dav- ranmamıştı. Reisin sarayında yaşlı bir büyücü kadın vardi. Şahtur buna sorma- dan bir şey yapmazdı. Büyücü ka- dın, kabile reisine şunları söyledi: — Bana hiç kimsenin görmediği bir değerli hançer veriniz. Ben bu hançeri büyüleyip size iade edeyim. O belinizde bulundukça size kimse el uzatamaz! Mehmed Şahtur belindeki hançe- rini büyücü kadına uzattı. Kabile reisine bu hançeri çok uzak belde- lerden Hamdeanileri ziyarete gelen zengin bir adam hediye etmişti. Şah- tur bunun sapını zümrüdlerle süsle- di. Hançeri hiç kimse yakından gör- memişti. Büyücü kadın bütün hazırlığını yaparak, kabile efradını başına top- ladı: «— Bu gece gökyüzünden tılsımlı bir hançer düşecek. Bu hançer han- gi kabilenin eline düşerse, Arabistan onundur.» Dedi. Hamdaniler semt semt çö- le yayıldılar... Etrafta pusu kuran düşman kabileleri de buna inanarak çöle yayılmışlardı. Hamdanileri esir almak ve relsin sarayını basmak istiyen düşman ka- bileleri, el altından Hamdanilerin zaviyelerine de casuslar göndermiş- Jerdi. Ertesi sabah güneşle beraber, bü- yük bir meydanda toplanan halkın ortaşına gökten bir hançer düştü. Büyücü kadın bunu uzakta &indiği bir ağacın üstünden sapanla atmıştı. Hamdaniler hançerin yere düştü- günü gördüler, Fakat, korkuların- dan hiç kimse hançeri almağa cesa- ret edemiyordu. Halk arasında şöy- hiç bir ok ve kılıç öldüremez!» «— Bu hançer, Allah tarafından, Hamdanilerin Arabistana hâkim ol- maları için, Şahtura gönderilmiştir!» Dedikodular devam ededursun... Şahturun adamlarından biri yerdeki hançeri kapınca saraya götürdü: — Bu ancak relsimize lâyıktır. Dedi ve hançeri Şahtura verdi. Bu hadise derhal etraftaki kabile. lerin kulağına erişmiş ve Hamdani- ileri kılıçtan geçirmeğe gelenler kor- ku ve heyecan içinde titriyerek dön- müşlerdi. Şahtur bu hadiseden sonra on s6 kiz yıl, hiç bir kabilenin tecavüzüne uğramadan refah ve sandet içinde yaşadı. Hamdanilerin ilk relsi öldükten sonra, yerine oğlu Abdülüziz geç- mişti, Abdülâziz Hamdani o zaman yir- mi yedi yaşında, uzun boylu, atılgan ve yakışıklı bir gençti. O, babası gi- bi korkak değildi. Babasının yerine geçer geçmez, gökten inen tulsımlı hançeri beline taktı. — Ben, bu hançerle bütün Ara bistanı başlıbaşıma istilâ edebilirim, dedi. Büyük emellere kapıldı. Şahtur ölünceye kadar o hançerin arından hiç kimseye, hattâ oğluna bile bahsetmemişti. Abdülâziz babası can verirken: — Oğlum, dedi; ben bu hançeri kınından çıkarmadan, yurdumu on sekiz yıl düşman istilâsından koru. dum. Sende benim gibi yaparsan, rahat edersin! Kabilemiz lüzumsuz savaşlarla kan dökmez, Dedi. Halbuki, Abdülğzizin atık ganlığı bu hançeri kınından çabuk sıyırmağa sebeb olmuştu. Abdülâzi- zin zevceleri ve gözdeleri arasında her kabileye mensub kadın vardı. Ye- ni reisi bu kadınlar tatmin etmi- yordu. Abdülâziz babasından daha çok sefahete düşkündü. Fakat o, düş manla çarpışmaktan, cenge gitmek- ten de yılmazdı. Bir gün Abdülâzize, babasının €s$- ki düşmanı olan Fırat kabilesi reisi- nin kızından bahsettiler, — O, bir Fırat incisi kadar saf ve güzeldir. Yakında sağır ve topal bir sdnmla evlenecektir. Dediler. Abdülâzizin adamları bu kızı ona lâyık görmemişlerdi. Abdülâziz bir gece uzun boylu dü- şündü. Kabilesinden bir kaç yüz atlı alarak ve her şeyden ziyade belin- deki hançerine güvenerek yola çıktı. , Çölde giderken bir ihtiyar dilen- ciye rasladı. Dilenci; — Uğurlar olsun, ya seydi! dedi, Otuz yıldır bu yolda otururum. İlk defa Hamdani kabilesinin atlılannı görüyorum. Yolunuz açık olsun... Dilencinin saçları omuzuna dökül. müş ve beyaz uzun sakalı kucağını doldurmuştu. Abdülâziz, ihtiyarla konuştu: — Kaç yaşındasın, baba? — Yüze kadar biliyorum. Ondan sonra da epiyce yaşadım amma, Şim- di kaç yaşımda olduğumu bilmiyo- rum. — Çok yaşayan, çok bilir derler. Ben Fırat kabilesine baskın yapaca- ğım ve onun kızını kaçıracağım. Bu işte muvaffak olabilecek miyim? — Kızın haberi var mı senin yâ- pacağın bu baskından? — Hayır. Şeytanların bile haberi — Keşki bir kere babasından -İs- teseydni... Kızın kulağına gider ve baskında sana yardım ederdi. Abdülâziz düşünüd, Fakat, o, Fr Tat kabilesinin reisile kavgalıydı. Ba- basınm. eski düşmanı olan böyle bir adama: «Kızını bana verir misin? diyemezdi, - — Ben bunu ; yapamam, ihtiyari dedi. Onu zorla alıp sarayıma götü- — Fıratlilar çok Kâlabalıktır, oğull Benim dediğimi yapsaydın, Zühreyi daha çabuk elde ederdini İhtiyar, Abdülâzize şu kısa malü- matı da verdi: — Zühre çoklanberi, gece gündüz gözyaşı döküyor. Babasının damad olarak seçtiği adam meşhur bir dö- Büşçüdür amma, ayni zamanda dâ dünyanın en çirkin erkeğidir. (Arkası var)