Sahife 6 AKŞAM “Asor adaları büt brcmciresi li Buradan verilen raporlar Atlantikte fırtına çıkıp çıkmıyacağını anlatıyor Vapurlardan başka tayyarelerde Asor adalarındaki 28 Teşrinievvel 1938 ün dünyanın Mülkiye memurlarının terfi listesi çıktı Vali, kaymakam, müfettiş, idare heyeti azası ve nüfus memurlarından ferfi edenler kimlerdir dört rasahatnenin raporlarını merakla beklerler Atlas Okyanusunun şarkında Por- tekizin bir müstemlekesi olan Asur adaları artık bütün dünyaya baromet relik vazifesini görmektedir. Bu adalar 1432 senesinde Porteki- zin kaptanlarından Cobral tarafın- dan keşfedildi, Lâkin Portekizli kap- lan keşfettiği adaların ehemmiyetini ve Üerde oynayacağı büyük rolü ke- | şif ve takdir edememişti. Bu ada Por- tekizliler gelinciye kadar gayri mes- kün ve insandan tamamile hali idi. Yalnız Amerika kıtasının kâşifi Kristof Kolomb on dördüncü ve on beşinci asırlarda Okyanusun içinde batmış ve kaybolmuş Atlantis âlemi- nin son bakiyesi olarak Asur adala- rının kaldığına hükmederek bu ada- lar hakkında Avrupada bir derece alâka uyandırmıştı, Asur adalarının hakiki ehemmiye- tini takdir eden Monako hükümdarı | #rens Alber olmuştur. Bu hüküm- dar bütün cesaret ve meşguliyetini | coğrafya ve hava ilmine hasretmiş | an fırtınaların nereden ko- ini öğrenmek için öteden- graşımakta ve tetkikler oyap- Prensin teşviki ile 1893 senesin- de Asur adaları ile Avrupa” kıtas- rn karası arasmda tahtelbahir kab- lo konulduğu zaman bu &delarda hava ilmi ile alâkadar pratik tetkik | ve tecrübeler yapılmıştı, Bu tetkiklerin neticesinde kürrel arzın havasındaki değişikliği ve fr. tınalar hakkında hesap ve tahmin yapılmak için eniyi merkezin Asur adaları olacağı anlaşılmıştı. Bu iti- barla adaların kablo ile Avrupaya ve bülün dünyaya bağlanmasının fayda ve ehemmiyeti bir kat daha artmıştı, Bu adalarda sonraları kuvvetli tel- siz istasyonunun kurulması buradan fırtınaları öğrenmekteki faydasını çoğalmıştır. Bunun için şimdi bütün dünya en ziyade bu adalar ile alâka ve irtibat tesis etmektedir, Portekizin bu adalara sahip olma- sı şimdi bütün büyük milletler tara- fından kıskanılmaktadır. Çünkü dün yanın havasını öğrenmek vasıtası küçücük Portekiz milletinin inhisarı altında bulunuyor. İ Maahaza Portekiz devlet ve milleti MEŞ'UM Aşk ve macera romanı Nü) Nakleden: (Vâ - Böyle bir geceyi genç kadınla baş- büşa geçirmeği fırsat telâkki eden bi- çare âşık, teklifi memnuniyetle kabul etti. O akşam büyük itinalarla süsle» di ve âdeta gençliğindeki Sami Kemal kadar güzelleşti. Zarif bir zeybek kılı. “ğına girmiş olan Lemana refakat etti, Genç kadın, kestane rengi lüle lüle kısa saçlarının üstüne çevreli fesi çapkın bir eda ile oturttu. Kadife, siyah bir maskeyle yüzünü sımsıkı kapadı. Fa- kat deliklerden, iri siyah gözelrinin pa- rıl parıl parladığı görünüyordu. Her karşılaşan, onu filiz gibi bir delikanlı sanacaktı. Balo, müthiş kadabalıktı. Fevkalâde | eğlenmeğe karar vermiş olan Leman, ilk iş olarak, Sami Kemali kaybetmiş gibi yaptı. İstediği zaman gene onu masa civarında bulacağına emin oldu- Bu için, Kalabalığın arasına karışıp sis Yıştı, Yapmadığı çılgmlik kalmamıştı. Gözlerinden yaşlar akasıya kadar gü- Tüyur, eğleniyordu. Etrafındakiler hü- çalışıyor; bin bir lar, | dünyanın barometresi mevki ve un- i snda bulunuyor. İklimi, Asor adalarının mevkiini gösterir harita bu inhisar ve imtiyazı kullanmakta hodbinlik ve taraftarlık yapmıyor. Bütün dünya milletlerini ve gemici- lerini bilâ tefrik Asur adalarında top- Janmağa başlayan fırtınaların baş- langıcından müsavat üzerine haber- dar etmektedir, Telsiz vasıtası ile vapur kaptanla- rı fırtınanın zuhurundan çok zaman evvel tehlikeyi öğrenerek icap eden korunma tedbirlerini oalmaktadır- Bu suretle Asur adaları bütün vanını almıştır. Asur adalarına bu mümtaz mevkii temin eden bulunduğu yerin cöğra- fi vaziyetidir. Çünkü bu adalar şimal- den vecenuptan Atlas Okyanusunun merkezi nahiyesi .boyunda cereyan eden akıntıların en geniş bir saha- civarında geçen Gülf İstrimin tesiri altında olup kışın en soğuk aylarında bile harareti on beş dereceden aşağıya düşmez. Bütün denizlerin havai ahvali için Asur adaları âdetâ bir aynadır, Ok- yanusun fırlınaları Asur adaların- dan başlar. 'Tayyareciler için çok mühim olan hava tebeddüllerini öğrenmek üzere en! iyi kıyas Asur adalarında esen rüzgür- | dır, Halihazırda OAsur adalarında | dört büyük rasathane bulunuyor. Bunlar Sen Mişel, Terzeira, Santa Cruz| ve Horta adalarındadır. Adaları bü- tün dünyaya bağlayan kablo İstas- yonu da son ismi geçen rasathanenin bulunduğu Hortadadır. Bu rasathanelerin kablo ve telsiz KADIN Tefrika No. 49 türlü tahminleri, genç kadının neşesi- ni arttırıyordu. Bu gece için ne hayaller kurmuş gin Sami Kemal, bir aralık bulduysa | a Ticalarını dinletemedi. Genç kadın kaşlarını çatarak: | — Git! Masanda otur! Ben geliyo- - diyordu. Sabaha karşı bir aralık yorgunluk hissetti. Gerilerde, kuytu bir yerde bir masa» ya olurdu. Başını avucuna dayayıp dinlenmek üzere gözlerini kapadı. Bir müddet sonra dalgınlığından silkine- rek etrafına bakındığı zaman, karşı- sında bir koltuğa oturmuş bir genç gördü. Herhalde kendinden evvel bu- raya gelmiş, o da dinlenmek üzere o- | turmuş olacaktı. Cidden güzel bir erkekti: Sarı saçlı, uzun boylu... Esnediği zaman gayet biçimli olarak açılan ağzında inci gibi | dişleri görünüyordu. zun uzun bakarak gü- “Erkek öyle yorgun olacaktı ki, genç rn ile verdikleri malümat esası Üzerine Avrupa ve Amerika kıtalarınm ilmi cevvi hava mütehassısları havanın müstakbel değişikliklerini riyazi sıh- hat üzere tesbit etmektedirler, Asur adalarında Tasathanelerden daha mühim bir müessese vardır. Sen Mişel adasındaki mıknatıs ensti- tüsüdür. Tekniğin son tekemmülâtı ile mücehhez olan bu müessese; de- nizci milletler için öğrenilmesi zaruri olan hava tetkikierini, hararet ölçü- lerini, rüzgâr “araştırmalarını oyap- maktadır. Rüzgâr hareketleri hakkında on senedenberi yapılan kayıtların neti- cesi olarak hususi rüzgür plânları- nın tesbit edilmesine muvaffakıyet hasıl olmuştur, Bu plânlar tayyarelerin uçuş saha- larının son derecede genişlemesine yardım etmiştir. Şimdi Asur adalar! bütün dünya- nın barometresi halini almıştır, FP. "lg : Macar hükümeti Çek ' . notasına cevap verdi (Baş tarafı 1 inci sahifede) sened ittihaz ettiğini kaydeylemekte- dir. Çek cevabının hazırlanması hükümetin tekrar toplanması etmektedir. Uzhorod 21 (A.A.) — Yeni Karpat Ukr ası Beşvekili monsenyör Volo- şin dün akşam hükümet dairesinin balkonundan söylediği bir nutukta memleketin etnografik hududlarının Ukrayna milli konseyinin son toplan- tısında tesbit edilmiş olduğunu, bu- na binaen her türlü plebisiti raddet- için, icab İ tiklerini ve Çekoslovakya ve Ukrayna- | nın konfederasyon şeklinde birleşme- sinden müteşekkil devlete taraftar bu- Tunduklarını beyan etmiştir, Çekoslovakyanın Südet mıntakasından gelecek eşya hakkında bir kararı Prag 21 (A.A.) — Çekoslovak hükü- meti, Südetler mıntakasından sevke- dilen mahsulâlın Çekoslovakyaya gi- rerken gümrük resminden istisna edilmesine karar vermiştir. kadının mevcudiyetini hâlâ farketme- mişti, Leman hafifçe öksürdü. Bulundukları yer, boş kalan separe- lerden biriydi. Delikanlı ihtimal ken- dini yi kındı ve sonra, karşısındaki zeybeğe: — Affedersiniz... Sizin burada bu- Tunduğunuzun farkında değildim! - de- di. Leman Sevimli bir sesle: — Ne olur efendim... Ben de yörül- İ muştüm... Dinlenmek için geldim... Bu basit sözleri, her zamankinden fazla okşayıcı bir ahenkle söylüyordu. Gözleri de, neden acaba, bu kadar bü- yük bir alâka ile genç adamı süzüyar?.. Gerçi o, bu haleti ruhiyesinden ha. berdar bile değildi. Biri ona «Ne kadar beğendin!» dese, kendi de şaşncaktı, Erkek, nezaketen birkaç cümle daha konuştu. Zaten o da bu zeybeği bu ak- şam dansedenler arâsinda farketmiş ve meraka düşmüştü. Leman şöyle düşündü: 4-— Muhaveresi hoş ve zeki...» Merakını yenemiyerek sordu: — Mesleğiniz nedir?.. Artiste ben- iyorsunuz! Yok, değilim. ek ilâve etti: — Müsaadenizle kendimi prozante edeyim! Memduh Paşazade Rauf, ope- ratör... Lâkin kiminle konuştuğumu nız sanıyordu Ki, irkilerek ba- | | Ankara 27 (Telefonla) — Mülkiye memurları arasında yapılan terfilere aid liste Vekâletin tasdikine Iktiran etmiştir. Listeyi aynen bildiriyorum: Birinci sınıfa terfi eden vali: Tokat valisi B. Faiz, İkinci sınıfa terfi eden valiler: B, Akif (Kars), B, Fazlı (İzmir), B. Hs- | lid (Zonguldak). Üçüncü sınıfa terfi eden valiler: B, Faik (Niğde), B. Sakip (Tekirdağ), B. Mithat (Kirşehir), B. Osman (Ma- raş), B. Abdülhak (Burdur), B, Hüs- nü (Çankırı), B. Tevfik Sırrı (Muş), B. Cevad (Mardin), B, Fehmi (Sinop), B. Salb (Antalya). Sınıfları yükseltilen müfettişler: Bi- rinci sinıf müfettişlerden B. Hümi başmüfettişliğe, ikinci sınıf müfettiş- lerden B, İhsan birinci sınıfa, üçün- cüden B. Memduh ikinci sınıfa, Maaşı arttırılan vali muavini: Emin (Seyhan). Bir derece terfi ettirilen idare heye- ti âzaları: B. Rami (İzmir), B. Ferruh (istanbul), B. Necati (Manisa), B. İbrahim (İzmir), B. Sabri (İstanbul), B, Sezai (Manisa), B. Cevad (Anka ra), B. Rasim (Konya), B. Enver (An- kara), Enver (İstanbul). İkinci sınıftan birinci sımfa terfi eden kaymakamlar: B. Salâhaddin (Mudanya), B. İhsan (Safranbolu), B. Halid (Torbalı), B. Celâl (Ayva- lık), B. Bedri (Erdek), B. Vasfi (Ber- gama), B. Celâl (Serik), B. Ahmed (Bakırköy), B. Cenab (Kadıköy) B. Ziya (Beşiktaş) , B. Yahya (Söke), B. Rahmi (Çiçekdeğ), B. Sıtkı (slâ- hiye). Üçüncü sınıftan ikinci sınıfa terfi eden kaymakamlar: B. Necdet (Aluc- re), B. Alâeddin (Solhan), DB. Kemal (Özalp), B. Fehmi (Olti), B. Şekip (Kandıra), B. Hayri (Kiği), B. Hamdi Kağızman), B. Cemali (Ardaban), B. Avni (Vakfıkebir), B. Fazl (Si- B, | Necmeddin Posof), mav), B. Adnan (Pötürge), B. Celâl | (Mihalıççık), B. Kemal (Karamür- | sel), B. Cemal (Samsun), B. Edib (Ka rayazı), B. Necmi (Beytüşşebab), B. Celâl (Şatak), B. Vasıf (Gevaş), B. Hayri (Kadınhan), B, Cemal (Kema- Hye), Bir derece terfi eden mektupçular: B, Talât (Çanakkale) , B. Salim (Tun- celi), B. Şükrü (Bingöl), B. Nihad (Bilecik), B. Hakkı (Burdur), B. Ra- uf Erzincan), B. Âgâh (Seyhan), B. Kâzım (Sinop), B. Fuad (Antalya), B. Şevki (Manisa), B. Yaver (Erzu- rum), Bir derece terfi eden nüfus müdür- leri; B. Hikmet (Balıkesir), B. Şükrü (İçel), B. Hüseyin (Kastamonu), B. Ali Ulvi (Ordu), B. Ruhi (Amsya), B. ben de öğrenmek şerefin& mazhar ola- bilir miyim?... Leman biran tereddüdden sonra: — Hayır... Rauf beyefendi, bu mas- kemden istifade ederek kim olduğumu söylemiyeceğim... Lâkin yakında ken» dimi size hatırlatırım! Delikanlı bu vaide ehemmiyet verme« miş olacak ki, ses çıkarmadı. Hattâ ba» kışlarından sıkıldığı, gitmek istediği anlaşılıyordu. Bu hai Lemanın gözün- den kaçmadı. Hayatında ilk defa ola- rak bir erkek onun yakınında bulunu- yor da kendisine alâka göstermiyordu. Hayret edilecek iş! Muhatabınin âdeta diken üstünde durduğunu anlıyan genç kadın: — Sizi fazla meşgul etmiyeyim. Bel- ki bekliyenleriniz var. Zaten birazdan ben de gideceğimi - dedi, Delikanlı nezaketin icap ettirdiği bir. kâç cümle daha söyledikten sonra sıvi- şıp gitti. Sami Kemal genç kadını görünce hes men yanındaki koltuğu çekerek: — Buyrun güzelim... Epey dansedip dolaştımız; acıkmışsınızdır. Birlikte bir şey yiyelim! « teklifinde bulundu. — Hayır azizim. Burada herkes sizi tanıyor. U müddet birlikte oturur- sam kim olduğumu derhal keşfederler. İstemiyorum! He artık yoruldum eve döneceğim, 4 v Zühtü (Antalya), B. Tahir (Konya), Bir yıllık uzaklık zammı alan kay- makamlar: B. Muzaffer (Patlos), B. Cevdet (Aleşkirt), B. Ali Münib (Su- şehri), B. Esad (Aşkale), B. Edib (Ka- rayuzı), B. Şeref (Bor), B. Cemal (Ar- dahan), B, İhsan (Iğdır), B. Hüsnü (Arapçay), B. Yusuf (Küle), B. Rifat (Çıldır), B. Fahreddin (Tuzluca), B. B. Fuad (Malaz- kirt), B. Hakkı (Pervari), B. Basri (Şirlak), B. Reşad (Kuyuluhisar), B. Eşref (Muradiye), B. Necdet (Alucre). B, Ribbentrop (Baş tarafı 1 nci sahifede) düşmemesi için herhâlde bir anlaşma yapacaklardır. Journal gazetesi diyor ki: «Almanya ile İtalya arasında Ma- carişlanın isteklerinden ve müşterek Polonya - Macar hududu meselesin- den dolayı ihtilâf vardır. Almanya, Macarları memnun etmek için ileri ha reketini durdurmak niyetinde değil dir, Rütenya işinde Fransa ile İngilte- re Almanyanın fikrine temayül ettik. lerinden Almanya, İtalya ile Polonya» yı kendisini takibe mecbur sayıyor.» Epok gazetesi diyor ki: «Fikrimizce başlayacak olan müs zakere Berlin - Roma verini kuv« direcektir. Çünkü iki taraf da birbirine müzaheret etmek azminde. Gir, Madam Tabouis, de diyor ki: «Almanya ve İtalya, İngiltere İle Fransanın silâfilanmia programına pek o kadar menmun olmamışlardır. Almanyanın, müstemlekelere müteal- lik isteklerini İtalyanın müzaheretini isliyeceği söyleniyor. İtalya, Almanyanın Macar istekle. ri meselesinde tuttuğu yoldan mem- nun değildir. İtalyanın bu vaziyete mukabil Almanyadan general Fran. konun gelecek ay içinde muvaffak ol- ması için Alman ordusunun kayıtsız ve şartsız züzaheretini istiyeceği söy- leniyor. Ankaradaki geçid resmi (Baş tarafı 1 inci sahifede) Saat 14 buçukla şehir hipodro- munda geçid resmine başlanacaktır. Kara, deniz ve hava kuvvetlerimiz en son sistem techizatlarile geçide iştirak edeceklerdir. Bu sene burad ayâpılacak olan geçid resmi şimdiye kadar memleket» te yapılan geçid resimlerinin en bü- yüğü olacaktır. Bu”merasime mühim mikdarda tayrarelerimiz de iştirak edecektir. Ocuvre gazetesin- Adamcağız bu gece için beslediği ümidlerin hep boşa çıktığını görünce fena halde bozuldu. Lâkin söz dinle- mekten başka çare de yok!... Kalktı, birlikte çıktılar, Yolda, yalıya giderken Leman uyuk» lar gibi gözlerini kapamış, duruyordu. Fakat aklı fikri baloda rasladığı genç- 1e meşguldü: #— Rauf... Doktormuş... Ne hoş er- kek... Ne de çabuk yanımdan Kaçıp gite ti... Elimi bile öpmedi...» *» Leman gibi coşkun tablatli bir insan“ da aşk hissi uyanınca ansızın korkunç bir şekilde inkişaf edeceği tabitydi. Ne kadar delice olursa olsun bütün kap- rislerini yapmağa alışmış, karşısında en ufak bir mâni görmemiş olan bu kw dın elbette aşkına sed çekecek, ne var« sa yıkacak, ezecekti... f Artık tereddüde mahal yoktu. O Raufu seviyordu. Bu aşk'onda birden” bire bütün şiddetile doğmüştür. Sisi keşfeder etmez ilk feryadı: i — Seviyorum... O da beni sevecek» tir! - demek olmuştu. Fakat sonra bütün vücudüne soğuk ir su dökülmi bi irkilerek: mukabele etmezs€»e muvaffak ola mazsam!» - diye korktu.