Çelik ağlarla şehirler koruma Londrayı balonlarla, havada tutu- lacak çelik ağlar vasıtasile tayyare hücumlarına karşı korumak için ey- velce hazırlanmış olan tertibat son buhran münasebetile derhal tatbik edilmişti. Şimdiye kadar büyük şehirlerin bu tarzda muhafazası için bir tecrübe yapılmadığı ve bu usulü ilk defa İn- lizlerin icad ettikleri zannediliyordu. Son günlerde umumi harbe ait neş- rTolunan malümafa göre, bu usulü ilk defa Almanlar tatbik eylemişlerdir. 1916 senesinde İngiliz ve Fransız tayareleyri tekâmül ederek pilotları-” nın cessurane akınlar yapmağa baş- lamalari üzerine Almanya Erkânıhar- , biyesi, cepheye yakın sanayi merkez- lerini zemine yakın inecek tayyarele- re karşı tel ağlarla muhafaza elmeği düşünmüştür, Evvelâ tel ağlar uçurmalarla hava- ya asılmış ve gerilmiştir. Daha sonra uçurmaların yerine balonlar kullanıl. | muştar, Kere yakın inerek hücum yâr pan tayyarelere karşı defi toplarının bir faydası yoktur. Tayare defi topla- rı ancak yüksek hava tabakalarında düşman tayyarelerinin faaliyette bu- Junmalarına sed ateşi ile mani ola- bilir. Balonlarla havaya kaldırılan ve ge- rilen ağlar ise düşman tayyarelerinin yere inmelerine mani olur, İnecek ol- salar, tayyare ağlara çarparak düşer. 1917 senesinde Almanlar bu usul (Sar) havzasındaki sanayi e havzası ile Lüksemburg ve ve Loren sanayi merkezlerini İngiliz ve Fransız tayyarelerine karşı mu- hafaza etmişlerdi. Umumi harbin sonunda şehri, ağlarla tayyareye karşı muhafaza ile meşgul Al- man ordusunun sekiz büyük askeri müfrezesi vardı. Bunlardan üçü Sar vadisini, biri Lüksemburgu, ikisi Lo- rende Müzel vadisindeki sanayi mer- kezlerini ve biri de Kolonyayı muhs- faza etmiştir. Ingilterede dini hizipler Dünyada muhtelit mezhep ve dini hiziplerin en çok bulunduğu memle- betin İnglitere olduğu, son yapılan tedikiklerden anlaşılmıştır. Amerika müttehid hükümetleri ülkesinin. nü- fusu İngilterenin üç misli olup ekser halkı İngiliz olduğu halde, burada bi- le mezhep fark ve ihtilâfı İngillerede- ki kadar değildir. İngilizler bu farkı bir zarar değil, belki bir fazilet ve meziyet saymakta- dırlar. Çünkü İngilizler dini ferdiyet- çiliklerile iftihar etmektedirler, Avru- Mik ve ortodoksluktur, İngilterede ise, bu mezheplerden her birinin birçok şübeleri vardır, İngiliz katolikleri Romayı tanımazlar ve İn- giliz yüksek kilisesini Roma kalolikli- ginin vârisi sayarlar. Resmi mezhep ve klise Anglikan- dır, Halbuki zahirde bunun reisi bu- Yunan Canterbury başpeskoposu kili- senin en büyük başı değildir. İngilte- re kralı ayni zamanda Anglikan yük- sek kilisesinin en yüsek rütbeli veisi- dir. Anglikan kilisesi, yüksek -ve aşağı diye ikiye ayrılmaktadır. Yüksek ki- | / Jise mensupları kiliselerin, ler gibi, tezyini taraftarıdırlar, Hal- buki aşağı kilise mensufpları Şid- detle sadelik taraftarıdırlar, Aşağı ki- lise taraftarları hakiki protestan ken- dileri oldukları kanaatindedirler. Daha garibi, her mahalle papazi halkının hangi kiliseden olduğunu kendi tayin eder, Bu yüzden kilise kür süsüne tezyinat ve meselâ bir çiçek vazosunun konulup konulmaması me- selesinden, sonu gelmez münakaşa- lar çıkar, Şu kadar var ki yüksek ta- baka resmi yüksek kiliseye mensup- tur, Orta sınıf halk ise sayısı birkaç yüzü bulan muhtelif protestan hi- ziplerine mensupturlar, İngilterenin resmi devlet kilisesi ol- duğu gibi, İskoçyanın da ayrıca resmi kilisesi vardır. Bu hiziplerden başka binlerce küçük hizipler vardır. Bun- lardan biri 1940 senesinde Mesihin bütün dünyayı şamil bir devlet kura- cağı kannatindedir. Tarikatlerin he- sabı yoktur. Selâmet ordusu ve Kilise ordusu gibi büyük teşekküller de ay- rıdır, Bu Kilise meseleleri ve dua ki- tapları İngiliz palâmentosunu mü- temadiyen işgal eder, Kuraklık ve fırtına evvelden arffaşılabilecek mi? Cenubi kutup havalisinde birçok mühim keşiflerde bulunan sir Wilkins gene meşhur kutup kâşiflerinden den bulunan Eorp ile birlikte yeni bir seyahate çıkmaktadır. Bu defaki seyahatten maksad, ye- ni arazi keşfetmekten ziyade ilimi cev- vi hava istasyonları için münasip nok- talar aramaktır. Mumaileyhe göre, Şi- mali ve çenubi kutupların hava ah- vali hakkında muntazam ye daimi malümat toplandığı zaman, bütün dünyanın, gelecek hava tebeddülleri- ni keşfetmek mümkün olacaktır, Meselâ on iki seneye kadar hangi yılda kuraklık, hangi senede fazla yağmur olacağını ve şiddetli fırtına- Jarın ne zamanlar olacağını evvelden hesap etmek, bu istasyonlar sayesin- de mümkün olacaktır. , Bütün dünya milletleri çifçileri, ha- vanın tebeddüllerini on“ye on iki se- ne evvel öğrenmekle, işlerini buna gö- re tanzim edeceklerdir, Binenaleyh iç- timai ve siyasi sarsıntıların ve buh- ranların önü almabilecek ve bütün beşeriyet huzur ve &nniyet bulacak- tır. Sir Wilkins, on İki istasyondan ye disinin cenubi kutup bavalisindeki adalarda ve beşinin de şimdi altıncı bir kıtal arz olduğu anlaşılan cenubi kutup karasında tesis edilmesini mü- nasip görmektedir. Bu istasyonların tesisi, milyonlarca İngiliz liralık masrafa bais olacaktır, Mumalleyh bu masrafa kürrel arzın cenup nısfındaki devletlerin iştirak eylemelerine lüzum görüyor.» Hollandanın yeni harp gemileri vi Devletler arasındaki silâhlanina ya» rışı, küçük devletlerin hazineleri için büyük bir yük teşkil etmektedir. Me- selâ küçük Hollânda bu seneki Milda- faa bütçesini 20,000,000 İngiliz Yira- sınâ çıkaracaktır, Bu masraflar daha ziyade yeni harp gemilerinin inşasın. dan ileri geliyor. Devlet küçük olduğundan, yeni yap- tıracağı gemiler de küçük tipte ola- caktır. Bu cümleden gayet seri 19 motörlü torpidobot we 22 torpido de- niz tayyaresi, altı konos gemisi ve altı büyük deniz keşif tayyaresi yapıla- Tankı kim icad etti? “Tankı ilk düşünen adam Volterdir, Hiç şaşmayınız, Volter Florian mar- kisine yazdığı mektuplarda, etrafa gülle atan arabalardan bahseder ve böyle arabalar yapılmasını söyler. Floler de romanlarından birinde buğünkü tanklara benziyen makine- leri anlatir, Yaldızlı hap Bir tabir vardır: Hapı yaldızlayıp yutturdu! derler, Eski zamanlarda altının hastalıkla- Ta yararlı olduğu kanaati vardır. Bu- nun için bir çok ilâçları hap şekline katolik- l | Avrupa iklimi artık aslan yetiştiri- yor, Suni güneş ziyası ve tıbbi yeni bir- çok keşifler Avrupadaki hayvanat bah. çelerinde aslanların türemesine yardım etmiştir. Yakın zamana kadar hayva- nat bahçeleri için hariçten getirilen yani Asya ve Afrikadaki asıl vatanla- rından celbolunan aslanların beher 150 İngiliz lirasına mal oluyordu. Şim- di ise aslanlar hayvanat bahçelerinde doğurarak evlâd yeliştirdiklerinden bir aslan eskisinin dörtte biri masrafı» na mal olmaktadır, Hayvanat bahçeleri memurları aslan yetiştirmekte o kadar tecrübe ve ehli- yet kesbetmişlerdir ki, kedi gibi aslan beslemek istiyen meraklılara ucuzca aslan ve aslan yavrusu satmağa hazır bulunuyorlar. Hayvanat bahçelerinde. ki hayvanlar bulundukları şehirler ahalisinin ve bahusus çocukların göz- desi olduklarından bunların doğması ve büyümesi mühim birer içtimni hâ- dise teşkil etmektedir. Meselâ Londra hayvanat bahçesin- deki Bessle ismindeki dişi aslanın üç yavru birden doğurması Londra ço- cukları arasında başlıca mevzuu teşkil etmiştir. Bu dişi aslanın kendisi de As- ya ve Afrika ormanlarından gelmeyip hayvanat bahçesinde doğmuş bulun- ması bunun hayatına alâkayı bir kat daha çoğaltmıştır, Londralılardan bir çoğu bü dişi aslanı daha yavru olduğu zamandanberi tanıyorlar. Şimdi mesele esir bir halde doğan ve yaşıyan aslan- ların ormanlarda tabii hayat yaşıyan- lar kadar uzun ömürlü olup olmıyaca- gındadır. Bu hususta ilim hayvanat âlimleri ve mütehassısları arasında uzun uzadı ya münakaşalar cereyan elmekledir. Çanakkalede sancak tevdii Merasim pek parlak oldu halk askerlerimizi hararetle alkışladı Çanakkale (Akşam) — Orgeneral Fahreddin Altay, Reisicümhur Atatürk adına alaylara merasimle sancak ver- miştir. Orgeneral Fahreddin Allay a9- keri ve mülki erkân tarafından karşı- lanmış, askeri mahfelde şerefine ziya- fet verilmiştir. Orgeneral Fahreddin Altay, berabe- rinde müstahkem mevki komutanı ve vali B. Atıf Ulusoğlu olduğu halde as- yetiştirmeğe müsait olduğu tahakkuk etti Hayvanat bahçelerinde aslanlar doğurup zürri- yetlerini devam ettiri- yorlar. Bu suretle başka yerden aslan getirmeğe ihtiyaç kalmıyacaktır Bunlardan çoğu aslanların esarette bu- Jundukları zaman deha çok yaşadığı noktasında müttefiktir. Aslanların hayatını yakından takip ve tedkik eden hayvanat ilmi mütehas. aslârındanı binbaşı Slanley Flower'e göre esir bir aslan otuz sene yaşamak- tadır. Halbuki serbes hayat süren bir aslan on yaşından fazla pek yaşama- maktadır. Çünkü on yaşından sonra aslan gençliğini ve eski kuvvetini kay- beylediğinden yeni yetişen dinç aslan- Jarın rekabetine pek mukavemet ede- memektedir. Bundan sonra ya kendisini öldürür. ler yahud kâfi derecede gıda bulamaz. On yaşından sonra hayatını muhafaza eden aslanlar ya rakipsiz kalanlar, ya- hud son derecede hilekâr olanlardır. Serbes yaşıyan aslan tam altı yaşında bütün cevvaliyetine ve zindeliğine ma- ik olur. Sonradan yavaş yavaş söner. Halbuki hayvanat bahçesinde yahuğ suretle aslan Insanın yardımı ve hima- yesi sayesinde otuz yaşını bulmakta» dır. Avrupanın iklimi aslanların yetiş- mesine müsald olduğu tahakkuk ettik» Bandırmada genç bir dulun başına gelenler i Bayan, müstakbel kocasile Parise gideceği sırada akrabası hareketine mani oldu Bandırma (Akşam) — Son gün- lerde Bandırmada garip bir macera herkesi meşgul etmektedir. Vaka şu- dur: Zengin, fakat ihtiyarca bir zat ufak bir rahatsızlık neticesinde ve- fat ediyor ve devamlı bir tasarruf sonund£ toplayabildiği on bin lira- lik emvali menkule ve gayri menku- kerlerimizi teftişten sonra saneağı, Re.| lesini de karısı bayan C ... ye mrias isicümhur adına her alayın komuta. nina vermiş ve yüksek bir hitabede bu- Tunmuştur. Sancaği teslim alan alay komutanları, sancağı en mukaddes bir varlık olarak tanıyacaklarına and iç- mişlerdir. Bundan sonra geçit resmi başlıyarak sancakla askerlerimizin ge- çişini halk, heyecanla seyretmiş ve al» kışlamışlardır. Edirnede | Güzel S Sanatlere ketin muhtelif yerlerine gönderildiği malâmdur. Bu arada Edimeye de güzel sanat- lar akademisi muallimlerinden Bed- Tİ Rahmi gönderilmiş ve kendisile birlikte hayat ve meslek arkadaşı bayan Erenle ressam Arif Kaptan da gelmişlerdir, Yirmi gündenberi Edirnenin gü- zel parçalarını kendi görüş ve du- - yuşlarına göre yuval üzerine alan bu sanatkârların çalışmaları şehirde büyük -bir alâka uyandırmıştır. Dirik kendilerine bir-arkadaş terfi | sokarlar, sonra Dini yaldlaar. ederek Edimemizin görülmeğe değer a “yerlerini ve / bırakıyor. Bayan (C) 55 yaşlarında genç bir taze, kalan mirası hüsnü suretle idare etmeğe çalışıyor. ve münasip bir can yoldaşı arıyor. Bu esnada çarşı içindeki dükkân- dan birine bir genç talip oluyor ve münasip bir icarla dükkânı ki- ralıyor. Genç, çalışkan ve işinin ehli, mal sahibi bayan ile dostlukları ilerliyor. İki genç karar veriyorlar; Rah- metli baydan kalan emvali gayri menkuleyi nakde tahvil ederek ve bankadaki (2200) lirayı da beraber- lerine alarak tahsil için Parise gi- , decekler, Paristen avdette de evlene- cekler... Dükkân ve evler birer, birer sâlılı- yor. fazla eşya mezâda çıkarılıyor, bankadaki nakit te alınıyor ve lü- zumlu eşyalar denk yapılarak ba- Baja teslim ediliyor. İki genç ertesi sabah hareket etmek üzere hazırla- nıyor, fakat bu esnada bayanın ha- yatta bulunan 'anası ve teyzesi boş dururlar mı? Kızlarının mal ve mülklerini yok pahasma sattığını görünce delikanlının teşebbüslerini akim bırakmak için eşya arasında 300 lira kıymetinde zati eşyaları bu- Tünduğunu ve bunlarında bağaja teslim edildiğini hükümete haber ten sonra aslanların asıl vatanları Af. rika ve Asyadan ziyade Avrupa kıta- sında çoğalacaklarına hükmediliyor. Avrupada yalnız aslanlar değil şark Ye garp efsanelerinde mühim mevkii olan Semender (Salamandre)ler yaşa» maktadır. Bunlar şimali Amerika Müt- tehid hükümetlerinden şimali Katoli- nenin meşhur dumanlı dağlarından gös tirilmektedir. Bu hayvanlar hem suda hem de ku- ru yerde yaşarlar. Lâkin son derecede insandan kaçarlar. İnsana görünme» meğe ve kayalar içinde gizlenmeğe ça- lışırlar, Bu hayvanların en ziyade dikkate şayan tarafı reelerinin olmamasıdır. Ciğerleri yerine derilerinden teneffüs ederler, Semehderler ateşle ve volkanlarda yaşar zannedilirdi. Şark ve garp ede- biyatında buna dair birçok şiirler var- dir. Fakat hakikatle Semnderler ateş- ten değil soğuktan hoşlanmaktadır. Daima soğuk ve serin yer arar. Lon- dra hayvanat bahçesine getirilen son “ Semenderler yolda mütemdiyen büzlu su ile banyo edilmiştir. Dişi Semenderler yavrularını kuy- ruklarının altında beslerler, Geniş kuy- rukları tavukların kanadı yerini tutar, Yumurtalarını etrafında yılan gibi kangal olarak ısıtır ve yavru çıkarır. Yavrular büyür büyümez suya dalar, Londra ahalisi çok nadir ve meraklı Dünyadaki nadir hayvanların cinsleri. ni idamede Avrupa hayvanat bahçele- rile parklarının büyük hizmeti olacak- tır, —F, tün plânları altüst ediyor ve alâka- dar memurlar istasyonda bağaja tes- lim edilen denkleri açıyor,ana ve teyzeye ait malları arıyorlar. Eşyalar uruştırılırken teyzenin ka- fasma, yolundan alıkonulmasi har sebile sonderecede asabileşen, bayan (C) nin çantası iniyor ve bir kavga başlıyor. Cürmümeşhut tesbit edile- rek iş adliyeye intikal ediyor ve ha- reketleri bilmecburiye geri kalıyor, Delikanlı, Pariste yapmak istediği tahsilin akim kalmasından çok mü- teessirdir. Hayvan neslini ıslah - Diyarbakır aygır deposundan çokistifade ediliyor Diyarbakır (Akşam) — ler ğ mizdeki aygır deposu 935 senesinde tesis edilmiş olup her sene yeni ye ni aygırlar ilâvesi suretile hali ha- zirdaki aygır mevcudu yirmi dördü bulmuştur. bahar mevsiminde bölge ler de sıfad yapmak üzere ön Yâyetinde alıkonulmaktadır. Aygır adedi şüphesiz tamamen ihtiyaca cevap verebliecek mikdara henüz baliğ olmadığı için suni sıfad. ameliyesi yapılmak suretile bu ihti. yecm mümkün mertebe izslesine #3 Jışılmaktadır, Köylülerimiz her gün depoya mü rTacaat ederek aygırlardan âzami bie “ suretle istifade etmekte ve bu suretle | | hayvan neslinin ıslahına büyük hiz- met edilmektedir. Hayvan merakli a EML erir e Cd