Yil 19 anl memleketi Hollivut... Burada her şey yalandır , hattâ sokaktaki ağaç- lar bile... Yalancı polis - Yalancı otel - Yalancı Napolyon- Yalancı Musa Yazan : Hikmet Feridun dolu bir mem- vardır: Hollivud.. İngilizce «Hollywood» un mânası emukaddes ağaç» demektir. Fakat benim elimde olsa Hollivudun ismini; «Büyük ye- lanlar» şehri koyardım. Sokaklarında yalancı Napolyonlar, stüdyodan yeni çıkmış yalancı Musa» lar, yalancı Kleopatralar dolaşan bu garib şehre ilk geldiğim gün meşhur Hollivut bulvarında sıra sıra dizilmiş bir takım ağaçlar gördüm. Yanımda- ğaçlar değil mi? at yalancı ağaç... On- buraya dikti. Ağacın yalancısı!.. Tubafıma gitti. Yolliyudun meşhur Highland cadde- sinin nihayetinde büyük bir otel gör- düm —- Aman ne şairane otel!.. dedim. Buraya insek... Yanımdakiler güldü: yalancı oteldir. Bir stüd- i orada bir filim çevir. n sonra yıka- yalancı otelin rdır. İçinde odalar filan yok- Bu şehirde iIk günü eşyalarımı ote- le braktıktan sonra sokağa çıktım. Yolumu kaybettim. Bir polis gözüme ilişti, Polis memurunun yanına yak- Taştım — Bay polis... dedim, Hollivut ote- Yine nereden gidilir? Affedersini dedi, ben hakiki polis değilim... Stüdyodan şimdi çık- tım. Artistim. Daha doğrusu yalancı polisim... Maamafih size istediğiniz yeri tarif edeyim!.. Büyük bir stüdyonun kapısında meşhur yıldızların dışarıya çıkışlarını seyrediyorduk. Önümüzden ayak bi- lekleri soba borusu kadar kalın, üste- lik bacakları çarpık, yüzü iyiden iyt buruşmuş, gözleri gayet çiğ bir renk- te, kırk yaşlarında kadar görünen bir kadın geçti. Biz iki İstanbul yolcusu biribirimi. ze sorduk: — Bu da mı artist? Muhakkak ken- disini cadaloz rollerine çıkarıyorlar... Fakat biz böyle konuşurken yanımız. dakiler biribirlerini dürtüyorlar. Fısıl. daşıyorlardı: — Mira Loy!.. Mirna Loy!.. Ay o meşhur, güzelliğile bir çok kalblerde yer eden, büyük yıldız Mir- na Loy bu mıydı? yalnız ön | Hollivutun meşhur bulvarı ve iki tarafına dikilmiş yalancı ağaçlar Nerede o perdedeki muntazam ba caklar?.. Nerede o perdede insana şef- fafmış tesirini veren güzel cild? Nere- de o perdedeki şahane gözler? Nerede gölgesi yanaklarına vuran uzun kir. pikler? Nerede O perdedeki harikulâ» de vücud... O meşhur, o cazib, o büyüleyici Mir- na Loy karşımızdaki bu zavallı kadın» cağız mıydı? Büyük bir hayal sukutile oradan | ayrılırken yanımızda bir polis memu- ru: — Müsaade ediniz efendim... Yol veriniz... Büyük artist geçiyor!.. dedi. Döndük. Gözleri iki manda gözü gibi dışarıya fırlamış, acalb tavırlı bir kadın... Gözleri bir manda gözü gibi dışarı fırlamış olan meşhur Jan Blendelle yan; Yalnız gözlerinin çirkinliği bir er- keği ondan fersah fersah uzağa kaçır- mak için kâfi idi. Korkunç kurbağa gözlerile etrafına bakınarak ilerliyordu. Sinema artisti olmasa, bu feci gözler varken - ahlâ- kı ne derece iyi olursa olsun - kırk yl koca bulamaz, ömrünün sonuna kas dar, kocasız, ihtiyar kız olarak kala- bilirdi. Fakat o şimdi büyük artistti ve her- kes kendisine meftundu. Sorduk: — Kim bu? — İşte, dediler, Amerikanın en $€ vimli artisti Jon Blandel... Bu gözler ve sevimli artistlik!.. Mirna Loy ile Joan Blondeli yakın- dan ve makiyajsız gördükten sonr& kendi kendime: — Bu memlekette sinema yıldızla. rının meşhur güzelliklerinin de dünya mikyasında kocaman bir yalan oldu SANTA CLAVS LANE” EY Klm GİRİ ğu anlaşılıyor... dedim. Aradan iki gün geçti. Bir akşam üstü büy stüdyoya gidiyordum. Yolumun üstüne bir Tüks otomobil çıktı. Adamakıllı ihtiyar, fakat son derecede boyalı bir kadın bu otomo- bile biniyordu. Hajk etrafına toplanmıştı. Alkışlar... «Yaşan sesleri. : Kimi elinde küçük bir defter uzak- tan bağırır: — Lütfen hatıra defterimi imzalar mısınız? — Lütfen folografınızı bana he- diye eder misiniz? — Yaşşa Mar Gene kendi kendime sordum: «Bu ihtiyar kadın da kimdi?» Emin olu- nuz ki onu hemen tanımama imkân yoktu. Maamafih büyük bir sinema yıldızı olduğunu anladım. Omuz başımda duran polise sor. dum: —- Kim bu kadın? Polis beni tepeden tırnağa kadar süzdü. Galiba büyük cehaletime ina- namıyordu. Hayretle sordu: — Tanımıyor musunuz? — Yoooo. — Mary Pikford!.. Hayretimden ağzım açık kaldı. Be- yaz perdede 18 yaşında hattâ bazan 16 yaşında, saçları iki örgü ile arka- sına bırakılmış, çılgın, haşarı, hâlâ bebek oynıyan minimini kız bu ihti. yar kağın mıydı? Hemen onun bir resmini çektim. Büyük sinema artistlerinin en sinirle. rine dokunan şey de sokakta resimle- rini aldırtmaktır. Çünkü çıkacak re- | sim rötüşsuzdur. Stüdyodaki bir çok ihtiyarlık çizgilerini yok eden elek- trik ışıkları olmadan çekilmiş bir res simdir, Böyle fotograflarda artistle- rin bütün foyaları meydana çıkar... Bunun için Mary Pikford benim re- sim çekmeme iyice içerledi. Fakat Tenk vermemeğe gayret etti. Bir kaç gün sonra eski artistler şerefine Hol. Jivüdün meşhur Grifift parkında ve- rilen bir-müsamerede eski sinemanın meşhur, deli baş genç kızı Kolin Moru gördüm... Keşki görmez olsaydım, Bu kız benim hayalimde hâlâ 18 yaşmın bütün haşarılığile yaşardı. Halbuki bana Grifift Parkda dudak- Tarı etrafında iki kalın çizgi bulunan kırklık, çökmüş, vaktinden evvel bo- zulmuş bir kadın gösterdiler. Mary Pikfordia Kolin Moru gördük. ten sonra da sinema yıldızlarının ç0- gunun gençliğinin bütün dünyayı al datan büyük bir yalandan ibaret ol- duğunu iyice anladım. Hollivudda sağa baksam bir yalan» la karşılaşıyordum. Sola baksam bü- yük bir yalan... Bir zaman bana öyle geliyor ki bu acaib şehrin topraklarından yalan fış» kırıyor, musluklarından su yerine yü» Jan akıyor... Bazan otelde yemekten sonra mey- va İle beraber getirilen peyniri yer. ken - sizi temin ederim Ki - içime bir şüphe düşüyordu. — Acaba yediğim hakikt peynir mi?.. Yoksa «peynir» diye bana ya- lancı bir şey mi yediriyorlar!.. Hikmet Feridun Es İZMİR m ve mülhakatı için AKŞAM güze- tesinin tevzi yeri münhasıran İz- mirde İkinci Beyler sokak 52 nu- marada Hamdi Bekir Gürsoylar Çek kuvvetlerinin seferberliği ilân edildi (Baş tarafı 1 nci sahifede) . Maslahatgüzar aynı zamanda bu demarştan dolayı hayret izharı için de emir almıştır. Zira Leh - Sovyet hududunda Lehistan tarafından hiç bir,hususi tedbir ittihaz edilmiş de- ğildir. Leh - Çek hududunda Cieszyn 23 (A.A.) — Leh - Çek hu- dudunda akşam üzeri hiç bir deği. şiklik olmamıştır. Kıtaatın faaliyeti durmuş gözüküyor. Dün hudud bölge- sine gelen kıtaat hudut boyunca köy- lere yerleştirilmiştir. Katoviç 23 (A.A.) — Teşenden bil | dirildiğine göre, Trzirmletzde Çek as- kerlerile Lehli halk arasında kanlı çarpışmalar olmuştur. Çek kıtaatı halkın dağılmasını istemiş, (o halkın muhalefet etmesi Üzerine ateş açı Fransız baş (Baş tarafı 1 inci sahiflede) Ordre gazetesi bu haberi teyid et- mektö, Hitlerin Çekoslovakyanın ta- mameni taksimini istediğini ilâve etmektedir. Figaro gazetesine göre Alman er- kânıharbiyesi, Nazi felsefesini kabul edenlerden mürekkeb bir Çek hükü- meti teşkil için Prağ'ın işgali hak- kında bir plân hazırlamıştır. Fransız gazetelerinin makaleleri Paris 23 —- Bütün Fransız gazete- leri Çekoslovakya meselesinde bun- dan fazla fedakârlık güsterilemiye- ceğini yazıyorlar, Petit Parislen yaz- dığı makalede diyor ki: «Godesberg'de bilinmesi lâzımdır kati bir şekilde | İ İ ! tır. İki Lehli ölmüş, 10 Lehli yaralan- mişlar. iltau 23 (AA) — D.N.B. bildi riyi Perşembe sabahile bugün öğle vakti arasında Südet jimnastları ta- rafından muhasara edilen takriben 400 kadar Çek gümrükcü ve jandar- me ile 4 zabit ve 40 asker Varndorf Schluckenau hudut hattından Al man toprağına geçmiştir. Bunların silâhlarn almarak Zittau ve Liebau yolu ile Bautzen'e nakledilmişlerdir. Münih 23 (A.A.) — Kıtant faaliye- ti arasında otömobil, kamyon ve top- lar da vardır, Askerler otomobille nak- ledilmekledir, Saat 18 de birkaç bom- bardıman hava filosu doğu şimali is- tikametinde Münih üzerinden uç- muşlardır. Bütün Bavyera dağların- da bir çok motürlü kuvvetler görül mektedir. kumandanı: ki, Fransa imkân dahilinde uzlaşma yolunda yürümüştür, fakat şimdi ar- tık bu hududu aşmak istememekte- dir. Fransız efkâr. umumiyesi, hiç şüphesiz bir uzlaşma arzu etmekie- dir. Fakat evvelce tesbit edilmiş olan fiatla, Bizzat Çekoslvakya da jeda- kârlık yolunda mümkün olan âzami hududları aşmıştır. Ve kendisinden fazla bir şey istemek tehlikeli ola- caktır.» Aube gazetesi şu satırları yazıyor; «Mühim fedakârlıkta bulunduk. Fa- kat gerek şerefimiz, gerek sulhün menfaati bundan fazlasına katlan- mamağı emrediyor. Bundan böyle karşılığı olmadıkta hiç bir şey yapıl mıyacaktır.» Almanların kati hattı hareketi tesbit edildi (Baş tarafı 1 inci sahifede) yanında Fon Ribbentrop olduğu halde İngiliz Başvekilini olelin methalinde karşılamıştır. Bir i kıta ihti- ram merasimini ifa etir Godeşberg 23 (A.A) — B. Hitler, Çambörleyn, Fon Ribbentrop ve Hen- derson zemin katında sol taraftaki salona girmişler ve orada İotograf- çılar bu tarihi dakikanın tespitine imkân bulmuşlardır. B. Hitler ve Çambörleyn Fon Rib- bentrop da hazır olduğu halde gö- rüşmelerine başlamışlardır. Şmit ter- cüman vazifesini ifa etmektedir. Godesberg 23 (AA) — Hitler - Çambörleyn görüşmesi gece yarısın- dan sonra saat 1,30 (Türkiye saatile 2,30 da) bitmiştir. Tebliğ Godesberg 23 (AA) Hitler Çambörleyn mülâkatı üç saat sürmüş. tür. Mülâkâttan sonra aşağıdaki hu- susat tebliğ edilmiştir: Führerle B. Çambörleyn arasında- ki dostane görüşmelör bügün Alman- yanın Südetler memleketinin vaziye- ti karşısındaki kati hattı hareketini tesbit eden bir Alman muhturasınm verilmesile nihayet (o bulmuştur. B. Çambörleyn bu muhtıranm Çekosle- vak hükümetine tevdiini kabul etmiş» tir. B. Çambörleyn, yanında Berlin büyük elçisi Sir Nevil Henderson oI- duğu halde bu akşam B. Hitleri veda için ziyaret etmiş ve bu ziyaret esna- sında B. Fon Ribbentrop da hazir bu- hunmuştur. Führer bu fırsattan isti- fade ederek Südetler meselesinin hal. Mi uğrundaki gayretlerinden - dolayı kendisinin ve bütün Alman milletinin minnettarlığım B. Çambörleyne bil- dirmiştir. İngiliz Başvekili yarın tay- yare ile İngiltereye hareket edecektir. Çek hükümetine bir teklif Paris 23 (A.A.) — İyi malümat alan mahfillerde tasrih edildiğine göre, B. Çambörleyn İngiliz orta elçisi vasıta- sile Prağ'a bir teklif yapmıştır. Bu teklif, B. Hitlerin her türlü karardan evvel hudud boyunca Südetler hava» lisinde bir mıntakanın Alman kıtaatı tarafından işgali hakkındaki talebi. ne dair mutavassıt bir tarzı haldir. Macaristan Slovakyayı da istiyor Londra 23 — Alınan haberlere göre Macaristan Çekoslovakyada yal» nız Macarların bulundukları yerleri deği, o Slovakların oturdukları yerleri de istemektedir. Macaristan- Slovaklra geniş bir muhtariyet ve- receğini bildirmektedir. Londra 23 — Pragdaki İngiliz tebea- sının son kafilesi de bugün tayyare ile buradan hareket etmiştir. Transilvanya vapurunda dünkü ziyafet Romanyalıların İskenderiye hatti nâ tahsis ettikleri yeni Transilvanya vapurunda dün gazetecilere, Denizbank erkânına bir çay ziyafeti verilmiştir. Ziyatette matbuat mümessilleri Deniz- bank memurları, Romanya kolonisi bazır bulunmuşlardır. e Misafirlere evvelâ vapur gezdirilmiştir. vâparü Geminin süvarisi büyük bir meza- ketle misafirleri geminin salonunda hazırlanan bilfeye davet etmiştir. Burada davetlilere viski, şarap ve- saire ikram edilmiştir. Transilvanyadak!i dünkü çay pek samimi olmuş ve iki saat eğlenilmişe İltir.