24 Eylül 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

24 Eylül 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çiçekçilik Çok şık, zarif, güzel kokulu bir çiçek Azalia Azalya - Açalya -lar nasıl yetiştirilir? Azalialar; çiçeklerinin güzelliği, rengi- renk, hoş kokulu olması hasebile, mevcud çiçeklerin en mükemmelidir denebilir. Buna mukabil maalesef, çok hassas ba- kılması zor bir çiçektir. Azallalara, bir çocuk gibi itina We ba- kılmazsa, elde edilecek muvaffskıyet pek azdır. Maamafih, aşağıda yazacağımız hususata dikkat etmek şartile, bunlardan istifade mümkündür. İki nevi azalin vardır: Biri açık havada, | bahçede, diğeri çie hususi camekânlarda yetiştirilir. Açık barada o yetiştirilenler, tercihan duvar diplerine, az gölgeli yerle- re dikilirler. Azaltaların envai pek çoktur. Açık ha- vada yetişen ayaliaların en meşhurları şunlardır: 1 — 40 - 50, hatti daha fazla renklisi olan, Azalia de Gand'dir, ki, renkleri sarı ve kırmızıdır. 2 — İlkbaharın son günlerinde çiçek açan A. de Mallis'tir, ki, pembe, turuncu ve sarı renklileri pek makbuldür. 3 — Katmerli olan azalla: A. Rüstica: Renklerinin pek mütenevvi olması ve uzun müddet çiçekleri dayandığı ve ko- kusunun pek hoş olması hasebile, diğer nevilere tercih olunabilirler. Kış mevsiminde serlerde, içeride, yetiş- tirilen azallalardan Hindistandan getiri- Jen Hind azaliası vardır. Bu azallanın yerini tutacak hiç bir çiçek yoktur. Bil- hassa, ilkbaharda katmerli ebrülü beyaz, kırmızı, pembe, sarı renkli envaı gayet kıymetlidir. Hindistan ataliasınin en meşhur nevileri şunlardır: ı A. de Hollande: Turuncu renkte olup sarı çizgileri vardır. 2 — A. Bernard d'Andrös Alba, 3 — Koyu pembe renkte, kenarları süt beyaz çizgili katmerli olan Albert azaltası pek güzeldir. 4 — A, Victoria: Bu da kırmızı renkte olup kenarları beyaz çizgili ve katmer- Midir, $ — Dr. Mor azallası; Kalnerli ve ko- yu pembe renkte olup mor, beyaz çizsile- ri vardır. 6— Olnie de Gercot azaliası: Yarı kat- merli olup beyaz, kırmızı çizgileri vardır. Azallaların — yetişlirilme © usulleri — Azalilar, çelik ve aşi wwlile yetiştirilir ve teksir edilir. Ancak, azalia yetiştir- mek için, insanın bu hususta ihtisas ve meleke sahibi olması lâzımdır. Bununla beraber, memleketimizde azalia fida- nmın yetiştirilmesi müşküldür. Çünkü iklim de müsaid değildir. En Iyi azallalar Fransa ve Belçikada MEŞ'UM Nakleden: (Vâ - Nü) Düğün bütün şatafatile cereyan etti, Reşid paşanın kırk odalı konağı da- vetli ve seyircilerle doldu. Sofra ser- isi için kadınefendi saraydan hazine malı olan âltın tabakları yollamıştı. Bu kadar zengin, bu kadar saltanatlı düğün senelerdenberi görülmemişti, | koltukta torba, torba çil lira çeyrekle. | ri serpildi. Kendi şerefine yapılan bu ziyafet | patırdısı ortasında, Cenan, dudakla. rında tebessüm, likin kalbinde ıztı. rab halecanile dolaşıyordu. Bu rüya- nın acı uyanışından pek korkuyordu. Kocasına baktıkça onu beğeniyor; fakat zarafeti, nezaketi altında demir gibi bir karakterin gizlendiğini de his- sediyordu. Şimdi hürmet ettiği ve em- niyetle zevce diye intihab ettiği bu ka- dınin günün birinde günahını sezecek olsa kimbilir öfkesi ne müthiş feve- ran edecekti. O zaman tahkir edilen bir adam hiddetile kalmayıp caniyi cezalandıran bir hâkim vaziyeti ala. cağı şüphesizdi, Aşk ve macera romanı Sebzecilik: Bahçelerde ilk turfanda Bakla; hem mu- gaddi ve hem de | yemeklerinin te- nerrüü itibarlle kış, yaz aranılan, | sarfedilen bir seb- ! — | Kurusunun, kı- gın ezmesi, yazın, ilk turfanda ye- tlşen kuzu bakla sının, geytin yağ- ısının taze koyun yoğurdile yenmesi cidden çok hoş olur. Esasen, baklanın ye- tüştiği ilkbaharda koyun yoğurdu da meb- züldür, Bakla çok mugaddi bir sebecdir dedik; zira, baklanın içinde nişasta İle beraber (Legumin) denilen çok mugaddi azotlu bir madde vardır. Büt emziren validelerin bakla ezmesi yemesi, sütü teyid ettiğinden, süte gi- da verdiğinden dolayıdır. Baklanın envai pek çoktur. Bizim bah- çelerimizde yetiştireceğimiz baklalar, sa- kız baklası, turfanda yetişen Bayrampaşa baklasıdır. Bunların taneleri irice ve pek lezzetlidir. Kuzu bakla da pek mak- buldür. Baklanın sevdiği toprak: Bakla İyi ha- sırlanmış, güzel bellenmiş her toprakta yetiştirilebilir. Toprak hususunda müş- Xülpesend değir'ir. Az ratab, kili kumlu topraklardan bit- tabi daha ziyade koşlanır. Baklanın dikilmesi mevsimi: Kışı pek şiddetli olmıyan mahallerde, yani hararet | derecesi nakıs 3 - dien uşağı düşmiyen | yerlerde baklayı sonbaharda eylâl beşin- | den itibaren bile ekmeğe başlarlar. Ba- zan haziranda ekilip sonbahara doğru bakla alındığı da vakidir. Böyle eylül nihayeti, teşrinlerde ekilen baklalardan şubat, martta wahsul slms- ğa başlanabilir, Memleketimizin Eze mın- takasında, hattâ İstanbulda bile şubat, martta İlk turfanda mahsul alınabilir. Resmimiz Ukbaharda yetişen turfanda, kuzu baklasını göstermektedir. Ekme usulü: Bahçelerde &ra üzerine €kmeli, Toprak güzelce sürülüp, bellenip tesviye edildikten sonra 40 - 45 santim fasılalarla, sıralar, çizgiler açılıp bu çiz- gilerin içerisine 2) - 25 santim aralık. larin baklalar okilir ve çizgiler 5 - & ann- tim toprakla kapatılır, toprağın üzeri de biraz tazyik olunur. Baklalar çi 5 - 6 santim boyla- mınea bir çapa vurulur ve çiğ kalktıktan yetiştirilmektidir; binaenalöyh, meraklı | kimselerin oorülatdan satin almalarını | ehemmiyetle tavsiye ederiz. Buralardan | tedarik edilen azallalar, ihtimam göste- | rildiği takdirde, uzun zamanlar, bu çiçek» ten, bunun hoş, İâtif manzaralarından 18- tifade edebilirler, Bu takölrde yapılacak siparişin Yıştan evvel yapılması lâzımdır. Azalla kökleri bir çıkın şeklindedir, görmiyenler bunlarin kök olduğunu hiç te #annetmezler. Fidanlar yolda gelirken, rütubetlerini zayi etmek ihtimali oldu- gundân, gelir gelmez toprağa dikiimezden errel, bir iki saat kadar behemehsi suya koymalıdır. Yalnız, köklerin soğuktan müteessir olmaması için, çiçek yetişlirme- e mahsus sira #obasının ılıklanmış su- | yundan kullanmalıdır. Sudan çıkardıktan | sonra funda toprağile doldurulmuş sak- sılara dikmelidor. Baksılran çok büyük olması doğru de- ildir. Fidanları serbesçe girebilmesi ve serbesçe bürüycerk derecede olması kâ KADIN Tefrika No, 15 7 Evvelce karar verildiği şekilde, yeni evliler derhal Avrupa ekspresine bine- rek hareket ettiler, Berline vardıkları zaman kendilerini bir çok telgraflar bekliyordu. Bir tanesi Refika hanim- efendidendi: Halide hanımın bir kalb sektesinden vefat ettiğini haber veri- yordu. Kızcağız bu satırları okuyunca” «aman Allahım» diye bağırarak bay- gin bir halde kocasının kolları arasi- na yığıldı. Epey tedaviden sonra ken- dine geldiği zaman saallerce hıçkıra, hıçkıra ağladı: — Teyzeciğim... Benim asıl annem sendin... Ve birdenbire aklına kızı gelince dehşetle kendi kendine: — Şimdi”onunla kim meşgul ola- cak?.. Kim onu himaye edecek?.. diye inledi, ves Küçük Şermin, kendisini büyüten Kadri ile Pembeye fdeta uğur getir. mişti. Zira onun sayesinde evde refah ve saadet artmıştı, bakla nasıl yetiştirilir? sonra çapa vurulmalıdır. Pek soğuk günler- de yapmamalıdır. Aksi takdirde kökleri çapalanmış baklalar fazla donlardan do- narlar, İkinci çapa: baklalar çiçek sçmazdan evvel yapılır, çiçeklerde ilkeh fili olup ta bakin baplamağa başindığı vakit lü- #um ve ibliyaç hissedilirse bol bir sü ver- mek faydalı olur. Bazı çok büyümüş, fazla dallanmış bak- Iaları, mahsule yatırmak için bunların dallarının uçları koparılırsa faydalı olur. Bu suretle ekseriyetle pek körpe olan baklaların uçlarına hücum etmesi ihti- mali olan puseronlâara melce olmaktan baklaları kurtarmış oluruz. Baklalar ta- bii cesametlerinin üçle ikisini iktzsb edinee toplanmağa başlanır. Baklalar toplanır toplanmaz taze ola- rak sarfedilmesi lâzımdır. Şayet kuru olarak sarledilecek ise, bök- laları, güzele kuruduklan sonra İopla- mak daha doğrudur. Bunun İçin de biraz intizar etmek lizımdir. Kuru bakla toplamak Için, baklaları köklerile sökerler veya biçerler ve günsi- tw kuruttuktan sonra Kuru baklalar top- Yanir. Baklalara, #iyah puseronlar, çok ârız olur. Bunlar için de, bidayette görünür, görünmez baklaların uş dallarında top- lanan puseronları el ile taplamalı ve im- ha etmeli Şayet pseron bütün baklala- rın, ber aksamına cum eimiş ise: Yüz- de 5 nisbetinde in suyuna iki kilo âzab subunu veye yeşil mutfak sabununu güzelce hallettikten sonra baklalara püs- ürtmelidir. On, on beş sual sorarak, zarf içe- risine bir de pul leffederek mektup- la cevap istiyen o okuyucularımıza, tahriren cevap vermek imkân hari- dinde olduğu gibi, gazetemiz mari- fetile de sorulacak zirai meselelerin, #zami 2-3 den fazla olmamasına dikkat edilmesini rica ederiz. Ziraat sahi'emiz Okuyucularımız her hafta bu sütunlarda giraate cit mütcaddi! yazlar ve mütehassısımıza vor. dukları meselelerin cevaplarını bulacaklardır. fidir. Yeni dikilen ,fidanların rütubetin tesi- rinden muhafazası için sakstların dibine ufak kömür - parçalarından bir parmak kalınlığında iskara yapmalı, 10 - 12 ha- rarşt derecesinde bulunan yerlere süksı- ları koymalıdır. Güneşin Kizgin harare- #inden muhafaza için camekinin camla” Tns gireç suyu ile, dış iarafından Sva- maldır, Fidanlari saksıya Giktikten sonra, İki hafta mütemadiyen her gün sulayıp yap- Takları dahi el püsgütgeçile, fıskıyesile yıkamalıdır. İztimal edilecek suyun ha- rareti bulunduğu yerin hararetine müsa- vi olması kizımdır. İki hafta sonra fidanlar zaten bir de- Teceye kadar kendilerini topliyacakları İçin, sulamak derecesini azaltıp iki günde bir sulamalıdır. Azuliaların bakılmasında nazarı itibara alınacak diğer mühim hususatı ikinel bir yazımıza bırakıyoruz. Evlerde nişasta imali Buğday ve patatesten, basit bir şekilde nişasta nasıl imal edilir? Her sile kışlık nişasta ihtiyacını bizzat | evde yapması menfaati iktizasıdır. Zira, hariçten satın alınan nişastaların mahi- yeti pek meçhuldür. Nelerden yapıldığı belli değildir. Buğdaydan nişasta iki suretle yapılır: 1 — Has unu bir bez torba içine Koyu- nuz, bunu suyu çok bir kazan içerisine yatırınız, yahut kazan üzerine Atınız, bir taraftan da bir elinizle torbadaki unu su İçinde mülemadiyen karıştırınız. Unun niğasta kumu torbanın mesamalından Su- ya geçer, Lorba içindeki un üzerine tek- Tar temiz su dökerek güzelce el ile tekrar karıştırınız. Tâ ki torba içinde yapışkan bir madde kalıncaya kadar su ile muamele edersiniz. Yapışkan madde unun gloten kısmıdır, kazana geçen nişasta kazanın dibine çö- ker, üzerindeki suyu bir lâstik boru ile veya diğer bir vasıta ile, nişasta kısının- dan ayırıranız ve bir daha temiz yıkaya- rak ayni ameliyatla tekrarlar ve suyu tef- rik etlikten sonra üzerini bir tülbend ile örterek, bunu güneşe ârzeder, kurutur- sunuz. Kuruduktan sonra ezerek, seleye- rek, temiz bir tofbaya koyarik havadar, kuruk bir mahalde muhafaza edersiniz. 3 — Ba usul memleketimizde çok tat- bik olunan bir usuldür. Şüyle ki: Mikdarı kâfi, ihtiyaç misbe- tinde, iyi temizlenmiş, elenmiş, yabani ot tohumlarından tameamile tefrik edilmiş, yumuşak buğday veya kınlea buğdayı alırsınız, Bunü yıkarsınız, büyük bir ka- zanın içine koyar ağzına kadar su İle doldurursunuz. Böylece, buğday 10 - 15 gün kadar su İçinde kalır, yumuşar, $i- kıldığı vakit içindeki nişasta maddesi, buğdaydan dışarıya çikar. Buğdayı sıkacak veya ezecek bir hale gelip gelmediğini, bir buğdayın parmak arasında sıkıldığı vakit özünün, nişasta- sının hemen dışarıya fırlamasile anlaşılır. Bu takdirde su içindeki buğdayı güzel- ce merdane şeklinde temiz bir demir çu- bukla, üzerinde tazyik ederek cz- meli Her ne kadar bunu evde et makinesinde de yapmak kabi isede, et makinesi buğdayın kabuk kısmını tama- mile ezerek nişastaya bir sarılık verir, kismen, goten de karışmak ihtimali var- dır. Bu süretir, ri iin dr tekrar ezerek nişastanın suya tamamile geçmesine iti- na olunur, Buğday sıkıldıktan sonra, çıkan kabuk- ları ikinci bir kaba koyar ve tekrar üze- rine su konarak yıkanır. Tü ki, kabuk içinde un maddesi kalmayıncaya kadar ameliyata devam edilir. Unun gloten maddesi bu sefer kabuklar arasında, Üze- rinde kalmıştır, Kazandak! nişasta maddesini mütead- did defalar yıkayıp su durulduktan sonra, en son diple kalan, dibe çöken nişasta üzerindeki su, akıtılarak nişasta kısmı da bir tepsi veya sini içerisine konarak, Üze- ri bir tülbend bezle örtüldükten sonra gü- neşe arzedilir ve bu syretle kurutulur. Bu şekilde yapılan nişastanın iyice, bir kaç defa yıkanması lüzamdır. Aksi tak- dirde yapılan nişasta müruru zamanla acılaşır, bozulmak İhtimali vardır. Yapılan nişasta güselce tekrar ezilir, ince bir elekie elenir, temiz torbalara konur, havadar, kurak bir mahalde mu- bafaza olunur. Nişasta pek muzaddi bir maddedir. Bundan yapılan tatlılar pek enfes olur. Bilhassa palüzesi, meyvalı, reçelli peltesi 24 Eylül 1988 Meyva ağaçları yapraklarına musallat olan siyah tırtılların ilâfı hakkında Şehremini, B. Şevki: Mektübunuzu oku» duk. Meyva ağaçları yapraklarım yiyen tırtıllara karşı şimdilik yapılacak bir şey yoktur. Her ne kadar, bunlar üzerine 2e- birli ilâçlar pulverize ederek bunları iWüt etmek kabil ise de, bu zehir meyvalara da sirayet edeceğinden tehlikesi vardır. Bu- nun için, bu turtılların, ağaçların üzerine çıkmamasını temin zımnında alınacak bazı tedbirler vardır. Bu meyanda uğacın gövdelerine yapışkan macunlardan Osti- ka macununu bir halke şeklinden, dal- ren madâr meyva ağaci sükının etrafına #ürersiniz ve yahut ta, bu babda hususi Ağaç gövdesine çıkarken buraya yapışa- ruk kalırlar ve çıkamazlar ve çikmak İse tiyenler zehirlenirler. Bundan buşka, zamanında, bahçenizde- ki buna benzer haşerelerle esaslı bir kilde mücadelede bulunmanız Yani sonbaharda ve ilkbahaı mâhim tedbirler vardır KI, bı rine yakında mufassal bir yazımız intişar edecektir. Bu yazımızı okumanızı tavsiye ederiz, Tabedilecek kitab hakkında Ankara, 3. Palk Akyürek: Gazetemizde, sebze, çiçek, meyva, kümes namı altında intişar etmiş olan yazılarımız tabedilmek üyere matbaaya verilmiştir. Kitab pek ya» kında muhterem okuyucularımızın emir- lerine hazir bulundurulacaktar. Bir çok ilâvelerle muntazam bir kitab haline konan ve (Halk Zirsati) namını verdiğimiz bu eseri muhterem okuyucu- larımıza, tavsiye ederiz. Kitabımız ecza halinde olmayıp mücelleddir. Binarnaleyh, bir müddet daha intizar etmenizi, kitab ikmal edilir edilmez tekrar gazetemizle ilân edileceği beyan olunur. Balıklar, akvaryumlar hakkında, kitab tabedildikten sora muntazam yazılar yazmağa başlıyacağız. Gönderilen, Sunuberiye fasilesinden Taksüs ve Porsuklar hakkında Kâfıdhane, B. Kâzım: Mektubunuzu alâka ile okuduk; gönderdiğiniz çam nü- lar çam, münelerini gözden geçirdik. dnsilesinden: Yan K Pinüs çam deği'- dir. i fasileğdendir. Bunu, bu suretle tanımış olmanız lâzımdır. Porsuklar kozalak vermezler, yuvarlak bir meyra gibi, gılaf içinde tohumu vardır. Meyvalar katiyen yenmez ve zehirlidir. Yemeğe teşebbüs edilmemesini ehemmi- yetle tavsiye elmek isteriz. Bunun tohumları da, Iki senede, tam mânasile kemale gelirler ve ilkbaharda toprağa veya yastıklara, saksılara ekile- bilir. Yazın, muntazaman bolca sulanıl- ması lâzımdır. Porsuklar, şiddetli soğuklardan, müte- esir olurlar. Onun için, bunların kuytn, mahfuz yerlere dikilmesi daha doğru ola» bilir, pek makbul, hazmı kolay ve besleyicidir. Un usulile yapılan nişaslada, elde edi- len glotenden, şeker haslalığına tutulan» lara, nişastası tamamile alınmış saf gio- ten ekmeği yaparlar ve bunu verirler, Bu #üretle de bundan istifade olunabilir. Patatesten ne şekilde nişasta yapılabi- leceğini ikinci bir yazımıza bırakıyoruz. İstanbula gitmeden evvel ihtiyar teyze toptan bir para yollamış, Kadri ise çalışkan bir adam olduğu için der- hal ziraâtini genişletmiş, etraftan arazi almış, şimdi artık gündelikçi çalıştırabilecek vaziyete gelmişti bile... Âdeta köyün ağası sayılıyordu. Karı koca da minimini kızı pek s6 yiyorlardı. Yavrucuk sarı bukle saçla- rı, iri lâciverd gözlerile o kadar sevim- 4, o kadar sevimli idi ki zerre kadar menfaat temin etmese dahi artık on- Cenanın kızı açık ve temiz havada sağlam ve basit gıdalarla sıhhatli ola- rak serpilip büyüyordu. Fitri zarafeti cana yakınlığı, çizgilerinin intizamı âtide çok güzel bir kız olacağını şim- diden gösteriyordu. Pek uzakta olmasına rağmen, Feri- dun beyin haremi daima yavrusile alâkadar oluyor; gizlice sık sık para ve mektup yolluyor; Pembe de uzun cevaplarını postrestant gönderiyordu. Hayat böyle cereyan edip dururken bir akşam Kadri evine şu haberi ge- tirdi; — Pembe! Harb ilân oldu. — Ne diyorsun? *, — Evet İstanbuldan emirler geldi. Asker toplanıyor. Sonra gözleri parlıyarak ilâve etti: — Bu seferki muharebe Balkan harbine benzemez. Bütün kuvvetimiz- Je düşmanı tepeliyeceğiz!.. Genç âdâm hakikaten de Çanak- kalede aslanlar gibi döğüşlü. O ma- nevi zafer âbidesini kuranlardan biri Oldu. Neticede bir kolunu ve bir baca- fını bırakarak, köyüne döndü. 'Tabia- tile işleri hayli altüst olmuştu ama, bir taraftan karısının hamaratlığı ve idare kabiliyeti, diğer taraftan da har- be rağmen Avrupadaki vazifesinde kalan Feridun beyin zevcesinden ge- len yardımlar, bu köylü ailesinin di- gerlerinden epeyce müreffeh yaşama. sına imkân veriyordu. Derken o feci mütareke gelip çattı. Cenanla kocası, Almanyada bir müd- det kapalı kalıp, sıkıntılar çekip niha- yet deniz yolile İstanbula vardıkları zaman, istilânın en müthiş günleri de başlamış bulunuyordu. Cenan kızın- dan ancak bir iki kere daha haber alabildi. Sonra, İzmirin işgali, İstan- bulla münasebetin tamamile kesilme si zavallı kadını ıztırab içinde kıvran- dırdı: Artık Pembeden ne mektup, ne ses sadâ... Anne sevgisile titreyen kalbi, bü- tün tehlikelere rağmen evlâdına git- mesini emreğiyordu. Fakat buna im- kân mi var?.. Kocasına ne.diyecek?.. Bu sırrı hiç bir ferde açâmaz; kimsey- le derdleşemezdi... Ah, teyzesi sağ ol- saydı... Fakat kader, bu manevi isti. nadgâhı da ona çok görmüştü! Köyün civarında çarpışmalar olu- yor, Kadri - Tek koluna ve tek baca- ğına rağmen - vatanı müdafaa eden- ler arasına katılmak için kanının kay» nadığını hissediyordu. Lâkin karısı, çocuğu ve bilhassa kendisine emanet edilen ve şimdi cıvıl cıvıl konuşup yü- rüyen Şermin ne olacaktı? Onları muhafaza etmek te en yüksek vazife. ler arasında değil miydi? Bir gün, öğle yemeğinden sonra ka- rı koca karşılıklı oturmuş, derdleşiyor- lardı. Kadri düşmanın etrafta yaplı- ğı zulümleri anlatıp duruyordu. Tam o sırada kapı şiddetle darbelendi ve bir hamlede kanad kırılarak, içeri se- kiz on sarhoş nefer daldı. Bu yaptıkları marifetten son dere ce neşelenerek yayık yayık gülüyor- lardı. Bir köşede oynıyan minimini Şermin Korkarak ağlamağa başladı. 'Neferlerden. biri çocuğun feryadın- dan sinirlenmiş olacak ki hemen ya- kalıyarak, baş aşağı etti ve koca elile arkasına tokatları indirmeğe başladı. Diğerleri de Pembenin üzerine yürü. yerek çetrefil lisanlarile: — Çabuk!.. Yemek getir... Rakı da bul!,. » diye bağırdılar. Bu haller üzerine, Kadrinin tepesi- ne kan sıçradı. Alil vücudüle bu mü- teamızlara karşı durmak, hepsini evinden dışarı uğratmak istiyordu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: