: , ingilterede Şimal İngilterede Edinburgda top- lanan sıhhiye konferansında meşhur #limlerden Sir Hin İngiliz ipmarator- luğunun âtisi ile alâkadar müheyyle İfşaatta bulunmuştur. Bu zat demiş- tir ki: «Eğer hükümet nüfus azalma- sının önünü almıyacak olursa bütün İngiliz O imparatorluğunun akıbeti tehlikede kalacaktır, 1890 senesinde bin nüfusa 35 do- ğum isabet ederken şimdi ancak 15 doğum düşmektedir. Halbuki Alman- yada doğum nisbeti 19 ve İtalyada 22 dir. Japonyada daha ziyade olup her sene lâakal 1(000,090 doğum olu- yor. İngilterede şimdiki doğum tenaku- $u devam ederse bugün burada do- kuz buçuk milyon çocuk bulunmasi doğum azalıyor na mukabil 1951 senesinde ancak beş buçuk milyan çocuk bulunacaktır. Yalnız İngilterede değil bütün in- giliz İmparatorluğunda doğum azalı- yor. Meselâ Avustralya ve Yeni Ze- land dominyonlarında doğum nisbeti binde ancak 17 bulunuyor. İngiliz imparatorluğunun derdi yalnız doğum azlığı değildir. takyid edildiği zaman bertaraf edilmesi mümkün hastalıklardan imparator. luğun senelik zayiatı para hesabile 285 milyon sterlin tutuyor. Bundan yüz milyon İngiliz dirası hastalanan amelenin ücretinden kaybetmesinden Nüfus azalması ile hastalıkların önü alınmadığı takdirde koca İngiliz imparatorluğu inkıraza uğrıyacak- tar.» Geceleri başkalaşan adam Hanri Buşar, Nant şehrinin büyük bir ticaret müessesesinde kırk senedir Yeznedarlık ediyor. Bırk senedenberi hesablarında bir metelik bile açık ver- Mmiyor. Namus, doğruluğu ile tanın- mış bir zat. İşte bu zata geçen hafta müstantik sordu: — 80 çift yatak çarşafı, 40 çift yas- tik yüzü, 20 düzine erkek gömleği, 35 düzine kadın gömleği, donları, çorap- ları, göğüslükleri hesaba katmıyo- Tum. Bunları nereden aldınız? — Ben ve karım çamaşır meraklısı- yer... Wenri Buşar yalan söylemiyordu, Çamaşır meraklısı olduğu muhakkak- #i, ancak başkalarının çamaşırlarına meraklıydı. Bütün gün namusile çalışan Hendi, geceleri bambaşka bir adam oluyor- du. Gece yarısı sokağa çıkıyor, sayfiye yerlerinde dolaşıyor. Bahçelerde asılı çamaşır görünce yüreği çarpmağa başlıyor, dayanamıyor, usulca girip kurumak için asılan çamaşırları top- Tuyor, evine taşıyordu. Henri geceleri çamaşır avcılığına Amerika kanunları yeniliyor Amerikada bir takım kanunlar var ki, bazı maddeleriyin neden konduğu- na akıl sır erdiremiyorlar. Meselâ: Pazar günleri deniz kKönarlarında eşekle gezmek yasaktır. sa reşat günleri et yemek yasak- Akşam saat sekizden sonra seyyar salıcılardan yaş meyva almak yasak- tar, ancak kuru meyva alınabilir. Papazlar gece yatarlarken bâşları- na renkli takke giyemezler, yasaktır. Bu maddeler kaldırılıyor. Yirmi asi Mısırın en büyük tayyare karargü- | hı çöldedir, Kurak çölde yaşıyan ko- mutan, subay ve erler nasıl su bulu- Yorlar? diyeceksiniz. Kolay, kamyon- Yarla su sevkedilir. Ama hayir, bu ka- Targâhın suya ihtiyacı yoktur. Bu çö- Yün ortasında tatlı sulu bir büyük ku- Yu vardır. ırık eser Bu kuyuyu Kleopatrayı mağlüp eden Sezarın askerleri açmıştır. Kuyu ilk ya- pıldığı haldedir. Yirmi asırdanberi ağzi- nı teşkil eden büyük taşlardan bir ta- i nesi bile yerinden oynamamıştır. Suriyede de Rumen yapısı bir bend bulundu. Suriye mebuslarından biri bu bendin restore edilmesini meclise teklif etti. Eniştesini öldüren Alinin muhakemesine başlandı “Hakarete uğradım, kendimi kay- bederek bıçağımı çektim,, diyor Birkaç gün evvel Çarşıkapıda İplik- çi hanında eski eniştesi Ahmedi bıçak» la yaralayıp öldüren Ali hakkında- ki tahkikat bitirilmiş ve dün ağırce- xa mahkemesinde cürmümeşhud yo- * İle bu davanın rüyetine başlanmış- tur. Müddelumumliliğin tahkikâlına na zaran vaka şöyle olmuştur: Ahmed, karısı Fatmayı boşadıktan sonra ka- dının tekrar kendisile evlenmesine Tazı olmaması üzerine Alinin odasına gitmiş ve: — Eski karım, yani kız kardeşin Fatma ile senin karın Emine her gün birleşip şuraya buraya gidiyorlar. Sen bunlara niçin mani olmuyorsun? Diye bağırmıştır, Bundan fena hal- de hiddetlenen Ali; oradan çikıp eii- De gitmiş ve hemşiresi 'Fatma ile ka- Yısı Emineyi yanına slarak tekrar Ah- Medin handaki odasına dönmüştür. Üçü birden odaya girince, Ali — İşte, hemşiremle karımı getir- dim, Bana söylediklerini, bunların yanında da söyle bukalım, Diye bağırmış ve Ahmed evvelki Sözleri teki nca, aralarında kav- Kavgada Fatma ile Emi- ve İdkemlelerle Ahmedin Üzerine hücum edip döğmüşler, Ali 2 Avustralyayı bir hafta müte- madiyen meşgul eden esrar- engiz vapur bir kedi imiş! Geçen gün Sid- ney limanı civarın-İ Geceleri istihkâmlarda topçular top başında bekliyor, karakol gemileri mütemadiyen dönüp dolaşıyordu. nihayet üç süratli torpitonun araştırması meseleyi da görülen ve bir hafta mütemadi. esrarengiz bir vapur meselesi, gülünç bir tarzda halledilmiştir. Bundan iki hafta evvel Sidneyde dünyunın İlk oşua istihkâmie nin in- şası bitirildi. Avustralyanın bu en mühim sahil şehrindeki bütün liman tesisatı, hususile harb limanı enfra- ruj şuslarla seddedildi. Fakat, bu en asri tesisatın kurulması biler bitmez ortaya esrarengiz bir vapur çıktı. Her gece, mendirek başlıklarına takılan ve enfraruj oldukları için gözle görül meyen şua tertibatı işletiliyordu. Bu şua bir mendirekten diğer mendireğe aksediyordu. Araya yabancı bir mad- de girer girmez şua cereyanı inkıtaa uğruyor ve-derhal çalmağa başlıyan çıngıraklar limana bir yabancınm girmekte olduğunu merkeze bildiri. yordu. Fakat bu tertibatın işlemeğe başla- dığı ilk geceden itibaren limana bir gemi ârız oldu. Gözle görülemiyen bu gemi her gece gizlice limana girmeğe teşebbüs ediyor, derhal çıngıraklar #aaliyete geçiyor, karakol gemileri he- men takibe çıkıyor, fakat bir şey bula- madan geriye dönüyordu. Sidneyin Incir kooperatifi Ortakların bayramı parlak oldu İzmir (Akşam) — İncir Tarım satış kooperatifleri ortaklarının Germen- cikte tertip ettikleri kooperatif or- akları bayramı çok parlak olmuştur. Bu bayramda kooperatifler birliği ve üzüm kurumu umum müdürü Sinop mebusu B. Hakkı Veral, İngiltereden üzüm ve incir salan almak üzere İzmi- re gelmiş olan İngiliz istihlâk koopera- tiflerinin dört direktör ve mümessille- ri, gazeteciler de bulunmuşlardır. Hakkı Veral, ortaklarla samimi Has“ bihallerde bulununuş, onların derdleri- ni dinlemiş, ihtiyaçlarını öğrenmiştir, İngiliz kooperatifleri müdürleri, koo- peraiflerin depolarını, fümigasyon te» sisatını görmüş, çok beğenmişlerdir. İncirlerimizden mühim miktarda mü- bayaat yapacaklardır, Kâliforiya ve Avustralya üzüm flatlerinin, bizim üzümlerimize nazaran çok ucuz olmâ- hastanesinde ölmüştür. Tahkikat neticesinde Ali, adam Öl dürmek suçundan dolayı Türk ceza kanununun 448 inci maddesine göre, Fatma ile Emine de döğmekten dola» yı 464 üncü maddeye göre ceozalandı- mahkemesine na sözler söyledi ve iftirada bulundu. Bu hareketi karşısında kendimi kay- bettim ve bıçağımı çektim. Ondan son- Ta ne yaptığımı bilmiyorum. * Demiştir, Diğer maznun Emine ile Fatma da — Biz Ahmede bir şey yapmadık. O bize fena sözler söyledi. Demişlerdir. Bundan sonra dinle Den şahidler vakayı yukanda yazdı- ğımız şekilde anlalınışlardır. iddia makamının evrakı tedkik ederek id- dinnamesini okuması için muhake- me bugüne bırakılmıştır, Rasadhane müdürü Ankaraya gitti Rasadhane müdürü B. Fatin rasad- İ haneye aid bazı işler etrafında Maarif de bıcuğını cekip iki yerinden yarala- | Vekâletile temas etmek üzere Ankara» sı yüzünden bu yıl Türkiyeden az mübayaatta bulunacaklarını söyle- Kooperatif müdürlerinden'B. Çerril, sekiz senedenberi her yıl geldiği Tür- kiyeyi biraz daha yenileşmiş, mamur Yaşmış ve çehresini buldu gunu, memleketin daima yeniliğe doğru gittiğini gördüğünü söylemiş- tir. İngiliz İstihlâk kooperatifleri mü- dürlerinin incir mıntakasında yaptık» ları seyahatten çok İyi intibalarla dö- nülmüştür. Otelciler cemiyeti otellerin yeniden sınıfa ayrılmasıni istiyor . Belediye, şehrimizde bulunan otel- leri beş sınıfa ayırmıştı. Oteller, Be- lediyenin bu tasnifine göre ıslah edi- leektir. Diğer taraftan Otelciler cemiyeti da mevcud oteler üzerinde ayrıca tödki- kat yapmış ve bu tedkikatını bir ra» porla Belediye reisliğine bildirmiştir. Otelciler cemiyeti, Belediyenin yaptı- ğa tasnfi isabetli bulmamış, otellerin beş değli, altı sınıf üzerine tasnifi lü- gumunda ısrar etmiştir. Cemiyet, seyyahların barınabile- cekleri ve bugün birinci sınıf otel vas siyetinde olin bellibaşı otellerin üçüncü sınıfa tefrik edilerek birinci ye ikinci sinif konfor ve ovsafını hala olacak otellerin Belediye tarafından açılmasını istemiş ve bu suretle soy- meydana çıkardı civarı projektörlerle araştırılıyor, sa- bil bataryeleri ateş etmeğe hazırlanı- yor, ancak gemiden hiç bir eser gö- rülemiyordu. Bu hal bir çok geceler devam edip durdu. Sahil bataryeleri bir iki gece bir vapurun burnunu görür gibi oldu- lar ve derhal o tarafa doğru ateş aç- tılar. Lâkin civarı araşlırılınca hayal gemisi gene bülunumadı. Gemi bir anda geliyor, gene bir anda gözden kayboluyordu. Sidney civarında bu aralık müthiş bir fırtına çıktı. Bütün vapurlar lima- na iltica etti. Vapurların hiç biri gün- lerce açıklara çıkamadı. Fakat esra» rengiz gemi fırtına esnasında da her gece muntazaman limanı ziyaret etti, O ne fırtına dinliyordu, ne de top ate- şi! Gazeteler bu gemi hakkında uzun mâkaleler neşrediyorlardı. Bazilari bunun bir kaçakçı gemisi olması ihti- malinden bahsediyordu. Kihayet hükümet sahil muhafaza- sına memur ve toplarla mücehhez üç yollu torpidoyu bu gemiyi takibe me- mur etti, Gemiler hususi cephane al- dıktan sonra bir gece gizlice limanı İzmir terkettiler. Meçhul geminin bir casus gemisi olması ih- ğ > ları emredildi, Meçhu gemi o gece dahi göründü. Fakat aradan iki dakika geçmeden torpidoar* yetiştiler, projektörlerile etrafı taradılar. Bu esnada küçük bir gülgenin bir mendirek üzerinden yürü- düğünü ve sonra birdenbire kayboldu- gunu gördüler. Derhal iki ağır mit. ralyöz o gölgeye doğru ateş açtı. Tor. pidalardan biri mendireğe yanaştı. İçinden karaya atlıyan müsellâh on gemici gölgenin gittiği tarafa doğru koştu. Bunlar etrafı biraz araştırdık. tan sonra mendireğin mahfuz bir ye- rinde alu yavrulu bir kedi buldular. Sahibi, bundan iki ay evvel kediyi boğmak için denize atmıştı. Fakat kedi yüzerek mendireğe çıkmış ve ora- da yavrulamıştı. Hem kendisini, hem de yavrularını balıkla besliyordu. Ge- celeyin mendirek kayalıkları arasında - dolaşan küçük balıkları fevkalâde me- haretle tutarak yiyordu. Gelip gider- ken mendirek başlıklarındaki şuala- rı inkıtaa oğrattığından derhal tehli- ke çıngırakları faaliyete geçiyordu. Sidney zabıtası casus yerine kedi çık- tığı için şimdi mahcub vaziyettedir. de umumi mağazalar Cumhuriyetin 15 nci yıldönümün- de mağazalar törenle açılacak Ge ş ZE İzmirde Birinci Kordonda umum! mağaza yapılacak binalardan bir görünüş İzmir (Akşam) — İktisad Vekâleti umumi mağazalar müdürü B. Fahri Mersinden buraya gelmiş, İzmirde açılacak umumi mağaza ve iktisadi ne yaptıkları avans muamelesini ted- kik eden B. Fabrinin mütaleasına göre şimdilik İzmirde Birinci Kor- donda Emlâk ve Eytam bankasına ait ve bazı ihracatçıların üzüm ve incir imalâthanesi olarak kullandıkları- büyük mağnzalar, bazı inşantla ta- dil edilerek umum! mağazalar" hali- ne kalbolunacak, tüccar ve müstah- silin istifadesine arzolunacaktır, huriyetin 15 inci yıldönümünde tö- renle açılması muvafık görülmüştür. Piyasaya fazla mahsul arzı yüzün- den fiatlerin temevvücünü umumi mağaza açıldıklan sonra görmek mümkün olmıyacaktır. Çünkü müs- i getirerek müdürlüğünden alacakları bir kâğıdla umumi mağazada şu ka- dar kilo mahsulü bulunduğunu isbat şartile bankalardan ve tüccarlardan para alabilecektir, Malının satılma- masi tehlikesi de mevzuubahis olmi- yacaktır. Müstakbel İzmir limanınm plânı hazırlandıklan sonra yeni limanda hükümet, çok muuzzam bir (umumi mağaza) inşa etlirecektir. Bu mağa- zanın müteaddid imalâthaneleri, İş- Tenmiş mahsulleri doğrudan doğru- ya vapura yükliyecek rıhtımı, banka büroları, depoları, büyük vinç tesisa- fı vesairesi olacaktır. Şimdi açılması muvafık görülen umumi mağaza müstakbel Ilmanda yenisi inşa edilin- ciye kadar İzmirin ve piyasanm mü- him bir ihtiyacına cevab verecektir. Gemlik köyleri için levha Gemlik (Akşara) — Bütün köy- | Jer için ayni örnekte yağlı boya ile İzmir umumi! mağazasının Cüm- | siyah zemin üzerine beyazla yazık mış 30 ar santim boy 50 şer santim eninde birre lâvha yaptırılmıştır. Köy adların ihtiva etmekte olan bu lâvhalar her köyün (hariçten gelen- lerin, civardan geçenlerin) dikkat nazarılarını çekeceği yerlere aslar, am mz j İ |