16 Eyidi 193. AKŞAMDAN AKŞAMA Piyer Lotiyi okumamış amma... Bir Mısırlı ile evlenmiş bir Türk ba- Yanının or iki, on üç yaşlarında kızı, bu son Bursa seyahatimde yanımdaydı. Mer yeri beraber gezdik, ona Türk me- deniyetinin güzel eserlerini gösterdim, tarihi menkıbelerini anlattım. On iki, on üç yaş!.. Çocuklukla genç ık arası... Zekâ ve his bu sinde iyi- den iyiye inkişaf etmiş bulunuyor... Bu yaştaki insanları, şahsiyetten say- Muyanlar hata ederler sanırım... Fik- Yimce onlara tsm büyük adam itibari Böstermelidir... Ben öyle yaparım; bil- hassa bundan meslekçe istifade de ede- Tim; çünkü bu çağdakilerde dimağ mes lekeleri hasıl olmakla beraber, görenk- Yer yer etmemiş, katılaşmamıştır... Bu sebeple muhakemeler, tamamile oriji- hal olabiliyor; yani, bizimkiler gibi, Şu veya bu tesir altında kalmıyorlar... Yarı yarıya Türk hüviyetini taşıyan genç arkadaşım, yaşına göre çok iyi tahsilliydi. Annesi, kendisini yabancı memleketlerde bir İstanbul kızı türk- $esile yetiştirmiş. Harf aksatmıyor; şi- Ye, lehçe mükemmel... Arkadaşımın «Kültürel Türklüksü $u götürmez şekildeydi... Ömrünün ancak ilk senelerinde beş on ay Türki Yede yaşamış olmakla beraber, âdetle- timizden, ananelerimizden birşey ya- drgamıyordu. Türkçeden imanda, babasının dilini, Mısırlı gibi konuşuyor; Fransız mek- | tebine devam ettiği için, fransızcayı, hergün bir kitap okuyacak kadar iler- letmiş, ingilizce de okuyor. Hülâsa, fide-halinde bir münevver... Bu tipi, bilhassa böyle uzun uzadıya tarif ettim ki, söylediği sözlerin kıy- meti anlaşılın... vu lerini, cumbalı sokaklarını, camgöbeği Tenkli hamam havuzlarını, her köşe- $inden bir çınar yükselen meydancık- larını gezdik. — Çok güzel, çok güzel! - diye hisleri toşuyor, taşıyordu. Sonra: Sana daha güzelini gösterece- dedim. Birlikte, şairane asfaltte, ovanm ye- Sİliiğini doya doya içimize çekerek, Çelik palasa kadar geldik: — İster. » dedim. , Memleketimizde, -onun da annesi. hin memleketinde - böyle asri yapılar Yapılmış olduğu için mağrur ve mem- Mundum. İmtisale lâyık bir seyyah ter- Sümanı gibi bunların nasıl, ne vakit ve imlerin himmetile burada böyle yük. #eldiklerini anlattım. Can kulağile dinliyordu. Bütün dik. tile seyrediyordu. — Cidden güzel... Sinemadaki yerler Bibi, Avrupadakiler gibi... - diye başka Yerlerde gördüklerini anlatıyor ve mu- yese ediyordu. — Amma bu ovanın öyle hususiyeti Var ki... Dünyanın hiç bir yerinde bir benzerine raslanmaz... Lâakal ben | Börmedim... - dedim. — Ben de görmedim. Her yeri gezdikten sonra Çelik pa- lastan çıkmıştık. Genç arkadaşım; dal Zındı: — Bu ova gibi, öteki tarafın da, ilk gördüğümüz yerlerin de dünyanm başı ka taraflarında benzerleri yok... - de- di. « Ben size birşey söyliyeyim mi? Çe- | lik palas pek güzel... Beri ayıplamıyor; İakat ben, öteki tarafları, işte bu hu- | Susiyetleri dolayısile daha beğendim. Şüpheli şüphe! züne baktım, Yok- — Bizim konservatuvar plânı bazır- dursun, Şehir Tiyatrosu işini becerdi. bile bay Amcal.. Aşkolsun Muhsine... ŞEHİR HABERLERİ Imar hareketleri , Ortaköyde iskele civarı tanzim ediliyor Ortaköy camisi ile Ortaköy iskelesi arasındaki rıhtımın inşası yakında bitecektir. Belediye gerek rıhtımın inşası, gerek bu havalide yapılacak istimlâk için kırk bin lira sarfetmek- tedir. Rıhtım Üzerinde caminin güzel- liğini çirkinleştiren kahve, kulübe gi- bi binalar tamamile kaldırılacağın- dan bunların istimlâk muameleleri pek yakında intaç edilecektir. İstimlâk muameleleri bittikten son- ra burada bulunan tarihi çeşme de biraz geriye doğru nakledilecektir. Bundan başka caminin yanında bu- lunan eski helâlar da kaldırılacaklır. Cami etrafile beraber iskelenin ci- varı da tanzim edilirken diğer taraf- tan Evkaf müdürlüğü Ortaköy cami- sini de esaslı surette tamir ettirecek- Boğa yetiştirilecek Silivride bir boğa istasyonu açılması k. arlaştırıldı dan mühim miktarda boğa satın al mış bu suretle köylünün buğa ihtiya- cını temin etmişti, Bugün İstanbul köylülerinin elinde bulunan boğaların yüzde yetmiş beşi Bulgaristandan satın alınanlardır. Son zamanlarda Bulgaristan ha- rice boğa ihracını yasak ettiğinden vilâyet istikbaldeki ihtiyacı karşıla» mak üzere bu cinsi boğaların İstan- bulda yetiştirilmesine karar vermiş- tir. Bu maksadia Silivride bir boğa istasyonu tesis edilecektir. Bu istas- yon faaliyete geçtikten kısa bir za- man sonra hariçten boğa satın alın- masına hacet bırakmıyacaktır. Si- ilvri istasyonunda boğa ( yetiştirmek için takib edilecek usul de tesbit odil- miştir. Bulgaristandan vaktile geti- rilen boğalar köylünün elinden alı- nacak, bunların yâvruları da fenni şekilde büyütüldükten sonra köylü- ye meccanen dağıtılacaktır. İmsan İ sa o da mı mahud şairin zehrini tat- | mıştır: : İ o — Piyer Loti'nin hangi kitabmı İ okudun? - diye sordum. — Henüz hiç bir kitabini, Demek ona rağmen!... “ei Yarı çocuk ifadesile, ilk gençliğinin coşkunluğile çok mühim bir meseleyi anlatıyordu : — Evvelkilerin şekillerini bozmadan, kusurlarını yok ederek, yenilerini, lerini yaparak; fakat gene öyle, 0 bi- çimde canlandırsalar bence buraya da- ha yakışacak, daha güzel olacak... Annesinin «kanı konuşuyor» deyin isterseniz; isterseniz de aklı selim, zevki selim konuşuyor deyiniz... Her. halde düşüncesini doğru bulmamak kabil değildir... «Bizbize benzeriz!» üm- desini henüz işitmemiş olan bu kızım dediklerini çoğumuz kendi hislerimize (VA-N0) Vilâyet, 930 senesinde Bulgaristan- | i Karilerimizin fikri Hamal meselesi yüzde yüz halledilebilir! Bu son seneler içinde hamal mese- lesi yüzde doksan dokuz nisbetinde halledilmiştir. Doğrusu bu teşkilâtı yapanlar takdire şayandırlar. Eski- den, llmanlarımız, iskelelerimiz, is- tasyonlarımız pek Asyali bir munzam arzederlerken, şimdi vaziyet tama- miyle değişmiştir. İntizam hasıl ol- "muştur. Geriye yüzde bir nisbetinde bile olsa bir pürüz kalıyor ki, bu da elbet- te ufacık himmetle hallolunabilir, Meselâ; Galata salonundan eşyanın çıka- ran hamal, gümrük önünde usulla yanınıza yaklaşıyor: — Kimse görmesin... volurum! Aman, mah- — Bahşiş vereceksiniz ya elbette. Görmesinler rica ederim!.. Pek gizli verin... İşte bu, yepyeni bir şekildir. Çima- çar, mahcubiyetle, mukannen Ücretlen fazlasını veriyorsunuz. Yabud - Yalovadasınız.. Nakil şekli muntazam: Arabalarla... Nakliye ame- lesi tertemiz. Buğırtı, çağırtı, yak. Vapura bavullar konuyor. — Kaç para vereceğiz? — Ne kadar isterseniz... — Tarifeniz yok mu? — Efendim bavullara koymadılar... Bunliere devam etmeseniz, bir ke- me oyununa kurban gideceksiniz Bayulları, vapur bedava naklediyor; ifesl olmıyan odur.. Hamaliyemin- ki ise vardır; mükemmeldir, mazbut- ur, kem de ucuzdur. Fakat işte, eski koparmaca, vurma- ca usulleri, hiilâ, böyle ufacık bakiye- ler halinde yaşamaktadır. Bunların kökünden kazılması ise en ufak bir yeni himmetle olur. Çoğu gitti, azı kaldı Bu azı da yok etmek elbette müm- kündür. Kış tarifesi Akay ve Şirketi Hayriye hazırlıklara başladılar Akay ve Şirketi Hayriye kış tarifesi hazırlıklarına başlamıştır. Havalar bozuk gitmekte devam ettiği takdirde bu sene kış tarifeleri erken tatbik edi- lecektir, Bununla beraber Adalarda ve Kadıköyünde sonbaharın yarısını geçirmek istiyenler pek çoktur, Geç- miş senelerin tecrübeleri bu neticeyi vermiştir. Akay işletmesi yaz tarifesini teşrini- sani nihayetine kadar tatbik mevki- inde bırakmağı düşünmektedir. Ha- valar çok yağışlı ve soğuk geçtiği tak- dirde kış tarifesi birineiteşrin içinde tatbik edilmeğe başlanacaktır. Diğer taraftan birçok sayfiye yer- | lerinden şehre göç başlamıştır. Bir sarhoş 4 gün hapse mahküm oldu Aksaray civarında Şükrü adında birinin. evinde kiracı olarak oturan Ahmed dün gece odasında rakı İçip sarhoş olduklan sonra eysahibine ve sokaktan geçenlere küfretmeğe baş- lamıştır. Yapılan müracaat üzerine Ahmed yakalanmış ve sarhoşluk ve hakaret suçlarından dolayı Sultan- ahmed birinci sulh ceza mahkemesi- ne teslim edilmiştir. Muhakeme neti- cesinde Ahmedin dört gün hapsine ve sllı lira para cezası ödemesine ka- rar verilmiştir, Yeni yollar Caddebostan - Çiftehavuzlar yolu yapılıyor Şehircilik mütehassısı B. Prost, Kadıköy ve civarının nazım plânını hazırlamadan evvel Fenerbahçe Kalamış arasındaki yolları tanzim eden mevzii bir imâr plânı hazırla Yuştı, Nafia Vekâleti tarafından tas- dik edilen bu plân yakında tatbik mevkiine konacaktır. Bundan başka Caddebostanı ile Çiftehavuzlar arasındaki caddenin açılıp tanzim edilmesi muvafık görül- müştür. Bu cadde Nafla Vekâleti ta- rafından inşa edilecektir. Belediye fen heyetinin hazırladğı proje tedkik ve tasdik edilmek üzere Nafia Vekâ- letine gönderilecektir. Nafia Vekâleti bu projeye göre bir münakasa aça- cak ve yol bir kaç aya kadar inşa | edilmeğe başlanacaktır, Nafia Vekâleti bir taraftan Bebek - İstinye, diğer taraftan da Dolma- bahçe - Bebek ve şimdi de Çifteha- vuzlar - Caddebaslanı yollarının in- şasına karar vermekle şehre büyük bir yardımda bulunmaktadır. Köylerin kalkınması Kavak, badem ve ceviz ağaçları yetiştirilecek İstanbul vilâyeti, köylerin kalkın- ması ve köylünün gelirini arttırmak İçin bazı teşebbüslerde o bulunmağa karar vermiştir. Bunların başında muhtelif ağaçlardan yetiştirmek geli- yor. Büyükderedeki kibrit fabrikası, kibrit çöpleri için kavak ağacına muh- taç olduğundan, vilâyet hududu da- hilinde kavak ağacı yetiştirmeğe mü- sait köyler tayin edilecek ve bu köy- lerde kavak ormanları tesis edilecek- tir. Bazı köylerde de badem ve ceviz ağaçlarından mürekkep korular vü- cude getirilecektir. vilâyet, bu işler için 939 bütçesine tahsisat koyacak- tar. Bir otomobil tramvaya çarptı Vatman Hüseyinin idaresindeki, tramvay arabası, dün Haydarpaşa nümune hastanesi oönünden ilerle- mekte iken, arkadan gelen şoför Şe- rafeddinin idaresindeki (o otomobil tramvaya bindirmiş ve hasara uğrat- | muştar. Şoför yakalanmıştır. Basın Kurumu kongresi İstanbul Basın kurumundan: İstanbul Basın Kurumu fevkalâde kon. gresi 17/9/938 cumartesi günü saat 13,30 da tekrar toplanarak Basın bir- liği kanunu nizamname projesinin mü- zakeresine devam edilecektir. Sayın üyelerin teşriflerini rica ederiz. Kemerburgaz ehli hayvan sergisinin açılması geri bırakıldı İ Eyüp kazasının Kemerburgaz na- l hiyesi merkezinde 16/9/938 tarihin- | de açılması mukârrer bulunan Ehli hayvan sergisinin açılışı, havanın fe nalığı dolaysile geri birakılmıştır. Bay Anca Menservabaya su Zaten ne derler (At binenin... rda!.. .. Tiyatromuzun her yerden &vvel terakkiye kavuşacağını ben ta tiyatro sahnesi dönmeğe başladığı zaman an- Mamaştımı! Sahife $ ke eee) Ağlıyan çocuklar Yeni seyahatten dönen bir arkada- Şım anlatiyordu: — Bu sefer Avrupadan İstanbula dönerken gözüme ufak tefek bazı şey- ler ilişti. Vakıâ bunlar küçük şeyler gibi görünüyor. Lâkin düşünülürse bu küçük şeylerden büyük, pisikolojik hükümler çıkarmak Oomümkündür. Meselâ buradan yedi günlük bir deniz seyahatine çıktım. Vapurda bir alay çocuk vardı. Muhtelif milletlere aid küçükler... Günlerce içlerinden biri- nin ağladığını görmedim. Dönüyoruz. Gene vapurda bir ço- cuk kalabalığı var. İlk günü kama- ramdan çıktım. Şöyle koridorda ileri- lerken baktım. Açık bir kamaranmn kapısı önünde avaz avaz ağlıyan bir çocuğa raslayınca Âdeta şaşırdım. Yanına yaklaşarak sordum: — Ne istiyorsun çocuğum? Neden ağlıyorsun? O benim bu sualime cevap vermi- yor, bumunu gürültü ile çekerek «hi... hi.» diye ağlıyordu. Sonradan öğrendim ki vapurda o kadar akran içinde ağlıyan bu çocuk İstanbullu bir Ermeni vatandaşın oğlu imiş... Sofra- da gene bunun gibi bir çocuğa rasla- dim. Eski zaman paşaları gibi gön- lünün her çektiğinin kendisine veril. mesini istiyordu, Verilmeyince de avaz avaz ağlıyordu. Bu da İslanbul- lu bir ailenin çocuğu idi. Acaba bizim çocukların gözleri neden bu derecede sulu?» Arkadaşıma yerden göğe kadar hak verdim. Aklıma Kanadada gördüğüm bir vaka geldi. Bir gün Kanadanın Vindsor şehrinde bir caddede epeyce bir kalabalık gördüm. Kalabalığın ortasında bir çocuk ağlıyordu. Sordum: — Nedir bu kalabalık? Cevap verdiler: — Çocuk ağlıyorda... İçimden «ne olacak çocuk ağlıyor. sa?» dedim. Fakat biraz kalabalık arasında kalınca burada çocuk ağla- masının tabii bir hâdise olmadığım anladım. Çünkü çocuk olur olmaz her şeye ağlamıyor... Muhakkak başma €peyce bir şey gelmiş olacak ki göz yaşlarını döküyor. Muhakkak ki biz çocuklarımızı çok seven insanlarızdır. Bu sevgi yüzün. den onların her istediklerini yerine getirmek için çalışıyoruz. Ve imkânsız bir şeyi yapamadığımız. zaman çocuk feryadı basıyor. Çocuk. lardaki bu tabiat büyüdükten sonra hayatta da tesirini gösteriyor. Bir ar- zusu yerine gelmediği zaman ümid. sizliğe kapılıyoruz. Çocuk terbiye sistemimizde esaslı bir değişiklik yapmamız lâzım... öasansasssasanas. Asfalt yollar tamir ediliyor Belediye, bir müdettenberi Şişli ile Hürriyet âbidesi ve Maslak ile Bü- yükdere arasındaki asfalt yolu tamir ettirmekte idi. Vaktile bu yollar ya- pıldığı zaman asfalt yol inşaatında takib edilen fenni usuller mevcut olmadığından inşaat daha basit ya- pulmuştı. Şimdi yapılan tamirat, yolları ye- nileştirecek şekildedir. Bu yolların tamirinden sonra Bakırköy ile şehir arasındaki bazı yollar ve daha sonra da Beykoz - Paşabahçe asfaltı tamir edilecektir. B. A. — Ben daha evvel anlaniığ» tım!.. — Ne zaman?.. B. A. — Şehir tiyatrosundan ayrı- la di i