Eskil bir İngiltere Hazinsi evrakında en es ki kanunların dosyası mevcuddür. Geçenlerde Hazinel evrakla ince- İeme yapan bir avukat, ertesi günü Londra Rasathanesi direktörüne cid- Giyetini bozmadan dedi ki: — Canınızın tehlikede - olduğunu farketmiyor musunuz?... — Neden? — Çünkü kanun âize çok ağır bir U v Gi ğer 3 G ceza verilmesini emrediyor. İşte madde, Ve avukat orta çağlarda çıkan bir kanunun şu maddesini okudu: «Her kim bir gün önceden havanın nasıl olacağını bildiğini söylerse, O i kimsenin dili kızgın kıskaçla kopa- rlır» Biz de; «Geçmiş zaman olur ki ha“ yali cihan değer!» deriz, Tirol köylüleri ve servet Tirolda Ziller köyünde birkaç köy- Yü dere boyunda gezerlerken bir büyük çanta buldular, Açtılar, şaşakaldılar. Çantada birçok tahvilât, altın bir tabaka ile altın bir ağızlık, nama mu- bürrer 3000 İngiliz liralık bir de çek Petrol kuyuları Dünya matbualı şayanı dikkat bir haber, verdiler» Elli sene sonra petrol. kuyularında petrol kalmıyacakmış!.... Bu habere mukabil, Londra gazete- leri başka bir haber verdi: İngütere- Bin petrol kuyuları çoğaldı! vardı, İ oKöylüler çantayı zabıtaya teslim ettiler, Ertesi günü, çanlanın sahibi zengin bir İngiliz çantasına kavuştu ve bü dürüst köylülere 300 İngiliz li- rası verdi. kuruyacakmış ? İrandaki yeni petrol kuyusu keşfe- dildi. Bu kuyularda çok (bol petrol vardır, Bu kuyulardan senede.3 mil- yon.ton petrol, istihsal edilecektir. Fakat bu iki kuyu da yirmi beş, otuz sene sonra kuruyacaktır, diyorlar, 3 kişiyi yaralıyan, bekçiyi de öldüren sarhoş Şerif mahkemede cinayetlerini inkâr ederek “Ben sarhoştum, kimseyi vurmadım,, diyor Ortaköyde sarhoşluk yüzünden bi- çakla üç kişiyi yaralıyan ve bir bek- Siyi de öldüren Şerifin muhakemesi- he dün ağırceza mahkemesinde baş- lanmuştır. Tahkikat evrakına nazaran vaka şöyle olmuştur: Bir gün tütün âinelesinden Şerif, Emin ve Hüseyin Adlarında üç arkadaş bir kilo rakı alarak Ortaköyde bir ahçı dükkânma gitmişler ve rakıyı içmişlerdir. Şişe bitip dükkândan çıkınca Hüseyin Ayrılmış, Eminle Şerif karanlık bir Sokağa sapmışlar, orada aralarında Çıkan kavgada Şerif sustalı çakı ile Einini göğsünden yaralamıştır. Emin bağırarak yere yuvarlanınca oradan Sâvuşmuş biraz ileride evine girmek- te olan Artin adında birinin arkasın- dan evin aylusuma girerek sebebsiz Yere Artini de sırtından yaralamış- tar. Artin vurulunca avluda bağır- Mağa başlamış, o sırada odâda yemek Yemekte olan oğulları şoför Anastas- la Ardaş dışarıya fırlamışlardır. Anas: tas avluda babasının yerde yattığını, eli bıçaklı bir adamım da ayakta dur- duğunu görünce üzerine atılmak is- temiş fakat sarhoş Şerif daha evvel davranarak Anastası da bıcakla kar- Dindan yaralayıp sokağa çıkmıştır, Bunun üzerine Anastasın kardeşi Ar- daş bağırmağa başlamış, bekçiler ye- tişmişlerdir. Sarhoş Şerif kaçarken de kendisini yakalamak istiyen © bekçi Mehimedi” kasığından (vurup öldür- müştür. Dün ağırceza mahkemesinde mey. kufen yapılan muhakemede maznun Şerif suçu tamamile inkâr ederek: — Ben kimseyi vurmadım. Hüse- yin ve Eminle beraber Takı içtik. Ra- kı içmek için Emin bana israr etti Ahçı dükkânında da mütemadiyen bana rakı verdi. Çok sarhoş oldum. Dışarıya çıkınca Eminle beraber bir #okağa girdik. Orada Emin beni du- Yara dayıyarak yüzüme birkaç tokat Vurdu. Ben ona bir şey yapmadım. Sarhoşluk yüzünden no yaptığımı | bilmiyorum, Sonra kendimi karakol- dr buldum. Benim bıçağım da yok- fur, Gösterilen sustalı çakı bana aid değildir. Bu adamları kimin vurduğu» im bilmiyorum. Bana iftira ediyor- Dedi, Bundan sonra, yaralananlar» Gan Artinin oğlu Ardaş şahid olarak dinlendi. Ardaş Şunları anlattı; ” — Akşam saat dokuz buçuk sıra larında odada yemek yerken karde- $im, kapının önünde duran olomo- bilinin içinde şoförlük ehliyetname- $İni unuttuğunu söyledi ve babama, Gidip bunu almasını rica etti, Babam Çikıp otomobilden ehliyetnameyi al- diktan sonra sokağın içinden bir ada» mun s<İmdad» diye bağırdığını duy- muş. Bunu bize haber vermek üzere €vin avlusuna girdiği sırada, şimdi suçlu yerinde oturan bu adam da ar- kasından girmiş ve birdenbire elin- deki bıçakla sırtından yaralamış, O sirada Anastasla ben de avluya fırladık, Anastas önde idi, Avluda babamın yaralandığını ve bu adamın da elinde bıçakla durduğunu görünce kardeşim Anastas üzerine atılmak istedi. Fakat bu adam bir- denbire bıçağını kardeşimin karnına sapladı. Biz bağırmağa başlayınca kendisi sokağa fırladı. O esnada se simizi duyan bekçi Mehmed de gel- di. Fakat bu adamın elinde biçak ol- duğu için yanna sokulamıyordu. Şerif kaçmağa, bekçi Mehmed de ko- valamağa başladı. Birkaç adım İle- ride Şerif birdenbire geriye dönerek arkasından koşan bekçi Mehmedin kasığına saplayıp yere yuvarladı. Sonra kendisini yakalamışlar, Babam sokağa çıktığı sırada imdad diye ba- ğıran da Emin imiş, Şerif daha evvel onü vurmuş, Maznun Şerif bu ifadeye de itiraz ederek: — Benim böyle şeylerden haberim yoktür. Dedi. Bundan sonra şahid bekçi Ahmed dinlendi. Ahmed ifadesinde Şerifin cinayetlerini görmediğini, va- kadan sonra geldiğini söyliyerek de- di ki; — Sokakta devriye gezerken iki defa imdad düdüğü işittik. Derhal koştuk. Saadet sokağına girdiğimiz zaman elinde bıçakla sendeliyerek kaçan bir adam gördük, Adam biraz koştuktan sonra ileride yolun kena- rındaki hendeğe yuvarlandı, Biz de üzerine atılarak elindeki bıçağı alıp kendisini karakola götürdük. Ortalık karanlık olduğu için Şerifin elinden bıçağı aldığımız zaman üzerinin kan- lı olup olmadığının farkına yarama dım. Maznun Şerif bu ifadeyi de kabul etmedi, Diğer şahidlerin celbi için muhakeme başka güne bırakıldı. Bir çöpçü amelesi mavnaya düşerek yaralandı Temizlik işleri amelesinden Yahya, Balat çöp iskelesinde kamyondan mavnaya çöp aktarırken muvazenesi- ni kaybederek mavnanın içine düş- müş, ağır surette yaralanmıştır. Yahya Balat hastanesine yatırılmış» tır. Kazada kimsenin sun'u taksiri bulunup bulunmadığı araştırılmak- tadır. üzerine saldırdı ve bıçağını bekçinin | Amerikalı doktor Sekkini canlı kuklası nasıl öldürdü: Şikago zabıtası, izin verilen bir uşağın uyanıklığı sayesinde cinayet- lerle dolu olan ve Amerikanın zabı- ta tarihinde bile emsaline (otesdüf edilmiyen bir ci- neyati meydana çıkarmağa muvaffak oldu. Amerikalı doktor Sekkin, bundan altı sene evvel Şikago civarında bir villâ inşa ettirmişti. Doktor Sekkin dikkati celbeden bir şahsiyeti. Çok şişman, çök. uzun boylu, dev gibi bir vücude malik bir adamdı, VİlA- nın İnşası bittikten sonra doktor ora- ya çekildi. Çünkü kendisinde şeker hastalığı olduğu için artık çalışmı- yordu. .Fukat doktor Sekkin bu in- ziva hayatında yalnız değildi. O za- man yirmi iki yaşında ve Ruş mu- hacirlerinden birinin kızı olan Olga Barrova'yı da yanına * aldı. Olga genç hayatında çok sıkıntı çekmiş olduğu için şahsi cazibesi “olmıyan doktor Sekkinin bu teklifini kabul de tereddüd etmedi. Yaşadığı üzün. tülü hayattan dolayı, hattâ bu tek- lifi parlak bir talih telâkki etti. Ondan sonra geçen altı sene zar- fında doktorun villâsında olup bi- ten hadiselerden kimsenin haberi ol- madı, Ancak geçenlerde doktorun uşaklarından Allâri'ın ihbarı üzerine esrar perdesi yırtıldı ve bir cürüm itirafile vaziyet aydınlatıldı. Allan'le diğer uşaklara ve hizmet- çilere bundan İki sene evvel izin ve- rilmişti. Sekkin o zaman çok hasta idi ve yataktan kalkamıyordu. Her ne kadar bütün hizmetçilere birden izin verilmesi garib görülmüşse de, Olga onlara doktorun hastalığı do- Jayısile o hastabakıcılıktan anlıyan İ başka adamlar alınacağını ve dok- torun mali vaziyeti artık fazla müs- tahdem kullarmağa müsaade etme- İKTİSADİ MESELELER İyi çorap neden yapılamıyor ? Geçenlerde Sanayi umum müdürü B. Reşad, fabrikatörleri, Ticaret Oda» #ında bir toplantıya çağırmıştır. Bu toplantıda Sanayie aid bir çok mes8- İ deler görüşülmüştür. Bu arada, B. Reşad, çorap fabrikatörlerine döne- rek: — Bayanlar, yaptığınız çoraplardan şikâyet ediyorlar, neden İyi çorap yapmıyorsunuz. Yakında çorapları, muayene ettikten sonra, piyasaya Çi- karacağız. Toplantıda, on beşten fazla çorap fabrikatörü de bulunuyordu. Hiç bi- risi, Sanayi umum müdürünün bu şikâyetine karşı makul cevap vereme. di, hepsi de süküt etti. Demek oluyor ki çorap fabrikatörleri de, yaptıkları çorapların sağlamlığına güvenemi- yorlar. Toplantıdan sonra bir çorap fabrikairü, bana şu sözleri söyledi: — B. Röşad haklı bir surette şikâ- yet etti. Nitekim çorap İşini yoluna koymak için de, gorap standardizas- yon nizamnamesi tatbik ediliyor. Fa- kat bu nizamname, bu işi halletme- ğe kâfi değildir. Yapılacak iş, yapi- Jan çorapları, piyasaya çıkarmadan evvel, muayene etmektir. O zaman iyi çorap çıkaranla .fena çorap yapan ir. Diğer bir fabrikatör de şu fikirde idi; — Çorap makinelerini muayene etmeliyiz. Mevcud makinelerin bir kıs- mı eski makinelerdir. Bu makineler de Jüzumundan fazla çalıştırılıyor. Ço- rapların fena olmasındaki sebep bu- dur, Bu meseleden bahseden bir fabrika- tör de şu fikri İleri sürmektedir: — İstediğimiz zaman, İstediğimiz yerden iplik getiremiyoruz. Eğer be- Eendiğimiz ipliği almak kabil olsaydı, o zaman daha iyi çorap yapardık, Diğer bir fikir de şudur: Çorap der- dini ortadan kaldırmak için, pek ince v İhtiyar doktor işten çekildikten sonra yanına genç bir Rus kızı aldı, fakat bu kızı canlı bir kukla gibi kullanıyor, günde bir kaç defa kıyafet değiştiriyor, senelerce lâkırdı konuşmağa müsaade etmiyordu, genç kız da bu işkencenin intikamını almak için doktoru öldürüp bahçeye gömdü diğini söylediği için hepsi bu sözlere inanarak çekilip gittiler. Allin gidip Miami'de kendisine yeni bir iş buldu. Fakat bundan iki ay evvel doktor Sekkin'i ziyarete git- t. Herne kadar onun kuzuruna çıkmak istediyse de onu eski sahibi- nin yanına sokmadılar, Allân geri dönmek üzere iken parkta yabancı bir adam gördü. Biraz sonra Olga bu âdamın yanına gitti ve önun ko- luna girdi. Bü Vaziyet Karşisında Allân'da bir şüphe hast'oldu. Der- haf onlara doğru giderek doktoru mutlaka görmek istediğini” söyledi. Fakat doktorun sıhhi vaziyetinin ya- bancıları kabule müsaid olmadığı İleriye sürülerek Allân'ın bu talebi tekrar reddedildi. Allân buna inanır gibi göründü ve giti, Fakat hakikatte şüphesi art- mıştı, Sekkin'in evinde bir değişiklik olması ve bunun gizli tutulması muhtemeldi. Uşak bu şüphe ve te- reddüdlerini Şikagoda tanıdığı bir polis hafiyesine anlattı. Bunun üÜze- rine vaziyet bir anda aydınlatıldı. Doktor Sekkin artık yaşamıyordu. Olga zabıtanın tahkikata girişmesi- ne hacet bırakmadan her şeyi itiraf etti ve bu anı her zaman beklemiş olan bir insan tavrile zabıtaya veli- nimetini bundan bir sene evvel 20- hirlemiş olduğunu ve ölüsünü parka gömdüğünü söyledi. Rus kızı bu cinayeti Sekkine' kar- şı duyduğu hududsuz bir kin ve nef- retin sevkile yapmıştı. Çünkü dok- torun nezdinde geçirdiği hayat kiz ? için arkası kesil miyen mütemadi işkencelerle dolu bir hayattı. Doktor Kızı iradesine Sar hib olmıyan bir yapma bebek gibi kullanıyordu, Onu her gün türlü tür- lü kıyafetlerde bir kukla gibi giyinerek karşısına çık- mağa mecbur ediyordu. İşin en fe- nası kıza senelerdenberi bir kelime bile söyletmemesiydi. Olga'yı ağzını açıp konuşmaktan menediyordu, Ba- zan doktorun gözlerinde delilik alâ- metleri de görülüyordu. Bu vaziyet karşısında Olga'nın doktora karşı duyduğu nefret müte- madiyen artıyordu. Kız hayatın İz- tirablarını çok çektiği için doktor Sekkin'i terk edip kaçmağa bir tür- lü cesaret edemiyordu. Nihayet önu zehirlcmeğe ve hayatını işkence ile dolduran adamdari'bu suretle kur tulmağa Karar verdi. Bu münas&- betle bütün müstahdemlerö izin ver- di. Maksadı yalnız kalmak ve şahid bulundurmamaktı. oFâkat : bütün uşaklar ve hizmetçiler gittikten son- Ta uzun zaman kararını tatbike co- saret elemedi.. Nihayet geçen sene sonbaharda kurduğu plânını tatbike muvaffak olabildi. Olga işlediği cinayetin bir gün duyulacağını biliyordu, Ancak o za- mana kâdar rahat ve huzur içinde yaşamak istiyordu. Uşak Allân'ın Olga ile beraber gördüğü yabancı adam kızın üniversite arkadaşıydı. Olga cinayetten sonra onu yanma çağırdığı için o adamın faciadan hiç haberi yoktu. Bu cihet zabıtanın tah- kiketile de sabit oldu. Olga Barrova bu itirafta bulun. duktan sonra zehir içmek istedi, fa- kat zabıta onun bu hareketine mâ- ni oldu. Kızın muhakemesi teşrini- evvel ortasına doğru Şikago'da gö- rülecektir, Donanmamız eylül sonun- da İzmirden ayrılacak izmir halkı, rıhtımda toplanarak harp gemilerimiz! muhabbet ve hayranlıkla temaşa aliyor Yukanda Gür, aşağıda Sakarya MN e enik mm İzmir (Akşam) — Şanlı donanmea- mız, başta Yavuz zırhlısı olmak üzere limanımızda bulunmaktadır. Hami- diye kruvazörü, üç torpito muhribi, dört denizaltı gemisi, bir denizlatı ana gemisi, bir gambot ve bir de erzak ge- misinden ibâret olmak üzere limani- muza gelmiş olan (12) parçalık filo- muzun İzmir limanı önünde duruşu pek muhteşemdir. Her gün binlerce halk, göğüsleri iftiharla kabararak Kordona toplanmakta, donanmamızı seyretmektedir. 9 Eylâl İzmirin kur» tuluş bayramı günü, halkın donan. mamızı ziyaretine müsaade edilecek» tir. Muhtelif zamanlarda Ege denizi. ne açılarak müşterek talim ve terbiye hareketleri yapacak olan harb gemile- rimiz, ayın sonuna doğru İzmir lima- nından ayrılacaklardır. ——————————— —— << — olan çorapları, kadınlara giydirme. mek... Fakat tatbiki hiç kabil olamı- yan fikir de, bu son fikirdir. İnce ço- rap, harbden sonra bütün dünyaya yayılmış bir modadır. Yerli fabrika- lar, bu modaya uygun çoraplar yap- mazlarsa, dışarıdan çorap almak ve getirtmek ihtiyacı başgösterecektir. Bu itibarla bu işin önüne geçmek im- kânı yoktur. HA,