30 Ağustos 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

30 Ağustos 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SARAY ve BABIALININ İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Telli SN ği epi eğ Milli mecliste hazırlanan fetva okununca her taraftan: “Hhal' hal |, sesleri yükseldi Bü fetvanın salâhiyet sahibi bir makamdan sadır olması Osmanlı sal- tanatında cari anane icabındandı. Şeyhislâm Ziyaeddin efendi meşru bir hükümet âzasından değil idise ve- Teceği fetva dahi bu ananeye mugayir düşerdi! Bu âdeta ulemadan herhangi bir zatın fetva kitaplarını karıştırıp istihrac edeceği bir hükmü ifadeden ibaret kalırdı. Bu dakik sebebe mebni olmalı ki sultan Mehmed Reşad tahta cülüs edince Tevfik paşayı sadarette ve şey- hislâm Ziyaeddin efendiyi meşihatte “İpka» eylemiş ve bu suretle saltanat- İa selefinin hali meseuliyetini ister İstemez üstüne alan kabinenin ve bu kabinede dahil şeyhislâmın mevkiini «meşru» gördüğünü hattı hümayuni- le tasdik ve teyid eylemiştir. Ancak Tevfik paşa kabinesi meşru ve meşruti idise Hareket ordusunun €fal ve icraatı ne mâna alırdı? Tevfik paşa hükümeti irtica günle- rinde teşkil edilmiş olmakla beraber hakikatte bir rmürteci kabine» değil- di. O yalniz Abdülhamidin «idare! maslahat. kabinesi idi; vakit ve im- kân olsaydı belki meşrutiyetle istib- dat arasında köprü hizmetini göre- cekti, Şimdi Hareket ordusu ve milli mec. MS elinde irticaa karşı meşrutiyeti iade işinde kullanılacaktı. Âsilerin zorundan ve hayat korkusile istifa et. miş olan mebusan reisi Ahmed Rıza bey mebusan tarafından yeniden rels tanınmıştı. Halbuki Ahmed Rıza bey- le ayni sebepten ve ayni günde istifa etmiş olan Hüseyin Hilmi paşanın tek- rar iktidar mevkiine getirilmesi için Tevfik paşanın istifa etmesi beklenil- miştir. Fakat bu heyecanlı anlar bunları müsaid değildi. Gerek Hareket ordusu, gerek âyan ve mebu- san bu noktalarda ince eleyip sık do- kumaktan ise en müstacel ve mühim saydıkları işi hemen görmek, bitirmek Astiyorlardı, Bunun için mecliste fetva alnın. Caya kadar âzanın meclis salonundan çıkmaması ve hariçten hiç kimsenin de içeri girmemesi karar altına alındı. Yalnız âyan relsi Said paşa ve Ah- med Rıza bey ile Tevfik paşa riyase- tindeki vükelâ, şeyhislim Ziyaeddin €fendi ile Hacı Nuri efendi, fıkha in- tisabı olan ulemadan bir kaç mebus mebusan riyasetine mahsus odada bir €ncümen halinde toplandılar. Antal. Ya mebusu Hamdi efendi bir fetva su- reti tesvid etti. Fetva emini Hacı Nu- Ti €tendi bu müsveddeyi iptida kabul etmedi: — Ben iHtaya -memur'değilim; bu hususta rey ve mütaleamın sorulması- na lüzum yoktur. Dedikten sonra şeyhislâm Ziyaed- din efendiye işaretle: — Müfti'enam zatıâlileridir. Fet- Va vermek kendilerine aittir. Nasıl tensib buyururlarsa o veçhile icra ederler Diye kestirdi. Bunun Üzerine söz uzadı. Halk sokaklarda toplanmıştı. Bun- ların kavlıyattan ziyade filliyata inti- Zar ettikleri söylenildi. Hacı Nuri €fendiden reyini izhar etmesi istenildi. Nihayet o da: — Hal'de meymenet yoktur. Salta- Datla tebeddül muktazi ise teklif edi- hiz de nefsini azletsin! Cevabını verdi. Fetvayı tesvid eden- ler nihayetine (hal'olunmak veya isti- fa tekli? edilmek şıklarından hangisi- ni hal ve akid erbabı tercih eylerse İcrası) mealinde bir fıkra ilâvesile fet- Yayı tashih ettiler. Hacı Nuri efendi de bu şekle razı oldu. Abdülhamidin o kadar korktuğu fetva tebyiz ve imza olunduktan son- Ta içtima salonuna avdet edildi. Celse Yeniden açıldı. Hoca Hamdi efendi şeyhislâm Zi. Yaeddin efendinin imzaladığı fetvayı okudu. Bu fetvada kati bir hüküm verilmi- Yor, meselenin hallini «erbabı hal ve &kde, evliyayı umura» birakılıyordu: (İmamülmüslümin olan Zeyd bazı mesaili mühimmeli şeriyeyi kütübü şeriyeden tay ve ihrac ve kütübü mez» küreyi men ve hark ve ihrak ve bey- tülmalde tebzir ve israfla mesugu şer'i hilâfında tasarruf ve bilâsebebi şer'i katil ve hapis ve tağribi raiye ve sair güna mezalimi itiyad eyledikten son- ra salâha rücu etmek Üzere ahdü kasem etmişken yemininde hânis ola- rak ahval ve umuru müslimini bilkül- liye muhtel kılarak fitnel azime ihda- sında ısrar ve mukatele etmekle me- neai müslimin Zeydi mezburun tagal- Jübünü izale ettiklerinde bilâdı is- lâmiyenin cevanibi keslresinden mez: buru mahlü tanıdıklarına dair ahbarı mütevaliye vürud edip mezburun be- kasında zarar muhakkak ve zevalin- de salâh melhuz olmagın Zeydi mez- bura imamet ve saltanattan feragat teklif etmek veya haletmek suretle- rinden hangisi erbabı hâllü akt ve ev- liyayı umur tarafından ercah görülür. ise icrası vacib olur mu? Elcevap: Olur. Ketebehül fakir Esseyyit Mehmed Ziyaeddin Ufiye anhü Görülüyor ki şeyhislâm bu fetvada ikinci sultan Abdülhamidi (salâha rücu etmek üzere ahd ve kasem eyle» miş) yani kanunu esasiye yemin et- miş iken (yemininde hânis) addedi- yor, büyük bir fitne ihdasında ısrar İle mukatele eylediğini kabul eyliyordu. Abdülhamidin bizzat bu fitneyi ihdas eylemiş olduğuna, mukateleyi emrettiğine dair o gün hiç bir vesika ortaya konulmamıştı. O gün bu an- cak bir zan mahiyetinde idi, Bu zan itmama esas ittihaz ediliyordu. Bu it- ham olsa, olsa o heyecan günlerinde İttihad ve Terakki cemiyetince ve Hareket ordusunca hasıl olmuş bir kanaat mahsulü idi. Fetva makamı kabine, milli mec- lis âzası şimdi hep bu kanaate göre hareket ediyorlardı. Mehmed Ziyaeddin efendinin fet- vayı imza ettiği kalemi «teberriiken» Ahmed Rıza bey aldı! Fetva okununca mecliste her taraftan: — Hav, hal! Sesleri yükseldi. Abdülhamide isti- fa teklifini ağza alan olmadı. Asabi. yet ve heyecan o mertebede idi ki bu. nu ağza alan olsaydı umumi bir hü- cüma maruz kalacak gibi görünü- | yordu. Hele mebuslar ikinci Sultan Abdül- hamidi hal'etmekle milli hâkimiyetin ' kuvvetini izhar eyliyecekleri kanaü- | tinde bulunuyorlardı. İ Mimi meclis reisi Said paşa bir ara: — Fetvadaki (erbabı hallü akt ve | evliyayı umur) dan murad devletin | vükelâsı değil midir? Diye ortaya bir söz attı; hal' keyfi- yetini vükelâya tahmil ve havale et- mek istedi. Fakat mebuslar kendile- rini (hallü akt erbabı) addeyledikleri için bu fikre derhal (vükelâ icra hu susunda padişahın vekilleridirler. Ve- killerin müekkillerini azlelmesi man- tığa muhalif olur) yolunda cevaplar- la muhalefet ettiler. Şeyhislâm Mehmed Ziyaeddin efen- di, ki fukahadan kendi halinde bir zattı, imza ettiği hal” fetvasının tes- vidinde olduğu gibi münakaşasında sükütu iltizam eylemişti. (Zaten ne vükelâ meclisinde, ne âzasından bü- lunduğu âyan meclisinde söze karış- tığı görülmezdi,) Hal' bütün zihinle- ri işgal ediyordu. Bu münakaşa ve müzakere esma- sında âyandan ferik Sami paşa: — İstanbulun fatihi ikinci Sultan Mehmed olduğu gibi bu defa payitah- tan istibdad ve irtica elinden kurta- rılması da bir fetih olduğu için salta- nat veliahdinin beşinci Sultan Meh- med unvanile iclâsını teklif eylerim. demesi üzerine alkışlar koptu. Ha” kararı verileceği anda halin ulviyetine delil olmak üzere milli meo- lis reisi Said paşa riyaset kürsüsün- de ayağa kalktı, Âyan ile mebusan da kalktılar, Muvakkat bir süküt hasıl oldu. Mec- is bir inşirah ve gurur havasile dol muştu. Vazifenin ağırlığile beraber ifasında zaruret ve isabet yörülüyor (Arkası var) Kontrakt Briç Meşhur eller No, 21 44052 Yv863 *ARDI .' v7s3 * lanss 219301 le vna 4DV10873 © “43 ARDYVvl3 YRI 2 4ARSS Kâğd veren: Cenub. Her iki taraf zonda. * Deklârasyon “Cenab o Garb o Şimal Şark 14 Pas 34 Pas 34 Pas .a Pas sa Pas ca Pas Pas Pas » Korcu: Cenub Oyun: 6 pika Garb sineğin damını çıktı, cenub aldı. Bir çok kozcular bundan sonra muhasım ellerdeki korları çıkarmak için üç el atu oynadılar. Müteakiben cenub küçük bir sinek oynadı, yere kestirdi. Yerden karo- Dun as, rua ve damını oynadı. Üçüncü karoya elindeki boş sineği kaçtı, Yerden bir kupa çevirdi. Küpa ruası şarkta ol- duğundan kozcu petişilem yapmağa mu- vaffak oldu ve deklârasyondaki isabetin- den dolayı kendi kendini tebrik etti. » Kritik İlk sineği aldıktan sonra kosu, küçük bir sinek oynıyarak yere kestirmelidir. Üçüncü levede yerden küçük bir koz çekip elden tutmalı, Dördüncü lerede bir $i- nek boşu daha oynyarık yerin ası ile kesilmelidir. Beşinci levede kozcu yerden $on kozunu oynar, elinden tuar. Kupa ası şarkta ise ve karolarıda dörtlü ise şarkın kâğıd yedirmeye maruz bırakılabileceğini koneu takdir etmelidir. Bunun için de #on üç alusunu çekmeli- dir. Biraz evvel bir kupa ekarte etmeğe mecbur Kalmış olan şark iki defa daha Artırarındadır. Bundan sonra cenub bü- yük sineği oynar, çark ümldeiz bir vazi- yete düşer, Eler kupa asını yerse kozcu bütün kupalarını alır. Karonun yanım yerse yerdeki dördüncü karo da sağ ka- ir, kozcu elindeki iki kupayı karolara kaçar. Neticede granşilem yapar. » xI Ne, 2 48715 Yyv715 “410985 42 Şi 4AD6412 493 *D9I vıGız2 *D6 — ig 0v43 4v93 c 4Dâ75 aARVW YARIN 4R1712 4“AR!06 Kâğıd veren: Cenub. Şark ve garb zonda, » Deklirasyon Cenub Garb — Simal. “Şark z4 Pas 24 Pas 28.4, Pas 34 Pas 3 S.A, Pas Pas Pas Not: Cenubun elinde 22 sayılı ve ber rengi tutucu bir kâğıd vardır, binaen- nleyh birinci turda birden Üç sanzatu di- yebilir. # Oyun Kozcu: Cenub Oyun: Üç sanzatu Garb pikanın dörtlüsünü (mertebe iti- barile dördüncü kâğıdı; oynadı, cenub vale ile &ldi. Kozcunun elinde daha alli sağlam leve var, eğer kupa damı şarkla ise kupadan bir leve daha alabilir, Bunu da aldığını ferzedersek gene e EDE kâfi değildir. ui ie kozcunun yegine İstinadgâhı karolardır, Fakat şarka sl geçmeden ka- roları yapıp yapamıyacağını kestiremez. Elin şarka geçmesi ise cenub için felâketi mucib olabilir. Bununla beraber el şu sütetle oynanmıştır: İkinci levede cenub karonun ruasını oynadı, arkasından küçük bir karo garb koydu. hare- yy e N AIRIŞIKM Finlandiya güreşçileri iB X çi bugün geliyorlar ilk milli müsabaka yarın akşam Taksim stadyomunda yapılacak Aylardanberi dedikodusu devam eden Finlândiya güreşçileri nihayet geliyor. Dünyanın en kuvvetli güreş- çilerine malik olmakla iştihar eden Finlândiyalıların şehrimize gelmele- Tİ başlı başına bir hâdise olmakla be- raber bu seferki gelişlerinin milli gü- reş teması için olması bu karşılaşma- ların ehemmiyetini fazlalaştırmakta- dır, Finlândiya ile geçen sene başlıyan bu müsabakalar, Finlândiyalı kont Bertel Nordstremim tarafından greko romen tarzında güreşilmek Üzere müsabakalarda iki defa galib gelene verilmek üzere 50 santim büyüklü- günde bronz bir heykel verilmesi ka- rarlaştırılmıştır. Heykel, geçen sene İsveçli meşhur heykeltraş Anders'a Jonson'a bizzat Finlândiyalı kont tarafından parasi tediye edilerek yaptırılmıştır. Bu temasın ilki geçen sene Helsing- forsta bizim takımın seyahati ile baş- lamış ve kupa için yapılan greko ro- men müsabakalarında bizim güreşçi- ler 5 - 2 yenilmişlerdir, Aynı seyahat- te yapılan serbes müsabakalarda ta- kımımız 6 - i galib gelmiştir. Finlândiyalı güreşçiler içlerinde bu senenin Avrupa şampiyonu bu- lunan bir kadro ile bugün sehrimize geleceklerdir. Finlândiya güreşçile- rinin isimlerini ve hâlen Finlândiya güreş âlemindeki kudretlerini sıra- sile yağıyoruz: 56 kilo; Kauku Küsseli Finlândiya şampiyonu, 6i kilo; Kustaa Pihloja- maki Finlândiya şampiyonu, 66 kilo: Lauri Roskela 936 olimpiyad birincisi 937 - 938 Avrupa şampiyonu, 72 kil lo: Juhu Kinnunen Finlândiya şam- piyonu, 79 kilo: Arir Kusaari Finlân- diya ve Avrupa şampiyonu, 87 kilo: Elmer Harma Finlândiya ve Avrupa şampiyonu, Ağır sıklet: Pekka Mell- vua Finlândiya şampiyonu, Finlândiyalılarla ilk müsabaka ya- rın akşam saat 21 de Taksim stadın- da yapılacaktır. Ve bu karşılaşma milli temas olarak tesbit edilmiştir, ! — Perşembe günü Ankaraya hareket (Baş tarafı 7 inci sahifede) — Başını kes! - emrini verdi, Bostancı başı: — Padişahıma uzun ömürler!.. Ter. biyesizin canı daha ok değer değmez teninden ayrılmıştır! - dedi. Bu ara bulucu yalanla yaralı köy- Jünün hayatını kurtardı, Hünkâr oradan doğruca Ayasofya camisi kapısına geldi. Divana gelecek rüşvetçi Ermenilerin idam edilmesi için kaymakam paşaya emir vermek üzere tebdili kıyafetle divana girmesini bostancıbaşıya bildirdi. Bostancıbaşı orada gördüğü bir Ru. zneli neferile kılığını değiştirerek ve ne&- feri muhafaza altına aldırarak, derhal bir arruhal yazdı istidanamesi elinde, bu elbiseyle divana girdi. Bostancıyı tanıyan Bayram paşa, ehemmiyetsiz bir tavırla arzubalı ala- rak tezkereciye verdi. Bu sırada, iki devlet adamı, saray dilsizlerinin lisa- nile konuştular: Paşa, göz ucu ile süratli bir nazar atarak: — Ne var? Ağa, dişlerini sıkarak, gene o Tisan- 1a: üç sene müddetle — | | bozan Köylü, rüşvet veren Ermeniler en edecek olan Finlândiyalılar 3 ve 4 eylül cumartesi, pazar günleri Anka- ra stadında hususi mahiyette biri greko romen diğer ri serbes olmak üzere iki temas yapacaklar ve pazar akşamı İzmire hareket ederek Fuar münasebetile İzmirde takviye edil- miş İzmir güreşçilerile bir temas da- ha yaparak 10 eylülde memleketleri- ne avdet edeceklerdir. Mısırlılar üçüncü maçlarını bugün yapıyorlar Festival dolayısile şehrimize davet edilen Mısırlılar dün sabah Taksim Cümhuriyet âbidesine giderek me- rasimle çelenk koymuşlar ve merasi- mi müleakib Güneş klübüne giderek klübü gezmişler ve klüb tarafından kendilerine bir çay ziyafeti verilmiş- tir. Misir konsolosunun da refakat ettiği kafile Güneş klübünde Atatürk tazim salonunda Atatürk şerefine bağırmışlardır. Güneş Mübünün intizamından ve misafirperverliğinden çok mütehas- sis olan Mısırlı spotcular konsolos- tan bilhassa Güneş Klübünün önü- müzdeki sene Mısıra getirtilmesi için tavassutta bulunmasını rica etmiş- ler ve konsolos ta kendilerine vadet- miştir. Misirli futbolcüler bugün Taksim stadında üçüncü ve son maçını Pera- Şişli muhtelitine karşı oynıyacaklar- dır. Saat 17 de yapılacak olan bu maçın da Mısırlılar tarafından ka- zanılacağı lahmin edilmektedir. Ağaçtan düşen çocuk öldü Evvelki gün Şişli civarında Ayten adında bir çocuk dut toplamak üzere çıktığı ağaçtan düşerek tehlikeli su- retie yaralanmış, Şişli Çocuk hasta- nesine kaldırılmıştı . Küçük Aytenin yaraları ağır ol- duğundan hayatı kurtarılamamış ve dün hastanede ölmüştür. Vaka müd- delumumiliğe bildirilmiş, adliye dok- toru B. Enver Karan tarafından ya- pılan muayene neticesinde çocuğun cesedinin gömülmesine ruhsat veril- miştir, Eski ve yeni Istanbul emir verdi. Bu emir derhal icra olun» du. Bir gün içinde, seyrüsefer kaidesini şiddetli cezalara çarpılmışlardı. Şim- di de sıra rüşvet alan moda kralı büyük maceracıya geliyordu. Padişah saraya varınca, Abazayı ça» ğırıp bahçede, güvercinliğin yakının. da hapsettirdi. Bostancıbaşı, divandan dönünce, Abazanın idamı fermanın! hazırlanmış buldu ve maiyetinden bir bostancı ile kendisine gönderdi, Abaza, hattı okuyunca, Allaha hamd. ederek: — Dünyada bir muradım kalmadı. Emir padişahımın! Hiç gam değildir! « dedi. Maiyetinin muhafazasını dördüncü Murada ısmarladı. Namaz kıldı. Sonra bostancılar kemend attılar, “e İşte, Osmanlı tarihinin en cazip si. malarından, hükümdarlıklara göz dik» miş, fakat ancak moda hükümdari olabilmiş Abaza, böyle şık yaşadı, idam kemendi karşısında soğukkanlılığını nuldu. Bütün ekâbir cenazeyi teşyi et- ti. Namazi Beyazıd cami avlusunda kı- ındıktan sonra tabut Kuyucu Murad- paşa türbesine götürüldü sek Dördüncü Muradın devri kan dökme ve ihtilâl boğma devri olduğu gibi şe- hircilik ve moda devri olduğunu söy- Jemekle de hata etmiyoruz galiba... Yürük Çelebi

Bu sayıdan diğer sayfalar: