25 Ağustos 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

25 Ağustos 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ekin ? zamanına mahsus çocuk bahçeleri Şimaldeki mütemeddin mâmleket- lerde hasad zamanı kısadır, Az bir Vakit içinde mahsulün kaldırılması için köylerde eli ayağı tutan bütün halk tarlalara gitmektedir. Ekseriya Yalnız başına evde kalan küçük ço- Cuklar nezaretsiz bulunduklarından türlü türlü kazalara sebep oluyor- lar. Bu kazalar ise her sene yalnız Almanyada birçok insanm canına ve Yüz milyonlarca mark servete mal ol. muştur, Bu kazalar yüzünden geçen on sene İçinde terkihayat eden çocukların Mikdarı on bin beş yüz kişiyi bulk Muştur. Yaralanan sakat kalan ço- Cuklar ise binlere baliğ olmaktadır. Kazaya kurban olanların arasında İlkmekteplerin küçük sınıflarına de- Yam eden iki binden fazla çocuk var- dır, Çocukların sebep olduğu yangın- Yar vasati günde o.1 üçü buluyor, Bu Bibi yangınlarda yalnız bir iki ev de- BİL binlerce haneli koca bir köy bü- Fordla ihtiyar koltukçu Kırmızı derili bir Amerikalı var. Bu adam koltuk yapıyor, sonra yaptığı kol- tukları boyuyor, resimlerle süslüyor. Fakat her koltukta başka başka resim- ler var. Bir gün meşhur Ford bu kollukçu- un dükkânına giriyor, Koltukların kaça olduğunu soruyir. İhtiyar: — Beş dolar diyor. Ford ihtiyarı teşvik İçin? — Bana diyor 12 koltuk yap, fa- kat hepsinin üstündeki resimler bir- Kamburu Uzun zamandır Belçika polisi gar ve ©lehlerde yapılan hursızlıkların failles Tini araştırıyor, bulamıyordu. Günlerden bir gün bir hamal Brük- Selin büyük otellerinden birine bir Sandık götürdü, Sandığın sahibi temiz Pak bir zattı amma, sık sık otel değiş- tirdiği için şüpheyi davet etmişti. San- dık büyük otele gelince otel sahibi za- bıtaya haber gönderdi. Zabıta sandığı Açtı, İçi bomboştu, ancak sandığın Görü yanı pamuk döşenmiş ve üstü Almanyada yahudiler ) ler, Yahudi ismi alacaklardır. Aryenler ile Yahudileri biribirlerin- den ayırd edebilmek için bundan son- Tâ Yahudiler Alman soyadları alamı- Yacaklardır, Bundan başka Alman is- Mi taşıyan Yahudiler İ kânunusani 1939 a kadar isimlerini değiştirecek- Gedikpaşada Nocmi © Asador- Yanın biçki yur- Gu vardır. Bu biçki yur- dunda ders gö- Ten kız talebeler, temmuz 938 ta- Tihinde İstanbul nat mektebinde Akşam Kiz Sa- İmtihan vererek Mezun — olmuş- lardır, Klişe, bu #ne o yurddan da gösteriyor. Şehrimize gelen Lehli talebe Evvelki gün Daçya vapurile şehri- Mize gelen kırk Lehli talebe, dün mü- *eleri ve üniversiteyi gezmişlerdir. Lehii talebeler, cumartesi gününe r şehrimizde kalarak İstanbu- lun şayanı dikkat yerlerini gezecek- lerdir, Bulgaristandan 300 göçmen geliyor Bugün şehrimize Edirme tarikile Bülgaristandan üç yüz kadar göçmen Eölecektir. Göçmenler, Tuzla göçmen kampi- Ma sevkedilecekler, oradan müretiap allere gönderileceklerdir. n sandığı tün binaları, anbârları ve haywanatı ile kül olmaktadır. Nüfus ve mili servet için büyük bir âfet olan bu halin önüne geçmek için şimdi Al manyada bir tedbir düşünülmüştür, Her köyde ekin ve hasad zamani- na mahsus Çocuk bahçeleri tesis edi- lecektir, Her köyün bütün çocukları burada toplanmağa ve muallimin ne zareti altında hem faydalı hem de eğlenceli işlerle meşgul olmağa İc- bar edilecektir. Bu tesisat v teşkilât hayli masrafa mal olacaktır. Lâkin bu masraflar her sene hasad zamanında köylerde çıkan kazaların bais olduğu nüfus ve servet ziyaa nazaran ehemmiyet- siz kalacaktır. Bu tesisatın hususiyetini muhafa- za için bunlara (Ekin zamanına mah- sus çocuk bahçeleri) ismi verilmiştir. Şehirlerdeki: çocuk bahçelerinden çok farklı olacak ve köylü çocukların mu- hit ve kabiliyetine göre terakkisi esba- bı hazırlanacaktır, birinin ayni olsun. İhtiyar kırmızı derili; İ — Yaparım amma her birine se kiz dolar alırım diyor. Pord pek şaşıyor: — Neden? | — Koltuk yapmak hoşuma gider, çünkü her koltuğu buşka resim ya- par eğlenirim. Fakat on iki koltuğa | ayni resimleri yapmak can sıkıcı bir şey, buna mukabil de üç dolar fazla istiyorum!... kaplanmıştı. Sandıkta da «dikkat «kırılır» <devirmeyiniz. gibi yazılar vardı. İnceleme sonucunda iş 'meydana çıktı, Bu temiz pak zatın cüce bir kamburu var. Bu cüce kambur bir sandıkla oturuyor. Geceleri çıkıp oda- ları dolaşıyor, eline geçirdiği yükte ! hafif pahada ağır şeyleri çalıyor, son» ra gelip sandığına giriyor. Bir iki gün sonra da temiz pak müşteri, sandığını alıp başka bir otele gidiyor. Viyanadaki Yahudi tazirlerin şeker satmaları yasak edilmiştir. Yahudi bakkallarda şeker bulunmıyacak, Ya- hudiler o pastane, şekerci dükkânı işletemiyeceklerdir. 10 yaşında bir çocuk kuyuya düştü Yedikulede Gazhans caddesinde oturan dokuz yaşımda Abdürrahman kale haricinde boş arazide oynarken susuz bir kuyuya düşmüştür. Çocuğun kuyuya düştüğünü kimse görmemiş ve Abdürrahman ağır su- rette yaralandığı için tehlikeli bir vaziyello kalmıştır. Bir müddet son- ra tesadüfen ayni kuyu civarında Oy»« rıyân çocuklar Abdürrahmanı göre müşler ve polise haber vermişlerdir. Çocuk kuyudan çıkarılmış ve davi için hastaneye kaldırılmıştır. Er Hindli bir dansözle evlenen bir Ingiliz doktorunun kanlı macerası Hindistanın Ran- gun şehrinde gö çenlerde cereyan etmiş olan bir aşk faciası hakkında tafsilât overilmek- tedir. 1923 senesinde askeri doktorlar» dan Lothian Bir- ma şehrine tayin edilmişti, Lothian genç ve yakışıklı bir adamdır. Orada Rangun civarında bir İngiliz askeri karargâhmın dok- torluğunu yapıyordu, Bir gün sokak- ta dolaşırken Birmal: bir kadına ras- geldi. Bu kadın ona doğru gelerek de- di ki: «Sahibem O prenses (o Eminenin ayağı incindi, çok ıztırap çekiyor. Lük fen saraya kadar gelip kendisini mu- ayene eder misiniz?» Doktor Lothian bu teklifi derhal kabul etti. Biraz ileride beklemekte olan prenses Kminenin otomobiline bindi. Otomobil son süratle ilerleme- ge başladı, Bu aralık doktoru bir dü- şünce aldı; Prenses Emine neden bir sivil doktor çağırmadı da kendisini çağırıyor; bu prenses Emine kimdi? Sakın meşhur Bayader, bütün Ran- gunda güzelliğile şöhret kazanan Emine İskender olmasın? Bu aralık otomobil Rangundan el- li mil uzakta bulunan bir ormanlığa saplı. Biraz sonra ağaçlar arasından eski, fakat güzel bir bina göründü. Köşkün ağır kapıları açıldı, her kapı önünde bekliyen silâhlı bekçiler oto mobile yol verdiler, Sıkı bir nezaret İ altında bulunan kapılar gene ka- pandı. Lothian Korkmağa başladı. Acaba, tuzağa mı düşürülmüştü? Ne- den? Genç yüzbaşı bu suallerine biraz sonra cevap aldı. Onu prensesin da- iresine götürdüler, Kadın İngiliz dok- torunu gayet mütebessim bir çehre ile karşıladı. Doktor Lothian, önün- de duran kadının fevkalâde güzel ve cazibeli olduğunu gördü, Prenses Emi, ne Hind kadınlarına has olan bir şi- Ye ve yapyanlış bir İngilizce ile dok- tora dedi ki; «Sizi oldottım, doktor; ben hiç has ta değilim, yalnız kalbim sancıyor, size hasretimden dolayı ıztırap çeki- yor. Bundan birkaç gün evvel rakset- tiğim varyelede sizl gördüm ve İlk bakışta size âşık oldum. Siz ön sıra- larda oturuyordunuz. Sizi çok beğeni- yorum, Çağırsaydım belki gelmezdi- niz, bu desiseye müracaat ettim.» Doktor Lothian bu güzel Hindi rakkasenin sihirlerine o kapılmaklan Azade kalacak surette soğukkanlı bir genç değildi, bir aşk macerası yaşa- mağa hazırdı, Fakat o, ayni zamanda askerdi, görülecek vazifeleri (vardı. Fakat bu noklalar hakkında Emine- yi aydınlatmak için yaptığı ilk teşeb- büs dethal kadının şiddetli itirazları- na hedef olarak akim kaldı, Emine, ister istemez, sarayında (kalacağını doktora anlattı. Kaçmak imkânı da olamadığı için, Lothian maruz kâldı- ğı Akıbete boyun eğmekten başka bir şey yapamadı. Fakat, bu aralık İngiliz askeri ida- resi yüzbaşı doktor Lothian'ın birden- bire ortadan kaybolmasından dolayı endişeye düştü, derhal tahkikata gi- rişildi ve aradan birkaç hafta geçlik- ten sonra doktorun, prenses Emine- nin sarayında olduğu anlaşıldı. Der- hal saray muhasara edilâi, iki İngiliz zabiti saraydan içeriye girdi, Doktor Lolhian bunlara karşı çıktı ve sükü- netle dedi ki: ç «— Ben buraya kendi ihtiyarımla geldim ve ihtiyarımla burada kalmak istiyorum. Zaten istifamı da verdim.» Doktor Lothian hakikaten İstifasını vermişti. Bunun üzerine İngiliz za- bitleri aldıkları emir üzerine çekildi- ler. Bu hâdiseden birkaç gün sonra da âşıklar evlendiler, Aradan geçen seneler zarfında her- kes bu Lothian hâdisesini unuttu. Fakat onu hazmedemiyen, bir İngiliz zabitinin bir Hindli kadına esir olma- sına tahammül edemiyen birisi var- dı ki, o da miralay Smith'ti, Miralay bizzat doktor Lotbian'ı ziyaret etti ve onu kandırmağa çalıştı, Vazifesini Hindli rakkase, bir bahane ile doktoru sarayına celbederek yanında alıkoydu, onunla evlendi: Ara- dan seneler geçti, bir İngiliz miralayı işe karışarak doktoru hacrettirip, karı kocayı ayırmak istedi, Hindli rakkase kama ile miralayı öldürdü. Kendi- sini tevkife gelen gardiyanlarla çabalarken kaması kâlbine saplanarak can verdi. Sevgilisini kaybeden doktor da Avrupaya dönerken vapurda kayboldu hatırlattı, onu va- zitelerini ifaya da» vet etti. Doktor, bu ihtarlardan do- layı müşkül bir mevkide kaldı. Far kat nihayet asil- zade Hindili dan- söz galebe çaldı, Tothian onu - br rakmamağa kö rar verdi. Bununla beraber miralay Smith mücadelesinden vazgeçmedi. Lot- hian'ın İngilterede bulunan akrabâr sına müracaat etti, doktorun mah- cur olduğunun İlânıma karar verdir- di. Bunun üzerine ceza hâkimini de işe müdahale ettirdi. Âşıklar mahke- meye verildi. Emine, bir İngiliz aske- ri doktorunu asker kaçaklığına sev- ketmekten suçlu olarak hapse mah- küm oldu, Doktor Lothian ise beraet etti, Kadını boşadıktan sonra gene or- duya alınması ve İngiltereye naklo- lunması kendisine vadolundu. Emine, mahkümiyetinden sonra de- li gibi oldü. Uzun müddet yalvardık. tan sonra kocası Lothian'la son bir mülâkâf yapmasına müsaade olundu, Doktor, yanında miralay Smith oldu- ğu halde, hapishane avlusunda gö- ründü. Burada genç kadın kocasın- dan ayırılmamasını miralaydan bir kere daha rica etti Fakat sert yürek- li miralay, ona Şu cevabı verdi; «— Siz onu baştan çıkardınız, Za- yalı genç tamamile size kapıldı. Onu bir daha görmemeniz daha iyi olur.» Bunun üzerine Emine müthiş bir feryad çıkararak miralayın üzerine hücum etti. Miralay Smith, sendeli- yerek yere düştü, Aşkının şiddetin- den gözleri kararmış olan kadın, giz- lediği bir kamayı çekerek miralayı öldürmüştü. Hapishane gardiyanları Eminenin üzerine saldırdılar, bu aralık kama kadının kalbine saplanarak oda ölü bir halde yere serildi. Bu korkunç manzarayı görüp yâ şadıktan sonra doktor Lothian'ın Asabı bozuldu. O da Hindistanda Av- rupaya giderken hiçbir iz bırakmadan vapurdan kayboldu. Doktorun deniss düşerek boğulduğu ozannedilmekte- dir, . Kıskanç âşık | Mesrureyi dövdüğü gibi dostunu da yaraladı Kasımpaşada Fırın sokağında, otu- ren Mesrure o civarda bir handa otu- ran Hasan isminde bir adamla müna- sebet tesis etmiştir. Ayni handa ya- fp kalkan İsmall isminde bir adam da Mesrureye göz koymuştur. il evvelki gün Mesrure ile Ha- sanı birlikte görmüş ve badema bera- ber gezmemelerini ihtar etmiştir. Be- rikiler bu sözlere aldırış etmeyince İs- mail hiddellenmiş hem Hasanı, hem de Mesrureyi dörmüştür. İsmail raki- bini bıçakla kolundan da yaraladıktan sonra kaçmıştır, Hasan ile Mesrure polise müracaat etmişler, vakayı anlatmışlardır. İsmail yakalanarak tahkikata başlanmıştır. Temmuzda kesilen hayvanlar Geçen temmuz içinde Karaağaç me2bahasında 19988 karaman, 9152 dağlıç, 4479 kıvırcık, 28647 kuzu, 13 tiftik, 60 keçi, 88 oğlak, 1687 öküz, 366 inek, 153 dana, İ boğa, 366 manda, | 2TI malak kesilmiş ve şehirde islih- lâk edilmiştir. Bu istatistik, geçen aylara nazaran bilhassa karaman ve kuzu sarfiyatı- | nın arttığını gösteriyor, Bundan bâş- ka keçi, oğlak istihlâki çok azalmış- tır. Mezbahada son günlerde vurulan sabit damgalar et cinsinde hileye im- kân bırakmadığından, hulk keçi ve oğlak etlerine çok az rağbet göstermek- tedir, ni İKTİSADİ MESELELER Romanya ile ticari münasebetlerimiz Romanya ticaret heyeti iki gün- denberi şehrimizde bulunmaktadır. Romanyalılar, burada ihracat tacir lerimiz ve ithalât yapan müessese lerle görüşerek her iki memleket ara- sındaki ticari münasebetlerin inki- şafına çalışacaklardır. Romanya he yetinin bu maksadla, memleketimi- xi ziyaret edişi, alâkadar mahafilde büyük bir memnuniyet uyandırmak» tadır, Türkiye - Romanya arasındaki ti- caret münasebetleri geçen seneden- beri inkişaf etmektedir. Geçen sene ! şimdi Ziraat Vkili bulunan Kurdoğ- lu B. Faikın yaptığı ticaret anlaş- ması üzerine, daha geniş bir ticaret münasebatı başlamıştı. Bu anlaşma üzerine, ilk defa olarak Romanyaya pa» muk ve pirinç ihracı kabi) olmuş. tur, Bilbassa akala nevinden olan pamuklarımız, Romanyada büyük bir rağbet görmektedir, Fakat dost memleket Romanya İle, bu ticari münasebetleri kâfi görmek doğru değlidir. Romanya ile ticaretimizi da- ha ziyade inkişaf ettirmek kabildir. Romanya, tuzlu ve taze balıklarım zın en büyük müşterisi olabilir. Ni- tekim kırk elli sene evvel, Roman- | yaya daha fazla mikdarda balık sa- tıyorduk, Şimdi Rumanyaya balık ih- | Tacatı yok denecek kadar azalmıştır. | Romanya ile ticaretimizin daha ziyade genişlemesi için daha neler yapmalıyız. Geçen sene Kurdoğlu B. Faik, İstanbul ticart odası salonunda ihracat tacirlerile hasbihal ederken, şu sözleri söylemişti: — Yeni yamlan anlaşma, her iki memleket ticaretini arttırmağa bir vasıtadır. Bu vasıtadan ihracat ta cirlerimizin daha ziyade istifade et- mesi için Romanyaya kadar gitme- leri, orada kendi mallarına, kendi ellerile mahreçler bulmaları lâzımdır. Vakıa bu tavsiyeler, ibracat tacir- lerini tenvir etmişti. Bazı müessese sahipleri Romanyaya kadar seyahat yapmışlardı. Fakat bütün bu temas- lar kâfi gelmedi. Heyet halinde Ro- manyaya kadar gitmek icab ederdi. İstanbul ticaret odası, Türkofis teş- kilâtı bu gibi seyahatleri organize elanelidir. , Romanya (heyetinin şehrimizde bulunması, bizim için büyük bir fır. sattır. Bu müddet zarfında, ihracaf tacirlerimiz ve ithalâtçılarımız Ro- manya heyetile samimi temaslarda bulunmak suretile, her iki memleket münasebetlerini arttırmağa çalışa» caklardır. Dost memleket, Romanya ile bunu temin etmek daha kolay- dır, H.A: Esnaf cemiyetlerinin Partiye bağlanması Dün sabah Hamamcılar, öğleden sonra da Sütçüler kendi cemiyetlerin- de toplanmışlar ve Halk Partisine il- tihak kârarı vermişlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: