sürmedi. Arkasından bir ses; işitti. sahife 6 Ankarada bir milli kıyafet Ik tedrisat müzesi kuruluyor Kız enstitülerinin muallim kısmından mezun olmak için milli kıyafetlerden modernize edilmiş bir tuvalet yapmak şart olacak Ankara 30 (Ak- şam) — Maarif Vekâleti, bu sene,” memleketin muh- telif o merkezleri- ne muzik ve halk (o âdetlerini derlemek için he- yetler göndermiş- tir. Musiki mual- lim mektebi öğret- menlerinin idart- sinde olan kollar, memleketi adım adım dolaşacak- sar ve asırlardanberi millet hayatına gir- miş olan türküle- ri, şarkıları tesbit edeceklerdir. Di- Yer kollar da halk âdeti ve ananele- rini, epope maâ- hiyetinde olan masalları, itiyad- Jen topliyacaklar- dır. Kültür Bakan- lığı, Cümhuriyetir on beşinci yılı için bir mili kıyafet müzesi kurmayı kararlaştırmıştır. Bu müzede en es- ki kıyafetlerden, son zamanlara ka- #dar mili sayılabilecek olan bütün kiyafetler, tarih sırasile bulunacak- tar. Teknik ve sanat tedrisatı umum müdürlüğü, kız enstitülerinin bu se- neki ders programlarma kurulacak olan milli kıyafet müzesile alâkalı dersler koymayı kararlaştırmıştır. Genç kızlarımız, mili kıyafetlerin modernize edilmiş mevzuu üzerinde çalışacaklar ve yeni kreasyonlar ya- pacaklardır. Senede, dört mevsimde muhtelif müsabakalar tertib edile- cek ve bu mevsimlere göte milli kıya- İctleri en güzel modernize ederek, #eçkin tuvaletler yapanlara ikrami- ye verilecek ve 0 tuvaleti yapanın Adı verilecektir. Bundan başka, her mevsimde bu tuvaletlerle giyinmiş olanlar, Ulusal ekinomi ve artlırma | kurumunun tertib edeceği balolarda teşhir edileceklerdir. İsmet İnönü kız enstitüsünün mu- allim kısmından mezun olacak olan- Jar ,esası milli kıyafetler motiflerin- den alınarek modemize edilmiş olup bir yeni mevsim tuvaleti hazırlamış olmak mecburiyetile mükellef tutula- Nakleden: (Vâ.Nü) Herif hasislere mahsus acül bir ha- tekttle kendine uzanan Müğid! kaplı hemen iç cebine yerleştirdi. Doğrusu az zaman içinde ınükem- mel bir iş yapmıştı. Müthiş bir para- yı kolayca kazanmıştı. Böyle vurgun- , Jar her zaman insana raslamaz! Lütfi beyin odadan çıktığını fark bile etmedi. Kendi hayallerine tatlı tatlı gülüyordu. Fakat neşesi uzun — Alçak herif!.. - diye bağırdığını Döndü. Yan odanın eşiğinde Bedia hanım duruyordu. Herife nefretle ba- kıyor, gözleri öfkeler saçıyordu: — Alçak herifi Alçak herif! - tekrarladı. Sarraf serin kanlılıkla sordu: — Demek söylediklerimi işittiniz? — Evet, kapının arkasında dinli- zordum. Lâzar efendi omuzlarını silkti: — Kısmet böyleymiş! Hem sizden paramı kurtarıncıya kadar malıkeme mahkeme dolaşmaktan canım çika- caktı, Avukat parası falan epey zarar diye Para Yüzünden... Aşk ve macera romanı Yeni müzede göreceğimiz milli kıyafetlerden biri caklardır, Kültür Bakanlığı kız ens- titülerinin bulunduğu vilâyetlerde bu müesseselerin; enstitülerin bu- Tunmadığı yerlerde de kız muallim mektebi, kız Lisesi veyahud orta mek- teblerin; mahalli milli kıyafetleri tes- bit etmelerini istemiştir. Bakanlık, dört sene evvel tertib et- miş olduğu seyyar o kitaphanenin, bütün memlekette görmüş olduğu büyük rağbeti gözününde bulundu- rTarak milli kıyafetler ve bunların bu- günkü modaya uydurulmuş olan şekillerinden mürekkeb muhtelif ser- giler hazırlıyarak yurdun evvelâ bü- yük şehirlerine göndermeye karar vermiştir. Müzelerimizde bulunan €s- ki kadın kıyafetlerine aid giyecekler- le, Anadolu evlerinden toplanan kıya- fetler, renkli olarak albümler halin- de bastırılacaktır. Diğer taraftan Sümer Bank, Yer- li mallar pazarları vasıtasile, kendi çikarmakta olduğu kumaşlar ve bil- hassa basmalar arasında bir tuvalet müsabakası açmayı kararlaştırmış- tır. Ankarada son aylarda İngiliz bü- yük elçisinin bir suaresinde Nazilli Tefrika No: 50 kondum, Sizden kazanacağım cabası olacak! Kadın hiddetle yaklaştı: — Beni ele verdin... Ama para et- mez... Ben gene mücadele edeceğim! Kendimi kurtaracağım... Tuu... Sura- tana rezil herif!.. Lüzar efendi bu sözleri işitmiyor- du bile! O cebinden çeki çıkarmış hay- ran hayran süzüyordu. Bu hali gören Bedia hanımın öfke- si son raddeye gelmişti, Birdenbire bir kaplan gibi atıldı ve adamın elinden kâğıdı kaptı. Bu o kadar âni oldu ki sarraf kendine gelmeden kadın yazı masasının öbür tarafına geçti ve yırt mağa başladı. Herifin gözleri yerin- den fırlamış, kâdını yakalamağa ça- lışıyor: — Ver bana onu.., — Hayır! Mücadeleye giriştiler. Masanın Üs- tündeki kitablar yere düştü. — Ver diyorum! — Hayır! Umduğun paraya kona- mıyacaksın... Bu da İşte alçaklığının cezası olacak! Kibrit kutusunu aldı, çaktı ve kâ- mıştır. AKŞAM Vekâlet esaslı te esaslı tedkikler yaptırıyor İlk tedrisat, işlerini esaslı surette tedkik ve ükmekteplerin teftiş işleri- Bi tanzim etmek üzere çalışan Maarif İlk tedrisat şube müdürlerinden B. Fuat Payur İstanbuldaki işlerini bi- tirmistir, B. Fuat İzmir ve diğer bazı vilâyet- lerdeki ilk tedrisat işlerini tedkik et- tikten sonra Ankaraya (gidecek ve Maarif Vekâletine bir rapor verecek- tir, Bu raporda ilk tedrisat müfre- dat programının tatbiki etrafında te- sadüf edilen müşkillerin izalesi ve alınacak yeni talebelerle ilk tedrisat teftiş usullerinin tanzim ve ıslahı için bazı esasların vazedilmesi tavsiye edi- lecektir, Mekteplerde 'oparlörler Maarif müdürlüğü mektep bina- larına birer oparlör Koydurmağa ka- rar vermiştir, Bu oparlör tesisatı ço- Cuklara verilecek konferanslarda ve muallimin talebeyi zaptü rapta da- vet gibi şeylerde kullanılacaktır. Sanat mektepleri kongresine iştirak edecek muallimler Almanyada toplanacak sanat mek- tepleri kongresine iştirak edecek mu- alimler dün şehrimizden hareket et- mişlerdir. Bursa muallimleri döndüler Edirneye tedkikat için giden Bur- sa muallimleri şehrimize dönmüşler ve dün Yalova yoluyla Bursaya git- mişlerdir. Bakırköye çekirge yağdı Hava dün de fazla sıcak geçti, Ra- mi, Bakırköy civarındaki köyler ara- zisi üzerinde öğleden sonra akşama kadar çekirge yağmış ve buradan ge- çen otomobil ve emsali vasıtalar ade- tâ bir çekirge hücumu karşısında kal- mışlardır. Bir sıvacı hamam kapısından düşerek tehlikeli yaralandı Kadirgada oturan sıvacı Agop, Çen- berlitâş hamamının göbek kubbesini iç kısımdan tamir etmek üzere kur- duğu iskeleye çıkmış, bu sırada mu- vazönesini kaybederek göbek taşı üze- rine düşmüş, vücüdünün muhtelif yerlerinden tehlikeli surette yaralan- mıştır. Bu arada bir ayağı da kırılan sıvacı Cerrahpaşa hastanesine yatırıl- basmelarından balo tuvaletleri yapa- rak giden Ankaralı genç kızların el- biselerinin büyük bir rağbet ve nlâ- ka uyandırması, bankaya bu kararı aldırmıştır. Nazilli fabrikasının göz alan güzel basmalarından bir tuvalet yapan bayan kendisinin dikmesi takdirinde 590 kuruşa, terziye diktir- mesi takdirinde 15 liraya çıkmakta- dır. Fakat banka, müsabakaya girebil- mek için elbisenin, sahibi tarafından dikilmesini şart koşmaktadır. D. Ç fıdı alevlere tutarak yaktı. Tâzar efendi kadının kolunu yaka» lamiş koparırcasına çimdikliyordu. Lâkin müthiş acısına rağmen Eedia hanım kıpırdamıyordu bile... İhtiyar adam, boğulacak gibi nefes nefese idi. Gözlerinden yaşlar akıyordu, Çek kül olunca Pertevin annesi asabi bir kah- kaha ile gülerek: — İşte cezan!.. Sonra kolunu uğuşturarak kapıya doğru koşarken ilâve etti: — Ben gene Lütfi beyi kandırırım! Senin yalan söylediğini iddia eder onunla barışırım... Sarraf cevab vermedi. Sersemlemiş bir halde, paralarının külünü seyredi- yordu. : #se Lütfi bey yazıhaneden çıktığı za- man sokakta âdeta sarhoş gibi sende- Jiyordu Nereye gideceğini bilmeden serseri gibi yollarda dolaştı. Gelip ge- çenler, bu etrafını görmeden yürü- yen, sonra birdenbire durup kendi kendine anlaşılmaz sözler söyliyen adama hayretle bakıyorlardı. Sonra birdenbire aklına kızı gel- di... Evet, Suzanı, artık yalnız Suzanı düşünmeliydi! Nasılda hissiyatına kapılarak böyle boşuna vakit kaybet mişti? Hemen bir taksiye koştu. — Çabuk sür! - diyerek atladı. O, şimdi, Bedia hanımın köşkünde Pertevi bulmağa gidiyordu, Şehirde 3,000 talebe Adapazarı (Akşam) — Her sahada ileri adımlar atan Adapazarı kültür işlerinde de diğer kazalara nisbetle üstünlük arzetmektedir. Şehirde 7 ilkokul ve birde ortaokul; nahiyeler- de ve köylerde 36 ilkokul vardır, Şe- hirde okullara devam eden okur mik- tarı 3000 i mütecavizdir, Gençler tah- sile çok meraklıdır. Ortaokulun mev- cudu 750 - 800 dür, Fakat bu mevcut yıldan yıla hayret edilecek bir şekilde artmaktadır. Memleket halkının, büyüklerden bir istirhamı vardır? Yıllardanberi Adapazarı &hemmi- yetini, iktisadi durumunu ve merke- ziyetini İleri sürerek; Kültür Bakan- lığına bir liseye şiddetle ihtiyacı oldu- ğunu bildirmişlerdi. Yeni inşa edilen ortaokul binası bütün ihtimaller göz önüne getirilerek lise teşkilâtı üze- rine yapılmıştır. Adapaazrlılar ergeç bir jise istemektedirler, Bu arzuların- da da haklıdırlar. Çünkü Adapazarı bir transit merkezi olduğuna göre Bo- lu, Düzce, Hendek, Gerede, Karasu, Geyve ilh.. ve civarı memleketlerin bütün ihtiyaçları buradan temin edil- mektedir, Adapazarı - Hendek - Düzce - Bolu şosesi ve Sakarya üzerinde ehemmi- yetine binaen Bayındırlık Bakanlığı tarafndan 93,000 lira sarfile 105 metre uzunluğunda 6 metre genişli- ğinde muazzam beton bir köprü in- şa edilmiştir. Tarım bakımından müterekki olan Adapazarında 934 kılından itibaren pancar ekilmesine başlanmıştır. Pan- carlar Eskişehir şeker fabrikasına gönderilmektedir. Vasati olarak se nevi 2000 hektar arazi pancar ekil- mektedir. 35,000 - 40,000 ton pancar alınmaktadır. Geniş miktarda pan- car ekilmesine başlanırsa Adapazı Kaç zaman evvel anne kızın göz yaşlarile geçtikleri bu yolu aksi isti- kametle ayni ıztırabla katediyordu. Her geçen saniye onu feci bir va- kaya yaklaşlırıyordu. Kızını kurtar- mak için, bir anneyi oğlunun önünde itham etmeğe mecbur olacaktı! Ka- derin cilvesi, bu acı rolü oynamasını emretmişti! Trenden indikten sonra Bedia hanı- mın evinin ağaçlarını görünce vazife- sinin ağırlığını bir kat daha hissetti, Gayriihtiyari adımlarını yavaşlatır gibi oldu. Lâkin sonra bütün metane- tini toplıyarak huzlı hizli yürümeğe başladı. Bahçeden içeri girer girmez genç kadın onu Karşıladı. Bir tren evvelki- le dönmüş, Lütfi beyin geleceğini umarak kendisini bekliyordu zaten... Erkeği görünce yeşil gözler sevinç- le parladı, tatlı bir tebessümle: — Salonda idim, Sizi gördüm... Suzanın babası cevab vermeden €v- den içeri girdi. Bedia hanım sanki hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi konuşuyordu: — Kaç gündür hiç görünmediniz.., Haber de yollamadınız... Beni bu ka- dar ihmal etmek yakışır mi size? Odadan içeri girdil Lütfi bey sordu: — Oğlunuz seyahatinden avdet etti mi? — Evet! Fakat şimdi evde yok. Bir Adapazarının liseye büyük ihtiyacı var Patates, Pancar, Fasulye ve saire zeriyatı boldur Sakarya üzerinde inşa edilen büyük beton köprü mekteplerde okuyor ve ovalarının bir şeker fabrikası idare edebilecek miktarda pancar yetiş- tireceği muhakkaktır. Bu meyanda diğer ziraat mahsulleri de şu şekilde zeredilmektedir; 4000 hektar fasulye, 1000 hektar soğan, 2500 çeltik, 56,500 hektar pa- tates ki memleketin başlıca mahsulü- nü teşkil etmektedir. Mısır 37,500, buğday 29,000 hektar arazi ekilmek- tedir, Yıllık vasati olarak (4,500,000) kilo patates ihraç edilmektedir. Şehirde bir çok fabrikalar vardır. Fakat bunların €n mühimleri ipek #abrikalarıdır. Bu fabrikalarda kala- balık bir amele kütlesi çalışmaktadır. Fabrikaların çalışma saatleri nizami- dir, 934 den itibaren istihsal edilen koza miktarı: Kilo 934 yılında 150,000 935 > 155,000 936 » 160,000 937 > 167,000 Nafıa Vekili İzmire gidecek İzmir 30 (Akşam) — Bursada ya- pacağı tedkiklerden sonra İzmire ge- lecek olan Nafia Vekili B. Ali Çetin- kaya, burada muhtelif nafla mües- sese ve eserlerini teftiş edecek, hükü- metçe satın alınması kararlaştınlan İzmir su şirketi ve elektrik şirketi te- sisatımı da gözden geçirecektir. Ve- kil, İzmir havalisinde yapılan ve ye- pılacak olan muhtelif sulama işlerini de tedkik edecektir. İZMİR smumuu ve mülhakatı için AKŞAM gaze tesinin tevzi yeri münhasıran İz- mirde İkinci Beyler sokak 52 nu- marada Hamdi Bekir Gürsoylar mağazasıdır. * iki saat sonra gelir. Yüzünün ıztırabile tezad teşkil eden soğuk bir sesle, ihtiyar adam söze baş” ladı: — Beyoğlundaki pansiyona gittiği” niz akşam... j — Ne?.. Pansiyon mu?.. Hangi pan- siyon?.. Ne diyorsunuz?.. j — Evet! Hadiye için kurulan tuzir ğa yardım etmek için mahud randevü evine gittiğiniz gece oğlunuz da yerde imiş! Kadın müthiş bir kuvvet sarfederek | — Nasıl? - dedi Lütfi bey neden bahsediyordu? Oğ” Tu hangi otelde idi? Suzanın babası devam etti; — Oğlunuz, sahte âşık rolü oynad”* ınız kapının arkasından sizi dinl&” miş... Sesinizi işilmiş.. Söylediğini Sözleri duymuş. Ne bahasına olursa olsun sonun | tın karşısında bütün kontrolünü bederek endişe ile bağırdı: (Arkası var), İtizar: ederken bir yerde Adnan, bir yerde olarak gösterilmiştir. İtizar ederiz. Jj