m yl ide ii 7 Aka df nede Biz... mn At için i e mi j 27 Temmuz 1998 AKŞAMDAN AKŞAMA — m Gıbta ettiğim iki münevverimiz p ME ettiğim iki büyük münevveri- yardır. Bunlardan biri, Şemseddin Ta smi de Ata beydir... Daha es- Riilene. a a Cevdet paşa, Tekmil fantezi şairlere, üslüpkâr varrirlere bunları tercih ederim. a Düşünün Şemseddin Samiyi!... Ab- il ülhamidin 25 inci yıldönümünde eN lügatına hâlâ muhlae oluyo kalça arasıra bakıyorum... Hem siya» de celâdetli, seciyeli imiş doğru- kitabın tâbil Mih- Padişaha hulüs çakmış; biz- va ge *an efendi y müellif hiç o taraflı olmuyor; lü- an mahiyetini anlatıyor. Kamusu Âlam!,. Şayed elde türkçe tarihlerdeki isim- ransızcalarını bulabileceğiz, şahsiyetlerini tesbit edebilece- oda lerin ne £ ON, cild cildr.. ömür törpüsü... Ya- ür içinde yatsın... Şu mübarek el dikmeliyiz; üniversite- en büyük caddeye onun Müz beğyi p< YİZ.. Fakat bilmem ki he- Sele Kamusu Türki'nin mukaddi- i Okudunuz mu? ma e vwuz mu?.. Lügat parala- dağ pl edebisinin ortalıkta pala çal- devirde yazıldığı halde, türk- bü i ve farisiden meded olmadı- ye terimlerimizi Çagatayca- Tüyo, Satmamız lâzım geldiğini söy- Süsü, | Sanki Dİl kurultayının kür- yormuş gibi... m narl adama ki, ne- ki en ele geçen ve büyük ha an İstifade ettiği koca- Yaratmış... ME VE emsalsiz şaheserler tüketiği günlük yazılarla seneleri- Şemseğdiz İiürken gıbta ile hep Samiyi düşünürün. Ve On sekle cia Ata bey de öy- Peder merhumunkiler bir tasarruf etsen değil mi? Bilhassa on on sekizinci çildlerdeki merci tarzında ilâveler geçmeden evvel, türkçe bi derecede istifade “ir. Babanın eseri ya- ; sen elin dördüncü de- E F z i Fs i # İLİĞİ iri il ; 4 | âE | iş Belediyenin tedkiki Mağazalar öğle tatili yapacaklar mı? Ankara Belediyesi, yaz günlerine mahsus olarak dükkân ve mağazala- rın da öğle vakitleri saat 12,5 İle 13,5 arasında tatil edilmelerine karar ver- miş ve bu karar 4 temmuzdan itiba- ren tatbik edilmeğe başlanmıştır. Ayni tatilin şehrimizde de yapılıp yapılmaması için bir karar vermek üzere Belediyece tedkikata başlanmış- tır. Bu tedikiklerin neticesi bugün- lerde alınacak ve muvafık görülürse şehrimizdeki dükkân ve mağazalar da gündüzleri birer saat öğle tatili yapacaklardır. Beyazıddaki joparlörün masrafı kime aid? Belediye, Beyazıt, Taksim ve Fatih- te birer oparlör koydurmuştu. Bu oparlörleri işletmeğe de, ücreti Bele- diye tarafından, birer kişi memur edilmişti. Oparlörlerden biri de Beya- zıtta Üniversite binasının cümle ka- pısı üstündedir, Belediye, bu oparlö- rün işletilmesi masrafının kendisine değil, Üniversiteye ald olduğunu ileri sürmüştür, Üniversite de bunu reddet-| miştir. Bu yüzden uzun müddetten- beri Beyazıt meydanındaki oparlör muattal bir halde kalmıştır. Adliyede yaz tatili Nöbetçi kalacak mahkeme- lerin listesi hazırlandı Adliyenin senelik yaz tatili 20 tem- muzda başlıyacak ve beş eylüle kadar devam edecektir. Adliye tatili, esna- sında nöbetçi kalacak mahkemelerin listesi müddeitumumilikçe tanzim edil- miştir, Bu sene nöbetçi olarak faaliyelte bulunacak mahkemeler şunlardır: Ağır ceza, Asliye üçüncü, dördüncü ve beşinci ceza, Asliye dördüncü hu- kuk, Asliye birinci ticaret mahkeme- leri, Noter dairelerinde çalışma saatleri İstanbul ve Beyoğlu noterleri tara- fından bildirildiğine göre, bilümum noter daireleri temmuz 398 nihayeti- ne kadar her gün saat 8 de açılıp 14 te kapanacaktır. İş sahiplerinin bu sa- atler zarfında müracaatleri rica olu- ,nuyor, Gazete ve mecmua sahiplerine İstanbul Basın Kurumundan: Yeni kabul edilen Basın Birliği kanunu mucibince gazete ve mecmuaların Sa- hip, başmuharrir, umurn müdür, mu- bârrir ve mütercim, muhbir, muha- bir, musahhihlerile fotoğrafçı ve res- samları Basın Birliğine âza kaydedi- leceklerdir. Gazete ve mecmuaların, müessese lerinde, yukarıda yazılı vazifeleri gö- ren zevatın isimlerini bildiren bir lis- teyi en kısa bir zamanda hazırlayıp, bu malümatı Vekâlet makamına tak- dim etmek emrini almış olan Kuru- müumuza göndermelerini rica ederiz. . Çok kereler kaptan olacak beklediğimiz kimse... : Karilerimizin fikri Sanatkârlara duyulan ihtiyaç Ben Yalovada tüccar terziyim. Ka- sabamızın ufak olduğu malüm. Bu sebeble orta mekteb tesis edemiyoruz. Bir çok kızlarımızın da uzak yerlere giderek okumalarına maddeten Im- kân yok. Bunu nazarı itibara alarak, mahza muhlte hizmeb etmiş olmak için, Yalovada - İstanbuldakilere benzer - bir kadınlar dikiş mektebi açmak istedim. Buna bir müdiro bulmak iâ- zımdı. İstanbulda uğramadığım yurd kalmadı. Hepsinden aldığım cevab: — Yalovapm gidemeyiz! - olmuştur. Bugün için, gelecek bir muallim bayana 40 lira veriyorum. Gene de gelmiyorlar. Yurdiardan çıkan bu kadar bayan ne yapıyorlar? Yalova İstanbulun komşusu olduğu halde niçin gelmiyorlar? HAlA o eski «İs- tanbuldan çıkmam!. zihniyeti mi hâkim? Yalova M. Safa Terzihanesi sahibi Safa Tuzünataş Bu vaziyet cidden calibi dikkattir. Zira, demek Ki, bu gibi mekteblerin mezunları daha yüksek ücretle iş bu- luyorlar, Eğer Yalovslılar da kizla- rni ayni şeklide yetiştirmek azminde isler, müdire için 40 liradan daha yüksek ücretleri gözden çıkarmalı- dırlar. Bunda ziyanlı çızmıyacaklar- dır. Diğer cihetten, bir çok kızlarımız iş arıyorlar. Böyle kendisine yalvar- ta yalvarta çağırılmak için, sanat mekteblerine gitmelidirler. Üçüncüsü ve asıl ehemmiyetlisi: Bu gibi mekteblere memlekette ne kadar çok ihtiyaç olduğu anlaşılmak- tadır, Yaman bir hırsız yakalandı 24 ev ve apartıman, 5 cami soymuş Emniyet direk- w— > törüğü (ikinci (© şubesi İzmir za- İş bıtasınca maruf fakat İstanbul da hiç bir sabir kası olmıyan ve kısa bir zaman» da beşcamiile, yirmi dört ev 80- yan yaman bir hırsızı yakalama- ğa muvaffak ol- | muştur. : İzmirde «Pire Said» diye anılan Pire Sald bu hırsız, Sultanahmedde Yerebatan, Yenicami, Aksarayda Kızıltaş, Tevek- kül, Merkezefendi camilerinden bir çok kıymettar halılar, Kadıköy, Mo- da, Üsküdar ve civarında Mev ve apartımandan muhtelif kıymetli eş- yâ çalmış ve bunları gerek İstan- bulda, gerek taşrada tanıdığı muh- telif şahıslara dağıtmak suretile suç deiğilini ortadan kaldırmıştır. Nihayet zabıta, bu hursızın peşine düşünce, maruf bir ambar vasıtasile Sivasa bir denk halı göndermiş oldu- ğunu da öğrenmiş, bir taraftan halı- ların müsaderesine dair ora zâbıta- sına müracaat etmekle beraber, diğer taraftan da kendisini tevkif etmiştir. Pire Said, sıkı bir sorguya çekilin- ce, bütün hırsızlık yaptığı yerleri, çaldığı eşyayı, nerelere verdiğini, taş- ... Bir de bakıyoruz ki şair olup çıkmış!... Daha neler de neler!... Pedagoji enstitüsünde. Eğlence yerlerinde Bir fincan kahve- ye 40 kuruştan fazlaverilmiyecek Belediye, plâj ücret tarifelerini ted- kik ederken bazı plâjların ücretlerini indirmiştir. Diğer plâjların ücretleri de ayni nisbet dahilinde yakında ucuzlatılacaktır, Bundan başka sayfiye yerlerinde gazinolarla barlarda bir kahve için 75 - 100 kuruş para alındığı Belediye- ce nazarı dikkate alınmıştır. Hayatın ucuzlatılması mücadelesi- ne girişildiği bugünlerde bir fincan kahve için bu para çok yüksek görül- müştür. Belediye, ne kadar lüks ve hususi vaziyette olursa olsun, bir kah- ve ve gazinoda bir fincan kahve için 40 kuruştan fazla ücret alınmaması- na karar vermiştir. Bu karar üzerine tasdik edilmek üzere Belediyeye getiri- len fiat listelerinde bu tadilâç yapı- | maktadır. Maamafih Kazanç vergisile diğer bazı resimlerin indirilmesi münase- betile bu 40 kuruş bile pahalı görül- mektedir. Belediye, şehrimizde bir fin- can kahvenin 25 kuruşlar fazlaya sa- tılmamasını temin etmek üzere ted- kikler yapmaktadır, Garib bir dava Sarkıntılık sabit olmadı, davacı davadan vazgeçti Cürmü meşbud işlerine bakan üçüncü sulh ceza mahkemesinde dün, İ garib bir sarkıntılık davası rüyet | edilmiştir. Davacı, bir gazinoda hanendelik eden bayan Haticedir. Suçlular da Mürteza ve Şükrü isim- lerinde iki gençtir. Bayan Hatice, gece Kadıköyden | son vapurla İstanbula gelmiş, Köprü, | Yenicami, o Sultanhamamı O yoliyle Valide hanına doğru gâlmekle iken arkasından iki genç peyda olmuş, bayan Haticenin iddiasına göre de bu iki gençten bazı nalâyik el hare- ketleri görünce bekçiye o müracaat ederek ikisini de yakalatlımıştır, Cürmü meşhud hâkimi, B. Kâmi- lin karşısına getirilen iki genç, hü- diseyi daha başka şekilde anlattılar. Bunlara göre kendileri yolda. ilerle- | 9“ mekte iken bayan Hatice kendilerine söz “atmış, fakat bunlar mukabele etmemiştir. Şahid olarık dinlenen bekçi, sar- kıntılığa müteallik birşey görmediği- ni, yalnız bayan Haticenin, bu iki genci yakalattığını söyledi, Hâkim; Mürtezd İle Şükrünün sar- kıntılık suçunu işledikleri sabit ol maması dolayısile beraetlerine- karar verdi: Bu sirada bayan Hatice de atılarak: zi — Zaten ben de davamdan vazgeç- tim, bay Hâkim!. dedi. Hep beraber mahkemeden çıkıp sasanasansanana se saasanan radaki temas ettiği şahısları birer birer söylemiştir. Bunun üzerine ça- hnan eşyanın mühim bir kısmı mey- dana çıkarılmış bulunmaktadır. Tah- kikat devam etmektedi .- İşte bu kargaşalığın önüne geç- mek için makineler getirttik, bun- p yı) geri setidaları ö ima le çok para kazanmak! bi ölçüy & emekle xi İSTANBUL HAYATI Sıcaklar iyice bastırdı . . Gök kubbe günden güne alabildiği. ne kızıyor, Şehir, alev üzerine oturtuk. muş ağzı kapalı boş bir kazana döndü, Kaldırım taşlarının altında sanki kö- mür ocaklar yanıyor. Bastıkça ayak- lar kavruluyor. Bina duvarlarından alev fışkırıyor. Yavaş yürünse, güneş bir zehirli ok gibi beyne saplanıyor. Biran evvel serin bir yere can atmak için biraz hızlı yürümeğe kalkışınca, dördüncü adımda bozuk musluklar gi- bi vücudün her tarafından sürekli damlalar bastırıyor. Sucu, limonatacı dükkânlarınm ön lerinde sıra bekleşen bağrı yanıklar bi- ribirlerini itip kakıyorlar, Midelerimiz de filtre makinesine döndü. Bardak bardak buzlu suyu içip sözüm ona fe rahlanıyoruz. Fakat birkaç dakika sonra boğucu bir hararetle burnumu. zun ucundan başlıyan ter damlalari bütün vücudü sırsıklam ediyor. Tanş mânasile, içtiğimiz burnumuzdan ge tiyor. s Yeni yaz modasında kravatlar ©, fiyeye uğradı, Gömleklerin göğüsleri açıldı. Kravatın yerinde kıvırcık kıl yumakları görülüyor. Öğleden sonra hafiflik ihtiyacı büsbütün artıyor, Ce- ketler çıkarılıp koltuk altına sıkıştarı- iyor, Gömleğin kolları da sıvanıyor. Fakat hepsi nafile, Zaman sana uy- mazsa, sen zamana uy» diye bir ata sö- zü vardır, Biz de güya zamana uyalım diye soyunup dökünüyoruz amma, bu hareketlerle de ona ayak uyduramıyo- ruz. Kafalarını ustura ile kazıyanlar, limonata bardağını bırakıp dondur- maya sarılanlar gene her nefes alışta derin bir of çekmeden duramıyorlar. Tramvayda, sarsıklam mendilile ger danının katmeri arasındaki terleri si- len çıplak kafalı adam, derin derin içi- ni çekerek yanındakine dert yandı: — Yanıyorum azizim. Teşbih kaba amma kusura bakma, Sobaya atılmış kuru bir meşe odunu gibi cayır cayır yanıyorum. Ah, bir kadın olsaydım. — Niçin? Kadınlar sıcaktan mütees- sir olmazlar mı? — Yarı çıplak geziyorlar, Hiç olmaz sa eteklerinin altından giren hava kâ- fidir, Bizim gibi kapalı değiller ya, O sırada istasyondan binen bir ka- dıncağız içeriye girdi. Kucağındaki kundaklı afacan cıyak cıyak haykırı- yor, eteğine yapışan daha büyüceği; su istiyorum, diye barbar bağırıyordu. Çıplak kafalı, çifte gerdanlı adam bu- nu görünce yanındakinin kulağına eği lerek mırıldandı; — Sözümü geriye aldum azizim, Ha- limize bin şükür. Oteller sınıflara ayrılıyor Islisad Vekâletine bağlı olan Tu- rizm ofisi, İstanbula seyyah getirtmek üzere şehrin otelleri ve pansiyonları hakkında İstanbul Belediyesinden malümat sormuş ve bunların ıslah ça“ releri hakkında Belediyenin mütalâa sının bildirilmesini istemişti. f Belediye, bu hususta tadkikler yap» mıştır. Turizm ofisi, İstâbuldaki otel- leri beş sınıfa, pansiyonları da Üçe ayırmak fikrindedir, Belediye, İstan- bul otellerinden çoğunun seyyah ba rındıracak konforu olmadığın dü- şünmüş ve islah çarelerini tesbit et- miştir, Otellerden çoğu, otel olarak inşa edilmiş binalar değildir. Maama- fih şehrimizde bulunan oteller esasi; bir tasniften geçirildikten sonra bun- lar içinde müsald bulunanlar turistik B. A, — Aksiliğe bak ki ortada «Okumadan yazmak!», «Az zahmet Si * ” '