Dünyanın en hasis kadını Amerikada öldü 80 milyon dolar bırakan kadın soğan ekmekle yaşıyordu Amerikada madam Hetty Green adında yaşlı bir kadın ölmüştür. Bu kadın dünyanın en zengin kadınlar fından biri idi. Çocuklarına 80 mil- yon dolarlık miras bırakmıştır, Fa- kat uzun müddettenberi hükümete kazanç vergisi vermediği için hükü- mek vergi cezası ve veraset veTgisi ol- mak üzere bu paranin dörtte üçünü istemektedir. Madam Green'e hasislik babasından geçmişti, Babası eğlenceyi ve eğlence için para sarfedilmesini günah sa- yardı, Bütün zevki para kazanmaktı, Hetty Green'in babası balıkçı İdi. Kendisi döküz yaşında iken babasile beraber sık sik limana giderdi, Ge- micilerin bütün kaba küfürlerile ba- basının Insafsızlığını öğrenmişti. Bir gün küçük MHetty babasile be- raber, limanda iken, bir adamın de- nize yuvarlandığı görüldü. Babasının gemisinde çalışan tayfalar derhal; — Bir adam düştü! Tahlisiye mo- örüne koşunuz diye. bağırdılar ve adamı kurtarmak için işlerini bırak- mak istediler, İşte o zaman Hettynin babası gürledi: Köpekler! İşinize bakınız. Ben size hiç bir iş görmeden para mi v&- rTeceğim. diye haykırdı ve müretteba- tını denize yuvarlanan adamın yar- dımına koşmaktan menetti, Bu sözler ve babasının bu tarzda hareketi, genç kızın zihnine yerleşti ve bunu bütün hayatınca kendisine hareket düsturu ittihaz etti, her şey- den evvel paraya ehemmiyet verme- £o başladı. ç kız, 12 yaşında iken büyü teessürünün sebebi, ihtiyar kadını kaybettiğinden dolayı değil, kendisi- | ne miras bırakmamasından ileri ge- liyordu. Hetty yirmi beş yaşına var- dığı zaman annesi de öldü. Genç kız, annesinin bütün servetini kendisine değil, babasına bırakmaktan dolayı uzun müddet hastalandı. Maamafih babası kendisine karşı çok merd dav- randı; 25-yaşına yani evlenecek bir çağa geldiği zaman birkaç para ve- rerek hayata karışmak üzere Nev- yorkta akrabalarmın nezdine gön- derdi. Genç Kız, pejmürde bir'kıya- fetle Nevyorka vardığı zaman akra baları: — Kızım! Sokağa çıkmak için gi- yecek elbi yok. Kendine birkaç kostüm yaptırmak lâzımdır deyince, Hetty hayretle gözlerini açarak: — Ben paçavralara para mı har- cıyacağım. Buna imkân yoktur ce- vabını verdi, Aradan bir müddet geçince genç kız babasının yanına döndüğü zaman kendisine verilmiş olan paradan bir sanlim harcamadıktan başka bu pa- raya bir mikdar daha katmıştı. Bu, basis kadının, sonradan yaptığı muaz- zam servetin başlangıcı idi , Babasından kalan miras Aradan bir müddet geçtikten son- ra bir halasının, sonra da babasının 75 milyon franklık mirasına kondu. Fakat genç kız, bu 75 milyon frangı kâfi, görmemiş babasının vasiyetna- mesi mucibince akrabasından ihtiyar bir kadına ölünciye kadar bıraktığı küçük bir varidalı geri almak için mahkemeye baş vurmaktan ve sene- lerce uğraşmaktan çekinmedi , Aradan bir müddet geçtikten son- ra çok zengin bir adam olan Green İle evlendi. Green çok para kazan- makla beraber, harcamasını da çok severdi, Karı koca ilk zamanlarda orta halli bir aile hayatı sürerlerdi. Biri erkek öteki kız iki çocukları ol- du, Fakat mis Hetty gene para top- lamak ve biriktirmek hırsına kapıl- dı. Hattâ basisliği o raddeye vardır. dı Kİ bir gün oğlu sokakta yere düşe- rek ayağından oldukça ağır surette yaralandığı halde para harcamamak için bir doktor çağırıp da muayene ettirmedi. Bir doktor çağırmasını tay- siye eden komşularına da : — Bunlar para sızdırmaktan başka bir şey bilmiyen şarlatanlar cevabı- MAZİNİN YÜKÜ ALTINDA... Aşk ve macera romanı —— Nakleden: ( Vâ-Nâ) Atıf bey, bu gayritabii hareketlere hayret etmekle beraber, tekrarladı: — Buyrun, hanımefendi... Oturun... Kadın, birdenbire döndü ve boğuk bir sesle sordu; — Beni tanımadınız mı? Ev sahibi, büsbütün şaşalamiş bir halde muhatabını süzdü; biran te- reddüd etti, Sonra birdenbire hayret- le bağırdı: — Lâmia!,. Lâmial.. İki kolunu açarak, içinden gelme bir hareketle, kadına doğru yürüdü. Fakat sonra birdenbire kendini topla- dı. Elini almna götürerek, bütün bir mazinin öldüğünü, aradan yirmi beş sene geç çmiş olduğunu hatırladı. ar da değişmemiş!.. Biraz da- gun çehresinin içinde gene o gü- iverd gözler... Geçmiş günler bir bir hatırasında önünde canlandı... Fa- kat sonra hak bütün dikenlerile anu tırmaladı: «— Lâmla!,. Celâlin annesi!.. O hal- sordu: — Siz.. Siz... Celâlin annesi misi- 'Tefrika: No. 28 niz?.. Kadının ağlamağa başlaması, rengi- nin uçukluğu, bütün vücudünün titre- mesi kâfi bir cevabdı. Atıf bey sendeli- yerek bir koltuğa yıkıldı: O... 0... Senelere rağmen bugün hâ- lâ sevdiğini hissettiği kadın işte şimdi. karşısında... Yirmi üç yaşımın şiddetli aşkı!,. Bütün namusunu, tazeliğini ona feda eden genç kız!.. Muhabbet âşiyamnıh perisi! -O kadın ki, vefa- sızlığı yüzünden, delikanlılık seneleri- nin Amerikada bedbaht geçmesine se- beb oldu... Şimdi böyle, karşılıklı, ha- lecan içinde kalamaları pek tabiiydi... Eski münasebetlerinden çocuklarına nasıl bahsedebileceklerdi?.. Bir anne, oğluna: «— Evlenmeden evvel benim dos- tum vardı!» diyebilir miydi? Kendi ise, saf kızıma, böyle bir ma- cecrayı nasıl anlatabllirdi? Lâmla herhalde bu hususta anlaş- mak için böyle yalnız gelmişti!.. Atıf, aklınca şöyle bir hesab yaptı: Celâlin yaşına bakılırsa Lâmf'a sev gilisinden ayrılır ayrılmaz o bahriye- nı verdi, Çocuğun parasını temizle- mek için eczaneye giderek biraz al- kol istedi, Eczacı alkol beş sent, $iş9 için de beş sent isteyince kadın göz- lerini fal taşı gibi açarak; — Alkol için beş, şişe için de beş sent istemekten utanmıyor musun? Benim evimde yüzlerce şişe var, Al- kolünü de, şişeni de istemiyorum dis yerek eczaneden çıkıp gitti. Fakat çocuğun ayağındaki yarası fenalaşınca en nihayet kendisini bir hastaneye kaldırmağa mecbur kal- dı. Ve uzun uzadıya pazarlığa giriş- meğe kalktı. Hastane ser tabibi kar- şısındaki kadının kim olduğunu an- Jayınca sözü kısa keserek: — Ya herkes gibi sen de muayyen Ücretini verirsin, yahud çocuğunu alıp gölürürsün mukabelesinde bu- Tundular, Hasis kadın, ücreti vermekten 199 çocuğunu hastaneden alıp götürdü. Yara fenalaşlıkça . fenalaşarak kan- grene döndü ve bu müthiş hasislik za- vallı yavrunun ayağını ameliyetia kesmeğe müncer oldu. Çocuk ayağı kesik olarak büyüyün- ce annesinden hiç bir yardım görme- dikten başka hayatını kazanmak için en ağır işleri görmeğe mecbur kaldı. Nevyork borsasında, birkaç sene ev- velki büyük iktisadi buhran patlak verdiği zaman, kocası bütün serveti- ni kaybetti. Mis Green derhal koca- sını terketti ve kendisine yardımda da bulunmadı. Kâğıd yakarak ısınmak! Kocasından ayrılan mis Green, ar- tık hasisliğini son haddine vardır- dı, oturduğu evi, hifğıdlara karşı ko- rumak için müstahkem bir kaleye çevirdi, sefilâne bir hayat sürmeğe başladı. Dışarıda karın irtifa bir mef- reyi bulduğu zamanlar, evinde odun ve kömür yakmıyor, sokaklardan top- ladığı küğıd parçalarını tutuşturarak ısınmağa uğraşıyordu. Bir gün ken- disini ziyarete giden bir akrabası, evin çok soğuk olduğunu görünce pinti kadına Miraz kömür yakma” sını rica etmiştir. Mis , Green, eline aldığı bir takım kâğıd parçalarını tutuşturarak akrabasını ellerini isıt- mağa davet etmiş ve: — Bunlarla bir insan pek Alâ ısı- nabilir, cevabını vermiştir, Gene bir gün mis Green tramvaya binmiş ve biletçiye yarım dolar uzat- miştır. Biletçi doları muayene edince geri vererek: (Devamı 9 uncu sahifede) liyle evlenmiş - olacaktı... Yahudda çocuğun babası olan adamı daha eyvel tanıyor... Kendisine saflık komedisi oynamıştı!.. Ve bahriyeli onu çağırın- ca, Amerikadaki Atıfı düşünmeden hemen eski âşıkına koşmuş, delikanlı- nın mektublarına cevab bile verme- mişti! Erkek bunları düşünürken, kadın sessizce ona bakıyordu. Nihayet, mü- hendis başını kaldırdı. Ağır ağır: — Evet! - dedi. - Güç bir vaziyette bulunuyoruz. OHalecanınızı anlıyo- rum... Fakat eski münasebetimizi bi- Jen hiç kimse yoktur... Atide ufak bir dedikodu gençlerin kulağına çalınır- sa diye, onlara şimdiden: «Vaktile ni- şanlıydık!» deriz. Sonra: «Alevi bazı hususlardan dolayı evlenemedik! » di- yerek izah ederiz. Bu suretle çocukla» rımızın rahatı ve saadeti sarslmamış olur, Lâmia birdenbire yerinden fırladı ve sanki feci bir hayali önünden itmek ister gibi ellerini uzatarak, boğuk bir sesle bağırdı: — Susunuz, susunuz, Allah rızası için susunuz... Söylediğiniz sözlerin fecaatini bilmiyorsunuz... Atıf, şaşkın şaşkın muhatabını süz» dü. Kadın birdenbire asabi bir buh- ranla bütün vücüdü sarsılarak koltu- ğa yığıldı ve acıklı bir faryadla: l — Celâl senin oğlun!.. Anladın mı Izmir mektupları Fuarda inşaat büyük birhızaldı Toprak ürünleri müzesi, Gocuk hastanesi, Şehir garajı İnşaatı ilerliyor Fransa ve Paris güzelleri 22 ağustosta Fuarın açılma töreninde DR ii Fuar komitesine bildirdiler Fuar sahasında yapılmakta olan Ziraat müresi İzmir (Akşam) — Kültür Park sa- hasında Ziraat Vekâletince inşa etti- rilmekte olan (toprak ürünleri müze- si) epey yükselmiştir. Müzenin, fuar zamanında tamamlanmış olarak açıl- ması için hummali bir faaliyet sarfo- diliyor. Müzenin inşaatı 28000 liraya çıkacaktır, Bu paranın mühim kısmı- nı Ziraat Vekâleti, bir kısmını Ziraat Bankası ,diğer kısmını da Fuar komi- tesi vermiştir. Toprak ürünleri müze- sinde Ege mintakasında yetişen 72 çe- şit mahsulün nümüneleri, ihracatta kullanılan ambalajlar. muntazam bir şekilde teşhir edilecek ve bu müzeyi ziyaret edecekler, Ege mıntakası mah- sulleri hakkında tam malümat edine- bileceklerdir. Bilhassa ecnebi ziyaret- çiler, ecnebi ticaret heyetleri için bu müze çok faydalı işler görecektir. Mü- zede, muhtelif mahsullerimizin muh- telif yıllardaki rekolte ve ihracat mik- tarını gösteren grafikler de buluna- caktır, Fuar sahasındaki esas yolların in- şasına devam edilmektedir. Bu sirada yalniz Fuar sahasında değil; beledi- yenin, şehrin muhtelif yerlerinde yâp- tırmakta olduğu İnşaat başdöndürü- cü bir hız almıştır. Bir taraftan çocuk hastanesi inşa edilirken diğer taraf- tan 250,000 liraya çıkacak şehir gara- jının inşasına da başlanmıştır. Yalnız çocuk hastanesi 150,000 liraya mal olacaktır. Hastanenin inşası için hü- kümet te İzmir belediyesine yardım etmişti. Fakat şehir garajı inşaatı için belediye otobüsleri varidalı karşılık tutulmuştur. Evvelce de yazdığımız şimdi? Elektriğe tutulmuş gibi, erkek, bü- tün vücudile sarsıldı, sendeledi. Başı- na şiddetli bir darbe yemişçesine, bey- ni, çatlıyacak gibi ağrıyor. Şaşkın, pe- rişan, inledi: — Oğlum mu?... — Oğlun. — Ne diyorsun, Lâmia?,. Yok... Bu, çok feci bir şey... İmkânsız bir şey... Kadın, büyük hıçkırıklarla ağiıyor... cevab vermeğe kudreti yok!., Atıfın içinde . müthiş bir dcı var... Bütün vücudü, alev alev ateşlere tu- | tulmuş gibi yarıyor. Acaha üzerine | kâbus mu bastı?,. Rüya mi bu?.. Seyahatte gördüğü rüya birdenbire aklına geliyor. Fakat bu sefer, işte, hakikat!., Ka- dın, karşısında durüyor!... Lâmla!.. Onun eski sevgilisi!... Celâlin annesi!.. Yerinden fırladı. Eski sevgilisinin bileklerini yakalıyarak, yalvarmağa başladı. Artık her şeyi bilmek, öğren- mek İstiyordu. Asabiyetle: — Söyleyin! - dedi. - Bu sözlerinizin yanlış olduğunu, yanlış işittiğimi ba- na izah edin. Bu derece feci bir felâ- ket olamaz, olamaz, değil mi?... Ben buna müstahak olmak için müthiş bir günah işlemedim. Lâmia, bütün kurvetini toplıyarak; > — Boş ümidlere kapılmayın... Ce- gibi şehir garajı iki kattan ibaret ola- cak, üst katında taksi otomobilleri, alt katında otobüsler duracaktır. Oto- mobillerin üst kata çıkmaları için ge- niş ve mahruti bir merdiven inşa etti- rilecektir. Muğla vilâyeti, Fuarda müstakil ve büyük bir paviyon inşasını kararlaş- tırmıştır. Kars vilâyeli de ayni şekil- de bir paviyon inşa ettirecek, her iki vilâyetin mahsulât ve mamulâtı bu paviyonlarda teşhir olunacaktır. 1938 Fransa ve Paris güzelleri, 22 ağustosta Fuarın açılma töreninde hazır bulunacaklarını Fuar komitesi reisliğine bildirmişlerdir. Bu kızlar, Fuar gazinosu ile tiyatrosunda muhte- lif dans numaraları da gösterecekler- dir. Kültür paviyonu: Kültür Bakanlığı tarafından Fuar- da 24,000 lira sarfile büyük bir pavi- yon inşa ettirilecek ve bu paviyonda kültür hareketimizin canlılığı gösteri- lecektir. Kültür paviyonunun avan | projelerini, Güzel Sanatler akademisi profesörleri hazırlamışlardır. Sanat mekteblerile enstitülerimizde talebe- nin hazırladığı güzel eserler, bu pavi- yonda teşhir edilecektir. Çok çocuklu ailelere yardım İzmir (Akşam) — Vilâyetimizdeki çok çocuklu ailelere 1937 mali yılın- da Sihhat ve İçtimai Muavenet Ve- kâletince 3250'lira tevzi edilmiştir. Bu gibi ailelere 938 mali yılında yar- dıma devam olunacaktır, Jâl, hakikaten oğlunuzdur. Erkek, sendeliye sendeliye geriledi, Soni syanla bağırdı: — Nasıl olur?... Başka bir isim taşı yor... Kendisi Nail beyin oğlu olduğu- nu söylüyor... Kadın, kesik cümlelerle izah etti: — Evet. Fakat bu, bir şey ifade et- mez... O doğmadan evvel evlendim... Babası kocam deği), sizsiniz... & Artık şüpheye mahal yok... En son ümidi de öldü... Yaralı bir hayvan gi- bi, geriliye geriliye duvara dayandı. Başı dönüyor, gözleri kararıyor. Boğa- zının damarları öyle gerilmiş ki, girt- lağından bir ses çıkamıyor! Lâmisa, büyük bir azimle kendini toplamağa çalıştı. O, bu adama her şeyi izah edecek, anlatacaktı. Göz yaş» larını sildi ve kesik kesik, heyecanlı cümlelerle hikâyesine başladı: — Erenköyünde kopan . rezaletten kaçarkem:., Atıf, taaccüble: — Ne rezaleti?... Ne olmuş?.. Kadın bu taaccübe şaşarak sordu: — Nasıl?,. Haberiniz yok mu?.. Ge celeri birleştiğimiz duyuldu... — Kim görmüş acaba? — Onu bilmiyorum... Fakat bütün köyde bu dedikodu müthiş akislerle büyüdü, Amcamın kulağına kadar geldi, Yalan söyliyemedim, onu kandı. ramadım ve beni evinden kovdu. (Arkasi var),