21 Nisan 1938 AKŞAMDAN AKŞAMA“ Bilmemek, hayal etmek ihtiyacına dair... — Fevkalâde bir kitaptır... Okul — Neye dair? — Bir seyahatname: Afrikada, Asya adalarında dolaşmalar... İnsan bizzat gezmiş gibi oluyor. — Öyleyse bırak, azizim! Okumıya- sin? — Bilâkis, seyahati de, seyahatna- meyi de pek severim, - dedim, - Esasen, ötedenberi bu iptidai memleketleri gez- mek emelimdir, Ancak seyahat zevki oralarda kalmıştır sanıyorum. — Allah Allah! Sebep? İzah ettim: Geçen gün muhterem meslektaşım M. Turhan Tan da yazıyordu: Eski de- virdeki seyahatlerin zevki bambaşkay- muş, Bir insan memleketinden dışarı çıkınca, kendi diyarında olmıyan şey- ler görür, dağarcığında bir takım ha- tıralarla, menkıbelerle avdet edermiş. Şimdi ise, bir ecnebi için her yerde Niçin seyahatnameyi sevmez mi- ayni tip otel, ayni tip bar, ayni bulvar, | lokantalarda ayni broç çorbası, ayni kotlet pane... Ufak tefek teferrüat de- Zişiyor... Fakat bu teferrüat ta bazı seyahatler yapmış olanlar için zaten malüm olduğundan, bir miktar gezen- lerin nazarında seyahat efsanevi ca- zibesini kaybediyor, Ah o eski devir ki, meselâ Çin - Ja- pon harbi buralarda malüm olmuya- caktı, ancak Uzak Şarka” vardığınız vakit oradaki “dalaverelerden haber- dar olacaktınız... Zevk meçhuldedir; meçhulün haya- Tindedir, İnsanların yabancı kadınlara karşı alâkası da, bilmediklerine karşı inhimaklerinden ileri gelmez mi? İşte tarif ettiğim o «medeni yekna- saklığın» Afrikada ve Asya adalarında mevcud olmadığını sandığım için ora- lara gilmeği ötedenberi isterim... . Bunları anlattıktan sonra, arka- daşıma: — Senin şu seyahatname, meraki- mın bikrini bozmasın, kuzum! - de dim. — Demek ki sence bazı hususlarda cehaletin de bir zevki var? - diye sordu. — A.. Elbette... Mehtabın esiri bir âlem değil de güneş yiyasına ayna va- ilesini gören arık bir kayalık olduğu- nu öğrendikten sonra şiirin ve haya- Tin elbette zevki kaçmıştır! - dedim. Bilmek, ne güzel tahayülleri allak bullak ediyor: Çocukken sanırdım ki, ağaçlar asabileşip sallandıkları için rüzgârı çıkaran bir yelpaze rolünü oy- nuyorlar... Başka biri anlatt:. «Buz nedir?» sualine «Su kurusu»; «Gök ne- dir?. sualine de «Yerin tavanı» demiş. Bense gök'e geceleyin bir perde örtü- Tüyor've bu perde delikli olduğu için » yıldırtarın deliğinden - gündüz ziya- #1 görünüyor sanırdım. Bir ahiretliği- miz, tahtaların çatlamasını, aralıklara gizlenen cinlerin gürültüsü zanneder. di. Bütün eski insanlar, şimdi kupku- ru bir takım tariflerle hallediverdi. ğimiz basit hâdiseleri koskoca edebi- yatlara ve diğer ince sanatlara İsti- hadgâh olarak efsaneler halinde tasav- Yur etmişlerdir. Eğer hayattan hâlâ bir zevk duyuyor. sak, eğer heyecanlanıyor, ümidleniyor, yetse kapılıyor, hülâsa yaşıyorsak, bu- nu hâlâ elhamdülillâh muhafaza etti- Zimiz cehaletimize medyunuz... Yoksa her şeyi bütün yabisliğile bilseydik se- rabsız bir çöl ortasında kalmış gibi ha- yalsizlik, fantezisizlik, tenevvüsüzlük, manevi hareketsizlik içinde mahola- caktık.., Bilmemek ve sanmak?.. Ne güzel şey! (Wâ - No) ji inden ŞEHİR HABERLERİ Eminönü meydanı Valide hanının yıktırılmasi iki ayda bitecek Belediye tarafında evkaftan istim- Tâk edilen Valide hanının yıktırılması daimi encümen tarafından 28 nisan- | da bir müteahhide ihale edilecektir. Han müstecirlerinden çoğu, bulun- dukları yerleri boşaltmışlardır. Bele- | diye, hanın yıkılması ihale edilir edil- mez hanın önüne bir tahtaperde çe- kecek, bu suretle han ile müştemilâ- tının hariçle muvasalası kesilecektir. Valide hanının bulunduğu adada bulunan 28 - 30 dükkân ve mağaza- nin istimlâk muamelesi tabil mecra» sında yürüyor. Bu binaların mal sa- iplerine yapılan tebligat için veri- len 15 günlük mühlet bir kaç gün sonra bilecektir. Mal sahipleri verilen kıymeti ya kabul edecekler, yahut da verilen kıymetlere itiraz edeceklerdir. | İtiraz ettikleri takdirde Belediye ha- rita şubesi müdürü, mahalli vergi tahakkuk müdürü, tapu mümessi- mürekkep bir tedkiki itiraz komisyonu toplanacak, bu komisyon konan kıymetlerde maddi bir hata bulunup bulunmadığını tedkik ede- cektir. Bu ftdkikat neticesinde de verilen karara mal sahipleri muvafakat et- mezlerse o zaman konan kıymetlere İ yüzde yirmi fazlasile bir para ayrıla- rak bankaya yatırılacak ve istimlâk muamelesi tekemmül edecektir. Valide hanının yıklırılması ile mâ- hallinin tesviye ve tanzimi iki ay içinde bitecektir. Diğer kısmın istim- lük munmelesinin ikmali de nihayet bir ay içinde biteceğinden bu kısım binalar da nihayet haziran başında yıktırılmağa başlanacaktır. Karadeniz hattı Küçük iskelelere de vapur uğrıyacak Denizbank deniz yolları işletmesi 1 mayıstan itibaren Karadeniz hat- tında bazı değişiklikler, yenilikler ve halk için kolaylıklar yapacaktır. Bu hususta tedkikata başlanmıştır. Şimdiden verilen kararla Karade- nizdekl küçük İskelelere de vapur uğ" rıyacaktır. Küçük iskelelere pazar, salı ve perşembe günleri tahsis edil- miştir, Belediyede bir inşaat malze- mesi lâboratuarı kurulacak Belediye fen heyeti müdürlüğü, bi- na inşaatında kullanılacak olan mal zeme için bir İnşaat malzemesi lâbo- Tatuarı tesis etmek fikrindedir. Bu lâ- boratuar, bina inşaatında kullanıla» cak malzemenin tahlillerini yapacak, matlüp evsafı haiz olmıyan malzeme- nin kullanılmasını yasak edecektir. Şehir plânının tatbiki üzerine şehir- de yeniden yapılacak binalarm mal- zemesinin de metaneti ehemmiyeti “ bir mevki tutacağından, bu lâboratu- arın bir an eyvel tesisine lüzum gö- rülmektedir. Bu maksadla 939 bütçe- sine tahsisat konacaktır, — Merak bu ya, şu İstanbulun nü- fusu ne kadardır, öğreneyim, dedim amıma kabil olmadı bay Amca... i Haklı şikâyetler İstiab derecesinden fazla yolcu taşıyan deniz nakliyatı Gölcükten bay Neşet Eray ya- yor: 22 nisan farihli gazetenizde okudum: «Yüzme bilmiyen kayık- çılara ruhsat verdiği için liman idareleri acüba mesul değil mi- dirler» diyorsunuz. Bah$ettiğiniz kayıkçının boğul. duğu yer, İzmit körfezinin en sığ denizidir. Buna rağmen gene bo- ğulmuş! Ne derece yüzme bilme diğini anlamalı... Dikkate alınması iktiza eden başka bir nokta var: İzmitle Gölcük arasında sefer yapan motör ve sandalların köh- neliği bertaraf, bu deniz vasılala- rına istiab haddinden fazla yolcu dolduruluyor. tel zuhur ederse bunun da mesulü kim olacak? Kalikratyada devrilen kamyon Mahkeme dün şahit dinledi Çekmece (o civarında (oKalikratya mevklinde idâre etmekte olduğu kamyonu devirerek Ali adında bir ki- şinin ölümüne ve bir kaç kişinin de yaralanmasına sebebiyet vermeklen mazntin şoför Koçanun müuhakeme- | sine dün ağırteza mahkemesinde ba» kıldı. Dünkü celsede, kazayı müteakib mahallinde keşif yaparak rapor ve- ren Belediye seyrüsefer fen memuru B. Beşir şahit olarak dinlendi ve ra- poru etrafında izahat verdi. B, Beşir ifadesinde, raporunda yazdığı gibi kamyonun üç teklerleğinin frenleri- nin bozuk olduğunu, kaza esnasındâ şoför Koçonun nizami süratinden fazla olarak 60 - 70 kilometre süratle gittiğini ve kazanın bu yüzden vu- kua geldiğini söyliyerek: Eğer şoför Koço kamyonun üç tekerliğinin frenleri bozuk olduğunu göz önünde tutarak dikkatli hareket etse ve 30 - 40 kilometre süratle git- seydi ölüm ve yaralanmalarla neti- celenen bu kaza vukubulmazdı. Dedi, Mahkeme diğer şahitlerin ça- Kırılması için muhakemeyi başka gü- ne bıraktı. Piyanist Korto memleketine döndü Bir müddettenberi şehrimizde bulu- nan ve halkın büyük takdirini kaza- nan meşhur Fransız piyanisti B. Al İred Korto, dün akşam senplon eks- presile memleketine avdet etmiştir. Tramvaydan atlıyan bir ço- cuk ayağından yaralandı Vatman Hasanın idaresindeki Edir- nekapı - Sirkeci tramvayı dün Beyazıd tevakkuf mahalline geldiği bir sırada, on bir yaşlarında Cihad isminde bir çocuk atlamış, ayağından yaralanmış» tır, Polis, yaralı çocuğu Cerrahpaşa hastanesine kaldırmıştır, Eski surlar Bir kısmı kaldırı- lacak, bir kısmı kalacak Şehir plânı mucibince İstanbul Surlarile kalelerinden bir kısmı kaldı- rılacak, bir kısmı da olduğu gibi mu- hafaza edilecektir. Kaldırılacak sur- lar hakkında B, Prost, Müzeler ida- resi ve Eski eserleri muhafaza cemi- yeti ile birlikte tedkikat yapmağa lü- zum görmüştür. Profesörün bu kararından haber- dar olan Müzeler idaresi surlar hak- kında şimdiden tedkikata başlamış- tır. İptidat mahiyette olan bu ted- kiklerin neticesi bir raporla mütehas- Sisa verileci r. Rapor, profesörün mahallinde yapacağı tedkikatta Mü- | zeler idaresinin noklai nâazarını gös- terecektir. İktisad vekâleti deniz ve ha- va müsteşarı Ankaraya gitti Almanyadan şehrimize geldiğini yazdığımız İktisad Vekâleti deniz ve hava müsteşarı B. Sadullah Güney, dün bir müddet deniz ticaret müdür- lüğünde meşgul olmuş ve öğleden sonra da Denizbank İstanbul şubesi müesseselerini ziyaret etmiştir. Müs- teşar dün Ankaraya gitmiştir. Muhtelit encümen B, Prostun raporunun tedkikini bitirdi B. Prost'un nâzım izah eden raporunu te meclisi muhtelit encümeni, imar şu- besi raldürü B. Ziyanın verdiği izahat Üzerine tedkikatını bitirmiş ve mazba- tayı hazırlamağa başlamıştır. Mazbata, meclisin bugünlerdeki toplantısında müzakere edilecektir. İ Kıdem zammı Muallimlere mayıs başında verilmesi muhtemel eden şehir "1 Şehir meclisinin son toplantısında mualiimlerin kıdem zamlarının — ve- rilmesi kararlaştırılmıştı. o Ayrılan tahsisat mucibince muallimlerin bi- rikmiş paralarını derhal alabilmeleri için karar tasdik edilmek üzere, Da- hiliye Vekâletine gönderilecektir. Mayıs başlarında muallimlere te diyat yapılmasına başlanacaktır. Gümrüklerdeki sahipsiz eşya Kırşehir felâketzedelerine verilecek İstanbul gümrüklerine gelip sene- lerdenberi sahibi çıkmadığı için biri- ken eşyaların bir kısmı Hayır cemi. yetlerine verilmişti Gümrükler baş- müdürlüğü geri kalan diğer eşyaları da Kırşehir zelzelesi felâketzedelerine dağıtmağa karar vermiştir. Başmüdürlük dünden itibaren bu işle meşgul olmağa başlamıştır. Eşya- lar pek yakında felâketzedelere tevdi edilmek üzere Kızılaya verilecektir. | larındaki sarılı ISTANBUL HAYATI Spor ve Aşk! Bir arkadaş vasıtasile tanışmıştık. İlk görüşte kıyafeti ve vazıyetleri der- hal göze batıyordu. Sırtında siyah muşambadan bir pardösü, onun altın» da yemyeşil çayır renginde bir ceket; duble paçalı, reyye bir pantolon. Boy- nunda sert kolalı bir beyaz yaka ve siyah çizgili, toz pembe gömleğin üs- tünde papatya sarısı bir krayat, Ayak- beyazlı podösüet is- karpinler ta karşıdan sırıtıyor. Rengi beyaza yakın şapkası tepesinden fır- layıp kaçacakmış gibi duruyordu. Daha ilk tanışmamızda el sıkışır. ken karşıdan geçen bir kadma dönüp gözlerini süzerek: — Aman ne enfes şey!.. Tam bir aşk ilâhesi, Diye lâlibali bir tavırla kolumu öyle bir sarstı ki, kendini kaybedip gırtla- Zıma atılacak diye korktum. O devam etki: — Monşer, serde sporculuk var, Vü- cud, bir kaç aşkla kanmıyor. Dikkat ettim, Kendisinde, ceketinin pamuk yastıklı yapmacık omuzların- dan başka sporculuğa delâlet edecek” | bir şey göremediğim gibi, tatmin eği- lemiyecek aşk hirsile sporculuk ara- sında da bir münasebet bulamadım. Aşka susamış sporcu, oracıkta ayak üzeri içini çeke çeke daha bir gönül maceralarından bahseltiklen sonra ayrıldı. Aradan bir kaç gün geçmişti, Yağ- murlu bir gece geç vakit eski dostum- la beraber Divanyolunun üst başında bir caddeden geçerken kıyıdaki ağaç- ların dibinde bir karaltı gördük, So- Kuk rüzgürla serpilen yağmur altında, gölge ileri geri gidiyor, arada bir du- rup uzun müddet ayni vaziyette kalı- yordu, Dostum gülerek kulağıma eğildi: — Ağacın altında dolaşanı görüyor- sun ya. Mutlaka bizim «F..» dir, Ge- çenlerde, bu semtte yeni bir aşk ma- cerasına atıldığından bahsediyordu. Buna hiç ihtimal vermemekle be- raber merak ettim, Yolun 6 tarafına geçtik. Ağacın altına yaklaşınca, ha- kikaten bizim yeşil ceketli âşık sporcu ile karşılaşmıyalım mı? Muşamba par- dösüsünü çıkarıp koluna almış, sırtı. nı ağaca yaslamış, gözlerini karşıda siyah perdelerle örtülü pencereye dik- | miş, Yanına sokulduğumuzun farkına bile varmadı. Arkadaşım seslenince birdenbire sıçradı, kaçmağa hazırla- nır gibi vaziyet aldı. Fakat sesi tanıyın» ca ferahladı, Birdenbire vaziyeti de. Eişti, İçini çekerek pencereye döndü; — Aaah aşk. Belki pencereyi açar diye akşamdanberi bekliyorum. Ken- disile alâkadar olduğumun bir defa- cık farkına varsa, iş kolaylaşır. Nasıl olsa elde ederim, Yağmur değil, taş yağsa bekliyeceğim. Bende sporla aşk elele vermiştir. Sporla aşkın bu garib ittifakına bil. mem $iz ne dersiniz? Cemal Refik msm Çocuklara dair radyoda konferans İstanbul umumi cezaevi ve tevkif. hane başdoktoru İbrahim Zati Öğet tarafından 27 nisan 938 çarşamba akşamı saat on sekiz buçukta İstan- bul Çacuk esirgeme kurumu namma radyoda (Biz ve çocuklarımız) mev- zulu bir konferans verilecektir. 1 Mayıs Bahar Bayramında TÜRK MAARİF CEMİYETİ Rozetlerini takınız... o Bay Amcaya göre... | .. Bir nüfus memuruna göre altı yüz bin küsur... . Bir küsur... öğretmene göre yedi yüz bin | .. Bir coğrafya kitabına göre tam yedi yüz bin kişil., Hulâsa işin doğru- sunu öğrenmek çök güç!., B, A, — Evet, zelzele felâkrtzedele- rine yardım için açılan listelere de bâ- karsan bin kişi bile değili..,