AKŞAM Sahife $ “ AKSAMDAN AKŞAMA, | Asri surlar ve zırhlar Meşhur Seddiçine tekabül! edecek bir semavi kepenk Eskiden «hattı harp» kelimesi bize | pek beliğ gelirdi: Düşman filânca yer- | den falanca yere kadar cephe tutmuş, © çizgi üzerinde muharebe olüyor, Ar- ka taral, hat ilerliyene kadar masun. Fakat tayyareler, bu masunluğu kal- dırdı. Şimdi, muharebe eden tarafla- rm bütün satıhları tehlikede. Onun için, «hattı müdafaa kalmadı, sathi Müdafaa vardır!» sözü ortaya çıktı. eklim işte, scümhuriyetçi İspan- ya ikiye bölündü!» diye haberler ge- liken Madridle Barselonun hâlâ irti- batlarını kaybetmediklerini, hava or« dularını birbirlerine yardımcı gönder- diklerini son telgraflardan öğreniyo- ruz, Fakat artık üçüncü buut da mevzuu bahistir; Londranın üzerine sabit ba- Ionlar yükseltilmesi, bunların telör- gülerle biribirlerine (o raptolunması, şehrin hava hücumlarına karşı böyle- €e müdafaa edilmesi tasavvur ediliyor. Öyleyse bir adım daha ileri! «hacmi Müdafaa» mefhumu da zuhur etti! Vaktile Seddiçin yapıldığı düşünüle- Tek, belki yakında, bütün İngilterenin hacmini korumak için semaları telör- gülerle kapatılacak... Diğer taraftan gaz maskelerile de in- Sanlar, zırhlı şövalyelerden daha ga- Tİp bir manzara ald Bütün bu yeni sistemleri bu nokta- dan hiç düşünmüş müydünüz? Zırhlı Şövalyeler kalktı; artık bu acalp şek- Jin ebediyen tarihe karıştığını sanıyor- duk. Halbuki yerlerine gaz maskesi kı- lıklı garip asri muharip çıktı. Seddiçini dünyanın yedi ucubesin- den biri telâkki ediyorduk; Bütün bir memleketi ihate eden sur!,. Ne tuhaf... Ve bunun naziri zamanımızda muta- Savver değildir sanıyorduk... Halbuki Onun da yerine Londra üzerine bir tel- Örgü kapağı!.. Üç buudlu bir asri sur!. t yirminci asır kendi ölçüleri için- de henüz çin medeniyeti derecesine Yarmamıştır. Suru şimdilik ancak bir #ehrinin üzerine yapabiliyor. İlk ve or- ta çağlarda ise bin bir şehrin tam ve kat'i mahfazası vardı, Hava tehlikele- rine karşı, henüz hakiki hiç bir mâni Yapılmış değildir. İspanya harpleri bu- Mu gösterdi: Mütekabilen biribirlerinin Şehirlerini yakıp yıkıyorlar, Tayyareci- lik da ilerliyor. Bu silâha karşı £saslı bir kalkan icad edilmiş değildir. Ik mahfaza, ancak tasavvur halinde! ndan sonraki memleket müdafaa- m Londranın mutasavver modeli #eklinde düşünebiliriz. Semalara ke- ri. - Bir tehlike oldu mu, he- Ünü kapanacak; harp onun dışında... e de... Ve suyed sivil halk, kabu- içinde saklanan kaplumbağa gibi 2 ğin toparlanır, gizlenirse, oh, Ahat... Yoksa... Vay bâşma gelenler!. (VAN) . s...... si Şüpheli bir ölüm nd kadar evvel zina suçundan, YI cürmü meşhud mahkemesinde Aİ AY hapse mahküm olan Suzan Adında bir kadın tevkifhanede bulun- UĞU sırada üç gün evvel hasatlan- astar. Tevki'hane hastanesine kal- rılmışsa da Suzanın tedavisi kabil âinamış ve evvelki gece ölmüştür. a müddelumumiliğe bildirilmiş, Suç e doktoru B. Enver Karan dün a cesedini muayene etmiştir. lâyene neticesinde ölüm şüpheli ve Zehirlenme alâmetleri görüldüğünden i morga kaldırılmıştır. —u ŞEHİR HABERLERİ Dün hava gene | soğudu Termometre 6 dereceye kadar düştü Geçen hafta birkaç gün devam eden ve yazı hatırlatan ılık havalardan son- ra dün gene ortalık soğumuş, Kış har vası başlamışlır. Termometre 6 dere- ceye kadar düşmüşlür. Vakil vakit ince bir yağmur yağmıştır, Rüzgâr şimal istikametinden şiddetli olarak esmiştir. Memleketin hemenher tarafında havalar soğumuştur. Yalnız Adana ve Mersin havalisinde termometre 18-20 derecedir. Dünkü sert poyraz Karadenizde ol- dukça tesirini göstermiştir. Büyük va» purlar seferlerine devam etmişlerse de küçük vapurlar boğazdan çıkamamış- lardır. Bunların arasında Millet, Balka- | ya vapurları vardır, j Üsküdar adliye binası yangını Dün mahkemede bazı şahitler dinlendi Hakkında verilen bir mahkümiyet kararına alt evrakı ortadan kaldır- mak maksadile Üsküdar adliye bi- nasını kasden yakmaktan maznun Nureddinin mevkufen muhakemesi- ne dün ağır ceza mahkemesinde de- vam edildi. . Dün dinlenen şahid Sald şunları anlattı: — Adilye binasının yanmasından bir kaç gün sonra bir gün ahçı Cevherin dükkânında yemek yiyordum. O esnada Nureddin de orada idi. Ben arzuhsleilik yaptığım için Nureddin bana, tashihi ka- rar için nereye müracaat edileceğini sor- du. 'Temyiz Baş müddejumumiliğlen mü- | Tadhat etmek lâzım geldiğini söyledim. Bunun üzerine Nureddin; «Benim tayze- zadem bir hakaret suçundan altı ay hap- se mahküm oldu. Temyiz mahkemesi ba hükmü tasdik etmiş. Bu defa adliye yan- gamında bir çok evrak yandığı halde tey- zezademin evrakı kurtulmuş. Şimdi tas- hihi karar için teşebbüs o edeceğim. Eğer bunda muvaffak olamazsam, kuduz has- tanesinin müdürü benim akrabamdır. | Oraya müracaat ederek teyzezademin ku- duz olduğuna dair bir rapor alacağım» dedi, | Mazmun Nüreddin bu ifadeyi ta- | mamile reddederek; Ben bu adama böyle birşey söyleme- dim. Benim teyzezadem de yoktur. Kuduz hastanesinin müdürü akrabam (değildir. | Adliye yangınından daha evrel kendim te- davi edilmek üzere hastaneye gilmiştim. Hastane müdürünü oradan tanırım. Şa- hidin ifadeleri asılsısdır. dedi. Maznun Nureddinin, yangın gecesi akşam üzeri dükkânında rakı içerek ince kâğıtları filitli ve gazlı bir mah- lüle batırdığı söylenen ahçı Cevher şahid olarak dinlendi. Cevher de ifa- desinde şunları söyledi: — Nureddin arasıra dükkânıma gelirdi. O akşam gene geldi, Üç köfte İstedi ve bir şişe rakı içti, Bu bir şişeden başka Ta- ks içip içmediğini görmedim. Gece saat on sıralarında çıkıp giti. Benim dükkâ- nımda çanağa gaz ve filit koyup rakı şişelerinin kâğıdalrını batırdığı doğru de- ğildir. Gelmiyen şahidlerin çağırılması için muhakeme başk agüne bırakıldı. Müdam Pittar bugün kız li- sesinde konferans verecek İstanbul kız lisesinde bugün saat 15 de madam Pittar tarafından bir kon- ferans verilecek ve konferanstan son- rada madam Pittar şerefine bir çay ziyafeti verilecektir. Haklı şikâyetler Radyonun tekâmül etmesi isteniyor Radyo hakkında yedi imzalı bir te- menni mektubu aldık. Bunda denili- «30 - 40 imzali daha yollıyabilirdik. Nitekim bundan birkaç ay evvel rad- yo idaresine öyle bir mektup yolladık ve hiç bir fiili ecvap alamadık.» Saz programı hakkında: «Radyoda saz heyetleri iyi tasnif edilmiyor. Klâsik musiki neşriyatı mi- Ta le ve değişik eserlerden itina İle hazırlanmıyor. Heyetler biribirlerinin söylediklerini tekrarlıyorlar; Şarkı mi yok sanki?» Plâklara gelince: «Kendilerini dinliyemediğimiz yük- sek arlistlerin iyi plâkalrını dinlemek istiyoruz. Sık sk rasllanın teker- rürlere nihayet vermeli, Gerek ala- franga, gerek slaturkada daha itinalı ve çeşidi plâklar istiyoruz> Konjerans ve temsiller: «Konferanslar fazla uzamamslı ve halka anlatalım kaygusile fazla ders gibi olmamalıdır. Spor havadisleri ve saire daha hazirlanmış ve mutena bir ifade (söylenmelidir. - Temsillere gelince, radyonun dinleyicileri çocuk- lardan mürekkeb değildir. Mekteple- re göre temsiller, bülün memleketin halkına hitaben verilmez. Bir mev- simde ayni temsili boyuna tekrarla” manin manası da yoktur. Artık Ma- non Laeskoyu, Tahisi, Lâ Bohemi ez- berledik.» Ajans haberleri: «Daha seli bir lisanla yeniden ka- leme alınmalı yahut asılları öyle ya- zılmalıdır. Spor huberleri de ajans havadisleri arasında okunmalıdır.» Üniversitede Bazı sınıflarda şubeler açılması düşünülüyor Üniversitenin muhtelif fakültelerin- deki sınıflar çok kalabalık olduğun- dan profesörler, talebeyi tanımakta müşkülüta uğruyorlar. Profesörlerle talebeyi biribirine yaklaştırmak için talebesi kalabalık olan fakültelerde şubeler açılmâsı düşünülmektedir. Bu sene bir tecrübe mahiyetinde ola- Tak talebesi en kalabalık olan hukuk fakültesinin bazı sınıflarında şubeler açılacaktır. Moskova radyosunda Türk gecesi Moskova büyük operası artistleri, bir «Türk gecesi; için hazırlanmış- lardır. 15 nisan cuma akşamı saaton sekis buçuktan itibaren 1744 metre- den neşriyat yapılacağı, Sovyet ma- hafili tarafından gazetemize bildiril- miştir. Sovyet konsolosluğunun bir müsameresi 'Bu ayın 16 ncı cumartesi akşamı, saat 20 de şehrimiz Sovyet konsalos- luğunda Türk münevverlerinden mü- rekkep bir heyete yirmi kadar Sovyet aktualite filmi gösterileceği haber alınmıştır. Abdülhak Hâmid için Beyoğ- lu Halkevinde tören yapılacak Büyük Türk şairi Abdülhak Hâmi- din ölümünün birinci yıldönümü mü- nasebetile bugün üniversitede yapıla- cak ihtifalden başka bu akşam da Bey- oğlu Halkevinde saat 20,5 da bir tören yapılacaktır, Kıymetli bir hâkimin ölümü Birinci ceza reisi ani bir hastalık neticesinde öldü Kıymetli hâkimlerimizden, İstan- bul asliye birici ceza reisi B. Baded- din Güre evvelki gece ani bir hasta lık neticseinde vefat etmiştir. , Asiyie birinci ceza mahkemesi ge- çen Pazar günü cürmü meşhud da- valarına bakmak üzere nöbetçi id. B. Sadeddin o gün sabahtan akşam geç vükte kadar mahkemeye riyaset €derek vazifesi başında bulunmuş, akşam geç vakit çıkarken mühkeme- nin rüyet etmekle olduğu muhtelif davalara aid evrakı da tedkik etmek Üzere alıp evine götürmüştür. Ertesi Pazartesi günü B. Sadeddin erkenden kalkarak elindeki dosyuları gedkike başlamış ve © gün mahkeme- ye gelmiyerek akşam saat yediye kadar durmadan tedkiaktla meşgul olmuştur, O gün öğle yemeği de ye- memiştir. Akşama kadar devâm eden bu fs Sılasız çalışma B. Sadeddinin dimâ- . ğını fena halde yormuş ve hâkim sa- at yedi sıralarında bir az hava al- mak üzer sokağa çıkmıştır. Vezneçi- lerdeki evinden Şehzadebaşına doğ- ru giderken yolda arkadaşı eczacı B. Fuada tesadüf ederek bir kahveye girmişler ve kahve içmişlerdir. O es- nada B. Sadeddin fazla baş ağrısın- dan şikâyet ederek bir de aspirin alıp yutmuştur. Baş ağrısı gene geçmeyince B. Sa- deddin bunun açlıktan mütevellid olduğunu tahmin etmiş ve bir lo- kantaya gidip biraz da yemek yemiş- tir. Fakat bu defa baş ağrısı büsbü- tün fazlalaştığı gibi bir de üşüme başlamış ve B. Sadeddin titriyerek evi- ne dönmüştür. Evde derhal yatağa yatmış ve biraz sonra mide bulanik #1 başalmıştır. Derhal bir doktor çağ- rılarak ani tedbirler alınmışsa da rahatsızlığı gittikçe artan B. Sa- deddin gece saat - 12 sıralarında ha- yata gözlerini kapamıştır. Yapılan muayene neticesinde B. Badeddinin dimağ yorgunluğu neli- cesinde husule gelen hazımsızlığın kalb üzerine yaptığı nehyi tesir yü- zünden kan deveranının inkıtaa uğ- ramasından birdenbire öldüğü anla- şılmıştır. Çok kiymetli bir-adliyeci olan B. Sadeddin yirmi seneden fazla bir 2a- mahdanberi adliyede muhtelif vazi- felerde çalışarak ( gösterdiği gayret ve muvaffakiyetlerle omuhitinin te- veccühünü kazanmıştı. Üç seneden- beri İstanbul asliye birinci ceza mah- kemesi relsliğinde bulunuyordu. Merhumun 19 yaşında oğlu Mem- duh hukuk talebesidir. Bundan baş- ka daha küçük iki kızı ile refikası vardır. B. Sadeddinin bu acıklı ölü- münden dolayı ailesine ve meşlek- daşlarına beyanı taziyet ederiz. Merhumun tercümei hali Sadettin Güre, Abidin'in oğludur. 1305 yılında Veliçe'de doğınus, Manastır Jdadi- sile Hukuk fekültesinde okumuş, 1327 yılında hukuk fakültesinden | aliyülâli derece mezun olmuştur. Bir müddet Belh Dik müddejumumiliği kaleminde Beyoğ- Yu hukuk mahkemesinde ve ilâmatı şeriye dairesinde mülâzimeten çalıştıktan gon- ra hâkimlik sınıfına dahi) olmuş ve 71 Temmuz 933 tarihine Kadar sırasiyle Koniçe, Elbistan vo Yalvaç müddelumu- miliklerinde ve Günen ve Erdek relslikle- — Bakkal, kasab, yağcı ve sâlre snafı hep bir olduk bay Amcal... 1 öe İmlde dabi Ge yapabiliriz, diye de düşünüyoruz!... İSTANBUL HAYATI | | İsim farkı var! Birkaç gündenberi “mekteplerde hümmalı bir imtihan faaliyeti başladı. İ Doğrusu ya, hakikaten de hümmalı bir iştir, Dimağlar şiddetli bir buhran içinde günlerce bucalar dururlar. Has- talığın tedavisi pek kolay amma, ilâç tedariki ağır şartlara bağlıdır. Hoca- nım parmakları arasından çıkan bir 45» rakkamı, hastanın derhal gözlerini lerde satılan soydan değil, Onu, hoca» lar miligramla tartarak satarlar, re çelesini de hasta kendisi yazar. Şaşar yanılır da reçetede bir hata işlerse; maazallah, ilâç derhal aksi tesir ya par, Hastayı bir sene daha ayni yatak- ta kıvrım kıvrım kıvrandırır. Geçen gün öğle üzeri bir sokaktan geçerken erkekli dişili bir genç kafi- lesine rasladım. Kiminin çehrelerin- den neşe saçılıyor. Gülüşüyorlar, şa- kalaşıyorlar. Kimisi ellerindeki kitap- pala çan derhal hatırladım. Velâkin iş işten geç- — Amma aksi suni sordular ha... O — Sen not aldın, ben alamadım. Beyoğlunda oturan Hayrullah ile Ahmed arasında bir köpek mesele sinden kavga çıkmıştır. Gözü kararan Hayrullah, bıçak çe- kerek Ahmedi göğsünden ağırca ve hadiseye gelen kunduracı Mihali de arkasından yaralamıştır. Suçlu yaka- lanmıştır. ——— finde ve Niğde istinaf mahkemesi Azalı- ında ve Karaman ve Kayseri Cinayeb müddetumumiliklerinde ve Kayseri asliye ceza relsliğinde ve Yozgad Konya müddei- umumiliklerinde bulunmuş ve bu C. M. U. liklerinde iken gösterdiği dalmi ikdam ve ehliyetinden dolayı iki defa takdima- me ile taltif edilmiş ve ceza ve ceza usulü Ankarada toplanan komisyona âza olarak iştirak etmiş ve 30 Temmuz 683 tarihinde terflan temyiz mahkemesi raportörlüğüne ve 23 935 tarihinde İstanbul asliye aşi a reisliğine tayin kılınmış ve bu vazifede iken 11-12/4/038 tarihinde vefat etmiştir. B. A — Ben size söyliyeyim: