ŞİŞE ŞA — Menekşeden yapılan tatlılar Geçen hafta menekşe ile yapılan li- kör, reçel ve şurupları tarif etmiştik. Bugün menekşe ile yapılan bazı tat- lardan bahsedeceğiz: Menekşe şekerlemesi — Az su ile gayet koyu şeker şerbeti kaynatınatı, şeker şerbeti içerisine bir kaşık 80- kup çikarmalıı Kaşıkla kanıyan şeker arasında şekerden bir sap kal- dığı zaman içerisine evvelden sapla- rından ayrılmış çok kokulu menekşe- leri, yahut (violetts de parme) deni- len katmer menekşeleri atmalı, Bir dakika kaynatılmalı, sonra yağ- lanmış bir mermer üzerine tencere- deki menekşeli şekeri yaymalı, Ma- deni bir örgü şişe ile menek$eleri bi- Ter birer şeker içinden almalı ve bir saç tepsi üzerinde soğumağa bırak- malı, Soğuduğu zaman saç tepsiyi ılık bir fırına koyarak şekerlemeleri kurutmalıdır. Şekerlemeler sırça kavanoz veya teneke kutu içerisinde uzun müddet muhafaza edilebilir, redel katmalı, telle vurulup köpürtülmüş yumurta sarılarını ilâve etmeli, tah- ta kaşıkla hafif ateşte koyulaşıncaya kadar pişirmeli, Ateşten indirilirken bir avuç me- nekşe karıştırılarak pişen akların etrafına dökmeli, Buz üzerinde bir iki saat durduktan sonra sofraya çi- karmalıdır. Arzu edilirse üzerine toz şeker sepilebilir, Menekşeli kurabiye — 125 gram akını köpürtmeli, karıştırmalı, Merdane ile hamuru açmalı, kahve fıncanı İle kurabiyeleri kesmeli, üzerlerine yumurta sarsi sürerek hafif fırında pişirmeli, Menekşe kek — Bir avç menekşe- nin yapraklarını ayırmalı, 200 gram ince şekerle mıncıklamalı. Beş yumur- tanın akını köpürtmeli, içine sarıla- rını, menekşeli şekeri, 75 gram nişas- İ nı sıcak sıcak kazınmış leke üzerine Bu sen İlkbaharda kısa ve uzun pelerinlerin gok giyileceğini bir iki hafta evvel yazmıştık. İpekli elbise ile olsun, yün- lü elbise ve tayörle olsun kaplar mo- dadır. Bir kaç model dercediyoruz: 1 — Bej rengi krep döşin üzerine Podösüet ayakkabılar nasıl temizlenmeli? Podösüet ayakkabıları temizlemek için yaş bezle yahut benzinle silmek doğru değildir. Kundura üzerinde eğer yağ lekesi olmuşsa keskin bir çakı ile gayet ha- #lfçe kazımalı, sonra üzerine kızgın ütü basılarak ısıtılmış sünger kâğıdı- koymalıdır. Sıcak kâğıd lekeyi çeker. Ayakkabı giyile giyile ötesinde, berisirde parlak leke gibi şeyler görü- lür, Bunları geçirmek için parlak yer- lere gayet ince zımpara kâğıdı süre- rek podösüetin mathalini meydana çıkarmalı, sonra üzerine podösüet için kullanılan boyadan hafifçe sür- meli, temiz bir bezle üstünü silmeli- dir, tayı, 75 gram unu, bir tatlı kaşığı bi- karbonat atarak iylce karıştırmalı, yağlanmış tepsi yahut kalıba döke rek karar fırında pişirmelidir. Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ— Nü) — Pek uzaklara gidemezdin. — Evime kadar götürürüm 8... — Fakat ondan sonraki davaları, re- zalelleri düşünsen e! Senin bu kadar abdalca iş görmene tahammül ede- mem! İnsan, karda yürümeli, izini bel- Yi etmemeli... — Gene aklında yeni yeni plânlar yar galiba?., Çapraşık ve doğru olmı- yan işler... — Adam sen de... Zengin olduğu- muz zaman, dünyanın en namuslu in- sanları telâkki ediliriz. . O sırada kapı vuruldu, Terzinin prova İçin geldiğini haber verdiler. Genç kadın yatak odasına geçerek Mümtaz'a seslendi: — Beni burada bekle... Yarım saa- te kadar gelirim. Mümtaz yalnız kalınca odada do- laştı. Bildiği fakat her zaman seyret- | mekten zevk duyduğu biblolara bak- tı, Bir kaç kitab açıp kapadı. Nihayet bir masanın üzerine atılmış olan o günkü gazeteyi açıp okudu: Şarktaki harekâttan iri puntolar- la bahsediliyordu. Bu arada Cahid'in “Tefrika Ne, 11 de ismi geçiyor, hafif surette yaralı olduğu bildiriliyordu. Gazete Mümtaz'ın elinden düştü. Delikanlı dalmıştı, Atiye içeri girdi. Genç adam kadını görür görmez: — Haberin var mı? - dedi. - Yüzbaşı Cahid Şarkta... Kadın telâşla: — Ne var? Ne olmuş? - dedi, — Yaralı, — Tehlikeli mi? — Hayır, değilmiş. Genç kadının kaşları çatıldı, Gaze- teyi aldı. Yüksek sesle havadisi tekrar | okudu. Mümtaz, Atiyeye dikkatle bakarak: — Sen bu adamı seviyorsun! - dedi, — Ne münasebet?... Hayatımda gör- ) müş bile değilim. — Güörmedin.ama... Resimlerinden, hakkında söylenenlerden kalbinde bir his uyandı... Ben seni bilmez miyim?., Atiye bir müddet sustu: — Niçin bana bunları söylüyorsun?. Doğrusu bu adamla fikrim çok meş- gul oldu... Beni enterese etti... İçimde ona karşı bir alâka uyandı... e kap MA ç yeşli kırmızı, kahve rengi benekli el- bise. Bununla giyilecek kap arzu edi- len renkte yapılabilir. Bej, yeşil, kır- mızı veya kahve rengi giyilebilir. 2 — Gri fanileden etekle, gri ile 1&- civeri damalı yünlüden ceket. Bunun Tatar salçası Bu mevsimde yumurta pek çok ye- | nir, Yumurta ile yapılan salçalar, ma- | yonezler de makbule geçer. Soğuk etler, tavuk, balık, katı yu- murta ile yemek üzere hazırlanan t#- tar salçası (sauce tartare) nefistir. 3 yumurtayı katı olarak pişirmeli, sarılarını derin bir tabak içine koy- malı, üzerine tuz, biber ekmeli, bir kaşıkla ezmeğe başlamalı, Sarıları ezilince damla damla zey- tinyağı İlâve etmeli. Karıştırmakta devam ederek bir tatlı kaşığı hardalı bir kaşık sirke ile ezerek azar azar İçi- ne katmalı, Mayonez koyuluğuna ge lince salçalığa yehut derin bir tabağa koymalı, üzerini ince ince kıyılmış yumurtaların beyazlarile süsliyerek sofraya çıkarmalı, 'Taze soğan, tereotu, maydanoz s€- venler bunları ince ince kıyıp salçaya. karıştırabilir? — Demek seviyorsun? — Sus... Kendimi toplayım... sözlerinle beni altüst ettin... Biran süküt ederek bükıştılar. Erkek mırıldandı: — Atiye! -Atiye!... Bu işte elbirliği ettik. Beni yarı yolda birakma! Kadın bir müddet daha sustu. Son- ra ağır ağır: — Kalbimin derinlerini yokladım. Hayır! Ben bu adamı sevmiyorum. Bilâkis ondan nefret ediyorum. Her şeyden önce menfaatim gelir... İşte samimi hissiyatım: Cahid'den de, Fe- riha'dan da, yolumuzun önüne mânla gibi dikilen diğerlerinden de nefret ediyorum... Bizleri servete ulaşmak- tan menedecek her şeyi yıkarız... Ga- yeye erişmek istiyorum. Gençliğimin parlak senelerinden âzami şekilde isti- fade etmek lâzım... Büyük bir samimiyetle erkeğin el- lerin! sıktı. — Menfaat bizi biribirimize bağlı yor. Yakında emelimize erişeceğiz, eminim... Söyle Allah aşkına!.. Benim gibi bir kadın, arzu ettiği şekilde ya- şamağı hakketmemiş midir? Tatlı bir tebessüm bütün yüzünü aydınlatıyordu. İri siyah gözleri pırıl pırıl parlıyordu. Hakikaten o anda harikulâde güzel- di, Erkek hayran hayran baktı, Elleri Bu v titriyordu, Kadının kurnazlığı ve ze- üzerine ayni fanileden büyük bir pe- lerin giyiliyor. Pelerinin içi ceketin kumaşı ile kaplanmıştır. 3 — Yeşli etek, kokdöroş rengi ta- yör. Kap eteğin kumaşından yapıl- mıştır. ! Beyazlaşan siyah eldivenler ! nasıl tamir edilir? Siyah deri eldivenlerin kullandıkça bazı yerlerinde beyazlıklar görülür. Dikiş yerleri, ekseriyetle açılır gibi olur. Bu beyazlıkları örtmek için bir kahve kaşığı zeytinyağı içerisine bir kahve kaşığı siyah çini mürekkebi ka- rıştırmalı, İnce bir fırça ile beyaz yer- lere bu mahluttan sürmeli ve kuru- mağa bırakmalı. Eldivenler yeni gibi olur. Tere suyunun faydası İlkbaharda yüzünde, vücudunda küçük taneler, sivilceler çıkaranlar pek çoktur. Bu mevsimde kanı temizle- Mek için (tere) kaynatıp suyunu iç- mek faydalıdır. Bir avuç tereyi üç bardak su ile kaynatmalı, soğuduktan sonra sabah Aç karnına bir bardak içmelidir. Ye- meklerde içilecek suya bu tere suyun- dan katılırsa daha faydalı olur. Üç hafta tere suyu içmek bir kür yerini tutar. kâsı ona hâkimdi, Mümtaz, onun ve- receği tekmil emirleri yapmağa âma- deydi, Atiye, delikanlıya yaklaştı: — Feriha'nın sana ait olmasını katiyyen istiyorum! - dedi. — Ne bahasına olursa olsun, bunu ben de istiyorum. — Evvelâ kıza, sonra paraya kona- caksım... Dinle beni... Ve uzun uzun bir şeyler anlattı, pm şii Feriha artık iyileşmişti. Her gün bahçeye iniyor, dolaşıyor; sonra bir şezlongün üzerine uzanarak Cahid'in günden güne seyrekleşen mektuplarını okuyordu, Yüzbaşı, yaralandığından genç ki- za bahsetmemişti. Fakat yarası, her ne kadar hafifse Ge, yazı yazmasına mâni olacak şekildeydi, Feriha mektupların azlığını ve kısa” Yığını lâkaydliğe hamlediyor, üzülü- i yor, korkuyordu. Ablası ona: | © — İtimad et... Sabırlı ol! - dedikçe genç kız bu nasihatleri teselli telâkki ediyor, sevgilisinden şüpheleniyordu. — «Gözden uzak olan kalbden de ırak olur!» diye Hayriyeye cevap veri yordu. Sinirlerine kapılmaması, biraz meş- gale bulması için Hayriye onun dis- panserde tekrar çalışmasını teklif etti, 1 NN ZN Moda haberleri Bir zaman erkeklerin giydikleri hasır (conotler) konotye şapka- lari bi yaz kadınlar giyecektir. Tepesi alçak, kenarları enli olan bu şapkaların sağ tarafına büyük bir çiçek konacaktır. 4 Konotye şapkalarla vualet konulunca tülün aşağı kısmı çe- ne altma getirilerek şapkanın ar- kasında bağlanacaktır. # Siyah til üzerine rengârenk kadife benekli vualetler modadır, X Kışın moda olân sırma ve sim işlemeler yerine renkli ko- ton perle işlemeler yazda çok kul- Janılacaktır. X İki, üç renk kumaştan yapı- lan elbiselere hâlâ rağbet devam etmektedir. A Kırmızı elbise ile yeşil man- to, hakut yeşil tayörle kırmızı bluz ve şapka çok giyilecektir. * Çizgili fanileden elbise, tayör ve manto fazla rağbet bulmuştur. “k Beyaz pikeden, ince keten- den, organdiden yapılan jileler tayör içine giyilmektledir. X Uzun kazak ve tünikler yaz- da çok görülecektir. Misafirlere ne ikram etmeli? İzmir, Ayla: 1 — Sant beşte missfirie- rinize bir çok şey ikram edebilirsiniz. Çay, sütlü çikolata, şerbet, dalma ikram edile- bilir. Bunlarin kek, biskül, pasta, torte, sandviç verilir. Yazın dondurma, buzlu şerbetler, mey- ya salatası gibi şeyler misafirlerin pek hoşuna, gider, i tabaklar itina kurulanmalıdır, Soda su katiyen mayınız. Bicak sabunlu su pek güzel te- izler. 3 — Pasta için ayri çalal bıçak vardır. Yalnız çatal olursa çatalın bir dişi daha Kalın ve keskin olur. Orası biçek vevifesi- ni görür. Kek ve pastalar N. Tezcan; 1 — Yaptığınız pasta W keklerin fırında kabarıp, çıkarınca inme- sini anlıyamıyorum. Verilen ölçüyü la- mamiyle tatbik eder, tarif cdildiği gibi keki hazirisr ve söylenen derece zarında pişirirseniz kekin kusursuz olması icsb eder. Acaba kabubat kullandığınız mal- zemede mi? 2 — Bazı' tariflerde yağı beyazlanınca- ya kadar vurmayı, bazılarında da yağı eritip sonra koymayı tarif ettikleri, pilsen kek veya pastanın bunu icap et diği içindir. Kimi fazla sıcak fırında, kimisi de orta fırında pişirilir. Bunlar hep tecrübe edi- lerek yapılmıştır. Başkalarının acısını görerek, belki kendi derdini düşünmek vaktini bula- mazdı. Bu dispansere ekseriya anne- siz babasız çocuklar geldiği için ara larında babaları belli olmıyanlar da eksik değildi. Feriha o gün sabahtan akşama ka- dar yavrularla meşgul oldu, Eve avde- tlnde asabi ve yorgundu. Doktor kız, hemşiresine dedi ki: — Çok sinirlisin, Feriha'cığım.. Yatmadan evvel gene bir fincan ihlâ- muriç.. Peyman'a Söyle... Hazırla. — Sıhhatin için benim söyledikleri- mi hep yaj vesdet bakay — Peki... Söz veriyorum. Saat ilerilemişti. Herkes kendi daj- Tesine çeklidi. Feriha Peyman'a ses- lendi: — İhlâmutumu getir... Ablam mu- hakkak içtiğimi Istiyor. — Şimdi hanımcığım... Zaten hazır- ladım. Hizmetçi kız, aşağı kata indi. Hava- gazının üstünde ısınmakta olan iblâ- muru fincana koydu ve usulla cebin- den çıkardığı mendile sarılı bir şişe- yi açtı, Sayarak, fincana bir kaç damla damlattı. (Arkası var) İçeceğini bana İD 0 veri ve vi e e va a Re my