3 Mart 1938 Italyan şairid'Annunzio'nun!| ZYE Yazan ve resimlerin! yapan: Cema! Nidir mn Nö. 17 Tekrar kafşılaştığımız zaman onun | AKŞAM maceralarla dolu hayatı İlk şiirleri, roman ve piyesleri, umumi Hatile oynadığı rol “uyandırmıştır. D'Annunzio son 50 s8- Ne içinde İtalyada yetişen şairlerin eni Küwvetlisidir. Gençliğinde 25 sene İtalyanın şiir semasında rakipsiz bi yıldız halinde parlamıştır. İptida yaf» nız şiir yazarken sonra roman ve ti- yatroya başlamış ve birçok eserler vü» €ude getirmiştir. D'Annunzio 1862 senesinde doğmuş tur. İlk şiirlerini henüz çocukken 1879 da neşretmiştir. Primo Ver ve adındaki bir kitapta topladığı bu o yaman nazarı dikkati celbet- iştir, Şair üç sene sonra Canto No- vo i adında yeni bir şiir kitabı neşret- miştir. Birer ikişer sene fasıla ile bu- nu diğer Kitapları takip etmiştir, D'Annunzio iptida ihtiras şairi idi, Şiirleri hep aşk ve ihtirasla dolu idi, Fakat yavaş yavaş bunu birakarak mistik bir hal almıştır. Bu arada Ro- Tün neşrine başlamıştır. İlk romanı Terra. Vergine adındadir. Bunu diğer birçok romanlar takip etmiştir, D'Annunzle İlk piyesini 1897 de yaz- mıştır, İl Sogno d'un mattino di pri- mevera. adındaki bu piyesi diğer bir- gok piyesler takip etmiştir. Umumi harpte D'Annunzio umumi harbe kadar Şö» İr ve edip olarak kalmıştır. Harp baş- Tayınca. birdenbire politikacı olmuş, İtalyanın Fransa ve İngiltere ile bir- likte harbe girmesi için şiddetli pro- Pagandalar yapmıştır. Şair bunun için yalnız yazılar yazmakla kalmamış, birçok toplantılar tertip etmiş, nu» tuklar söylemiştir. Nihayet İtalya umumi harbe girin- derhal cepheye koşmuştur. Db zlo bir aralık bahriyede ça- Tışmış, Adriyatik denizinde hirçok teh eralâara alılmıştır. İçinde pido bulunan çok süratli hü- &rile Avusturya Hmanlarına, sonra bahriyeden ay- reye geçmiştir. Şair bir kumandanı olmuş, bir- harp cephelerinde vazife almış, atik sahilindeki Avusturya I- manlarım bombardıman etmiştir. Harpten sonra Harp bitince yapılan sulh d'Annun- Zio'yu memnun etmemiştir. Şair bil- hassa Ftume Ilmanının İtalyaya ve- Tilmemesine kızmış ve bir avuç gönül- Yü ile bu limanı işgal etmiştir. D'An- £ Bitir evinin bahçesinde birkaç misafirile Şairin bahçesi: Yukarıda solda bir kruvazörün baş tarafı, sağda güvertesi, aşağıda karadaki gemide konser Şairin 15 sene evvelki resmi nunzio bütün iltarlarla, hattâ o za- manki İtalya hükümetinin tavsiyele- rine rağmen bu şehirderi ayrılmamış» tır. Nihayet Fiume'nin mühim bir kıs- mun İtalyaya geçmesini temin ei- miştir. Şair bundan sonra faşizm lehinde çalışmış ve İtalyada faşizm tecssüs et- tikten sonra siyasi ve asker! faaliyeti bırakarak Garda gölü sahilindeki Gardon malikinesins çekilmiştir. D'Annunzo burasını bir nevi müze haline koymuştu. Burada gene eserler yazmakla meşgul oluyordu. Malikanenin göle kadar uzayan bü» yük bahçesi çok güze tarhedilmişti. Şair burada bir kruvazör yaptırmıştı. Bahçenin ortasında, göle nazır olan bu kruvazörün güvertesi, tahtadan topları, her türlü tertibatı vardı. Şair burada davetlilerine çay ziyafeti ve- rirdi. Fakat son zamanlarda sıhhati bozulduğundan biriki senedenberi münzevi bir halde yaşıyordu. * “ Roma 2 (A.A) D'Annunzio, ev- velce haber verildiği gibi bir anjin 46 puatrin'den deği, kalb sektesinden © vefat etmiştir. D'Annunzio, çalışma masasının başmda oturmakta iken yere yıkılmış- tır. Derhal çağırılan doktor gelince ye kadar şair ölmüştür. Odaya nakledilen cesede hava gene- ralı üniforması giydirilmiştir. Duçe”- ye derhal haber verilmiştir. Duçe, d'Annunzio'nun cesedi önünde eğil- mek üzere bu sabah Gardon'a gide cektir, Roma 2 (A.A.) — Gabriyel Danon- çiyo'nun eseri ve kayalı birbirlik arzetmektedir: Lirizm şiirlerinin, ti- yatro eserlerinin husüsiyeti kendisi. nie'yaşadığı devredeki İtalyan edebi- yatında en ön mevlidi verdirmiştir. Danonçiyo, müdahaleci mücadelesi, harp esnasındaki kahramanlığı ve Fiyame destanile, yeni İtalya milli ruhunun teşekkülünde kati bir rol oynamıştır. Ve faşizm kendisini bir rehber olarak tanımaktadır. 13 mart 1862 de Abruzze İçindeki Peskare'de doğan Danançiyo'nun ha- yatı, umumi harbe kadar sadece bir romancının hayatı, ondan sonra İse bir efsane kalıramanının hayatı ok muştur. İzmir belediyesi otobüs tami- rinde ihtisas kesbetmesi için Almanyaya 3 genç gönderdi İzmir (Akşam) — İzmir belediye- sine ald otobüslerin tamir ve montaj işlerinde mütehassıs yetiştirmek Üze- re Almanyada Bussing müessesesinin fabrikalarına üç genç gönderilecektir. Bunlar, fabrikada bir yil çalışacak, masrafları fabrika tarafından verile. cek ve sonra İzmire dönerek belediye- nin otobüs garajında çalışacaklardır. Bu akşam Nöbetçi eczaneler ke > caddesinde Necdet Balakta. Hüsameddin, z lelde Haydar, Küçükpazar: Yorgi, Samatya: Yedikulede Teotilos, Alem- dar: Divanyolunda. Esad, Şehremini: Ahmed Hamdi, Kadıköy: Al Merke, Modada Nejad Sezer, dar: Çarşıboyunda OÖmer Heybeliada: Halk, Büyükada: Rıza, skü- Kenan, Şinasi Her gece açık eczaneler: Tarabya, Yentköy, Emirgân, Rurselihisar, Or- taköy, Arnavutköy, Bebek, Beykox, Paşrbahçe ve Anadaluhisarındaki ec- zaneler her gece açıktır. burnunun altina kumral bir biyik, be- nim gözlerimin önüne bir çift gözlük yerleşmişti! Daha merhaba demeden: — Neler icad ettin bakalım Elek- trik?.. diye ellerine sarıldım. Tatı, bir elinde bir torba altınla göreceğimi bile umuyordum!., Halbuki o pek kırık ve perişan- dı. Zorla gülerek ve sanki eski bir arkadaşının ümldle- rini boşa çıkarmış gibi mahcub mah- cub: — Hiç bir şeyi. diye cevab verdi, Şöyle bir yere oturalım, anlatırım!.. meydanındaki kahvelerden birine oturduk. Elektrik İhsan, benden ayrı geçen hayatırın hesabını verir gibi anlat- mağa başladı: Babasma inme inince tarla işlerine bakmak, mahsulü idare etmek ona düşmüş, bu yüzden mektebi yarıda bırakıp çıkmış. — Bu beni çok üzdü, çok kederlen- dirdi, diyordu, fakat Edisonun bile bir gazete müvezziliğinden Fakat bir evin bir oğluyum, her şey, anamın, babamin hayati, kardeşleri- min istikbali hep bana bağlıl.. Yapamadım!... Bütün boş vakitlerimi oraya has- rettim., ve işte... İhsan ceketinin iç cebinden bir yı- ğın fotograf ile bir deste kâğıd çıka- rp masanın üstüne serdi; — İşte şu makineyi, bu otomatik sulama aletini, şu bıçkıyı icad ettimi.. İşte bunlar fotografları, bunlarda sın, düğmesine bastın mı istediğin mesafeye kadar suyu fışkırır!.. Bu bıçkı da gayet ustalıklıdır, sof- raya konacak ekmeği ağzın büyüklü- Eüne göre lokma lokma ve hiç kırık yapmadan döğrar!.. Ihsanın sözünü kestim: — Hani hiç bir şey icad etmediğini söylüyordun!.. Bunlar ne?, O acı acı güldü: — Adam sende!.. Bunlar da bir şey mi?.. Bunlar karın doyuracak şeyler değil!.. Sırf vakit geçirmek için yap- tam bunları... — Peki bunları bir fabrikaya sat- sana biraderi.. — Satamam!.. — Neden satamazsın yahu?.. Mü- kemmel icadlar!.. Hele şu ekmek doğ- rıyan makine Amerika gibi yerde ka- pış kapışa gideri... İhsan ağzını kulağıma yaklaştırdı, bir sir söyler gibi yavaşça: — Kazın ayağı öyle değil dostum, bu makineler tasavvurda mükemmel, fikir olarak belki harikulâdel.. Fakat hakikatte... Hayretle sordum: — E, hakikatte?... — Hakikatte hiç bir işe yarar şey- ler değili.. — Neden?... — Hepsi de noksan!.. Musibetleri yapıp yakıştırıyorum, fakat öyle bir Püf yeri geliyor ki çık işin içinden çi- kabilirsen!.. Meselâ şu çivi makine- si!.. Makine on bin çivi kesiyor, kesi- yor ama bir dakikada değil, tam bir aydal.. Yani ayarını bulamadımi.. Şu ekmek makinesi de keza, ekmeği doğruyor, doğruyor ama her lokma- da kurmak lâzım! Bir kaç kere kafasını yumrukladı: — Ah, şu kör talib... Ah şu kör ta- lihi.. dedi, ne olurdu, şu mektebi bi- aynalar Bir de lisan öğrensey- öten anı dect Byk ve yn EM bir taraftan bu yüzden geri kalan tar lâ işlerine yanıyordu! —O halde, dedim, senin için ancak bir çıkar yol var: Bu icadlara veda edip tarlayardönmek!:. İhsan, sanki bir yeri çimdiklenmiş gibi yerinden sıçradı, ters ters yüzü- me bakarak; — Aşk olsun be, dedi, sen de amma baba dostu imişsin ha!.. Bari beni ta- Tamiyan biri olsan yüreğim yânmazi.. Bir'pot kırdığımı anladım. Belki düzeltirim diye: — Peki, ne yapacaksın İhsan? dedim. — Ne mi yapacağım, yeni, büyük bir projem var, onu tatbik edeceğimi.. — Sonra?.. cak ki sen de şaşacaksın, cihan dal. (Arkası var) Bandırma orta okul talebesi bir konser verdi Muvaffakıyetli bir konser veren Bandırma orta okul talebesi Bandırma (Akşam) — Bandırma orta okul talebelerinden müteşekkil 63 kişilik koro heyeti orduevin salonunda çok müvaffakıyetli bir konser verm miştir. Orta okul musiki öğretmeni B. Halit Ozanın büyük bir enerji sarfederek çok kısa bir zamanda yetiştirmiş olduğu bu Koroda genç talebelerin bütün çalgı aletlerine hâkim olarak çaldıkları müntahap parçalar şiddetle alkışlan- mış ve halk tarafından bu konserlerin devamı okul müdüriyetinden taleb edil. miştir. Konser muhitte çok müsalt tesirler bırakmıştar.