iel A e © ad a FER ” İşsiz güçsüzdü, açıkta kalmıştı, 3 üncü 9 Şubat 1938 Bonaparte'ın anası, Korsika adası- hin yalçın kayalıklarında at oynatan çük Bonaparte, anasi- m atını gördükçe yüre- lirdi; sanat nasil heyecan doğurursa, helecan da sanat doğurur; yalçın kayalıklarda şahlanan ana ati- mın mallarından fışkıran kıvılcımlar, Bonaparte'ın kalbinde ilk sanat ate- Şini alevlendirmedi mi dersiniz?. «Güzel sanatları koruyan Napolöon, Sanattan anlamazdı» diyenlere karşı Fransa imparatorunu müdafaa için Söyliyecek bundan başka birşey bula- Mmadım. Pilvaki Bonaparte'ı çocuklu- ğu Korsika dağlarında geçti, gençliğe Yakın çocukluk çağlarını subay oku- unda geçirdi, sanatı kavramağa ne va-| * kit bulabildi ne de fırsat, Ancak Na Pöldon'un hayatında inkâr edilemiye- cek, üstünde çekişİlemiyecek bir haki- kat varsa, oda güzel sanatları ve 88- Matkârları korumuş olmasıdır. Napo- Ion Bonaparte yeni çağlarda sanatı koruyan, sanatkârlara elini uzatan in- sandır. Gene diyorlar ki: «Napolöon Lyon » Bu da sosyal bir hareket uyandırmış olduğuna delildir. Fransa tarihini, or- dunun zaferlerini, kendi resimlerini renklerle canlandıran ressamları ko- Yumuş olmasını da, hodbinlik sayalım, Ya tiyatroyu sevmesine ne diyeceğiz?. — Bonârparte, aktör Talma'yı 1795 de tanıdı. O devirlerde Korsikalı general Selimin, Osmanlı ordusunda yeni bir teşkilât yapmakta olduğunu haber al- Mış, bu teşkilâtın başına geçirilmesi için padişaha baş vurmuştu. Cebinde Meteliği yoktu; ekrdek parası bulmak İçin saatini, kitaplarını satıyordu. 3 üncü Selimle anlaşamadı, bunun Üzerine daha büyük emeller beslemeğe başladı. Projelerini anlatmak için ara- da sırada güzel bayan Tallien'in evine Eidiyordu. Talmayı orada gördü. Bonaparte hayatın, Talma sahnenin &ktöriydi; bu iki aklör anlaştılar, se- Yiştiler, biribirleririe bağlandılar. 'Tal- ma Bonaparte'a kitap ve sırasında pa- Ta da veriyordu. Sıkı fıkı dost olmuş- Jardı, Genç teğmen Bonaparte, izin alıp Parise geldiği zamanlar tiyatro- Ya giderdi. Onda tiyatro zevki daha çok Bençken başlamıştı. Talma ile tanıştık- tan sonra, haftada bir iki gece, dostu- Run verdiği davetiye ile tiyatrolara de- Yam ediyor, hele Tatma'nın rol aldığı €serleri kaçırmıyordu. Convention idaresine karşı isyan a Talma'dan ayrılmadı, Con- Sülat zamanında Talmayı yanından and, İmparator 1 inci Napoldon "alma'nın gene dostu idi. İtalya dönüşünde verdiği hususi zi- Yafetlerde Talma vardı. Thöâtre-Fran- > biraz da onun hatırı için kur- 3 Saint-Cioud ve Tuilleries sarayları- 4 Talma istediği gibi, istediği zaman Girip çıkıyordu. Talma hiç değilse haftada bir gün Napolâon'la başbaşa oturur, uzun uzun konuşur, ona sahne dedikodularını anlatır, yeni eserler hakkında malü- mat verirdi. Talma'nın rol aldığı eserlerde tiyat- ro hınca hınç dolardı ve muhakkak im- paratorla imparatoriçe gelirdi. Halkın tiyatroya tehacümü biraz da impara- toru görmek içindi Onun tiyatroys Aalâkasını gören halk sahne sanatı ile Aalâkalanıyordu. Bir gece Talma, Othelloyu oynadı. Perde kapanınca Napol&on şu puslayı yazıp gönderdi: «Karımı çok heyecanlandırdın Tal- ma, örperdi ve ağladı. Bu güzel gece- nin hatırası olarak omuzlarındaki keş- mir şalını kabul et. Diyor ki: Bir daha sefere Othello başına bu şalı sarsın!.» 'Talma hesabını bilmiyen, eli açık bir sanatkârdı. Artık para ile sıra Bo- naparte'a gelmişti, Talma'nın borçla- rını ödüyordu. 1806 dan 1813 e kadar tiyatro için 595.200 frank harcamıştır. iie iğri pare Sa are .Consulat'nın ilk zamanlarında Tal- ma, Malmaison'da saray temsillerine başladı. Napol&on onun zorile Şaint- Cioud'da, Tuileries'de birer tiyatro yaptı. Napolöon yabancı diyarlara, bilhas- sa Almanyaya gittiği zaman, muhak- kak Paristen bir trup getirtir, temsil- ler verdirirdi. Trupun başında muhak- kak Talma bulunurdu. 1808 de Erfurt'da, Çar Aleksandır ile prensleri topladığı zaman 28 eylül- den 13 teşrinievvele kadar, on altı ge- ce 16 trajedi temsil ettirmişti. Bu tem- sillere göğsünü kabartarak Goethe'yi davet etmişti. 3 teşrinievvel gecesi, Kral Ödip oy- nanırken Talma sahnede: «Büyük bir adamın dostluğu Allahın bir nimeti- dir» deyince, locada imparatorun sa- ğında oturan Rusya çarı döndü ve prenslerin gözü önünde Napoldon'un AKŞAM - Napolon'la Aktör Talma Yazan; Selâmi Sedes ç | elinisiktı. Napolöon Bonaparte, yalnız İ tiyatroyu sevip tiyatro yapmakla kal- İ mamıştır, ayni zamanda sahnede me- todla çalışmanın lâzım geldiğini söy- lemiş, tiyatro ile beraber tiyatro ida- resini de kurmuştur, » Tiyatroyu seven Napol&on, aktrislere bigâne kalamazdı ya... Bir zaman ba- yan Duchesnois hoşuna gitti. Güzel gözlü, güzel endamlı, tatlı sesli bir kadındı. Bir gece imparator çalışırken haber verdiler: «Sir, bayan Duchesnols gel- di.» İmparator: «Beklesin» dedi. Bir sa- geldi. Napoldan gülleri aldı, kendi ba- şına koydu: «Georgina dedi, beyaz güller bana pek yakıştı, süte düşmüş sineğe benzedimi..» dir, Izrnirde ağaçlandırma işi İzmir (Akşam) — Bu yıl vilâyet dahilindeki kaza, nahiye ve köylerin ağaç- Jandırılması işine büyük ehemmiyet verilmektedir. Dikilen fidanlar daha ziyade meyvalı nevidendir. Köylüler arasında iyi meyva yetiştirmek için müsabakalar tertip edilecektir. En iyi meyva yetiştireceklere para mükâfatı verilecektir. Yukarıdaki resim, bu yıl İzmirin ağaçlandırılması için mühim miktarda fidan yetiştirilen Bornova ziraat mektebi fidanlığını gösteriyor, Yazan: Arif C, Deviker ESRARENGİZ KERVAN Tefrika No, 82 Hacı Mehmed İsa Güldost'u görünce hayretle v sordu: “Siz nereden geldiniz ? ,, Hacı Mehmeğ İsanın evi kapıyı çalınız ve Yasefi gidiyorum. Sizi bekli- anlattık. Hacı, Andrey İle müzakere etti, Kervanınızı hazırlattı ve An- Hteyi- ve bahçeler arasına daldı. Bir aralık uzakta bir ses: — «Kimdir 0?> diye bağırdı. Yasef Çince bir cevap verdi ve yoluna devam etti. Nihayet: — <İşte geldik, dedi. Burası Hacı Mehmed İsanın bahçesi» çağınlan muzikacılar ve çengiler d8 ayvanın bu alçak kısmında oyunla- rını verirler, sazlarını çalarlardı. Misafirler âyvandan içeriye gir- dikten sonra başka bir kapıdan Ha- cı Mehmed İsa da göründü. Güldos- #u görünce hayret içinde; — «Siz nereden çıktınız, gospo- din Kosmarof?: diye sordu. . Güldost ona bütün hadiseyi hulâ- sa ederek anlattı. Verdiği izahat esnasında Mertonun da kim olduğu- nu söylemeği unutmadı. Nihayeb dedi ki: — «Ah - Single Japonyalı casu- sün ölmeleri kuvvetle muhtemel ol- makis beraber, kervanı yakalamak için onlar tarafından evvelce alınan tedbirlerin gene tatbik edileceğine şüphem yok. Çünkü kervanı yeni bir tuzağa düşürmek istiyenler Ah - Single Japon casusunun öldüğün- den haberdar değildirler, Bundan başka, ikinci Japon casusile Hanf - Fau henüz yaşıyorlar. Onun için Ha- san beye derhal bir haber gönde- rilmesi mutlaka lâzımdır. Kervanı korumak için icap eden tedbirler alın. mahdr>» Hacı Mehmed İsa cevap verdi: — cap eden tedbirlerin hepsi . Benim Hotanda ve Yar- kentte dostlarım var. Onlara ha- ber gönderdim. Hotanderya yoluna çöl klâvuzları çıkardım. Bunlar ker. vanı bulacaklar, gizli yollardan Ka- Kervanınız bana dost olan Kırgızla rın yanında kalacak ve sizden ha- ber alıncaya kadar orada bekliye- cektir» — «Büyük kervandan hiç bir ha- ber aldınız mı? Çölü selâmetle geç- miş mi?» (Arkası var)