| | Maçları Radyo Istanbul müdafaası - Spor spikeri - Stadın rolü »- Cam oda Akar ve İstan mubtelileri bir arada İstanbul muhtelii Arkaraya git meden evvel yazdığımı bir yamda İstanbul takımının en kuvvetli tara» fının (Cihad - Faruk, Reşad) üçüzü- nün meydana getirdiği son müdafaa hatları olduğunu yazmıştık. Maçların, radyodan dikkatle takib ettiğimiz safhalarına göre, 3-1 ve 21 İstanbul muhteliti tarafından kazsk nılmasında bu üçüz mühim bir rol oynadı. Gerek birinci ve gerek ikinci maçta İstanbul muhteliti daha baş- langıçta birer gol yaptığı halde, bu- nun sonunu getiremeden ilk devreler umumiyetle Ankaranın hâkimiyet vs tazyikli altında geçti Bu tazyik sırasında İstanbulun kuvvetli müda- faa üçürü mühim tehlikeleri atlate | mağa muvaffak olamasaydı daha gayretli oynıyan Ankara muhacim- leri, muhakkak ki, İstanbul muhteliti- | ne karşı galip vaziyete geçecek gol leri kaydederlerdi. Bu vesile ile tebarüz ettirmek iste- diğimiz nokta şudur: Cihad, Faruk ve Reşad geçen sene de kendi takım- | larında bir arada oynarlardı. Fakat geçen yıl bu seneki kadar biribirleri- | ne alışık değillerdi ve tecrübesiz gö- rünüyorlardı. Halbuki, bu üç genç futbolcunun dalma bir arada oyna” maları, kendilerini bugün 'biribirleri- nin hatalarin örtecek, en Kritik za | manlarda biribirlerini tamamlıyacak bir tecrübe vermiştir. İcab eden fırsatlarda* gerek diğer şehirlerimiz ve gerek ecnebi şehirleri | muhtelitlerine karşı bir İstanbul muh-| teliti teşkil etmek vazifesini üzerleri- | ne almış idüreciler, bu muhtelitin müdafaasını kati olarak tesbit etmiş bulunmakla müsterih olabilifler, Yapılacak o tecrübelerden sonra, muhtelitin muavin ve mühecim hat- ları da son müdafaa hatları gibi biri- birine alışık oyunculardan mürekkep kati şekillerini bulurlarsa, İstanbul fulbol ajanı, her fırsatta kuvvetli ve ahenkli bir muhteliti hemen sahaya çıkarıvermekte hiç güçlük çekmez. » “ Dahil ve hariçteki mühim spor mü- sabakalarını, orada hazır bulunmak imkânı olmayınca ve râdyo veriyorsa, radyodan dinliyoruz. Meselâ Berlindeki — olimpiyatlar, muhtelif Avrupa şehirlerindeki mili takım maçları, Oksford - Kembriş kürek yarışı, Amerikadaki mühim boks dünya şampiyonluk maçları, Davis kupası finali, Ankara - İstan- bul maçı... Radyo spikerliği ve blihassa spor spikerliği çok mühim şey. Bütün dün- ya radyolarından dinlediğimiz spor spikerleri arasında en yamanlar hiç | şüphesiz Amerikalılardır. Amerikalı spikerlerin bir boks maçını, bir Ame- rika futbolü karşılaşmasını bir tenis müsabakasını bir p kekelemeden | her hangi bir isim Üstünde yanılma- | dan maikne gibi öyle teknik birşe- | kilde anlatışları var ki hayran olma- | mak kabil değil. Haftada bin dolar alan Amerika &por &pikerlerinin bu maharet ve spordaki teknik bilgisini, bizim biri gik spor sprikerimiz Said Çelebiden istemek hatırımızdan bile geçmez Sald, her hangi bir mayı canlandır mak ve eğlenceli bir şeklide anlat mak için elinden, daha doğrusu dilin» den geleni yapıyor. Buna rağmen bis kendisine bazı noktalara daha fazla ehemmiyet vermesini tavsiye edece- giz. Seri bir maçı takib ederek yanık madan ve düzgün bir ifade ile anlat mak kolay birşey değildir. Fakat biz çok dinleyicilerin arzusuna tercüman, olarak söyliyoruz; <İstanbul merkez muavininin ileri fırlattığı topu İstanbullular kafadan kafaya paslaşarak Ankara kalesini sıkıştırıyorlar.» Şeklindeki cümle, dinleyicileri tam bir şekilde tatmin etmez. Bunu me- selâ şöyle ifade etmek lâzımdır: | * «Esadın ileriye doğru gönderdiği topu Haşim kafa vuruşliyle Pikrete gönderdi. yere düşmeden Fikretin bir kafası topu kale önüne getirdi.» Sonre Ikinci bir nokta, ümümi- yetle futbol maçlarında gollerin ki- min tarafından yapıldığının söylen- memesidir. Meselâ ilk maçta olduğu gibi he- men hemen «Korner çekiliyor, top havalanarak kale önüne geldi, kale- nin önü kıyamet, İstanbullular fik gollerini yaptılar, şeklindeki anlatış dinleyicinin hoşuna gitmez. O İster ki bu hâdise şöyle anlatılsın: «Körneri Fikret çekti, top kalenin önüne geldi, Bir karışıklık oldu, Nec- det bu arada hafif bir ayak darbe- sile ilk golü yapti.» Sonra: «Faruk bir kafa vurdu ve topu avuta gönderdi, fakat topu avu- ta gönderen Faruk olduğu için kor- ner oldu» Şeklinde bir anlatışı sık sık dinle dik. Bunu: «Faruk bir kafa vurüşiyle korner yaptı» diye kısaca ve dinleyi- ciyi şaşırtmıyacak surette anlatmak lâzımdır. Avut başka, korner başka- dır. Sonra Saldin «Topu avutun göbe- ğine gönderdi, topu kalenin göbeğine yolladı, topu tacın göbeğine patlattış cümleleri insanda maçın Yedikule bostanlarında yapıldığı hissini uyan- dırıyor ii Biricik spor spikerimiz gücenme- sin bu kaydettiklerimiz hatırımızda kalan en mühim ve bariz şeylerdir. Bunların bir kısmını, maçtan evvel oyuncuları İsimlerile iyice tanımak suretile düzeltmek kabildir. Saldin bunu yapacğına eminiz. Radyodaki bağırışlardan ve uğul- tudan anlıyoruz ki Ankara stadı bin- lerce seyirci ile doludur. Halbuki Sa idin söylediğine bakılırsa Ankara, staddaki bayrak açıldığı zaman ha vada donacak kadar soğuktur. Böyle bayrak donduran bir soğukta maça binlerce seyirci gelmesinin yegâne sebebi, hemen bir sahayı çerçiveliyen modem bir sahanın mevcudiyetidir. Istanbulun meselâ Taksim stadın- Fransada fütbolcülerin fede- rasyona karşi grev mi yapacaklar? Fransada profesyonel futbolcular sendikası müteaddid dafalar futbol federasyonuna müracaat ederek pro- fesyonel oyuncular hakkında tatbik edilmekte olan statükoğa tadilât ya- pılmasını istemişti. Bu müracaâtler- den hiç bir cevap #lamıyan sendikm Oyunculara 30 ikincikânunda Belçika, e yapılacak milli maça iştirak etme- melerini teklif etmiştir. Vaziyetten haberdar olan Fransıs futbol federasyonu ve beynelmilel federasyon relsi Jules Rumet futbol- cuların bu tekliti kabul etmiyecekle- rHni ve mini maça iştirak ede ceklerini söylemiştir. Manmafih buna rağmen gazetecilerle görüşen futbol» guların bir çokları grev yâpacakları- n3 söylemektedir. Pariste yapılacak olan Belçika - Fransa maçının bilete leri şimdiden satılmış olduğu için federasyon bu suretle çok müşkül bir mevkie düşmüştür. Maamafih vaziye- tin düzeleceği tahmin edilmektedir. Almanyada 1938 von Tcham- mer kupasına 6061 klüp iştirak ediyor 4413 klübün iştirak ettiği 1937 Von Chammer kupasını meşhur Bchalke takımı kazanmıştı. Bu sene VW. Chammer kupasına 6061 takım iştirak etmektedir. Bu Alman futbo- lundaki ilerleyişi bariz bir şekilde göstermektedir. İştirak eden 6061 ta- kım 16 mıntakaya ayrılmakta ve her mıntakanın şampiyonları finali oy- namaktadır, Tekirdağında spor Tekirdağ (Akşam) — Tekirdağ böl- gesindeki spor klüpleri gündengüne inkişaf etmekte ve halkın spora olan sevgisi artmaktadır, 'Tekirdağındaki klüpler atletizm, futbol, voleybol ve deniz- sporlariyle meşgul olmaktadırlar. Geçen yıl olduğu gibi buyuda klüpler arasında müteaddid teşvik müsabakaları yapılacak ve Şuurlu gençlik hareketlerine hız verilecektir. Spor bölgemiz bu hususta hazırlıklar yapmaktadır. Tekirdağ bölgesindeki Klüplerin adları ve tiye adetleri şu'sus retle tespit olunmuştur; Merkezde - Halkspor: Üye adedi 110, Merkezde - Tekirdağapor: Üye adedi 148, Merkezde - Yilmazsprol Üye adedi 210, Şarköyde - Tdman- ocağı: Üye adedi 54, Mürettede - Gür- büzler;: Üye adedi 50, Çerkesköyde - Çerkesköyspor: Üye adedi 70, Malka- rad « İdmahbirliği: Üye adedi 80, Çorluğa - Çorluspor: Üye adedi 65, Muratlıda - Dirikspor: Üye adedi 40, Boyabadda bir spor klübü kuruldu Boyabad (Akşam) — Kazamızda spor klübü namile bir gençlik teşek- külü kuruldu, Klüp gençleri bir hafta gibi kısa bir zaman zarfında zengin programlı bir müsamere tertip etti- ler Gençlef Kızılçağlıyan piyesini mu- yaffakiyetle yaşattılar, Halkevi bandosunun iştirak ettiği halk oyunları çok alkışlandı. Genç sporcular yakında civar klüplerile maçlar yapmak üzere hazırlanıyorlar, Klübün 938 yılı idare heyetine baş- kanlığa avukat İhsan Özcan Kâtipliğe nüfus memuru Hayri Tan muhase- beye Abdürrahman Eminik Genel kaptanlığa Hakkı Güven âzalığa Öğ- retmen Niyazi Çoşkun seçildiler. da fana havada yarı beline kadar ça- mura batan futbolcularını seyre an- cak üç beş yüz kişi keldiğini düşün- dükçe İstanbul aporcularına tercü- man olmaktan kendimizi alatyıyoruz; «İstanbulun da ne zaman bir mo- dem stadı olacak?, “ Ankara - İstanbul * maçını dinler- ken bir çok noktaları gürültüden ve uğultudan anlamak kabil olmuyor- du. Bir çok Avrupa stadlarında oldu- Zu gibi spikeri, ucuza çıkacak camdan bir barakaya yerleştirmek lâzımdır İ Çok basit olan buiş yapılırsa, spi- kerle dinleyicinin arasına füzuli gü- rültüler girmez. A. Bahtiyar SARAY ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM .—Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tetrika No. 80 Boykotaj nedir? İlk defa nasıl 25 KAnunusani 1938 tatbik edilmiştir ? Boykotun etrafında tam ve teb- | Jâ teşkilât altında idi. Bu teşkilâtı ditkâr bir boşluk görüldü. LândIordizm - malikâne lorGluğu - aleyhinde uzun senelerdenberi top- lanmış kinler Boykota tevcih edildi. Hükümet Boykolu muhafaza için asker, tarlaları için amele gönderdi. Fakat köylü ve çifçilerin devam eden bu menfi tezahüratı karşısın da Boykot duramadı. Amerikaya kaçtı. Bir gün Michael Davitt, papas John O'Malley ile konuşurken zih- nen meşgul görünüyordu. Papas se- bebini sordu. Davitt — işgal ediyor! Papas — Hangi kelime? Davitt — Halk bir adama karşı istikrah otezahürlerinde bulununca biz bu hale içtimai aforoz diyoruz. Fakat Lândlorizme ve onun Boykot gibi ajanlarına karşı yapılan ceza için başka bir kelime bulmamız lâ- ım. Buna (Ostrasizme) (1) diyeme- yiz. Köylü bu kelimenin mânasını anlıyamaz, Ben de başkasını bulami- yorum. Papaş — Buna Boycotting desek nasl olur? Davit pek muvafık buldu. — Köylülere buna Boycotting de- melerini söyleyin. Londra ve Düblen- Zihnimi bir (kelime nacağım.. Bu kelime az zamanda Amerikalıların linç kelimesi kadar meşhur olacaktır, (2) Bu suretle köylülerin hareketine bir isim bulunmuş oldu. Bundan sonra tatbi- katı taammüm ekti. İrlanda köylüle- rinin elinde müthiş bir silâh oldu. Boykota uğrayan malikâne sahibi lordlar için, vekilleri için, hayvan tüccam için, milli davaya ihanetin- den şüphe edilerek kara listeye ithal edilen her şahis için İrlindada ya- şamak imkânsız hale girdi. Boykotaj ismile ve tatbikatile İr- lândadan Avrupanın berri kıtasına geçti. Amelenin İstediklerini yapmağa razı olmıyan, merdut sayılan atelye ve fabrikalara karşı kullanılan, ame- le ve iş kongrelerinde otamimi tavsiye edilen bir sistem haline girdi. Napolyonun İngiltereye karşı koy- duğu beri abloka usulü boykota- jın milletler arasında ilk tatbiki sa- yılabilir. Fakat bu ancak Napolyo- nun arzusundan ve iradesinden kuv- vet alan, idaresindeki halkın bile hoşuna gitmiyen, tebaasından men- faatleri muhtel olan bir çöklarını kaçakçılığı sevk eden bir boykotaj idi ki Napolyon tarafından en kuy- vetli zamanında bile lâyıkile yürütü- lememişti. Yirminel asra kadar boykolaj İr lândada zirai, milli, sınai memle- ketlerde, iktisadi ve içtimat ihtilâf larda, fakat ancak her memleketin hudutları dahilinde ve alâkadarlar arasında tatbik edildi. Milletlerin hayat şartları bu si lâhın milletler arasında kullanılma» sına müsait değildi. Boykotajın milletler aresındaki ihtilâflarda kullanılmağa başlanma- sı pek yenidir. Bir çok büyük mil letler sanat ve ticaretlerile yaşarbak- ta, iktisadi rekabet son derece şid- detlenmekte iken bir milletin yetiş. tirdiği bir mahsule karşı müstehlik. lerin grev İlân etmesinin, bunu ka ra listelerine ithal eylemelerinin © millet için ne vahim neticeler hasıl edeceği de artık anlaşılmakta idi. Fakat boykotajı milletler arasın da İyi idare için lAzımgelen kuvvetli teşklât Avrupanın hiç bir memleke- tinde teessüs etmiş değildi. Bunu bu şekide fik evvel Çinliler tatbik edebildiler, Avrupanın Orta 1sri gibi Çinde kör mevcudiyeti bu memlekette boyko- tajın tağbikini kolaylaştırdı. Çin, frenk tcaretine açıldıkça frenklerle yerliler arasında ihtilâf. lar da çoğalmıştır. Bu ihlilâfları İyi neticelere isal eylemek için Çinin bu mesleki teşkilâte çok defa boykotajı tatbik eylemiştir. Diplomasinin müessir bir iş göre mediğini anlayınca Avrupalı ticaret- haneler bu mahalli boykotaj karşı. sıhdâ mahvolmamak için eğilmeği kabul etmişlerdir. Çinliler ilk olarak Amerika birle- şik hilkümetlerinin mallarına karşi 1905 de milli boykotaj ilân ettiler, Buna sebep te Amerikanın Çinlilerin muhaceretini tazyike kalkışması ol- muştu. Avrupa halkına kapılarını geniş açan Amerikanın sarı ırka karşı yap» tığı bu istisna muamele Çin ve tanperverliğini heyecana getirdi. Sarı adam Amerikada barbar mu- amelesi görmeğe tahammül edemi- yordu. Eski milli medeniyetile mağ- rur Çinli müsavat istiyordu. Amerika bu talebi reddedince Çin- liler de onu kabule mecbur etmek yolunu araştırdılar. Hiddetlerini tes- kin etmek, ümltlerine yol açmak için en müessir çare olarak Ameri- ka mallarına boykotajı gördüler, 10 mayıs 1905 de Şanghayda ak- dolunan öir miting le Amerika mallarına boykotaj ilân edildi. Bir kaç gün içinde ,bu karar Çin llman- larına yayıldı. Amerika malı satan mağazalar kara listeye konuldu; Amerika malı Alınmaması için ilânlar yapıldı; ta tirler siparişlerini bozdular. Hamal- ar Amerikadan gelen gemilerin mallarını çıkarmaktan imtina ettiler, Gazeteler Amerika ticarethaneleri- nin ilânlarını dercetmediler, Ameri- kada tahsil etmiş olanlar bile Anti- amerikanizm - propagandasına büş- Jadılar. Lonca reislerinin emirleri den şehre süratle gidiyor, körükörüne itaat ediliyordu. Büyük zararları göze alan Çinli tüccar, İhtiyaçları olan malları Av- rTupa memleketlerinden temine tuğ- raşıyorlardı. Kanton şehri bu hu susta en İleri gidiyordu. Haziranda pek büyük bir miting- de Amerika malı almamak, alanları kara listeye sokmak kararı verildi. Ağustos nihayetinde loncalar umu" mi bir içlima yaptılar. Boykotajdan ne suretle olursa olsun mutazamır olan Çinli tilecarın zararlarını öde- meği kabul ettiler, Yasak edilen Amerika mallarile bunların yerine başka memleketler» den satın alınabilecek eşyanın nü- munelerini göstermek üzere salonlar açıldı. Avustralyaya un, Hollanda müstemlekelerine petrol için müra- caat olundu. şehir- bunlara Eşifilde mister Takt ile mis Ruz- veld seyahat tarikile Kantona gek diler. Loncalar komitesi; (Misafirleri hüsnü kabul etmek böğka, Amerikalılarla alışveriş etme “mek te büsbütün başka şey) oldü- gunu bildiren bir beyanname neş- retti, Ne para, ne tehdit hamallara kâr etmedi, Amerika cumhurreisinin kir zı duvarlara yapıştırılmış garip Hân yarakalarını seyrede, ede konsolâ” toya yaya gitti. İyi ki Çince bilmi- yor; bu varâkalarda, hakkında yi sılmış tahkirleri anlamıyordu. Mister Takt ile mis Ruzvelt Kan tondan ıslıklarla teşyi edildiler, (Arkası var) (1) Atinalıların verdikleri memleketden tard. cezasi (3) Renâ Pinon: E Burupo et La jeun& Turgule,