KISİAMİSİSRER EZ OR Istanbul - Ankara maçını İstanbul 3 - 1 kazandı Oyun baştan başa Istanbulluların hâkimiyeti altında geçti Aankara 22 (Akşam) — İstanbul İstanbul: Cihad, Faruk, Reşad, Eş- fak, Esad, M. Reşad; Neodet, Nari, Melih, Haşim, Fikret, Ankara: Fuad (M.G.), Sabih, Yaşar (D.Ç), Musa (AG), Ha san (G. B.), Fethi (A. Güneş), Rıza (MX. 6.), İskender (A. Güneş), Celâl (EE), AM Rıza (AG), Hakem B. Ömerin idaresinde öyü- na başlandı. Oyunun birinci devresi İstanbulun altıner dakikada yaptığı bir golün te- siri altında olarak geçti, Bunu Fikret çektiği fevkalâde bir kornerle topu tam kalenin önüne düşürerek Necde- tin güzel bir ayak vuruşu İle takıma kazandırmıştı. Fakat bu bir sıfır va ziyetin devre sönüns kadar devam et- mesine rağmen İstanbül bir hâkimi. yet tesis edemedi. Ankara fırsat buldukça güzel hü- cumlar yapıyor ve sık sık İstanbul Kalesi önünde tehlikeli vaziyetler yar ratıyordu. Bunların iki tanesi bugün harikulâde bir oyun oynıyan Cihadın mükemmel kurtarışları ile bertaraf 6 dildi, Ayni zamanda İstanbul da An- kara kalesini ziyarette kusur etmiyor ve her gelişinde daha şuurlu bir oyun- la kurduğu müsellesler Fuatın sık sık rengini kaçırıyordu. Eğer Melihin ve Haşimin bu devre- de çök fena olan oyunları olmasa idi bu tehlikeler belki birer sayı şeklinde tecessüm de edebilirdi. Yakat haki. katen yetişecek bir as olan Haşim bu devre sahada yok gibi idi. Melih ise koşuyor çırpınıyor fakat takımına en ufak bir fayda bile temin edemiyordu. Birinci devre bitmek üzere iken bir Ankara akını favul ile durdurulduğu için hakemin verdiği firikik cezasını İskender çok kuvvetli bir şütle kale- ye gönderdi. Cihad mükemmel bir plonjonla topun üzerine düştü ise de şütün şiddetinden tam bloke edeme- di ve Fethinin bir ayak vuruşu ile devre 1-1 beraberlikle bitti. Bu devreye nazaran idarecilerinin takımda tadilât yapmaları ve Melihi yahut Haşimi feda ederek kenarda bekliyen Bülendi yahut Muhteşemi Oyuna sokmaları dâhs iyi olurdu. Fa- kat her nedense bu yapılmadı. Fakat çok gariptir ki, tam formünde olan Ankara ikinci devrede takattan kesil- miş gibi bir vaziyet aldı. Santrhaf Hasan söndü, akınlar seyrekleşti, ve nihayet oyun 35 inci dakikaya kadar İstanbulluların yüksek hâkimiyetleri altında cereyan etti, Bu müddet zar- fında İstanbul 4 gol çıkardı ve maçı 5-1 bitirmesi lâzım gelirken hâkem kalecinin kale içinde bloke ettiği bir topu usulü dairesinde tutulmuş saya rak ve Fikretin hasım ayağından kap- mak suretile kaleye gönderdiği bir şütle yaplığı golü ofsayt addederek 'bu göllerden yalnız ikisini o muteber tuttu. Bu suretle 3-1 vaziyete düşen An- karalılar son on dakikaya kadar tek- rar canlanır gibi oldular, Fakat bunlardan hiç birisi netice vermedi. Ve oyun 3-1 İstanbulun galebesi (le bitti, Bu neticeyi oynun şekline naza- ran normal addetmek icabeder. Ma mafih Ankara yarın daha iyi teşkil edilmiş bir takımla yeniden talihini deneyecek ve kuvvetli hasmını yenme- ğe çalışacaktır, Bugünkü spor hareketleri Şild maçları TASİM STADINDA: — —— 4 1—Topkapı- sie. saat 13,90. Hakem B. Ahmed Âdem. 2 — Beykoz - Karagümrük, sö- at 15 de. Hakem B. Nuri Bosut. BEŞİKTAŞ STADINDA: 1 — Vefa - Kasımpaşa, saat 13 de. Hakem B. Bürhan Atak, 2 — Beşiktaş - Doğanspor, saağ 14,45 de, Hakem Adnan Akın. Kadıköy spor klübünün senelik Kongresi Kadıköy spor klübünden; Klübümüzün senelik kongresi klüp oinamızda yapılmış ve eski idare he- yeti raporu okunduktan sonra bir sp- nelik varidat ve masraf hesabatı tet- kik ve üyeler tarafından kabul olü- narak yeni idare heyeti seçilmesine geçilmiştir. Fahri başkanlığa: Başvekil B. Ce- yeci, umumi kâtipliğe; Bayülker Maz- har, umumi kaptanlığa; Cevdet Spor, muhasebeciliğe: Aleko Kolaoğlu, idare memurluğuna: Mehmed Aydemir, mo- rahhas azalığa: Şinasi Aybak, Bütün üyeler tarafından yeni idare heyetine zauvaffakıyetler dilendi. Bü- tün klüp üyelerinin arzularile fahrf başkanlığa muhterem Başvekilimiz Bay Celâl Bayar seçilerek kendilerine bütün üyelerimizin hürmet ve tazim- i telgrafla bildirilmiş ve toplantıya ne arasında nihayet verilmiştir. (Budge) Bac profesyonel olmak için 65,000 dolar istedi 'Nevyorktan bildirildiğine göre, Ame- rikanın meşhur organizatörlerinden Cimi Conston'un mâruf teniseisi Bas'a profesyonel olmasi için 50,000 dolar teklif etmesine mukabil tenisçi, ancak 65,000 dolar verilirse kabul ede- ceğini bildirmiştir. Bac, geçen sene Davis kupasının senelerce Sonra İngiltereden Areri- kaya avdetinde en mühim âmil olan Amerikalı tenisçidir, Organizatör Conston teklifi hak- kında şu beyanatta bulunmuştur: — Tilden - Peri - Bae turnesi yap- mak istiyorum. Fakat bu maçları şimdiye kadar olduğu gibi kapak kortlarda değil, seyircilerin gayet ucu- za girecekleri büyük ve ağık stadlarda yaptıracağım. " B takımları arasında lig maçlarına dün devam edildi Dün Beşiktaş ve Taksim stadların- da birinci küme B takımları arasın- daki lig maçlarına devam edilmiştir. Beşiktaş stadında Beşiktaş, Topkapı- yı 6-0, Taksim stadında İstanbulspor Vetayı 3-2 yenmiştir. Barutgücü alanındaki maçlar A — Takımları maçı: Barutgücü - Halkevi, maçı, Barutgücü bisiklet kolu Bakırköy « Edime asfalt şosesi üzerinden Edir. nekapıya kadar 16 kilometrelik bir ekzersiz yürüyüşü yapılacâktır, Fransada yeni bir > Urugvayli oyuncu daha Urugvay'ın tanınmış oyucuların. dan İrıyaray, Sochaux klübünde oy- namek için Fransaya hareket etmiş (İf tür. .Cazenaue, Duhart, Lauseden | sonra İrgaray Fransaya gelen dör düncü Urugvay fütbolcusudur. RE kalem Krm oni dan milli takımda da oynuyabil AKŞAM Nevyorkta Karagöz ve Kâğıthane (Baş tarah 7 nci sahifede) — Her pazar Rumlar rumca Kari” göz oynatıyorlar. Biz de gidiyoruz. Yazın Nevyorktaki «Hudsons nehrinin bir köşesi tıpkı Kâğıthaneye benzer, Oranın alını Kâğıthane koyduk. Bu- radaki Türkler, Ermeniler, Rumlar pazarları patlıcan dolmalarını, irmik, un helvalarmı yapıp Nevyorkun Kâğıt- hanesine gideriz. Orada kuzu çeviri- riz,ud çalar, türkçe şarkılar söyle ris. Buraya İstanbuldan ud da getiri» Bu esnada yanımıza orta yaşlı yâr kışıklı bir Ermeni yaklaştı. Profesör Çolakyan onu bize takdim etti: — Tenor Tokatlıyan... Tiyatroda şarkılar söylüyor... Tenor Tokatlıyan son derece İyi hin helvaları... Hepsi burada... Bak- kal bir Rum... Türkçe konuşuyor. Tahin helvasını İstanbuldan getirti- vası sarfediyormuş... Bütün lokanla- larda lüks tatlılar içinde tahin helva» a başla geliyormuş... Hikmet Feridun Es İki zani üçer ay hapse mahküm oldular Suzan adında bir kadınla Halid adında biri münasebetsiz bir vaziyef- te cürmümeşhud halinde yakalana- rak mahkemeye verilmişlerdir. Asliye dördüncü ceza mahkemesinde yapir lan muhakemede isnad olunan zina suçu sabit olduğundan Suzanla Ha- İdin üçer ay hapislerine karar verli- miştir. Mahktm suçlular mahkemede tevkif edilerek tevkifhaneye gönde- rilmişlerdir. Kurşun hırsizi dört çocuk yakalandı Kadıköyde Riza paşa ve Moda semt- lerinde bazı boş evlere dadanan hır- sızların kurşun boruları söktükleri hakkında zabıtaya vuku bulan müra- dastlar üzerine takibata girişiimiş, bu işin, Kemal, Nuri, Mehmed ve Yakub isimlerinde dört çocuk tarafından ya- pıldığı tesbit edilerek hepsi yakalan- miş ve Üsküdar müddelumumtliğine teslim edilmişlerdir. Bu akşam Nöbetçi eczaneler köy: Merkez, Sarıyer; Nuri, Tarabya, Yeniköy, Emirgân, Rümelihisarında- Ki eczaneler, Aksaray: Etem Perter, Beşiktaş: Nal, Fener; Balatta Hüsu- meddin, Boyası: Asadoryün, Kadı- köy: Söğüklüçeşmede Hulüsi Osman, İskele caddesinde Saadet, Üsküdar: İttihad, Küçükpazar: Necati, Samat- ya: Kocamustafapaşada o Rıdvan, Alemdar: AH Rıza, Şehremini: Top- kapıda IM 205 713 046 1200 146 Ya. 5PT TS 1228 1486 1T.14 18,50 İdarehanei Babıkli ciyan m. AÂcımusluk So SARAY ve BABIÂLİNİN Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM —Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 79 İç YÜZÜ Bosna Herseğin ilhakı üzerine Avusturyaya karşı Vakıâ, medeniyet efkâri umumiyesi ve diğer karilerin ayaklanması korku- su, kavinin hırslarına bazan gem ta kar. Fakat siyasette en çok görülen şey kuvvet karşısında hakkın sustuğu ve kaybedildiğidir. Milletler arasında adaletin tarifini tayin ve tesbit eylemek pek müşkül dür. Ulema bunu tayin eyleseler bile hangi kuvvet icraya koyacak? Devlet- lerin ancak hayati menfaatlerine do- kunur saymadıkları ikinci, üçüncü derecede ihtilâfları için - o da isterler- se - gittikleri Lâhey hakem mahkeme- si unutulmuş gibidir. Milletler cemi- yetinin hali de meydanda! Bir gün Milletler arasinda adalet hükümlerini infaza bir milletler ordu- su memur edilecek mi? Bilinemez ama mazi ve hal âti için böylebir ümid veremiyor! Bir buçuk asır kadar bir zamandan- beridir hıristiyan devletler aralarnda- ki münasebetleri hak diye bir takım esaslara tâbi tutuyorlar; fakat bunlar bu mütemeddin millet ve devletle rin, umumi vicdanından değil, biribi- rine diş geçirememek, her defa büyük felâketlere meydan açmamak gibi ih- tirazlarından doğuyor. Ancak Avrupalılar zaruretin arala- rında müsavaten takarrür ettirdiği bu esasları şark milletlerinden - kuv- vetli Japonya bittabi müstesna - mümkün olduğu kadar esirgemeğe meyyaldirler. Avrupada bu haklardan istifadesi kabul edilmiş olan küçük bir İsviçre- nin, bir Belçikanın tamamiyetini mu- hafâza için Avrupa devletleri biribir- lerine girebilirler; fakat Paris mua- hedesinde ayağına kapitülâsyon zin- ciri takılı olduğu halde (Avrupa kon- serine kabul edildi) denilen koca Os- manlı imparatorluğu için vaziyet böy- le olamazdı! Avrupa devletleri Osman- lı tebeası arasında işlerine geldiği gi- bi ihtilâl tahrikleri yapabilirler, bu devletin eczasından olan bazı yerler ahalisine - padişahı ve hükümeti taz- yik ve tehdid ile - imtiyazlar verdi- rirler; İrlandada, Polonyada zulüm ve kıtalin en dehşetlileri yapılır, Rusya da Yahudilere pogromlar tertib edilir- ken seslerini çıkaramıyan Avrupalılar Bosnada, Bulgaristanda çıt olsa kıyar metleri koparırlar; nihayet hirisliyan- ları zulümden kurtaracağız diye har- be girişirler de koca kıtaların üstüne otururlar, yahut en nazikâne davran» mak istedikleri zaman idareyi tanzim vesilesila buralarını işgal altına alır- lar; müstemleke İmparatorluğunun yolunu kesmesin diye Mısıra tahak- kümü, iktisadi menfaatleri temin için Çinin taksimini meşru görürler! Bun- lar hep küvvetin tagallübü! Ancak silâh ve barut her zaman her istenileni elde etmeğe kâfi gelmemiş- tir. Umumiyet itibarile insan kütlele- rinde büyük bir kudret meknuzdur. Bu kudret iyi sevk ve idare olunduğu zaman &vvelden hiç memul edilmiyen neticeler veriyor ve zayıfları da hakla- rını müdafaada büsbütün çaresiz bi- rakmıyor. Tarih bu yolda müdafaa unsurlarının teneyvüünü gösteriyor. İsviçreliler muazzam Avusturyanın tazyikinden memleketleri arazisinin menaati sayesinde kurtulmuşlardı. Hollanda Fransanın güneş kralı on dördüncü Lütiye ikliminin müsaadesi- le o kadar mukavemet ebehişti, Lehiiler bütün teşebbüslere rağmen ne Ruslaştılar, ne Cermenleştiler. Avrupada Sevr muahedesi hazırla- nırken Türklerin bir daha felâh bula- tarak nihayet milli varlığını muhafa- za eylemesine medar olmadı mı? Bu mütenevvi müdafaa unsurları arasında boykotaj da top ve tüfeğe müraraat edilmeden kuvvetsizin ka- viye karşı kullanabileceği bir iktisadi silâh olarak meydana çıkmıştır. Büyük Avusturya ve Macaristan devleti Osmanlı - Rus harbinin sonun- da işgali altına almak marıfetini göş- boykotaj hareketi terdiği Bosna ve Herseği 30 sene son- Ta ve meşrutiyet Hârının ilk ayların» da ilhak edivermişti. O günlerde meşruti bir idare altın- da daha ilk nefeslerini almakta bulu- nan Osmanlı devleti Avusturya devle- tinin kuvvetli ordusile çarpışmak de- lilik olacağını düşündü. are iğmekten başka çare göre- çomak Fakat kuvvet karşısında yapılan bu ıstırari hareket hakkın inflaline delâ- let eden bir tezahüre mâni olamadı: Avusturya mallarına boykotaji Bu silâhın tatbiki milletler arasın- daki siyasi ve iktisadi münasebetlerde mühim bir tarih safhası olmuştur, Boykotaj” kelimesi yeni iso de bu usulün tatbiki pek eskidir, Eski site- Jerde menfiler yalnız vatan toprağına basmak hakkından mahrum kimseler değillerdi. Bunlar imansız, ocaksız, yurdsuz melünlar sayılırlardı; Allahlar artık onları himaye etmezlerdi. Bun- lar dinden haric, cemiyetten haric, kanundan haricdiler. Mülk sahibi olar mazlardı; koca, baba bile sayılmazlar- dı. Vatandan mahrumiyet cezaların en kahharı idi. Orta zamanlarda Avrupanın hıris- tiyanlık âleminde aforoz ayni müthiş tesirleri icra ederdi. Aforoza uğrıyan adam din ile, cemiyetle rabıtalarını keserdi. Ona söz söylenemezdi. Bir şey satılamaz, ondan bir şey alınamazdı. Papaların ellerindeki bu silâhtan en kudretli prenslerin niçin o kadar ürktükleri pek iyi anlaşılır. «yolsuz» lara hükmettikleri cezalar da bazan pek insafsızca olurdu. Lânetle- me cezasına uğrıyan ustalar amele bulamazlardı. Bu gibiler hakkında lor» calar şehirden şehire mektublarla ha- berleşirlerdi. Mahküm usta daima imalâthanesini, tezgâhmı kapamak mecburiyetinde kalırdı. Bizdeki eski ahiler teşkilâtı gibi Av- rupada amele arasında cemiyetler te- şekkül etmişti. Bu cemiyetlerden tar- dedilenler hiç bir yerde kabul edile- mez, kendisine ateş, hattâ su verile- mezdi. Cemiyette zaman ve mekân itibari- le muhtelif safhalar ve şekiller arze- den bu usulün büyük içtima! tahav- vüllere, sermaye sahibi patronlarla adeden falkıyeti haiz gündelikçi ve emekçiler arasında şiddetli mücadele- lere sahne olan on dokuzuncu asırda iktisadi ve içilmat vaziyete göre bir şekil alması tabil idi, İrlandada büyük malikâneler sahi- bi olan protestan İngiliz lordları, çif- çilerini her türü tazyiklere uğrat- maktan çekinmiyorlardı. Ekseriyeti katolik olan İrlandalılar arasında adalarını İngiltereden ayın mak maksağdile gizli teşekkül eden Fe- nianlar cemiyeti de maksadını temin için kıtaller ve katiller tertib edip du- ruyordu. 1880 senesinde İrlandada yüzbaşı Boycolt isminde biri lord Erne'in malikânesinde nezaret ediyor, köylü lere, çifçilere yapmadık zulüm bırak- muyordu. O sirada meşhur Parnel İrlanda da» vasıni müdafaa ediyordu. Parnel ile arkadaşı Mikael Davitt teşkil ettikleri ligin kudretini parlak bir hareketle göstermek fikrine düş- tüler. Yüzbaşı Boycott'un şiddetlerine kars şı köylülerin mukabelesini bir nizam ve tertib altırla aldılar, Bu mukabele bir aforoz şeklinde te- zahür etti, Çobanlar sürülerini bıraktılar; bi çilecek, harman edilecek mezruat kap şısında köylüler kollarını bağladılar; nalband Boycott'un atlarını nallama» ğı reddetti; fırmcı Boycott'a ekmeli vermedi; müvezzi mektublarını getim medi, ; (Arkası var), m vü Er 4 voayyonma (5apı asan Edi Ss asus sen gu vu bis İİ İĞ e 0 dk de şi