14 Aralık 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

14 Aralık 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

R AM Tarihi Yazan: İskender F. Sertelli Türkler, Kara Mihali diri olarak yakalamışlardı. Sinan KAPTAN PAŞA GELİYOR Deniz Romanı Tefrika No.85 Mihalin gemisini yaktıktan sonra, Rozitaya koştu — Evet. g Sinan reis Elivörtesinde- yördü. Aklı “klçarğı, o, döğüşmesini bildi nı da bi aştan Ye içti wisi üç yerinden türklerin hüc korsanlardan it Kara Mihalin ge- misini ay ele geçirecek- lerini um ardı Mah bir aralık Sinana seslendi: rar, Güver irelim de ge dâfirin malı... a kendi de ge- ler İçine dal- in ki, “Kara Mihal bulmakta güçlük çekmemişlerdi. Muhmud dayı güvertenin ortasın- rek gözlerini uğuşturan bi- rini gördü — İşte, Kara Mihal burada yalı- zak kızıl t yor... Diye bağırdı. Sinan bü $€se koştu. Yere eğildi — Sen onu çok iyi tanırsın, Mah- mud dayı! Hele bir bak bakalım. yerde yatan bu deniz canayarı, Kara Mihal midir? Mahmud dayı onu burnundan ve bıyıklarından tanımıştı Kara Mihalin uzun bir burnu ve gene uzun kara bıyıkları vardı. — Ta kendi: Hemen “kollarını bağlayıp gemiye götürelim. Deyince Sina sevinçle gözlerini açtı. Artık, Akdenizde yölarca peşin- den koşulan bu müthiş deniz cana- varı sağ olarak yakalanmıştı, ” Kara Mihnt hâlâ rüya » görüyor gibi, müt en esniyordu. zi- yetinden emin .bir adam Halile ba- caklarını - uzatmış, güvertede boylu boyunca yatıyordu. Türklerin elins düştüğünün farkında bile değildi. Sinan $ ne söyliyeceği- ni bil Öyle ya... Kıhç Ali paşanın yıllar. ca uğraşıp ölde edemediği bir cana- Var şiihdi kolayca ve geinisile bir- likte Sinanın eline düşmüş bulu- nuyordu. madı inden du Kara Mihali Sinanın gemisine ge- tirdiler. Mihalir koskocaman Yelkenlisi ya- rim sâat içinde yandı. * Kızıl alevler gök yüzüne uzanırken, Türk deniz- elleri bu geminin teknesinin nasl battığını seyrediyorlardı.” Kara Mihalin gemicilerinden dok- san kişiyi esir almışlardı. Misina boğazında - uzun yıllar var- dı ki - böyle bir hadiseye tesadüf edilmemişti. O güne kadar hiç bir korsan gemisi, bir başka korsan ge- misi tarafından Misinada, batırılma- mıştı. Misinalar; — Galiba gene Kılıç. Ali paşa geldi, Diyerek bucak bucak kaçışmağa başlamışlardı. »« Binanın gözcüleri: İ donanmasını büyük İ gibi, Osm Diyorlardı adama elbet bilâkis onu ta tif ve takdir Sinan ve arı böy- ânüyorlardı. Kara Mihal o güne kadar Türk nanlı devleti ştırm rla Böyle E olarak yakalıyan kaptanı, Kılıç Ali paşd şüphe yoktu ki derhal affede. cek ve alımdan öpecekti «Kara Mihal nihayet elimize düştü o gece sabaha kadar uyu- Sinan madı, Esirler bağlanıp dıktan sonra, na gitmişti forsalar arasına Sinan, . Roziti ce çokh sahneyi, cehennemin söyreder gibi, soruna tü. kızıl alövler içine hasıl daldığını arla nasıl çarpıştı- ğını gözile gören Rozita ogece İlk defa Sinana acımıştı. — Ya Sinan vurulurâa?... Ya ateş- içinde yanıp yaralanırsa? ndişesile göğsünü tutüyor ve kanlı savaşın sonunu bekliyordu. Kara Mihalin yelkenlisi yanıp bat- tıktan sonra, Rozita kendi kendine: er yaman adamlar... söylenmekten kendini ala- Dediği zaman gözlerinin içi gülü- yordu Rozita çok dalgın ve şaşkın bir halde, Sinanı dinliyordu. . Bir ara- lik: — Sen büyük bir kahramansın! Ben seni bu kadar becerikli ve bu derece cesur sanmazdım! Dedi, sonra boynuna sarılarak: — Haydi, beni kucakla! - diye mi- rıldandı - çünkü ben hayatımda an- cak senin gibi bir kahramanla ev- lerebilirdim. Şimdi seni daha çok seviyorum. Sinan karısını kucakladı. Yarın oMisinadan * ayrılacağız, Rozita! Bu geceyi uyanık geçirmeğe mecburum. Sen muş mışl uyul Beni bekleme, — Burada bir kaç gün kalacağı mızı söylemiştin ya... — Kara Mihali yakaladıktan son- ra, burada bir saat bile kalmanın mânası yoktur. - Nereye gideceğiz yarın? — İstanbula... — Ne dedin, Sinan. yarın İstan- bula mı gideceğiz? — Evet. Neye şaştın? Denizde kırk yıl başıboş dolaşacak değilim ya, Ayımı yakaladım İstanbula götü- rüp teslim edeceğim. — Haniya sen beni Akdenizde do- laştıracaktın? o Çocuğumuz dalgalar arasında doğacak ve dalgaların ku- cağında büyüyecekti.. beni aldattın demek. Öyle mi? — Sen benim karım değil misin, Rozita? Seni istediğim yere götürü- rüm. .Ve çocuğumu istediğim yerde büyütmek benim hakkımdır. Misinadan ayrılış.. ve garib bir tesadüf! Misinalılar korku ve dehşet içinde titriyordu. Kara Mihali ve adamla- rını esir alan Türk yelkenlisi ertesi sabah limandan ayrılmamış olsaydı, 4 ay içinde 5 cinayat | Şi bazı kin ie yürüme Katil nasıl yakalandı? adar evvel Sair müşteri, 1a tar erinde bi k Almanın ti rn ne V man Wiedmann dışar stiyorsunuz? diye sormuştur. uyuz.. cevabını ver» buyurunuz diye paviyo- nun içine kapıyı da kapadık- tan conra: — Vesikanız nerede diye sormuş- tur. İki polisten biri e cevap verm: Wied | dırım sürati lislere #l yere yıkı ; duğu hal üzerinde gördü- ğü çekici ş yarak katilin kafasına şiddetle indirmiştir. Bu şiddetli darbe, hem katili yere sermiş, hem de yara- | lı iki polisi muhakkak bir ölümden kurtarmıştır. Polisler, kafasından kan- lar akan ve bir divanın üzerinde bay- | gın bir halde yatan katilin bilekleri- | ne kelepçeleri geçirmişler, düdük ça | larak arkadaşlarını imdada çağırmış- | lar ve bu suretle canavar katili yara” lamışlardır. Wiedmann baygın bir hâlde otomo- bile konularak karakola götürülmüş- tür. Başındaki çekiç yarasi sarılan ka- til biraz sonra kendisine gelmiş, fakat o gece İfade vermek istememiştit. Er- | tesi günü, Wiedmann müstantik hu- zuruna götürülmüş ve beş cinayeti iti- raf etmiş, oturduğu villâda Amerikalı dansöz Jean de Koven ile arkadaşı ” Fromerin cesedlerini gömmüş olduğu yerleri göstermiş, toprak kazılarak iki cesed meydaha çıkarılmıştır. Dan- söz, boynu sıkılmak suretile öldürül- müştü. Üzerinde mantosu ve sokak elbisesi vardı. Genç kadının vlllâdan ayrılmak isterken, katilin am! taarru- zuna uğrıyarak öldürüldüğü anlaşı- maktadır. Promere gelince, Wledmânn kendi j —akadaşını ensesinden iki kurşun sık- mak suretile öldürmüş sonra bir çu- kur kazarak cesedini gömmüştü. Sim- sar Leblondun yazı kalemi, saati, ş0- för Couffy'nin evrakı, emlâk simsarı Lesobre'un evrakı, saati ve salresi ka- tilin evinde bulunmuştur. Katil, bu beş cinayeti zaten inkâr etmemiş ken- diliğinden itiraf etmiştir. İki cürüm ortağı Fransız zabıtası yaptığı tahkikat ne. ticesinde Amerikalı dansöz Jean de Kovenin ve simsar Roger Lebbondün katillerinde Wiedmanna Roger Million ile Colbette Tricot namında bir ka- dının yardım ettiklerini tesbit etmiş ve bunların Nantua şehrinde bir otele “indiklerini tesbit etmiştir. Fakat po- isler, bu çifti yakalamak için otele gittikleri zaman Paristen kendilerine telefonla vuku bulan bir ihbar üseri. Pierre Milllon olduğunu, kendisi şe- lemiştir. Pierre Million ile Colletin, - Gönül (Baş tarafı 6 ne sahifede) 1 hep beraber kahvaltı kliyoru yarın halledelim olmaz mı: O Yalnız kalınışlardı. cud, fakat birtek kafa ve bir Yıkıcı ve ezici fırtınalardan & ebedi saadete kavuşan mesud çift baş- başa kalmışlardı... Şimdi bütün kâbuslar bir bi eriyip söndüler. Maddi-engeller (sevgi) denen ilâhi ve ezeli kudretin pençesinde parça par- ça kırilhp mâhvoldu Yalnız bir hakikat var: Ber mak, ebediyen biribirine « bağlı mak.. Bu ne tatlı esaret ve ne hürriyet, rüya gi- aber ol- kal- eşsiz Canunue hıncı Hürmet Acaba daha müsterih bir divacın ve sevg midir? Genç adam ilâhi bir va bütün bir ömür verecekti nâ sorayı vadettiğin söyliyeceğini ebilir mi gibi bir sesle ko- yle adif y le ürpo- ecd içinde onu kol- bahçenin-sık ser- Ayni heyecan ve ren erkek'derin bi larının arasına ald vi ağaç kayboldular. —SON Büyük hikâye (Baş tarafı 11 inci sah — İşte... Çok basit.. Feyzi bana çılgın bir ektubu yazmıştı. Şim- diye kadar senin bir türlü becefeme- | diğin bir şekilde... İşte o mektubu ele vermedim... Zira ihtiyatlıyım... — Marifet sanki... — Maamafih hatırlar mısın? İlk yazdığın bir mektup vardır: Gayet mahcubane ilânı aşk edersin; o mek- tubu saklamıştım. Ötekilerini yırttı- ğim halde buna bir türlü kıyamamış- tam. Onu dalma çantamda taşırdım. Feyzinin mektubunu da çantama | koymuştum. Kazara çanta kocamın | yanında açılmaz mı? Kenan mavi bir i | rifede) © | zarf görünce: «Neymiş bakalım! Şu mektubu versene!» dedi. Sükütumu bozmağan «a... Evet. Bu, cevapsız bıraktığım bir aşk mektubudur!» de- dim. «Ver bakayım! Okuyayımi. de- NEOKALM ana surat asarak Göre- di. «Bai onü evden yim şunu! i uzattım. Me için zarfta pul ve damga yok- oymamıştın. Ko: di. - Filhaki yi evden u laştırdığının farkındayım. Fakat mek- tubu ne demeğe yırtıp yakmamalı?. Şöyle cevap verdim: «Bir kadın ne kadar ciddi olursa olsun, kendisine yazılan aşk mektuplarından hoşlanır.» — «Yak, daha iyi edersin» — «Pek Alâ!» Birlikte ateşe attık. Görüyorsun ya... Beni kurtardın... N — O halde mükâfatı ben de hak ettim. — İşte buraya onun için geldim ya... Nakleden: (Vâ - Nü) NA Grip, Baş ve Diş Ağrıları, Nevralji, Artritizm, Romatizma Diliniz ale ire Ya | er | emeklen e OZÜ

Bu sayıdan diğer sayfalar: