Gm Bahife 6 Fem e dün yeniden birçok tevkifler yapıldı Gizli cemiyetin reisi Teisi Deloncle Pariste yakalandı Gizli bir mahzende bulunan sandık sandık silâhlar Paris 25 (A.A.) — Emniyet müdürü, matbuat mümessillerine beyanatla bu- Tunarak «Cagoulards» tabirinin doğ- Nihayet emniyet idaresi, bu sabah, kralcıların organı olan Coürrier Royal gazetesi binasında araştırmalar yap- ,ru olmadığını söylemiştir. Meydana | mıştır. çıkanlmış olan gizli teşkilâtin ismi İki gizli radyo istasyonu «Comitesecret d'Action Revolutlonna- ire» yani gizli ihtilâl hareketi komi- tesis tinvanının ilk harflerinden alı- ani vücuda getirilmiş olan (Csar) Son posta ile gelen Fransız gaze- telerinde okunduğuna göre Fransada meydana çıkarılan gizli cemiyet etra- fında yapılmakta olan tahkikat ve araştırmalarda mühim bir adım at- — araşarmalara devam edilmektedir. | ys olan zabıta bu sulkasd şebekesi- AKŞAM Beyoğlu cinayeti muhakemesi Refet, Siranuşu kazaen yaraladığını sö i Dün sorgusu yapıldıktan sonra |: ylüyor hâkim tevkifine karar verdi Beyoğlunda Refet adında bir ada- mun, beraber yaşadığı Siranuş adın- daki kadını kıskançlık yüzünden tas banca ile ağır yaraladığını yazmış- tık, Bu vaka etrafında hazırlık tahki- katı ikmal edilmiş ve Refet dün ak- şam geç vakit adliyeye verilmiştir. 'Tahkikata nazaran Refet tabancasile Siranüşün üzerine yedi el ateş elmiş- tir. Fakat kurşunlardan üçü kadının muhtelif yerlerine saplanarak ağır yaralamış, diğer dört kurşun duvara saplanmıştır. Suçlu Refet dün akşam üzeri Suk tanahmed ikinci sulhceza hâkimi B. Salahaddin Demirel tarafından 80r- guya çekilmiştir. Refet ifadesinde: — İsmim Şevket oğlu Refettir. Er- zurumlıyım. 1323 doğumlıyım. Şişli- de oturuyorum. Evliyim. İki çocuğum vardır. Dedikten sonra hâkim sordu: —- Sen; Siranlş adında bir kadını öldürmek maksadile tabanca ile ağır yaralamışsın. Bu cürmünü (hazırlık tahkikatında da itiraf etmişsin. Ne — Ben Siranüşü öldürmek maksa- dile vurmadım. Hazırlık tahkikatı es- nasında çok heyecanlı olduğum için ne söylediğimi de bilmiyorum, O İfa- dem yanlıştır. Ben, Siranüşün evine sık sık giderdim. Evvelki gün öğleden sonra gene gittim. Odada otururken tabancamı temizlemek üzere çıkar- dım. Bakarken birdenbire tabanca ateş aldı. Siranüş; ne oluyor, ne yar pıyorsun, diye bagırarak üzerime atıl» dı. Tabancamın namlısını tutub çek» meğe başladı. Elimden tabancamı ala» rak bir fenalık yapmasından kork- tum, Vermemek için ben de tabanca» yı sapından çekmeğe başladım. Bu sis rada tabanca yedi defa kazaen patla» dı. Kadının vurulduğundan bile ha- berim yoktur. Ben onu vurmak iste- medim. Reis sordu: — Sen tabancanı kadınların yanin- da mı temizlerin? Suçlu bu suale cevab vermedi. Hâ- kim, işin mahiyetine suçlunun ifade- sine ve tahkikat evrakına göre suç- Dün bir araştırma neticesinde general Duseigneur, müsadere edilmiş olan €v- rakın tetkikine intizaren, nezaret al- tına alınmıştır. Duseiner, bir zaman- tına alınmıştır. Duselgneur, bir za- mânlar B, Laurent Eynae'in kâlemi ne riyaset edenlerin büviyetlerini ve isimlerini tesbite muvaffak olmuştur. Şebekenin hariçten de yardım gör- düğü tesbit edilmiş gibidir. Bundan başka, zabıtaca aranılan gizli radyo 1s- diyorsun? Tunun tevkifine ve evrakm müddelu- Suçlu boğuk bir sesle vakayı şöy- | muliliğe iadesine karar vererek Refe- le anlattı: ti tevkifhaneye gönderdi. Pityon - Svilemgrad hattı tasyonlarından ikisinin yerlerini tes- bit etmiştir. Bu Iki gizli radyo istasyo- nu Chatlilon ve Montrouge istihkâm- ları civarında bulundukları, kısa dal- ,galar ile ve şifreli lâtin Tisanile neşri- mahsus erkânından idi, ve evvelce Chartres hava üssü kumandanlığın- da bulunmuştu. Dün diğer bir takım tevkifat daha iç ep es yat yaptıkları anlaşılmıştır. Bu iki giz- Şef kim imiş? li radyo istasyonunu meydana çıkar- Paris 25 (A.A) — General Duseig- neur, fesatçıların tahrikâtına iştirak etmiş olmakla ittiham edilmektedir. Diğer taraftan emniyet idaresinden, C.S. A.R. şefinin dün gece tevkif edil- İ miş olduğu bildirilmektedir. Bu zat, | kendisi gibi tevkif edilmiş olan Henri- | Deloncle'un kardeşi B. Eugene Delonc- Je'dur. Paris 25 (A.A) —C.S.A.R.inşe- | fi Eugene Deloncle, saat 1 de Komedi | Fransez yakınıida tevkif edilmiştir. Saat 9 da başlamış olan istlevabı de- vam etmektedir. C.S.A,R.in şefi, 47 yaşındadır. Kendisi komplonun meydana çıkarıl- ması anımdanberi ikametgâhını terk- etmiş ve siyasi dostlarının nezdine iltica eylemiş olduğunu itiraf etmişse de bu dostlarının isimlerini verme- mak için bu istihkâmların civarında şiddetli araştırmalar yapılmaktadır. La Rocgue fırkasının bir toplantısı Lyon 25 (A.A.) — Della Rocgue'un Fransız sosyal fırkasının milli kongre- &i, bu sabah açılmıştır. Cezair şubesi mümessilinin teklifi üzerine kongre, de lâ Rocgue'un relsli- ğini kaydıhayat şartile teklif eden bir takriri alkışlarla kabul etmişse de de la Rocgue, bunu kabulden imtina eyle- miştir. Belediye turizm şubesi tah- sistanı arttırıyor Belediye turizm şubesi işlerinin ile- ride bir kat daha artacağını düşüne- rek 1938 senesi belediye bütçesindeki tahsisatın attırılmasına karar vermiş- tir. Tahsisatın arttırmasile “bihassa seyyah getirmek üzere propaganda işerine ehemmiyet, verilecektir. General Duselgneur'e gelince, bu es- Ki tayyare zabiti sanayide ve iş #lemin- de büyük bir mevki işgal etmektedir. Yunanistanla yapılan anlaşma dün imza edildi Pityon ile Sivelengrad arasındaki şimendifer o hattının — işletilmesine dari olan Lozan muahedenamesi- nin 107 *nci maddesi ahkâmını ta- dil için bir müddettenberi Yu- nanistan ile Türkiye arasında cereyan eden müzakereler muvaffakıyetle ne- tlcelenmiş ve itilâfname dün saat 11,10 de Sirkecide dokuzuncu işletme mü- Yettişliğinde Yunanistan namına mu- rahhas B. E. 5, Sitassinopulos ve Tür- kiye namına murahhas Nafıa vekâle- ti hat komiseri B. Salâhattin Kızıltaş arasında imza edilmiştir. Müzükerelere teknik müşavir 31fa- tile iştirak etmiş olan birinci işletme hareket merkez müfettişi B. Ferruh “Tanay ile Nafıa birinci sınıf müfetliş- lerinden Semuhi Kurtkar da imza merasiminde hazır bulunmuşlardır. İmzadan sonra Yunan delegesi B. Si- tassinopulos Anadolu ajansına şu be- yanatta bulunmuştur: «Yeni mukavele bugünden itibaren mevkii meriyele konacaktır. Bilindiği veçhile Türkiyeyi Edirne ve ecnebi memleketlere bağlıyan şimendifer hat- tı münavebeten Türk ve Yunan top- rağından geçer, Lozan muahedesinin 107 nci mad- desile bu mıntakadan transit olarak seyahat edenler için bazı kolaylık ka- bul olunmuştur, Ayrıca 1923 senesin- den beri Milletler cemiyet! tarafından tayin edilmiş bir komiser bu hatta va» zife görmüştür. Türkiye ile Yunanistan arasında, tecessüs eden gayet samimi münase- betler bu Millerler Cemiyeti komise- rinin senede on bin liraya mal olan vazifelerine nihayet verilebileceğini ve iki devletin pekâla doğrudan doğ- ruya anlaşabileceklerini gayet vazih bir surette isbat etmiştir; . B. Sitassinopulos bu beyanatında ilâ veten 1923 de Türkiye ile Yumanis- tan arasında doğrudan doğruya mü- nakid ilk itilâfı kendisinin imza et- tiğini ve bugün bu mukaveleyi de im- za etmekle ayrı bir saadet duyduğunu söylemiştir. 26 'Teşrinisuni 1937 KADIN KÖŞESİ Kürk yaka ve şapka b i Siyah yünlüden manto, Yakası til- kidendir, Şapkası küçük ve siyah ka- difedendir, Yakadaki tilkinin kuyruğu re ty ge A Ormanların işletilmesi için talimatname Muhasebe işleri de 11 muhasibi mesullükçe idare edilecek Ankara 25 (Telefonla) —— Yeni or- man kanununun tatbik şeklini gös- terir talimatnamenin hazırlığı bit- miş ve tasdik edilmek üzere Vekiller heyetini verilmiştir. Orman işletmesinde ön safta ge lecek iş Safranbolunun Büyükdüz or- manlarile Keltepe ormanlarının dev- let tarafından işletilmesidir. Cenup vilâyetlerimizin müsald yere lerinde okaliptüs Ağaçları yetiştiril mek için hazırlıklara başlanmıştır. Okaliptüs ağaçları bataklıkları ku-* Tutarak memleket sıhhatine hizmeğ ettiği gibi ayni zamanda kömür hav- zasında maden ocakları direkleri ih- tiyacını da karşılıyacaktır. Orman muhasebe işlerinin memle- kette on bir muhasibi mesuilük tara» fından idaresi kararlaştırılmıştır. Her muhasibi mesullük bir kaç orman başmühendisliğine yani birkaç vilâ- - yete sid olmak üzere hesap işlerinin merkezi olacaktır. On bir muhasibi mesullük merkez- leri Ankara, İstanbul, İzmir, Antal ya, Eskişehir, Bolu, Kastamonu, Samsun, Mersin, Trabzon ve Kars vilâyetleridir. Bu vilâyellere tabi ola- cak vilâyetler de talimatnamede gös- terilmiştir. GÖNÜL HINCI e Yazan: Perihan Parla — Çok eski bir dostumun akraba- sıydı... Gıyaben tanıyordum... IX — Bir mayıs sabahıydı... İçimde garib”bir heyecanla uyan- Tefrika No. 14 payı, daha ziyade zavallı ihtiyar bir kadının son günlerine hürmet etmek için bir esir tevekkülü ile karşılamak- tan başka çare kalmadı!. Senelerden- beri bütün hürriyetimi düğümleyen bu bağları söküp atmak imkânsız! Be- evvel bu çakıl taşlarından koşarak do- manki gibi bütün harekâtımı tahdid ederek gitti. Ve ben gene günlerce bu dört duvar arasında bir hiç beklemek üzere hap- sedildim! Yavaş yavaş: damarlarımda isyan- kâr bir mayi dolaşır gibi olmuştu; bir sevki tabil ile kalktım ve hazırlanma» ğa başladım. Ne zamandır kendime bu kadar iti- na etmemiştim. Aynanın karşısında şapkamı giyerken dudaklarımda ince bir tebessüm vardı: Daha gençliğim Jaştığım günleri hatırladım. O zaman ne mesud bir çocuktum! Gözlerim yer- de, bütün benliğim uzak bir maziyi yaşıyor, kapıya doğru dalgın ilerliyor- dum. Yaklaştığımı hissedince başimı kaldırdım ve hayretle biraz geriledim; Karşımda hiç tanımadığım uzun boy- lu, yanık yüzlü genç bir adam vardı. Üzerindeki beyaz fanile pantalonu, Açık yakalı gömleği ile çok dinç ve se- vimli görünüyordu. O da şaşırmıştı. Utanarak af diledim: Eskiden bu ilkbahar sabahlarında gönlümde ne taze heyecanlar, ne te- miz ümidler yaşardı. Böyle zamanlar- da ele avuca sığmaz bir haşarı olur- dum. Bu sebepsiz neşden gelen taşkın- | lıkla saatlerce kırlarda gezer, dolaşır eğlenirdim. O zamanlar, günlerim de benim gibi uçarı ve vefasızdı, birinin tadına doymadan öteki geliverir, haf- talâr, aylar anlamadan gelip geçerdi. Şimdi onlar da dermansız ve takatsız/, Bir koca günün saatlerini öldürmek için kendimden çok geyler kaybediyo- rum. Zevksiz, ümidsiz bir hayat! Gittikçe çoğalan beyaz saçlarım, yüzümde belirmeğe başlıyan geçen se- melerin İfadesi gönlümü büsbütün ka- rarttı., n Aylar var ki dudaklarım tebessümü bile unuttular, « İnsafsız talihimin bisseme ayırdığı nim yüzümden bu kadar meşakkate katlanmış olan o zavallı kadını hiç ol- mazsa maddeten rahat yaşatabilmek için sabretmek lâzım! Gençliğim hiç peşinde sürükle- ne, sürükleni , mahvoldu! Açmadan solan güller gibi, yeşerme- den kurudu! En temiz hulyalarım, isyanlara ka- rıştı.. en güzel ümidlerim zamanla ka- rarip söndü! Kendimi vitrinlerde her gün bin bir çeşit elbise ile giydirilen, parıl. panl mücevheratla süslenen mankenlere. benzetmekte ne kadar haklıyım. Ben de onlar kadar cansız ve hissiz oldum. Ne yazık ki hayattaki mevkiim o tahta parçalarından biraz olsun farklı değil!., Enis, iki gün evvel mühim bir iş için Almanyaya gitti. Bu sefer ancak iki | ayda dönebileceğini söyledi ve her za» -| şık garib bir sevinç vardı.. senelerce ölmemişti! Hâlâ güzel ve gençtim... İçime, ömrüm oldukça unutamıya- cağım bir ferahlık yayılmıştı. Kaybe- dilen bir varlığa kavuşmuş kadar 46- — Bu köşkün sahibi çok eski bir dostumdu. Geçerken sevdiği bahçesi- ni ziyaret etmek istemiştim. Köşkü boş zannediyordum. Affedersiniz ra- vinmiştim. hatsız ettim... Kahvaltı etmeğe lüzum görmeden — Estağfirullah. otomobile bindim ve köyün arka yol- — Köşkü satın mı aldınız? larına doğru hız aldım. — Hayır. Teyzem vefatında bana Zehra hala üç ay evvel ölmüştü. se- nelerdenberi uzun emeklerle yetiştir. | | — Demek siz Zehra halanın yeğeni- diği renk renk gülleri, bembeyaz yâ» | siniz. semin dalları acaba ne haldeydi? Çok sevdiğim bu kadının bir mabed gibi taptığı topraklarını ziyaret edersem ruhunu şadetmiş olacağımı düşün- düm ve otomobili bahçenin biraz ge- — O halde tanışıyoruz demektir hanımefendi. biraz istirahat etmez misiniz? Ve benim cevabımı beklemeden içe- riden iki hasır koltuk getirdi. Karşılık- risinde durdurup indim.. demir kapı | tı oturduk. yarı aralıktı. içeri girdim, — Köye ne zaman geldiniz? Sizi hiç Hep onunla karşılaşacağını zanne- | görmedim. diyordum. İçimde hafif korku ile karı- — Geleli on beş gün oluyor. Fakat hiç bir yere çıkmıyorum. Öteberi al- | mak için iki defa çarşıya indim o ka- dar... Bir (tez) hazırlamakla meşgu- Tüm. Şehir gürültüsünden uzak yaşa- mağa mecburum. onun için kimse ile tanışmadım. — O halde sükün ve rahatınızı ih- Jâl ettim! — Çok rica ederim bunu bir daha tekrarlamayınız. Teyzemin eski bir dostu ile tanışmak benim için bir sa“ adettir. İkimiz de susmuştuk. Bir aralık içeri girdi. Beş on dakika sonra elinde bir tepsi avdet etti: — Sabah çayını beraber içelim ok maz mı? dedi, İçimde garib bir heyecan ve sebebin ni tahlil edemediğim bir sevinç vardı, Ona birdenbire alışmış ve ısınmış gir. biydim, Beraber olmaktan katiyyen çekinmiyor, senelerdenberi tanışıyor« muşuz gibi bir yakınlık hissediyor dum., Sordum: , — Burâda çok kalacak misiniz? - — Niteyim köşkü satmaktı. Fakağ fikrimi değiştirdim: İleride burası be» nim için sakin bir istirahat köşesi ola» bilecek. Herhalde bu köyde yerleşe ceğim, — Aileniz neredeler? — * (Arkası var) « Yün