23 Eylül 1937 (Baş tarafı 1 inci sahifede) fesör, kürsüye çıkarak, bunlar ara- | sındaki "Türkler türkçe ve ecnebiler | almanca olarak tezlerini anlatmışlar. | dır, Profesör Myres, hitaplarını ve ilk birkaç cümleyi türkçe söylemiş ve al- kışlanmıştır. Programda profesör Dr. Schede de | vardı. Lâkin bu zat pek mühim bir işi çıktığından. alelâcele Berline gitmek | mecburiyetinde kalmış ve bir itizar mektubu göndermiştir. İlk tez okuyan profesör, B. Yusuf | Ziya Özer'di. Yusuf Ziya Özer'in tezi «Arkeolojik yeni tedkikler ve subar- lar» hakkında profesör Yuşuf Ziya Özer'in tezi şöyledir: «Asyanın her tarafında elde edilen arkeolojik eserler neolitik medeniye- tin memba: Orta Asya olduğunu göstermekte ve Pompelli'nin Eno haf- riyatile Hezofeld'in Persepolis hafriya- | tı bu nazariyeyi teyid etmekte iken | Urada Lâgasta İran yaylasında son ya-| pılan hafriyat neticeleri bazı yeni fi- | kirler ve yeni nazariyelerin ortaya çık- masına sebep olmuştur. Voley Urda şimdiye kadar tarih ve arkeolojinin bize bildirmediği pek eski bir saltanat hanedanının mezar- larını bulmuştur ki bu devirde kral ve kral ailesinin vefatında saray kadın- larından ve hademe ve muhafızlarından bir kısmının da bunlarla beraber kur- ban edildiği ve ölünün kullandığı bü- tün eşya ve mücevheratla kurbanla- rın kendi zenginlerininde beraber def- nedildiği görülmüştür. Sümerlerde böyle bir âdeti ne tarih, ne arkeoloji kaydetmediğine nazaran Sümer tari- hini daha kıdeme doğru götürmek lâ- zım gelmiş ve bunlara presümeriyen namı verilmiştir, Mekküenem'in İran yaylasında yap- tığı hafriyatta da eski I Süs denilen ! sınaatın bütün İran yaylasında mev- , cud olduğu görüldüğünden Süs I me- | deniyetinin bu İran medeniyetini in- kişaf ettirmek suretile vücude geldiği ve Müsyö Kontenonun Nihayet haf- riyalında ve Süs I ve 2 medeniyeti yekdiğerine mahlüt olarak bulunma- | sına nazaran 2 nci Süs müddetince de ayrı bir medeniyet olmayıp birinci Sü- | sün tekâmülü ve ancak Ana doludan İran yaylasına kadar uzanan | | ! bir halkın tesirine maruz kalmak su- retile birinci Süsten farklı bir mede- niyet gibi görüldüğü fikri dermeyan | edilmiştir. 1 inci Elâm ve en eski Ur medeni- yetini vücude getiren ve presümeri- yen denilen bu kavim arkeöloğlar Su- baru namını vermekte ve insan kur" ban edilmesi âdetinin vücudüne na- zaran bunları İskitlere raptetmek su- retile İndo Avrupallere bağlamak meylânı göseterilmektedir. Halbuki 1 inci Süs nredeniyeti İran yaylasında görülen medeniyetin in- kişafından ibaret olduğu kabul edilse bile İran yaylası cumudiyeler devrin- de buz tabakaları altında bulundu- undan, bu medeniyetin orada vücud bulması mümkün olmayıp yine Orta Asyadan yayılmış bir medeniyet ola- cağı ve İranda Aryani anasır ancak Milâdın ikinci bin yılında görünmek- te olup bundan evvel İranda bulunan halkın ne semitik, ne de İndo - Avru- pai bir lisan konuşan halk olmadığı şehadatı aliye ile sabit olmasına naza- ran Süs ve Sümer medeniyetine esas tutulmak istenilen İrandaki neolitik medeniyetin Orta Asya mahsulü ve Türk medeniyeti olduğu zâhirdir, Subarlara gelince büyüklerin cenâ- zesinde İnsan kurban edilmesi âdeti itibarile bunları İskitlerden ziyade muahhar devirlere kadar Orta Asyada Türkler nezdinde bu Adetin devam et- miş olmasına nazaran Türk kavmine Taptetmek daha doğrudur ve etnik iti- barile Subarlar hakikşten Türklerin Buar kavmidirler. Çünkü türkçede su lâfzı suv, sub şekline de girer. Binaen- aleyh, suar - subar ayni kelimedir ve Su kabilesi mânasınadır. Bunlar Milâddan evel üçün. cü bin yl ortalarında (yukarı Mezopotamyayı oResülâyna Okadar işgal etmişlerdir. Asur şehri dahi bun- Jar tarafından tesis edilmiştir. Sonra- Yarı ırkdaşları olan Huri . Mitanlar ile kanşarak kaybolmuşlardır. Fakat Mi- | dık olmasına mukabil, Yunanlıların açı- lâddan evvel dört bininci yılda ve bel- ki de daha evvel bunların bir şubesi Sümerlerle birlikte gelerek Sipyar şeh- rini tesis etmişlerdir. Yine bunlardan bir kol belki de Akai konfederasyonu içinde bulunarak sekizinci veya doku- zuncu asırlarda İtalyanın Sacant kör- fezinde Subar şehrini tesis etmişler ve orada mühim bir medeniyet merkezi kurmuşlardır. Dördüncü asırda Hun konfederasyonu içinde bulunan bir şu- besi Hunların inhilâlinden sonra Şi- mali Kafkasta müstakillen yaşamış ve daha sonra Avar konfederasyonuna | dahil olmuşlardır. Onuncu asırda bun» ların bir şubesi Volga şimalinde bu- Tunuyorlardı. Ve Ruslar Sibiryayı 1s- tilâya başladıkları vakit Ural ötesinde ilk rast geldikleri kavim Subarlar olar caktır ki bugünkü Siber ismi bunlara izafetle verilmiş ve sonradan İstilâ genişledikçe şümulü de genişlemiştir. - Binaenaleyh presümeriyen medeni- yeti Subarların getirdiği tahakkuk e derse yeni neolitik medeniyeti Türk- lerin ezeli vatanlarından, yani Orta Asyadan getirmiş oldukları tahakkuk edecektir. Bu yol hakikat ve bedahe- tin şaşmaz yoludur. Son günlerde Rey civarında Hisartepede hafriyat yapan Dr. Erich F. Sehmidt Pompelli'nin vu- zuhla isbat edemediği birçok vakıatı mukni surette isbat edecek delâll el- de etmiştir, Atatürk asrı, bu hakikatin tamamile tebarüz ettiğine şahid ola- caktır.» - Prof. Myresin tebliği Oxford Üniversitesi o Profesörlerinden Miyres, İrari, Yunanistan ve Beni İsraf münasebet ve müesseselrini tahlil ve izah ederek, İran İmparatorluğunun kuruluşu- nun o zamanın imilletlerinden ikisinin, ya- hüdilerie Yunanlıların tarihinde yeni bir devir açlığını, fakat bunların üzerindeki tesirini maküs istikamette olduğunu, Beni İsrallin İran İmparatorluğuna karşı sa- lan mücadele dolayısile, ayni imparatorlu- ıp içinde bulunduk- İran İmparator. | eski imparatorluklardan farklı İran dini ve ahlâkını Zerdüst, dinindeki ikiliği ve İran münasebatını an- tar Profesör bundan söhra Beniİsra- evi Win sürgünden evvelki ve sonraki 1 ve yenil yanudlğ, diğer taraftan garbi Anadoludaki Yunan şehirleri ie Lidya Krallığını İran İmparatorluğunun muhte- Mf tip ve esaslarını - kavimler, krallıklar, pazar siteleri ve mabet sitelerini - tedkik etmiştir. sör Miyres ve bunlardan başka İb- teokrasisini, rahip hükümdar ve cema-| st münasebetlerini, bunlardaki kehanetin mahiyetini ve yeni yahudiliğin Karakter- lerini, diğer taraftan da Yunan site dev- etlerini ve buradaki müsarat, hak ve hür- riyet mefhumlarını, hürriyet ve imtiyazın çarpışmasını, İranın imtiyazlı partiye mü- Zaheretini ve bundan doğan neticeleri an- Jatmıştır. Prof. Abdülkadir İnan'ın tezi Türk Dil Kurumu Baş uzmanı ve Ankara Tarih, Dil ve Coğrafya Far kültesi Türkoloji Profesörü Bay Ab- dülkadir İnan Altaydaki Pazırık haf- riyatında meydana çıkarılan atların vaziyetini Türklerin defin merasimi bakımından izah ile mezarın Türkle- Te ait olduğunu anlatan bir tebliğ Yapmıştır. Bey İnan Altaydaki Pazırık hafri- yatında Milâddan önce üçüncü veya dördüncü asra ait bir çok şeyler bu- Tunduğunu söyledikten sonra, bu me- yanda gömüldüğü gündenberi buz tabakası altında sapa sağlam kalmış on at cesedi meydana çıkarıldığını, bunların hepsinin aygır, kuyrukları kesik ve kulaklarında başka başka nişanlar bulunduğunu söylemiştir. Profesör, bundan sonra bu kazıya dair yazılan etüdierin bu mezanı <Türk, olmıyan» bir kavme alt gibi gösterdiklerini, halbuki tarihi malt- mata göre üçüncü asırdanberi bura- larda Türklerin yaşadığını ve mezar- dan çıkarılan atların sayısının, ni- geyik kuyruklarının ve hepsinin de ağır oluşunun ancak Türk Tarihi ve Etnoğrafyası ile izah olu- nabileceğini, bu cihetin, bugüne ka- dar yazılan etüdlerde tamamile ih- mal edilmiş bulunmasına binaen, bittabi ölünün de hangi ırka mensup olduğu keyfiyetinin doğru olarak an- laşılmamış ve yalnış adlar verilmiş bulunduğunu söylemiştir. Prof. Vonder Osteu'in tezi Anadoluda Milâttan evvel Üçüncü bin- yılda iki büyük kültür çerçevesi görüyo- ruz. Bunlardan birisi Trova II ve ona ya- AKŞAM Bugünkü kurultay İstanbul 23 (AA) —'Türk Tar rih Kurumu Başkanlığından: 1 — Kurultay bugün öğleden - evvel seksiyon toplantıları, öğle- den sonra umumi toplantılarla çalışmalarına devam edecektir. 2 — Umum! toplantı saat i4te başlıyacak ve P. Mangin, Pr. Şem- si Günaltay, Pr. Jon Ahter, bayan Dellenbah, Pr, Fuad Köprülü, Pr, Seksiyonların A Dr. Dorşteld, Pr. Hasan Reşid Tan- kurt, Pr, Terson, Pr. Rode, Pr. Rugben, B. Fatin, Pr, Kerim, Dr. Nureddin Onur, Dr. Sadi Irmak ve Dr. Şükrü Akkaya'nın, B grupu da Pr. Sore, B. Gezafcher, Pr. Fe tiş, Pr. Reşld Rahmi, Pr, İsmall Hakkı İzmirli, Dr. Hamid Sadi Se- Jen ve B. Nevsad Ayaz'ın tezlerini tedkik ile iştigal edecektir. ehemmiyetli tesirler almaksızın kendi çer- çevesi içinde inkişaf etmiş; Orta Anadolu kültürü ise şarktan gayet kuvvetli tesirler almiştar. Orta Anadolu Bakır devri adı verdiğimiz bu kültür Şarki Anadolunun zengin madenleri sayesinde doğmuş ve böylece çok yüksek bir maden kültürü in- işa etmiştir. Garba doğru da yayılmış 0- lan bu kültürün izlerini Alişar, Alacahö- yük, Ahlatiıbel ve Etiyokuşta görüyoruz. Alişar hafslyatı bu kültürün başlangıcına dair takribi bir tarih kabul etmeği müm- kün kılmıştır. Zira burada tarihi tesplt edi- lebilen bir mühür bulunmuştur. Bu dev- rin başlangıcı takribi olarak 3200 yıdır, Ahlatıhbel ve Etiyakuşu buluntuları, Tro- va 1 ile bu kültürün aşağı yukarı muasır olduklarını göstermiştir. Türk Tarih Kurumunun yaptırmakta olduğu Alacahöyük hafriyatı halka ait olan bu kültürle beraber yüksek bir dinas- ik kültürün inkişaf etmiş olduğunu pe öğretmiştir. Bu kültürün hamilleri Orta Asyadan Dimi brakisefel © insanlardır. Alacahöyük hafriyatı ayni zamanda Ur, Mari, Misir protodinastik ve Maykop gibi yüksek kültürlerin arasındaki münasebet- İeri ve binaenaleyh bunların müşterek mmenşelerini meydana gym Orta Anadolu yüksek Anadoluda hâkim salağa” FEN Trova TI deki hazinenin meydana çıkarılması ile isbat edilmiş oluyor; Çünkü burada bulunan 69- ya pek mühim bir kısmı Alacadaki eşya- nın tamâmen aynidir. Profesör Marinatos'un tezi Yunaniştandan en tanınmış tarihçilerin- den olan bu zatın tezini daha evvelden kendisile mülâkat yaparak hülâsa etmiş. tik: <İkinei binyılda Girid ve Eski Anado- Tu dünyası» ndan bahseden bu nutuk kon» grede alkışlarımıştır. Profesör Bittel'in tezi adetlerini tedkik suretile Etilerin dini ve fikri vaziyetlerini izah gayesini görmüş 10. Tebliğ sahibi, Boğazköy hafriyatında elde edilen çivi yanlı bir tablettin etiler başlıca dört muhtelif ölü gömme tarn bulunduğunu ve bunlara topraktan mezar, yumurta şeklinde mezar, sandık mezarı MA A Tarih kurultayının üçüncü a Sahife 13 narak izah eden Profesör tarihin ehemmi- yetini ve milli şuurun tarihi şuur demek olduğunu ve bu kongrenin, idare edenlerin bu hakikate veküflarının en iyi delili bulunduğunu kısaca anlattık- Man sonra, Etilerde tarih yağıcılığının Sü- mer ve Babillilerdeki yapı veya vakıf ki- tabelerinde göze çarptığı gibi dalma din ile alâkalı olmadığını, Etilerdeki ekseriyetle devlet fikri görün- düğünü, bu nevi tarihçilik örneklerin! dara sonra Btilerde vilerine geçerek bunun yıllık - - akdedilen muüahedeler , düslarını başlangıcında günahları itiraf ve niha- Dr. Brandenstein'in tezi Doktor Brandesteln «Etrüsk meselesinin Maları zikrettikten ve bazı italyan Alimle- rinin Btrüskleri İtalyanın yerli halkı ola- rak göstermek için sarfettikleri gayretin kolayca yerli halkı olarak göstermek için sarfetlikleri gayretin kolayca anlaşılabi leceğini kaydettikten sonra, kendisinin bu nokta! nazara ve Etrüsk dilinin menşel Hindo - Cermanik olduğu hakkındaki id- diaya iştirak etmediğini ilâve ederek deli- | lerini ortaya koymuştur. Bundan sonra Profesör Etrüsk dilinin Et dl e münasebetini görmekle beraber, sıralarda Kars civarında yaşamış olduğu | Ermiyan ve Totemizm yolu ile yaptığı | dayanarak Etrüsklerin men- şel Orta Asya olmak üzere kabul etmek icap ettiğini izah etmiştir. Doktor Arif oOMüfid Mansel'in tezi Doktor Arif Müfit Mansel, Ege ta- rihinde Akalar meselesi mevzulu te- zinde şimdiye kadar iddin edildiği gi- bi Akaların Yunanistana şimalden gelmiş İndo - Cermenler olmayıp As- rip edilmiş ve az bir müddet sonra yeniden inşa edilmiş olduğunu gös- termektedir. Bilhassa bu devirde hiç bir evveliyatı olmadan Minyas ve Mat boyalı kiremitlerin meydana çıkışı Yuhanistana yeni bir kavim gelmiş olduğunu göstermektedir. Kül ren- ginde iki Minyas kiremitini Ege Ada- ları, Anadolu ve Mezopotamya üze» rinde Orta Asyaya kadar takip etmek kabildir. Mat boyalı kremit dahi ön ve Orta Asya ile karabetler göster- mektedir, günü Bay Müfit izahlarına devam ederek | demiştiriki: İşte bu arkeolojik deliller, bilhassa «Minyası, keramiğinin yayılış sahe- &ı, kökleği Orta Asyada olan bir mu- haceret dalgasının Anadoludan ge- çerek Adalar ve Yunanistanı işgal et- miş oldğunu göslermektedir. Eski Hellas dövrine ald bir takım kültür Asarı ve keramiklerin fkinel binde dahi baki Kalmış olmaları yeni gelen insanlarıl eski ahaliyi imha etfhemiş bilâkis bunlarla karışmış olduklarını göstermektedir.» Ayni zamanda bazı toponoik”araşlırımalar bilhassa Aka ve Akalli isimlerinin yayılış sahası böyle bi şark garp muhaceretini te- Yld edehilesek mahiyettedir. Aka ; Ahhaloi, Ahhaya, Ah- hiyava, , Hiphhaiol şekile”. rinde rastlâmak kabildir. DiğerBir'takım filolojik deliller bil- Kurultay . bugün 14 de umumi toplantısını: yapacaktır. Sabahleyin A ve B:enciimenleri de toplanacak- Jardır. Tebrikler | Toplantının sonunda Sovyet Rus- ya İlim akademisi başkanlığından ve Roma üniversitesi ( rektörlüğünden gönderilen şu mektup ve telgraf o- kunmuştur; i İkinci Türk Tarih kongresi başkan- bğına: Sovyet Rusya İlâ İlim akademisi başkanlığı, ikinci Türk Tarih kongre- sini ve onun şahsında son seneler zar. fında bilhassa maddi kültür tarihi ve arkeoloji sahalarında son derece bü- yük bir muvaffakıyet kazanan ve dost Türk milletinin teşekkül ettiği kütle- ler arasında tarihe karşı büyük bir - «lâka uyandırmağa muvaffak olan bü- tün Türk tarih ilmini selâmlar, kon- gre mesaisinin tarihi ilimlerde ve has- saten Türk ve Sovyet tarihçileri na- zarında çok büyük bir kıymet ifade eden şark milletleri tarihinde, yeni bir merhale teşkil edeceği ümidini besli- yerek, ikinci tarih kongresine mesal- sinde büyük muvaffakıyetlere giriş- mesini candan temenni eder, , Sovyet Rusya İlim akademisi baş- kanlığı namına asbaşkan: Gubkin Beynelmilel ikinci Türk Tarih : kongresi relsliğine: 1 Roma üniversitesi, dünyanın, insan bine Sönen Mig tezahüratının, mebzulen, ideal ve il- mi meyvalar vermesini ve ayni zaman» da Türkiye ve İtalya arasında sprite etmekte ve temini için de en faal bir mesai iştiraki tesisine ehemmiyet vermektedir. i Roma üniversitesini temsile Pr, Cu yo Yakobi'yi memur etmekle şeref du- yar ve oradan Boğaziçi kıyılarında toplanan. yüksek münevverlere, ihti. sasatımızın tercümanı olmak lütfün « de bulunmasını rica ederiz, Derin ta zimlerim, — Rektör: MP, de Prançiski - Gİ ime