12 Eylül 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

12 Eylül 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM Amerikada müthiş bir rezalet muş. Gazeteler şöyle bahsediyor: Kız mekteplerinden birinde ahlâk ve ruhiyat öğretmenliği eden ve tale- besi tarafından «saf bakışlı Meryem» diye lâkablanan bir kadın, büyük mağazalarda hırsızlık ederken ya- kalanmış. Herkes hayret içinde... Kimi de nef- retler, lânetler savuruyor... Fakat bü | kadın şu yolda itirafatta bulunarak kendisini müdafaa etmektedir: — Ben ahlâk ve ruhiyat hocasıyım. Onun için vücudunu kemiren derdi | teşhis edip te çaresini bulamı; hasta bir doktor vaziyetindeyim. Bü- tün samimiyetimle çocuklarıma ah- lâk dersi verip sokağa çıktıktan son- ra, içimden bir kuvvet, beni büyük mağuzalara doğru itiyordu: «Haydi, çalmağa gideceksin diyordu. Ve ben, isyanıma rağmen bu kayıptan gelen ini duymakta Gidiyordum. Evvelâ, bir dolar- dan fazla hırsızlık elmemeğe karar im. Fakat sonraları istemiye istemiye bu yekünu arttırdım. Çalr yordum... İhtiyacım olmamasına ruğ- men çalıyordum. “ Kleptomani, ruhi bir hastalıktır. | Fakat buna yakalananlar, meselâ dolabı kırıp hırsızlık etmezler, âlemi de dolandırmazlar. Sadece meydanda bulunan eşyaya karşı, dayanılmaz. bir ihtiras hissederler. Bu biçare kadın da işte böyle bir malülmüş. Hastalara karşı merhamet duymak lâzımgelme- sine rağmen, ondan pek çok kimse iğreniyor. | fophaneden otomobile bindim. Ka- bataşa geldim. Otomobil yeni idi. Sa- hibi siçinde oturuyordu. Şoför de te- miz pâk bir delikanlı: Taksi 76 kuruş yazmıştı. Belki yan- lış görüyorum diye sordum: — Kaç para vereceğim? — 16. ! — Babrâlinin önünden binilip bu- İ raya gelinse 76 yazar. — Efendim isterseniz yüzde on beşi | 53 numara Hasar hafiftir, va- pur 2 güne kadar sefere başlıyacak | Şirketi Hayriyenin 53 numaralı va- purunun evvelki gece Anadoluhisarı- na rıhtıma çarptığını yazmıştık. Dün yaptığımız tahkikata göre hadise şöy- | le olmuştur: | Vapur Hisardan kalktıktan sonra tabii süratle yürürken tarihi meşruta yalının önünden geçtiği sırada düme- | nini kırmıştır. Bu sırda sahile biraz yakın geldiğinden Marti Necibin ya- ısının rıhtımına çarpmıştır.. Yalnız ayakta vazife gören memur Celâl bir | tarafa çarparak bir dişi kırılmıştır. Geminin hasarına gelince; bodosla- ma eğrilmiş ve etrafındaki saçlar içe- tiye çökmüştür. Gemi, başka arızası | olmadığından bie muavenet görmek- | sizin köprüye inmiş ve sabahleyin ta- mir görmek üzere Hasköy tezgâhları- na çekilmiştir. İki güne kadar seferi- | ne başlıyacağı bildirilmektedir. Kazanın sebebini kararlaştırmak üzere dün öğleden sonra Şirketi Hay- riye binasında deniz ticaret müdürlü- ğü mümessilleri toplanmışlar v& şu ka-| rarı vermişlerdir: Kaza suların akın- | tısından ve kılıç ağlarından kendisini korumak için kaptanın sahile biraz fazla yanaşmasından ileri gelmiştir. Dümen ve makinede hiç bir arıza ol- madığı anlaşılmıştır. Bayat balıktan zehirleniyordu Sirkecide bir otelde oturan B. Eşref; dün palamut balığı yemiş, zehirlen- me âsarı gösterdiği için Eminönü z4- bıtası tarafından Yenibahçe hastane- sine kaldırılmıştır. Çöplerin nakli Belediye yeni sistem tenzil edin. — Elbet edeceğim. Fakat ondan ' bahsetmiyorum. Sizingaksi niçin 76 yazdı? — Belki saat açık bırakılmıştır. — Farzediniz ki öyle oldu. Fakat siz, Tophaneden buraya 76 kuruş yaz- | muyacağını bilmez misiniz? — Dalgınlığımıza gelmiştir. — İkinizde mi? Kleptoman kadın, bunların yanın- da aizzeden sayılmaz mı? Bunlar, on beş yirmi kuruşa tenezzül ediyor- lardı. Bir de aksine bir tablo anlatayım. Fındıklıdaki fırının yanında bir ma- | nav vafdır. — Üzüm kaça? - dedim. irmi beşe. — Ver iki kilo. Tarttı, lirayı uzatlim. Altmış kuruş iade etti: — Herkese yirmiye veriyorum, Se- | nin hakkını yiyemem bayım. Pazar- lık etmek üdettir de onun için beş | kuruş fazla dedim. Halbuki sen pa- | zarlık etmedin. Etmedin diye de ben senden ziyade alamam. Allahtan kor- karım. Bu manav, kıyafetile, zihniyetile eski bir devre aiddi, Eski devrin ah- lâkına tabi olduğundan fenalık yapa- mıyordu. Yeni devir, ruhi hastalıkla- rın bile mevcudiyetini ve eşkâlini tes- bit edecek kadar incelmiş, ilmen, fennen yükselmiştir. Fakat maalesef, ferdlerin harekâtını ayarlayacak yeni bir manevi bekçi koyamamıştır: Ah- lâk hususunda yirminci asır pek yaya... Akşamcı anmanın Bir çöp kamyonu bir evin kapısını parçaladı Belediyenin bir çöp kamyonu, dün Üs- küdar caddesinden geçmekte iken ş0- för, birdenbire önüne çıkan ufak bir çocuğu çiğnememek için direksiyonu kırmış, bu sırada Şerife isminde bir kadının evinin kapısına çarparak par- çalamıştır. İ ile Baruh şakalaşırlarken; Baruhun el arabaları alıyor Cadde ve sokaklardaki çöp sandık- | larının gayri sıhhi oldukları görül- müş ve bunların yerlerine yer altında dıkları yapılmasına karar verilmişti. Belediye, çöplerin nakli için her bi- ri ellişer liraya mal olan el arabaları satın almıştır. Bu arabalar, etrafa toz, toprak saçmadan çöpleri yerden top- uyacaklardır. Arabaların İstanbulun her türlü cadde ve sokağında işliyecek vaziyette oldukları anlaşılırsa yer altı çöp sandıklarının tesisinden vazgeçi- | lecektir, Bu suretle arabalar hem çöp- | leri nakl, hem de muhafaza edecekler- dir. Şakalaşırken arkadaşını | yaraladı Büyükadada bir otelde garso Lâtif | otamatik tesisatı ihtiva eden çöp san- | l İ elindeki bıçak Lâtifin vücuduna sap- lanmıştır. Polis; Lâtifi tedavi altına almış, Baruhu yakalamış olup işin mahiyeti- ni araştırmaktadır. Bir dirhem hırsızı yakalandı Bazı seyyar esnafın dirhemlerine dadanan Seyfi isminde biri, dün gene Beyoğlunda bir sebzecinin dirhemleri- ni aşırırken yakalanmıştır. Amatörlere mahsus Dalmi Fotoğraf müsabakamızın bu haftaki seçiminde (üçer liralık kitap) hediyemizi kaza nanlar; | - Elektcik şirketi memurlarından Ahmed Sir. 2 - Ankara Türk hava kurumunda Kizim Kayıhan, 3. Daimi foto Haklı şikâyetler Bir posta meselesi P. T. T. İstanbul Müdürlüğun- tarihli nüshanızda haklı başlığı sisında ve posla ile Yakacığa gönderilen para için mür- selünileyhine ihbarname gönderilme- diğinden bâhis olan Yazı üzerine ted- kikat yapıldı: Kartal postahanesince her gün bir defa posta tevzi dığı için böyle bir şeye ihtimal verti- memekle beraber, Kartal posta gefli- gide böyle bir hadisenin vukuundan haberdar olmadığını bildiriyor. Müştekinin madde tayir etmesinin teminini ve bu cevabımızın ayni sü- tunda neşrini saygı ile rica ederim, P,T.T.nin bu alâkasından dolayı teşekkür ederiz. Arzusu üzerine madde tayin ediyoruz: Bir tuuharririmiz tarafından 2/0/ 1937 tarihli ve 123/1 numaralı mak- buz ile İstanbul postahanesi gişesine tevdi edilmek üzere Yakacıkla sa- natoryomda bir zata 15 ilra gönderii- miştir. Parayı tesellüm eder gişs me“ muru, Yakacığı gönderilen paranm ipostrestant) olarak postahanede ka- Jacağını ve ihbarname gönderilme- diği için mürselünlleyhi haberdar etmek lâzım geldiğini parayı tevdi eden muharririmize söylemiştir. 4/0/ $8T tarihinde (Haklı şikâyetler) baş- liği altındaki yazımız bu hadiseye is- tinat etmiştir. Makbuz elimizdedir. Tavuk hırsızı Kümeste cürmümeşhud halinde yakalandı Feriköyünde bir kümesten tavuk çâ- larken yakalanan bir hırsız dün mü- hakeme edilmiştir. İsmall adındaki bu hırsız geceleyin Feriköyünde Ahmedin evinin ali katındaki tavuk kümesine girerek sekiz tane tavuk yaklayıp bir çuvala doldurmuştur. İsmail kümesten çıktıktan sonra içeriden yine bir tavuk sesi duymuş ve elindeki tavuk. “dolu çuvalı evin arka tarafına bırakarak içeride kalan tavuğu da yakalamak üzere tekrar kümese girmiştir. O sırada dışarıda çuvalın içindeki ta- vuklar bağırışmağa başlamışlardır. 'Tam o esnada kahveden evine dönen | Ahmed tavukların gürültüsünü du- yunca şüphelenerek kümese koşmuş ve hırsız İsmaili cürmü meşhud halin- de yaklamıştır. Evin arkasında çuvalla sakladığı di- ğer tavuklarda bulunmuştur. Hırsız | İsmali dün Asliye ceza mahkemesin- de muhakeme edilmiştir. Kendisi, ta- vukları çalmadığını, gece sokakta kal- dığı için yatmak üzere kümese girdi- gini ileri sürerek kendini kurtarmağa çalışmışsa da suçu sabit olduğundan sekiz ay on gün müddetle hapsine ka- Tar verilmiştir. On beşinci ilk mekteb genişletiliyor Fatihte on beşinci ilk mektebin ge- nişletilmesine karar (verilmiştir. Bu maksadla dün vali B. Muhiddin Üs- tündağ fen müdürü B. Hüsnü İle be- raber mektebe gitmiş ve mektebin ge- nişleitlmesi etrafında tedkikatta bu- lunmuştur. Mekteb binasının yanında, bir de çocuk bahçesi tesis edilecektir. İnşaata hemen başlanacağı için fen heyeti bir plân hazırlıyacaktır. AK Gazinolar Deniz üzerine çıkanların hepsi muayene edilecek Geçenlerde Sandıkburnunda bir ga- zinoda sünnet düğünü yapıldığı sıra» da gazinonun birden bire çökerek ga- zinoda bulunanların denize dökülme-, si üzerine belediye fenheyeti tahkika- ta başlamıştır. Fen heyeti, kazanın n&- den ileri geldiğini ve mesuliyetin “ki me aid olduğunu tesbit ederek-bir Ta- por verecektir. İstanbulu rıhtım olmıyan sahille- yıllardanberi tamir yüzü görmeyen bu kabil gazinolar vardır. Bu binala- rın temelleri, sağlam bir zemine otur- mamakla beraber, Suların tesirile İs- tinad duvarları çürümüştür. Küçük bir arıza üzerine yıkılmağa müstald dirler. Bu kabil binaların vaziyeti tedkik ediliyor. Harap ve çürük olanların der- hal tamiri için sahiplerine tebliğat ya- pılacaktır. Tamir kabül etmiyenler de derhal yıktırılacaktır. Bir dolandırıcı 3 ay hapse mahküm oldu Kendine bostan sahibi süsünü vere- Tek Küçükpazar civarında sebzeci Sa- dıkla ortağı Şemseddinin bir küfe do- mateslerini dolandırmak istiyen İbra- him adında biri dün Asliye dördü.rü ceza mahkemesinde muhâkeme edil- miştir. İbrahimin bu suçu sabit oldu- Eu gibi yine ayni şekilde diğer bir do- landırıcılıktan sabıkası da bulunduğu anlaşıldığından üç ay hapsine ve 4990 kuruş para cezası ödemesine karar ve» | rilmiştir. Meçhul ölü Çemberlitaşta otomobil kazasında ölen adamın Ihüviyeti henüz anlaşılamadı Evvelki gece bir otomobil saat on bir sıralarında Çemebrlitaş caddesin- den geçerken yolda gitmekte olan sar- hoş bir adama çarparak yaralamıştı. İ Başından ağır surette yaralanan adam, son derece sarhoş olduğu gibi ya- rasından da fazla kan zayi ettiğinden ifade verememiş ve hüviyeti anlaşıla- mamıştır. Meçhul yaralı derhal Cer- İ rahpaşa hastanesine kaldırılmış ve otomobil şoförü Kadri yaklanarak tah- kikata girişilmiştir. Yaralı adamın hüviyetini tesbit için ayılması beklenirken dün gece hasta- nede büsbütün fenalaşmış ve sabaha karşı ölmüştür. Müddelumumilik tahkikata elkoy- muş, ölen adamın cesedi dün Adliye doktoru B. Enver Karan tarafından muayene edilerek otomobilin çarpma» sı neticesinde başından aldığı yaranın tesirile öldüğü anlaşılmıştır. Fakat ölünün hüviyetini tesbit için şimdilik gömtülmiyerek teşhirine karar veril- miştir. Meçhul adam birkaç gün herkese gösterildikten sonra gömülecektir. Diğer taraftan kazayı yapan şoför hakkında da zabıta tahkikatı ikmal edilmiş, şoför dün Adliyeye verilerek tevkif edilmiştir. af müsahakamız z GE Fatih Sofular Ragıbbey sokağı 38 Baha. 4 - Kadıköy Mısırlıoğlu R. C. Akçiz. rinde kısmen deniz üzerine çıkan ve | Sahife 3 —— I Zir çırpıda I Nazmi Ziya Güzel sanatler akademisinin en eski profesörlerinden ve en eski res- samimız Nazmi Ziya birdenbire içi- mizden büsbütün ayrıldı. Kıymetli ressamın açtığı 300 eserlik büyük ser- Eiyi hâlâ güzel sanatlar akademisin- de her gün bir çok ziyaretçi geziyor. 300 eserlik bir sergi açmak bugün en büyük Avrupa sanatkârlarına bile nadir nasip olacak şeylerdendir. Ne garib bir talih cilvesidir ki Nazmi Ziya ile ölümünden iki gün evvel gü- zel sanatlar akademisi direktörü Bürhan Toprağın yanında bir mülâ- kat yapmıştım. Geçenlerde bir sanat tarihimiz ol- madığı İçin büyük sunatkârlarımı- zın, sanatları hakkında neler düşü düklerini, telâkkilerinin ne oldukla- rını bilmediğimizi yazmış, hattâ Naz- mi Ziyadan da bahsetmiştim. İşte bunun acı bir misali; eserlik bir sergi açan Nazmi Ziya öl dü. Fakat sanatkâra sit dört sahife. lik bir büroşür bile bulmamıza im- mân yoktur. Bunun için Nazmi Ziya ile ölü- münden iki gün evvel akademi mü- dürü Bürhan Toprağın yanında yap- tığım mülâkalı kısaca buraya kayde- deceğim, Nazmi Ziyaya sordum: — Kuvvetli bir resim sanatkâr olmak için gençlere ne tavsiye eder- siniz? — Evvelâ çok okumalarını... Res- sam için hattâ kuvvetli bir tıb tah- sili lâzımdır. Bilhassa insan resmi yapan sanatkârlar için... — Alkolün ilhamı fazlalaştırdığı. na, sanatkârda bir ilham hamlesi yarattığına kanimisiniz?, — Katiyen.. . bilâkis alkolün ilha- mı körleştirdiğine inanırım. Genç ve kuvvetli sanatkâr namzedlerine ikin- ci tavsiyem de şudur: Gayet munta- zam bir hayat geçirmeleri... İyi sanat, kuvvetli eserler yarat- mak son derece sakin, son derece muntazam bir hayat içinde kabildir. Artık sanatkârın çeşme yâlağında yattığı, üstünün başının pıllım pıllım olduğu halde sabahlara kadar sokak- larda dolaştığı devir geçmiştir. > Bu- günkü kuvvetli sanatkâr tipi munta- zam hayat yaşıyan adamdır. Sonra sanatta en mühim şey sebattır. Sa- atlerce, hattâ sabahlara kadar çalış- mak... İstidadınız az olsa bile çok ça- lışmakla büyük bir sanatkâr olabi. Tirsiniz. Hakikaten Nazmi Ziyanın en bü- yük hususiyetlerinden biri de bu idi. Çok çalışmak... Bugün hâlâ açık olan sanatkârın sergisinde beş altı resim vardır ki bunlar ayni manzaranın günün muhtelif zamanlarında, muh- telif ışıklar ve muhtelif gölgeler için- de yupılmış resimleridir. Ayni man- zarayı beş altı kere ayrı ayrı yapmak için . bir sanatklirın ne kadar çalış- kan olması lâzımdır?.. Nazmi Ziya bizim memleketin işi ğına ve bol rengine hayrandı. Son görüştüğümüz zaman: — Dünyada Avrupa şehirlerinde bu kadar güzel ışık ve renk yok.. Bizim memlekette güneş kuvvetli ve berrak olduğu için renkler çok farla ve cazibeliğir.. Hattâ Avrupaya gö- türdüğüm bazı resimlerime oranm ressamları baktılar, baktılar: atte böyle renklerin bulunması şaya- nı hayrettir..» dediler... İşte büyük ve en eski resim üsta- dının sanat hakkında bir kaç fikri... EH. öğ * A

Bu sayıdan diğer sayfalar: