İm ER Bir yanlışlık İstanbul - Ankara, Edirne - İstanbul arasında mekik dokurdu. İşi gücü sey- yar komisyonculuktu. Sık sık trenle seyahat edenler gibi o da vagonda bir küşeye yaslanıp rahat rahat uyuma- Ea alışmıştı. Bir gün gene Ankaraya gitmek üze- Te trene bindi. Köşelerden birine yas- landı. Pendikten sonra biletçi geldi. Bizim ahbap biletini kestirdi, sonra kontrolöre balışiş verdi ve dedi ki — Rica ederim İzmite gelince beni vagondan indiriniz. — Peki. — Ama ne demek istediğimi anhıya- madınız. Benim uykum çok ağırdır, bir kere uyudum mıydı bir daha uya- namam. Bunun için tren İzmitte du- Tunca beni kucaklayıp vagondan aşâ- ğa atınız. — Olur. Tren hızlı hızlı yol alıyordu. Bizim ahbap uyudu ve o sefer mucize kabi- linden nasılsa uyandı, gözlerini uğuş- turarak açtı ve bu esnada vâgona gi- ren biletçiye sordu: — Neredeyiz? — Biraz sonra Eskişehir? varaca- ğı. — Eh aşk olsun sana... Hani beni İzmite indirecektin?.. Biletçi sessiz durdu. — Söylesene, neye cevap vermiyor- sun? — Affedersiniz, İzmitte zotla vagon- dan aşağı attığım yolcu acaba kimdi diye düşünüyorum!.. Sigorta Salamon Amerikaya gidecekti. Ka- rısı ağlıyordu: — Ya ölürsen ben ne olurum?., Salamon: — Hayatımı senin üstüne 50.000 li- raya sigortaya koydum. üzülme... Sahiden de hayatını elli bin liraya sigorta ettirdi, vapura bindi. Amerika- ya yaklaşırlarken vapur battı. Sala- mon kurtuldu ve Nevyorktan İstan- buldaki bir dostuna şu telgrafı çekti: «Vapurumuz battı ama ben kurtul- dum. Hayatta olduğumu karıma bir- denbire haber verme.» — Senin yüzünü bir daha göremi- yeceğim sandım. — Kaza mı geçirdin? — Hayır, yol üstü öyle çok biraha- Ar Öğretmen estetik güzelliği anlattı, sonra eline Venüsün heykelini aldı, talebelerden birine sordu: — Bu heykelin neresini beğeniyor- sun? — Dekoltesini! Öğretmen kızdı: — Çık dışarı, dedi. Başka birine sordu: — Bu heykelin neresini beğeniyor- sun?.. — Göğsünü. — Sen de çık dışarı Salamonu kaldırdı: — Sen söyle bakayım, bu heykelin neresi güzel? Salamon cevap vermedi, kasketini aldı, dışarı çıktı!.. 8.8, Hüküm Salamon bir kaç sene evvel patro- nundan büyük bir servet çaldı, Ameri- kaya kaçtı. Orada da hayli para ka- zandı ve günlerden bir gün İstanbula döndü. Kardeşini buldu: — Benim buraya geldiğimi kimse duymasın. Gizli geldim, gene gidece- ğim. Firarımdan sonra karıma iyi bak- mışsın, ona para sıkıntısı çekirmemiş- sin. Al şu'on bin lirayı, masrafları al, canın ne istiyorsa onu karıma ver. Salamon gitti. Kardeşi yengesine işi anlattı ve çıkarıp iki bin lira verdi. Kadın hahama koştu, kayınbirade- rini şikâyet etti, Haham adamı çağırt- tı: — Kardeşin sana ne dedi? — Ne istiyorsan karıma onu ver, dedi. — Öyleyse sen bana şu on bin İira- yı ver, Senin.ne istediğini anladım, sekiz bin lira istiyorsun. Bu istediğini yengene veriyorum, sana da iki bin lira kalıyor!, Düşmanları Köyün en yaşlı köylüsü Memiş da- yı, köyü gezen birile konuşuyordu. Bir aralık söz yaşa intikal etti, Memiş da- yi: — Doksan beş yaşındayım, köyde tek düşmanım da yoktur, dedi. — Tebrik ederim, bu sizin iyi bir adam olduğunuza delildir. Kulakları duymıyan ihtiyar devam etti: — Hepsi de öldüler!.. Demedim mi? — Aliyi nasıl buluyorsun? — Budalanın biri. — Benimle evlenmek istiyor. — Budulanıni biri dedim ya... Memnun — Ben ticaretimden çok meinnu- num, her gün müşterilerim büyüyor. — Ne satıyorsun? — Çocuk esvabı! Dil — Hayret bu yaştan sonra alman- ca, ingilizce, italyancaya mı çalışıyor- sun? — Mecburum, — Neden? — Karımın dili yanında bir dl kâfi gelmiyor! Sebebi Otelin odasına girdiler. Karısı ka- pının yanında asılı olan yaftayı oku» du: «Garsonu çağırmak için bir defa, hizmetçiyi çağırmak için iki defa, ka- pıcı için üç defa zile basınız.» — Neden acaba? — Garsonun kulağı delik, kapıcı da sağır olsa gerek, Emin Reis maznuna sordu? — Son iki sene içinde mahküm ol- dun mu? — Hayır, — Emin misin? — "Tabii eminim efendim, son iki sene mahpustum!.. amli Baza — Gölgenizde yürümeme, izin verir misiniz?.. Anladı mı? Büyük Sahrada filim çeviriyorlardı. Filmin mevzuu : aslan avına dairdi. Büyük bir aslan aktörlerden birini kovalıyacaktı. Rejisör aktöre talimat verdi: ” — Sen koşacaksın, aslan sana elli metre yaklaşacak... İyi dikkat et, as- lan sana elli metreden fazla yaklaş- muyacak, anladın mı?.. Aktör başını salladı: | — Anladım, dedi, ben anladım, fa- kat bakalım aslan anladı mı?.. Mühim Blümenfeld bir ayukata başvurdu: — Siz beynelmilel. hukuk işlerini bilirsiniz. Beni tenvir ediniz. Ben Po- Tonyalıyım, 25 senedenberi evliyim. | Kızım beş sene burada Oturdu, yakın- da bir Fransızla evlenecek, Göçen haf- ta İtalyada doğurduğu çocuğun milli- yeti nedir — Bir zamanlar bana damad olmak istiyordunuz, şimdi bu hale mi gel diniz?.. — Size damad olsaydım bu hale gelmezdim! Çıkarır Yolda gözünü tutarak yürüyordu. Bir ahbabına rasladı: — Ne oldun?.. — Sorma, dört gündür gözüm ağ- riyor, artık acısına dayanamıyorum... — Bu göz bende olsaydı çıkarırdım.., — Merak etme, sende olsaydı ben de çıkarırdım! Kalan Yaya yürüyoruz. Arkadaşım her dönüm noktasında kolunu kâh sola, kâh sağa uzatıyor. Nihayet dayanamadım: — Çıldırıyor musun, dedim, nedir bu yaptığın?.. Arkadaşım içini çekti: — Hususi otomobilimden kala kala Pariste tetkik gezintileri Maden ve yüksek mühendis mekteplerinin pansiyonunda Not dejterimden: Ağustos 1935 Bu sabah oturduğum pansiyon ci- varnda' (SL. Juegues) sokağında 270 numarada maden ve yüksek mühen- dis mekteplerinin pansiyonunu 2iya- Tet ettim Yepyeni, koskocaman, altı katlı bir oteli Kapıdan girince sağda büyük mermer lâvhaya: «temeltaşı 1932 nin 30 haziranında Kondu. 1933 künunusenisinin birinde | tamamlandı. Sarfedilen para 4,1/2 milyon frank »ibaresi kazılmış. Bu binayı hükümet yaptırmış. Merdi- veni birinci Kata çıktım. Evvel- ce sözleştiğimiz, yüksek mühendis mektebinde tahsilde olan bir türk ta- lebesi beni karşıladı ve pansiyonun her yanını birlikte gezdik ve bana izahat verdi, Pansiyonun 130 talebesi var, Kapı- dan girince solda bilârdo ve kıraat salonları, binanın ortasında 250 kişi- Uk büyük bir yemek salonu, bir kon- ferans salonu, yukarı katlarda birer kişilik yatak odaları var. Her talebe pansiyona sabah ve akşam yemek pa- rası olarak 4,50 frank veriyor. Ye- mekte şarap içilirse (bir küçük bar- daktan fazla vermiyorlar) onun için ayrıca 75 santim alıyorlar, Pansiyonun zengin bir kütüpha- nesi var. Kıraat salonuna girdik. Ma- sanın üstünde Figaro, 1 Echo de Paris, Exelsior, Humanitö gazeteleri ile, teknik mecmualar var, Komünist gazetelerin pansiyona girmesine izin vermiyorlar. Pansiyonu talebe delegeleri idare ediyor. Müesseseye velev hemşiresi dahi olsa, kadın misafir kabul edil- miyor. Yalnız eğlence günleri müs- tesna, Meselâ Pak yortularında ve meklebin resmi günlerinde balo ye- rildiği zaman binanın sit salonuna genç kızlar gelip etüdyenlerle dans edebiliyorlar. Fakat odalara girme- leri yasak! Pansiyon talebeleri yurda gece ya- rısından önce dönmeğe mecbur tu- tuluyor. On ikiden sonra gelenlerin isimlerini kapıcı yazıp idare heyetine bildiriyor. O gibilere karşı lâzımge- len inzibati muamele yapılıyor. Etüd- yenlerin yaşları 20 ile 28 arasında. Yüksek mühendis mektebi pansi- yonu civarında Rue des St. Pöres'de, maden mektebi de biraz daha ötede Boulevard St. Michel! de muhteşem bir bina. Büyük harpte Almanlar Parisi to- pa tuttukları vakit atılan şerapnel- lerden biri maden mektebinin ön duvarını delik deşik etmiş. Fransızlar o tarihi tesbit için duvara bir plâk koymuşlar, Üzerinde «1918 de Alman gerapnellerinin yaraları? yazılı. Yüksek maden ve mühendis mek- tepleri Fransaya çok büyük adam- Yazan: Selim Sırrı Tarcan lar yetiştirmiştir. Cumhurreisi (Leb- run) maden mühendis mektebinden çıkmıştır. Dünyanın en büyük köp- rülerini yapan (Resal), (Sejournö), Britanyadaki meşhur Plugastel köp- rüsünü yapan (Fressynet) bu yük- | sek mühendis mektebinden © çıkmış- İ tepten mezundur. lardır. Bizim tanınmış mühendisleri- mizden profesör Yusuf Razi de o mck- İstanbulda Gazi köprüsü için proje yapan B. (Pigeaud) bu mektepte mukavemet dersi ho- casıdır. Yüksek mühendis mektebinde tah- sil müddeti üç yıldır. Buraya girmek in )ise tahsilini bitirdikten sonra politeknik mektebinde hususi ye yapmak ve müsabaka imtihanı- nı kazanmak şarttır. Bu yüksek mek- tepten çıkanlar hayat savaşında, ilim sahasında her işi yapabiliyorlar. Yüksek mühendis mektebini bitir- mek Fransada âdeta bir muvaffakı- yet sayılıyor. Meklebe girip te biti- Temeden ayrılanlar pek çoktur. Yüksek mühendis mektebinde oku- yan değerli üç Türk gencini tanıdım ve göğsüm iftiharla kabardı. Bun- Jardan Ahmed Nureddin köprü ve yol kısmını bitirmiş, su ve kanalizasyon- da ihtisas yapmıştır. Riza Nureddin deniz (liman) işlerinde ihtisas yap. mış, Muhiddin Hüsnü de köprücü- lükte ihtisas yapmıştır. Her üçü de iyi derecede diplomalarını almışlar. dır. Bir gün sonra mühendis mektebis ni ziyeret ettiğim sırada müdür ba“ na: «Türk talebeden çok memnü- num. Hem zeki, hem çalışkandırları dediği zaman sevincime payan yok» tu, Memleketin büyük ümitlerle Av- rupaya yolladığı bu gençlerin irfan hamulesi ile vatana döndüklerini görmek insanı sevindirmez mi? Vaf olsunlar! Selim Sırrı Tarcan * Bir köylü mandalarını sular« ken gölde boğuldu Balıkesir (Akşam) — Merkez kazan sına bağlı Deliktaş köyünden Mehmeğ oğlu Musa mandaları sulamak için gös le girdiği sırada boğulmuştur. Musanın naşı, mandanın kuyruğu- na yapışmış bir halde köylüler tara- fından bulunmuştur. Bursada otobüs fiatleri indiriliyor Bursa (Akşam) — Benzin fistle- rinin düşmesini nazarı dikkate alan Bursa belediyesi gerek şehirle Çekirge arasında işleyen otobüslerin, gerekse civar kazalara sefer yapan otomobiller rin tarifelerinde tenzilât yapmağa ka- rar vermiştir. Şimdilik Bursa - Çekir- ge otobüs tarifesi on kuruştan sekiz kuruşa, Bursa - Mudanya ücretleri de elliden kırk kuruşa indirilmiştir, İzmir (Akşam) — İzmir Türkofisinin topladığı malümata göre bu sene cihan üzüm rekoltesi, geçen senelere nazaran çok noksandır. Kaliforniya ve Girid üzümlerinin yüzde 30 nisbetinde noksan olduğu anlaşılmıştır, Bu sene, üzüm mahsulümüzün dış piyasalarda çok iyi fiatlerle satılacağı anlaşılmak« tadır. Bir çok üzüm sergilerinde üzümler kurutulmuş ve piyasaya getirilmiştir, İzmir üzüm piyasası 10 ağustos perşembe günü açılacaktır. Resmimiz, İzmiş bağ mıntakasında bir üzüm sergisini gösteriyor.