AKŞAM "AKŞAMDAN AKŞAMA Hamam sahiplerinin kırk parası İstanbulda kırk kadar hamam, Kırk- çeşme suyundan istifade ederken bu su kapanınca sahipleri Terkos almak meeburiyetile karşılaşmış ve büyük bir heyecan (!) hissetmişli — Aman! batıyoruz, mahvoluyo- ruz! Yeni bir masraf kapsı açıldı... Hem efendim, bizim suyumuz sıcak- tı, Mikrop geçmezdi. Doğru: Sıcaktı, fakat kaynadığı miu- hakkak değildir. Binaenaleyh gene de mikrop geçebilirdi. Bu, bir! İkincisi de: Bu umumi hamamlarda | ekseriyetle fakir insanlar yıkanır; $i- cal çıkınca, ekseriyetle Hararet ba- sıp «şifa niyetine» bir bardak su İç- mek de âdettir. Asıl mühimmi: Bir insan, yıkanırken azami bir metre mikâbı su sarfeder Ki bedeli altmış paradır. Üst üste va- sati bir hesapla, hamama giren her müşteri, yarım metre mikâbı su İs- tihlâk etse fiati otuz kırk paradır. Hamam sahipleri, müşteriden 20-30- 50 hattâ bazan 100 kuruş aldıklarına göre, onların afiyeti ve şehrin sıhhati için adam başına bir kuruş harcama- ği çok mu görüyorlar? insaf. Hamam sahibi olmak, ki, dilimizde, zenginliğe alem olmuştur! Yalnız ke- semizi düşünmiyelim.. feragatlı olalım. ... Hodbinlik ve lâf ebeliği! — Halka bozuk etler satıyor! Aca- ba şehrin muhtelif yerlerinde soğ hava depoları yapılmaz mı? Balık- çılar, © kasaplar, mallarını bura larda muhafaza ederlerse, hem iyi gi da yenmiş olur, hem de mallar bozu- larak servetçe ziyan uğ i — Bu, doğru olabilir, lâkin seyrek muhitlerdeki kasaplar ve balıkçılar?. — Mahallebicilerin şerbetçilerin ek- serisini görmüyor musunuz? Onlar kendilerine birer buz dolabı edindiler. Kasaplarla balıkçılar onlardan fakir değildir. Hem söylediğimiz gibi, malla- rı bozulmıyacak, tasarruf da edecek- lerâir, — Fakat, bü buz dolapları ithalât eşyasıdır. Harice avuç dolusu döviz gi deri, — Bir mahallede kırk elli zengin var- dır. Hepsi kendi mefis nefisleri için bi- rer buz dolabı alıyor göze batmıyor dö, © semtin bir iki dükkâna, ammenin. istifadesi için bir iki dolap alınınca mı döviz meselesi ortaya sürülüyor? Buna egoistiik mi demeli, yoksa d€- magoji iptilâsı mı. Yani, türkçesi, hod- | Şehrimize gelen Afrika * YA cdi gece yemliği için dün tek sesli üçüzler isimli iki erkek ve bir Kadin- dan mürekkeb üç kişilik bir Habeş şarkıcı heyeti gelmiştir. Bunlarm kendilerine mahsus bir takım husu- siyetleri bulunduğu ve çok beğenile- ceği iddia ediliyor. Burada bir müd- det kaldıktan sonra tekrar Parise 8v- det edeceklerdir. 14 ağustos cumartesi Taksimde Dağcılık xlübünde saat 1430 da Türk - Rumen. vne ye ıda tenis müsabakaları. Anadol! Mi “Bebek arasında saat 11 de Boğan Galası. Kalamışta Belvü bahçesinde Dans müsabakaları - Skeçler - Bale — Köprünün üstüne çiviler çakılıne ca bir taraftan bir tarafa geçmek ko- laylaştı bay Amca, Darısı öteki kala- balık caddelerin başına!.... Pazar yerleri Kontrol için bir talimatname hazırlanacak Pazar yerlerinin. tanzimi için bele- diyenin bir çok yeni tedbirler aldığı- nı ve her pazar yerine bir belediye zabıta memuru konarak pazarların mütemadiyen Kontrol eğileceklerini yazmıştık. Pazarlarda teşhir edilen sebze ve meyvaların gelişi güzel yer- lere konulduğu görülmüştür. Bele- diyece verilen karara göre satılacak | olan şeyler mutlaka ya küfe ve se- | petlerde, yahud da kerevetler üzerin- de teşhir edilecektir. Gelişi güzel kal- dirim üzerine, hattâ altına hasir ve- ya keçe gibi şey koyarak mal teşhir etmek yasak edilmiştir. Bu karara riayet etmiyen esnafın pazar yerle rinde satış yapmalarına müsaade | edilmiyecek ve Kendilerinden ağır pa- ra cezası alınacaktır. Aynı zamanda pazar yerlerinin belediye Hekimleri tarafından kontrol ve muayeneleri tarzı hakkında da yeni bir talimat- name hazırlanacaktır... | Vali ve belediye reisi geliyor Mezunen Avrupada bulunan vali ve belediye reisi B. Muhiddin Üstün- dağın Viyanaya geldiği ve çarşamba sabahı şehrimize geleceği belediyeye gelen bir mektuptan anlaşılmıştır. —— Otomobiller Muayene müddeti 20 ağustosta bitiyor mn mii Otomobillerin senelik miüayeneleri için verilen müddet 20 ağustosta ni- hayet bulacaktır. Bu itibarla son | günlerde seyrisefer merkezine yapı- lan müracaatlar fazladır. Her gün muayene edilen otomobiller yüzü bur Juyor. 20 ağustostan sonra senelik mua- yenesini yaptırmıyan kara molörlü naki; vasıtalarmdân: hiç birinin: faa> liyette bulunmasına müsaade eğilini- yecektir. Bu seneki muayene netice- sinde kullanılmağa. elverişli olmıyan ve yeniden ruhsal verilmiyen vesaitin mikdarı gçen seneden fazladır. Bun- lar, tamir ve ıslah kabul etmiyecek derecede eskimiş ve bozulmuşlardır. Bunların da adedi yakında bir ista- tistikle neşredilecektir. — — Zincirlikuyu, Maslak ve Derbendde polis karakolu bulunacak Zincirlikuyu ve Maslakta seyrüse- fer intizamına ve mahalli inzibata me- zaret eden birer jandarma karakolu vardı. Seyrüsefer işlerinin daha maz | but bir şekilde idare edilebilmesi için Zincirlikuyu, Maslak ve Derbendde birer seyrüsefer polis karakolu ihdas edilmesi münasib görülmüştür. Bu karakollarda motosikletli polisler bu- lunacak, seyrüsefer kazalarında, Sey- rüsefer nizam ve usullerini ihiği edi- ci vaziyetlerde müdahalede buluna — Kak vastası çeşitlerinin arte ması nisbetinde karşıdan karşıya ge- çerken ölmek tehlikesi de artıyordu... Beyoğlu otobüsle denize bağlanmalı Istanbulla Beyoğlunu biribirine bağlıyan yegâne yol tramvay Nat tının geçitidir. Burada tabiatile fazla kalabalık oltyor. Bu sebeb- iz, «refüje denen Deltleme Kkaldı- rımlarının köprü üstünden ve Ka- raköy meydanından kaldırılmak istendiğini haber aldik. N Diğer bir tedbir de, çu olabilir: Olobüs yolu, Gazhane yokuşu olmalıdır. Geçenlerde bir refiki- miz, kalabalık olduğu için Bün- kalar yolundü otobüs işletilme- mesinden bahsetmişti. Doğrudur. İşletilmesin. Lâkin, Dolmubah- çeden şehrin er büyük merkezi olan Taksim meydanına çikan Gazhane yokuşu biraz himmetle ıslak edilirse Beyoğlu, hattı müs- takimle denize ve en güzel bir sa- Nile kavuşmuş olür. Bu sahil de şenlenir, Beyoğlundan: doğruca deniz kıyısına bir nakliye vasıtast ol- maması bu sahili körletmektedir. Bu otobüs nakliyatı ikti mahcurun birden önüme geçecektir. NOT: Karilerimizden gelen şikâyet mektuplarını 11 inci sahifemizde okuyunuz. Heroinciler Polis dün üç kişiyi yakaladı Yankesicilikten bir çok sabıkasi bulunan Selâhaddin adında birile metresinin heroin kaçakçılığı yap- tıkları haber alınmış. ve' polis bunun üzerine tertibat almışta, Dün Selâ- haddin ve metresi heroin satarlar- ken yakalanmışlar ve emniyet direk” törlüğüne. getirilmişlerdir. Bunlarla münasebeti olan İliya adında birinin Tepebaşındaki. evinde heroin bulunmuş ve İliya da yakalan» muşlır, Tahkikat genişletiliyor. Belediye suçlarından cezalandırılanlar Eminönü, Fatih ve Beyoğlu mim takalarında son yirmi dört sasi zar- fında 167 kişi, muhtelif suçlardan dolayı cezalandırılmışlardır. Yalnız köprü üzerinde, yaya halka mahsus geçidlerderi başka yerden ge- çen 45 kişiden para cezası alınmıştır. Bunlardan Başka, halkın yemesin- de mahzur görülen 48 mısır, 34 kura- biye, 59 hamur ekmek müsadere edil- mis, bunları satanlar hakkında da Iâım gelen kanun! muamele yapıl miştir. Şişhane yokuşundaki Hami» diye çeşmesi Tozkoparana kaldırıldı Şişhane yukuşundaki Hamidiye çeşmesi görülen lüzum üzerine Toz- koparana nakledilmiştir. Eski çeşme yol ağzında bulunduğu için su almak istiyenlerin kalabalığı yüzünden yol İ lamıştı. - kapanıyor ve nakliye vasıtaları güç- Tükle geçebiliyordu. Bay Amcaya göre... , Halbuki şimdi iş değişti. En gözü kara şoförler bile bu geçitlere geldi mi yavaşlayıp yayalara yol veriyor- lari, Geçid yeri Belediye birer seyrüsefer memuru koydu seferi müteessir etmemek için yaya” ların geçld yerlerinden teker teker geçmemeleri ve bir kaç kişi biriktik- ten sonra geçmeleri kararlaştırılmış» ve geçid yerlerinden geçecek tram- vay, otobüs ve otomobil gibi nakil vasıtaları da birbirlerine işaret verö* ceklerdir. Geçld yerleri ihdas edildikten son- ra akşamları tramvayların köprüyü geçmesi 20 - 25 dakika sürmeğe baş- Bundan dolayı şikâyetler yükseliyordu. Yeni usul ile tramvay- ların daha çabuk geçebilecekleri ümid ediliyor. . “ suğus 2 şüpheli ölüm Polis bu ölümlerin sebebini araştırıyor Fatihte Salihin evinde bir odada Kiracı olârak oturan 45 yaşlarında | Ayşe adinda bir kadın dün odasında | ölü olarak bulunmuştur. Ayşe Cibtli fabrikasında çalışmakta idi, Her sar bah erkenden işinin başına giderdi. Dün sabah mutad hilâfna ortada görünmediğinder ev sahibi kiracısının kapısına gitmiş ve bir hayli varmuş- tur. Fakat içeriden cevab alamamış» tar. Bir aralık Kapı açılınca kadının öldüğü anlaşılmış, polise haber verii- miştir. Gelen doktor vücüdünde bazı şüp- Beli âraz gördüğünden cesedin mor ga nakline lüzum görülmüştür. Haliç Ftnerinde oturan Himdi adında biri de dün garib bir şekilde ölmüştür. Hamdi geceleyin evine sarhoş olarak gelmiş ve yatıp uyur muştur. Sabahleyin bir türlü ayık madiğından ev halkı polise baş vur. mağa mecbur olmuştur. Polis Han diyi Cerrahpaşa hastanesine kaldırt- mıştır, Hastanede icab eden bütün tedbirlere baş vurulmuş, fakat Ham- diyi Kurtarmak kabil olamamıştır. Bu ölüm de şüpheli görüldüğünden polis tahkikat yapmaktadır. Tifo vakaları yeniden beşe düştü Tifo vakaları, son günlerde azal- dığı halde o evvelki gün birdenbire dokuza çıkmış, vakaların yeniden artmasından korkulmuştu. Fakat son 24 saat içinde tifo vakaları yeni- den beşe inmiştir. Bu rakam, evvel ki günkü yükselişin muvakkat oldu- unu göstermektedir. Halkın aşı yapıl- SOHBET: Söz arasında 1 İyi kâğıd üzerine temiz basılmış bir kitab kadar güzel ne vardır ki?.. Sey- rine doyum olmağ, insanın okşıyacağı gelir, okudukça okumak ister. Bizde gençlerin, halkın kitab okun- ması isteniyor, belki içinin iyi olması da aranıyor, fakat kıyafetine itina edil- miyor. Kitabe: camekânlarma bakın: şöyle bir «nesne« (objet) olarak insa- İnsanın her kitabı, hattâ lâzım olan her kitabı almasına elbette imkür yok- tur: ne parası yeter, ne de yeri... Fakat her kitabı ya bir dosttan, ya umumi kütüphanelerden alarak okuyanlar- dan hoşlanmam. Böyle kimseler ara- sinda; en kıymetlilerinden yüzlerce cild kitab okumuş adamlar vardır. Dikkat edin, bepsi de ukalâ olur: Yazla ile değil, özü, ruhu ile alâkadar olduk- Tarımı söylerler, Cisimsiz ruh olmaz... Başkalarından alipda inde etme dikleri kitablarla bir kütüphane ka- ranları, okumağı sevdikleri halde kü- mehtabını türlü türlü teşbihlerle tas- vir eder; bazan ölmüşlerinden bahset- tiği de olur. Fakat her nedense 6 yer- lerin yaşıyan insanlarına alâka gös termez; gezdiği yerlerde merakımı, muhabbet veya nefretini, hayranlık ve- ya istikrahını celbeden hiç bir kimse », Pierre Loti'nin bir kita- bun adi Mİhde sansles Angiais'dir; İbrahim Aziz de yazılarımı İnsansız yerler diye tophyabilir. Bir memleketin bahset memişseniz Hiç bir şeyinden bahset miş sa) içli Bazı nükteler, cinaslar vardır, an- lamak için muhakkak falan hikâyeyi, filân eseri bilmeniz lâzım gelir. Sırf bu gibi nükteler, cinaslarla OKonuşan adamların meclisini sevmem, Hani Nedim: «Beli söz bilmeziz amma biraz irfanımız vardır» demiş; bunu kendi. ni tasvir için, kafiye hatırı için söyle- miş. Öyle adamlar işte böyle söz bil. meyip de biraz irfanları olan kimseler- dir. Ben söz bilen, yani falan hikâye veya filân esere telmih etmeden de konuşabilen adamlar isterim. Onları sevmem dedim amma doğru- su onların meclisinde insanın koltuk- ları kabarır: bittabi sözlerini anlarsa- nız, İçinizden: «Bak ben de irfan sahi- biyim ki bu nükteyi anladım. dersi- niz, Zaten nükteyi, cinası, şü frenkçe ta- biri ile «esprit» denen şeyi sevmemiz, masına eski ehemmyetile devam edil- mektedir, .. Yalnız, yerdeki çivilerin yerine daha göze çarpan işaretler konmalıy- dı!.. Dikkatsiz bir adam onları görmi- (Devamı 13 üncü sahifede) Nurullah Ataç yaya benziyor,