iz bir gömlek giymeğe. TI — Ekmekleri ince kâğıdla ambalâğı bir halde tevzi etmeğe. Mi — Ekmekleri, muşamba (torbalar (at veya arabalar üzerindeki sandıklardan lere nakletmeğe mecbur elmeliyiz. Köpekler de çoğalıyor Son zamanlarda İstanbul sokaklarında: gene bir çok köpekler türedi Hem pislik- lerile, hem fasılasız bağırmalarile halkı izaç ediyorlar. Lâle civarında Faikbey caddesinde .Taşhanın etrafında sürülerle köpekler dolaşıyor. Kedilerin bile toplattırıldığı şu sirada mahalle çocuklarının köpek yayrularile oynamalarından Levellüd edecek zararı izaha hacet, yoktur. -aziçi boşalıyor Esbak Maliye Nezareti mektubi ini mümeyyizliğinden mütekaid İstinyeli Vamık, şirketin yikyaklı vapurlarından, belediyenin yol yaptırmaması yüzünden Boğariçinin nasl gün geçtikçe sukut et- tiğinden yana yakıla şikâyet ediyor. «Yalnız bizim köyden bu sene, bir düzine hane, Boğaziçinden ayrılmağa karar verdi. Fırın amelesi Fırınların fena geraitie. çalıştığından biz bahseden ve ismini mahfuz tuttuğu” muz kariimizin bahsettiği fırınları müm- kün mertebe mufassal bir iistesini gön- dermesini menafli umumiye hamza Tica ederiz. Yağlısu Köy kâtibi bay M. Meriçli: Lüleburgazın Ceylin köyünden Kuzan köyüne giden yol üezrinde yağlı bir su çıktığını söyl bumun müm bir şey olması ihtimalinden bahsediyorsunuz. Şi- şeye koyup bize göndermenizden bir fayda basil olmıyacaktır. Bunu Ankaradaki imam den araştırma ensütüsüne gönderiniz. Kuruçeşmede helâ Bây Peköz yazıyor: Kürüçeşmede beş yüz bekir amele var, bir tek umumi helâ yok. Sokakların kirletilmesi, bilhassa bu tifo salgını zamanında ehemmiyetlidir. Taksi meselesi cı tarafından geçenlerde taksi ücretlerine dair ileri sürülen hesap ve mütallaların yanlış olduğunu ileri sürüyor. Bunun tak» dirini alâkadar dairelerin mütehassisları- na terk ederiz. Kız kardeşimi arıyorum Kabataşla Sedüştünde Çürüksulu Mab- mud paşa apartımanında çalışan bay Ab- med Özer yazıyor: Leblebici İbrahim va- gıtasile, hemşiremi, pek küçük yaşta Bur- sa İnegölünde iskân müdürlüğü eden biş zata ahretlik vermiştim, Leblebici İbra” him ölmüştür. Hemşiremin izini aryo- Tum. Bilenlerin yukarıki adreseime babet vermesini dilerim. Radyoya dair dilekler K. Paşada B. Şeref Atak: İstanbul radyosunda şarkı söyliyen er- kek ve kadınlar için ileri sürdüğünüz mülalialarda doğru ve yanlış moktalağ vardır. Bu mevzuda tekrar durmuyacağız. Geğiz. 1 - Yazın alaturka musikinin & de ederiz. Bu kadar gecikmek olmaz Mütekald kaymakam Mahmud Adil Si- pahi bundan on iki sene evyel hükümet- ten alacağını İstemiş, 854 Tiralık hareira- hını dava etmiştir. On İki sene sonra şü- rayi devlet 1777/35 ve 382 numara ile 23/1/657. tarihinde müddelnini lehinde karar verdiği halde bu para hentiz sahi- biterse o zaman alırım. dedi. Kendisine ba hareketinin doğru olma- Bığım ve hemen erden çöpleri almasını, gksi takdirde kendisini şikâyet edeceğimi Böyledim. |, Muhatabım bana: «Sen de kim oluyor. İun? Keyfim ne vakit isterse alırım, İste- İğliğin yere şikâyet etie dedi. Şimdi size soruyorum: Tifonun. en salgın bir zarnarında evler- de çöplerin bir hayli sarman kalması doğ- ru md Belediyemize tı için mi veriyoruz? Hi baca münmele yapın çöpçüleri yor; bitmiyor mu? Şikâyet bir köşesinde yazarsınız belki belediye bu pis âdetin önüne geçer. İkinci mevkide tahtakurusu Bir kaç gün evvel Ankaradan şehrimi- 70 gelen bir yolcu, gazetemize bir şikâyet mektubu göndermiştir. Bu mektupla, An- kara treninin ikinci mevki kompartiman Jarında tahtakurusu bulunduğu, birine! mevkie gösterilen itinanın diğer mevki- lerden esirgöndiği bildirilerek alâkalı ma- kamların nazarı dikkatlerinin celbedilme. si rica ediliyor. Bakırköy ve Kocamustapaşa otobüsleri lerin, birer hareket tarifeleri ve bir de bu tarifeyi tatbike memur kâbyaları vardır. Tarife; bu otobüsleri idare edenlerin kendi aralarmda olsa yolcular, hiç bir ge- Yin farkına varmıyacaklar. Fakart bu durak yerinde duvara asılı duran koskoca bir teneke Iâvha üzerine yarılmış, hareket #aatlerile otobüslerin hareketlerini bir türlü dakikalarca ve hattâ bazan yarım #aat gibi azim farklarla birbirine uydu- ramıyan yolerlar, birbirlerine şu tese #öelerini süşliyebiliyorlar — Bari, şu tarife lâvhasım ortadan kal- dirsalar Nakliyat tarifeleri Beykozda sakin Sabanenli bay Ziya, Beykozdaki bir kaç arkadaşile Sabança gölünü görmeğe gittiklerini hikâye odi- yor. Fakat muhtelif nakliye vasıtaları de- Biştirmek meeburiyetinde Kalmışlardır. Bi- riiin gelmesi dile ötekinin kalkması ara- Sinda çok müddet geçiyor. Onun için za- man Kaybaluyor. Harti otel köşelerinde gecelemeğe mecbur olmuşlardır. Anadolu trenlerile Akay vapvrlarının ne güzel imtizaç ettikleri malümdur. Ta- Tifeler yapılırken, diğer nakliye vamtala- Tımız arasında da buna göre bir imtizaç hasıl olsa diye temenni ediliyor. Bir de, «Boğariçi vapurları, cumartesi günü akşamı olduğu gibi pazar günü ak- şamı da bir gece vapuru çıkarsa.s de- nilmektedir. Bir fikir Camilerde hutbeler türkçeleşti, yalnız bundan lâzım olduğu kadar istifade edil- iyor. Ben diyorum ki: Cuma günü hatip 'mu- tad. duasını yaptıktan sonra halka umu- mun faydası için öğütlerde bulunsun. Me- sel; Şehrin temiz tutulmasından, cadde ve sokakların Kirletilmemesi, tramvay, ve- purlarda herkes hakkını bilip sıra bekle- mesi ve emsali, Bu fikrimi gazetenizde yazarak müftü- Jüğün nazarı dikkatini celbetmenizi dile- rim, iç Akay vapurları Bay (K.) yanyor: Akay vapurları Köprüye, haddi nizami- sinden. pek. çabuk yaklaşıyor. Şirketin vapurları ve kaşıkları, bunların çıkardık- Yarı dalgalardan pek müteessir oluyorlar. Adeta dubalar kopack. Bunların kaptan- larına tenbihatta bulunmalıdır. d hamamı Beyamdda, Beyaıd hamamı iiroile met- yük bir binanın belâsinin mikrop yuvası olduğundan. R. given ienile izkyet edi. Bahçelerde şarkılar İsmini gizliyen bay OK), umum! bahiçe- lerdeki şarkıların türkceyi iyi bilmiyen ve ($) leri (8) okuyanlar tarafından pek çir- kin bir şekilde söylenmesinden şikâyet ediyor. Bahçe sahipleri biraz zevk sahibi olmahıdırtar. Kimsenin memeli... kulağını örselâ- Eskişehirde AKŞAM neşriyatı «Ses - Işık» mülessesesinde seti» lr, «Akşam; gazetesine abone | Jan İ kirlere, mümtaz zekâlara ihtiyacı var- | İ yalım: 'emmuz 987 Persembe İstanbul — Öğle teşriyatı: 1230; PIAk- i Havadis, 13 tarafından şarkıları, 2020 tarafından Arabe e arkadaşları tarafır ve halk. şörkila- n (Saa ORKESTRA: 12,15: eri ve ertesi günün ve Roma (421) saat 7 len ope- Ta, Sotlens (443) 21,10: Konser, Strasburg (349) 2130: Belediya bandosu tarafından konser, Barsiiya (400) 2130: Konser, Berlin (556) 2020: Piyano ve klarnet, Bükreş (360) 2040: Keman ve piyano, Belgrad (437) 2230: Keman ve piyano, Varşova (1339) 21 Keman konseri Peşte (540) 0,15: Tzlgan musikisi, Dans musikisi Hamburg (332) saat 22,10, Londra (Kisa ertesi günün programı, 2230: Plikin solo- lar, opera ve operet parçaları, 23: SON. Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Kurtuluş caddesinde Necdet, Takslın: Nizameddin, Beyoğlu: Kan- tanbaşında Itimad, Kasımpaşa: Mü Aseo, Eminğnü: Beşir Kemal Mahmud Cevad, Heybeliada: Halk, Büyükada: Halk, Fatih: Baraçhanede Ibrahim Halli, Karagümrük: Ahmed Suad, Ba- kirköy: HUâİ, Sarıyer: Osman, Tarab- ya, Yeniköy, Wmirsân, Rurellinsarm- daki eczaneler, Aksaray: B. Perter; Beşiktaş: Sileşman Recep, Kadıköy: Pazaryolunda Rifâ* Muhtar, Modada Alâeddin, Üsküdar: İmrahor. Fener: Emilyadi, Beyand: Kumkapıda Bel- kis, Küçükpazar: Hasan Hulüsi, Sa- matya: Kocnmustafapışadı Ridvan, Alemdar: Cağaloğlunda Abdülkadir, Perşembe müsahabeleri (Baş tarafı 8 inci sahifede) işçiye muhtaç değildir. Onun mütefek-| dır. Evet kuvvetli kollar lâzım, fakat ayni ğamanda kuvvetli baş ta ister, İsparta bu iddiamızın en büyük şahi- didir. Orada likörgün kanunlarına gö- re ıstıfâ kanunu tabik ediliyor. Doğu: larında sıska, çelimsiz olanlar öldürül- mek suretile çok kuvvetli cengâver bir nesil vücüde getiriliyordu. Günün bi- rinde mağlübiyet nevmldi baş göster- di. Buna sebep askerin yokluğu değil, büyük başların eksikliği fat. Böyle müşkül bir vaziyette eski düş- SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Telrika No. 924 29 Temmuz 1037 Kuleli âskeri lisesinde inkılâp komitesi Abdülhamidi öldürmek teşebbüsü Bu gençler, Avrupadaki Jöntürkler yarak memleköt- te sırf bu hürriyet fikirlerinin kuvvei- lehmesini “tenine gayret ediyorlardı. Bu grüpün ilk fiil hareketi mektep idaresini tehdid ve memurları İstib- dad aleyhine teşvik eylemek olmuştu. Mazlüm ve Esâd efendiler tarafın- dan tertip edilip mektep müdürü Esad beye isal çaresi bulunan bir mektup ile zati menfaatlerden ve Zülürlü İsmail paşaya mütavaattan ferağat eylemesi tehdidkârana bir li- san ile teklif edildi. Daha hürriyet- perverane bir hattı hareket takip et- mez ise bir gün başi üzerinde acı bir baukuş sadası duyacağı da ihtar olundu. Bu mektup, mektepte tazyikin art- masından başka bir netice vermedi. Devletin gittikçe fenalâşan vaziye- ti hakkında büyüklerde görülen Jâ- kaydi bu genç ve ateşin ruhlarda, büyük bir infial ve teessür uyandırı- yordu. Avrupadakilerden aldıkları mek- tuplarda da harekete girişmek üzere teşvikler görülüyordu. Onlar da fliliyata geçmeğe ve hürri- yet duygularının alenen izharına he- veslendiler, Mezlüm ve Esad efendilerin bu yol- da verdikleri karar altı kişilik mü- essisler heyetince de tasvip olundu. Uykusuz geçirdikleri bir gece sa baha karşı hamam borusundan evvel alaca karanlıkta Mazlüm ve Nâzım Şakir efendiler karyolalarından aşa- ğı inerek sessizce koridorlardan iki hayal gibi süzüle, süzüle talebenin geçeceği yerlerde evvelce tedarik edil- miş kömür parçalarile beyaz duvar- lar üzerine iri harflerle: Hayyalelfelâh Kelimelerini yazdılar; bu yazının ortasına istibdad hükümetinin çok ehemmiyet verdiği bu İsimli risaleyi de bir pünez İle iliştirdiler. Uzun ko- ridorların pencere arasındaki çıkın- tılarına da: Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat, hamiyet! Kahrolsun istibdad! Kahrolsun zulüm! İbarelerini yazdılar, (1) Duvarın diğer taraflarına da Namık Kemalin: Vatanın bağrına düşman dayamış ii Yok imiş kurtaracak bahtı siyah maderini! Ve: Mahveder kendin! bülbül bile hürriyet için! Çekilir mi bu belâ âlemi pür mihnet için? zıları okuyunca, aralarında hemen rashları olân Atinalılar ile aralarında- ki dargınlığı hattâ kini unutup, gu- rurlarım da ayak altına alarak Atina- ya müracaat ettiler ve kendilerine yüksek bilgili, yüksek dirayetli bir baş göndermelerini rica ettiler. Atina onlara zayıf, çelimsiz fakat çok zeki olan kumandan (Tyrtöe) yi yolladı. (Tyrtöe) kalbi heyecanla dolu bir Şair, bir hatıb ve bir cengâverdi. Onun. nutukları bütün İspartayı galeyana getirdi ve İsparta ordularını yeniden zafere ulaştırdı. Halbuki ÇIyrtöe), İspartada doğmuş olsaydı dünyaya ge- lir gelmez ölüme mahküm edilmiş ola- caktı. Büyük bir tabib olan meslek arka- 'daşımız profesör (Philippe Tisslâ) nin pek doğru olan şu sözlerini unutmı- umumi bir fikir galeyanı görüldü. Yaşasın fedakâr arkadaşlarımız! Sözü her tarafta duyuluyordu; tax lebede idareye karşı tehdidkâr duy- gular uyandığı hissolunuyordu. Namık Kemal, Ziya paşa gibi hürri- yetperver tanınmış ediplerin şilrleri- ni, eserlerini okumak şiddetle mem- nuiken bu yazıları, bu kadar cüret- kârane bir şekilde yazmak büyük ci nayet sayılacağı şüphesizdi. Telâşa Sarsy iki mektep arasinda giğli bir rabia olup olmadığım ânlamak için telâş ve mer: tırmalar yi Tıbbiyeliler yazıların Kendileri ta- Tafindanı yazıldığını itiraf etmeğikle- Fİ gibi hariçten bunu isbat edecek hiç bir delil ve emmare bulunamamıştı. Bu sebeple üç mevkuf serbes bıra- kılarak mekleplerine inde edilmiş- t. (2) & 1903 de Kuleli askeri idadisinde Trabzonlu Ahmed Bedevinin teşviki- le bir inkilâb komitesi teşekkül et mişti, Ahmed Bedevinin riyasetinde gene bu idadi talebesinden Nişancalı Maz- har, Derendeli İsmet, Bosnalı Ve- liden mürekkep olarak teşkil edilen bu komite ahrarane fikirler telkin eden eserleri tedarik ederek talebeye okulturacak, vatani ve milli duygu- ları takviye ve tenmiye etmeğe, sa- kim itiyadları körletmeğe çalışacaktı. Padişahım ve hükümetin aleyhin- de tenkidlerde bulunmak, memleke- tin düçar olduğu tehlikeleri izah ile kanunu eşasinin ilâmını intaç edecek teşebbüslere zemin Hüzırlamak komi- tenin kendisine çizdiği programın esası maddelerindön idi. Kölelide hemşerilik gayreti kuv- ili idi, Anadolulular , Suriyeliler, Iraklilar, Trablusgarplılar, Çerkesler, Boşnaklar, Manastırlılar, İşkodrali- lar, Bülgaristanlılar ayrı, ayri grup- lar halinde bulunurlardı. Bâkçede oturdukları kanapeler bile bilinirdi. Her kümenin bir şefi vardı. Kümeler arasında ihtilâflar, gürültüler de ek- sik olmazdı. Bulgaristanlı talebenin haflabaşı tatillerinde okudukları Bulgarca şar- kılar arasnda Türkler aleyhinde ter- tip edilmiş, Bulgar milli marşı dahi vardi. Merak ile bunu tercüme et- tirmiş olan Ahmed Bedevi, Bulgaris- tanlı talebenin bu suw: cesiz hareketlerinden Ki rak bu marşın tegannisinden vaz- geçmeleri için teşebbüste bulunmuş Ve ancak hayl! yorulduktan sonra bu- na muvaffak olmuştu. İdare zabitlerinin ve talebeden ço- Eunun muhabbetini Kâzanmış olan Ahmed Bedevi ve arkadaşlarının ilk gayretleri semcre vermeğe başlarış- tı. Ciddi ve değerli gençlerden Ünyeli Hakkı, ince araş- Fakat mektep idaresinde nihayet şipheler hast oldu. Talebe arasında hissolunan cereyanı uyandıranların kimler olduğu anlaşılmak üzere gene talebeden hafiyeler tayin edildi. Komiteye dahil olan Amasyalı Der- viş efendi de kendisine teklif olunan müfarakatine kadar devam etmiştir. (1) Harbiyedeki Bekirağa bölüğünün bir duvarına da kim bilir hangi mazlüm şu- beyti yazmıştı; Mevte çoktan tazıyım, arma ecel ihmal ederi Tall nâsâzı gör ki mevte minnettar ederi (2) Ahmed Bedevi: (Emel Peşinde) note