ZI Haziran 195: e a Dananın kuyruğu bugün kopacak Herkes bugün yapılacak mühim maçların heyecanı içindedir, çünkü bugün Türkiye yarin takımı, aşağı yukarı belli olacak Fenerbahçeden M. Reşad, Aytan ve göz bebeği Fikret Vapurda, tramva; trende konuş- maların mevzuunu, futbol karşılaşmaları teşkil ediyor, Dün var purla İstanbula gelirken iki kişi ko- müşuyordu: Kulak misafiri oldum. Mevzu tabi Fener - Galatasaray raaçı. Konuşanlardan biri gördüğü rüyayı anlatıyordu, sözlerinden Fe- perbahçeli olduklarını anladım. Rüya şu idi: — Stadın bir köşesinde bir alev sü- tunu yükselmiş ve ortasından önde Fikret olmak üzere Fenerbahçe takı- mu görünmüş. Diğeri tabir ediyor. Alev iyidir. Ye- nerbehçe kazanacak, Bi bir köşede iki kişi takım mü- naksşası yapıyorlardı. Galatasarayda gündüz oynıyacak Süleyan bazı sebep- lerle oynatılmıyacak, ismi gizlenen bir oyuncu «takımda yer alacakmış. Fenerbahçe takımı ds gizli tutuluyor- Muş, renör de Galatasaraylılara bir sürpriz hazırlamış, Maamafih Pik- Tetin solaçık oynamaması diğer bir yerde oynatılması o muhakkakmış.. Hattâ Fikrefin merkez muhacimde oynıyacağını bile söyledi. Tabit bun- Yar hep rivayet. Bir haftadır uykusu kaçanlar, si- nirden Üitriyenler, bunu düşündükçe işinin başında oturamıyanlar az de- Zil pek çoktur. Bizde klüpcülük öyle bir hastalık ha- line gelmiş ki artık son haddini bul muş.. onlar da haklı... Öyle bir gün yaşıyoruz ki iki testi birbirine vurulu- yor. Kırftan taraf yandı. Hattâ iki tes- tinin sağlam kalışı bile bir tarafı şam- piyon yapıyor. Daha doğrusu dananın kuyruğu bugün kopuyor. Caddeden geçerken, tramvayda giderken birisi sokuluyor ve: ; — Yahu takım nasıl olacak? Aca- ba yenebilecek miyiz diye meraktan Fenerbahçe - Galatasa- ray - Güneş - Beşiktaş karşı karşıya Bugün Şeref stadında Fcner- bahçe « Galalasarayla Güneş de- Beşiktaşla karşılaşacaktır. İstan- bulun bu dört takımının yekdi- ğeril olan bu karşılaşmaları yüzde altmış olarak milit kü- me ve İstanbul şampiyonunu meydana çıkaracaktır. Bu maçlarla Beşiktaş stadı muhakkak ki bugüne kadr gör mediği bir kalabalık kütlesi ile Fenerbahçe « Galatasaray gaat 16 da Güneş - Beşiktaş 17,48 de oynuyacaktar. Birinci maçı Nuri Basut, ikin- ci maçı Sald Selâhaddin idare edecektir. ye heyecandan titriyen bir sesle soru- yor. Senelerdenberi bu iki klüp arp sındaki ezel! rekabet bile karşılaşma» larında büyük bir heyecan uyandı- rırken bir de buna yalnız mağlübiyet değil beraberlik bile şampiyonluğu kaybettirecek kadar nazik bir vaziyef inzimam ederse o maçın doğuracağı heyecanı düşünün. Bazı kimseleri de büyük bir düşünce almış hakem me- selesi. Bizce Nuri Bosut hiç şüphe yok ki dürüst bir çocuktur ve bu işin heveslisidir. Bu maçı iyi idare etme- ğe çalışacaktır. Bu karşılaşmanın heyecanı daha üzerlerimizden silinmeden ikinci bir maç daha seyredeceğiz; Güneş ile Be- şiktaş karşılaşacaklar.. Bu maçın da birinci maç kadar na- zik bir vaziyeti var, Bu maç da şam- piyonada mühim bir rol oynıyacak. Onda da aynı heyocünı duyacağız. Güneş Rasihin gelişi ile bir misli da- ha kuvvetlenmiş. Geçen, maçın bir farkla Beşiktaş lehine bitmesi ve bu defa Rasihin bulunması netice hak- kında siyahbeyazlıları çok düşündü- rüyor. Güneşliler hem geçen maçın acısını çıkarmak, kem de şampiyona» daki vaziyetlerini kurtarmak için ça- lışacaklardır. İşte böyle mühim bir gün yaşıya- | cağız. İki güzel maç seyredeceğiz. Be- şiktaş stadı belki do bugüne kadar görmediği bir gün yaşıyacak. Sevinç- ten bayılanlar, tultuğu, sevdiği takı- mın yenilmesinden mütevellid tees- sürle ağlıyanlar olacak... Neticede bugün milf kümenin şam-; piyon takımı yüzde altmış meydana çıkacak. Çünkü Galetasaray da, Fe- nerbalıçe de kazarursa şampiyon ol maları için daha iki maçını da kazan- maları lâzımdır. Özle bir vaziyet ki bugün şampi- yonada en ümitli takımın dördüncü, ümitsiz takımın birinci olması da var. Bu karşılaşmalar bugün bunu mey- dana çıkaracak. M. Kemâl Bekir Ankaraya mı gidiyor ? Dün İstanbula geldiğini haber ver- diğimiz meşhur futboleü Bekiri An- karagüçlülerin antrenör olarak ala- caklarını bir rivayet olarak duyduk. ! Bu haber ne dereceye kadar doğru- İ dur bilmiyorsak da biz bu meşhur fuf- bolcünün mazisini düşünerek sevin- dik, Mülâyim Amerikan boğasıni Güneşin müdafaasını teşkil eden Faruk, Reşad ve en tehlikeli oyuncusu Salâhaddin Berlin olimpiyadı masrafı Masrafın 51,778 lira olduğu tebliğ ediliyor Ankara 28 (A.A.) —C.H. Partisi genel sekreterliğinden tebliğ edilmiş- tir: Türk spor kurumu mürakiplerinin tetkikine istinat eden Berlin olimpi- yatları sasfıyat listesi aşağıdadır: Hazırlık kampı masrafı 14,124 lira dır. Bu kampa 120 sporcu katılmış ve 40 gün devam etmiştir. 84 kişilik kefilenin Berline gidiş ve dönüş yol masraflarile Almanyadaki 24 günlük yiyecek, yatacak, elbise ve malzeme İle sporculara verilen tazmi- nattan hasıl olan masraf 37,654 lira ki, yekün 51,778 Yradır. Müthiş bir süratrekoru New York 28 (A.A) — NewYork Post gazetesine göre donanmaya, men- sup yeni tek satıhlı bir avcı tayyaresi yapılan tecrübeler esnasında saatte vasati 836 kilometrelik bir süratle uçmuş ve bu sürat bazen 965 kilomet- reye kadar çıkmıştır. Tayyarenin 1250 beygir kuvvetinde bir motörü ve mitralyözleri vardır. İnönü yüksek yelken uçuş kampı Ankara 26 (Telefon) — Türk hava kurumu İnönü yüksek yelken uçuş kampı 5 temmuzda merasimle açıla- * caktır. Kampa girecek talebe Edirne- den 28 haziranda İzmir ve Ankaradan 3 temmuzda ve İstanbuldan 2 tem- muzda hareket, edeceklerdir. SARAY ve BABIÂLİNİN İç YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tefrika No, 906 Abdülhamid Avrupadaki genç Türkleri avdet için kandırmağa çalışıyor Jön Türklerin ilk düşünceleri baş- larını kurtarmak oluyor. Halbuki si- yasi ve içtimal tahavvüller ancak memleket içinde ve pratik sahada mü- cadeleden çıkar; gayretler orada tav- lanır; hareket orada tanzim olunur. Jön Türk ihtilâlcileri ise metanet gösteremiyor ve ileriye atılacak yerde saflarını bırakıyorlar.) Tenkid kolaydır. Fakat böyle ten- kidler irad edilirken padişahın kur- mağa muvaffak olduğu istibdadın kudreti, hafiye şebekesinin faaliyeti, matbuat ve posta sansürünün şidde- ti, müslüman halk tabakalarında nüfuzu cari ulemanın ve şeyhlerin Abdülhamide merbutiyetleri, o sene- lerde müslüman halk kütlesinin ce- baleti ve yeni fikirlere bigânelikle kalmıyarak kalben husumeti de hesa- ba katılmak icab eder. Cemiyetin istib- dad ile memleket içinde gizli müca- delesi yedi, sekiz senelik bir teşebbüs idi; Abdülhamidin çok evvelden icad eylediği o emsalsiz hafiyelik usulü ol- masa cemiyetin gizli teşkilâtının da- ha müsmir bir faaliyet gösterebilece- gi şüphesizdi Avrupaya kaçanların hepsi memle- ket dahilinde kalsalardı menfilerin, olup Avrupaya savuşan Jöntürkler €0- nebi postanelerinden istifade ederek halkı tenvire gayret ediyorlardı. Mem- lekette kalsalar bunu da yapabilmele- Tine imkân olamıyacaktı. En başlı Rus ibülâlcileri bile Çar istibdadından böy- le kaçmıyorlar mıydı? Jöntürklere ciddi olarak yalnız bir noktada ihmal atfolunabilir; «Fedai; teşkilâtı olmaması. Fakat bu teşkilât dahi yapılmış ol- saydı sarayının dört duvarı arasında endisini hususi kuvvetlerile muhafa» za eltiren hünkâra suikasd yapmak, hassatan bu sulkasd tertibatında mu- valfak olmak hiç kolay bir şey değildi. Ermeni ihtilâl komitesi tarafından Yıldızda bu yolda yapılmış olan bir te- şebbüsün birçok günahsızların canla- rına mal olmuş bulunmaktan başka bir netice vermemiş olması böyle ter- tiplerde muvaffakıyet ihtimallerinin ne kadar az olduğunu göstermişir. * Osmanlılar İstanbulu almadan evvel etrafını zaptetmiş, bu tecrid smeliye- sinden sonra Bizans payıtahtını ele geçirmiştiler. Osmanlı - Yunan seferinden sonra Avrupada Adelâ inhilâl durumuna düşmüş olan Terakki ve İttihad cemi- yeti az zaman sonra dahilde vilâyet- lerde, hususile kendisine müsald bir zemin bulduğu Makedonyada kuv- velli filiz vermiş ve kendisinde mef- kud olan bu «fedal> teşkilâtını da vü- cude getirmiştir, Ancak Cemiyet feğallerini Yıldız ka- Jesi hâkiminin nefsine doğrudan doğ- ruya hücuma sevkelmektense onun letlerini imha yolunda kullanmağı tercih etmiş, faaliyetini şiddetlendire şiddetlenditre müstebidi kendisine tes- Umiyete icbar eylemiştir. Abdülhamld Jöntürk hareketini taş- yiklerle söndüremiyeceğini anlayınca Avrupadaki jJönlürk reislerine karşı siyasetini değiştirmeği başlamıştı. profesör Vamberiye - ki Reşid efendi namile yet edilirdi - karşı dalma hür- met gösterirlerdi. Tunalı Elimi beyin <Peştede Reşid efendi ile» risalesinde, verdiği malü- malta, göre; Abdülhamid İstanbula gelince sürür ya celb ve huzuruna kabul ederek il tifatlarına (o gerkeylediği (o Vamberj ile Jönürkler arasındaki münasebet- lerden şüphelendiği için profesörü Ay- rupada tarassud altında bulundur rTurdu. Bir defa Ceneyredeki Jöntürkler yıl- başı dolayısile Vamberiye bir tebrik telgrahı çekmişlerdi. Abdülharald bur nu öğrerimiş ye profesör huzurda İken lâkat esnasında hünkâr: — Ne dersiniz? Şu benim aleyhimde bulunan çapkınlara ne gözle bakar- sınız? Diye sormuş, Vamberiden: — İçlerinde namuslular, niyetleri iyi olanlar, iyi fikirliler de var! Cevabını vermesi üzerine: — Öyle imişt Ben de öyle işitiyorum. Lâkin bu hal ile ne yapılabilir? Bir ta- raftan onlar, bir taraftan Avrupalılar etrafımı almış! Ben ise pek yalnızım! Diye şikâyetler ettikten sonra profe- Söre şu teklifte bulunmuştu: — Onlar sizi çok severler. Kendile- rine sözünüz geçer. Şunları getiremez misiniz? Gelseler ne iyi olurdu? Ken- dilerile istişare, hasbihal ederdim! Be- raberce hali ıslaha çareler düşünür- dük! Buna karşı Vamberi: — Ben bir ilim adamıyım. Böyle si- yaset işlerile alâkam yokur. Diyerek itizar eylemişti. Murad bey Msırda iken fevkalâde komiser Ahmed Muhtar paşa ile Ebül- hüda efendi taraflarından kendisini İstanbula celb için pek müsaid teklif- lerde bulunulmuştu. (Murad bey Mısırda İken kendisine Sulkasd için Mabeyinden iki defa me- mur gönderildiğini de Mücahedei mil- Tiye eserinde anlatmaktadır.) Pariste iken kayın biraderi Sabit efendi ile İzzet paşaya mensub sayılan adliye memurlarından Kado zade Ar bey İstanbula avdet için Murad beyi iknaa çalıştılar. O da avdelinin ne gil? şartlarla mümkün olabileceğini mü- beyyin bunlara bir lâyiha verdi. Bundan sonra Abdülhamid Yusuf Ziya paşa ile eski (Yeni Osmanlılar) dan Ebuziya Tevfik beyi Murad bey- Je diğer Jöntürkleri ikna eylemek va- gilesile Avrupaya gönderdi. Bunlar <Ahvali hazıranın vahameti. ne ve ortalığı teskin etmek lüzumuna kail olan zati şahanenin kendilerile barışarak şartlarını kabul; edeceğini bildirdiler, Jöntürkler de şu şartları saydılar: 1 — Siyasi menfiler ve Avrupadaki- ler hakkında istisnasız ve umumi bir af ilânı. 2 — Muhtar, Şakir , Ziya, Hasan Fehmi paşalardan, Hacı Akif efendi- den, İsmail Kemal beyden birine he- yeti vükelâ teçkiline mezuniyet veril- mesi; bu vükelâ heyetinin tensib ede- ceği ıslahatın tereddüdsüz kabılü, 3 — Şürayı devlet Mülkiye dairesine (Meclisi âli) namı verilmek; Padişah tarafından bu meclise tayin olunacak yirmi âzaya her vilâyettern birer mün- tehab âza celbedilmek; bu meclise Av- rupa umumi meclislerine verilen hu- kuk ve imtiyazlar bahşolunmak; bu mecliste hiristiyan Aza üçte birden a- şağı olmamak. 4 — Sansür usulü kaldırılmak; ga- zetelerin muhakemesi mahkemelere hasredilmek; gazeteciler hükümsüz hapis, gazeteler hükümsüz tatil olun. mamak. v 5 — Ecnebi devletlerce tavsiye olu- nacak ıslahat tedbirlerinin hüsnü ni» *yetle kabul olunacağı kendilerine bil. dirilmek (!) Abdülhamid Jöntürklerle müzake- para ve memuriyet tekliflerile kandım. mak talimatın, vermişti. Bu defa da pazarlik uymadı. Bir müddet sonra Abdülhamid Ay- rTupaya kaçanları memlekete iade et- mek ve Avrupada kalacak olanları bi» rer memuriyet kabulüne Ikna eylemek üzere ser hafiye Mahmud Celâleddin paşayı Parise ve İsviçreye gönderdi, Abdülhamid nazardan düşen ben- degünuni nefyederdi; bunlardan iti. barlarını iade ile avdet edenlerde olurdu. Ser hafiye Ahmed Celâleddin paşa dn bunlardandı. Abdülhamidin süt ninesinin yetiş- tirdiği Çerkes Ahmed Celâleddin bey uğrunda hayatını fedaya hazır oldu- ğu efendisinin zaaf ve havfini gösteren efalini tenkidden sakınmazdı, (Arkası var), iü yk ül şeklin