21 Haziran 1937 m ISTANBUL HAYATI: emma Deniz perileri Moda koyu karşıdan inişli çıkışlı bir papatye tarlasını andırıyor. Deni- &xin yeşil pırıltıları arasında renkli kümeler batıp çıkıyorlar, plâjın seğ- leri üzerinde güz alıcı renk yığınları öynaşıyorlar. Şen kahkahalar, tatlı fıvıltılar arasında allı morlu kümeler havalanıyor, boşlukta taklalar atarak koyun durgun göğsüne gömülüyor- lar, Vapur yaklaştıkça ba esrarlı bah- çenin çiçekleri daha iyi farkediliyor, sesler anlaşılıyor: — Haydi, Mimi. Hooop, derdemez hep beraber... Mimiler, Lililer sıra İle el ele tutu- Şüyorlar, kahkahalar arasında bir ses gürlüyor: — Hooeooop.. Tahtanın kenarına sıralanan deniz perileri bir anda yerlerinden fırlıyor- lar, ıslak, renkli mayoların örtmeğe çalıştığı narin vücudlar kıvrıla kıyrı- la suyun ürpertici kucağına atılıyor- lar. Deniz o kadar kıskanç ki, kolları arasına aldığı bir düzine zarif vücü- du bir anda bağrına basıyor, kıskanç homurtularla hepsini göğsüne göme- rek dışardakilerin gözlerinden gizli- Zavallı deniz, bunları da her zaman kendi göğsünde gizlenen yıldız göz- lü balıklar kadar İtaatli, ipek kaf- tanlı martılar kadar sakin ruhlu sa- niyor. Fakat hep aldanıyor. Bir kaç saniye sonra sivri tırnaklı minimini eler o yem yeşil göğsün ötesini, beri- sini delerek dışarı iy çın çırpınlılar, sukin bağrımı didik didik ediyorlar. Tekrar karaya çıki- yorlar. Sahilden bu şirin papatye tarlası- na doğru ilerliyorum. Aralarına 0- kuldukça renkli kümeler etrafımı sa- ryorlar, keskin kahkahalarla bağrı- şıyorlar; — Mimi bak, yabancı gelmiş. Hadi bonjur diyelim., — Hadi, hep beraber. marrrrrş.. — Booon juuur.. Morarmış minimini dudaklar ara- sından çıkan bu iç giciklayıcı bonjur yalara doğru sürüklüyor, Fakat bu tatlı ha- yal bir anda bunaltıcı bir ürperme ile uçup gidiyor. Etrafımda halkala- | nan bir sürü sevimli başın fırtınaya tutulmuş papaiyeler gibi birdenbire sallanmasile ıslak saçlar yelpaze gibi | açılıyor, uçlarından — suratıma yağ- mur gibi sular serpiliyor. ve, yanım- dan hooop, kumandasile denize atlı- yan ikinci bir grupun fışkırttığı kö- püklü sular tepemden aşağı yağıyor. Biraz daha durursam üstüm başım Sırsıklam olacak. Biran evvel mayoyu giyinip bu afacan sürüsünün arala- | rına karışmaktan başka çare yok. | CR. btanbul gümrükleri başmüdürlüğü | B. Seyfinin İzmire tayinile münhal kalan İstanbul Gümrükleri başmüdür- lüğüne Gümrük ve İnhisarlar Vekâ- leti ekonomik işler müdürü B, Mus- | tafa Nuri muvakkaten getirilmiş ve | İstanbul gümrüklerinde yapılması lü- | zumlu görülen islahat işleri de ken- disine verilmişti. İki seneye yakın bir zamandanberi İstanbul gümrükleri başmüdürlüğü- nü idare ederek, bu meyanda islahat programlarını de tatbik eden B. Mus- tafa Nurinin bu muvakkat vazifesi müddeti hitam bulduğundan kendisi- nin başmüdürlüğe asaleten tayini mu- vafık görülmüş ve tayini yüksek tas- dikten çıkarak kendisine tebliğ edil- miştir. Yeni başmüdürü tebrik ede- riz, y İ bazı tayinler ve terfiler olmuştur. Bu Odun pahalı Geçen senelere nisbetle çekisinde| 50 kuruş fark var Henüz pek erken olduğu halde odun ve mangal kömürü fiatleri, şimdiye kadar hiç bir yıl görülmemiş derecede pahalıdır. İstanbul piyasasına odun en ziyade mayıs ve haziran aylarnda ge- lir, Bu sebeple kışlık odununu tedarik edenler, bu aylarda odun satın alır- lar. Geçen seneye kadar bu mevsimde odunun çekisi 200-220 kuruş arasında satılırken bu sene fiatler birden bire 2710 kuruştan açılmıştır. İskelelerde büyük depolarda odunun fiati budur. Mahalle aralarındaki oduncular şimdiden 300 kuruş istiyorlar, Yeni Orman kanununun meriyete girme- si fırsattan istifade etmek istiyenle- ri harekete getirmiş ve derhal odun fiatleri diğer senelere kıyas edilmiye- cek derecede yükselmiştir. Kendilerile temas ettiğimiz bazı 0- duncular, İstanbul ve civarında odun. kesen amelenin başka iş bulduklarını ve işçi azlığından dolayı geçen sene- lerden az odun kesildiği ileri sürüyor- lar. Şimdiden odun flatlerinde bu yük- seklik görülürse kış günlerinde fiai- lerin ne raddeye geleceğini anlamak güç değildir. Diğer taraftan birçok aileler odun kullanmağı terketmişler ve ellerinde bulunan çini sobalarını satmağa te- şebbüs etmişlerdir. Bu suretle bir va- kitler otuz, kırk liraya satılan Fran- sız malı çini sobalar on on İki liraya kadar düşmüştür. Boğazın çıkış ve iniş seferleri Boğaziçinin Rumeli sahilinde otu- ran bazı okyucularımızdan aldığımız mektuplarda yaz tarifesi yapılırken ! kış ve iniş doğru seferlerin Beşikta» uğraması ve Üsküdarla aktarması olması rica ediliyor. Şirketi Hayriyenin nazarı dikkati- ni çekeriz. Adliye tayinleri Adliye vekâleti kadrosu tezyid ediliyör Adiiye memurları arasında yeniden arada İstanbul altıncı hukuk mah- kemesi âzasından B. Hüseyin, Muğ- la ağır ceza mahkemesi reisliğine, üçüncü hukuk mahkemesi âzasından B. Salih Zeki de Denizli ağır ceza mahkemesi reisliğine tayin olunmuş- lardır. Aldığımız malümata göre adliye vekâleti kadrosunda dört bin kuruş ssli maaşlı makamlara yeniden 25 kişi, dört bin beş yüz kuruş maaşlı makamlara 12, sekiz bin kuruş asli maaşlı makamlara 2 ve dokuz bin ku- Adliye sarayı Tuş asli maaşlı makamlara da yeni- den 1 kişi ilâve edilmesi kararlaştırık muştur. Bir genç kız elini makineye kaptırdı Galatada bir balık konserve fabri- kasında çalışan ameleden Zaharyati isminde bir genç kız elini çalıştığı ma- * kineye kaptırmıştar. Zaharyali'nin parmikları hurda- haş olmuştur. ŞEHİR HABERLERİ Proje yakında kati Şeklini alacak Yeni Adliye sarayının Sultanah- medde umumi hapishane binssı arsa- sında inşasına karar verildikten son- ra evvelce yapılan plânda, yeni arazi- nin vaziyetine uyması için bazı deği- şikliğe lüzum görülmüştü. Geçen gün şehircilik mütehassısı B. Proste ve belediye imar şubesi mü- dürü B. Ziya Sultanahmede giderek mahallinde tedkikat yapmışlardır. >Adliye sarayı, her türlü ihtiyacı kar- şılıyacak derecede mükemmel olacağı gibi, cephe itibarile de İstanbulda son zamanlarda yapılmış en güzel bir bi- na olacaktır. Bu bakımdan projede yapılacak küçük bir tadilden sonra umumi hapishane boşaltılarak yıkıla- cak ve bundan sonra yeni Adliye bi- nasının inşası münakasaya konacak- tar. Yağ satışı Yeni talimatnamede mühim hükümler | bulunacak Sıhhiye vekâletinin bir yağ talimat- | namesi hazırlamağa karar verdiğini yazmıştık. Vekâletin İstanbul beledi- yesinden İstanbulda yağ imalâthane- leri ve yağ satışı için istediği malü- mat gönderilmiştir. Vekâlet yağ istihsal eden mücsso- seler için esaslı tedbirler alacaktır. kuyruk ve nebati yağlar müstesna 0- larak karışık yağ yapılması ve satıl ması kati suretle yasak edilecektir. Esasen şehir meclisi de son zaman- larda verdiği bir kararla karışık yağ satışını kati surette yasak etmişti Talimatnamenin hazırlanan esasları- | na göre her imalâthanede mutlaka 0 | tomatik tesisat olacaktır. İmalâtha- | neye gelen yağlerdan evvelâ bir nü- mune alınarak bunların terkibi bele- diye kimyahanesisnde tahlil edilecek- tir, Kimyahane, o nümuneye göre bu yağın eritilerek piyasaya çıkarılıp çi- karılamıyatağını verecöği tahlil ra- porile tayin ettikten sonra müsbet rapor alan müessese bu yağı erite- | cek ve nümunesini tekrar kimyaha- neye gönderecektir, Ancak bu ikinci | tahlilden sonra yağın piyasaya çıka» rılmasına müsaade edilecektir. Bun- dan başka imalâthanelerin sıhhi ne gibi tedbirlere riayet edecekleri, nasıl teftiş olunacakları (o ve talimaname hükümlerine riayet etmiyenlerin na- sıl ceza görecekleri hakkında müessir hükümler olacaktır, . |. ... .. Ibni Sinâ günü Büyük Türk hekim ve filozofu İb- ni Sninânıa 900 üncü yıl dönümü bu- gün kutlanacaktır. Bu münasebetle saat 14 de üniversitede büyük bir top- lantı yapılacaktır. Toplantıyi tarih kurumu başkanı B. Hasan Cemil Çambel açacak, bundan sonra pro- fesörlerimiz ve Belçikalı profesör Be- yer tarafından nutuklar söylenecek- ; İbni Sinânm 900 üncü yılı müna- sebetile memleketin her (tarafında toplantılar yapılacaktır. Istanbulun plânı Mütehassıslar temmuz iptidasın- da toplanacaklar Şehrin umumi bakimdan ihtiyaç- larını teyin edecek mütehassıslar ko- misyonuna, iştirak etmek üzere alâ- kadar vekâletlerden birer mütehassıs davet edildiğini yazmıştık, Vekâletler bu günlerde mümessil- lerini yain edeceklerdir. Vekâlet mümessiilerinden başka üniversite, müzeler, evkaf, tarih cemiyeti, eski eserleri muhafaza cemiyeti, ticaret O- dası, etibba odası, limanlar umum müdürlüğü, güzelsanatlar akademisi, mimarlar cemiyeti, mühendislerbir- liği, devlet demiryolları, sanayibirli- ği gibi daire ve teşekkülerden birer mümessil bulunacak, bundan başka belediye de muhtelif sahalarda ihtisa- sile tanınmış, zevatı çağıracaktır. Ko- misyon, bir jüri mahiyetinde olmıya- caktır, Her biri mensup bulundukları makam ve teşekküllerin, yahud da kendisinin kanaatlerine göre şehrin ihtiyaçlarını bildirecekler ve plânda ne gibi esaslar bulunması lâzım gel- diğini söyliyeceklerdir. İhtisas komisyonu temmüzün ilk | haftasında toplanacaktır. İlk celseler- de B. Proste şimdiye kadarki çalışma- larının neticelerini ve şehir plânı hak- kındaki tasavvurlarını (bildirecek, bundan sonra komisyonu teşkil eden zevatın mütalealarını dinliyecektir. Hükümetin resmi kanaatlerine ve kararlara taallük eden hususlar müs- tesna olarak mütehassıs komisyonda ileriye sürülen mütalealarla mukây- yed bulunmıyacaktır. B. Proste kendi tedkik ve kanaatlerine göre plâm hazırlıyacağından bu mütalealar is- tişari bir mahiyette olacaktır. Komisyon bir ay kadar toplanacak,? bundan sonra mütehassıs asıl plânı hazırlamıya başlıyacaklır. Elbise hırsızı Çaldığı e'bise ile dolaşırken yakalandı Mustafa adında biri Tahtakale ci- | varında bir odada beraber yattığı Sü- | leyman adındaki arkadaşının bir ta- kım elbisesini çalmıştır. Süleymanın müracaatı üzerine zabıta Mustafayi yakalanmış, Mustafa İfudesinde elbişe- leri çalmadığını söylediği gibi hırsız- lığını isbat edecek bir delil de bulu- namadığından serbest bırakılmıştır. Mustafa bu suretle yakayı kurtar- dığına kani olarak biraz sonra çaldı- ğı elbiseleri giymiş ve sokakla d.lsş- muya başlamıştır. Bunu gören Süley- man derhal gizlice zabıtaya haber ver- miş ve Mustafa tekrar yakalanmıştır, Suçlu bu defa cürmünü inkâr edeme- miştir. Dün Sultanahmed birinci sulh ce- za mahkemesinde yapılan sorgu ne- ticesinde Mustafa tevkif edilmiştir. Küçükpazar semt ocağında müsamere Cümhuriyet Halk Partisi Küçük- pazar semt ocağı himayesi altında ça- lışan Küçükpazar Gençlerbirliği gös- terit kolu tarafından 26 haziran cu- martesi günü ve gecesi davetlilere mahsus bir müsamere verilecektir. Dumergue ölmüş... Bu zatin bütün dünyada politikacılığı kadar, belki de ondan da daha fazla bir şöhreti vardı: Tebessümü... Dumergucin bir ismi de «Gülen adam» dı.. Eski Fransız Cumhur reisinin ölü- mü dolayısile gazetlerde çıkan resim- leri bile gülüyor... Sanki Dumergue hayatta iken daima mütebessim ol- duğu gibi ölümüne de, ölüm haberini okuyanlara da gülüyor gibi... Doğru- su Dumergucin yetmiş bu kadarsene- lik ömründe en gıpta edilecek tarafı hayatının yekpare bir kahkaha ha | linde geçip gitmesidir. Bazı mütefekkirler gülmenin işti- hayı bile açtığını söylüyorlar. Bunun doğruluğunu tecrübe etmedim. Lâkin gülmek, tebessüm kadar hayatta bi- ze lâzım olan şey var mı?.. Gülmenin ne kadar mühim şey olduğunu şun- larla anlıyabilirsiniz. Bakıyoruz. İn- gilizler adeta bir «Gülmek seferberli- meşhur «Gülen ağam» plâğını bilir. siniz. Bu «Gülen adam» plâğında biri mütemadiyen güler, kahkaha atar. bunu dinlerken siz de nihayet güle- ceksiniz. Görüyorsunz ya gülme sari- dir... Gülünüz, bol bol gülünüz... Dünyanm her tarafında halkı neş- elendirmek için bir mücadele var.. Bu neşe ve kahkaha meselesile yakından alâkadar olan kendisine hürmet et- tiğim bir zat anlatıyordu. İsveçliler eski, ağır, durgun muüsikilerini çok neşeli bir şekle sokuyorlarmış. Japon- lar da böyle. eski melânkolik musiki yerine çok neşeli musiki parçaları — Şuraya oturdukları tam iki saat | oldu bay Amca... li lele 0 Bay Amcaya göre... —İ si i Tap gl, bez oturuyorlar, B.A — Demekki