Haziran 1937 Dünyanın en garib ve en esrarengiz memleketi: Tibet Buda mezhebinin reisi nasıl seçilir? Zehirli haplardan kurtulanlar nadirdir, her Orta Asyada münzeviler memleketi sayılan Tibet kıtası vardır. Tibet, bu- dist ri lerle meskündur. Şimdi bu eti, büyük bir araştır- de kaynaşıyor. Bu t harıl harıl bir çocuk ara dır. Sebebini anl rahibler mermlei ma faaliyeti Iç memle fani değildir. Delây nra ruhu, yeni do- u içinde tekrar dünyaya gi te budistlerin bütün Tibelte harıl harıl âradıkları şey; bun- Gün dört sene evvel ölen Dalay Lama» nın ruhunun girmiş olduğu bu ço- Guktur. Tibelliler, Buda mezhebinin en bü- Yük teisi olan Dalay Lamayı, seçmez- ier ve tayin etmezler. Dalay Lama- nun ruhunu vücudunda taşıyan bahti- yar çocuk, kendi kendine nasıl tecel- li eder ve nasıl keşfedilir? Mukaddes göl Tibetin merkezi olan Lasanın beş mil cenubu şürkisinde bir göl vardır. Bu göle «Dinin muzaffer tekerleği» namını verirler. Dalay Lama öldüğü zaman ruhu gider bu gölün derinlik- lerinde saklanır. Yeni Daly Lamayı zamanı gelince onun muvakkat i bu göle müracaat eder. Bazan gölün üzerinden rüzgâr eserken Su- yun üstünde bir bulut toplanır ve bu- nun altında bir hayal görülür, bu ha- hayale benziyen çocuk bulununca ye- ni Dalay Lama bulunmuş demektir. Hayale benzemesi kâfi değildir. Ben- ziyen birkaç çocuk olabilir. Onun için bu çocuklar bir imtihana tabi tutu- lurlar. Evvelce Dalay Lamanın hayat- ta iken kullanmış olduğu çanı, veya tesbihini, veya hoşalandığı hizmetçi- sini tanıyan çocuk, diğerlerine tercih edilir ve tahta oturtulur, 2-3 yaşlarında bulunan çocuk bun- ları nasıl tanır? Diyeceksiniz... Fakat Tibetliler onun fevkalbeşer bir mah» Jük olduğuna inanmıyorlar mı? Çocuk seçildikten sonra Yeni Dalay Lama seçilince onu La- saya getirirler.Çocuk, annesine, babâ» sına elveda eder. Bundan sonra artık onları sade âdi bir ziyaretçi gibi göre- cektir. Çocuğun hayatına hiç kadın karışmaz. Annesinin yerini «odabaşi> alır. Odabaşı ve - başvekiiharç, her ikisi de en yüksek mertebeye erişmiş 'papazlardır. Bunlar çocuğa bakarlar, Daha pek genç iken kendisine Buda dininin inceliklerini öğretmek üzere hocalar tayin edilir, Bu dini işlere bü- yük ehemmiyet verilir. Dünyevi mesa- ille iştigal etmesi pek şayanı arzu de- ğildir, Fakat mevkii iktidara geçmek her | çocuğa nasib olmaz. İktidar mevkiine geçmek zaman yaklaştıkça tehlike ar- tar. Tibetliler bir Dalay Lamanın 2€- hirden ölmiyeceğini söylemelerine rağ- men etrafındakiler böyle bir tehlikeye karşı daima müteyakkız bulunurlar, Zehirli çaylar Bu zehirlenme tehlikesinin membat şudur: Dalay Lama tahtına oturmağa nam. zed olan çocuk, Tibetin muhafız ma- budesinin karargâhı olan Palden Lams gölünü tek başma ziyaret et- meli ve yüz yüze konuşmalıdır. Gülden dönünce, çocuğa kuvvetini iade için bir hap verilir. Bu hapı yu- tup ölmiyen Dalay Lama namzedleri pek nadirdir. Şimdiye kadar bu hapı yutup ölmemiş yalnız bir çocuk görül- müştür. Tibetliler, mukaddes gülden dönüş- te, bu kuvvet hapını yutan çocukların ölümünü, muhafız mabudeyi kızdır- mış olmasına atfediyorlar, Hakikat halde bu ölümleri Dalay Lama sarayında hüküm süren entri- kalara ve biribirine muarız zümrele- Tin cidaline atfetmek lâzımdır. Müstakbel Dalay Lamayı kendi menfaatlerine uygun görmiyen züm- re, onu zehirleyip ortadan kaldırmak için mukaddes dönüşü bir fır- 88 iltihâz ederler. Son Dalay Lama- rın zehirli hap ölümünden kurtul Muş olması, kendisine gayet sadık ve âçıkgöz hizmetçilerine medyundur. Bunlar, zehirli hapı, zararsız bir hap le değiştirilmişler, ve muhakkak bir ö Jümden kurtarmışlardır. 18 yaşında Dalaylama Zehirli hapı yutan çocuk şayet, ö- lümden kurtulursa 16 yaşına bastığı zaman Dalay Lama olur, devletin ba» gına geçer, | bette kendisinden daha kudretli, ve ge- | niş salâhiyete sahib bir adam yoktur, kadının İki kocası vardır Hem ilâhi, hem de dünyevi kudreti elinde bulundurduğundan, artık Ti- Son Lalay Lama çok İnadçı bir tabi- ate malikti. Devlet şürası bir kararı tasdik için onu tazyik edince sadece kararnameyi yırtıp atmakla kalmaz- dı, ayni zamanda bütün şürü âzasnı | bir manastıra hapsettirirdi. Maama- fih Dalay Lamaların çoğu dünyevi sa- | lâhiyetlerini kullanmaktan içtinab e- | derler. Ellerini dünyanın pis işlerine | karıştırmak istemezler, Bu işleri bir | naibe tevdi ederler. | Dünyanın en yüksek memleketi 'Tibete dünyanın tavanı diyorlar, Çünkü dünyanın en yüksek memleke- tidir. 3000 metre yükseklikteki yerler alçak addedilir. 5000 metre irtifada manastır ve köyler pek çoktur. Tibe- tin dünyanın en münzevi yeri olduğu- na şüphe yoktur. Avrupanın hemen hemen yarısı kadar bir yer işgal et- mesine rağmen, ancak üç milyon bir nüfusu vardır. Buranın rüzgârların- dan kaçınmak bir meseledir. Sabahle- yin erkenden kalkıp büz üstünde yü- rümek, öğleye doğru bıçak gibi esen rüzgârdan daha iyidir. Tibetliler” soğuktan müteessir ol- msxlar. Ekseriya buz üstünde yarı Çıplak gezerler. Tibetlilerin çoğu, elân daha göçebe hayatı yaşamaktadırlar. Esasen bu iklimde başka bir hayat sürmek imkâni da yoktur. Arpa unu ve çay esas gıdayı teşkil eder. Bu ik- limde arpa bozulmadan üç dört yüz sene muhafaza edilebilir. Et üç sene muhafaza edilebiliyor. Her tarafta te- dddüdü zevcat hâkimdir, Bir kızın iki üç kardeşle evlendiği görülür. Esasen evde hâkim kadındır. Kardeşlerden biri karısile kalırken diğeri iki, üç gün- Lük mesafedeki sürülerle meşguldür, üçüncüsü ise ticaret için Lasaya git- miştir. Biri gelince diğeri gider. Bu su- Tefrika No. 127, Histeki aleyhtar zümreye iltihak ede- ceğini, hiç olmazsa yapılan hücümlar karşısında -sırf şahsını mesuliyetten kurtarmak için- kendisini feda edece- ğini sanıyordu. İşte bu düşünce ile, sadrazamın elinde bir vasıta olarak telâkki etti- ği meclisi mebusanın feshine Talât paşanın yanaşmamasını pek mânidar buluyordu. Ancak Enver paşa, sadrazamın bu mütaleasına itiraz ettiği takdirde muhstabını kandıramıyacağını bili- yordu. Esasen maksadı da Telât ps- Şayı ikna etmek değil, yalnız tecrübe etmekten ibaret olduğuna göre fazla ısrar etmeği münasip görmemiş ve sadrazamın izahatını makul bulmuş gibi davranarak sözü başka bir mev- zua intikal ettirmişti. Enver paşa, daha uzun müddet mukavemete imkân görüyordu.. 1918 Ağustosunun son günlerine tesadüf eden bu tarihlerde Osmanlı orduları başkumandam, harp vaka- yinin hiç te iyi bir safhada olmama- #ina rağmen, kısa bir müddet sonra Osmanlı hükümetinin müttefiklerile beraber silâhlarını bırakarak sulha talib olacaklarını düşünmemişti. En- ver paşa, daha uzun zamanlar cephe- lerde mukavcmet etmek yümkün ola- cağını, harbin sanunde beklenen za- fer ihtimallerinin kalmamasına rağ- men, harbi uzatmakla düşmanın da yıpranacağını düşünüyor ve bu Su- retle her iki muhasım kuvvetler ara- sında az çök müsavi şartlarla sulh yapılabileceğini ürid ediyordu! Bina- enaleyh Enver paşa, son ümid kay- boluncıya kadar silâhı elden bırak- mamak ve dayanmak fikrinde idi. Hattâ bu mukavemet ne kadar uzatı- Jabilirse, o derece iyi netice alınnca- ğına emindi. Fakat Harbiye nazırı, Talât paşanın kendi düşüncesine işti- rak etmediğini de tahmin ediyordu. O derecede ki mevcut müşkülâtın, da- hilden ve hariçten bir kat daha şid- detlendiği anda Talât paşasın istifa- yı tercih edeceğini de biliyordu. Çün- kü Talât paşada son günlerde hasıl olan meyus tavır ve hareket, sadraza- mın böyle bir karar vermeğe hazır- landığını da gösteriyordu. Bu vaziyet karşısında Enver paşa için her şey- den evvel istikbale hâkim olscak bir hükümetin teşekkül etmesi zarureti vardı, Talât pasa çekildiği takdirde. Talât paşa çekildiği takdirde ken- disinin sadarete gelemiyeceği mu- hakkaktı. Esasen o bu fikirde de de- ğildi. Çünkü harbe devam etmek için yapacağı askeri teşebbüslerle şahsen uğraşacağı için, hükümetin başında bulunacak şahsiyet, devletin umumi siyasetini idare edebilecek, ayni za- manda hem padişah, hem de halk için itimada şayan biri olmalı idi, En- ver paşa, bu düşünce ile hareket eder- ken kendisinin de iştirak edebileceği bir hükümetin başına getirilecek za- ti bulmak maksadile bir hayli zihin yordu. Bir aralık sada- Tete sabık Harbiye nazırı İzzet paşayı o iki buçuk ay evvel vefat eden eski sadrazam) getirme- nin münasip olduğunu düşündü. Fa- kat İzzet paşa, Harbiye nezaretinden ayrıldığı, hattâ harbin sevk ve idaresi bakımından aralarında ihtilâf çıkıp ta harp içinde ordu kumandanlığın- dan çekildiği gündenberi kendisine muğberdi. - Binaenaleyh İzzet paşa sadrazam olunca, kendisini de Harbi- ye nezaretinde ve ordunun başında bırakmıyacağı muhakkaktı, Bundan başka İzzet paşa sadarete geçince, bir asker olmasına rağ men, ahvalin aldığı şekilden müteessir olarak, biran evvel har- be nihayet vermek çarelerini arıya- caktı, Hattâ Talât paşa kadar da s8- bat ve ısrar etmiyecekti. Binaenaleyh Enver paşanın düşündüğü şekilde hareket edecek bir hükümetin başın- da İzzet paşanın bulunamıyacağı mu- hakkaktı, vetle kavga ve kıskançlığın önüne ge- çilir, Bühriye naziri Cemal paşanın sâ- darete getirilmesine gelince: Belki | cekti, “Itihad ve Terakki, nin son devirlerinde Suikasdlar ve entrikalar Sahife Yazan: Mustafa Ragıb Es-atlı Enver paşa, kendisile anlaşarak Ahmed Riza beyin sadarete geçmesini istiyordul O, bugün sadrezamın kendi lehin- | Cemal paşa, kendisinin. tasavvur etti de söz söylediği halde, yarın mec- | ği gibi harpte mukavemeli uzatmak plânına yanaşırdı. Fakat bu mağrur İktidar mevkiine gelir- büsbütün uzaklaştıracal dareti değil, Harbiye ne: ber başkumandanlığı da idare etme- ğe çalışacaktı: Bununla beraber, memleketin sivil ve münevver kısmi- le arası İyi olanı Cemal paşanın bu zümrenin telkin ve irşadile harbe ni- hayet vererek o memleketi sulha ka- vuşturacâk bir politika takib etmesi ve bu sur'cile harbin devamı müdde- tince kendi şahsına teveccüh eden mesuliyetten sıynlıp harp mesuliye- tini kendisile Telât paşaya yükletme- si ihtimeli de çoktu. Bundan başka 'Talât paşa kabinesi çekildikten sonra, pedişahın Cemal pâşaya sadareti ver- miyecek tedbirlere baş vuracağı da. şüphesizdi. Ahmed Riza beyi muvafık görüyordu, çünkü... Bu mülâhazalarla kafasını yoran Enver paşa, nihayet yeni kabinenin Ahmed Riza bey tarafından teşkil edil mesini en münasip bir tesviye tarn olarak düşündü. O, mütaleasını şu sebeplere istinad ettiriyordu: Gerçi Ahmed Riza bey ile arası son günlerde çok açılmıştı. Hattâ - evvej- ce yazdığım gibi - Romanyanın isti. lâsı üzerine meelisi âyanda Ahmed Riza bey Ve aralarmda şiddetli bir hâdise de geçmiş, «İttihad ve Terak- kiz nin bu eski liderin hürüm ve tenkidleri karşısında müteessir ola- rak Ahmed Riza beyin üzerine yürü- meğe teşebbüs etmişti. Şu takdirde vaziyetin zahiri şekline göre onun Ahmed Riza bey ile birleşerek çalış- masında imkân görülemezdi Fakat Enver paşa, bütün bu gayri- müsaid vaziyete rağınen eski meclisi mebusan reisinden başkasının sada- rete geçmesi münasip olmıyacağı dü- şüncesinde idi. Çünkü Ahmed Riza beyin son zamanlardaki muhalefetin- den dolayı padişah- Üzerinde tesir ve nüfuzu çoktu. Bu itibarla hünkârın Ahmed Riza beyin iktidar mevkiine getirmeğe razı olacağı - şüphesizdi. Enver paşaya göre Ahmed Riza bey yalnız kendi şahıslarına O muarızdı. Yoksa «İttihad ve Terakki nin pren- siplerine zi bir kanaat beslemiyor. du. Binaenaleyh eski mcelisi mebusân reisinin beşında bulunacağı bir hü- 'kümet - padişahın ve harici tesirlerin ısrarma rağmen - «İttihad ve Terak- kis nin ana prensiplerine aykırı bir harekete geçmiyecek, cemiyetin teşek- küllerini dağıtımyacak ve neticede İttihadeilar için muzır bir hükümet olmıyacaktı. Ahmed Riza beyle uyuşabileceğini tahmin ediyordu. Enver paşa, bütün bu vasıflarından başka, Ahmeğ Riza beyin kendisin- den ziyade Talât paşa ve arkadaşları- Da, yani «İttihad ve Terakki» nin si- vil zümresine muğber olduğuna kanl idi. Hattâ meclisi âyanda aralarında siyet olduğunu tahmin ediyordu: O, âyan meclisine girdikten sonra âyan riyasetine geçmeği kurduğu halde, eski meclisi mebusan reisinin bu istö- ğine bilhassa o zaman Talât paşa mu- halefet etmşiti. Ahmed Riza bey, Ta- Jât paşa ile arkadaşlarının bu hare- ketini bir türlü affetmiyordu. O za- man âyan Yelsliği meselesinde Enver paşanın bir tesir ve nüfuzu görülme- mişti, Bunu Ahmed Riza bey pek iyi biliyordu. Şimdi vaziyet bu merkez- de iken Enver paşa, el altından Ah- med Riza beye hulül edip te, sadare- pek güzel şerait dairesinde uyuşacak, hattâ Ahmed Riza beyi sonuna ka- dar harbe devam edecek surette aske» Yi mukavemeti uzatmağa ikna ede CArkasıvar)