Her Akşam Bir Hikâye ın derecede kıskanç e çok mesud bir ni- t Meziyet erecede bir k dakika yormuş gibi bir k ve bir k , gözü hiç bir a Hilminir "iyi tef kten sonra Meziyet ii kendini muşatmağ Yarım geçmiş ol nde değil, ta- n, derdi. Senin bileceğini dü- Halbuki Hilmi ö kadar iyi bir koc: Bir gi hâlâ hidd takdim etmi, olmakia beraber 1 çılgınlıkların de- dikodusu hâlâ devam ediyordu. Bu kadın Meziyete Hilmiden sitayişle bahsetmişti, Şimdi ikisini de çaya da- vet ediyordu. Meziyet davet tezkere- sini okurken bundan bin türlü mâna- Jar çıkarmıştı, Mutlaka bu kadın ile Hilmi arasında bir münasebet vardı diyordu. Yoksa bile herhalde olmak #htimalini görüyordu. Hilmi bıkrnış bir halde idi. Kıskanç kadınlara lânet edecek bir hale gel- mişti, Meziyetin yanmdan kaçıp na- sl olursa olsun kendisini başka bir kadının kucağına atmak için âdeta bir arzu duyuyordu Meziyet susuyor, Hilmi de susuyor, fakat can sıkıntısından patlıyordu. Odada boğulacak gibi oldu. Pencere- yi açarak biraz ferahlamak için bal- kona çıktı. Hava güzeldi. Balkonda bir çiçekliğin içinde seri bir gül du- Tuyordu, Bunu görünce Hilmi biraz ferahladı. Fakat Meziyetin balkonun manivelâsını çevirerek onu dı bırakmış olduğunu görünce fena hal- de hiddetlendi. Fakat sonra balkonda kelacaksa da hiç olmazsa vırvırdan kurtulacağını düşününce müteselit oldu. Biraz geçti. Meziyetin kendiliğin- den kapıyı açmıyacağı muhakkaktı Ne yapmalı? Bağırmalı, onu çağırma- Ni mı? Ya aldırmazsa? O bunları dü- şünürken, karısı, sokağa çıkıp git- tiğini gördü, Onu ceza diye balkona kapamış, kendisi de dışarı çıkmıştı! Meziyet başını kaldırıp yukarı bil bakmadı. Hümüi uğradığı bu belâya nasıl bir çare bulacağımı düşünürken dört metre ötede. yandaki apartıma- nın balkonunda bir kadının kendisi- ne baktığını gördü. Güzel bir çift göz, güzel bir kadın siması... Hilmi birdenbire içinde bir keyif duydu Konişu kadına bakarken onu sanki kolları arasında sıkıyormuş gibi bir hulyaya kapıldı n bu Müşiimcee oldu- gözle Fakat zihne ğu ar gul sırada de geri muştu. Çok geç na bir de ki Hilmiye bafifçe » güler gibi oldu ve mağa başladı. Çoruk sn- şeyler söylüy Hilminin balkonunu parmağile göe- teriyordu. onu suslurmak istediği hak de o ağlamağa başladı. Hilmi merak en genç krdın mahcup bir Gül istiyor, d Hilmi gülü alarak öteki balkona attı. Kadın gülü çocuğa verdi: — Sakın koparma . zel, Bak ne gü- Ayni Mya tatlı bi Hilmiye teşekkür etti ile bu genç kadın e uzun bir ço bir anlaşma ve yi â dın, başı yordu. Şimdi F ında tatlı bir çevrilmiş, cevap ve: mi ile genç kadın rabıta hasıl olmuştu. Fakat genç kadın, birdenbire çocu- ğu alarak içeri girdi. Balkon Kapısını kapadı Hilmi hayretler içinde kaldı. bu hayret çök sürmedi. Çünkü görmüş ve nımıştı, Komşu kadın i ha evvel gördü; ti şüphelendirmemel ması Hilminin ü İçinde bi pısırı hafifçe geldi ğını O zannede memnun ve sakin bir çehre ile gör- dü. Balkondaki gülün uçmuş olduğu- na dikkat etmedi. Koc jik yaneti onda hiç şüphe u Müşfik bir tavırla Hilmiy Barıştlar. Fakat balkonda başlıyan hiyanet bir haftaya sürmeden tabii kati neticesine doğru yürüdü. inn Hikâyeci BORSA İstanbul 10 Haziran 1937 (AKŞAM KAPANIŞ FİATLERİ) Esham ve Tahvilât İst, dahili Kuponsuz 1933 istikrarı 9s, Ünitürk 1 18,55,— » MN 18,12,50 » M 18,10— Mümessil i 44,20 » U 40,15 » Müessis 77,— T.C. Merkez Bankası Anadolu his, Telefon Terkos 10,— Çimento 13,15 ». M İttihat değir. 10,— Iş Bankası | 9,80) Şark O» 080 Para (Çek fintleri) Paris o 17,71,50) Prağ Londra oo 626,—İ Berlin Nev York 78,90,—| Madrid (| 13,97,75 Milâno — 14,980) pp 345050 a Zleti 4,16, Cenevre ( 3,45,— Beüksel (46750) Pngo O 39775 İ Bükreş | 107,18,75 Amsterdam 1,43,42| Sofya 63,89,75| Moskova (23,99,50 88,— 4— 6,0 Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Asım, Taksim: Kürçüyan, Firuzağada Ertuğrul, Kalyoncu- kullukta Zafiropulos, Beyoğlu: İs- tiklâl cadesinde Galatasaray, Tü- nelde Matkoviç, Galata: Okçumu- sa cüdesinde Yeniyol, Fındıklıda Mustafa Nenil, Kasımpaşa: Mü- eyyed, Hasköy: Nesim Aseo, Emin- önü: Beşir Kemal - Mahmud Ce- vad, Heybeliada: Halk, Büyükada; "atih: Şehzadebaşında Asaf, Ahmed Suad, Ba- Sarıyer: O Em an Receb, Kadıköy: Pazaryo- lunda Rıfat 3 Modada Ald- addin, Üsküdar: İmrahor, Fener: Emiliyadi, Beyazıt: Kumkapıda Belkis, K k Hasan Hu- lâsi, Samatya: Kocamustafapaşa- da Rıdvan, Alemdar: Ankara cad» desinde Eşref Neşet, Şehremini: Topkapda Nazım, tar, 95,— Jİş. B. Hamiline 9,80) 22,61,34| 1,96,98| Sahife .9 11 Haziran 937 Cuma İstanbul — Öğle n Piğkla Türk musi 13,05 Muhtel! 1250 Havadi 14 sa dans | musikisi Radyo fonik komedi (Mo- | köşk) 20 Türk Arabca söylev, 21 eseri tarafından 'Türk Orkestra: 22,15 Alanr ve leri ve ertesi günün programı, 22,90 Plâkla sololar, opera ve operet par- çaları. 23 Son. Ecnebi istasyonların bu akşamki en müntehap programı saat 22 «Gece ya ts de. Peşte erdi: «Simone Boccânegra opera, Bükreş (384) 20,50 Donizetti: <Don Pasgualee Op Franklurt (251) 21,10 Senfonik konser. Lâl (247) l 21,30 Müstemleke musikisi, Viyana 507) 23,20 Konser. Lüksemburg (1293) 23,30 Mozart: artet» mi bemol. Peşte (549) 24 Tzigan musiki, Dans musikisi Lüksemburg (1293) saat 24, Mar- İ silya (400) 24, Londra (kısa dalga) 23,55. 12 Haziran 937 Cumartesi İstanbul Öğle Plâkla Türk mu 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı, 14 s tı: Saat 18,30 Plâkla u 19,30 Konferans; Dok- tor Selim Ahmed tarafından (Sıtma). 20 Fasıl Soz heyeti, 20 30 Ör tarafından arabca 2. 22,15 Ajans ve borsa haberleri ye ertesi günün proğramı 0 Plâk- 23 Son T, TİCARET ve ZAHİRE BORSASI 10/6/937 FİATLER CİNSİ Yukan Kr, Pa Aşağı Kr. Pa e RR | 3 sert | Arpa çuvallı | > döne Çavdar | Mesir sarı | Keten tohumu Susam Tiftik Peynir beyaz 10 15 112 20 26 22 aği GELEN 640 1/4 Ten 30 > 5 >. kaşar Buğday Arpa l Çavdar Un 7412 > > Misir 4 İ Peynir 7 > Kaşar b » | Pamukyağı 46 » Yapak 151/2 » GİDEN ——— o. — Tiftik 48 Ton Razmel 2021/2 » DIŞ FİATLER am m e — Buğday: Liverpul » 1 Şikago * Vinipek : Anvers | 5,98 Kr. EİT gibi BIR OTOMOBİL Kl AYİCİK) AKIŞ, MALİ KÜÇÜK İLÂN 7 Sy ME YMY lg Tall iiNE KUBİLÂY HAN Yazan: İskender F. Sertelli Şansiye uzattı — Al bunu.. kınır Sonra yavaş ya' rin bir ucuna oturdu tüyü çekip attı. — Seni, si tutup tut lamak için, deniyordun günün birinde Kubilâ; ki ım, senin gibi ketum bir adar kâtibi olarak seçtiği için başır ker İ tebrik etmeyi unutmuy | | | | Şansinin dizleri de elleri kadar tit- riyordu. — Bu deneme hayatınıza mal o caktı, imparatoriçem! Bu kadar t likeli tecrübeye neden lüzum gördü nüz? — İnsan beraber işlediği birce: arakadaşını arasi K mazsa, gideceği yolda yer T karşılaşabilir, Müslüman kadını $ tile karşına çıktığım zaman siden bahsetmiştim. hakaretime kar- şı teessüre kapılarak sen de beni: beraber Şansiye atıp tutsaydın, onu yani kendini müdafan N gözümden düşecektin! Ve ben de mi kaybetmeğe mecbur olaca Benden şüphe mi imparatoriçemi! - Evet. Çünkü, san defa görüş ğü a zaMAN, bana kızarak ürüm ini düşünerek, bunu | ğa lüzum görmüştüm. — Ya şimdi? — Artık inanıyorum zindandan ve ölümden için, seni bütün insanlardan üst yüksek bir şahsiyet ol Şansi geniş bir nefe Yere, imparatoriçenin ayağının di- İ bine oturdu. İ çük bir adamın, Kubilây g — Ben o gün bursdan yrılırken güm gibiydim.. ne yaptığımı, ne söy- lediğimi bilmiyordum. Benim gibi kü- gibidünyaya hükmeden bir hükümdara zevcelik yapmış kadına el uza elbette bir delilikti. Bunu sonradan anladım. * damarlarımda tutuşan ateşi ve içim- | | | deki duyguları söndürmeğe çalıştım. Bu küstahlığımdan, bu deli şimdi kendim de utanıyorum.. beni affediniz, imparatoriçem! Aşkın gö- zü ve kulağı yoktur derler. Ben de o gün körler ve sağırlar gibi, bir şey görmüyor ve bir sey duymuyordum. ”.. TTiyen - Fonun aşkı Tiyen-Fo, o gecedenberi Şansiyi düşünüyor, geceleri onun hayalile ko- nuşmaktan uyku uyuyamıyordu Şansi imparatoriçeye kendini affet- tirmek için, aşkını nasıl boğduğunu anlatmıştı. 'Tiyen-Fo bu geceden sonra Şansiyi sevmeğe başlamıştı Şansinin fedakârlıklarını hangi er- kek yapabilirdi? Şansi, Tiyen-Foyu cellâdın elinden kurtarmış ve onu zindandan kaçıra- rak hürriyete kavuşturmuştu. Gerçi Tiyca-Fo sessiz bir köyün ki-- çücük kulübesinde insan yüzüne has- ret çekerek, münzeviyane yaşamak- tan usanmamış değildi. Fakat, ne de olsa yaşıyordu ve günün birinde ta hinin ona güleceğinden emindi Şansi., , gözünün önünde gene onun hayali dolaşıyordu. Bu fedakâr ve asil gencin ne sarsıl maz bir iradesi Vardı. Bir müslüman kadını sifatile onu tehdid ettiği za- «man, müşterek işledikleri bir suçun meydana çıkmaması için, kadını öldürmeği bile göze almış ve hançeri- ni çekerek üzerine yürümüştü. Tiyen-Fo o gün duduğu hey ömrünün sonuna kadar unutan caktı, 'Tiyen-Po zindandan yani cellâdin baltasından boynu nu kurtardığı gün bile bu kadr a can duymamış ve bu derece titr mişti, Tiyen-Fo yatağında yatamıyordu. No. 77 iTiyen-Fo kulübesinde Şansiyi düşünür - İken, Pekin sokakları başdan başa donan- : İmıştı. Kubilâyın oğlu Koradan dönüyordu kat, yeğenimin ri, beni ©ri uza cağı u iz. Onunla yaşıyamayız, Dedi.. başını gönder na çok görm onun ateşini verdir teskin et!» tek pılıyor a olan ib gelmişti. Zal ceği belliydi. kuvvetli bir yere öyle ki Tiyen-Fo kavgada üstün £ cuğun mağrur bir tavırla kaldırarak: Bir daha karşıma çıkarsan, seni en çocuk süklüm büklü! rek bir kenara çekildi.. yenilme- nin acısını duyan bu zavallının göz- lerinde inti bir insanın sör di — Peki, dedi, bir daha am. Benden kuvvetli Fakst, buna insn ki, bizim senden kuvvetlisi de vardır! Çocuklar ayrılıp gittiler. Bu küçük faknt çok heyecanlı ve çok düşünd i sahne karşısında bir müddet hareketsiz kalan Tiyen- Fo: İşte, ibret alınacak bir Diye mırıldandı.. Odasına döndü. Yatağına girdi. Şansi zayıf ve Kubilây kuvveti kaldıkça, zayıfın ezilmesi mukadder... İnsan, zayıfın aczini ve kuvvetlinin gururunu gördükçe istikbalden endi- şe ediyor. Kubilây, Şansiyi her zaman kıp Şansinin peşinden koşum; ezilmek demektir, Bu hâdise acaba Tiyen-Fonun aşkı nı söndürmesine ve kararını değiştir. mesine sebep olacak mıydı? “.. Prens Çin - Kin Pekine gelince. Şansi, 'Tiyen-Fodan ayrıl denberi muztaripti.. o mütemadiyen Tiyen-Fonun akıbetini düşünü; 'Tiyen-Fo köydeki kulübede r na kadar münzevi bir hayat eaktı? ansi bunu € nerek muztarib ol- duğu kadar, onun yerine idam edilen kadının babasım da di i bu adamı Pekinde günleree aramış, bulamamıştı. (Arkası var)