| 4 AKŞAM TARİH KONUŞMALARI Ji İstanbulda Venedikliler Venedikillerin İstanbula yerleşme» leri çok eski zamanlardan başlar. 1274 de İstanbula yerleşen Venedikli- ler, üç sene sonra Bizanslılarla bir muahede üktederek Bizans impara- torluğunda bir mevki sahibi oldular, ve Istanbulda da bir mahalle tesis et- tiler, Cenevizliler ise 1267 de Galataya yerleşmişler, imparatorların gözüne girerek Venediklilere karşı rekabete başlamı: di Bü vaziyet, Venediklilerin tefevvu- kundan korkan imparatorların da iş- lerine geldiği için Cenevizlileri daima iltizam ederler, Venedikliler hakkın- da en şiddetli kanunları tatbik eder- lerdi. Bir Venedikli Bizans mahkemeleri- ne müracaat etti mi, hâkim de, avu- katlar da kendisine ağız açtırmazlar- dı. Mahkemelerde işini gördürmek is tiyen bir Venedikli behemehal para yedirmeğe mecburdu, Hükümet, Ve- nediklilerle Rumlar arasnda daima ihtilâf çıkarmıya çalışırdı. Bir Vene- dikli İstanbul içine yalını serbestçe getiremez, ve orada salamazdı. Evle- ri yansa, tekvar yaptıramazlardı. Ve- nediklilerden mal alanlar gayet ağır vergiler vermeğe mecburlardı. Rum işçileri Venediklilerin hizmetinde ça- hışamazlardı. Venedik balyoslarının Imparatorlara vaki olan şikâyetleri de hiç bir netice hasıl etmezdi. Fakat 1322 de Bizanstılârla yapı- Jan bir muahede bu zulümlerin çoğu- nu ortadan kaldırdı. Venedik baljo- sunun da nüfuzu bir kat daha arttı O zamanlar Venedik kolonisi Ha- içte Porta Peramae yani Balıkpazarı kapısı ile Porta Drungarii Zindanka- pısı arasında otururdu. Burada iki kilise vardı ki, biri Santa-Mariâ, öbü- rü de San-Marko kilişesi idi. İmpara- tor bu kiliseleri Venediklilere tahsis etmişti. Fakat Venediklilerin otur- dukları yer, Galatada oturan Ceneviz- lilerin işgal ettikleri yerler kadar de- gidi. Ayni zamanda, mehallelerinin etrafına sur bile çekemezlerdi. Fakat İstanbulda nüfuzları artıncn, hu- dutlarını bir kat daha genişlettiler. Her tarafta arazi satın aldılar. Ora- Yarda evler yaptırdılar. İstedikleri sa- natla meşgul oldular. İstedikleri eş- yayı satabildiler. Bir takımları Rum kızlarile evlenerek emlâk sahib: oldu- lar, İşte bu suretle İstanbulda bir Ve- nedik kolonisi teşekkül etmiş oldü. Venedik tacirleri şehre getirdikleri malları daha ucuz flatle sattıkları için Rumlara müthiş bir rakib kesil- diler. Bu sefer dabağlık, kunduracı- ık ve sandıkçılık gibi ufak sanatları İşiemeğe başladılar. İmparator, Vene- diklilerin bu vaziyetlerinden ürkmeğe başladı. Hatta bunu devrin vakanü- visi Nikeforos Garigoras da itiraf edi- yor: «Eskiden, diyor, onların yalnız bir kaç ufak ve hakir binalar yapma- larına müsaade edilirdi. Sonra, 7a- man geçtikçe, en parlak ve en kudret- W mevkle yükseldiler, Fakat Grigoras bunun sebeplerini de izah ediyor: Hü- kümeti ele geçirmek için prenslerin 'biribirile boğazlaşması, Bizans ordu- Jarımın kuvvetten düşinesi, bu yüz- den ecnebi ordularının yardımlarına ihtiyaç gösterilmesi, bütün Bizans servetinin ve tekmil deniz varlidatı- nın, hattâ hükümdarın hazinesini zenginleştiren bütün devlet gelirinin de Venedikliler eline geçmesine sebep olduğunu anlatıyor. Filhakika İstanbulda yerleşca ban- ker, tacir, Yahudi ve hristiyan âdeta ayrı bir cumhuriyet hâlinde yaşıyor- du. Venedik gibi onun bir doju, bir Senatosu, meelisleri, belyosu denilen bir elçisi, müşavirleri, büyük meclis- leri, cemaatin bir hâkimi, bir de avu- katı vardı, Fakat aresında eri nüfuz- lusu Venedik Balyosu idi, İstanbul- daki Venedik kolonisi onun idaresi altında idi. Venediği Rumlara ve Şark vilâyetlerine karşı o temsil ediyordu. Venedik elçisi, Senato ile doj tara- fından tayin olunurdu. Hizmet müd- deti iki sene idi. Fakat bu müddet icabına göre bazan uzatılabilir, bazan da kısaltılırdı. Masmetih elçi, yerine tayin edilen adam gelinciye kadar mevkiini bırakamazdı. Yerine gelen #dame işlerin gidişini ve koloninin Yeni seçilen bir Venedik dojuna yapılan tören siyasl ve mali vaziyetini anlatır, ye- rinden öyle ayrılırdı. Venedik cumhuriyeti İstanbula yol- ladığı elçilerin ik 1 » artarnlak i. Venedik tacirlerinden aldığı park € başka idi. Eğer elçi vaktinder iyetinde dört çavuş, sekiz bir ahçı, iki seyis, noler vazif 12 bir papaz bulunurdu. Maiyetine her sene bir kat csvap vermek elçinin va- zifesi idi. Keza, maiyetini icabında silâhlandırmak için zırh ve miğferler de hazır bulunurdu. Ahırında sekiz at daima hazırdı. Hulâsa Venedik cumhuriyeti Bi- sans iniparatorlarına karşı servetini ve satvetini göstermek için elinden gelen fedakârlığı yapmaktan çekin- mezdi. Fakat elçiye yükletilen vazife de mühimdi: 1 — İstanbuldaki Venedik koloni- sinin dahili idaresini temin etmek; 2 — Bizans sarayı ile münasebatı yoluna koymak; 3 — İstanbuldaki ecnebi müessese- lerle münasebet tesis eylemek. İşte on dördüncü asrın sonlarında Venedik elçileri, devletlerini bu vazi- feleri ifa etmek suretile temsil eder- lerdi, Roma şark imparatorluğunun son zamanlarına kadar Venedik cum- huriyetinin en mühim yemuru İs- tanbul elçisi idi. Venedik elçileri, Türkler İstanbulu aldıktan sonra da ayni vazifeyi gör- düler, Fakat Türk ideresinin kendile- Tİ hakkında tatbik ettiği takayyüdat- tan dışarı çıkamadılar. Venediklilerin Gelibolu boğazında gemileri yoklanır, memleket harici- ne çıkması tecviz edilmiyen emtiayı gütürmelerine mümeneat olunurdu. Meselâ bu eşyada gön ve deri gibi şeylerdi. Venedik elçisinin omaiyetindeki adamların Kâğıthane ve kemerler ta- rafında avlanmalırını müsaade edil mezdi, O zamanlar elçilerin maiyetin- de tercümanlar vardı. Bu tercüman- lar Türk tebaasındandı. Bunların hristiyan kiyafetinde gezmeleri ve bellerine meç takmaları yasaktı. Ve- nedik elçisinin adamları da bu nizama tâbilerdi. Venedik elçileri, İstanbul Türklerin eline geçtikten sonra, ilk zamanlar- da biraz ikbal mevkiini işgal ettiler. Fakat sonra Fransa ve İngiltere elçi- Jerinin yanında eski nüfuzlarını kay- beylediler, Belki Dobrovnikin, vergi de verdiği halde ondan fazla itibarı yardı, Ahmed Refik MEVLÜD Üsküdar Doğancılar parkı civarında Nusuhi Efendi caminde 13 Haziran Pa- zar günü öğle hamazından sonra Lalinap Hanım meştutesinden Selim Bey karısı Bayan Hatice Lalinap, General Ramiz silesi ve bilcümle Şühedayı askeriye ruh- larina ithaf edilmek üzere Hafız Riza ve bestekâr Sadeddin tarafından mev- lâd ve hatmi şerif okunacaktır. Arzu edenlerin gelmeleri zica olunur. Mütevelli S. B. Çamlıca bir bayram günü yaşadı (Baş tarafı birinci sahifede) Atatürk güzel bir gri kostüm giy- mişti. İskeleye çıkınca halkin tezah- Tatına boşuş bir tavırls mtkabele etti. Umumi müfettiş B. Tahsin Uzer ha- sır bulunan heyetleri takdim etti. Büyük Önder hepsine iltifatta bulun- du. Bundan sonra 150 metre kadar yürüdüler, Bu sırada halkın sevinci son dere- ceyi bulmuştu. Alkışlar ortalığı çın- latıyordu. Atatürk caddenin önünde otomobile bindi, yanlarında dahiliye vekili B. Şükrü Kaya bulunuyordu. Otomobil alkışlar «Yaşa, varol» ses- leri arasmda köşklerinc hareket etti. Trabzon büyük bir bayram günü Yaşıyor. Herkes sevinç içindedir. Ak- şam bütün şehir tenvir edilmiş, şen- likler yapılrsıştır. Alman hariciye nazırı (Baş tarafı 1 inci sahifede) ri merasimle yapılmıştır. B. Von Neu- rath, abideye muvasulatında Harbiye Nazırı B. Lukof ilc mevki kumandanı Zlatanof, erkânı harbiye reisi, vali ve diğer zevat tarafından karşılanmış ve askeri kıtayı teftiş etmiştir. Bir İtalyan gazetesinin mütaleasi Roma 10 (A.A.) — B. Von Neurat- | hın Belgrad ve Sofya ziyaretleri hak- kında mütalâalar yürüten Giorale d'İtalia, ezcümle şöyle demektedir; «Belgrad, Sofya ve Budapeşte ara- zında bir güna menfaat ihtilâfı yok- tur. Bu üç payıtaht arasında bir mu- Yarenet husule gelmesi için komünizm tehlikesi tek başına kâfi bir sebep teş- kil etmektedir. Giomale d'İtalia, bundan sonra Al- taşıyanın faaliyetinin Roma-Berlin mihveri ruhuna tevfikan İtalyan fa- aliyeti ile hemahenk olarak İnkişaf et- mekte olduğunu kaydeylemektedir. Lübnan reisicumhuru (Baş tarafı birinci sahifede) çıkan Loryan gazetesi baş muhatriri B. Nakkaş refakat etinektedir. Reisicumhur ve beraberindeki 7e- vat Haydarpaşadan hususi motörle Tophaneye çıkmışlar ve oradan da otomobillerle Perapalasa gitmişlerdir. Perapalasta kısa bir müddet istiraha- ti müteakib Sirkeci istasyonuna gide- Tek Parise müteveccihen hâreket et- mişlerdir. Lübnan reisicumhurunun beyanatı Lübnan reisicumhuru dün Perapa- lasta kendisile görüşen bir muharri- rimize şu beyanatta bulunmuştur: «— Türk hududuna girdiğimden itibaren topraklarımızda seyahatim müddetince gördüğüm hüsnü kabul. den dolayı son derece mütehassisim, Beyahatim münasebetile güzel mem- leketinizden geçtiğim için ayrıca saa- det hissetmekteyim. Türkiye ile münasebalımız çok dos- tanedir. Aramızda hiç bir mesele mev- €ud değildir. Parise Fransız hüküme- tinin daveti üzerine gidiyorum, Ara- muzda bir müzakere cereyan edip et- i hakkında bir şey söyliye- mem, Pariste bir ay kadar kalaca- ğım» Lübnan reislcumhuru dün akşam Parise hareketinden evvel Atatürke bir telgraf çekerek Türk toprakların- da gördüğü hüsnü kabulden dolayi teşekkür etmiş ve bu vesile ile gerek kendilerine gerek Türkiyeye refah ve sandet temennisinde bulunmuştur, İzmir fuarı hükümet komiseri Ankara 10 (Telefon) — İktisad ve- kâleti müşavirlerinden B. Suad Şakir İzmir fuarmıa hükümet komi- seri tayin edilmiştir. B. Suad Şakir yeni vazifesine başlamak üzere İzmi- re gitmiştir. MEVLÜD Eski zaptiye nazırlığından mü- teknid merhum A. Hamdi Cemil- oğlunun ruhu için haziranın on üçüncü pazar günü Bakırköy ca- misinde öğle ramazından sonra mevlüt okunacağından arzu eden zevatın teşrifleri rica olunur. rabzon dün büyük Ii Uludağda kaybolan çocuk (Baş tarafı 1 inci sahifede) kendisinde bir kanaat vardı: Bir gün çocuğunu bulacaktır, İşte bu kanaat neticesi olarak fab- rikatör B. Mehmed, nereden bir haber İzmit, Konya, Aydın, İstanbul ve di- ğer bazı vilâyetlerde de araştırmalar yaptırılmıştı. Bu esnada kendisine ço- cuğu hakkında uydurma haberler ge- tirerek onu dolandıranlar olmuştur. Bir köylünün ihbarı Bundan iki ay evvel Bursada Mu- sallâ köyünde oturan Hüseyin adında bir köylü, fabrikatöre çocuğu Sadi hakkında bazı ihbaratta bulunmuş- tur. Bu ihbara göre, küçük oSadiyi vaktile Hüseyinin ağabeysi kaçırmış- tır. Ve o sırada Bursanın Musallâ kö- yünden Ahmed, Süleyman ve Kireççi Nasuh adımda üç kişi kendisine yar- dım etmiştir. Sadi kaçırıldıktan sonra babasından para istenmiş ve para alı- namayınca haydudlar, çocuğu Ban- yalukalı boşnak Hayriye adında bir ka- dıniz İzmire göndermişlerdir. Hayri- ye, çocuğu evvelâ Aydına götürmüş, oradan bulduğu bir adamla İzmirin Buca nahiyesinde baytar B. Azizin zevcesi öğretmen bayan Lâmana göndermiş, vermiştir. Çocuk, o vakit- tenberi Bucada bulunmaktadır. Bundan iki ay evvel Hüseyin, ken- disinin zabıtaya haber verilmemesi şartile bu malümatı fabrikatör B. Mehmede vermiş, o da evvelâ Aydına iki kadın göndermiştir. Bunlar Bn. Beytiye ve arkadaşı Emine idiler. Ay- dında İmam köyünde Sadıktan bilgi- lerini takviye ederek, çocuğun Bucada bulunduğuna bir kere daha kani ol- muşlâr ve babasına telgraf çekmişler- dir. Çocuğa: «Evlâdım» diye sarılıyor B. Mehmed Bursadan İzmire gel miş, Bucada Dutlu sokağında 12 nu- maralı eve giderek kapıyı çalmış, kar- şısına çıkan baytar B, Azizin oğlu Şa- diyi, derhal; — Evlâdım; diye kucaklamış, öp- meğe başlamıştır. Çünkü iki çocuk arasında fevkalâde müşabehet vardır. Hattâ Şadinin üzerinde şimdi görülen benlerin vaktile çalınan oğlu Sadinin üzerindeki benlere müşabih olduğu- nu B. Mehmed söylemektedir. Baytar B. Aziz ne diyor Baytar B. Azizle görüştüm. Bana aynen şunları söyledi: «— Şadi benim çocuğumdur. Zev- cem Lâmanla istirdaddan altı ay son- ra evlendik. Altı ay sonra zevcem ikiz çocuk düşürdü, hattâ hayatı tehlike- ye girdi. Bir müddet sonra tekrar ge- be kaldı, Şadi doğdu. O vakit ben Tor- balı kazasında aygır deposu baytarı idim, Kaynanam Ragibe İzmirde ve zevcem Lâman Bucada öğretmendi. Çocuk, üç yaşına kadar kaynanam Ragibenin yanımda kaldı, sonra ben Torbalı kazasındaki vazifemden istifa ederek Bucaya geldim, yerleştim. Şim- esse oraya koşuyor, adamlarını gönde- | | riyor, çocuğunu bulmağa çalışıyordu. Solda Uludağda kaybolan Sadinin 4 yaşında iken çekilmiş resmi, sağda baytar B. Azizin oğlu Şadinin 3 yaşındaki resmi | di Buca orla okulunda öğretmenlik ve Buca belediyesinde baytarlık vazi- felerim var. Zevcem, Bucada gene öğ“ rTetmenlik yapıyor. | Şadi üç yaşından beri Bucadadır. Hattâ 1927 tahrir nüfusunda Bucada | kendi evimde yazılmıştır. Fabrikatö" rün söylediğine göre Sadi 1929 sen& sinde çalınmış.. sonra ben de in on aylıklan itibaren fotoğrafileri vaf- dır. Bunlar, çocuğun benim olduğuna en büyük delillerdir. Her türlü vesaikim tamamdır. Ço“ cuğumu benden kimse alamaz. Onu bana Allah verdi, Allah alabilir, Ben şimdiye kadar bu meseleye hiç ehem- miyet vermedim. Benim iâkayıd dav- rTanışım birçok kimselerde şüphe Ww yandırmış.. ne diye kendimi üzeyim- Çocuk benimdir. Mazisini müdrik v€ hassas bir çocuktur. Kendisini tutup öpmüşler, «sana fabrikalar, otomobil” ler alacağız.» demişler. Bunlar çocuk” ça şeylerdir. Şimdi oğlum orta mektebe devam ediyor, ben kendisini çok serbes yaşi” tırım. Futbolede merakı var, Buca K€- narındaki futbol sahasında top oynar” ken bir gün annesi gitmiş, kendisini eve çağırmış, Şadi de: — Anneciğim biraz daha oynıy” cağım. Cevabını vermiş, bunun üzerine an” nesi güya: — senin gibi çocuğu almaz olay” âm. Demiş. Bir anne böyle söz söyler mi hiç? Beiki (Senin gibi çocuğum olmaz © laydı.) demiştir ve her ans, baba, ç0” cuğuna kızınca bu gibi sözleri söyl” yebilir. Nitekim kızınca meler söyl€ miyoruz. Benim ana ve babalara bir nasihatım var; Çocuklarını deha doğunca hemen nüfus kötüğüne yazdırsınlar. Çünkü Neride ne gibi vaziyetlerle karşılaş#” cakları belli değildir.» Fabrikatör israr ediyor Fabrikatör B. Mehmed, Şaöini” kendi oğlü olduğunu iddiada israr €t” mektedir. Tahkikat esnasında İzmir” de kalan B. Mehmed, şimdi sicele BU” geya gitmiştir. Çünkü muhbir Büs€ yin hakkında Bursa müddelumuni hiğine şikâyelte bulunmuştu. Hi vaklile Aydınlı ağabeysi ile birlik? Sadiyi kaçıran Musallâ köyünden Ü€ köylünün ismini haber vermiş ve köylüler de yakalanmışlardır. B, Meh” med, şimdi Bursada tahkikatie ali” kadar olmaktadır. Bakalım bu mü him hâdise hakkındaki tahkikat 7* netice verecek? Kuçırılan Sadiyi İzmire getiren V* baylar B. Azize veren Boşnak Hayri” imiş. Bu kadır., bir cinayet suçündü” yirmi seneye mahküm olmuş ve BU” sa hapislinnesine atılmıştı. Sönra Vİ pishahenin pencere demirlerini Kes rek bir gece kaçmış, o vakitterbö” bulunamamıstır. Hayriyenin Ayd © ya İzmirde Bucada bulunduğu söyl! diği için kendisi araniyor. işi