| | | my Sahife 6 Türkiye - Fransa arasında AKŞAM imzalanan muahedeler Fransa, Türkiyenin Suriye ile olan hududunun tamamiyetini tekeffül ediyor Journal gezetesi Hatay itilâfından ve Türkiye ile Fransa arasında im- zalanan muahedelerden bahsederken diyor ki: Sancağınu tamamiyetini tekeffül eden bir Fransız - Türk munhede- si, Türkiye ile Suriye arasındaki hu- dudu garanti altına alan bir Türk - Fransız muahedesi, Lozan muahe- desinin erazi staüsünün idamesi hak- kındaki müşterek siyaseti tazammun ve tesbit eden bir beyanname, man- da rejiminin Suriyenin tam istiklâ- line tahavvül etmesini tazammun eder bir protokol imzalanmış ve ta- büyet hakkı hıyarı hakkında mektup- lar teati edilmiştir. Bu meselede bizim için iyi olan ta- raf, Türkiyenin bizim Suriye ile yap- taklarımızı kabul etmesidir. Bu iti- lâf manda rejimini, bilhassa Suriye fe Lübnan arasındaki münasebat bakımından müşkülâtia dolu görü- nen safhalarını tasfiye etmek ser- besti ve imkânını bize bahşediyor. İtilâfın Türkiye içiniyiolan ci- heti de şudur: Mandanın. hitamından sonra da Fransanın zamanla mukayyed ol- maksızın Türkiyenin Suriye ile olan hududunun tamamiyetini tekeffül et- mesi ve icabında Suriyelilerin mana- ız hareketlerini bastırmak için mü- dalile etmeği taahhüd etmesi, Türkiye için büyük bir muveffakiyet teşkil eder. Suriyelilerin Saucak statüsüne protestoda bulunmaktan vaz geçme- dikleri ve hudud teminatı hakkında- ki mukavelenin altında bulunması Jâzım gelen imzaların hâlâ atılmadı- ğı nazarı itibara alınırsa bu, bizi u- zaklara sürükliyebilir. Yapılan teb - riklerde beyan ve tekrar edildiği veç- hile, Türk - Fransız dostluğu, bu müş- külâttan kuvvetlenmiş olarak çıktı- ğı doğru olmakla bersher bu hususi- yeti arttıracak fırsatlar da eksik ol- muyacaktır. Zira Cemiyeti Akvam kontrolü altındaki Sancak rejimi, dil ve hudud üzerindeki nahiyeler hakkında hasıl olan uzlaşmıya rağ- men bir dava mevzuu olmağa namzed- dir. Esasen beynelmilel bütün or- ganizmler için ayni hal vaki değil midir?» Hatayda polis ve jandarma kuvveti Milletler Cemiyeti konseyi tarafın- dan kabul edilen Hatey statüsü mu- cibince İskenderun ve Antakya san- cakları askerlikten tecrid edilecek- tir. Mütehassıslar komitesinin rapo- Tuna göre Hatayda sükünu temin için bin kişilik bir polis ve jandar- ma kuvveti kâfidir. Mütehassıslara göre bu kuvvetin teslihatı ve techi- Eszd Mahmud Karakurd zatı şöyle olmak lâzımdır: Piyade kuvveti: 100 tabanca, 100 silâh, 4 makineli tüfek, 2 mitralyöz, 8 bomba atma makinesi. Süvari kuvveti: 100 tabanca, 100 kılıç, 100 karabina, 4 makineli tüfek, 2 süvari mitralyözü. Umumi ihtiyat kuvveti (motörlü): 37 milimetrelik bir top ve bir mitral- yöz ile mücehhez beş motörlü araba, motosikletli ve yahut sepetli molo- sikletlerle mücehhez yarım bölük as- ker... Silâhlar: Tabanca, karabina, tüfek - mitralyöz. Komile her nevi suitefehhümün önüne geçmek için mandanın hita- mında, Milletler Cemiyeti konseyinin, o zamanki vaziyete göre sükün ve huzuru muhafaza ve idame için mü- nasip göreceği tedbirleri tavsiye &t- mek hususundaki hakkına halel ge- tirmediğini tasrih ediyor. B. Delbosun nutku Hatay statü ve anayasasının Mik letler Cemiyeti tarafından Kabul ve tasdikinden sonra söz âlan Fransız Hariciye Nazırı B. İvon Delbos irad ettiği nutukta bu itilâfın akdinde, Milletler Cemiyetinin oynadığı rolü kaydettikten sonra demiştir ki: — Sarfetiğimiz gayret ve emekler boşa gitmemiştir. Ortada mevzuu bahsolan menaflin karışıklığı itibari- le ehemmiyeti olan bir ihtilâf yal nız bertaraf edilmemiş, fakat bu- nun hal ve faslı Fransa ile Türki- yeye kendilerini bağlıyan dostluk bağlarını daha ziyade sıklaştırmak ve umumi siyaset sahasında Milletler Cemiyetinin gölgesi altında dürüst ve itimadkâr teşriki mesailerini te- yid etmek fırsatını da vermiştir. Filhakika akdedilen (itilâfların ehemmiyeti bunların tatbik ee leri ihtilâfın çerçevesini aşıyo; Evvelki gün Türkiye Hariciye" Vekili 'B. Tevfik Rüştü Aras, Mısırın Millet- ler Cemiyetine kabulünü selâmlarken memleketinin Şarki Akdeniz statü- süna sadakatini hatırlatmıştır.» Fransız gazetelerinin mütaleati 'Temps gazetesinin Cenevre muhaâ- biri bildiriyor: Bu sabah Cenevrede imzalanan &skeri itilâflar. Türk - Fransız dostluğunu ve Akdenizde müşterek emniyet siyasetini kuvvet- lendiriyorlar. Bir taraftan Sancak Türk halkı, bundan sonra dahilde muhtar bir rejimden istifade eder- ken diğer taraftan da müstakil Su- riye hükümeti, kendisinin iltihakıma açık bırakılan 'Türk - Fransız askeri itilâfile, "Türkiye ile olan hududunu emniyet altına alınmış görüyor. Binaenaleyh B. Delbosun beyan et- miş olduğu veçhile akdedilen sureti tesviye, ihtilâfın ilk çerçevesini ge- niş mikyasta geçiyor. SON GECEL.. İşte nihayet araba çıkıyor... Geni demir tekerleklerin sesi!.. Muayene ve konsültasyon bitti... Hastayı odasına 'naklediyorlar!.. Ne oldu acaba?.. Bir salâh eseri mi görüldü; bacağını kes- miyecekler mi?.. Niçin yatağına gö- türüyorlar?.. "Yoksa ameliyat için ha- sırlık mı yapılıyor?.. Çünkü, heyecan- la konuşanlar, biribirini itenler, mi- rıldananlar var!., Damarlarımızı kıran bir heyecan içinde amelyathaneye doğru yürüyo- ruz... Doktorlar hâlâ çıkmadılar... İçeride hızlı hızlı konuşuyorir... Islak bir yelken bezi gibi kulaklarımızı, kapının pervazlarına yapıştırarak ko- konuşulanları işitmeğe çalışıyoruz... Duyaebildiğimiz yalnız şu üç cümlel., — Kangren devam ediyor... Ümid kalmadı... Bu ayağı derhal kesip has- tayı kurtarmalıyız!... — Bence de öyle, vakıt kaybetmeğe gelmez!... , — Pekâlâ; ohelde mütabıkız!... Ameliyat yapılacak!... Daha fazla işitemiyoruz... İçeriden Tefrika No. 55 karışık bir takım ayak sesleri geliyor. Bir köşeye çekiliyor ve bekliyoruz... O sırada ameliyathanenin kapısı açi- larak doktorlar dışarı çıkıyorlar... İçlerinden birisi; likayd, şöyle bir- an başını geriye çevirerek sıhhiye ça- vuşuna sesleniyor... — Yarın sabah için yüzbaşıyı ha- sırlayın!... — Başüstüne efendim!... 'Yürüyüp gidiyorlar!... ... O gece... Saat iki... İbrail, derin bir sessizlik içinde uyuyor... Yavaş ya» vaş bütün ışıklar sönmektedir.. Gradina Publika meydanmdayız... Meydanı dolduran irili ufaklı bütün evler, üstlerine siyah birer perde çe- kilmiş gibi karanlığın altında uzan- mış yatıyorlar!... Yalnız Mihaileskuların evinde, or. ta kat pencerelerinden birinden, in- ee bir ışığın hafif hafif sızmakta Ol duğunu görüyoruz... Gece yansın. dan iki saat sonra, tek bir kızla, tek bir kadının oturduğu bu evde, acaba Bursa valisile bir bir mülâkat Bu yıl Bursada mühim ımar işleri yapılacak Bursa - Mudanya yolu asfalte çevriliyor Uludağ oteli büyültülecek, yeni sığınaklar yapılacak, şehirde binalar inşa edilecek Bursa valisi B, Şefik Soyer Bursa 29 (Akşam) — Yeni vilâyet bütçesini tasdik ettirmek ve birçok | yeni işler Üzerinde görüşmeler yap- mak üzere Ankaraya gilmiş olan va- Umiz bay Şefik Soyer, biriki gün evvel hükümet merkezinden avdet etmişti. Büyük bir enerji ile çok mu- vaffakıyetli yollardan yürüyerek, Bur- sayı kısa bir zamanda en geniş imar imkânlarına kavuşlurmağa çalışan Ubaydan, (AKŞAM) için bir kanuş- ma rica etmiştim. Bu sabah kendile- rini vilâyet konağında ziyarel ettim. Resmen dairelerde kahve çay içilme- sini yasak eden ilbay, bana âkide şe- keri ikram etti ve vilâyet işleri hak- kında tatlı tatlı malümat verdi. On- dan öğrendiklerimi kısaca ve sıra ile yazıyorum: Bu yıl, vilâye bütçesi ile yapılacak işlerin başında, Bursa- Mudanya asfalt yolunun müteahhide verilme- si gelir. Bü yol iki senede bitecektir. İstanbulla Bursa arasında çok mü- him bir rol oynıyan Mudanya yolu asfalt olduktan sonra, şimdi bir bu- çük saat süren bu yoldan, yarım Saat gibi çok kısa bir zamanda Bursaya gelmek mümkün olacaktır. Uludağda evvelce yapılmış olan otel, bu yaz yeniden yapılırcasına ta- dil edilecektir. Şimdiki otelin tavan kısımları, banyosu, kayak yeri ve elektriği çok noksandır. Yapılacak lüzumlu tadilât ile, Uludağ otel, bu- raya gelenlerin ber ihtiyacını karşı- Tayabilecek derecede konforlu otel- lerden biri olacaklır. Bundan başka kayak sporlarını kolaylaştırmak üze- İçin böyle işik yanıyor?. .. Kim var içeride, ne yapıyorlar?... Nihayet me- rak ve heyecanla, pencerelerinden ışık sızan odaya doğru gidiyor ve gi- riyoruz içeriye!... Mariya; Meryemin kandili önündedir... Eller, çaprazvari göğsünün üstünde olduğu halde, dizlerini bükerek tahtaların üstüne koymuş, içi yaşlarla dolu yeşil göz- lerini tavana dikmiş, soluk hasta du- daklarında iniltiye benziyen bir sesle konuşuyor!... — Benim büyük Tanrım! benim merhametli büyük Allahım!... Ona çektirdiğin ıztiraplar kâfi artık! Denizler kadar bol, dağlar kadar yük: sek şefkat ve merhametinden bu Za» yallıyı da bir nebzecik olsun nasibe- dar et!... Büyük Tanrım; daha gözlerini dün re yollarda evvelce yapılmış olan (sığınak) lar tamamlanacak ve (Ki- razlı yayla) ya yeni bir Değevi inşa edilecektir. Bu suretle Uludağda, ko- ce bir Sporevinden başka, güzel bir otel ile, iki İmdadevi ve Zirvedeki de dahil olmak üzere birçok sığınaklar tamamlle bitmiş olacaktır. Bu bina- lar, kışın sporculara olduğu kadar, Yazın Uludağda kamp kuran ziyaret- çilere de çok faydalı oluyor. Bu yaz, Bursa ile Uludağ arasında munta- zam otobüs seferleri de yapılacağı için, dağın bundan göreceği rağbet, her yıldan fazla olacaktır. Bu yıl şehrin imarına hususi bir ehemmiyet veriliyor. Yeni baştan ya- pılacak olan Halkevi binası, birinci plânda yer alan işlerdendir. Şinidiki parti konağının yanında inşasına başlanacak olan Halkevi binası için bir proje müsabakası açılmak üzere- dir, Bir jüri heyeti, projelerin için- den en lâyık olanını uyıracak ve mü- sabakayı kazanang 800 lira mükâfat verecektir. Halkevi binasınm yapıl masını temin maksadile Bursa zen- ginleri 20 bin lira kadar bir yardım- da bulunmuşlardır. Bu bina, faaliyet sahası gittikçe genişliyen Halkevinin ihtiyaçlarma cevab verdiği kadar, aynı zamanda şehri süslemeğe baş- lıyan en güzel yapılardan biri olacak- tar, Vilâyetin bu seneki ehemmiyetli işlerinden biri de, stadyomun yeni bir plâris göre düzeltilmesidir. Plân- laç için, Ankara stadını yapan İtal- yan mimarın fikirlerinden istifade edilmiştir. Mimar, Bursa stadyomunu pek beğenmiş ve güzel bir tedil plâ- nı vücuda getirmiştir. Bunlardan başka biri merkezde, biri de Yenişehirde olmak Üzere iki vilâyet konağı inşası için merkezden söz alınmış ve Bursanın yepyeni bir caddesi olan Atatürk caddesi ile di- ğer ana caddelerin açılması için be- lediyeye borç para temini yolunda muvaffakıyetli teşebbüslere girişil- miştir. Bu yıl yapılacak binalardan birisi de, içinde şimdiki ilk mekteblerden üç tanesini barındırabilecek cesa- mette modem bir ilk okul binasıdır. Gerek Bursa ovasındaki kanal ve kurutma amelijatı, gerekse muhtelif derelerin temizlenmesi ve köprüler inşası, bu yıl da devam edecektir. Köyler için tamamile yeni mahiyet- te köy fidanlıkları hazırlandığı gibi, köylerin derece ve cesametlerine göre, Üç ay sonral.. Günler, ne çabuk yürüyor... İşte gözlerimizi açıp kapayana ködar üç ay daha geldi geçti!... 1917 senesinin son altı aylarını ya- şiyoruz... Harbiumumi hâlâ devam ediyor... İkiye bölünen dünya, son kuvvetlerini sarfederek dövüşüyor... Kali neticeyi hangi tarafın alacağı bâlâ belli deği!... Yalnız bizimkiler için; yeni bir ümid, yen! bir ufuk açıl- mıştır!... Rusya bozuluyor... İhtilği, ei için kaynamağa başlamıştır... len İngiliz, Fransız kuvvetleri şayanı dikkat terakkiler (o gösteriyorlar... Berkes neticeyi heyecanla bekliyor... Harbi kim kazanacak ve dünya hari- tasını yeniden kim tanzim edecek aca- ba?.. Yaz, bütün güzeliğile devam et- mektedir... Bizim cephede tam bir sü- künet var... Ne onlar hücum ediyor, ne biz yerimizden kımıldıyoruz!... Yüzbaşı Faruk bey hastaneden çı- kalı epiyce oluyor... Gene Mihailes- kuların evindedir... Üç ay mezuniyet yerdiler!... Her sabah onu elinde bir mayo, Tuna sahillerinde yıkanmaya giderken görüyoruz... Öyle neşeli, Rk Ni VR yy mmm KADIN KÖŞESİ Tayör modeli İpekli pikeden büyük yaka ve kok kapaklı tayör. köy konakları, köy mekteb ve hama- mi için yeni tipler ihzar edilmiştir. Bay Şefik Soyer, Bursanın turizm bakımından pek yakın bir istikbalde inkişafına fırsat verecek bir tedkiki, son Ankara seyahatinde alâkadarla- ra izah ederek, çok esaslı bir mü- vaffakıyet adımı atmıştır, Kabul ve hüsnü telâkki edilen bu teklife göre, Bursanın belli başlı turistik yolları kâmiler asfalt olarak yapılacaktır. Turistik yollar, Yalovadan İznik gö- Jünün kıyısını dolaşarak Bursaya ge- len şose ile Bursa - Uludağ, Bursa - Apolyond gölü ve Bursa - Çinilima- den yollarıdır. Bundan başka, şimdi çok dağınık ve eski evlerden ibaret olan Çekirge hamam ve olelleri üzerinde de csas- h etüdler yapılıyor. Çekirge 5 e nın birleştirilerek, harab ve eski bir mahalle gibi duran şimdiki Çekirge- nin yerinde, yepyeni bir banyo ma- hallesi meydana getirmek. Bu mak- sadla Çekirgenin müstakbel plânı üzerinde uğraşılmaktadır. 'Yıllardanberi zihinlerimizde bir ha- yal gibi yaşıyan güzel ve müstakbel Bursa, banyo ve turizm şehri Bursa, ciddi bir imar teşebbüsü ile birkaç yıl içinde hakikat olabilir. Bugün hükümet merkezimizde kabul ve büs- nü Lelâkki edilen fikir ve tedkikleri; kurmak istediğimiz yarınki yeni ve mamür Bursanın, yakın istikbalini aydınlatan müjde ışıkları gibi say- mak, pek âlâ mümkündür. — R.R. öyle heyocanlı kil... Yeniden dünya- ya gelmiş gibi kabına sığmıyor! ... Bü- tün İbrail halkının ağzında dolaşan dedikodulara bakılacak olursa, bazı mehtaplı geceler, düz siyah saçları rüzgâr gibi uçuşan esmer bir Rumen kızı ile geç vakıtlara kadar dağ yol- larında dolaşıyorlarmış!... Bunun ne derece doğru olduğunu bilmiyotuz!... Yalnız ortada bir hakikat var ki sak- lamağa imkân yok artık Yüzbaşı Mariyayi deli gibi seviyor!... Mariya da yüzbaşıya kendini, ailesini, vazi- yetini, vazifesini unutacak Kadar tut- kundur!... Bütün şehirde aşağı yu- karı bunu bilmiyen kelmadı. Şarkılar bile yapmışlar!... Mehtapli gecelerde kolları birbirinin beline sarılı, yık dızları seyre çıkan çiftler, onların tür- küsünü s#öylüyorlar!... «Türk zabiti tutuldu Rumen kızına! Tunanın biricik yılğızma!... Yıldızlar gökte yol veriyor... Birbirini sevenlerin hızma!..» Bülün İbrail şimdi, bu aşk hikâye- sinin dedikodusile geçiniyor!.... Mehtaplı bir yaz gecesidir... Tuna, uzekten ışıklar içinde piril pırıl ya- niyor... Gök yüzünde milyonlarca yıle dız... Yollar o kadar tenha, etraf o kadar 1812 ki!,., (Arkası var)