20 Mayıs 1937 © os ee KADIN KÖŞESİ Saç tuvaleti Sahife 6 AKŞAM Kahirede Türk - Arab dostluk cemiyeti kuruldu Cemiyet neşrettiği kitapta diyor ki: “Tü ki: “Türkler Suriyenin istiklâline düşman değillerdir. Bu iddia, taşkın Suriyeli Berlin mektupları “Bana dört sene mühlet veriniz,, sergisi Berlin (Akşam) — Berlinde «Bana dört sene mühlet, veriniz» adlı bir ser- gi açılmıştır. Sergi cidden pek iyi ter- tib edilmiştir. Bu sergiden maksat nasyonal sosyalist partisinin iş başı- na geçtiği zamandan bugüne kadar elde ettiği iktisadi neticeleri teşhir et- mektedir, Bergide bir çok eşya vardır. Ekseri- yeli askeri levazım teşkil ediyor. Top- Jar, tüfekler, tayyareler, denizaltı ge- mileri, harp sefineleri ve saire... İrili ufaklı gemilerin miktarı iki yüzü aşar, En çok nazarı dikkatimi celbeden gey sergi binasının dörtte üçünün sırf yapılan işleri gösteren büyük fotog- Yaflardan ibaret bulunmasıdır. Fo- tografa büyük ehemmiyet verilmekte- dir. Hattâ propaganda nazırı B. Goeb- bels bir nutkunda: «Fotograf zamanı- mızda en yüksek siyasi vazifeyi ifa ve gayeyi temin ettiğinden her Al manın bir fotograf makinesine malik Olması icab eder.» demişti. Sergide bu sözler büyük harflerle halkın gözü önüne konmuştur. Gönderdiğim fotografilerde sergi- den iki salon görünüyor. Bunlardan Esad Mahmud Karakurd SON iki salon birincisinde görülen levhalar kendin- den açılıp kapanan ve her defasında başka bir resim teşhir eden muazzam albümlere benzer, Levhalar büyük ve çok güzeldir. İkinci fotografide nöbet bekliyen askerler, tanklar, toplar ve gemiler görünüyor. Askerlerin resimleri aşağı vo altı yedi metre büyüklüğünde- Re binası içinde bir de sinema vardır. Bu sinemada yapılan işler gös- terilmekte, B. Hitlerin nutukları din- lenmektedir. Serginin en mühim kısımlarından biri pamuk ve yün yerine konacak sun! pamuk ve yünlere ait salondur, Burada teşhir edilen suni pamuk ve yünün hakiki pamuk ve yünden farkı yoktur. Bana izahat veren memurun söylediklerine göre suni yün, hakiki yünden daha ucuza mal oluyormuş. Sun! pamuk hakiki pamuktan daha pahalıya mal olyorsa da hakiki pamuk çöplü ve kirli olduğundan temizlenir. ken yüzde yirmiye kadar fire veriyor- muş. Bu da fiat hususunda bir taviz olabilirmiş. Sergi heyeti umumiyesi iyi tertib edilmiştir. ECE!.. Tefrika No. 41 itibarile Mısirda çıkan Elbelâğ gazetesi ya- siyor: Türk - Arap dostluğunu takviye et- muhadenet cemiyeti Bu cemiyetin neşrettiği bir kitapta, "Türklerin Araplara karşı beslediği samimi ve kardeşçe duygular izah edilmektedir. Türk - Arap muhadenet oemiyeti Suriyenin bazı siyaset adam- larını, Arapları Türkler aleyhine teş- vikle, Lübnanın siyaset adamlarını | Ye gizli Taşnak cemiyetlerini de 'Türk - Arap münasebetlerini bozmak- la itham etmektedir. | Türkiye devletinin harici siyaseti | dhan #ulhünün istihdaf ettiği eser- lerle sabittir. Türkler, kendilerinden aynlan milletlerin mukadderatını Kendilerine bıraktıklarını Lozanda, Öenevrede fırsat düştükçe her yerde Vân etmişlerdir. Hiç bir vakit manda- yı tanımamışlardır. Türkiye hüküme- #inin, hudutları haricinde hiç kimse- Bin toprağında gözü yoktur. Türkiye bütün komşuları ile sulh ve müsale- met dairesinde yaşamaktadır. “Türkiye dostluğunu ve dostluktan mütevellit vefakfrlığını ve fedakâr- ağını dostlarından, hususile komşu- Jarından esirgememektedir. Karşılık- hı hisler, Türkiye - İran, Türkiye - Irak mek geyesile Kahirede bir Türk - Arap| kurulmuştur. | kardeşliğini doğurmuştur. Irak istik- Yâlini ve istiklâlden sonraki muvaffa- politikacıların hasta hayallerinde doğmuştur,, kiyetini bu dostlukla teyit etmişi Irak da bir Arap devletidir, Mısırın istiklâlini en evvel Türkler istemişler ve onlar ( alkişlamışlardır. Bu defa da Mısırın Milletler Cemi- yetine kabulünü Türkler teklif etmiş- ler ve kepitülâsyonların ilgasını da "Türkler müdafaa etmişlerdir. Arapların istiklâl ve istikbalini bu kadar candan arzu eden ve Arap ik- bal ve istiklâlini kendi ikbal ve istik- IAli ile hemahenk gören Türkiyenin, Suriye istiklâline hasım olduğunu düşünmek yanlış bir harekettir. Türk- lerde böyle bir his ve temayül yoktur. Ve hiç bir yerde böyle bir hissin mad- di ve manevi izine tesadüf olunamaz. Bu muhayyel husumet ancak ban taşkın Suriyeli politikacılarm malül hayallerinden doğmuş bir mugalâta- dar başka bir şey değildir.» Muteakıben cemiyet, Suriyenin en büyük ticaret ve sanayi merkezi olan Halebin eski parlak vaziyetini, İsken- derunun müstakil Hatayda olması ve bu limanda Türkiyeye yer ayri- masile iktisab edebileceğini kaydedi- yor ve diyor ki: 4Hatayın iç istiklâli ve İskenderun Mmanının Türkiye tarafından teçh!- satlı bir liman heline konmasi, İs- kenderunu Yakın Şarkta rakipsiz bir iskele ve Halebi de rakipsiz bir tica- ret merkezi yapacaktır.» Nizib elektrik babrikası büyütülecek Nizip (Akşam) — Belediye, bir müteahhid tarafından kurulan elektrik fab- rikasını satın almıştır. Ancak bu tesisat, kasabayı tamamile tenvire kâfi de- ğildir. Bu noksanı hisseden belediye, fabrikayı genişletmeyi kararlaştırmıştır. Bu sebeple on beş bin lira tahsisat konmuştur. Motörler bu yıl getirilecek ve Nizip bol ışığa kavuşacaktır.Gönderdiğim re- &im, şimdiki elektrik fabrikasını göstermektedir. tek istinadgâhım sensin benim!. İstik- balim, hayatım, varlığım, her şeyim her şeyim yalnız sensin!. Bu halde görün- ce seni, tasavvur et şimdi bu ihtiyar halan ne oluyor!.. Ona çok büyük wtıreblar veriyorsun! bir kadınım, Zaten derdli | omuzlarıma yeniden | biraz!.. Bak, saat dördü geçiyor, ne- rede ise şimdi sabah olacak!,. Etraf aydınlatırsa, hiç uyuyamazsın son- ra!.. Yüzün öyle sararmış, gözlerin öyle solmuş ki insan âdeta bakmağa korkuyor... Haydi meleğim; sen ço- cuk değilsin, aklını başına topla!. Bu bir sinir buhranıdır, geçecek!, Bulgar ihr Head Son zamanlarda sevkiyat arttı Sofya 17 (Akşam) — Son günler- de Bulgar ihracatı artmıştır. İlk ön- ce, Çekoslow: & 50 vagon pirinç ihraç edilir Bundan başka ge- ne Çekosiovakyaya ikinci parti rak 250 vagon pirinç daha gönderi lecektir. Yakında Londraya ve İs- kandinavya memleketlerine un ih- racatına da başlanacaktır. Yumurta Mhracatı gittikçe artmaktadır. Bulgar yumurtaları en ziyade İsviçreye gön- deriliyor. Havalarm yağmurlu gitmesinden dolayı çilek ve domates ihracı bu s€e- ne biraz geçikmiştir. Fakatilk va- gonlarla çilek ihracına ay sow-da başlanacaklır. Şimdiye kadar Bulgaristandan pek gok domates salçası ihraç edilmiştir. Kalan 200 ton domates salçasını #hracına yakında başlanacaktır. Bul- gar domalez sal. en ziysde kandinavya memleketlerinde ve gütere pazarlarında satılmaktadır, Bundan meada uzak şark m ketlerine de salça sevkedilmiştir. nız Bombaya 80 ton domates sa'- çası satılmıştır. Sebze ve meyva ihracatı için bü- yük hazırlıklar yapılıyor. Vagonlar- da soğuk hava tesisatı yapılmak- tadır. İtalyada lâstik fabrikaları Roma 19 (A A.) — Devletin ve hu- #usi müesseselerin iştirakile pek ya” kında terkibi lâstik imal edecek fab- Hkaları işletecek bir şirket vücude ge- tirilecektir. rin bir uykuya di Kız hiç ses çıkarmıyor... Yalnız, küçük kırmızı dudakları hafifçe kıs muldıyor... Peki! Sonra dizlerini bükerek tahtaların Üzerine çöküyor... İçi yaşlarla dolu Üstü toz- i — Hasta mısm? kızım, söyle bana!.. derd yükleme kızım!, Yapma Mari- iş yeşil gözlerini yumuyor... — Hayır Hiç hala bilmiyorum! Yalnız | Ya; senin bugünlerde sinirlerin bozul- Kimi böyle helâk etmeğe sebep | janmış bir gelincik yaprağı gibi buru* a du. Haklısın!.. Felâketler biribirini | Yok!. şan, solan dudaklarını dişleri İle 1s — Neden uyuyamıyorsun öyle 1se?. — Bilmem diyorum hala; gözlerime bir türlü uyku girmiyor... Sinirlerim, öyle bozuk, öyle harap ki!.. — Dün gece de sabaha karşı, gene aşının aralığından sofaya işık Sizi- içimde, kalbimi ezen, nefesimi tıkıyan bir ıztırab duyuyorum, boğulur gibi oluyorum âdeta!.. — Maryors söyle hasta mısın?.. — Bilmem, bilmem hala; bana bir şey sorma!.. kovalıyor. kardeşinden gene kaç haf- İ ta var ki haber gelmedi. Sonra, pek te yalnız kaldık burada!.. Kimse ile konuşmuyor, kimse ile görüşmüyor- sun.. işte bunun için &subin bozulu- Kadın, kızı omuzlarından tutuyor ve onu titrek bir ışığın gölgesi altın- da parlıyan Meryemin kandili önüne doğru götürüyor... — Haydi çocuğum; dizlerini büke- ! rek, gözlerini yumarak temiz bir kalb, Tarak: — Benim büyük Tanum!.. diye in“ iyor... Bu dakikada bizim için, aziz yatan ve nsmusumuz için, siperlerd€ döğüşenleri himaye et!.. Üstlerinden gordu. — Korkutuyorsun beni Maryoral.. | yor... Bir şeyciğin yok!. - “ni eksi , .. — Dün gece de uyumadım! Böyle diyorum sana hasta mısın?.. Kadın, pamu onun esmer ür ve Mİ DE şiirin zi im ti reel — Ne olüyorsun kızım; anlamıyo- | — Hasta değilim; fakat ne oluyo- | yanaklarını okşuyor. e MRK ME A e a lyoccm yum!.. Yüzün sapsarı, gözlerin kan | rum bilmem!.. Kalbim duracak gibi Sl | sokaklar yaralı doldu!.. Kardeşin ve ie : : anana dönmüş!.. oluyor, nefes alamıyorum!.. — Hemen yarın bu işin bir çaresi» valandaşların bu dakikada; vatanı- biz iki kimsesiz bedbaht kadınız! | me bakarız... İste; isen İbraiiden gi | yazı, namusumuzu kurtarmak için | Onu bize bağışla! Onu, gelecek fe > loder Md — e onla el siperlerde döğüşüyorlar!. si Miketlerden ey mai değişikli var senin Mariya! bir sinir buhranı içinde titremekte. A 9 düşünerek, bunları aklına getirerek | ocağımızın son direğini de yıkmak... | Deyecanlı ve ginirlsin!. Rengin daf. | diri, Yeşi göderinden ük sa yaşlar | 7 bekar. içini boşal, kendini umut, Her tür. | Kızağır ağır başımı kaldınyorss fs soluk, gözlerin dalma dumanlı!.. | boşanıyor!. Ağlıyor... — Hala; beni affet, seni üzüyorum!, | lü insani endişe ve heyecanlardan | Gözlerinin içi yaşlarla dolu... Dudak Kadın, lâmbayı masanın üzerine — Penayım hala, çok fenayım!, Kendi ıztırapların yi rmuş gibi, uzaklaşarak masum ve temiz dudak- larında ancak işitilebilecek kadar ba# bir de benimle uğraşıyo; şimdi). | larınla, Allahından kendin ve vatan- | #if bir ses!.. t Koyarak kıza doğru ır... Yü- | Korkuyorum... Beni yalnız bırakma!, sünde telâş hissi il Korkuyorum... Sık, e kuvvetin. | Ne Yapayım, elimde değ daşlirın için.necat taleb et!,. Haydi — Benim Ye bi insanların Alas gizgiler!., le sık kollarını arasında beni halar, | gecer müthiş buhran ya hı!.. Yalnız bizi değil; gecenin bu yah Kızı, omuzlarından tutarak kendi- Küçük, esmer başını kadınım göğ- | 'Syoru Ağır ağır yürüyerek duvarın köşe- | şi karanlığı içinde, vatanları için dö De doğru çekiyor... #öne koyarak ağlıyor. ağlıyor!, — Anlıyorum yavrum eni sine doğru geliyorlar! | güşen, dost ve düşman bütün o bed önun siyah saçlarının atasınıa götü | (Kadın; büyük biriztırab içindedir. | Kadının ihtiyar gözlerinde — Dediklerimi yap” kizm; göre. | baht insanları, bülün o bedbaht 78 tiyor... Okşuyor... 4 Benim biricik yavrum, melek | dolu bir bakış parh eeksii bak 0 zenan nasi büyük bir | yalıları da... — Ne olüyorsun yavrum; nen Yar | yüzlü kızım yapma!.. Dünyada klan İ —' ra Emine kalh'e gözlerini yumarık de. | (Arkası var)