—— 25 Nisan 1937 Yeki bir yıldız: Errol Fiyn Iki defa milyoner olan iki defasında da parasını kaybeden bir genç Henüz 27 yaşında bulunan artist gü- rültülü hayatını muhabirimize anlatıyor Paris ( abirimizden) — ın en genç ve ön ndan biridir. Bu E Lily Damitanın kocasıdır. Erraj ret verecek sik vette büyük bir süratle meşhur bir yıldız olmuştur, En sön çevirdiği (Ha- (if süvari alayının hücumu) adındaki filim Amerikada muazzâm bir muvaf. fakıyel kazar sle Apollo tiyats i ca gösterilmiş- z İspanya ahvaline ait bir filim, yaya gilmek için n geçtiği zaman fırsattan İstie fade ederek kendisile Akşam naminâ rm yaptım, Evvelii tereümel dinden biraz bahsedeyim. Errol yirmi yedi yaşında, uzun boylu , omuzlu yakışıklı bir gençtir. İrlandada doğmuştur. Babasi Kem- briç üniversitesinde biyoloji muallimi idi. Tahsilini İngilterede ve Fransada yapmıştır. Boks ve denizi çok sever, £ İyi boksör ve mahir gemicidir. Bin dokuz yirmi sekizde İngiltere na- munâ Amsterdam olimpiyad oyunlâ- nba böksör olarak iştirak etmiştir. Biraz sonra Yeni Gineye gitmiştir. Burada aradığı serseri hayatından pek memnun kalmış, ormanlarda gez- mis, vahşilerle mücadele arzularını tatmin etmiştir; Sinema 'ile ilk teması Tahiti ada- sinda'vaki olmuştur. Bu adaya bir fi- lim Kumpanyası «Bounty âsileriz İs- Errol Fiynin sporcu vücudü minde bir filim çevirmek Üzere gel miştir. Sahne vaz Errol Fiyni rehber olarak angaje etmiştir. Yolda gider- ken köndisine genç rahibin “filmin kahramanı olah -— Kristiyân Pleçerin ahfadından olduğunu söylemişler, Bu: nu işitince kendisine hemen bir rol vermiştir, Errol Fiyn her ne kadar bu rolde muvaffak oldise de aklı si- nemadan ziyade inci ticaretinde ol- duğundan sinema ile meşgul olmıya- rak inci ticaretine devam etmiştir. Bundan büyük para kazanmış, bir | gemi almış. Pasifikteki küçük adalar ârasında ticaret yaparak zengin ol- muştur. Fakat bir gece gemisi bir kayaya çarpmış ve batmışlır. Bu suretle çok zarar eden genç bu defa da altın ara- mak sayesinde tekrar servet yapmış- fır. Fakat ikinci servetini de spekülâs- yon yaparak kaybetmiş, ve İngiltere- de ikamet eden ailesi yanına dönmüş- tür. Londrada bazı eserler neşretmiş, tiyatroda oynamış, nihayet tekrar filim çevirmeğe başlamıştır. Hollivut- tan aldığı bir mektup üzerine Aneri- kaya gitmiş orada iki küçük filimde oynamış, üçüncü filmi olan Captaln- lebondda oynadığı rolden sonra sine- manın en büyük yıldızları derecesine çıkmıştır. Errol Fiyni Lily Damitanın evinde gördüm. Bu suretle Lily Damita iie de bir saniye görüşmeğe muvaffak ol- dum. Errol Fiyn ile bir odada oturuyo- ruz. Bir masa üstünde İspanya hari- tası, fotograf makineleri... Hulâsa, pek meşgul, seyahate hazırlanıyor, bir taraftan meşgul oluyor ve bir ta- raftan sorduğum suallere cevap ve- riyor: — İspanyaya ne için gidiyorsunuz? — Herhalde politika yapmak için değil, gönüllü de gitmiyorum. Sadece orada geçen feci vakalara ait bir filim çevirmek için gidiyorum. — İspanya ahvali hakkında ne dü- şünüyorsunuz? — İspanya fecâyii fakir ve zengin kavgasıdır. İspanya cumhuriyeti her- kese hak ve hayat verilmesini iltizam ediyordu. Bu ise zenginlerin işine gel- mediğinden iğtişiş çıkmasına sebep Erol Fiyn ve karsı Lily Damita İ oldular, — Projeniz nedir? — Amerikaya döndüğüm zaman (Denizin iyilikleri) adında büyük bir filim çevireceğim, Ondan sonraki fa- aliyetim hakkında bir şey diyemem. Denizi, boksu çok severim. Deniz fi- imlerine âşığım. — Kadınları çiçekleri sevmez mi- | siniz? — Kadınları sevmemiş olsaydım Lily ile evlenir miydim. Bilhassa Fran- sız kadınlarını çok severim, Onlarda- ki incelik, onlardaki zarafet kimde bulunur? — Amerikada çok güzel kadınlar var onları sevmez misiniz? — Amerikada hakikaten pek güzel kadınlar vardır. Fakat dikkat edecek olursanız hepsi bir bebek gibi güzel- dirler ve insanın üstüne de ancak bir bebek tesiri yaparlar. Bir erkeğin ka- dın güzelliği hakkında düşüncesi büs- bütün başkadır. Mesele yalnız güzel- likle bitmez, Kadında daha birçok evsaf aranır. Yüz güzelliği musanna bir kutuya benzer: Fakat kutuyu aç- tığınız zaman içinde ne vardır, İşte asıl mesele oradadır. Kutunun için- den elmas da çıkabilir kömür de. İki türlü erkek vardır. Biri kadını yalnız hayvani hisler cihetinden inti- hab eder, diğeri kadında manevi yük- seklik arar. Birinci kısım erkekler buyün pek çoğalmıştır. Öyle ki dünyada Türk- lerde eskiden det olan bir kaç karı almayı gölgede birakan erkekler do- Judur. Hattâ bunların ekserisini ih- tiyarlar teşkil etmektedir. Bazları müteaddid metresler kullanırlar. Bu sulistima! sinema âleminde de çok ileri gitmiştir. Sinemada muvaf- fak olmak istiyen ne kadar genç ve güzel kadın varsa hepsi bir sahne vazunâa, bir yıldıza, nüfuzlu bir sine- ma memuruna takılmak için müsa- baka ederler. Dünyada en istikrah et- tiğim kadın, peşimde koşan kadındır. Benim nazarımda aşktan başka hiç bir his, hiç bir erkeği bir kadına bağ- hıyamaz. Yalnız sevdiğim bir kadın beni kendine alâkadar edebilir. Artistle mülâkatımızın ikinci kıs- mını ve zevcesi Lily Damitanın sözle- rini gelecek mektubumda bildirece- ğim, B.0. Sahife 7 Çocuk haftasının ikinci günü de neşeli geçti Küçüklerin şerefine eğlenceler, müsamereler temsiller atlı karıncalar tertib edildi Yukarda: Taksim bahçesindeki Gardenpartiden bir görünüş, aşağıda: Küçükler Akayın Burgaz vapurile gezintiye gidiyorlar Çocuk haftasının ikinci günü dün de şehrimizin muhtelif yerlerinde ve Halkeylerinde çok zengin bir program- Ja kutlanmıştır, Akay idaresi İstan- bulun muhtelif ilk okullarında oku- yub da evleri deniz kıyılarında bulun- mıyan küçüklere bir deniz gezintisi yaptırmış ve bunun için Burgaz vapu- | runu tahsis etmiştir. Denizde gezinti Burgaz vapuru, dün sabah saht on buçukta şarkı söyliyen küçükleri muallimlerinin nezareti altında ola- rak köprüdeki Kadıköy İskelesinden alarak hareket etmiştir. Vapur, Ana- dolu sahilini takiben Anadoluhisarı- na kadar gitmiş, dönüşte, Rumeli sa- hili boy a seyrederek Fenerbahçe açıklarına kadar gitmiş, saat birde köprüye dönmüştür. Küçükler, havanın güzelliğinden istifade ederek güzel bir surette eğ- lenmişlerdir. Tiyatro ve sinemalarda Çocuk esirgeme kurumu dün saat on dörtte, Şehzadebaşında Turan 'Tİ- yatrosunda çocuklara mahsus, çok güzel bir müsamere tertib etmiştir. Miniminiler, tiyatroda verilen müsa- merede saatlerce eğlenmişlerdir. Kadıköy Halkevinin teşebbüsü ile dün Kadıköyünde Süreyya ve Hâle sinemalarında Kadıköy ve civarında- ki ilk ve orta okullar talebesine mec- canen filimler seyrettirilmiştir. Kadirga meydanında salıncaklar Kadirga meydanında da dün muh- telif salıncaklar kurulmuş ve küçük yavrular çok eğlenceli saatler geçir- mişlerdir. Kadirga meydanı, küçük- lerin cıviltilarile neşeli bir bayram yerini andırıyordu. İstanbuldan başka, Beyoğlu, Boğaz- içi, Üsküdar ve Adalarda küçüklerin şerefine muhtelif eğlenceler tertib edilmiştir. Kandilli kız lisesinde Dün öğleden sonra Kandilli kız Ji- sesinde saat 14 de bir müsamere ter- tib edilmiştir. Mektebin tiyatro ve konferans salonu çocuk ve talebe ve- lilerile hincahınç dolmuştu. Talebenin verdiği temsil, çok beğenilmiş şe şid- detle alkışlanmıştır. Beşiktaş Halkevinde de «Kizil Çağ- lama» piyesi ev üyeleri tarafından temsil edilmiştir. Temsilde civar mek- teblerden gelen:talebeler, velileri, ha» zır bulunmuşlardır. Şişli Halkevinde müsabaka Şişli Halkevinde saat or dörtte kü- çükler arasında okuma, müsabakaları tertib edilmiştir. Bu müsabakaya 300 den fazla kü- çük talebeiştirak etmişler, şiirler, manzumeler okumuşlar ve nutuklar söylemişlerdir. Bu 300 minimini ara- sından okuma müsabakasında birin- ci gelen 74 çocuğa Şişli Halkevi tara- fından hasırlanan kitablar kendile- rine hediye edilmişlerdir. Müsabaka bittikten sonrâ çocuklar, Taksimde küçüklerin şerefine ( verilmekte olahi Gardenpartiye. gitmişlerdir. Bugün saat üçte, Şişli Halkevine gelecek küçükler, rükuplarına, tahsis edilecek otomobillerle Dağcıık klü- bünde verilecek çocuk balosuna gide ceklerdir. ” Taksim bahçesinde gardenparti Çocuk kurumu tarafından çocuklar için dün Tâksim bahçesinde bir Gar- denparti tertib edilmiştir. Bu Garden- partiye Beyoğlü; Taksim ve cirârmıda bulunan bütün ilk mekteb talebeleri muallimleri ile birlikte iştirak etmiş- lerdir, Saat on:dörtte Taksim bahçesi penbe beyaz, san, kırmızı renk renk süslü elbiseler giymiş kiz erkek yüz- lerce çocük ile dolmuştü. Sant ot dörte ten itibaren: oyunlara başlandı. het mekteb talebesi ayrı bir oyun hazif- lamışlardı, Çoçuklar beşer onar orlâ- ya çıkarak zeybek ve Türkmen oyun- ları, sarıklı danslar aynamışlar, kar- Şılıklı manzumeler okumuşlar, bun- dan sonra bezden simokin ve frak- lar giymiş çocuklar dans etmişlerdir. Bütün bu oyunlar etrâfım çevirmiş olan yüzlerce çocuğun alkışları ve Be- şeli bağrışmalarına sebebiyet veriyor- du. Eğlenceler akşama kadar büyük bir neşe içinde devam etmiştir. Münderecatımızın çokluğu de- layıslie «İttihad ve Terakkin tef rikamız bugün dercedilemed. ) Okuyucularımızdan özür dileriz.