İ t Bu pazar oynanacak Güneş-Beşiktaş maçı Milli küme noktasından ziyade İstanbul şampiyohası noktasından mühimdir Mini küme maçlarının beşinci haftası da geçti. Bu beş hafta içinde İstanbul Mâikumlarının kendi srela- rında yaptıkları maçlar pek mahdut olduğu için hep tıkımiların milli kü- medeki vaziyetlerile alâkadar olduk. Halbuki milli küme maçlarının için- de birde İstanbul şampiyonası var- dır. Filhakika, milli kümeye takaddüm eden bir devreli lig maçları sadece milli kümeye dört takının ayrılma- m için tertip edilmiş maçlardı. İs- tanbul şampiyonluğile . bir alâkası yoktu. O zaman hazırlanan talimat name, İstanbul 937 şampiyonunun da ancak milli küme maçlarında İs- tanbul takımlarının , alacakları pu vanlarla taayyün edeceğini şart koy- muşku. Şu halde, İstanbul takımlarının birbirlerile yaptıkları maçlar iki nok> tadan mühimdir; 1 — Mimi küme tasnifi noktasın- dan. 2 — İstanbul şampiyonluğu tasni- H# noktasmdan. Pazar günü oynanan Fenerbahçe - Galatasaray maçı da böyle ki ta- «raflı ehemmiyeti haiz bir maçtı. Bu itibarla biz bugün biraz da takımla» rın İslanbul şampiyonasındaki va- ziyetlerine alâkadar olacağız. Milli küme tasnifi Milli kümede şirdiye kadar yirmi bir maç oynandı. Bu maçlara göre takımların milli kümedeki bugünkü vaziyetleri şöyledir; Oyun Puvan Beşiktaş 7 pi Gençlerbirliği & “ 'Doğunspor 6 13 Fenerbahçe 5 2 Ankaragücü 6 10 Üçok 8 8 Güneş 4 1 Galatasaray 2 4 Bu, geçen günkü bir yazımızda da Anlattığımız gibi, oynadığı maçın sa- yısı ne olursa olsun en fazla puvan olan takımın başa sure tile yapılan bir tasnif usulüdür. Bu- ra mukabil her takımın oynadığı maçlara nisbetle keybetmiş olduk- ları puyatı bulursak hakiki vaziyet şöylece meydana çıkmış olur: Kaybettiği puvan Galatasaray 2 Fenerbahçe 3 Gençlerbirliği 4 Güneş, Beşiktaş Doğanspor 5 Ankaragücü s Üçok 10 İstanbul ri tasnifi Şimdi bir de takımları âçin aynen mühim olan İstanbul şampiyonasmı teğkik edelim: Şimdi. Ünkaradaki spor hareketlerine dair iki enstantane: Yukarıda Beşiktaş ve ye kadar bu maçlardan yalnız üçü oynündı: 1 — Beşiktaş - Fenerbahçe (bu maçı Beşiktaş 2-1 kazandı). 2 — Galatasaray - Güneş (bu maç- ta İki takım ikişer sayı ile berabere kaldılar). 3 —Galatasaray - Fenerbahçe (bu maçta da iki takım sayısız olarak berabere kaldılar). Şu halde dört İstanbul takımının İstanbul şampiyonasında bugünkü vaziyetleri şudur: Oyun Puvan Galatasaray 2 4 Beşiktaş 1 3 Fenerbahçe 2 3 Gneüş 1 2 Bunda da yukarıda milli küme için yaplığımız gibi her takımın kaybet- tiği puvanı bulursak hakiki tasnif şu şekli alır: Kaybettiği puvan Beşiktaş o Güneş ı Galatasaray 2 Fenerbahçe 3 Bundan anlaşılıyor ki bugün İs- tanbul şampiyonası maçlarında en iyi vaziyette, hiç puvan kaybetme- miş olan Beşiktaştır. Onu da yalnız bir puvan kaybetmiş olarak Güneş takip etmektedir. Bunun için bu hafta biri İzmirden, öteki Ankaradan ği muhafaza edecek, fakat bir puvan kaybetmiş olacak; - Güneş ise Gala- tasarayla müsavi puvana sahip ola- rak ikincilikte kalacaktır. Bu itibarla, İstanbulda memul hi- Iâfna Ankaragücüne, İzmirde de hakemin penaltı kararlarile kuvvei maneviyesi sarsılarak ODoğanspora yenilmiş olan Güneşin, bu pazar bü- tün gayretini sarfederek bu mağ- | Ankara Gücü takımları bir arada, aşağıda Ankarada bisikleb müsabakası başlamadan evvel EDİ saray ve BABIÂLİNİN iç Yüzü Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tefrika No. 867 Yunanistan şampiyonası Atina, Pire, Selânik şampiyonları arasında oynanmakta olan Yunanis- tan şampiyonasının ikinci maçı bu hafta Selânik şampiyonu P.A.O. K. la, Atina şampiyonu Panatinakos arasmda Atinada oynanmıştır. Bundan evvei Selânikte, Pire şam- piyonu Olimpiyakosa 5 - 1 mağlüp olan P. A. O. K: bu maçta da Atina şampiyonuna 2 - 0 yenilmiştir. Atinada oynanan bu maçı seyret- mek için Selânikten Atinaya 3,000 seyirci gelmiştir. Aris Filistinde Selânik şehrinin kuvvetli takımia- rından Aris, Filistinde turneye çık- zaşılar, Şimdiye kadar iki maç yü pan Yunan takımı kadrosunu takvi- ye etmiş bulunmaktadır. İlk maç Yahudi Apuel Otakımile oynanmış ve Yunan takviyeli takımı yahudileri 4-1 mağlüp etmiştir. İkinci maçını Hayfa muhtelitine karşı oynıyan Aris, hâkim oynama- sına rağmen göl çıkaramıyarak 0-0 berabere kalmıştır. İkinci maçta 15 bin seyirci bulunmuştur. Yugoslavyada milli küme maçları Büyük bir alâka ile takip olun- makta olan milli küme maçlarına devam edilmektedir; Konkerdia 3 - Slavya 2 Hask 3 - Slavya 1 Gracianski 4 - Hask 2 Fransa » İtalya maçı hakkında İtalyan gazetelerinin yazdığına gö- re Fransa - İtalya maçı iktisadi se- beplerden dolayı oynanamamıştır. Çünkü bundan bir müddet evvel Ro- maya gelerek maç yapan Fransa takımı bu seyahatinde bütün mas- raflarını kendi yapmıştı. İtalya da Fransaya gelirken hiç para almıya- caktı.. Fakat, İtalyanlar sıkışık vaziyette olduklarını ileri sürerek Fransız fe- derasyonundan harcırah istemişler- dir. İtalyanlar bu iddinları ileri sü- rerek maçın yapılamamasında hiç bir siyasi sebep olmadığını ve siya- setle sporu hiç bir zaman karıştır- mıyacaklarını ileri sürmektedirler. Fransa federasyonu, beynelmilel futbol federasyonuna müracant ede- rek İtaiyaden 600 bin frank zarar ziyan talep etmiştir. Hâlâ profesyonel oluyorlar Hafta içinde Fransada 9 klüp da- ha federasyona müraacaat ederek profesyonellik ilân etmiştir. Şimdiki halde Fransada profesyonel olan Klüplerin adedi 52 dir. Çek - Fransız amatörleri Pariste oynanan Çekoslovakya - Fransa amatörleri futbol maçı 2-2 20 Nisan 1037 Balkan devletleri arasında anlaşma için Abdülhamide yapılan teklif Benim mınaşıma (verile) deme- den başka işle meşgul olmaktan seni menederim! Demiş, nazır da Abdürrezzak beyi hal ve tavrından işin surpa saracağını telerrüs ederek maaşı verdirmiş! Bu gibi muameleleri idi ki Bedirha- nileri uğradıkları akıbete sevkeyle- mişti, Gizli ittifaklar Marini isminde bir Venedikli on dokuzuncu asrın ortalarında siyasi bir cinayetten dolayı memleketinden Romanyaya kaçmış, Balkan kavimle- ri arasında senelerce dolaşmış, rücsa ile münasebette bulunmuş, Balkanlı- ların mili şarkılarını toplamıştı. Marini Osmanlı hâkimiyetinin bü- tün Balkan milletlerinin birleşip "Türklere karşı mübareze meydanına atılmalarile yıkılabileceği hakkında hasıl ettiği kanaati neşrettiği bir ki- tapta izah eylemişti. (1) İtalyan itti- hadını yapanlardan meşhur Garibal- di de (Balkan kavimlerinin hep bir- likte Osmanlı devletine karşı isyan- ları pek yakın bir atiye alt bir mese- ledir) demişti Bu isyanlar vaki olmuş, neticede Yunanistan gibi müstakil bir Roman- ya, bir Sırbistan, bir Karadağ ile mümtaziyet ve muhtariyetle bir Sisam beyliği, bir Bulgaristan prensliği te- şekkül eylemişti. Şimdi sıra Rumelide kalan hıristi- yan kavimlerin de Osmanlı tamami- yetinden ayrılmalarına geliyordu. Bazıları Osmanlı devletinin de da- hil bulunacağı bir Balkan ittifakının böyle bir inhilâle ve bu yüzden çıka- bilecek siyasi ve mülki ibtilât ve ihti- laflara mâni olabileceğini düşünü- yorlardı. Osmanlı devletinin böyle bir ittiha- da girmesi İtalyan Marininin bu Hti- fak için mülâhaza eylediği istikameti büsbütün değiştirecekti. O halde bu ittifak yalnız Balkan siyaseti çenberi içinde kalmıyacak, Avrupa umumi siyasetinde müessir bir mahiyet alacaktı. Romanya prensi Şarl de Hohenzo- lern 1860 da bir Balkan ittihad heye- ti teşekkülü için az gayret sarfetme- mişti. Şarlin İikrince menfaatlerin- den başka bir şey düşünmeyen ve kü- çük Balkan hükümetlerini kendi maksatlarına alet ittihaz eden Avru- panm bu tahammül olunmaz vesaye- tinden Balkanlıları kurtarmak için en müessir çare Balkan hükümetleri arasında metin bir bağ ve ittifak hu- sule getirmekti, O zaman Avusturyanın siyasi prog- Tamında da böyle bir ittihad tasavyu- ru dahil bulunuyordu. Ancak Avus- turya bu ittihadı Rusya aleyhinde vücude getirmek, şark meselesinin Rusya nüfuzu haricinde ve onun ih- tiraslarından beri olarak halletmek mümkün olduğunu Avrupaya açık surette ispat eylemek istiyordu. (2) Rusya dahi böyle bir ittifakın aleyh- tarı değildi; kendi Hegemonyası alk tında olması şartile! Rusyaya göre bu ittifak Avusturya- ya karşı tevcih olunmuş bulunacaktı, Bütün Balkan bloku Avusturyaya karşı cephe alacak ve Drangnach 05- ten siyasetini, şarka doğru Cermen akınını durduracaktı. Rusya gibi İtalya da bu Balkan it- tihadını Avusturyaya karşı elde bir koz olarak tutmaktan hoşlanmaz gö- rünmüyordu. Fakat böyle bir siyasi teşekküle girmeğe Abdülhamidi ikna etmek ka» bil olamıyacağı tahakkuk etmişti, O siyasetini Avrupa rekabeti üzerine KI) Doktor Yek, Şurkta Almanya, (3) Doktor Yekı Şarkta Almanya, da paratorluğu üzerir larda nüfuzlarıni yorlardı. Bu sebeplerle Balkan ittiha dı tasavvuru fiile çıkmaktan çok uzak kalıyordu. ” Balkanlılar aranuda Türkler dahi olmak üzere bir ittifak yapılmasını iptida düşünen Sırp ricalinden Vladan Georgeviç olmuştu. Bu zat İstanbul sefaretinde İken 1896 senesinde Sırp Krah Aleksandra şu mütalenyı arzet- işti: (Büyük devletlere karşı küçüklerin - İsviçre ve Belçika müstesna vazi- yettedirler - istiklâllerini muhafaza etmeleri muhal görünür. Bu hakikat hassaten Balkan devletleri hakkında varidâlr. Avrupanın siyasi ve iktisadi ihtiraslarına karşı Balkan yarım ada- sının mevcudiyetini muhafaza edebil- 'mesi yarım adadaki bütün hükümet- lerin birleşip kuvvetli bir kütle teşkil etmelerine, hattâ Anadolunun askeri kaynağından istifede eylemelerine mütevakkıftır. Padişah ile iera edeceğiniz hususi ve mahremane muhaverelerde başta Osmanlı devleti olarak bütün Balkan- hların müşterek bir heyet kurmaları meselesi hakkında padişahın rey ve fikrini bizzat istimzac buyurmanız muvafık olacaktır.) Sırp kralı 1898 da İstanbulu ziyaret ettiği zaman bu tasavvuru Abdülha- mide açtı. Abdülhamid: — Bu hakikaten güzel bir fikirdir. Lâkin bütün Balkan hükümetlerini böyle bir ittihada girmeğe sevk ve ik- na için sarfolunacak mesaiden, yapı- lacak teşebbüslerden bir retice hasıl olacağına ihtimal veremem! Cevabını vetdi. Bu Balkan ittifakının şartları ne olacaktı? Balkan devletleri Makedonyadaki emellerinden vazgeçecekler miydi? Yoksa bu ittifak Sırpların Make- donyadaki Sırplarla, Bulgarların Ma- kedonya Bulgarlarile, Yunanlıların Osmanlı Rumlarla ihtirazsız, engelsiz büsbütün kaynaşmalarına bir vesile mi teşkil edecekti? Bu ancak ortaya konulacak ve ka- rarlaşacak şartlardan anlaşilabile- cekti. Abdülhamid bunları tedkike bi- Je lüzum görmedi. Devletin hayatile ilgili sayılacak derecede ehemmiyeti haiz olan bu it- tijak meselesini bir sözle suya düşür- dü, Ancak Balkan ittibadına girmeği kabul etmiyen Abdülhamid arada, sırada Balkan hükümetlerinden biri- 8i ile diğeri aleyhine anlaşmak yolu- nu araşlırmaz değildi Yunanistan ile muhasemat başlıyacağı sırada Ab- dülhamid ittifak fikrini kendisi ele aldı. Sırp elçisi vasıtasile: (Sırbista- nın Osmanlı devletile ayrı ve hususi bir ittifaka girişmek isteyip istemedi- ğini) Belgrad kabinesinden sordu. O vakitki Sırp kabinesi Abdülha- midin bu sualini cevapsız bıraktı. Abdülhamid metbuu olduğu Bul garistan prensi ile bir dostluk muka- velesi akt ve imza etti. Bu da ancak mukavelenin mürekkebi kuruyıncıya kadar sürdü! Osmanlı - Yunan muharebesinin uhuru umumi bir Balkan ittifakı fik- Tinin o zamanlar için hayal olduğunu gösterdi. Bu muharebeden sonra Yunanis- tan da Osmanlı devletile bir mukarenet, Jüzumunu hissetti. Ancak Girid yarar 61 açık kaldığı için bu mukareneti if- tifaka tebdil etmek kabil olamadı. İnce perdahlı siyasi teşebbüsler hep doğrudan doğruya saraydan yürütü- Yürdü. Fakat saray mühim bir işe başlar, sonra araya bir vehim, ve vesvese gi- er, bunu terkederdi, (Arkası var)