Sahife 8 12 sene sonra.. Kıymetli sanatkâr Şadiyi bu akşam tekrar sahnede göreceğiz Kıymetli sa natkârımız Şa- di, on iki senelik bir (o ayrılıştan sonra bu akşam Fransız tiyatro« sunda İbnirre- fik Ahmed Nuri- nin «Sekizincis- sini oynamak üs zere sahneye çis kıyor. Sanstkâ“ rn sahneyi ter- kettiği yı, he. © nüz çocuk olan bugünkü genç- Mik, Şadinin on sekiz senelik sahne hayatında yaşattı- ğı büyük kudreti, bütün İstanbul hal- kının senelerce devam eden alkış ve alâkasının derecesini tahmin edemez” ler. Şadi, o tarihlerde komedide, vod- vilde Türk sahnesinin hemen hemen başlıca yıldızı idi, Uzün senelerin geçmesine rağmen, © zaman Şadiyi Darülbedayi sahne- Binde alkışlıyanlar, Şadinin Hissei şa» yiadaki Bicân efendi, Bir çiçek iki bö- cekteki Neşe bey nihayet Sekizinci- deki Habib Neccar rolündeki yüksek kudret ve muvaffakıyeti bugün hâlâ bütün canhlığile muhayyilelerinde ya” şatıyorlar. Bir muharririmiz, Şadiyi, «Sekizin- cisnin provalarile meşgul bulunduğu bir sırada Ferah tiyatrosunda ziyaret etmiş ve amatör bir heyetle sahneye çıkınağa hazırlanan sanatkâra, prova- ların neticesini sormuştur. Şadi tered- düd etmeksizin: — Provalarin neticesi iyidir. Benim- le oynıyacakların hepsi münevver, iS- tidadlı gençlerdir. Çok büyük bir alâ- ka ve aşkla çalışıyorlar. Hepsinde sa- nat bakımından bir istidad görüye- rum.. öd. Bundan sonra muharririmizle Sa- natkâr arasında şöyle bir muhavere cereyan etti; — Uzun müdetten beri sahneden uzaklaşmış bulunuyorsunuz. Şimdi tekrar sahneye çıkarken bir yadırga- ma, bir tereddüd hissetmiyor musu- nuz?, — Ben bundan önce çok korkmuş- am. Fakat Raşid Rizanın yetiştirdiği Ankara Halkevleri gençleri, benim bu korkumun hiç yerinde olmadığını hem bana, hem de seyircilere isbat ettiler. — 12 sene evvel sahneden ayrıldığı- niz zaman, sanata ve mesleğinize kar- şı duyduğunuz duygu ve alâkenız za- man itibarile değişmiş midir?. O za- mandan beri şişmanlamanızın, sahne- de eskisi kadar muvaffak olmanıza mâni olduğunu söyliyenler var, — Sahneye karşı duygu ve alâkam değişmiş olsaydı, velevki bir defaya mahsus olsa da, temsil vermeği kabul etmezdim. Şişmanlığa gelince: Her- halde bundan hiç memnun değilim. Belki de uzun seneler sahneden uzak bulunmak beni şişmenlattı. Habib Neccarım şişman olmasında hiç bir zarar yoktur. Hattâ ilk defa Sekinzi- iyi oynadığım zamanlar, sahneye çık- madan evvel, süni şişmanlık da ya- pardım, Bu şişmanlık meselesini dü- şündüğüm içindir ki, daha kolay oynı- yabileceğim bazı piyesleri bile oyna- mamağı muvafık gördüm. Mısırlı zen- gin tipnin zayıf, çelimsiz olmaması daha yerinde olmaz mı?. — Sekizinciden sonra vaktile halk tarafından belki de Sekizinciden faz- Ja alkışlanan Hisseli şaylayı da oynıya- cağınız söyleniyor doğru mudur?. — Şimdilik böyle bir şey mevzuu 'bahis değildir. Hissei şaylayı oynıya- bilmekliğim için büsbütün başka şart- ların temini lâzımdır. — Dekor müşkülâtı ve sıkıntısı kar- gısında değil misiniz? — Hayır, ben esasen sahnede daimi çalıştığım zamanlarda da bu işlerle hiç meşgul olmazdım. Bu defa da Ye- #ilay kurumu Sekizinciye elverişli de- korları Şehir tiyatrosundan temin et- ti, binaenaleyh mesele yoktur.» Sanatkâr Şadi Yalnızdiz AKŞAN çökmesini ögrenmek için 630 lira sarfetmek lâzım! Ingilterede sosyeteye girecek genç bir kız 10bin lirayı gözden çıkarmalıdır. Leyli mekteplerde spor ayakkabılarıyle gezen kızların uzun ökçeli kundura giymeğe alışması bile bir meseledir İngiliz sosyetesine mensup genç kızlar son zamanlarda hummalı bir faaliyet içindedirler. Yakında Taç giyme merasimi münasebetile Lon- drada birçok resmi balo ve ziyafete ler verilecektir. Genç kızlar bu resmi balo ve zi- yafetlerdeki usul ve teşrifatı öğren- meğe çalışıyorlar. Türlü türlü eti- ket dersleri. alıyorlar, bir kurdan çi- kıyor diğer kura giriyorlar. «Döbu- tant» olmak kolay şey değil Birçok defalar mevsim geldikçe ga- zetelerde okursunuz: «Döbutantlar rı kral ve kraliçe kabul etti... Döbu- tanl nedir diye kendi kendinize sor- muşsunuzdur. «Döbutants odemek İngiliz sösyetesine mensup bir kızın genç kızlık çağına eriştiği ilk seno zarfında sosyeteye kabulü demektir, Bu kabulü kral ve kraliçe yapar. Bu kabulden evvel genç kız hiç bir baloya gidemez. Mond âlemine da- vet edilemez, Debutant olmak için asil sayılan İngiliz ailelerinden birine mensup ole mak lâzımdır. Böyie bir aileye men- sup olan gençbir kız, döbutani olmağa otomatik bir suretle nam- zeddir. Fakat muvafık bir döbutant olmak için birçok evsafa malik ol- mak, şevkle çalışmak, bu hususta Avuç dolusu para sarfetmek ge- rektir. İngiliz kadınları tenlerini âdeta bir genç kız teni gibi muhafaza et- mekle marufturlar. Hatlâ buna hu- susi bir tabir takmışlardır. «School - giri-Complexion» derler. Yani mektepli Kiz teni! Fakat bilinmiyor ki İngiliz mektepli kızları bu kadar arzuya şa- yan bir tene melik olmaktan çok uzaktırlar. Hattâ bunlar kabasaba- dırlar. Ancak sosyal hayata girecek- leri, yani döbutant olacakları sene gülleşirler, şıklaşırlar, Leyli mektep hayatı İngiliz mekteplerinde bütün talebe- ler ünimorma giyerler. 16 yaşla- rma gelmiş bir mektepli kız siyah çoraplarını, siyah etekliğini geniş ke- narlı şapkasını ve mektebin rengini temsil eden yeşil, kırmızı, lâcivert, mavi her ne ise kravatını diğer mek- tepli kızlardan biraz başka türlü giy- meye kalkarsa derhal hocalar onu tembel, yaramaz, iataatsiz, hoppa di- ye gösterirler. Spor merakı Genç Kızlar büyük Britanyanın döt bir köşesinde leyli mekteplerde büyürler. Bu mekteplerde spor me- rakı çok fazladır. Genç kızlar ders- lerini bile spor sahasında öğrenme- ğe alrışmışlardır. Fufbol, basketbol, hokey gibi er- keklere mahsus oyunlar oynamasını öğrenirler. Açık havada koşup Oy- narken kolları, bacakları, yüzleri gü- neşten kızarmıştır, Müthiş bir iştaha ile sofra başına oturan bu genç spor- culardan hiç bir etikete riayeti bek- Myemezsiniz. Hepsi birer obur gibi yerler. Mektebi bitirdikten sonra o kibar ebeveynlerinin . evlerine, | sosyeteye çıkmaktan çok uzak bir halde döner- ler. Suare elbisesini nasıl giyeceklerini bilmezler, topuklu dans ayakkabıları geniş ayakkaplara alışmış ayaklarını acıtır, Kabalaşmış, nasırlaşmış elleri maniküre hiç gelmez. Etiket dersleri Bunları o kibarlığı ile temayüz et- miş, etikete canı pahasına riayet- kâr İngiliz sosyetesine alıştırabilmek, takdim edilebilecek bir vaziyete 80- kabilmek için hususi etiket desrleri Bg Sarayda ilk kabul resmine girecek kızlar kralın önünde selâm yerme dersi alıyorlar Düşes of Norfolk Düşes of Roxburghe vermek, bunları kurlara sokmak lâ- | zundır, Bu mektepli kızları salon ha- nımlar, yapmak için hususi akade- miler mevcuttur. Döbuantlar bura da terbiye görürler. Bu akademiler ekseriyetle ihtiyar aristokrat kadınlarının idaresi altın- dadırlar. Dersler bu kadının evinde verilir. Bu kadın işin alfabesinden başlar. Ekseriyetle kızlara ilk iş ola- rak aynaya bakmayı öğretir. Bunlardan biri diyor ki: — Aynaya bakmak, iyi bakmak öy- le zannettiğiniz gibi kolay bir şey değildir. Hattâ büyümüş kadınlar bile bunu bilmezler. Meselâ salonla- rımdan birinin bütün duvarlarını ay- na ile döşedim. Talebelerimi tıpkı İ mankenler gibi terbiye ediyorum. Bir kız mektep üniformasını karanlıkta dahi kusursuz giyebilir. Fakat süa- Te elbisesi gibi son derece karışık ve büyük “bir itinaya lüzüm gösteren bir elbiseyi giymek kolay değildir. Tik defa bunu giyen kız kendine ya- kıştırmakta güçlük çeker. Fakat ay- naya bakmasını ve kusurlarını gör- mesini öğrenirse derhal bu yanlış lıkları kendi kendine telâfi eder, Şıklık merakı Aynada hareket ettikçe kendini gören kızın kadınlık hissiyatı uya- nır ve .daha zarif ve alımlı olmağa çalışır. Spor yapmakla öğrendiği er- kek tavırlarından © vazgeçer. İş- te o zaman bu kız krala takdim edil- Aynenin ehemmiyeti meğe ve Londra sosyetesine girmeğe hazırdır, Genç kız krala takdim edildiği va- kit yere diz çökecektir. Bunu yapar- ken salonda mevcut bütün davetli- lerin gözleri onun üzerinde temer- küz eder. Sosyeteye ilk çıkışında bırakacağı intibam daima en kuvvetli intiba olacağını bilen genç kız bu ilk intiba- m mümkün mertebe iyi olmasını İs- tiyecektir. Esasen bir döbutant mu- vaffakıyet yolunda İlk adımı bu kral ve kraliçeye takdim merasiminde atar. . Onun için diz çökmesini iyi Tenmek ve bunu kolaylıkla, surette yapmak lâzımdır. öğ- zarif 10 bin lira masraf Sadece diz çökmesini öğrenmek masrafı 650 liradır. Bütün etiketi öğ Tenmek için sımdır. Buna genç kızın elbise mas- raflarını da katarsanız bir «döbu- tanta m sosyeteye girme masrafi- nın 10,000 lirayı tecavüz ettiğini gö- Türsünüz. Şakâ değil bu! Her davet için ye- ni bir elbise, her çay için yeni bir kostüm, her balo için yeni bir suare kıyafet lâzımdır. Ayrıca manikür, masraflarının haddi hesabı yoktur. Bu genç kızların bütün emel ve ga- yeleri Londra aristokrasi muhitinde kendilerini iyi tanıtarak, temayüz et- mek ve kraliçenin fahri nedimesi ün- vanın kazanmak, nihayet te kendile- rine lâyık parlak bir izdivaç yap- maktır. «Döbutants lara göre hali hazırda İngilterenin en talihli kadınları Lady Margaret Cuvendish - Bentik, bu İn- giliz aristokrasisinin en şık kadını olarak tanınmıştır.) Düşes dö Nar- olarak tanınmıştır.) Düşes dö Nor- Buceleugh, Düşes dö Rutland'dır. Çünkü bunlar bin bir itina ile hazır- lanan taç giyme merasiminde kra- içenin eteğini taşıyacaklardır. Bir 'Döbutant için bunu en şerefli vazife sayıyorlar, en aşağı 6,000 lira iâ- | Nisan Şatranç müsabaksı Efgan sefareti başkâtibi birinci geldi Ankara 16 (Hususi oOmu- hebirimizden ) — Ankarada âl- tı hafta e başlıyan ve bu- güne kadar he- Taretle devem eden o şatranç turnuasındı Afgan sefar baş kâtibi Vahab birine gelmiş ve ken disine o<Anka- Ta şatranç şam- Piyonu> un va- başkâtibi B. nı verilmiştir. Vehab Şampiyonluk müsabakası puvan hesabı üzerine yapılmıştı. B. Vahab oynadığı 28 oyunun hepsini. kazan- miş ve hiç bir oyuncuys yenilmemiş» tir, İkinciliği kazanan hukuk mektebi son sınıf talebesinden OB, Tarık âni ve görülmez hücumlarile bilhassa te- mayüz etmiştir. Bu müsabakayı tertib eden Ankara şatranç klübü şampiyonluğu kaza- nan B, Vahaba İstanbulda hususi su- rette yaptırılmış bir şatranç takımı hediye etmiştir. Kadın parmağı İzmirde pazar yerinde kanlı bir vaka İzmir o (Ak şam) — Kemerş de kurulan Pa zar yerinde bin. lerce halkın için- de bir cinayet oimuştur. Ci nayette kadın pârmağı var dır. Vaks şöy- Je olmuştur: Tepecikte bak« * kal dükkânı bu- * Yunan ve pazar- larda seyyar sa- EE tıcılık © yapan © Katil Bürhaneddin Hüseyin adında biri bundan üç yil evvel karısı Nazifeyi mahkeme kara- Tile boşamıştı. Nazife, o vakıttanberi hamamlarda çalışan Bürhaneddin adında bir gençle tanışmışlı. Yaşının küğük olmasından evvelce ârnesi Nazifenin yanında bırakılmış olan Hüseyinin kızı, son zamânda mahkeme kararile babasının evine alınmıştı. Nazife, kızını yanından ayırmak istemediği için Bürhaneddin ile bir kaç defa istetmiş, fakat Hüse- yin, çocuğu tekrar Nazlfenin yanına götürmek dileğine red cevabı vermişti. Cinayet bundan doğmuştur. Bürhanedin, pazar yerinde sergisi başında bulunan o Hüseyine bıçakla saldırmış, Hüseyin kaçmış, fakat Bür- han takib ederek sırtından ve karnın- Gan dört yerinden yaralamak suretile Hüseyini öldürmüştür. Katil tutuk muştur. Bürhanı, cinayöte teşvik &u- çundan Nazife hakında da ağliyece takibat yapılıyor. “AKŞAM,ın Çocuklar için tertib ettiği resimli müsabaka ZA Efgan sefareti Hayvan resimlerinin neşri bitti Evvelce de bildirdiğimiz üzere, müsabakuşa iştirak etmek için (20) tane resmi biriktirmiş olan- lar, resimlerde gördükleri hayvan- ların (hangisi hangisine düş- man) ise onları yanyânâ yapıştı- Tıp aşağıdaki adrese göndermeli- dirler: «Akşam gazetesi Çocuk dünyası resimli müsabaka memurluğuna» Dikkat: 1 — Gönderilecek mektuplar- daki isim ve sdreslerin okunaklı olması, 2 — Neşredilen (20) tane Tes- min tamam bulunması şarttır. 3 — Bu müsabakaya âid mek- tuplar (1 mayıs 1937 cumartesi) günü saat 17 ye kadar kabul edi- lecektir.