e sahire 6 AKŞAM > El kuvvetile uçan tayyareler Iki Alman mühendisinin yaptığı tayyare 450 metre uçmağa muvaffak oldu Alman mühendisler tayyarelerini ıslaha, aynı zamanda rüzgârla da pine hale koymağa çalışıyorlar Mevcut tayyareler biri motörlü ve diğeri ruzgârın sevki İle idare edilen ve motörsüz olarak iki türlüdür, Şim- di buna bir üçüncüsü yani el ve ayak gibi adale kuvveti ile uçan ve hare- ket eden bir nevi tayyare insimam etmiştir. Yakın bir zamanda bir dör- düncüsü tayyare ailesini ikmal ede- cektir. Hem rüzgâr hem de adale kuv- veti ile yürüyen tayyareler... Malüm» dur ki ruzgârla sevkedilen tayyareler hava boşluklarında hareket ede memekte ve kazaya maruz kak maktadır. Böyle rüzgârsız sahalarda tayyare el kuvvetile yürüyebilecektir, Şimdi yalnız adale kuvveti ile sevk ve idare olunan tayyarenin nasıl keş- fedildiğinden bahsedelim: 'Tayyarenin pervanesi motörle tah- rik ediliyor. Acaba yalnız el yahut ayak kuvveti ile tayyare tahrik edi. Jemez mi? İşte bu sualin cevabini bulmak için yapılan araştırmalar ve gayretler yeni cins tayyarenin keşfini intac eylemiştir. El kuvveti Ne uçacak ve hareket edecek tayyare bulmak için bir çok meraklı adamlar tarafından muhte- lif tecrübeler yapılmıştı. Fakat hiç bi- Tİ uzun mesafeyi katedebilecek bir tayyarenin keşfini intac edememişti. Nihayet Almanyada Frankfurtteki Politeknik cemiyeti 500 metrelik me- #afeyi katedebilecek surette el kur- vetile idare edilecek bir tayyareyi keş- #decek olana büyük bir mükâfat vaa- detmiş ve bir müsabaka açmıştır. Bu müsabaka istenilen neticeyi temin etmiştir. Bideyette cemiyete bir çok teklifler ve projeler ve hazır tayyareler gön- tetkikler ve tecrübeler matlüb netice- yi vermemiştir. Yalnız Weimar şehrindeki mühen- dis mektebi doçentlerinden Haessler ile muavini Billingerin yaptıkları bir derece matluba muvafık görülmüş- tür. Bu iki kâşifin yaptığı tayyare tec- rübe edilmiştir. Tayyaxeyi el kuvveti Me idare eden bir pilot bunu 427 met- reye kadar götürebilmiştir. Mükâfatı almak için 500 metreyi katetmek icab ediyordu Yukarıdaki neticeden cesaret alan iki kâşif tekrar yeni bir plân üzere çalışmışlardır. 500 ve daha ziyade metrelik mesafeyi katedebilmek için tayyarenin mümkün mertebe hafif ve kanatlarının geniş olması icap ey- lediğini düşünmüşlerdir. 'Motörsüz bir tayyare uçarken Bir bisikleti on saniye yürütmek için insan 1,8 beygir kuvveti sayi sarfetmektedir. Bir tayyareyi hava- da 32 saniye yürütmek için 0,9 bey- gir kuvveti sayi sarfetmek icap eyle- etmişlerdir. Neticede ancak 40 kilo ağırlığında ve kanadının mesahası 18 metre mu- rabba: olarak bir tayyare yapmış- lardır. Bu tayyare İle şimdi 450 metrelik mesafeyi katetmiştir. Bu suretle mükâfatı yukarıda isim- lerini söylediğimiz Vaymarlı iki Ak man teknisyeni kazanması ihtimali bir kat daha kuvvet bulmuştur. Fa- kat adale kuvveti ile tahrik edilen tayyare artık bir emri vâkidir. Bu- şimdiden. adale kuvveti ile işliyen bir tayya- re yapılabileceğini muhakkak sayı- yorlar. Adale kuvveti ile tahrik edilen tayyarenin pilot için bir fena tarafı var: Pilot tayyarenin içinde boylu boyuna yatmak mecburiyetindedir. Ayaklarını ve ellerini pervaneyi çe- virmekte kullanmak ve tayyareyi idarede serbes olmak için başka bir türlü vaziyette bulunamıyor. Tayya- recilik için bu yeni keşif ile büsbü- tün yeni bir devir açılmış oluyor, — F, —— — Karasu-Adapazarı yolu yapılıyor İzmir (Akşam) — Vilâyet beş sene- Mik bir bayındırlık plânı hazırlamıştır. Senelerdenberi ihmali edilen Karasu- Adapazarı yolu bu beş senelik plânın ön safına alınmıştır, Bu yol, her ba- kımdan ehemmiyetlidin. Vali, yanın- da vilâyet Nafıa müdürü olduğu hal- de mahalline giderek Karasu yolu in- şaatını tedkik etmiştir. Yolda otomo- bil çamura batmış ve mandalarla çe- kilmiştir. Araba altında can verdi Fakılı (Akşam) — Köyümüzden Molla Mehmed oğlu Mustafa yüklü bulunan kağnı arabasının üzerinde Oğlu ile birlikte köye dönerken kö- peklerin hücumuna mâruz kalmış, ürken öküzler arabayı devirmiştir. Araba devrildikten sonra öküzler dur- mamış arabayı sürüklemiştir. Musta- fa kurtulmuş İse de oğlu yüklü araba- ruri altında kaladar derhal ölmüştür. Vaka kaza sorgu hâkimliğine bildi- rilmiş tahkikata başlanılmıştır. Karaman çifçilerine yardım Karaman (Akşam) — 2i- rant bankası çifçilerimize tohumluk tevziine devam etmektedir. Düğünde cinayet Bir genç rakı sofrasında hizmet etmiyen metresini öldürdü Karaman Aksam) — Karamana bağlı İlisra nahiyesinde bir genç metresini feci surette öldürdü. Cina- yet şöyle olmuştur: Karamanda oturan Mehmed adın- da bir genç metresi Ayşe ile İlisıra na” hiyesinde bir düğüne davet edilmiş- lerdir. Düğünde birkaç arkadaş bir arada toplanmışlar ve Mehmede fax- la miktarda şarap içirmişlerdir. Mehmed iyice sarhoş olunca arka» daşları: «Mehmed Ayşe senin ma demki metresindir şunu çağırtalım da bize hizmet etsin» demişlerdir. Mehmed de metresi Ayşeyi getirtmiş hizmet etmesini söylemiş, fakat ka- dın: <Ben hizmet edemem bana do- kunmayınız» cevabını vermiştir. Bu cevabs kızan Mehmed asılı du- Tan çifteyi eline alarak «ya hizmet et yahut ta seni öldürürüm: demiş, ka- dın tekrar «Mehmed böyle şakaları bırak sonra bir kaza çıkarırsın: de- mişse de söz anlamıyan Mehmed elin- de çifteyi karıştırırken tüfek ani 0- larak ateş almış ve kadinm sağ me- mesi Üzerinden isabet eden saçmâ- lar kaburga kemiklerini ve ükçiğerle- Tİ pârçalıyarak derhal ölümüne s€- bep olmuştur. Hâdise mahalline gi- dilerek tedkikat yapılmaktadır. Yedi yaşında bir kızın saçları ağardı Sıvas o (Ak- — Şehri- yedi yaşındaki kızı Nezahetin saçlarına Oak düşmüş, vücu- dünde de be- yaz lekeler be- tememektedir. Nezahet (o beni Küçük Nezahet görerek: — Ne olur? Beni gazeteye yaz da diye alaylı hitaplarından kurtulayım, diye yalvarmıştır. Gölcük - Karamürsel yolu Gölcük (Akşam) — Göleük halkı, Gölcük ile Karamürsel arasındaki $0- senin brian evvel tamir ve inşasını te- menni ediyorlar. Bu yolun tamir ve İnşa edilmemesi Gölcük halkını, Ka- ramürsel ve Yalovaya gidebilmekten mahrum bırakıyor. Nafıa vekâletin- den, bu şosenin biran evvel tamir ve inşasını emretmesini bekliyoruz. 15 Nisan 1937. KADIN KÖSESİ Çanta ve eldiven va Kahve rengi podösüetle deriden çanta ile eldiven. Kütahyada bir talihli B. Vehip son keşidede 200 bin lira kazandı Kütahya (Ak- şam) — Tayya- re piyangosunun son keşidesinde 200 bin lira ka- zanan biletin bir parçası şehrimiz- de manifaturacı Habib Çavuşoğ- lu B, Vehiptedir, B. Vehip 20 bin rayı almıştır. B. Vehip Manisada fakir çocuklar menfaatine balo Manisa (Akşari) — Pazar gecesi Halkeyinde fakir çocuklar menfaati- ne büyük bir balo verildi. Balo çok kalabalıktı ve neşe içinde geçti. Ha- miyetli halkımız diğer yardımlarda hiç esirgemediği fedakârlığı bu se- fer de göstermiştir. Birçok eğlence ler arasında tertip edilen zengin pi- yango da ayrıca herkesi sevindir. Burdurda çocuk bahçesi Burdur (Akşam) — Cumhuriyet alanına bitişik belediyeye aid arsa ço- cuk bahçesi haline getirilmektedir. Ortasında bir de havuz yapılmakta olan bu şirin çocuk yuvasının 23 ni- sana yetiştirilmesine çalışılmaktadır, Her köşesi çiçek ve ağaçlarla bezeli o- lan hükümet parkının tarhları ara- sında ilimizde çok bol olan eski eser- lere ait taş, büst ve eserler de konul- makladır. Evvelce hususi idarenin yaptırdığı tunç Atatürk büstü havuz başında hazırlanan kaidesine konul- muştur. Fakilide yapılacak binalar Pakık (Akşam) — İstasyon civarı- na yaplırılmış olan ev ve dükkânla- rın ayni hizada bulunması ve badema yapılacak olanların da.ayni şekilde yaptırılması için alâkadarlara tebli- gat yapılmıştır. Esad Mahmud Karakurd SON GECEL.. Tefrika No. 6 Kapının önünde duruyor... Biran duruyor... Sendelediğini görüyoruz... Düşmemek için ütreyen ellerile duvar- lara dayanıyor. Ortada bir sedye var. Sedyenin üstünde siyah ve kalın bir battaniye ile örtülmüş uzun Karanlık bir yığın!. Yalmz parmakları büzül- müş çıplak iki ayak görüyoruz. Birkaç metre ileride küçük bir lâmba yanı- yor... Lâmbanın arkasında süngüsü- nün ucile taş odanın duvarlarına çe- likten gölgeler çizen bir Türk nöbet- çisi!.. Derin ve korkunç bir süküt için- de nefeslerimizin sesini işitiyoruz... Kız, belki iki dakikadan fazla kapr nun önünde öyle duruyor... Ne haykı- riyor, ne yürüyor. Ne de dönüyor!. Bir adım daha ilerliyor... Gözleri, lAmbanırı ışıkları altında parmakları içine doğru kıvrılmış çıplak ayakla- ra takılıyor... Bir adım daha. duru yor... Sonra yavaşça dizlerini bükerek bu karanlık yığının ayakları ucuna "çöküyor... Gözlerinden iki sıra yaşlar dökülmektedir... Bağırmıyor, haykır. Mmıyor!.. Bilâkis boynu bükük, gözleri Yâşlı öyle duruyor... Ne bir hareket... Ne bir kımıldama... Ne bir s€s!.. dan korkunç dakikalar geçiyor... Ari Yürüyor, yürüyor ve tam kapi- mın önünde taştan bir heykel gibi hareketsiz duran yüzbaşının önüne geliyor... İçi yaşlarla dolu yeşil göz- lerini, zabitin gözlerine dikerek baki- yor... Biran!.. Dudaklarının yavaşça . görüyoruz... Ölü bir sesi. — Yüzbaşı yakında bunun hesabini vereceksiniz! O Kadar... Dizleri bükülüyor.. başı dönüyor, gözleri kapanıyor.. ve bir iki defa olduğu yerde sendeledikten sonra bir yığın halinde taşların üze- rine yıkılıyor kalıyor! Sabaha bir saat var... Yağmur durmuş, rüzgâr susmuş, gökyüzü yıldızlarla dolmuştur... Bizhâlâo bilmediğimiz evin duvarları arasında” yız ...Bütün bir ova derin bir sessiz- Mik içinde uyuyor... Yâlnız uzakta, top arabalarından boşanan Türk at- larının kişmeme sesleri duyuluyor... Bütün batarya Dobricenin bu meçhul oyasinın, bu meçhul köşesinde, şimdi derin bir istirahate çekilmiş bulun- maktadır. Gökyüzünün aydınlanma- sını bekliyoruz... Neferler, evin alt katında birer köşeye sinmiş yatıyor- lar... Yalnız sabahın alaca karanlığı içinde süngülerinin ucu parlıyan 'Türk nöbetçilerinin kımıldıyan silu- etlerini görüyoruz... Yüzbaşı köşkün orta katında bulduğu bir odanın içi- ne girmiş ve hemen bir üstüne düşerek derin bir uykuya dal- mıştır. , etekleri çamur için- de bir kaput!.. Bahçenin yan taraf bölçinin ayak seslerini ışıtıyoruz. .. Sabah oluyor... Tanyeri artık ya- vaş yavaş ağarmaktadır... Herkes ve her şey hâlâ derin bir uykuda... Bir an... Yüzbaşınm yatmakta olduğu odanın sağ tarafındaki küçük kori- dordan ince bir ayak sesi geliyor... Ama o kadar ince ki bunu ancak ku- lağı kuvvetli bir insan duyabiliri,, Ayak sesleri yaklaşıyor... Yüzbaşı far önünde dolaşan nöbetçi bilel.. Bir gölge... Bir kadın gölgesi... Anlaşılan halının arkasında odadan odaya geç- Pencerslerden sızan kırmızı sabahi ışıklarının dumanlı aydınlığı içinde gölgeyi derhal görüyor ve tanıyoruz!. Gece (öldürülen ihtiyar Roman yalı generalin kızı!,. Sırtında yakala- ni kaldırılmış kalın bir pelto.. ve elin- de bir tabanca!.. Tabancanın yüzba- şıya doğru çevrilmiş yuvarlak ucu, karanlıkta parlıyan bir kedi gözü gibi uğursuz ve madeni bir ışıkla yanıyor. Bir adım atiyor.. duruyor... Ayakları çıplak... Koyu kımi dudaklarında mağrur ve vahşi birgülüş var... Gözleri büyük ve dumanlıdır!., — Zabit; başına gelecek akıbetten ta- mamile bihaber elleri yanaklarının altında hâlâ uyuyor... Kiz yeşli göz- |, Jerini, yüzbaşının * gözlerine dikmiş İ em nar elite. bakiyor!.. Bir dakika bakıyor.. 'ki da- kika bakıyor!.. Bütün vücudü, kor- kunç bir heyecan kasırgası içinde sarsılmaktadır... Göz bebekleri inti- kam ateşile yanıyor... Bir dakika da» ha!,. Birdenbire kolunu sert bir bâre- ketle büsbütün öne doğru götürüyor, gülüşün kızıl görüyoruz... Kömür gibi simsiyah ve düz saçlarla örtülü başını sarsarak kaldırıyor... Karanlığın içinde, bomba gibi Patlı. Zabit beyninde öten bu sesin üğul tasile birdenbire yerinden fırhyor.. Derhal gözgöze geliyorlar, Zabit hay» ret ve şaşkınlığından dona kalmış- tar.. öyle duruyor... Kız büyük bir lâ“ kaydi içindedir. Sadece dudaklarının hareket ettiğini görüyoruz... Yalnız iki kelimeli bir cümle!.. — Yerinden kımıldamal,. — Bir harekette kurşunu beynine, yersin!., Zabit, hâlâ şaşkınlıktan Hut mamıştır, gözlerinde telâş, heyecan, korku karışık bir bakış!. Kiz, bir adım daha yaklaşıyör... Baş pazmas Ba dalma tetiğin üstünde!.. Gülüyor, derisi