ış Madam Simpsonun Çok neşe ce ZE z vr on samimiliği, zekâsı sayesinde r Dükünü teshir Madam Simps: Vindsö ek imadam Simpsonun, gereks? Vindsör Dükünün yakından dastu 9 5 Elsa Maksvel, Dayli a nde bir makale yazmıştır. SX dan iktibas edilen kü İle Dü” teri teğkik teler c ” bu makalede iYndsör Dü ı Simpsonun münasebe! ele göre madam o bir kadın değildir. Fakat ço) dü incedir ve şirin vimlidir. Vücü: , çök mükemmeldir. Omuzları kalçaları dardır. Elleri, kolları, bacak” rzundur. Kirpikleri uzun, gör güzeldir. pson boya kullanmaz. ıma hafifçe kırmız çok güzeldir. Bu iyi gi nde bir salonda bütün alı ve Makzleyi yazan diyor ki: «Madam Simpson ayni zamanda çok neşeli- dir. Tanıdığım kadınlar içinde bülbül gibi şakrak yegâne kadındır. Madam Sipmsonun bütün sevimliliğini temin eden bu şakraklıktır. lee çocukluğundan beri bir sarayın ciddi ve sohbet muhabbet kaldırmaz havası içinde büyütülmüş bir insanın yerine koyun. Öyle bir in- Ier buluyor, artma her gittiği yerde Yerlere kadar egilen ve onun seviyesi- he yükselmiye cesaret edemiyen kim- Selerie karşılaşıyor. Kndinizi 39 yaşına kadar hakiki Şe- tareti ve samimi dostluğu verebilecek kimse ile karşılaşmamış bir insanın yerine koyun. Yirminci asrın en bü- Yük aşk vakasının bu iki kabramanı- hin niçin biribirlerine bağlandıkları- mi anlarsınız. Madam Simpsana gönlünü kapli Tan prensin peşinden yirmi beş sene- dir Avrupanın bütün hanedan alli Tine mensup prensesler, milyarlara, hip genç ks koşmuş, İL en muvaffak ” milyonlara vaffak olamadığı yerde ne mr Dean kadını muvaffak ol- lan ben bile prensin o sui güzel ve sevimli kadınlara — Iamış olduğunu itiraf eğerim. girer m Simpson kralın tesadül etti p e içerisinde bülbül ve ve şetaretli olan yegâne kadı e meykilne kulak asmıyarak prensi diğerleri gibi bir insan telâkki eden yegüne kadındı. dr N Si O diğerleri gibi prensin Süme bağ pa ile eğilmedi. Onunla olan re ğundun istifadey ş o Sadüf ettiği kadına telefon Ni iğ — Bani dinlel Prens de Gal ile derim var, demedi. N Krm dostuyum diye eski ahbap: utmadı. Onları Lord ve ef arı için davet etmemezlik € medi, sin O ne ise o kaldı. İşte yüksek > Mi bu suretle isbat etti. Çünkü pre de Galin kalbini kazanmış oldu. Hittâ yemek hususunda kralın gustosunu iren o oldu. ii 3 meklerinin İngiliz yea den iy olduğunu söylemekten çe Madam Simpson Vindsör Dükü ile birlikte at yarışlarında dan çok daha Amerikanvari idi. Bir telefon muhaveresi Bundan birkaç ay evvel daha Ed- vard İngiliz tahtını işgal ederken ma- Simpson Londradan bir iki gün | in lmış Parise elbise yaptırmak o giy Daha Pariste oteline yer- V meden telefonun Yil çalmağa buş- İngiltereden aranıyordu ie ses yalnızlığından şikâ- tetti. 2 — Neye bir tayyar ? dedi. R al bunun imkânsız adam Simpson > a siz göyledi. On dakikada elbise yaptırmanın imkân yok Londradaki ses sordu: api. Fakat bu gere yalnız ni Fort Beivederin imleri duva- öyledi eye binip gelmi- gm, Kareli Simpson - mahzeninde bulunan. ai re asmakla vakit geçir veröi: Londradlaki ses cevap Medi. Kral güldü. Onunla bu pi biç bir Kadın konuşmamışt. Hiç bir kadin samimi olmamış, ingiliz kral” | Peki ya yarın sabah. Yarın sabah AKŞA m amac “İttihad ve Terakki,, nin son devirlerinde Suikasdlar ve enirikalar Tetrika NO. Sömmmmmmmmmmmmmumuz YaZ&n: Mustafa Ragıb Enver paşa aleyhindeki sözler bütün ittihad ve Terakkiyi muahaze eder mahiyet alınca polis harekete geçti.. şahsiyeti li, aynı zamanda son ki ve zarif bir kadın ki ve zarı) etmiştir N Ertesi sabah kiliseye gitti. Herkes hayret içinde kalmıştı. Çünkü kralın kilise ve papazlara ehemmiyet verme- diğini biliyorlardı. Madam Simpson aleyhinde bulu- nan kilise mahaflli bilmiyordu ki, kra- lı ilk defa olarak bir pazar sabahını kilisede geçirmiye sevkeden o kadar amansızca hücum ettikleri kadındı. Madam Simpson İngiltere kraliçesi olmayı gözüne almış bir kadın değil di. Onun en amansız münekkidleri bi- le itiraf ediyorlar ki, madam Simpson kanunu esasi buhranı esnasında dai- Bas. geride kalmış ve kral ile münase- beti kralın vaziyetini sarstığı takdirde İngilterden ayrılmağa razı olduğunu söylemiş, ve hattâ bu hususta kral ü- zerinde müessir bile olmıya çalışmış tar. Kralın ona karşı olan aşkı onun bu husustaki israrlarını boşa çıkar- mıştır. Güzel bir kadın Madam Simpson güzel olmadığını bilen ve itiraf eden bir kadındır, Hat- tâ bundan bir müddet evvel bir dostu- na demiştir ki: — Haşmetmeap benden başkasını görmüyor. Doğrusu ona güzel bir ka- dın takdim etmek lâzım. Kadın gü- zelliğinin ne olduğunu anlasın. Derhal bu fikrini mevkii tatbike ko- yuyor ve o gün gayet güzel bir kadını yemeğe davet ediyor, Yemekte kral davetli kadının farkına bile varmıyor. Madam Simpson ile meşgul olmakta devam ediyor. Davetliler gittikten sonra madam | Simpson soruyor: — Harikulâde güzel bir kadındı?, Değil mi? Kral: — Öyle mi? Görmedim, cevabını ve- riyor. Dünyada bu hareketi yapacak pek çok kadın yoktur, fakat madam Simp- sonun zekâ ve arkadaşlık hislerine malik olan kadınlar da ayni derecede nağdirdirler. Bir gün kral büy'ük bir gemiyi suya indirmek merasiminde o bulunuyor- muş. Gemiye bakmış ve demiş ki: — Garib değil mi. Böyle lüks bir ge- miyi inşaya paramız var da amelelere yaşıyacak evler inşasına paramız yok. İşte kralın bu gibi harektleri, ana- neden kurtulmak arzusu ve yeni za- manlara yeni fikirler lâzım olduğu ka- sım? ye yapacağım” p verdi: alada Simpson ÇENE mn hata ngatl muahafazakârları kral aleyhine döndürmüş. Elsa Maksvellin ddiası- em, ni Vi Enver paşa aleyhinde yapılan ve esası nereden çıktığı o zaman pek de belli olmıyan bu gizli propaganda, harbin sonuna kadar gittikçe şiddetlenerek ehemmiyetli bir şekle girdi. 'Talât bey, münhasıran Enver paşanın şahsı aley- hinde yapılan bu telkinlerin, biran bile gevşemesine tarafdar değlidi. Çün- kü dahiliye nazırının fikrine göre, or- duya istinad ederek “günün birinde- kendisini ve bütün tarafdarlarını da» ğıtabilecek Olan har biye rnn bu şekilde bir tahak- küm ve nüfuzuna ancak böyle bir propaganda ve telkin silâhile ve (Merkezi umumi) etrafında topla- nan cemiyete mensub zümrelerin sa- dakatile mani olmak mümkündü Talât bey kendisini masum gösterecekti Bununla beraber bu propagandala- rın, bizzat Talât beyin şahsı lehinde de Yaideleri muhakkaktır: Bütün hata- lar, idaresizlikler Enver paşanın ©- muzlarına yükletildikten sonra Talât bey, bu vaziyet ında pek masum bir mevkide kalacaktı. Nihayet, bü telkinlerin tesiri altında kalanlar, Talât beyin gösterdiği gayret ve faali- yetlere rağmen, Enver paşanın olur olmaz icraalına mâni olamadığım, Dahiliye nazırının acınacak bir halde bulunduğunu düşüneceklerdi. Bu ka- bil düşünceler, Talât beyin lehindeki | cereyanı kuvvetlendirerek işin sonuna kadar onu masum olarak göslere- cekti, Hakikati tebarüz ettirmek için şu- nu kaydetmek isterim ki, doğrudan doğruya askeri meseleler ve harbin idaresinde Talât beyin rolünü, tesirini aramak pek haksızlık olur, Fakat memleketin umumi idare ve siyasetin- ce Talât beyin müdahalesi, belki de, Enver paşadan ziyade müessir bulu- nuyordu. Halbuki halkın «İttihad ve Terakkis o hükümetinden şikâyeti; harb hâdiselerinden ziyade, hüküme- tin takip ettiği siyaset ve idare tarzı isine u daların tesiri al- tında kalanlar, vaziyeti böyle muha- keme edemiyorlardı. Bu propagandaya muhalifler de iştirak ediyorlardı Enver paşa sleyhinde yapılan bu propagandanın halk tabakaları arası- na da yayılması; cemiyet liderlerinden hiç birini tefrik ve tercih etmeksizin doğrudan doğruya «İttihad ve Terak- kinin manevi şahsiyetine ve bütün İttihatçılara muhalif olan şahısların ve unsurların da bu vereyana iştiraki- ne sebebiyet verdi. Harbin ilânı sıra- larında hükümetin kahrından ve şid- detinden korkarak ağızlarını kapama» ğa mecbur olan muhalifler, şimdi ötedenberi İttihatçı olarak tanılan kimselerde Enver paşayı tenkid eder sözlere tesadüf ettikçe cesarete ge diler, Ve bu propagandaya -kendi gi- yasi zihniyetlerine göre- başka bir ş5- Til vermek suretile iştirak ettiler, O derecede ki, Talât beyle arkadaşları, Enver paşa aleyhinde bir hava vücu- de getirmeğe çalıştıkları halde, şimdi hulk arasında dönen dedikoduların yalnız Enver paşa aleyhinde değil, bütün «İttihad ve Terakkisyi munha- za eder bir mahiyet aldığını görtiyor- lardı, Gittikçe fena bir cereyan alacak bü dedikodunun önünü almak lâzımdı. Bunun üzerine polisi harekete getir. mek icap etti: Hükümet aleyhinde söz söyliyen birçok kimse derhal tev- kif edildi, Birkaç gün devam eden bu tevkifat, halkı yeniden sindirmiş ve susturmuştu. Bununla beraber Ko- ver paşa aleyhindeki propağandanın yalnız cemiyet mensupları arasında yapılmasına devam edildi. Enver paşa, aleyhindeki bu propa- gandaları hiç anlamaz, işitmez gibi davranıyordu. Hakikaten de bu dedi- kodular, pek az kulağına gidiyordu Çünkü - yukarda işaret ettiğim gibi- Söylemek cesaretini kendinde miyorlardı. bula- Enver paşanın hareketleri, mai- yetine de tesir etmişti.. Bundan başka Enver paşanin son günlerde takındığı çekingen tavır ve hareket, kendi muhitine, yakınlarına da sirayet etmişti. Bu zevat, Harbiye nazırının eskisi gibi (Merkezi umu- mi)ye devam etmediğini ve resmi mü- nasebet haricine çıkarak hükümette ve (Merkezi umumi)deki eski arka- daşlarile ihtilât etmek istemediğini anladıklarından onlar da şefleri gibi harici münasebetlerini azaltnışlardı. Bu itibarla cemiyet mahafilinde ve Talât bey muhitinde Enver paşa nley- hinde söylenen sözlere pek de vakıf olamıyorlardı. Bahusus propagandacı- lar, ağızlarından çıkacak bu kabil bir sözün Harbiye nazırımın kulağına git- mek suretile şahsen büyük bir felâke- te uğrıyacaklarını düşündükleri için- dir ki, Enver paşanın yakınlarile gö- rüştükleri sırada gayet ihtiyatlı ko- nuşmağa mecbur oluyorlardı Bu vaziyet karşısında bittabi Enver Paşanın maiyetinde ve muhitinde bu- lunanlar da şeflerinden Talât bey ve yahud başka bir şahsiyet aleyhinde Söz İşitmedikierinden ve yapılan andadan da haberdar olmadık- larından Enver paşa ile Talât bey arasında derin bir uçurum ve ihülâf bulunduğunu tahmin edemiyorlardı. Bunlar, «İttihad ve Terakki, erkân ve mensupları arasında meşrutiyet bi- dayetinde görülen ahenk ve tesanüd manzarasının hâlâ devam ettiğini sa- nıyorlardı. Enver paşanın eski yaveri Talât paşa ile karşılaşınca.. Fakat zaman ilerliyerek harp hâdi- seleri yüzünden menilekette yeis ve Ümidsizlik çoğaldıkça -bir propagan- da yapılmasa bile. hükümet, bususile Enver paşa aleyhindeki cereyan git tikçe kuvvetlenmeğe başlamıştı. Bu itibarla Harbiye nazırının memleket dahilindeki kredisi ve manevi nüfuzu Ga şiddetle sarsılmıştı. Şimdi artık Enver paşanın muarızları, söyliyecek- leri sözlerin Harbiye nazırının kulağı- na gitmesinden de çekinmemeğe baş- ladılar, Çünkü başkumandan vekili, cephelerden gelen fena haberler kar- şısında büsbütün telâşa ve ümidsizliğe düşüyor, o dahildeki ( dedikodulara ehemmiyet bile vermek istemiyordu. Enver paşa aleyhinde yapılan pro- pagandaların bu sıralarda nasıl #leni bir şekil aldığını göstermek için bura- ya bir misalini kaydetmek münasip o- tur Enver paşanın yaverlerinden Yeni- bahçeli B. Şükrü (Eski İstanbul me- busu, şimdi ticaretle meşgul) Harbiye nezareti yaverliğinden çekilmiş, o 8- ralarda teşkil edilen hücum taburu kumandanlığına tayin odilmişi. B. Şükü aldığı emir üzerine Alman ka- rargâhı umumisine gitmek için Sir. keciden trene binmişti. Ayni trende o zaman sadareti yeni ihraz eden Ta- Tât paşa da bulunuyordu. Talât paşa, Alman ricalile görüşmek üzere Berli- no gidiyordu. Çok kurnaz olan ve mu- hitinde bulunanları güler yüzile, ilti- fatlarile kendisine bağlamasını bilen sadrazam, Enver paşarın €ski yave- rini görünce, B. Şükrüye büyük bir alâka göstermeğe başladı. Bu sırada B. Şükrünün biraz midesinden rahat- sız olduğunu anlıyan Talât paşa, hü. cum taburu kumandanmna hemen maden suyu verdirmiş, B. Şükrünün İstirahatınm temini için maiyetinde- kilere emirler 'yermişti. Talât paşamn maiyeti Harbiye nazırı aleyhinde atıp tutuyorlardı.. Talât paşa, B. Şükrüye bu gönül al- ma muamelesini yapınakla beraber, bittabi, B. Şükrünün karşısında poli- tika işlerine hiç temas etmemiş, hele Enver paşaya dair bir söz bile açmam