si Ve bütün davetliler de hep birden ayağa kalkmışlardı. ; Büyük Moğol imperatoru arkasi. renin içinde yanan ateş? ellerini uzat tı: ü mah- — Dünyayı yaralan ve bütün lükları idare eden ulu iri ğolistanda yaşıyan insanlar için ve saadet dilerim. Bü, ateşe tapmak değil Me de Tanrıdan uğur ve * bulunan ti. Ve davetliler wi iüman, hilmdli, ğ bi. muhtelif din > e a ların hepsi de KOM. uni dileği mabudlarına yalverari tekrârlamışlardı Hattâ Rom firler bile.. Di Prenses Salina, rahibe: Z — Bütün bir senenin refah V? ye det içinde geçmesini Alahan imi mek hiç te boş ve mânasız bir pi ni değildir. Bu merasime ee ca mekle budist olmuş siyılmayız.. dei mi? Demekten kendini alamamıştı. Rahip Kroen: — İmparator Asyalıların inanışla- rma ve angmelerine deha çok mü: mayil görünüyor. Hıristiyan ga rinden hiç birinin bu sarayda tatl iç edildiğini görmüyorum. Kubilây her dinden iyi ve faydalı ye Şeyleri almakta gecikmiyor. Biz vi kendisine bir hediye versek fena © muyacak. Dedi, Salina, Kro:n'e sordu: alı yoisa- etmek olmalıdır. İmparsi tanıdığı kadar, hazreti arsa, bu bizim için büy bir kadın bülundut tunlar imparateriçe di üzere yerde kurulmuş 59 Turlardı. Kubilây pencsi sofensi) BI yl olduğu gibi, (earemi uzaktan elile n çar- Bu gecenin ei öyuk vr Eşik nl ii ği ik! bul Ni ii de Menkü hanın otağından çıkarken dalçınlıkla eşiğe basmış ve kapımı Se nda duran nöbetçiler kendisini yar* yarak soymağa başlamışlar. Fakat, Men- ten alfetmiş.. Bartelmi duyak yemekten Reel eti den yal üni ki. 900, dayağı mürtahaktı. » ?.. 2 Günkü üç kere atledidi. Bir in- içinde ayni hâtayı sam e dayak değil, dört defa tekrar lie derisini yüzseler — Hakan ne zaman sarhoş olacak acaba?.. —— Çok içiyor ra. hiç te sarhoş “4 in dikkat ediyor musun? -— Uzaktan daima bizi tecessüs et- tiğinin farkındayım. —— Ben bu kadından çok korkuyo- —— Bir şey yapamaz.. onun da kork- bir Kubilây var. Biz Kubilâyın mmisafiriyiz. Moğollâr misafirlerine çok saygı . Dışarda kal. saydık, belki biz halinde devam eden bu kısa ik sürmedi.. Kubilây siray İm elile işaret ederek seslen- “ Haydi oyuncular ve hokkabaz- firlerimin canları ii dalkavuk ar, OYUK ile Küme eri salona geldi- lar sıra ile ler. rakkaseler yani ve kadın kılığına girmiş işe id yaparak Kubilâyın mais andılar. hem idürmeğe başladılar. an az ve bilhassa güç gülen ve her şeyden Zevk almıyan bir hü- yerde takla atarcasna Oy” yorlar eri şarkılar. söylüyorlardı. Bu, Çinlilerin ulusal oyun z biri idi, Kubilây bu oyunu seyr? Ken her zaman gülerdi: iağcl; Mia Bunların çuko, ve Tibet oyuncular! meydana bu oyuncular da ucu sivri dılar. p büyük ve devetlilerin sa- pi olduğundan, her köşe- Ekiğir üçer hokkabaz hünerlerini i başlamışlardı. gi hokkabazlardan d& çok « hökkabazın hükümdar Fim hünerler gösterirken, ağ- bir fenalık görebilirdik , 1 Nisan 937 Perşembe İstanbul — Öğle neşriyatı: Saat 12,30 Plâkla Türk musikisi, 12,50 Ha- vadis, 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı, 14 Son. Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi. 19,30 Konferans: Doktor Fahreddin Kerim İrade zatı. 20 Sadi ve arkadaşları tarafından Türk mu- sikisi ve Halk şarkıları, 20,30 Ömer Rıza tarafından Arabca söylev. 20,45 Safiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve Halk şarkıları: Saat âya- rı. 21,15 Orkestra: 22,15 Ajans ve bos- sa haberleri ve ertesi günün progra” mı. 2230 Plâkla sololar, opera ve operet parçaları. 23 Son. Ecnebi istasyonların bu akşamki en Müntehap Programı Milano (368,6) saat 22 «Üç kralın aşkı» opera3 perde. Besteliyen: İtelo Montemezzi. Skala tiyatrosundan va- kil, Paris 'T. E. (206) 22,30 «Rüyas 4 perdelik opera, Nis (253,2) 22,15 «We- ber» in «samimi avcı» operası, Prag (4702) 22 Filarmonik orkestra. «Sehu- berts in yedinci senfonisi do majör. Peşle (549,5) 23,20 Radyo orkestrası. Lüksemburg (1293) 23,30 Brahm fes- tivali. Belgrad (437,3) 19 Viyolonsel konseri. Peşte (549,5) 1940 Piyano konseri, Oslo (1153) 21 Keman ve pi- yano, Peşte (549,5) 0,20 Tzigan orkes- trası Dans Musikisi Breslav (3168) saat 23,30 - Viyana (506,8) 24 - Brüksel TI (321,9) 0,10 - Tuan Les Pins (235,1) 0,15 - Londra | (kısa dalga) 18,50. 2 Nisan 937 Cuma İstanbul — Öğle neşriyalı: Saat 12,30: Plâkla Türk musikisi, 1250: Havadis, 13,05; Muhtelif plâk neşri- yatı, 14: Son. Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi, 1930 Spor müsahübeleri, Eşref Şefik, 20'Türk musiki heyeti, 20,30 Ömer Riza tarafından arapça söylev, 20,45 Vedia Riza ve arkadaşla» rı tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları: Saat ayarı, 21,15 Orkestra, 21,30 Ajans ve borsa haberleri ve er- tesi günün program, 22,30 Plâkla s0- lolar, opera ve operet parçaları, 23 Son. Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Kurtuluş caddesinde Nec- det, Taksim: Nizameddin, Beyoğ- Tu: Kanzuk, Yenişehirde Baronak- yan, Bostanbaşında İtimad, Gala- ta: İsmet, Kasımpaşa: Müeyyed, Hasköy: Aseo, Eminönü: Mehmed Kâzım, Heybeliada: Tomadis, Bü- yükada: Merkez, Fatih: İsmail Hakkı, Karagümrük: Mehmed Arif, Bakırköy: Merkez, Sarıyer: Nuri, Tarabya, Yeniköy, Emirgân, Rumelihisarındaki eczaneler, Ak- saray: Ziya Nuri, Beşiktaş: Nail, Kadiköy: Merkez, Modada Faik İskender, Üsküdar: Selimiye, Fenea: Defterdarda Arif, Beyazıd: Yeni Lâleli, Küçükpazar: Hikmet Cemil, Samalya; Çula, Alemdar: Sırı Rü- sim, Şehremini: Ahmed Hamdi. İlân Tarifemiz ilânlar için de ayrıca tarife var- dır. Her Muallâ pencereye yaklaşınca heye- canla durakladı. Uzun boylu sarışın genç adam gene evin önünde, gözleri dalgın dalgın pencerelere dikilmiş do- Jaşıyordu. Bu hal beş günden beri devam ediyordu. Beş gün evvel Muallâ yeni evinin şık balkonuna çıkmış siga- ra içiyordu. Birdenbire bu uzun boylu, sarışın genç adamla gözgöze geldiler. Sonra ertesi günü, daha ertesi günü, daha ertesi günü delikanlı hep balko- nun, pencerenin önlerinde dolaşıyor, dolaşıyordu. İkinci günü Muallâ bal- köna çıktığı zaman sarışın delikanlıyı elinde şık bir fotoğraf makinesile gör- dü. Muallâ balkonun parmaklığna kollarını dayamış ona bakıyordu, U- zun boylu genç fotoğrafını kaldırdı. Çok fotoğraf çekmiş bir adamın Üs- tadlığı ile çabucak Muallânın bir res- mini çekti. Muallâ dikkat etti, Genç adamın bakışlarında ne büyük bir hayranlık vardı, Bazan sarışın delikanlı Muallânın evinin tam karşısındaki denize bakan bahçeli gâzinoda oturuyordu. Herkes bu güzel gazinoda denizi seyrederken genç adam o nefis manzaraya arkasi- ni çeviriyor, yüzü Muallânm evine dönmüş saatlerce bakıyor, bakıyordu. Muallâ ilk günleri buna hayret et- 4, sonra delikanlı İle içinden alay et- meğe buşladı: — Bu asırda böyle bir aşk!, Olur şey değil... diyordu. Fakat dört beş gün geçince âdeta uzun boylu sarışın gence #lıştı. Onu zamanenin zengin kızlar peşinde ko- şan birçok delikanllarından ne ka- dar yüksek buluyordu. Bir gün onu karşıki bahçeye otur- muş pencerelere bakarak önündeki Munallâ düşündü: Acaba şair mi idi? Kendi hayaline bakarak şiirler mi ya- zıyordu?. Herhalde öyle olacaktı. Muallâ kocasının ölümünden uzun di gece yatarken âdeta sabahı sabırsız- lıkla bekliyordu. Sabah olması demek, Mikanlı geliyor, evin önünde, gözleri pencerelerdö dolaşıyordu. Uzun boylu genç w Bahife 11 lâ heyecanla sarsıldı... hizmetçi içeri girdi; — Bir bay gelmiş.. sizi görmek İs- Muallâ doğruldu: — Sarışın uzun boylu bir adam des ğil mi?, — Evet.. Muatlâ telâş içinde dolabını açtı, hangi elbisesini giyeceğini bilmiyordu, bir elbiseyi sırtından çıkarıp ötekisini geçiriyor, onu beğenmiyor, başkasını giyiyordu. Nihayet kendisine bir şey yakıştıra- bildi. Dudaklarmın boyasını hafif ta- beri pencerelerinin önünde dolaşan genç adamla karşı karşıya idi. a onu görünce yerinden fır- — Cüretimi affediniz.. dedi, sizi eri- aa Rİ etmeği göze aldım ve Tahatsız ettim. Mualâ; — Estağfurullah.. dedi, Delikanlı: — Beni herhalde evinizin etrafıni da, pencerelerinizin altında dolaşırken 'Muallâ buna cevap vermedi, deli- Kanlı: — Sizi, dedi, çok garip bir şey kin rahatsız ediyorum. Ben bir ev yaptır. yorum. İstedim ki, bu ev son derece şık olsun.. sizin evin cephesi, pencere- ler, balkon, ön tarafındaki çıkınlı o kadar hoşuma gitti ki, günlerce gidip geldim, Hayalime bu pencerelerin, bü balkonların ve çıkıntıların şeklini yer- leştirmeğe çalıştım. Nihayet balkonu- muzun fotoğraflarını çektim, Pencere- lerinin şekillerini kendi elimle kâği- da çizdim. Lâkin bir de evnizin dahili tertibatını karar verdim, Lütfen bun& müsaadenizi rica edece- Biraz sonra (Bir yıldız) Ticaret ve zahire borsası 31 Mart fiat ve muameleleri 1 — İhbalât: Buğday 120, çavdar 135, arpa 75, un 91, kepek 100, mar 13, . fasulye “14, iç fındık 3, yapak 2- ton, İhracat: Yulaf 70, kepek 2 1/2 ton. 2 — Satışlar: Buğday yumuşak kilosu 6 kuruş 22 1/2 paradan 6 kuruş 25 paraya ka- dar, arpa kilosu 4 kuruş 20 paradan 4 kuruş 30 parağ'a kadar, - mısır sarı ki- # iz BE s*şs ji iz ? ve z ; i z BEEF Ensiz isi ipini Hziri'ie ELEFEİKE i ij AKŞAM'a bir KUÇUK İLAN vermekle bunu hemen temin