/ Sahife 12 Sahife » AKŞAM 20 Mart 1937 Afrikanın insan ayağı basmamış Okuyucularımız EEE Emme ormanlarında canavarlarla başbaşa Tayyare meraklısı Aslanın ani hücumu - Panter ile karşı karşıya, insan eti yiyen vahşilerin elinde korkunç dakikalar / Aslanlar koşuşuyorlar, filler oynaşis yorlar, bir yılan hücum için hazırlan» yor, gergedan başını eğmiş son süratle Üzerinize doğru koşuyor... Sinemala- rın raha' koltuklarında oturarak he yecanla (,rettiğimiz bütün bu man- garalarıni ne büyük zahmet ve meşale” .katlerle çekildiğini hiç hatıra getirdi- niz mi7. Sinema operatörlerinin ha- yatını ne büyük tehlikelere attığını düşündünüz mü? Birçokları bu man- zaraların doğru olduğuna inanmazlar, Kalın demir parmaklıklı bahçelerin bis rinde çekildiğini zannederler. Fakat mesele hiç de böyle değildir. Son 2a-" ' manlarda pek rağbet gören «Tüngl> #i- Üimlerinden çoğu Afrika ormanların- da, bin bir tehlikeye mâruz kalınarak çekilmiştir. Vahşi hayvanların hakiki Bâyatıni bize sinema perdesinde can- lândırmak zahmet ve meşekkatine kat- Jananların ön safında Martin Conson bulunduğunu inkâr edemeyiz. TEHLİKELER İLE DOLU BİR HAYAT Geçenlerde Amerikada bir tayyare Kazasi neticesinde ölen Conson Afrika ormanlarının en kuytu köşelerine dal- mış, ve karısı İle birlikte hiç bir tehli- 'keden çekinmiyerek bize o kadar büyük Haz ve heyecanla seyrettiğimiz Jungl filimlerini çekmiştir. Consonun flllm”'çekerken maruz bü- Yunduğu büyük tehlikelerden bazıla- rını ölümünden sonra karısı Osa şöy- le anlatmıştır: — Afrika kıtasının en ücra köşeleri- ne daldığımız son seyahatimizde 35,000! mil mesafe katetmiştik, garip fakat ga Tİp olduğu kadar da büyük bir tehlike ile karşılaştık. Aslan bulacağımızı tahmin ettiğimiz boş bir vahaya konmuştuk. Ben etrafa bir göz atmak için tayyareden inmiş- tim. Kocam fotoğraf aletlerini hazır- yordu. TAYYARE MERAKLISI BİR ASLAN Birdenbire arkamda bir homürtu işittim. Biz görmeden kocaman bir â5- lan tayyarenin kanadları altına girmiş bu garip kuşu muayene ediyordu. Be- nİ görünce hücuma kalkmağa hazırla- mırken haberdar olmuştum. Aslan üç metre ilerde idi. Tayyarenin içine ken- dimi zor attım. Aslanın pençesi tayya- yenin kırılmıyan camdan mamul ka- 'pısının kapağı Üzerinden kaydı. Bu münasebetsiz aslana çok kızmış- tım doğrusu. Tayyarenin içinde bir ku tu un vardı. Un kutusunu kaptığım gi- bi kapıyı araladım aslanın tam bumu Üzerine fırlattım. Un aslanın gözlerine, ağzına burnuna kaçtı. Neye uğradığını bilmiyen canavar homurdanarak kaç- ta, ormana daldı. Doğrusu büyük bir tehlike atlatmıştım, Kocam da bu kadar yakına gelmiş bir aslanı kaçırttığım için beni adam akıllı paylâdı. İ İYİ BİR NİŞANCI İ Martin Consön sağlığında mütenddid ârkadaşlarına en emin bir avcı ile be- olmayı tercih edeceğini söylemişti. Consonun bunda hakkı vardı, Çünkü dlğine göre panter çok tehlikeli bir ca- ayardır. Çünkü çok seridir. Birdenbi- Ye panter, filim makinesinin üzerine #aldirmiş, saldırması (le Osanın tüfe. | Konya TAkşamı) — Şehrimiz Halkevinde daktilo kursları İinin patlaması bir olmuş. Canavar | kurslara birçok bayanlar ve baylar deyam ediyor, Yukarıdaki Ölü olarak yere düştüğü zaman Mar- | kursu takib Taber bulunmaktansa karısı ile beraber kucaklarında maymun taşırlarken, altta bayan Conson yakaladığı bir panter yavrusile dolaşıyor Sağda da öldürdüğü bir filin sırtında tin ve karısının üstleri kanlar içinde kalmış. Canavar, bu kadar yakınlarında! yurulmuş!... Karı koca bu kabil tehlikeler neticesi olarak vahşi hayvanların âdetlerini öğrenmişler ve tecrübe ile nasıl tehli- keden sıyrılabileceklerini insiyaki bir surette kestirmiye başlamışlardır. Bu- na rağmen gene tehlikelerden masun kalmış değillerdi... HER ZAMAN TAYAKKUZ LÂZIM Osa Conson diyor ki: — Vahşi hayvan avlanırken her Za» man tetikte olmanız lâzımdır. Meselâ gece bir iz takip ediyorsunuz. Bir ta- rafta bir dal kırılıyor. Kendi kendinize soruyorsunuz. Acaba bu ne? Bir ger- gedan mı? Bir fil mi? Bir aslan mı? Yavaşça bir kibrit yakarsınız. Şayed du- man gürültünün geldiği tarafa doğru gidiyorsa, demek ki, hayvan mevcudi- yetinizi sezmişdir, Hücum etmiye ha- arlanmadığıni anlamak ve ona göre tedbir almak sırası gelmiştir. Şayed duman ters tarafa gidiyorsa hayvan uzaklaşıyor demektir. Rahat nefes alabilirsiniz. Fakat ne de olsa emin olamazsınız. Dediğim gibi bütün tedbirlerimze rağmen tehlikeler sıklaş- makta devam ediyordu. — İlk defa fillerin bağrışmalarını işittiğim zaman o kadar korkmuştum ki, bilmeden #llerin istikametine koş- mağa başladım. Bereket versin ayağım bir kütüğe takılarak düştüm. Kocam da arkamdan yetişerek beni kurtardı, VAHŞİ YERLİLERİN ELİNDE Fakat Consonların atlattıkları en bü- yük tehlike, vahşi hayvanlardan ziya» de vahşi yerlilerden ileri gelmiştir. Bir kere filim çekmek üzere cenup adalarından birine gitmişlermiş. Male kula namındaki bu küçük ada İngil- tereye aid olmakla beraber elân daha halkı medenileşmiş değildir. Bu ada da tek bir beyaz yokmuş. Ancak ayda yılda bir kere İngiliz sahil! muhafaza gemilerinden biri uğrar ve etrafını do- laştıktan sonra döner gidermiş. Bu ada yerlilerinin büyük bir iptilder nasılsa kabile reisi Nagapate ile ahbap olmuşlar. Ve insan kafası yakmak sa- nati hakkında güzel bir filim de almiş» lar, Fakat reise veda edecekleri zaman vahşilerde bir değişiklik olduğu ve ta- vır ve hareketlerini değiştirdiklerini hâyret ve korku ile görmüşler. Bu es- nada tamtam çalmağa başlamış. Con- sonlar bunun mânasını pek âlâ bilmek; tedirler. Kafa yakmak merasimi baş“ lamak üzeredir. Osa sararmış, kocasi onlar için olmadığını her ne kadar söylemişse de ellerinin ayaklarının bağlanması üzerine hakikati saklamak mümkün olmamış. Fakat işte tam bu esnada bir motör sesi işitilmiş. İngliz nöbetçi gemisi gelmiş Consonların ya- ta yanına demirlemiş. İngilizlerin karı kocayı aramağa geldiğinden korkan re 4s kıymetli beyaz esirlerini bırakmış. Fakat daha Consonlar sahile varmadal İngiliz gemisi demir almış. Nagapate bir hata işlediğini anlamış, Peşlerine tekrar düşmüş. Fakat 10 metreden bir Jeopardın pençesinden kurtulan bu ka rı koca artık bir daha tutulur mu yal Daha yerliler kayıklara binmeden on- Jar açılmış bulunuyorlarmış, Osa Conson diyor ki: — Kocam medeni hayattan pek kor. kardı. Nev-York sokaklarında çiğnen- mekten korktuğu için dolaşamazdı. Vahşi orman onun için daha az teh- Mikeli idi. İşte zavallı korktuğuna uğra dı, ormanda değil medeni bir diyar da öldü.» Yalovada büyük otel mayısta açılıyor 'Yalovanın imar plânı üzerindeki ça” Jışmalara devam ediliyor. Kaplıcalar için yapılan büyük otel mayıs bidaye- tinde merasimle halk açılacaktır. Kaplıcalar daha evvel açılacaktır. Dün Ankaradan şehrimize gelen Akay mü- dürü bay Cemil kaplıcalarda yapıla- cak sıhhi tesisat etrafında doktor bay Nihad Reşadin görüşmüştür. Doktor- açılmıştır. Bu Kişemiz bu edenlerden bir kısmını gösteriyop, , Bize ne bildiriyor? Motosiklet permisi almak istiyen okuyucuya Okuyucu dilek ve şikâyet mektup- larındaki , mevzuların cevapları gör zetede verdiği için motosiklet, ehliyetnamesi almak hususundaki vaziyetiniz etrafında yaptığımız ted- kikatın neticesini de bu sütunlarda bildiriyoruz: Şoförlerde arandığı gibi, maolosik- let kullananlara da verilecek ehliyet- name, yani motosiklet kullanabilme- leri için verilecek müsaade «Şoför ehliyetnamelerinin sureti itasına dair talimatname» hükümlerine tâbidir Bu ehliyetnameyi almak için de ta- lplerin göz, kulak, burun, sinir, ira- de vesaire bakımdan sıhhi muay neleri bu işler için teşekkül eden res- mi bir heyeli sıhhiyece yapılır. Mektubunuzda anlattığınız o vazi- yete göre, size motosiklet ehliyetna- mesi verilmesi, talimatname hüküm- İerindeki esaslar dairesinde,-kabil olmıyacağını âlâkâdarlar söylüyorlar. ... Karadenizde işliyen vapurlarda yolcuların hali 6 mart 937 cumartesi günü Sam- sundan Ege vapuruna binerek iki gece bir buçuk gün zarfında İstan- bula geldim. Üçüncü mevki bileti aldığım hal de maalesef vapurda, üçüncü mevki denilen mahallerde, yük anbarların- da oturup dinlenecek, yatıp uyuya- cak ne kuru bir tahta kanape veya her hangi bir istirahat vasıtası; ve ne de soğuktan, tesiratı hariciyeden masun bulunmak için teşkilât ve şeralti sıhhiye mevcud olmadığından bittabi katiyen bir dakika bile isti- rahat edemiyerek çok derin bir azab ve çok elim bir ıstırab içinde İstan- bula geldim. Badema bu hatta yolcu sıfatile bulunursam ceketimi satarak hiç ol- mazsa ikinçi kamara bileti alır da vapura öyle binerim. Acaba bu hat- ta her zaman gidip gelmek mecbu- riyetinde bulunanlar, bu daimi sıkın- tıya nasıl tahammül ediyor?!. Birinci ve ikinci kamaralarda esbabı istirahat temin edilmiştir, fakat üçüncü mev- ki denilen güverte ve anbarlar, ko- yun, keçi, sığır ve emsali gibi hay- vanatın barınmasına müsald bir şe- kilde yapılmış olduğundan üçüncü mevki ittihaz edilmiş bulunan bu mahallerde'üçüncü sınıf halkın, köy“ lünün istirahat edebilmesi için hiç bir kanape ve buna benzer bir güna vasıtai istirahat teşkilâtı yoktur. Bu anbarlara doldurulan halkın arzet- tiği sefalet manzarası, aynı anbar- lara ağzına kadar doldurulmuş bu- Tunan nakliye Mayvanatının istira- hat şekilleri gibidir. Halbuki Boğaziçi vapurlarında ol- duğu gibi Karadeniz vapurlarinın Üçüncü mevki mahallerinde de hal km, üçüncü mevki bilet sahiplerinin istirahatleri için kanape veya başka bir vasıta istirahat teşkilâtı olma- Mıdır. Alâkadar omakamatın bu mühim nokta ile yakından ve ehemmiyetle slâkalanmasını ister ve halkın gözü, halkın kulağı, halkın dili olan muh- terem gazetenizle bu hayati mesele- nin aynen yazılmasını saygılarımla dilerim, ! M. Talât Acun AKŞAM Kariimizin şikâyetlerini tahkik ettik. Yalnız Karadenize işliyen va- purlarda değil, diğer hatlara sefer yapan gemilerde de tam bir istirahat içinde seyahat için mutlaka birinci veya ikinci mevki kamara bileti al- mak icab etmektedir. Yalnız, şunu söyliyelim ki, bil. Karilmiz, üçüncü'mevki değil, ark bar ve güverte yolcularının çok Tâ“ hatsız olarak seyahat ettiklerini söyg' ilemekte haklıdır. Maalesef bizde Şis lepçilik olmadığı için yolcu vapurlğ rında aynı zamanda hayvan nakli! yatı da yapılıyor. 4 Dolayıslle anbarlarâ fena kokulan siniyor; ucuz seyahata mecbur yok cular anbarlarda sığınacak temiz biş köşe bulamıyorlar. Fakat on milyon liralık tah; şikâyetlerin de âkadarlarca temin ii bunlar her tür. olduğu gibi, o zama çilik tesis edile- vüne lar da an ayrı, başka vas purlarla nakledilecektir. ” Bir noktaya nazı dikkati çek mek isteriz: Vapurlarda kamara me murlarından veyâ diğer müstahdenis lerden o müşteki olanlar; kKendisinâ birinci, ikinci, üçüncü mevki kama ra bileti verildiği halde vapurda yas tacak bir yer bulamıyanlar keyfiyeti Denizyolları müdürlüğüne bildirdik. leri takdirde şikâyetleri nazarı dik- kate alınacak ve memurlar hakkın- da idare tarafından takibat yapılas caktır, ”.. İzmir tötüncülerinin . bir dileği «Pazar günleri tütüncülerin rakş satması yasak olduğu 1 ay evvel bik dirildi. Bunun üzerine biz de gişeles rimizden rakı şişelerinin olduğu tas rafı (pazar günleri kâğıtlarla kayı- yoruz, ğ Satacağımız sigaranın. kârı 100 de 3; pazar günü dükkân açıp ta bek- lediğimize değmez. Bunun için (100) den fazla tütün ve müskirat bayileri tarafından imzalanmış bir istida ile İlbaylığa müracaat ettik, pazar güm Jeri gişelerimizin tamamen kapalı masını istedik, Bugün de bir netice çıkmadı, Memurlar haftada bir bu çuk gün istirahat ediyorlar. Berber- ler de yakın bir mazide hafta tatil. ne kavuştular. İş kanununun tatbi- kinden sonra amelenin de istirahati temin edilmiş olacaktır, Bu vaziyet- te istirahat yüzü görmiyen esnaf kal. dı ise o da biz tütüncüleriz. Sabahın kör karanlığından gecd yarılarına kadar gişelerimizi bekl yoruz, pazarımız (o yok,bayramımız yok. Bu acaba daha ne kadar devam edecektir? Herkes gibi bizim de haf. tada bir gün istirahat etmemiz mes deni bir ihtiyaç değil midir? i Bir grup tütüncü tarafından İ AKŞAM y Bu mektub üzerine alâkadarlar- dan tahkikat yaptık. 1701 numa- ralı tütün inhisar kanununun sureti tatbiki hakkındaki nizamnamee nin 64 üncü maddesine göre inhisar mevaddı satan -bayilerin tatil günleri de açık bulunması lâzımdir. Binaen- aleyh rakı da tütün gibi devlet inhi. sarı maddelerine dahil olduğuna göre, tütünle rakıyı ayırmak, birinin satışı na müsaade, diğerini menetmek kabil” değildir. l Ancak rakının bulundurulduğu yere de tatil kanununa giren bakkaliye" vesaire gibi şeylerin o bulunmaması lâzımdır. Bu itibarla pazar günleri rakı satmak hususunda İzmir vali liğine < yapılan bu müracaatın ter« viç edileceğini ümid ederiz. Vali bay, Fazlı çok değerli ve kanun sever big zattır. Halkın haklı dileklerini hemen nazarı itibare alacağına şüphe yoktur, Berberler vesalre gibi tütüncü €s«' nafının da tatilden İstifade edebil« melerinin bir kanun meselesi olduğus nu da göz önüne almak lâzımdır. “İ Akba müesseseleri Ankarada her dilden kitap, ga- zete, mecmua ve kırtasiyeyi ucuz olarak AKBA müesseselerinde bu- labilirsiniz. Her dilde kitap, mec- mua siparişi kabul edilir. İstanbul gazeteleri için ilân kabul, abone kaydedilir. Undervodd yazı ve he- sap makinelerinin Ani acentesi, Parker dolma kalemlerinin Ankarada satış yeridir. Telefon: 3377,