38 Dart 1887 a. ağ AKŞAM EE i Tramvayla Yeni Lokarno meselesi | çarpışan kamyon Almanya ile İtalya, eski Lokarno mi- sakının yerine gerdi Avrupanın emni- | yetini korumak için yeni bir anlaşma- | nan yapılmasını teklif etmiş olan İn- | giltereye verdikleri cevaplarda Pran- sünm Sovyetler tttifakından vaz yeç- mesini istemek gibi taleplerde bulu- narak meseleyi karıştırmışlardı. Şim- di Belçikanın yeni bir teşebbüsü ile mesele büsbütün karışmaktadır. Eski Lokarno misakı bozulduktan sonra yenisinin akdine kadar İngüte- re, Fransa ve Belçika arasında mu» | vakkat bir askeri itilâf ektedilmişti. Bu itilâş mucibince âkid iç devletten biri bir taarruza uğradığı zaman ken- dişine diğer ikisi yardım edecektir. Belçikanın bu işte yardımı kendi ara- zisi üzerinde Fransız ve İngiliz kuv- vetlerinin harekât yapmasına müsü- ade göstermesinden ibaret olacaktır. Müddeti bilmek üzere olan bu as- keri anlaşmayı tecdid etmiyeceğini Belçika hükümeti şimdiden Londra ve Deniz bank itibaren faaliyete geçecek Liman umum müdürlüğü, Tahlisiye, Klavuzluk, Denizyolları, Akay işletme- leri yeni bankanın teşkilâtına girecek Yeni kurulacak Deniz bank teşki- lâtı hakkında İktisad vekâleti Deniz ve Hava müsteşarı bay Sadullah Gü- | neyin tedkiklerde bulunmak üzere ya- kında şehrimize geleceği haber alın- mıştır, Bankanın hazirandan itibaren faaliyete geçmesine çalışılacaktır. Kanunda banka merkezinin İstan- bulda kurulması zikredilmektedir, An- İstanbulda toplandığı için Deniz bank umum müdürlüğünün de şehrimizde dan prensip itibarile banka merkezi- Bin Ankarada faaliyete geçmesi kabul edilmiştir. Deniz bankın İstanbul ve İzmirde birer şubesi olacaktır. Bilhassa İstan- bul şubesinde çok geniş teşkilât yapı- Iscaktır. Deniz müesseselerinin İstan- bulda toplanması dolayısile bankanın İstanbul şubesinde umum müdür için bir büro ayrılacak ve umum müdür Sık sık şehrimize gelerek çalışacaktır. Liman umum müdürlüğü tahlisiye, kılavuzluk, denizyolları ve akay işlete meleri Deniz bank teşkilâtna girmek- tedir. Anonim şirketi halinde idare e- dilmekte olan Türk gemi kurtarma şirketi de ayni teşkilâta dahli edile cektir. Ancak bunu evvelâ anonim Şire ket halinden kurtarmak icap etmek- tedir. Şirketin Deniz bank tarafından satın alınacağı söylenmektedir. İ #ürlü sözünü geçiremediğinden şimdi | İngiltereden diplomasi sahada yar- i Paris hükümetlerine bildirmiştir. Bel- çika bundan sonra yalnız İngitere ve Fransa iz bağlanamıyacağını ve Gi cak Almanyanın dahil olacağı bir an laşmayı kabul edeceğini kafi olarak İngiltere ile Fransaya anlatmıştır. Bunun mânası şudur: Belçika bir | daha başka bir tarafa kendisinin yar- dm eylemesini taahhüd etmiyecektir. Kendisinin bitaraflığını korumak için İngiltere ile Pransa bir taahhâld altı- na girmek isterlerse buna Almanya- nın dahi girmesini şart koyacaktır. | Belçikanım bı: son teşebbüsü Fran- sayı çok telâşa düşürdü. Çünkü as- keri anlaşmanın müddeli bittikten sonra Fransız ordusu Belçika arazi- sinden istijade edemiyecek ve ancak Belçika hududunun gerisinde ve ken- di toprağında müdafaada bulunacak- | #r. Fransa hükümeti Belçikaya bir | dım istemiştir. yn Kazan hazirandan levazım ve fen heyetleri “Tâğvedilerek merkezde umumi hir fen heyeti kuru- İucağı söylenmektedir. Ayni zamanda muhasebe teşkilâtları da kaldırılacak ve küçük hesaplar için her birinde bi- rer büro ihdas edilecektir. Fabrika ve havuzlar idaresi de De- niz bank teşkilâtına girmektedir. Fa- | kat bu idare başlı başına büyük bir müessese olduğu için diğerlerinden daha geniş teşkilâtla idare olunacak- tar. Deniz banka geçen müesseselerin müdür ve umum müdürlükler tara | İından idarelerine de lüzum kalmıya- cağı ve şefliklerle idare olunacakları söylenmektedir. Şimdiki umum mü- dürlerin ve müdürlerin bir kısmı yeni bankanın meclisi idare azalığına ge çecek ve bazıları da banka dahilinde iş alacaklardır. Mevcud müesseselerin teşkllâtların- da yapılacak tadilâttan sonra bir kı- sım memurlar da bankada vazife ala- caklardır. Hiç bir memur açıkta kal- muyacaktır. Bilâkis hariçten memur alınması ihtimal dahilindedir. Deniz bank teşkilâtı kurulduktan sonra bu teşkilâta bağlanan müesse- stierin ne şekilde idare edilecekleri kati olarak şimdiden bilinmiyor. An- cak kanuna göre banka kendisine tâ bi olan deniz müesseselerin! ayrı ayrı birer şirket halinde de idare edebile- cektir. Deniz bank umum müdürlüğü- ne, teşkilâtın idaresi bakımından ge niş salâhiyet verilmektedir. Bankaya Başvekâlet ve İktisad vekâleti tarafın- dan mürakipler seçilecektir. Deniz bank İktisad vekâleti deniz ve hava müsteşarlığına bağlı olarak çalışacak» Dünkü toplantıda hazır bulunanlardan bir kısmı Çanakkale zaferinin yıldönümü mü- nasebetile dün gece Halkevinde bir toplantı yapılmıştır. Şerefli bir yıldönümünü kutlamak için yapılan bu toplantıda B. Abidin | Daver bir konferans vererek Çanak» kalede cereyan eden deniz muharebe- leri safahatını anlatmış, Eminönü Halkevi reisi B, Agâh Surı Levend bir nutuk söylemiş ve bundan sonra Çar nakkale muharebelerinde emsalsis yar rarlıklar gösteren Türk askerlerinin harekâtı izah olunmuştur. Coşkun alkışlarla karşılanan bu nu- tuklardan sonra eski, yeni muhtelif şairlerimizin Çanakkale zaferi müna- sebetile yazdıkları şiirler ve türküler okunarak geceye nihayet verilmiştir. Polis daha bir yaralı meydana çıkardı Bundan iki göce evvel Arnavudköy- de Sarraf bürnunda bir otomobil - kamyon müsademesi olduğunu ve tramvay yolcularından bir maliye me- murunun yaralandığını yazmıştık. Zabıtanın tahkikatı da, hâdisenin ilk zamanlarında böyle gösteriyordu. Halbuki polis, işi (okurcalayınea, gayet ağır bir vaziyette bulunan bir yaralı daha meydana çıkarmıştır. Vatman Mahmudun- idaresindeki tramvayla çarpışan Türk petrol şirke- tine ald kamyori şoförü Bahtiyar va- Kayı müteakip zabıtaca aranmış ve bulunamamışlı. Memurlar ilk iş ola- rak şoför Bahtiyarın nerede oturdu- ğunu sraştırmışlar, Ortaköyde oldu- ğunu tesbit ederek oraya gitmişlerdir. Evden Bahtiyarın henüz gelmediği ce- vabı alınmıştır. Memurlar gece oradan ayrılmışlar, ertesi gün öğleye doğru tekrar gelmiş- ler, bu sefer, Bahtiyarın eve geldiğini ve yataktan çıkamıyacak derecede hasta olduğunu, omuz ve kaburga ke- miğinin kırmış olduğunu dinlemiş- Bu şekildeki iddialar üzerine me- murlar eve girmişler ve şoför Bahtiya- Tın yatmakta olduğu odaya girmişler. dir. Bahtiyar geceki müsademeden sonra kamyonile garaja geldiğini, ora- da, kemiklerinin kırılmış olduğunu hissettiğini ve kamyonda sabahladığı- nı, şimdi de Fehmi isminde bir arka- İ daşının yardımile eve kadar otomobil- le gelip yatıp kaldığını ve kalkacak hali de olmadığını söylemiştir. Bunun üzerine memurlar, hükümet doktorunun eelbine lüzum göstermiş- ler, doktor gelmiş ve ilk muayenesin- de, filhakika Eahtiyarın müsademe neticesinde hemiklerinin kırılmış ol duğunu tesbit etmiş ve on beş gün sonra tekrar muayene edilmek üzere yataktan Kalkmamasını bildirmiştir. Zabıta memurları keyfiyeti bu şe- kilde tesbit edince, bu vaziyet tram- vay şirketinin bazı memurlarının ver- miş oldukları ifadelerle pek açık ten Tuz ettiği cihetle bunlar hakkında ka- nuni takibat icrası kararlaşmıştır. Nakliye vasıtaları Belediye dikkate değer bir istatistik neşretti yolcularının arttığını 68 seneden beri ilk önceleri ath, son- radan elektrikli olsrak işliyen tram- vaylar 924 senesinde 58,615,024 yol- cu taşımışlardır. Bunlardan 45,200,211 yolcu ikinci mevki tramvaylarda, 13.414.813 birinci mevki arabalarda seyahat etmişlerdir. 985 tarihinde ise 59,307,5T7 yolcu tramvaya binmiş, birinci mevki arabalarla 14,725;385, ikinci mevki arabalarla da 44,621,292 yolcu nakledilmiştir. Tramvay şebekesi 36 kilometreden ibarettir. 253 araba yolcu naklinde kullanılmıştır. 924 senesine nisbetle 935 senesinde 750 bin fazla yolcu tramvaya binmiş ve ayni zamanda, bi- rinci mevki yolcular da artmıştır. 928 senesinde faalliyete geçen Üs- küdar tramvaylarının yolcu miktar 935 seensinde 5,965,145 kişiden iba- rettir, Bu tramvay şirketinin şebekesi 40 kilometreden ibarettir. Tünel çirke- tine gelince bu şirketin yolcuları 934 senesinde 10,893,609 kişiden ibaret iken 935 senesinde 6,146,582 yolcuya düşmüştür. Tünel şirketi gittikçe yol- cu miktarını kaybediyor. Haydarpaşa Ve Pendik arasında İş- yen Anadolu yakası trenlerinde ise, 920 senesinde 3,217,978 yolcu seyahat ettiği halde 985 senesinde bu miktar PSELLOS Psellos, on birinci asırda Bizans sarayının bütün esrarına vâkıf olan ve onu Tarih adlı eserinde bütün taf- silâtile yazan yegâne devlet adamıdır, Ayni zamanda, o devrin de en meş- hur filozofu ...Bu devir, Âkli Leonls- tahtına göz diken ve onu esker kuv- vetile sarayı basarak elde eden adam- lar da vardı; fakat onlar, imparator- a beraber saltanat sürdükleri zaman, hanedanın vârisi olan imparatorlara da saygı beslemeği bilizlerdi. Ve âdeta onların namına ve onlara şerik ola- rak hüküm sürerlerdi. Onların tac giymiş vasileri makamında idiler. Hattâ gene bu hanedandan Zolye ve 'Teodoraya da ayni hürmeti beslemiş- derdi Lâkin Zai kızgın ve ele sığmaz bir kadındı. 'Teodora ise, onun aksine, bekâretini ömrü oldukça muhafaza- ya karar vermişti. Vakıâ Zol de, bir milddet, onun gibi yapmak istedi. Fa- kat, dayanamadı. Hem de kaç koca İle evlendi! Romanos Argirosla, Kastamonulu Mihalle ve nihayet Kostantin Mono- mahosla... Artık Bizansı, o tarihten rerlerdi, Sarayda bir harem ve selâm- ık peyda olmuştu. Hak ve veraset ha- remde, kuvvet ve idare selâmlıkta idi. Zoi, bütün hayatını haremde ha- dımlar, keşişler ve masksralarla ge- girirdi. İşte Psellos, Terihinde bu sa- rav hayatının bütün esrarını yazdı. 1018 de İstanbulda doğan bu adam, imparatorun nazırı sıfatile, bu veka- yii gördü, ve sarayın en gizli esrarını orlava döktü. Meğer Zol neler yapmamış! Psellos anlatıyor; Babası sekizinci Kostantin öldüğü zaman, Zoi kırk bes vasında bir kızdı. Babası ölüm döseğinde #ken, onu 7or- Is Romanos Argimsa nikâhladı. Hal buki Romanos sevdiği bir kadınla ev- lenmişti. Bunu, daha sonra, Osman oğulları da yaptılar, Evli pasalar ve bevlerbeyilere o karılarını boşattırıp kızlarını verdiler. namına öyle bir isyan koptu ki, Mihal de, kendisinin cürmüne iştirak eden amcası da, Samatyadaki Stoudion manastırma okapandılar. Saçlarını kestirerek canlarım kurtarmağa ça- aştılar. O: gün, sabah olur olmaz, Pseilos, bir Zoinin sarayına, bir 'Teodoranın sarayına koştu. Bu fırtma nereden geliyor, onu anlamak istedi. Ahalinin bütün galeyanma şahid oldu. Daya- «Ben, mihrabın sağında, gözlerim- den yaşlar akarak duruyordum. Be- nim, öbürleri gibi, kendilerini tehdid etmediğimi, fakat kendilerine hayır. hahane bir sima ile baktığımı ve âkı- betlerinden müteessir olduğumu gö rünce yanıma sokuldular. O zaman,